Michael Pollan: A plant's-eye view

Michael Pollan bitkilerin gözünden anlatıyor

216,513 views ・ 2008-02-07

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Bulut Aslan Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:18
It's a simple idea about nature.
0
18330
2000
Doğa üzerine basit bir düşünceden bahsetmek istiyorum
00:20
I want to say a word for nature
1
20330
2000
ve yine doğa için bir kaç söz söylemek istiyorum
00:22
because we haven't talked that much about it the last couple days.
2
22330
2000
çünkü, son bir kaç gündür doğa hakkında pek konuşamadık.
00:24
I want to say a word for the soil and the bees and the plants and the animals,
3
24330
5000
Toprak, arılar, bitkiler ve hayvanlar için bir kaç şey söylemek istiyorum.
00:29
and tell you about a tool, a very simple tool that I have found.
4
29330
5000
Ve size bir araçtan, bulduğun çok basit bir araçtan söz etmek istiyorum.
00:34
Although it's really nothing more than a literary conceit; it's not a technology.
5
34330
5000
Bu sadece bir istiareden fazlası değilse de -- bir teknolojiden bahsetmiyorum ---
00:39
It's very powerful for, I think, changing our relationship to the natural world
6
39330
6000
bence, doğa ile olan ilişkimizi değiştirmek için çok güçlü bir araç
00:45
and to the other species on whom we depend.
7
45330
3000
ve yaşamak için muhtaç olduğumuz diğer türlerle de.
00:48
And that tool is very simply, as Chris suggested,
8
48330
3000
Ve bu araç, çok basitçe, Chris'in de önerdiği gibi,
00:51
looking at us and the world from the plants' or the animals' point of view.
9
51330
5000
bizi, bize bitkilerin ve hayvanların gözünden baktırıyor.
00:56
It's not my idea, other people have hit on it,
10
56330
4000
Bu benim fikrim değil, başkası bulmuş,
01:00
but I've tried to take it to some new places.
11
60330
3000
fakat ben bunu başka yerlere taşımaya çalışıyorum.
01:04
Let me tell you where I got it.
12
64330
2000
Size nerden aldığımı söyleyeyim.
01:06
Like a lot of my ideas, like a lot of the tools I use,
13
66330
3000
Benim bir çok düşüncem gibi ve kullandığım bir çok araç gibi,
01:09
I found it in the garden; I'm a very devoted gardener.
14
69330
4000
bunu bahçemde buldum. Ben bahçesine düşkün biriyim.
01:13
And there was a day about seven years ago: I was planting potatoes,
15
73330
4000
Yedi yıl kadar önce bir gün, patates ekiyordum.
01:17
it was the first week of May --
16
77330
2000
Mayıs'ın ilk haftasıydı.
01:19
this is New England, when the apple trees are just vibrating with bloom;
17
79330
5000
New England'da oldu bu, elma ağacı çiçeklenmişti ve titriyordu.
01:24
they're just white clouds above.
18
84330
2000
Üzerimde beyaz bulutlar.
01:26
I was here, planting my chunks,
19
86330
3000
Orada, patatesleri ekiyordum,
01:29
cutting up potatoes and planting it,
20
89330
2000
parçalara ayırıp ekiyordum.
01:31
and the bees were working on this tree;
21
91330
3000
Ve arılar, elma ağacında çalışıyorlardı.
01:34
bumblebees, just making this thing vibrate.
22
94330
2000
Yabanarıları ağacın sallmasını sağlıyordu.
01:36
And one of the things I really like about gardening
23
96330
3000
Ve bahçe ile uğraşmaktan keyif aldığım şeylerden biri
01:39
is that it doesn't take all your concentration,
24
99330
3000
bütün konsantrasyonunuzu almamasıdır.
01:42
you really can't get hurt -- it's not like woodworking --
25
102330
2000
Yaralanamazsınız mesela, marangozluk gibi değildir
01:44
and you have plenty of kind of mental space for speculation.
26
104330
4000
Ve size, düşünüp taşınmak için kocaman bir zihinsel alan yaratır.
01:48
And the question I asked myself that afternoon in the garden,
27
108330
4000
Ve bahçede o öğleden sonra yabanarılarıyla yanyana çalışırken
01:52
working alongside that bumblebee,
28
112330
3000
kendime sorduğum şuydu:
01:55
was: what did I and that bumblebee have in common?
29
115330
4000
Ben ve bu yabanarısı ile ortak olan şeyimiz nedir?
01:59
How was our role in this garden similar and different?
30
119330
4000
Bahçedeki rollerimiz benzeşiyor mu, yoksa farklı mı?
02:03
And I realized we actually had quite a bit in common:
31
123330
2000
Ve farkettim ki, aslında biraz ortak yanımız var.
02:05
both of us were disseminating the genes of one species and not another,
32
125330
6000
İkimiz de bir türün genlerini diğerine yayıyorduk.
02:11
and both of us -- probably, if I can imagine the bee's point of view --
33
131330
5000
Ve ikimiz de, büyük ihtimalle, bir arının açısından düşünürsem,
02:16
thought we were calling the shots.
34
136330
2000
bir şeylere karar veriyorduk.
02:18
I had decided what kind of potato I wanted to plant --
35
138330
4000
Ben patates ekmeye karar vermiştim.
