Sarah Lewis: Embrace the near win

Sarah Lewis: Neredeyse kazanmayı kabullenme

296,606 views ・ 2014-04-21

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eren Gokce Gözden geçirme: Siir Tecirlioglu
00:13
I feel so fortunate that my first job
0
13506
2202
İlk işim Modern Sanat Müzesi'nde
00:15
was working at the Museum of Modern Art
1
15708
2432
ressam Elizabeth Murray'in retrospektifinde
00:18
on a retrospective of painter Elizabeth Murray.
2
18140
3454
çalışmak olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum.
00:21
I learned so much from her.
3
21594
2386
Ondan çok fazla şey öğrendim.
00:23
After the curator Robert Storr
4
23980
1768
Küratör Robert Storr
00:25
selected all the paintings
5
25748
1519
hayat boyu ürettiği işler içinden
00:27
from her lifetime body of work,
6
27267
2752
bütün tabloları seçtikten sonra,
00:30
I loved looking at the paintings from the 1970s.
7
30019
3642
1970'lerdeki resimlere bakmaya bayıldım.
00:33
There were some motifs and elements
8
33661
2556
İleride hayatında tekrar ortaya çıkacak
00:36
that would come up again later in her life.
9
36217
3506
olan bazı motifler ve öğeler vardı.
00:39
I remember asking her
10
39723
1639
Ona ilk çalışmaları hakkında
00:41
what she thought of those early works.
11
41362
2558
ne düşündüğünü sorduğumu hatırlıyorum.
00:43
If you didn't know they were hers,
12
43920
1464
Ona ait olduğunu bilmeseniz,
00:45
you might not have been able to guess.
13
45384
2570
bunu tahmin edemezdiniz.
00:47
She told me that a few didn't quite meet
14
47954
2923
Bana birkaçının olmasını istediği gibi
00:50
her own mark for what she wanted them to be.
15
50877
3607
kendi ölçülerine ulaşamadığını belirtti.
00:54
One of the works, in fact,
16
54484
1429
Aslında biri kendi
00:55
so didn't meet her mark,
17
55913
1521
standartlarına öylesine
00:57
she had set it out in the trash in her studio,
18
57434
2972
ulaşmamıştı ki, onu stüdyosunda çöpe atmıştı
01:00
and her neighbor had taken it
19
60406
1841
ve komşusu da değerini anladığı için
01:02
because she saw its value.
20
62247
2570
onu almıştı.
01:04
In that moment, my view of success
21
64817
2949
O anda başarı ve yaratıcılık
01:07
and creativity changed.
22
67766
2516
hakkındaki görüşüm değişti.
01:10
I realized that success is a moment,
23
70282
2888
Başarının bir an olduğunu,
01:13
but what we're always celebrating
24
73170
1936
ancak her zaman göklere çıkardığımız şeyin
01:15
is creativity and mastery.
25
75106
4008
yaratıcılık ve ustalık olduğunu anladım.
01:19
But this is the thing: What gets us to convert success
26
79114
3637
Ama işte olay şu: Başarıyı ustalığa
01:22
into mastery?
27
82751
2229
dönüştürmemizi sağlayan şey ne?
01:24
This is a question I've long asked myself.
28
84980
2791
Uzun zamandır kendi kendime sorduğum bir soru bu.
01:27
I think it comes when we start to value
29
87771
2581
Bence başarıya yaklaşma lütfuna
01:30
the gift of a near win.
30
90352
3592
değer vermeye başladığımızda ortaya çıkıyor.
01:33
I started to understand this when I went
31
93944
2195
Manhattan'ın en kuzeyinde bulunan
01:36
on one cold May day
32
96139
1983
Columbia'nın Baker Spor Kompleksi'nde
01:38
to watch a set of varsity archers,
33
98122
2551
soğuk bir Mayıs günü üniversitenin,
01:40
all women as fate would have it,
34
100673
2297
kadere bakın ki hepsi kadın olan,
01:42
at the northern tip of Manhattan
35
102970
2080
okçuluk takımını seyretmeye gittiğimde
01:45
at Columbia's Baker Athletics Complex.
36
105050
3419
bunu anlamaya başladım.
01:48
I wanted to see what's called archer's paradox,
37
108469
3669
Okçu paradoksu denen, yani aslında hedefinizi
01:52
the idea that in order to actually hit your target,
38
112138
2831
vurmak için ondan biraz eğimli bir şeye
01:54
you have to aim at something slightly skew from it.
39
114969
4442
nişan almanız gerektiğini söyleyen fikri görmek istedim.
