The secret to great opportunities? The person you haven't met yet | Tanya Menon

209,551 views ・ 2018-03-08

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
I started teaching MBA students
0
769
2827
Çeviri: Nesibe Neslihan Onaran Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
İşletme bölümünde yüksek lisans dersleri vermeye başladım
00:03
17 years ago.
1
3620
1808
bundan 17 yıl önce.
00:05
Sometimes I run into my students years later.
2
5452
3460
Yıllar sonra öğrencilerime rastlıyorum
00:08
And when I run into them, a funny thing happens.
3
8936
2620
ve şu komik olay gerçekleşiyor.
00:11
I don't remember just their faces;
4
11580
2252
Sadece yüzlerini değil,
00:13
I also remember where exactly in the classroom they were sitting.
5
13856
4640
sınıfta nerede ve kiminle oturduklarını
00:18
And I remember who they were sitting with as well.
6
18520
3321
bile hatırlıyorum.
00:21
This is not because I have any special superpowers of memory.
7
21865
4694
Hafızamın özel süper güçleri olduğundan değil.
00:26
The reason I can remember them
8
26583
1860
Onları hatırlıyor olmamın nedeni
00:28
is because they are creatures of habit.
9
28467
2667
alışkanlıkları olan insanlar olmaları.
00:31
They are sitting with their favorite people in their favorite seats.
10
31158
4111
Hep sevdikleri yerde ve sevdikleri kişilerle oturuyorlar.
00:35
They find their twins, they stay with them for the whole year.
11
35293
4179
İkizlerini bulmuşlar, bütün yıl onlarla birlikteler.
00:39
Now, the danger of this for my students is they're at risk
12
39976
4850
Bunun tehlikesi ise şu; öğrencilerim üniversiteden
00:44
of leaving the university with just a few people
13
44850
3546
kendilerine oldukça benzeyen sadece birkaç arkadaşla
00:48
who are exactly like them.
14
48420
1321
ayrılma riski altındalar.
00:49
They're going to squander their chance for an international, diverse network.
15
49765
4418
Uluslararası ve çeşitli gruplardan yararlanma şansını yitirecekler.
00:54
How could this happen to them?
16
54207
1612
Bu nasıl oluyor peki?
00:55
My students are open-minded.
17
55843
1619
Öğrencilerim açık görüşlü.
00:57
They come to business school precisely so that they can get great networks.
18
57486
4387
Muhteşem bağlar kurabilmek için işletme fakültesindeler.
01:02
Now, all of us socially narrow in our lives, in our school, in work,
19
62212
6181
Hepimiz sosyal bakımdan daralıyoruz hayatımızda, okulda, iş yerinde
01:08
and so I want you to think about this one.
20
68417
2545
ve bunu bir düşünmenizi istiyorum.
01:10
How many of you here brought a friend along for this talk?
21
70986
4517
Kaç kişi bir arkadaşını bu konuşma için getirdi?
01:15
I want you to look at your friend a little bit.
22
75527
2676
Arkadaşınıza birazcık bakmanızı istiyorum.
01:19
Are they of the same nationality as you?
23
79036
3055
Sizinle aynı milletten mi?
01:22
Are they of the same gender as you?
24
82601
2407
Sizinle aynı cinsiyette mi?
01:25
Are they of the same race?
25
85032
1665
Sizinle aynı ırkta mı?
01:26
Really look at them closely.
26
86721
2425
Gerçekten yakından bir bakın.
01:29
Don't they kind of look like you as well?
27
89170
2116
Size biraz benziyor mu?
01:31
(Laughter)
28
91310
1013
(Gülüşmeler)
01:32
The muscle people are together,
29
92347
1555
Kankalar birlikte
01:33
and the people with the same hairstyles
30
93926
2017
ve saç stilleri aynı
01:35
and the checked shirts.
31
95967
1227
ve ekose gömlekleri de.
01:38
We all do this in life.
32
98069
1817
Hepimiz bunu yapıyoruz.
01:39
We all do it in life, and in fact, there's nothing wrong with this.
33
99910
3712
Aslında bunda yanlış bir şey yok.
01:43
It makes us comfortable to be around people who are similar.
34
103646
3848
Benzer insanlarla birlikte olmak bizi rahatlatır.
01:47
The problem is when we're on a precipice, right?