02:22
I had picked my Yukon Gold or Yellow Finn, or whatever it was --
36
142330
4000
Yukon Gold ya da Yellow Finn türünü seçmiştim.
02:26
and I had summoned those genes from a seed catalog across the country,
37
146330
5000
Ülkenin öbür ucundan bu genleri bir tohum kataloğundan istetmiştim,
02:31
brought it, and I was planting it.
38
151330
2000
yanımda getirmiş ekiyordum.
02:33
And that bee, no doubt, assumed that it had decided,
39
153330
4000
Ve o arı şüphesiz zannediyordu ki,
02:37
"I'm going for that apple tree, I'm going for that blossom,
40
157330
3000
Ben o ağaç için, yani onun çiçeği için ordaydım,
02:40
I'm going to get the nectar and I'm going to leave."
41
160330
3000
Nektarı alıp gidecektim.
02:43
We have a grammar that suggests that's who we are;
42
163330
5000
Bizim kim olduğumuzu tanımlayan bir gramer var,
02:48
that we are sovereign subjects in nature, the bee as well as me.
43
168330
5000
öyle ki, biz doğada kendi kendine egemen olan nesneleriniz, tıpkı arılar gibi.
02:53
I plant the potatoes, I weed the garden, I domesticate the species.
44
173330
6000
Patates ekerim, ot yolarım, canlıları evcilleştiririm.
02:59
But that day, it occurred to me:
45
179330
2000
Fakat o gün, başıma gelen,
03:01
what if that grammar is nothing more than a self-serving conceit?
46
181330
3000
ya bu gramer dediğimiz şey kendi kibirimizden başka bir değilse?
03:04
Because, of course, the bee thinks he's in charge or she's in charge,
47
184330
4000
çünkü elbette ki arı, kontrolun kendisinde olduğunu düşünüyor.
03:08
but we know better.
48
188330
2000
ve fakat biz daha iyi biliyoruz.
03:10
We know that what's going on between the bee and that flower
49
190330
4000
Arı ile çiçek arasında neler döndüğünü biliyoruz,
03:14
is that bee has been cleverly manipulated by that flower.
50
194330
4000
yani, bu arı çiçek tarafından akıllıca manipule ediliyor.
03:18
And when I say manipulated, I'm talking about in a Darwinian sense, right?
51
198330
3000
Ve manipulasyon derken, Darwinist açıdan konuşuyorum, değil mi?
03:21
I mean it has evolved a very specific set of traits --
52
201330
3000
Yani, çiçek çok kendine özgü özelliklere evrimleşmiş --
03:24
color, scent, flavor, pattern -- that has lured that bee in.
53
204330
5000
renk, koku, aroma, doku -- böylece arıyı kendine çekebiiyor.
03:29
And the bee has been cleverly fooled into taking the nectar,
54
209330
4000
Ve bu arı da akıllı bir şekilde nektarın içine çekilmiş oluyor,
03:33
and also picking up some powder on its leg,
55
213330
3000
ve bir yandan da bacaklarına tozlar yapışıyor,
03:36
and going off to the next blossom.
56
216330
2000
ve oradan bir sonraki çiçeğe geçiyor.
03:38
The bee is not calling the shots.
57
218330
3000
Burada patron arı değil.
03:41
And I realized then, I wasn't either.
58
221330
2000
Ve farkettim ki ben de değilim.
03:43
I had been seduced by that potato and not another
59
223330
3000
O patates tarafından ayartılmıştım, başkası tarafından değil,
03:46
into planting its -- into spreading its genes, giving it a little bit more habitat.
60
226330
5000
habitatını biraz daha genişletmek ve genlerini serptirmek için.
03:51
And that's when I got the idea, which was, "Well, what would happen
61
231330
4000
Ve o zaman bu aklıma geldi -- eğer diğer türlerin bakış açısıyla
03:55
if we kind of looked at us from this point of view of these other species who are working on us?"
62
235330
3000
kendimize bakabilseydik, neler olurdu?
03:58
And agriculture suddenly appeared to me not as an invention, not as a human technology,
63
238330
5000
ve birden, ziraat bana bir icat gibi görünmekten çıktı, bir insan teknolojisi falan da değildi,
04:03
but as a co-evolutionary development
64
243330
2000
aslında, bir birlikte evrimleşme söz konusuydu
04:05
in which a group of very clever species, mostly edible grasses, had exploited us,
65
245330
6000
ki bir grup çok akıllı tür, genelde yenilebilir çimenler, bizi sömürmüşlerdi
04:11
figured out how to get us to basically deforest the world.
66
251330
5000
ve bizi kullanarak dünyayı biraz daha ormansızlaştırmanın yolunu bulmuşlardı.
04:16
The competition of grasses, right?
67
256330
3000
Çimenlerin mücadelesi, değil mi?
04:19
And suddenly everything looked different.
68
259330
2000
Ve birden her şey farklı görünmeye başladı.
04:21
And suddenly mowing the lawn that day was a completely different experience.
69
261330
4000
Ve birden o gün çimleri kesmek benim için tamamen farklı bir deneyimdi.
04:25
I had thought always -- and in fact, had written this in my first book;
70
265330
3000
Hep şöyle düşünmüş, ve aslında ilk kitabımda da şöyle yazmıştım --
04:28
this was a book about gardening --
71
268330
1000
bahçecilik hakkında bir kitaptı bu --
04:29
that lawns were nature under culture's boot,
72
269330
5000
çimler yetiştiricilerin postalları altındadır.