01:59
I stood and watched as the coach
40
119411
1993
Koç bu kadınlarla gri minibüsünde
02:01
drove up these women in this gray van,
41
121404
2714
yaklaşırken durup seyrettim
02:04
and they exited with this kind of relaxed focus.
42
124118
2978
ve adeta rahat bir odaklanma içinde dışarı çıktılar.
02:07
One held a half-eaten ice cream cone in one hand
43
127096
2894
Birisi bir elinde yarısı yenmiş bir dondurma külahı
02:09
and arrows in the left with yellow fletching.
44
129990
2517
ve solunda sarı tüyüyle oklar tutuyordu.
02:12
And they passed me and smiled,
45
132507
2683
Yanımdan geçip gülümsediler,
02:15
but they sized me up as they
46
135190
1800
ama çim alana doğru giderken
02:16
made their way to the turf,
47
136990
1619
kim olduğumu anlamaya çalıştılar.
02:18
and spoke to each other not with words
48
138609
1754
Birbirleriyle kelimelerle değil,
02:20
but with numbers, degrees, I thought,
49
140363
2717
sayılarla, derecelerle konuştular,
02:23
positions for how they might plan
50
143080
1298
sanırım hedeflerini vurmayı
02:24
to hit their target.
51
144378
2533
planladıkları pozisyonlarla.
02:26
I stood behind one archer as her coach
52
146911
2383
Belki de kimin desteğe ihtiyacı olabilir diye
02:29
stood in between us to maybe assess
53
149294
2022
değerlendirmek üzere koçu aramızda dururken
02:31
who might need support, and watched her,
54
151316
2457
bir okçunun arkasında durdum ve onu seyrettim,
02:33
and I didn't understand how even one
55
153773
2087
birinin bile nasıl onluk daireyi
02:35
was going to hit the ten ring.
56
155860
2851
vuracağını anlayamamıştım.
02:38
The ten ring from the standard 75-yard distance,
57
158711
2648
Onluk daire standart 75 yarda mesafeden,
02:41
it looks as small as a matchstick tip
58
161359
2910
bir kol boyu uzaklığından
02:44
held out at arm's length.
59
164269
2097
bir kibrit çöpünün ucu kadar küçük görünür.
02:46
And this is while holding 50 pounds of draw weight
60
166366
3279
Bu her atışta 50 librelik çekiş ağırlığını
02:49
on each shot.
61
169645
2707
kaldırırken olur.
02:52
She first hit a seven, I remember, and then a nine,
62
172352
2692
Önce yediyi, ardından dokuzu ve sonra iki kere
02:55
and then two tens,
63
175044
1280
onu vurduğunu hatırlıyorum
02:56
and then the next arrow
64
176324
1236
ve sonraki ok da hedefi
02:57
didn't even hit the target.
65
177560
2219
dahi vuramadı.
02:59
And I saw that gave her more tenacity,
66
179779
2001
Bunun ona daha çok kararlılık verdiğini
03:01
and she went after it again and again.
67
181780
2786
gördüm ve tekrar tekrar denedi.
03:04
For three hours this went on.
68
184566
2946
Bu üç saat sürdü.
03:07
At the end of the practice, one of the archers
69
187512
2421
Antrenmanın sonunda, okçulardan biri
03:09
was so taxed that she lied out on the ground
70
189933
2586
öylesine zorlanmıştı ki,
03:12
just star-fished,
71
192519
1941
yere pestil gibi serildi,
03:14
her head looking up at the sky,
72
194460
2032
kafası gökyüzüne doğru bakıyor,
03:16
trying to find what T.S. Eliot might call
73
196492
2612
T.S. Eliot'un dönen dünyadaki bu duran
03:19
that still point of the turning world.
74
199104
3886
noktaya ne diyeceğini bulmaya çalışıyordu.
03:22
It's so rare in American culture,
75
202990
2015
Amerikan kültüründe bu çok nadirdir,
03:25
there's so little that's vocational about it anymore,
76
205005
3010
bunun artık meslekle pek ilgisi yoktur,
03:28
to look at what doggedness looks like
77
208015
2594
bu derecede kusursuz
03:30
with this level of exactitude,
78
210609
2111
bir kararlılığın nasıl olduğunu,
03:32
what it means to align your body posture
79
212720
2381
bir hedefi vurmak için üç saat
03:35
for three hours in order to hit a target,
80
215101
3367
bedenin duruşunu ayarlamanın ne demek olduğunu görmek,
03:38
pursuing a kind of excellence in obscurity.