35
107518
3075
Sorun şu, uçurumun kenarında olduğumuzda
01:50
When we're in trouble, when we need new ideas,
36
110617
2264
başımız dertteyse, yeni fikirler lazımsa
01:52
when we need new jobs, when we need new resources --
37
112905
3808
yeni bir işe, yeni kaynaklara ihtiyacımız varsa,
01:56
this is when we really pay a price for living in a clique.
38
116737
4079
işte o zaman bir grupta yaşadığımız için bunun bedelini öderiz.
02:01
Mark Granovetter, the sociologist, had a famous paper
39
121294
4695
Sosyolog Mark Granovetter'in ünlü bir araştırması var,
02:06
"The Strength of Weak Ties,"
40
126013
2060
"Zayıf Bağların Gücü" adında.
02:08
and what he did in this paper is he asked people
41
128097
2699
Araştırmasında, insanlara
02:10
how they got their jobs.
42
130820
1901
işlerini nasıl bulduklarını sormuş.
02:12
And what he learned was that most people don't get their jobs
43
132745
3155
Öğrendiği şeyse; insanların çoğu
02:15
through their strong ties -- their father, their mother, their significant other.
44
135924
3911
işlerini güçlü bağları olan kişiler değil de; öylesine tanıştıkları
02:19
They instead get jobs through weak ties, people who they just met.
45
139859
4663
zayıf bağları olan kişiler sayesinde bulmuşlar.
02:24
So if you think about what the problem is with your strong ties,
46
144546
3131
Sorunun, neden güçlü bağlarımızda olduğunu düşünürsek
02:27
think about your significant other, for example.
47
147701
2332
mesela hayat arkadaşınızı düşünün.
02:30
The network is redundant.
48
150057
1646
Bağınız alışılagelmiş.
02:31
Everybody that they know, you know.
49
151727
2889
Onların tanıdığı senin tanıdığın.
02:34
Or I hope you know them. Right?
50
154640
2342
Ya da umarım onları tanıyorsundur, değil mi?
02:37
Your weak ties -- people you just met today --
51
157006
2555
Zayıf bağların- bugün tanıştığın insanlar-
02:39
they are your ticket to a whole new social world.
52
159585
3817
tamamen yeni bir sosyal çevreye giriş biletin.
02:43
The thing is that we have this amazing ticket to travel our social worlds,
53
163900
4440
Bu bilet muhteşem dünyalara seyahat bileti
02:48
but we don't use it very well.
54
168364
1477
fakat biz iyi kullanamıyoruz.
02:49
Sometimes we stay awfully close to home.
55
169865
2836
Aşırı derecede yakınız evimize.
02:52
And today, what I want to talk about is:
56
172725
2085
Ve bugün konuşmak istediğim konu bu.
02:54
What are those habits that keep human beings so close to home,
57
174834
3654
Bizi eve bağlayan alışkanlıklarımız neler
02:58
and how can we be a little bit more intentional
58
178512
2632
ve sosyal çevrede seyahat etmeye
03:01
about traveling our social universe?
59
181168
2281
nasıl istekli olabiliriz?
03:03
So let's look at the first strategy.
60
183854
2060
İlk stratejiye bir göz atalım.
03:06
The first strategy is to use a more imperfect social search engine.
61
186223
6336
Daha kusurlu bir sosyal arama motoru kullan.
03:12
What I mean by a social search engine
62
192583
2111
Sosyal arama motorundan kastım
03:14
is how you are finding and filtering your friends.
63
194718
3941
arkadaşlarını nasıl seçtiğin, onları nasıl bulduğun.
03:19
And so people always tell me,
64
199555
1745
Ve insanlar bana hep şöyle diyorlar:
03:21
"I want to get lucky through the network.
65
201324
2040
"Bağlarım sayesinde şanslı olmak istiyorum.
03:23
I want to get a new job. I want to get a great opportunity."
66
203388
2911
Yeni bir iş, muhteşem fırsatlar istiyorum."
03:26
And I say, "Well, that's really hard,
67
206323
1981
Ve ben, "Bu çok zor, çünkü
03:28
because your networks are so fundamentally predictable."
68
208328
3252
bağların aslında çok tahmin edilebilir" diyorum.
03:31
Map out your habitual daily footpath,
69
211604
3122
Günlük alışık olduğun yol haritanı çıkar.