04:34
that they were totalitarian landscapes,
73
274330
2000
Totaliter yönetilen alanlardadırlar yani.
04:36
and that when we mowed them we were cruelly suppressing the species
74
276330
4000
Böylece onları biçtiğimiz zaman, acımasızca zorlarız
04:40
and never letting it set seed or die or have sex.
75
280330
4000
ve bir daha asla tohum saçmalarına, ölmelerine veya üremelerine izin vermeyiz.
04:44
And that's what the lawn was.
76
284330
2000
Çimleri böyle tanımlamıştım.
04:46
But then I realized, "No, this is exactly what the grasses want us to do.
77
286330
4000
Fakat sonra farkettim ki, "Hayır, bu kesinlikle çimenlerin bizden istediği şey.
04:50
I'm a dupe. I'm a dupe of the lawns, whose goal in life is to outcompete the trees,
78
290330
7000
Kandırılmıştım. Yaşamdaki amacı, güneş ışığı elde etmek için mücadele ettikleri ağaçları
04:57
who they compete with for sunlight."
79
297330
3000
ekarte etmek olan çimenler tarafından kandırılmıştım."
05:00
And so by getting us to mow the lawn, we keep the trees from coming back,
80
300330
4000
Ve aslında çimleri biçerek, biz ağaçların geri dönmesini sağlıyorduk,
05:04
which in New England happens very, very quickly.
81
304330
3000
ki bu New England'da çok çok hızlı olur.
05:07
So I started looking at things this way
82
307330
3000
Böylece, bu işe bu açıdan bakmaya başladım,
05:10
and wrote a whole book about it called "The Botany of Desire."
83
310330
2000
ve tümü bunun üzerine "Arzunun Botaniği" adında başka bir kitap daha yazdım.
05:12
And I realized that in the same way you can look at a flower
84
312330
4000
Ve farkettim ki, bir çiçeğe bakışımız ile aynı şekilde
05:16
and deduce all sorts of interesting things about the taste and the desires of bees --
85
316330
5000
ve arıların sevebileceği tüm tat ve arzulardan aynı çıkarımla,
05:21
that they like sweetness, that they like this color and not that color, that they like symmetry --
86
321330
6000
ki tatlı şeyleri severler, şu rengi severler ve bunu sevmezler, ve simetriden hoşlanırlar.
05:27
what could we find out about ourselves by doing the same thing?
87
327330
3000
biz kendimiz hakkında neler bulabiliriz?
05:30
That a certain kind of potato, a certain kind of drug,
88
330330
3000
Şöyle ki, belli bir tip patates, belli bir tip uyuşturucu,
05:33
a sativa-indica Cannabis cross has something to say about us.
89
333330
6000
bir sativa-indica-cannabis çaprazlanması bize bir şeyler anlatabilir.
05:39
And that, wouldn't this be kind of an interesting way to look at the world?
90
339330
5000
Sizce de dünyaya bu açıdan bakmak enteresan olmaz mıydı?
05:44
Now, the test of any idea -- I said it was a literary conceit --
91
344330
4000
Şimdi, bu fikti test etmek için -- bunun sadece bir kibir olduğundan bahsetmiştim --
05:48
is what does it get us?
92
348330
3000
diyebiliriz ki, bunun bize faydası ne?
05:51
And when you're talking about nature, which is really my subject as a writer,
93
351330
4000
Ve doğa hakkında konuşurken, ki bir yazar olarak benim konumdur,
05:55
how does it meet the Aldo Leopold test?
94
355330
3000
bir fikir, Aldo Leopold testini karşılıyor mu, diye bakılır.
05:58
Which is, does it make us better citizens of the biotic community?
95
358330
4000
Şöyle ki, mesela bu fikir bizi yaşadığımız biyotik toplumun daha iyi vatandaşları haline getiriyor mu?
06:02
Get us to do things that leads to the support and perpetuation of the biota,
96
362330
7000
Bizi, habitatımızı sürdürmek ve onu desteklemek için yönlendiriyor mu,
06:09
rather than its destruction?
97
369330
1000
yoksa onu yok etmeye mi hizmet ediyor?
06:10
And I would submit that this idea does this.
98
370330
2000
Bence, ben teslim ederim ki bu fikir daha iyi bir habitat için bizi yönlendiriyor.
06:12
So, let me go through what you gain when you look at the world this way,
99
372330
3000
Bu açıdan baktığınızda ne kazandığımızı açıklamaya çalışayım,
06:15
besides some entertaining insights about human desire.
100
375330
5000
bir yandan, biliyorsunuz, insandaki arzuyu anlamak için eğlenceli sezgiler bunlar.
06:20
As an intellectual matter, looking at the world from other species' points of view
101
380330
7000
Bir entellektüel konu olarak, dünyaya başka türlerin gözünden bakmak
06:27
helps us deal with this weird anomaly,
102
387330
3000
bize bu garip anomaliyle baş etmek için yardımcı olabilir,
06:30
which is -- and this is in the realm of intellectual history --
103
390330
4000
-- bu entellektüel tarihin kesin bir hükmüdür --
06:34
which is that we have this Darwinian revolution 150 years ago ...