81
218468
4070
bilinmezlik içinde bir çeşit mükemmellik aramak.
03:42
But I stayed because I realized I was witnessing
82
222538
2225
Ancak orada kaldım, çünkü çok nadir olarak
03:44
what's so rare to glimpse,
83
224763
2335
görülecek bir şeye tanıklık ettiğimi anladım,
03:47
that difference between success and mastery.
84
227098
3873
başarı ve ustalık arasındaki o farka.
03:50
So success is hitting that ten ring,
85
230971
2624
O zaman başarı o onluk daireye isabet ettirmektir,
03:53
but mastery is knowing that it means nothing
86
233595
2116
ancak ustalık bunu tekrar tekrar yapamazsan
03:55
if you can't do it again and again.
87
235711
3556
bunun hiçbir şey ifade etmediğini bilmektir.
03:59
Mastery is not just the same as excellence, though.
88
239267
3721
Ancak ustalık mükemmellikle aynı şey değildir.
04:02
It's not the same as success,
89
242988
1833
Başarıyla aynı şey değildir,
04:04
which I see as an event,
90
244821
2233
ki başarıyı bir hadise olarak,
04:07
a moment in time,
91
247054
1586
zamanın içinde bir an olarak
04:08
and a label that the world confers upon you.
92
248640
3298
ve dünyanın size verdiği bir etiket olarak görürüm.
04:11
Mastery is not a commitment to a goal
93
251938
3134
Ustalık bir hedefe bağlılık değil,
04:15
but to a constant pursuit.
94
255072
2905
bitmeyen bir arayıştır.
04:17
What gets us to do this,
95
257977
1877
Bunu yapmamıza sebep olan şey,
04:19
what get us to forward thrust more
96
259854
2546
bizi daha fazla ileriye iten şey,
04:22
is to value the near win.
97
262400
3657
neredeyse kazanmanın değeridir.
04:26
How many times have we designated something
98
266057
2152
Kaç kere bir şeyi bir klasik, hatta başyapıt
04:28
a classic, a masterpiece even,
99
268209
2871
olarak tanımladık,
04:31
while its creator considers it hopelessly unfinished,
100
271080
3578
yaratıcısı onu umutsuzca bitmemiş olarak görürken,
04:34
riddled with difficulties and flaws,
101
274658
2223
zorluklar ve hatalarla dolu olarak,
04:36
in other words, a near win?
102
276881
3018
yani başka bir ifadeyle bir neredeyse kazanmak olarak?
04:39
Elizabeth Murray surprised me
103
279899
1894
Elizabeth Murray, ilk tabloları
04:41
with her admission about her earlier paintings.
104
281793
3210
hakkındaki itirafıyla beni şaşırtmıştı.
04:45
Painter Paul Cézanne so often thought his works were incomplete
105
285013
3652
Ressam Paul Cézanne, çalışmalarının sıklıkla bitmemiş olduğunu düşünerek,
04:48
that he would deliberately leave them aside
106
288665
1822
onları tekrar ele almak niyetiyle
04:50
with the intention of picking them back up again,
107
290487
2550
kasıtlı olarak bir kenara koyardı,
04:53
but at the end of his life,
108
293037
1743
ancak hayatının sonunda
04:54
the result was that he had only signed
109
294780
2215
sonuç resimlerinin sadece yüzde onunu
04:56
10 percent of his paintings.
110
296995
2740
imzalamış olmasıydı.
04:59
His favorite novel was "The [Unknown] Masterpiece" by Honoré de Balzac,
111
299735
4150
En sevdiği roman, Honoré de Balzac'ın Gizli Başyapıt'ıydı
05:03
and he felt the protagonist was the painter himself.
112
303885
5596
ve ana karakteri kendisiyle özdeşleştirmişti.
05:09
Franz Kafka saw incompletion
113
309481
1934
Diğerleri çalışmalarını yalnızca
05:11
when others would find only works to praise,
114
311415
3251
övgüye değer bulurken, Franz Kafka bitmemiş olarak gördü,
05:14
so much so that he wanted all of his diaries,
115
314666
2433
o kadar ki bütün günlüklerinin,
05:17
manuscripts, letters and even sketches
116
317099
2097
el yazılarının, mektuplarının ve hatta
05:19
burned upon his death.
117
319196
2329
taslaklarının öldükten sonra yakılmasını istedi.