03:34
and what you'll probably discover is that you start at home,
70
214750
3521
Muhtemelen evinden başlıyorsun ve
03:38
you go to your school or your workplace,
71
218295
2436
okula ya da işine gidiyorsun,
03:40
you maybe go up the same staircase or elevator,
72
220755
2770
aynı merdivenden ya da asansörden çıkıyorsun,
03:43
you go to the bathroom -- the same bathroom --
73
223549
2705
lavaboya gidiyorsun, aynı lavaboya,
03:46
and the same stall in that bathroom,
74
226278
1773
lavabodaki aynı kabine,
03:48
you end up in the gym,
75
228075
1613
spor salonuna gidiyorsun
03:49
then you come right back home.
76
229712
1460
ve sonra eve dönüyorsun.
03:51
It's like stops on a train schedule.
77
231196
2200
Sanki tren tarifesindeki duraklar gibi:
03:53
It's that predictable.
78
233420
1326
O derece tahmin edilebilir.
03:54
It's efficient, but the problem is, you're seeing exactly the same people.
79
234770
5843
Faydalı fakat sorun hep aynı kişileri görmende.
04:00
Make your network slightly more inefficient.
80
240637
3123
Bağlarını biraz değiştirmelisin.
04:03
Go to a bathroom on a different floor.
81
243784
2353
Farklı kattaki lavaboya git.
04:06
You encounter a whole new network of people.
82
246161
3137
Tamamen yeni bir çevreyle karşılaşacaksın.
04:09
The other side of it is how we are actually filtering.
83
249791
4537
Diğer bir konu ise aslında bu kişileri nasıl seçtiğimiz.
04:14
And we do this automatically.
84
254352
1633
Bunu otomatik olarak yapıyoruz.
04:16
The minute we meet someone, we are looking at them, we meet them,
85
256009
3104
Biriyle tanıştığımız dakika içinde onlara bakıyoruz, tanışıyoruz
04:19
we are initially seeing,
86
259137
1579
biz aslında görmeye başlıyoruz.
04:20
"You're interesting."
87
260740
1152
"İlginç biri."
04:21
"You're not interesting." "You're relevant."
88
261916
2099
"İlginç biri değil." "Uygun biri."
04:24
We do this automatically. We can't even help it.
89
264039
2399
Otomatik ve istemsiz bir şey bu.
04:26
And what I want to encourage you to do instead is to fight your filters.
90
266462
3995
Benim yapmak istediğim ise bu filtrelerle savaşmada sizi cesaretlendirmek.
04:30
I want you to take a look around this room,
91
270481
2533
Bu salonun etrafına bir göz atın.
04:33
and I want you to identify the least interesting person that you see,
92
273038
4200
Size göre en az ilginç olan kişiye bakın
04:37
and I want you to connect with them over the next coffee break.
93
277262
3176
ve onunla bir sonraki kahve molasında ilişki kurun.
04:40
And I want you to go even further than that.
94
280462
2441
Hatta bundan daha ilerisini yapın.
04:42
What I want you to do is find the most irritating person you see as well
95
282927
4757
Ayrıca en rahatsız edici kişiyi bulmanızı istiyorum
04:47
and connect with them.
96
287708
1605
ve onunla iletişim kurun.
04:49
What you are doing with this exercise is you are forcing yourself
97
289337
6658
Bu egzersizde yaptığımız kendimizi zorlamaktır.
04:56
to see what you don't want to see,
98
296019
2625
Görmek istemediklerimizi görerek
04:58
to connect with who you don't want to connect with,
99
298668
2666
iletişim kurmak istemediklerimizle iletişim kurarak
05:01
to widen your social world.
100
301358
2197
sosyal çevremizi genişleteceğiz.
05:03
To truly widen, what we have to do is,
101
303579
3019
Gerçek anlamda genişletmek içinse
05:06
we've got to fight our sense of choice.
102
306622
2315
seçme şansımızla savaşmak zorundayız.
05:08
We've got to fight our choices.
103
308961
1551
Seçimlerimizle savaşıyoruz.
05:10
And my students hate this, but you know what I do?
104
310536
2409
Öğrencilerim şundan nefret eder:
05:12
I won't let them sit in their favorite seats.
105
312969
2191
Onların favori yerlerine oturmalarına izin vermiyorum.
05:15
I move them around from seat to seat.
106
315184
1819
Onları sıra sıra ilerletiyorum,
05:17
I force them to work with different people
107
317027
2367
farklı insanlarla çalışmaya zorluyorum.