104
394330
5000
şöyle ki, biz bu Darwinist devrimi 150 sene önce yaptık
06:39
Ugh. Mini-Me. (Laughter)
105
399330
3000
ah, küçücük ben --
06:44
We have this intellectual, this Darwinian revolution in which, thanks to Darwin,
106
404330
6000
biz bu entellektüel birikimi, Darwinist devrimi, Darwin sağolsun,
06:50
we figured out we are just one species among many;
107
410330
2000
anladık ki bir çok türün arasında biz sadece tek bir türden ibaretiz.
06:52
evolution is working on us the same way it's working on all the others;
108
412330
4000
Evrim diğerlerinin üzerinde nasıl etkili oluyorsa bizde de aynı şekilde işliyor.
06:56
we are acted upon as well as acting;
109
416330
2000
Oynadığımız gibi oynatılıyoruz da.
06:58
we are really in the fiber, the fabric of life.
110
418330
4000
tam bu telin içindeyiz, hayat kumaşında yani.
07:02
But the weird thing is, we have not absorbed this lesson 150 years later;
111
422330
4000
Fakat garip şey şu ki, bu dersi 150 sene önce öğrenemedik.
07:06
none of us really believes this.
112
426330
2000
Hiç birimiz gerçekten buna inanmıyor.
07:08
We are still Cartesians -- the children of Descartes --
113
428330
5000
Hepimiz hâlâ Kartezyenistiz -- Decartes'ın çocuklarıyız --
07:13
who believe that subjectivity, consciousness, sets us apart;
114
433330
5000
nesnellik, bilinç bizi diğerlerinden ayırdığını düşünürüz.
07:18
that the world is divided into subjects and objects;
115
438330
3000
Dünya nesnelere ve öznelere ayrılmış durumda.
07:21
that there is nature on one side, culture on another.
116
441330
3000
Bir yanda doğa var, diğer yanda kültür.
07:24
As soon as you start seeing things from the plant's point of view or the animal's point of view,
117
444330
5000
Dünyayı bir bitkinin ya da hayvanın gözünden bakmaya başladığınız andan itibaren,
07:29
you realize that the real literary conceit is that --
118
449330
4000
farkediyorsunuz ki gerçek kibir burada.
07:33
is the idea that nature is opposed to culture,
119
453330
4000
peki bu, doğa kültüre karşıdır mı demek oluyor acaba.
07:37
the idea that consciousness is everything --
120
457330
4000
Bilinç herşeydir.
07:41
and that's another very important thing it does.
121
461330
3000
Ve fakat bilincin başabildiği çok önemli bir başka şey de
07:44
Looking at the world from other species' points of view
122
464330
3000
dünyaya diğer canlıların bakış açısından bakabilmek
07:47
is a cure for the disease of human self-importance.
123
467330
4000
insanın, sadece kendini önemli sayma hastalığına çaredir.
07:51
You suddenly realize that consciousness --
124
471330
5000
Birden farkedersiniz ki, çok değer verdiğimiz ve
07:56
which we value and we consider
125
476330
4000
doğa üzerindeki başarımızı taçlandıran
08:00
the crowning achievement of nature,
126
480330
2000
bilinç, yani insan bilinci
08:02
human consciousness -- is really just another set of tools for getting along in the world.
127
482330
5000
dünyayı anlayabilmek için kullandığımız araçlardan biridir.
08:07
And it's kind of natural that we would think it was the best tool.
128
487330
4000
Ve aslında doğal olarak bilincimizin bu iş en iyi araç olduğunu düşünüyoruz.
08:11
But, you know, there's a comedian who said,
129
491330
2000
Ama, biliyorsunuz, bir komedyenin şöyle bir sözü var:
08:13
"Well, who's telling me that consciousness is so good and so important?
130
493330
4000
"Kim bana bilincimizin çok iyi ve çok önemli bir şey olduğunu söyler?
08:17
Well, consciousness."
131
497330
2000
Bilincimiz."
08:19
So when you look at the plants, you realize that there are other tools
132
499330
4000
Bu yüzden bitkilere baktığınızda, farkedersiniz ki onlar başka tip araçardır,
08:23
and they're just as interesting.
133
503330
2000
ve yine o kadar ilginçtirler.
08:25
I'll give you two examples, also from the garden:
134
505330
4000
Size iki örnek vereyim, yine bahçeden.
08:29
lima beans. You know what a lima bean does when it's attacked by spider mites?
135
509330
5000
Lima fasülyeleri. Örümcek maytları tarafından saldırılırsa lima fasülyesinin ne yaptığını bilir misiniz?
08:34
It releases this volatile chemical that goes out into the world
136
514330
3000
Dünyamıza uçucu bir kimyasal salgılar
08:37
and summons another species of mite
137
517330
3000
ve başka bir mayt türünü oraya çağırır
08:40
that comes in and attacks the spider mite, defending the lima bean.
138
520330
4000
bu da gelir ve örümcek maytlarına saldırır, ve lima fasülyesini korur.
08:44
So what plants have -- while we have consciousness, tool making, language,
139
524330
6000
Yani, bizim bilince, araç yapımına, dile sahip olduğumuz gibi
08:50
they have biochemistry.
140
530330
2000
bitkilerin de biyokimyası vardır.
08:52
And they have perfected that to a degree far beyond what we can imagine.