05:21
His friend refused to honor the request,
118
321525
2795
Arkadaşları bu isteğine uymayı reddettiler
05:24
and because of that, we now have all the works
119
324320
1678
ve bu yüzden şimdi Kafka'nın
05:25
we now do by Kafka:
120
325998
1769
yaptığı bütün çalışmalara sahibiz:
05:27
"America," "The Trial" and "The Castle,"
121
327767
3393
"Amerika", "Dava" ve "Şato",
05:31
a work so incomplete it even stops mid-sentence.
122
331160
3625
öylesine tamamlanmamış bir eser ki, cümlenin ortasında bitiyor.
05:34
The pursuit of mastery, in other words,
123
334785
2535
Ustalığı arayış, diğer bir deyişle,
05:37
is an ever-onward almost.
124
337320
4638
hemen hemen hep ileriye doğrudur.
05:41
"Lord, grant that I desire
125
341958
1976
"Tanrım, bana başarabileceğimden daha
05:43
more than I can accomplish,"
126
343934
2076
fazlasını istemeyi bahşet,"
05:46
Michelangelo implored,
127
346010
1559
diye yakarmıştı Michelangelo,
05:47
as if to that Old Testament God on the Sistine Chapel,
128
347569
3431
sanki Sistina Şapeli'ndeki
05:51
and he himself was that Adam
129
351000
1949
Eski Ahit Tanrısı'na
05:52
with his finger outstretched
130
352949
1506
ve kendisi de uzattığı parmağı
05:54
and not quite touching that God's hand.
131
354455
4573
Tanrı'nın eline tam değmeyen Âdem'di.
05:59
Mastery is in the reaching, not the arriving.
132
359028
4588
Ustalık uzanmaktır, ulaşmak değildir.
06:03
It's in constantly wanting to close that gap
133
363616
3305
Olduğunuz yer ve olmak istediğiniz yer arasındaki
06:06
between where you are and where you want to be.
134
366921
4198
boşluğu sürekli kapatmayı istemektir.
06:11
Mastery is about sacrificing for your craft
135
371119
3588
Ustalık sanatınız için fedakârlık yapmaktır,
06:14
and not for the sake of crafting your career.
136
374707
4218
kariyerinizi inşa etmeniz için değil.
06:18
How many inventors and untold entrepreneurs
137
378925
2665
Kaç tane mucit ve sayısız girişimci
06:21
live out this phenomenon?
138
381590
2769
bu olguyu yaşıyor?
06:24
We see it even in the life
139
384359
1505
Bunu yılmaz Kuzey Kutbu kâşifi
06:25
of the indomitable Arctic explorer Ben Saunders,
140
385864
2810
Ben Saunders'ın yaşamında bile görüyoruz,
06:28
who tells me that his triumphs
141
388674
1674
ki bana zaferlerinin
06:30
are not merely the result
142
390348
1923
sadece büyük başarılarının
06:32
of a grand achievement,
143
392271
1795
sonucu olmadığını,
06:34
but of the propulsion of a lineage of near wins.
144
394066
4994
onun yerine bir dizi kazanmaya yaklaştıklarının itici gücü söylemiştir.
06:39
We thrive when we stay at our own leading edge.
145
399060
3736
Kendi öncüsü olduğumuz yerde kaldığımızda başarılı oluyoruz.
06:42
It's a wisdom understood by Duke Ellington,
146
402796
2695
Duke Ellington tarafından anlaşılmış bir bilgelikti bu,
06:45
who said that his favorite song out of his repertoire
147
405491
2926
ki kendisi repertuvarındaki en sevdiği şarkının
06:48
was always the next one,
148
408417
2135
hep bir sonraki olduğunu,
06:50
always the one he had yet to compose.
149
410552
3659
hep daha bestelemediği şarkı olduğunu söylemiştir.
06:54
Part of the reason that the near win
150
414211
2129
Neredeyse kazanmanın ustalığın
06:56
is inbuilt to mastery
151
416340
2292
doğasında olmasının sebeplerinden biri,
06:58
is because the greater our proficiency,
152
418632
2353
uzmanlığımız ne kadar fazlaysa,
07:00
the more clearly we might see
153
420985
2160
bildiğimizi düşündüğümüz şeylerin hepsini
07:03
that we don't know all that we thought we did.
154
423145
3218
bilmediğimizi daha net görebilmemizdir.
07:06
It's called the Dunning–Kruger effect.
155
426363
2631
Buna Dunning–Kruger etkisi denir.
07:08
The Paris Review got it out of James Baldwin
156
428994
2927
Paris Review, James Baldwin'e sorduğunda
07:11
when they asked him,
157
431921
1028
şu cevabı alabilmişti,
07:12
"What do you think increases with knowledge?"