05:19
so there are more accidental bumps in the network
108
319418
2725
Böylece bağlarında kazara farklılıklar oluyor
05:22
where people get a chance to connect with each other.
109
322167
2699
birbirleriyle iletişim kurma şansları doğuyor.
05:24
And we studied exactly this kind of an intervention at Harvard University.
110
324890
4634
Harvard Üniversitesinde tam da bu tür bir girişim denedik.
05:29
At Harvard, when you look at the rooming groups,
111
329548
3103
Yurttaki oda gruplarına baktığımızda
05:32
there's freshman rooming groups, people are not choosing those roommates.
112
332675
3815
çömezler grubu var ve öğrenciler bu oda arkadaşlarını seçmiyor.
05:36
They're of all different races, all different ethnicities.
113
336514
2769
Farklı ırklardan ve etnik gruplardan öğrenciler var.
05:39
Maybe people are initially uncomfortable with those roommates,
114
339307
3004
Belki başlangıçta öğrenciler bu oda arkadaşlarından rahatsız olabiliyorlar.
05:42
but the amazing thing is,
115
342335
1232
Fakat müthiş olan şey şu:
05:43
at the end of a year with those students,
116
343591
2026
En baştaki bu rahatsızlığı bu öğrencilerle
05:45
they're able to overcome that initial discomfort.
117
345641
3427
bir yıl geçirdikten sonra sene sonunda yenebiliyorlar.
05:49
They're able to find deep-level commonalities with people.
118
349092
3864
Derin manada ortak noktalar bulabiliyorlar.
05:52
So the takeaway here is not just "take someone out to coffee."
119
352980
5284
Bunu şöyle anlamayalım "Biriyle kahve için"
05:58
It's a little more subtle.
120
358288
1294
Konu biraz daha ince.
05:59
It's "go to the coffee room."
121
359606
2649
Konu "Hadi kafeye gidelim."
06:02
When researchers talk about social hubs,
122
362279
2399
Araştırmacılar sosyal oluşumlardan bahseder.
06:04
what makes a social hub so special is you can't choose;
123
364702
3811
Sosyal oluşumu bu kadar özel yapan onu seçememektir.
06:08
you can't predict who you're going to meet in that place.
124
368537
3730
Bir yerde kiminle karşılaşacağını tahmin edemezsin.
06:12
And so with these social hubs, the paradox is, interestingly enough,
125
372291
5346
Ve bu oluşumda ilginç bir paradoks var:
06:17
to get randomness,
126
377661
1499
Rastlantısallık,
06:19
it requires, actually, some planning.
127
379184
2061
aslında, biraz planlama gerektirir.
06:21
In one university that I worked at,
128
381269
2849
Çalıştığım bir üniversitede
06:24
there was a mail room on every single floor.
129
384142
2503
her katta bir posta odası vardı.
06:26
What that meant is that the only people who would bump into each other
130
386669
3655
Demek istediğim birbiriyle karşılaşanlar
06:30
are those who are actually on that floor
131
390348
1959
hep aynı kattaki insanlardı.
06:32
and who are bumping into each other anyway.
132
392331
2014
Her hâlükârda karşılaşan kişiler yani.
06:34
At another university I worked at, there was only one mail room,
133
394369
3064
Çalıştığım diğer üniversitede ise sadece
06:37
so all the faculty from all over that building
134
397457
3406
tek bir posta odası vardı fakülteden pek çok kişi
06:40
would run into each other in that social hub.
135
400887
2604
bu sosyal oluşumda birbiriyle karşılaşıyordu.
06:44
A simple change in planning,
136
404098
2974
Planlamada basit bir değişiklik,
06:47
a huge difference in the traffic of people
137
407096
3115
insan trafiğinde kocaman bir farka
06:50
and the accidental bumps in the network.
138
410235
2070
ve bağlarımızda kazara değişimlere neden olur.
06:52
Here's my question for you:
139
412329
2306
İşte size bir soru:
06:54
What are you doing that breaks you from your social habits?
140
414659
3514
Sosyal alışkanlıklarınızı bozan neler yapıyorsunuz?
06:58
Where do you find yourself
141
418197
1595
Tahmin edilemeyen
06:59
in places where you get injections of unpredictable diversity?
142
419816
4906
bu çeşitliliğin içinde kendinizi nerede görüyorsunuz?
07:05
And my students give me some wonderful examples.
143
425165
2671
Öğrencilerim bazı muhteşem cevaplar verdi.