141
532330
5000
Ve bu yetilerini bizim hayal edebileceğimizden daha öteye götürürler.
08:57
Their complexity, their sophistication, is something to really marvel at,
142
537330
5000
Ve onların karmaşıklığı, gelişmişliği gerçekten mucize gibi görülebilecek şeylerdir.
09:02
and I think it's really the scandal of the Human Genome Project.
143
542330
2000
Ve bence bu İnsan Genom Projesi'nde gerçekten bir skandal.
09:04
You know, we went into it thinking, 40,000 or 50,000 human genes
144
544330
5000
Malum, 40 veya 50.000 insan genine sahip olduğumuzu düşünüyorduk.
09:09
and we came out with only 23,000.
145
549330
4000
Ve sadece 23.000 olduğunu anladık.
09:13
Just to give you grounds for comparison, rice: 35,000 genes.
146
553330
8000
Size kıyaslama yapmak için örnek vereyim, pirinç: 35.000 gen.
09:21
So who's the more sophisticated species?
147
561330
3000
Yani, kim daha gelişmiş şimdi?
09:24
Well, we're all equally sophisticated.
148
564330
1000
Eşit derecede gelişmişiz.
09:25
We've been evolving just as long,
149
565330
3000
Evrimleşegeldik -- beraberce,
09:28
just along different paths.
150
568330
2000
farklı yollardan.
09:31
So, cure for self-importance, way to sort of make us feel the Darwinian idea.
151
571330
8000
O yüzden bu kendini önemli sayma hastalığına çare, Darwinist fikri anlayabilmenin yolu.
09:39
And that's really what I do as a writer, as a storyteller,
152
579330
3000
Ve bu gerçekten benim bir yazar ve hikaye anlatıcısı olarak yapmaya çalıştığım şey,
09:42
is try to make people feel what we know and tell stories that actually
153
582330
7000
yani insanları bildikleri şeyleri göstermek ve onlara meseleleri ekolojik açıdan da
09:49
help us think ecologically.
154
589330
1000
düşünebilemeleri için hikayeler anlatmak.
09:50
Now, the other use of this is practical.
155
590330
2000
Şimdi, bunun diğer bir faydası daha pratik.
09:52
And I'm going to take you to a farm right now,
156
592330
2000
Ve şundan bahsedeceğim -- sizi şimdi bir çiftliğe götüreceğim.
09:54
because I used this idea to develop my understanding of the food system
157
594330
4000
Çünkü bunu gıda sistemi konusunda kendi kavrayışımı geliştirmek için ben de kullandım
09:58
and what I learned, in fact, is that we are all, now, being manipulated by corn.
158
598330
5000
ve öğrendiğim şey, aslında, biz mısır tarafından manipule edilen canlılarız.
10:03
And the talk you heard about ethanol earlier today,
159
603330
5000
Ve etanol hakkında dinlediğiniz önceki konuşma,
10:08
to me, is the final triumph of corn over good sense. (Laughter) (Applause)
160
608330
5000
bana göre, mısırın son zaferidir.
10:13
It is part of corn's scheme for world domination.
161
613330
8000
Bu -- (alkışlar) mısırın dünyayı ele geçirme planlarının bir parçası.
10:21
(Laughter)
162
621330
1000
(Gülüşmeler)
10:22
And you will see, the amount of corn planted this year will be up dramatically from last year
163
622330
4000
Ve göreceksiniz ki bu sene ekilen mısır geçen senekine göre çarpıcı bir şekilde artacak,
10:26
and there will be that much more habitat
164
626330
2000
ve daha fazla habitatları olacak,
10:28
because we've decided ethanol is going to help us.
165
628330
2000
çünkü ethanol'un bize yardımcı olacağına karar verdik.
10:30
So it helped me understand industrial agriculture,
166
630330
4000
Böylelikle, endüstriyel tarımı anlamam kolaylaştı,
10:34
which of course is a Cartesian system.
167
634330
2000
elbette bu da bir Kartezyen sistemdir.
10:36
It's based on this idea that we bend other species to our will
168
636330
3000
Şu fikre dayanarak, canlıları kendi isteklerimize göre bize bağlı kılabiliyoruz,
10:39
and that we are in charge, and that we create these factories
169
639330
3000
ve onları yönetip, bu fabrikaları açıyoruz,
10:42
and we have these technological inputs and we get the food out of it
170
642330
3000
ve oradan gıda veya yakıt veya ne istersek elde edebilmek için
10:45
or the fuel or whatever we want.
171
645330
2000
teknolojik girdilerimizi de kullanıyoruz.
10:48
Let me take you to a very different kind of farm.
172
648330
2000
Sizi çok farklı bir çiftliğe götürmeme izin verin.
10:50
This is a farm in the Shenandoah Valley of Virginia.
173
650330
3000
Bu çiftlik, Virginia'nın Shenandoah Vadisi'nde .
10:53
I went looking for a farm where these ideas
174
653330
3000
Dünyaya başka canlıların gözünden bakma fikrini daha iyi incelemek için
10:56
about looking at things from the species' point of view are actually implemented,
175
656330
4000
bir çiftliğe gitmiştim.
11:00
and I found it in a man. The farmer's name is Joel Salatin.
176
660330
2000
Ve bunu başka bir adamda daha gördüm, çiftçinin adı Joel Salatin,
11:02
And I spent a week as an apprentice on his farm,
177
662330
3000
ve o çiftlikte bir hafta kadar çırak olarak kaldım.
11:05
and I took away from this some of the most hopeful news about our relationship to nature
178
665330
6000
Ve doğayla ilişkimiz üzerine en umutlu haberlerden birini almış olarak döndüm.
11:11
that I've ever come across in 25 years of writing about nature.
179
671330
3000
Bu, bu son 25 yıl içinde doğa üzerine yazdıklarımdan çok farklı bir şeydi.
11:14
And that is this:
180
674330
1000
Ve işte bu.
11:15
the farm is called Polyface, which means ...
181
675330
3000
Çiftliğin adı Polyface (çok yüzlü). Aslında şu demek oluyor --
11:18
the idea is he's got six different species of animals, as well as some plants,
182
678330
4000
Adamın yetiştirdiği bitkilerden başka altı cins hayvanı var.
11:22
growing in this very elaborate symbiotic arrangement.
183
682330
3000
hepsi beraberce ortak yaşama uygun, simbiyotik, bir ortamda büyüyorlar.
11:25
It's permaculture, those of you who know a little bit about this,
184
685330
2000
Buna permakültür deniyor, bazılarınız bunun hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz,
11:27
such that the cows and the pigs and the sheep and the turkeys and the ...
185
687330
8000
şöyle ki inekler, domuzlar, koyunlar ve hindiler ve -- ve --
11:35
what else does he have?
186
695330
2000
başka, başka neyi vardı?
11:37
All the six different species -- rabbits, actually --
187
697330
2000
Hepsi altı tane farklı canlı türü -- tavşanlar --
11:39
are all performing ecological services for one another,
188
699330
3000
hepsi birbirlerine ekolojik hizmetler sunuyorlar,
11:42
such that the manure of one is the lunch for the other
189
702330
3000
öyle ki, birinin gübresi diğerinin öğle yemeği olabiliyor
11:45
and they take care of pests for one another.
190
705330
2000
ve birbirlerinin böceklenmemesini sağlıyorlar.
11:47
It's a very elaborate and beautiful dance,
191
707330
3000
Ve inanılmaz -- çok özenli ve güzel bir dans gibi
11:50
but I'm going to just give you a close-up on one piece of it,
192
710330
3000
ama size detaylandırarak sadece bir parçasını sunacağım.
11:53
and that is the relationship between his cattle and his chickens, his laying hens.
193
713330
6000
Bu bahsedeceğim, sığır ve yumurtlayan tavuklar arasındaki ilişki üzerine.
11:59
And I'll show you, if you take this approach, what you get, OK?
194
719330
5000
Size bu yaklaşımı kullanırsanız ne kazanacığınızı göstereceğim, tamam mı?
12:04
And this is a lot more than growing food, as you'll see;
195
724330
2000
Ve bu yiyecek yetiştirmekten daha fazla, göreceksiniz.
12:06
this is a different way to think about nature
196
726330
2000
Doğa üzerine düşünmenin başka bir yolu bu,
12:08
and a way to get away from the zero-sum notion,
197
728330
4000
ve de sıfır-toplamı ilkesinden kurtulmanın bir yolu --
12:12
the Cartesian idea that either nature's winning or we're winning,
198
732330
3000
Kartezyen düşünce ya doğanın ya da bizim kazanan olacağını söyler
12:15
and that for us to get what we want, nature is diminished.
199
735330
3000
ve bizim istediğimizi elde edebilmemiz için, doğa yok olur.
12:19
So, one day, cattle in a pen.
200
739330
2000
Bir gün, sığır ağıldayken.
12:21
The only technology involved here is this cheap electric fencing:
201
741330
3000
Eldeki tek teknoloji ise ucuz elektrik çitleme,
12:24
relatively new, hooked to a car battery;
202
744330
2000
görece yeni bir araba aküsüne bağlanıyor.
12:26
even I could carry a quarter-acre paddock, set it up in 15 minutes.
203
746330
4000
Ben bile bir dönümlük çayırı 15 dakikada çevirebilirim.
12:30
Cows graze one day. They move, OK?
204
750330
4000
İnekler bir gün otluyor. Sonra götürülüyorlar, tamam mı?
12:34
They graze everything down, intensive grazing.
205
754330
2000
O gün her şeyi yiyorlar - yoğun bir şekilde otluyorlar.
12:36
He waits three days,
206
756330
2000
Joel üç gün bekliyor.
12:38
and then we towed in something called the Eggmobile.
207
758330
3000
Ve sonra yumurtamobil denen şeyi ağıla çekiyoruz.
12:41
The Eggmobile is a very rickety contraption --
208
761330
3000
Bu yumurtamobil denen şey döküntü bir araç.
12:44
it looks like a prairie schooner made out of boards --
209
764330
3000
tahtadan yapılmış bir bozkır yelkenlisi gibi,
12:47
but it houses 350 chickens.
210
767330
2000
ama 350 tavuğa ev sahipliği yapabiliyor.
12:49
He tows this into the paddock three days later and opens the gangplank,
211
769330
6000
Joel bunu ağılın içine üç gün sonra çekiyor ve iskeleyi indiriyor,
12:55
turns them down, and 350 hens come streaming down the gangplank --
212
775330
4000
ters çevirip 350 tavuğu gıdaklamalar içinde
12:59
clucking, gossiping as chickens will --
213
779330
2000
iskeleden aşağıya yuvarlıyor.