07:07
They tell me when they're doing pickup basketball games,
144
427860
2834
Rastgele basketbol maçları yapıyorlarmış.
07:10
or my favorite example is when they go to a dog park.
145
430718
2889
Benim favorim ise köpek parkına gitmeleriydi.
07:13
They tell me it's even better than online dating when they're there.
146
433631
3593
Çevrim içi tanışmalardan bile daha iyi diyorlar.
07:17
So the real thing that I want you to think about
147
437248
4030
Düşünmenizi istediğim asıl konu bu.
07:21
is we've got to fight our filters.
148
441302
2057
Filtrelerimizle savaşmamız gerekiyor.
07:23
We've got to make ourselves a little more inefficient,
149
443383
3217
Kendimizi daha randımansız yapmalıyız
07:26
and by doing so, we are creating a more imprecise social search engine.
150
446624
4978
böylece daha belirsiz bir sosyal arama motorumuz olacak.
07:31
And you're creating that randomness,
151
451626
2360
Bu belirsizliği oluşturarak
07:34
that luck that is going to cause you to widen your travels,
152
454010
2863
seyahatlerini genişletmede
07:36
through your social universe.
153
456897
1460
sosyal çevren sayesinde bir şansın olacak.
07:38
But in fact, there's more to it than that.
154
458812
2422
Aslından bundan fazlası da var.
07:41
Sometimes we actually buy ourselves a second-class ticket
155
461258
4743
Bazen sosyal çevremize seyahat ederken
07:46
to travel our social universe.
156
466025
1670
kendimize ekonomi sınıfından bilet alırız.
07:48
We are not courageous when we reach out to people.
157
468337
3710
İnsanlara ulaşmada istekli değiliz.
07:52
Let me give you an example of that.
158
472071
2268
Bir örnek vereyim:
07:54
A few years ago, I had a very eventful year.
159
474363
2994
Birkaç yıl önce oldukça maceralı bir yıl geçirdim.
07:57
That year, I managed to lose a job,
160
477381
3202
O yıl işten ayrıldım,
08:00
I managed to get a dream job overseas and accept it,
161
480607
3245
hayalimdeki işi -yurt dışındaydı- buldum ve işe kabul edildim,
08:03
I had a baby the next month,
162
483876
1582
sonraki ay bir bebeğim oldu,
08:05
I got very sick,
163
485482
1190
çok hastalandım ve
08:06
I was unable to take the dream job.
164
486696
2174
o hayalimdeki işi alamadım, gidemedim.
08:09
And so in a few weeks, what ended up happening was,
165
489319
2759
Sonraki birkaç hafta içinde ise
08:12
I lost my identity as a faculty member,
166
492102
2928
fakülte üyesi kimliğimi kaybettim
08:15
and I got a very stressful new identity as a mother.
167
495054
2998
onun yerine çok stresli annelik kimliğini kazandım.
08:18
What I also got was tons of advice from people.
168
498076
3144
İnsanlardan tonlarca öğüt aldım.
08:21
And the advice I despised more than any other advice was,
169
501244
3105
En çok nefret ettiğim öğüt:
08:24
"You've got to go network with everybody."
170
504373
2267
"Herkesle yeni bağlar kurmalısın" idi.
08:26
When your psychological world is breaking down,
171
506664
3241
Psikolojik dünyan alt üst olurken
08:29
the hardest thing to do is to try and reach out
172
509929
2882
en zor şey yeni bir sosyal çevre
08:32
and build up your social world.
173
512835
1812
bulmak ve sosyal dünyanı oluşturmaktı.
08:34
And so we studied exactly this idea on a much larger scale.
174
514671
4672
Biz tam da bu konuyu çok daha geniş bir kapsamda inceledik.
08:39
What we did was we looked at high and low socioeconomic status people,
175
519367
5908
Yüksek ve düşük sosyoekonomik seviyedeki insanlara baktık
08:45
and we looked at them in two situations.
176
525299
2370
ve onları iki durumda inceledik.
08:47
We looked at them first in a baseline condition,
177
527693
2453
İlk başta dayanak noktası olarak
08:50
when they were quite comfortable.
178
530170
1952
onları rahat oldukları zaman inceledik.
08:52
And what we found was that our lower socioeconomic status people,
179
532146
3641
Düşük sosyoekonomik sınıftaki insanların
08:55
when they were comfortable, were actually reaching out to more people.
180
535811
3442
rahat oldukları zaman daha çok kişiye erişebildiklerini bulduk.
08:59
They thought of more people.
181
539277
1424
Daha fazla insanı düşündüler.
09:00
They were also less constrained in how they were networking.
182
540725
2847
Bağ kurarken daha az sıkıntı yaşadılar.
09:03
They were thinking of more diverse people
183
543596
2037
Yüksek seviyedeki insanlara kıyasla
09:05
than the higher-status people.
184
545657
1462
çok daha fazla farklı insanı düşündüler.
09:07
Then we asked them to think about maybe losing a job.
185
547143
3121
Onlardan işlerini kaybetme olasılığını düşünmelerini istedik.
09:10
We threatened them.
186
550288
1216
Onları tehdit altında hissettirdik.
09:11
And once they thought about that,
187
551528
2071
Bunu düşündüklerinde
09:13
the networks they generated completely differed.
188
553623
2696
oluşturdukları bağlar tamamen değişti.
09:16
The lower socioeconomic status people reached inwards.
189
556651
3529
Düşük sosyoekonomik seviyedeki insanlar
09:20
They thought of fewer people.
190
560204
1560
daha az kişiyi düşündü.
09:21
They thought of less-diverse people.
191
561788
2357
Daha az çeşit insan düşündüler.
09:24
The higher socioeconomic status people thought of more people,
192
564169
3629
Yüksek sosyoekonomik düzeydekiler daha fazla kişi
09:27
they thought of a broader network,
193
567822
1667
daha geniş bir ağı düşündüler.
09:29
they were positioning themselves to bounce back from that setback.
194
569513
4184
Bu kötü giden durumda kendilerini toparlayabilmeyi düşündüler.
09:34
Let's consider what this actually means.
195
574101
2986
Bunun aslında ne anlama geldiğini bir düşünelim.
09:37
Imagine that you were being spontaneously unfriended
196
577524
4421
Aniden dışlandığınızı hayal edin
09:41
by everyone in your network
197
581969
2721
ağınızdaki hemen hemen herkes tarafından.
09:44
other than your mom, your dad and your dog.
198
584714
3575
Anneniz, babanız ve köpeğiniz haricinde tabii.
09:48
(Laughter)
199
588313
1021
(Gülüşmeler)
09:49
This is essentially what we are doing
200
589358
2555
Bağlarımıza en çok
09:51
at these moments when we need our networks the most.
201
591937
3156
ihtiyacımız olduğunda bunu yapıyoruz aslında.
09:56
Imagine -- this is what we're doing. We're doing it to ourselves.
202
596193
3084
Hayal edin-- kendinize bunu yapıyorsunuz.
09:59
We are mentally compressing our networks
203
599301
1970
Zihinsel olarak bağlarımızı kısıtlıyoruz.
10:01
when we are being harassed, when we are being bullied,
204
601295
2619
Taciz edildiğimizde, zorbalığa uğrayınca,
10:03
when we are threatened about losing a job,
205
603938
2214
işimizi kaybetmekle tehdit edilince,
10:06
when we feel down and weak.
206
606176
2376
zayıf ve düşük hissettiğimizde.
10:08
We are closing ourselves off, isolating ourselves,
207
608576
2925
Kendimizi kapatıp izole ediyoruz.
10:11
creating a blind spot where we actually don't see our resources.
208
611525
3744
Kaynaklarımızı göremediğimiz bir kör nokta yaratıyoruz.
10:15
We don't see our allies, we don't see our opportunities.
209
615293
2897
Yardımcılarımızı, dostlarımızı ve fırsatları göremiyoruz.
10:18
How can we overcome this?
210
618214
1501
Bunu nasıl aşabiliriz?
10:20
Two simple strategies.
211
620136
1397
İki basit stratejiyle.
10:21
One strategy is simply to look at your list of Facebook friends
212
621557
3738
Biri Facebook ve Linkedln
10:25
and LinkedIn friends
213
625319
1156
arkadaş listene göz at.
10:26
just so you remind yourself of people who are there
214
626499
3057
Böylece ilk akla gelen
10:29
beyond those that automatically come to mind.
215
629580
2520
insanların orada olduğunu hatırla.
10:32
And in our own research, one of the things we did was,
216
632415
2833
Araştırmamızda yaptığımız bir şey de
10:35
we considered Claude Steele's research on self-affirmation:
217
635272
3611
Claude Steele'nin öz olumlama teorisini düşünmekti.