13:01
and they make a beeline for the cow patties.
214
781330
4000
Ve bunlar inek dışkıları içinden kendilerine yollar yapıyorlar.
13:06
And what they're doing is very interesting:
215
786330
2000
ve yaptıkları şey çok ilginçti.
13:08
they're digging through the cow patties
216
788330
2000
Kurtçukları ve sinek larvaları bulmak için
13:10
for the maggots, the grubs, the larvae of flies.
217
790330
4000
İnek dışkılarını didikliyor.
13:14
And the reason he's waited three days
218
794330
2000
Ve üç gün beklenmesinin nedeni ise
13:16
is because he knows that on the fourth day or the fifth day, those larvae will hatch
219
796330
5000
Joel biliyor ki dördüncü veya beşinci gün o larvalar çatlıcak,
13:21
and he'll have a huge fly problem.
220
801330
2000
ve dev bir sinek sorunu oluşacak.
13:23
But he waits that long to grow them as big and juicy and tasty as he can
221
803330
6000
Ama Joel larvaları büyük, sulu ve lezzetli haline gelene kadar bekletiyor
13:29
because they are the chickens' favorite form of protein.
222
809330
3000
çünkü bunlar tavukların favori protein kaynağı aynı zamanda.
13:32
So the chickens do their kind of little breakdance
223
812330
2000
Derken tavuklar breakdansa başlıyorlar,
13:34
and they're pushing around the manure to get at the grubs,
224
814330
4000
ve larvaları almak için dışkının etrafında tepinmeye başlıyorlar,
13:38
and in the process they're spreading the manure out.
225
818330
3000
ve bu süreç boyunca, dışkıyı dağıtıyorlar.
13:41
Very useful second ecosystem service.
226
821330
4000
Çok faydalı. İkinci ekosistem hizmeti.
13:45
And third, while they're in this paddock
227
825330
3000
Ve üçüncüsü, onlar ağıldalarken,
13:48
they are, of course, defecating madly
228
828330
3000
elbette ki, fena halde dışkılıyorlardı
13:51
and their very nitrogenous manure is fertilizing this field.
229
831330
6000
ve onların nitrojenli dışkıları araziyi gübreliyordu.
13:57
They then move out to the next one,
230
837330
2000
Sonra bir sonraki ağıla geçiyorlar,
13:59
and in the course of just a few weeks, the grass just enters this blaze of growth.
231
839330
8000
ve sadece bir kaç hafta içinde çimenler büyümeye başlıyordu.
14:07
And within four or five weeks, he can do it again.
232
847330
2000
Ve dört veya beş hafta içinde, bu tekrar yapılabiliyor.
14:09
He can graze again, he can cut, he can bring in another species,
233
849330
3000
İster tekrar otlatabilir, ister keser, isterse de başka canlıları getirebilir,
14:12
like the lambs, or he can make hay for the winter.
234
852330
5000
mesela koyunları, veya kış için saman yapabilir.
14:17
Now, I want you to just look really close up onto what's happened there.
235
857330
4000
Şimdi, buraya daha yakından bakmanızı istiyorum.
14:21
So, it's a very productive system.
236
861330
1000
Bu çok üretken bir sistem.
14:22
And what I need to tell you is that on 100 acres
237
862330
2000
Ve size söylemem gereken şu ki 400 dönüm araziden
14:24
he gets 40,000 pounds of beef; 30,000 pounds of pork; 25,000 dozen eggs;
238
864330
5000
18 ton sığır eti, 13 ton domuz eti, 25.000 düzine yumurta,
14:29
20,000 broilers; 1,000 turkeys; 1,000 rabbits --
239
869330
3000
20.000 piliç, 1.000 hindi, 1.000 tavşan --
14:32
an immense amount of food.
240
872330
2000
kocaman miktarda gıda.
14:34
You know, you hear, "Can organic feed the world?"
241
874330
2000
Malum, "organik dünyayı doyurabilir mi?" diye duyarız
14:36
Well, look how much food you can produce on 100 acres if you do this kind of ...
242
876330
5000
Eğer bu şekilde yaparsanız, bakın 400 dönümden ne kadar gıda çıkarılabiliyor --
14:41
again, give each species what it wants,
243
881330
3000
tekrar ediyorum, her canlıya istediğini verin.
14:44
let it realize its desires, its physiological distinctiveness.
244
884330
4000
İsteklerini gerçekleştirmesini sağlayın, onun fizyolojik özgünlüğünü.
14:48
Put that in play.
245
888330
2000
Bunu sahneye koyun.
14:50
But look at it from the point of view of the grass, now.
246
890330
3000
Fakat buna çimenlerin gözünden bakın şimdi.
14:53
What happens to the grass when you do this?
247
893330
2000
Bunu yaptığınızda çimenlere ne oluyor?
14:55
When a ruminant grazes grass, the grass is cut from this height to this height,
248
895330
6000
Ne zaman bir geviş getiren hayvan çimende otlasa, çimler bu boydan bu boya düşer.
15:01
and it immediately does something very interesting.
249
901330
2000
Ve birden çok ilginç bir şey oluverir.