10:38
simply thinking about your own values,
218
638907
2523
Basitçe, kendi değerlerini düşünerek
10:41
networking from a place of strength.
219
641454
1835
güçlü bir yerden bağlarını oluşturmak.
10:43
What Leigh Thompson, Hoon-Seok Choi and I were able to do is,
220
643313
2910
Leigh Thompson, Hoon-Seok Choi ve ben çalışmamızda,
10:46
we found that people who had affirmed themselves first
221
646247
3052
öncesinde kendilerini olumlamış insanların
aksi takdirde kendileri için tehdit olabilecek
10:49
were able to take advice from people
222
649323
1831
10:51
who would otherwise be threatening to them.
223
651178
2137
insanlardan tavsiyeler alabildikleri sonucuna ulaştık.
10:54
Here's a last exercise.
224
654778
1846
İşte son egzersiz:
10:57
I want you to look in your email in-box,
225
657245
3240
Eposta kutunuza bakmanızı istiyorum
11:00
and I want you to look at the last time you asked somebody for a favor.
226
660509
3727
en son kimden bir iyilik istediğinize
11:04
And I want you to look at the language that you used.
227
664260
2540
ve kullandığınız dile bir bakın.
11:06
Did you say things like,
228
666824
1863
Şöyle mi demiştiniz?
11:08
"Oh, you're a great resource,"
229
668711
1460
"Sen muhteşem bir kaynaksın."
11:10
or "I owe you one,"
230
670195
1476
veya "Sana borçluyum."
11:11
"I'm obligated to you."
231
671695
1679
"Sana muhtacım."
11:13
All of this language represents a metaphor.
232
673398
3241
Bütün bu konuşma bir metafor.
11:16
It's a metaphor of economics,
233
676663
1854
Bu ekonomi, bilanço tablosu,
11:18
of a balance sheet, of accounting,
234
678541
2235
muhasebe, alışveriş hakkında
11:20
of transactions.
235
680800
1282
bir metafor.
11:22
And when we think about human relations in a transactional way,
236
682106
3051
İnsan ilişkilerini, çıkar ilişkisi olarak düşünürsek
11:25
it is fundamentally uncomfortable to us as human beings.
237
685181
3754
bu bize çok rahatsız edici gelecektir.
11:29
We must think about human relations and reaching out to people
238
689399
3726
Biz insan ilişkilerini ve insanlarla iletişimi daha insancıl
11:33
in more humane ways.
239
693149
1384
yollarla düşünmeliyiz.
11:35
Here's an idea as to how to do so.
240
695160
2813
İşte size bir fikir:
11:37
Look at words like "please," "thank you," "you're welcome" in other languages.
241
697997
5129
"Lütfen, sağol, bir şey değil" gibi kelimelerin tam çevirisine
11:43
Look at the literal translation of these words.
242
703150
2246
diğer dillerde bir bakın.
11:45
Each of these words is a word that helps us impose upon other people
243
705420
3712
Bu kelimelerin her biri sosyal çevremizdeki
11:49
in our social networks.
244
709156
1622
insanları etkileyecektir.
11:50
And so, the word "thank you,"
245
710802
1852
"Teşekkür ederim" kelimesi mesela
11:52
if you look at it in Spanish, Italian, French,
246
712678
2456
İspanyolca, İtalyancasına bakarsak
11:55
"gracias," "grazie," "merci" in French.
247
715158
3471
"Gracias, grazie" ve Fransızcada "merci".
11:58
Each of them are "grace" and "mercy."
248
718653
1763
Hepsinin anlamı rahmet ve lütuf.
12:00
They are godly words.
249
720440
1888
Hepsi ilahi kelimeler.
12:02
There's nothing economic or transactional about those words.
250
722352
3362
Çıkara dayalı hiçbir anlam yok.
12:06
The word "you're welcome" is interesting.
251
726194
2139
"Bir şey değil" kelimesi ilginç.
12:08
The great persuasion theorist Robert Cialdini says
252
728357
2719
Muhteşem ikna kuramcısı Robert Cialdini, iyiliklerimizin
12:11
we've got to get our favors back.
253
731100
1597
bize geri dönmesini isteyebiliriz, der.
12:12
So we need to emphasize the transaction a little bit more.
254
732721
2752
Bu nedenle alışverişi biraz daha vurgulamalıyız.
12:15
He says, "Let's not say 'You're welcome.'
255
735497
1984
"Bir şey değil" demeyin onun yerine
12:17
Instead say, 'I know you'd do the same for me.'"
256
737505
2895
"Sen de aynısını benim için yapardın" deyin.
12:20
But sometimes it may be helpful to not think in transactional ways,
257
740424
4481
Fakat bazen çıkar açısından düşünmemek,
12:24
to eliminate the transaction, to make it a little bit more invisible.
258
744929
3653
alışverişi ortadan kaldırmak, daha görünmez kılmak faydalıdır.
12:28
And in fact, if you look in Chinese,
259
748606
2147
"Bir şey değil" kelimesinin
12:30
the word "bú kè qì" in Chinese, "You're welcome," means,
260
750777
3159
Çincesine (bú kè qì) bakarsak
12:33
"Don't be formal; we're family. We don't need to go through those formalities."
261
753960
3850
"Ciddi olma. Biz aileyiz. Böyle resmiyete gerek yok" anlamına gelir.
12:37
And "kembali" in Indonesian is "Come back to me."
262
757834
3280
Endonezcede "kembali" "Bana geri dön" anlamındadır.
12:41
When you say "You're welcome" next time,
263
761592
2032
Bir dahaki sefere "Bir şey değil" dediğinizde
12:43
think about how you can maybe eliminate the transaction
264
763648
2952
çıkarı nasıl ortadan kaldırabileceğinizi
12:46
and instead strengthen that social tie.
265
766624
2545
sosyal bağlarınızı nasıl güçlendirebileceğinizi düşünün.
12:49
Maybe "It's great to collaborate," or "That's what friends are for."
266
769193
4355
"İşbirliği yapmak güzeldi'' ya da ''Dostlar bunun içindir.'' gibi.
12:54
I want you to think about how you think about this ticket that you have
267
774771
4632
Sosyal çevrenizde seyahat etme biletinizi
12:59
to travel your social universe.
268
779427
2234
nasıl gördüğünüzü düşünmenizi istiyorum.
13:01
Here's one metaphor.
269
781685
1357
İşte bir metafor daha.
13:03
It's a common metaphor: "Life is a journey." Right?
270
783066
2475
Bilindik birşey. "Hayat bir seyahattir" değil mi?
13:05
It's a train ride,
271
785565
1186
Tren yolculuğudur
13:06
and you're a passenger on the train,
272
786775
2362
ve o trende bir yolcusunuz
13:09
and there are certain people with you.
273
789161
1872
ve sizinle birlikte belirli kişiler var.
13:11
Certain people get on this train,
274
791057
2145
Bazıları bu trene biniyor,
13:13
and some stay with you, some leave at different stops,
275
793226
2577
bazıları sizinle kalıyor, bazıları farklı duraklarda iniyor
13:15
new ones may enter.
276
795827
1413
yenileri biniyor.
13:17
I love this metaphor, it's a beautiful one.
277
797264
2038
Bu metaforu severim güzel bir metafor.
13:19
But I want you to consider a different metaphor.
278
799326
3014
Fakat farklı bir metafor düşünmenizi istiyorum.
13:22
This one is passive, being a passenger on that train,
279
802364
3558
Bu pasif, bir trende bir yolcu olmak
13:25
and it's quite linear.
280
805946
1176
ve oldukça tek düze.
13:27
You're off to some particular destination.
281
807146
2521
Belirli bir hedefe doğru yol alıyorsunuz.
13:30
Why not instead think of yourself
282
810045
2582
Bunun yerine, neden kendinizi şöyle düşünmüyorsunuz?
13:32
as an atom,
283
812651
1325
Bir atom gibi,
13:34
bumping up against other atoms,
284
814000
2341
diğer atomlarla rastlaşarak
13:36
maybe transferring energy with them,
285
816365
1757
onlara enerji transfer eden
13:38
bonding with them a little
286
818146
1430
biraz bağ kuran ve belki
13:39
and maybe creating something new
287
819600
1898
bu seyahatinde sosyal bağlarıyla
13:41
on your travels through the social universe.
288
821522
2504
yeni şeyler oluşturan bir atom.
13:44
Thank you so much.
289
824375
1403
Çok teşekkür ederim.
13:45
And I hope we bump into each other again.
290
825802
2094
Umarım tekrar rastlaşırız.
13:47
(Applause)
291
827920
4951
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7