15:03
Any one of you who gardens knows that there is something called the root-shoot ratio,
250
903330
4000
Bahçecilikle uğraşanlarınızın bilebileceği gibi kök-gövde oranı diye bir şey vardır.
15:07
and plants need to keep the root mass
251
907330
4000
Ve bitkiler kök ağırlığını yaprak ağırlıkları ile
15:11
in some rough balance with the leaf mass to be happy.
252
911330
3000
kabaca bir dengede tutarlar.
15:14
So when they lose a lot of leaf mass, they shed roots;
253
914330
4000
Böylece çok yaprak kaybettiklerinde, köklerini bırakırlar.
15:18
they kind of cauterize them and the roots die.
254
918330
3000
Bir çeşit dağlama yaparlar ve kökler ölür.
15:21
And the species in the soil go to work
255
921330
3000
Ve topraktaki canlılar çalışmaya başlar,
15:24
basically chewing through those roots, decomposing them --
256
924330
4000
esasında bu kökleri çiğnerler ve onları ayrıştırırlar --
15:28
the earthworms, the fungi, the bacteria -- and the result is new soil.
257
928330
6000
solucan, mantar ve bakteriler -- sonuç yeni topraktır.
15:34
This is how soil is created.
258
934330
3000
Böylece toprak yaratılmış olur.
15:37
It's created from the bottom up.
259
937330
1000
Aşağıdan yukarıya yaratılır.
15:38
This is how the prairies were built,
260
938330
2000
bozkırlar böyle oluşur,
15:40
the relationship between bison and grasses.
261
940330
2000
bizonlar ve çimler arasındaki ilişki.
15:43
And what I realized when I understood this --
262
943330
3000
Ve farkettiğimde, bunu anladığımda --
15:46
and if you ask Joel Salatin what he is, he'll tell you he's not a chicken farmer,
263
946330
4000
ve Joel Salatin'e onun neci olduğunu sorarsanız, size bir tavuk çiftçisi olmadığını söyleyecektir,
15:50
he's not a sheep farmer, he's not a cattle rancher; he's a grass farmer,
264
950330
5000
koyun çiftçisi de değildir, sığır bakıcısı da, o bir çimen çiftçisidir,
15:55
because grass is really the keystone species of such a system --
265
955330
4000
çünkü çim böyle bir sistemde kilit canlı türüdür--
15:59
is that, if you think about it, this completely contradicts the tragic idea of nature we hold in our heads,
266
959330
9000
bu bizim kafamızdaki doğa tasavvuruyla çelişir.
16:08
which is that for us to get what we want, nature is diminished.
267
968330
6000
bu da istediğimizi elde edebilmemiz için doğanın yok olması demektir.
16:14
More for us, less for nature.
268
974330
2000
Bizim için daha çok, doğa için daha az.
16:16
Here, all this food comes off this farm, and at the end of the season
269
976330
5000
Burada, tüm gıdalar bu çiftlikten geliyor, ve sezon sonunda
16:21
there is actually more soil, more fertility and more biodiversity.
270
981330
6000
aslında daha fazla toprak, bereket ve biyoçeşitlilik oluşur.
16:28
It's a remarkably hopeful thing to do.
271
988330
3000
Bu yapılabilecek son derece umutlu bir şey.
16:31
There are a lot of farmers doing this today.
272
991330
2000
Bugün bunu yapabilen bir çok çiftçi var.
16:33
This is well beyond organic agriculture,
273
993330
3000
Bu organik tarımın epey ötesinde bir şey,
16:36
which is still a Cartesian system, more or less.
274
996330
3000
ki hala aşağı yukarı Kartezyen sistem içinde sayılır.
16:39
And what it tells you is that if you begin to take account of other species,
275
999330
6000
Ve size anlatmaya çalıştığı şey şudur ki, eğer diğer canlıları da
16:45
take account of the soil, that even with nothing more than this perspectival idea
276
1005330
7000
toprağı da dikkate alırsanız, ki bu perspektiften ötesi gerekli değil,
16:52
-- because there is no technology involved here except for those fences,
277
1012330
4000
-- çünkü burada o çitler haricinde bir teknoloji yok,
16:56
which are so cheap they could be all over Africa in no time --
278
1016330
5000
malum, çok ucuz bir şey, ve kısa bir sürede Afrika'nın her yanında bundan kurulabilir --
17:01
that we can take the food we need from the Earth
279
1021330
4000
ve böylece, dünyadan ihtiyacımız kadar gıdayı temin edebiliriz,
17:05
and actually heal the Earth in the process.
280
1025330
4000
ve aslında dünyamızı bu süreçte iyileştirebiliriz.
17:10
This is a way to reanimate the world,
281
1030330
2000
Bu dünyayı yeniden canlandırmak için bir yol.
17:12
and that's what's so exciting about this perspective.
282
1032330
2000
İşte bu bakış açısından çok heyecan verici olan da budur.
17:14
When we really begin to feel Darwin's insights in our bones,
283
1034330
4000
Darwin'in sezgilerini kemiklerimizde hissetmeye başladığımızda,
17:18
the things we can do with nothing more than these ideas
284
1038330
5000
bu basit fikirlerden daha ötesi olmayan bu şeyler
17:23
are something to be very hopeful about.
285
1043330
2000
çok umut vaad eden şeyler olurlar.
17:25
Thank you very much.
286
1045330
1000
Çok teşekkür ederim.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7