158
432949
2697
"Bilgiyle artan şey sizce nedir?"
07:15
and he said, "You learn how little you know."
159
435646
4682
ve o da şöyle söyledi, "Ne kadar az bildiğini öğreniyorsun."
07:20
Success motivates us, but a near win
160
440328
2324
Başarı bizi motive eder, ama neredeyse kazanmak
07:22
can propel us in an ongoing quest.
161
442652
2875
süregelen bir arayışta bizi ileriye götürebilir.
07:25
One of the most vivid examples of this comes
162
445527
2119
Bunun en etkili örneklerinden biri,
07:27
when we look at the difference
163
447646
1790
yarışmadan sonra Olimpiyat gümüş
07:29
between Olympic silver medalists
164
449436
1946
madalyası ile bronz madalyası kazananlar
07:31
and bronze medalists after a competition.
165
451382
2951
arasındaki farka baktığımızda görülür.
07:34
Thomas Gilovich and his team from Cornell
166
454333
2613
Thomas Gilovich ve Cornell'den ekibi
07:36
studied this difference and found
167
456946
2146
bu farkı araştırmış ve gümüş madalya
07:39
that the frustration silver medalists feel
168
459092
2524
alanların, dördüncü olmayıp hiç madalya almamaları
07:41
compared to bronze, who are typically a bit
169
461616
1961
söz konusu olmadığı için tipik olarak daha
07:43
more happy to have just not received fourth place
170
463577
2473
mutlu olan bronz kazananlarla karşılaştırıldığında
07:46
and not medaled at all,
171
466050
1679
hissettikleri öfkenin, gümüş madalya
07:47
gives silver medalists a focus
172
467729
1955
kazananlara bir sonraki yarışmada
07:49
on follow-up competition.
173
469684
2423
bir odak noktası verdiğini bulmuştur.
07:52
We see it even in the gambling industry
174
472107
2282
Bunu kumar endüstrisinde dahi görüyoruz,
07:54
that once picked up on this phenomenon
175
474389
1986
ki bu neredeyse kazanma olgusunu
07:56
of the near win
176
476375
1492
bir zamanlar alıp
07:57
and created these scratch-off tickets
177
477867
2263
neredeyse kazanma oranı ortalamadan daha
08:00
that had a higher than average rate of near wins
178
480130
3328
yüksek olan kazı kazan biletleri yarattılar
08:03
and so compelled people to buy more tickets
179
483458
2809
ve insanlar daha fazla bilet almak için
08:06
that they were called heart-stoppers,
180
486267
1949
öylesine istekliydi ki,
08:08
and were set on a gambling industry set of abuses
181
488216
3063
bunlara yürek durduran dendi ve 1970'lerde Britanya'da
08:11
in Britain in the 1970s.
182
491279
3391
kumar endüstrisinin bir dizi suistimali ile körüklendi.
08:14
The reason the near win has a propulsion
183
494670
2249
Neredeyse kazanmanın itici gücü olmasının nedeni,
08:16
is because it changes our view of the landscape
184
496919
2884
olaya bakışımızı değiştirmesi
08:19
and puts our goals, which we tend to put
185
499803
2651
ve uzağa koymaya meyilli olduğumuz
08:22
at a distance, into more proximate vicinity
186
502454
2605
hedeflerimizi bulunduğumuz
08:25
to where we stand.
187
505059
1846
daha yakın bir yere koymasıdır.
08:26
If I ask you to envision what a great day looks like next week,
188
506905
3178
Gelecek hafta harika bir günün neye benzediğini düşünmenizi istesem,
08:30
you might describe it in more general terms.
189
510083
3705
bunu daha genel ifadelerle anlatabilirsiniz.
08:33
But if I ask you to describe a great day at TED tomorrow,
190
513788
3651
Ama yarın TED'de harika bir günü anlatmanızı istesem,
08:37
you might describe it with granular, practical clarity.
191
517439
3461
bunu tane tane, gerçekçi bir netlikte anlatabilirsiniz.
08:40
And this is what a near win does.
192
520900
1663
Neredeyse kazanma işte bunu yapar.
08:42
It gets us to focus on what, right now,
193
522563
2546
Görüş alanımız içinde olan o dağı ele almak için şu an
08:45
we plan to do to address that mountain in our sights.
194
525109
4781
ne yapmayı planladığımıza odaklanmamızı sağlar.
08:49
It's Jackie Joyner-Kersee, who in 1984
195
529890
3156
Jackie Joyner-Kersee 1984'te
08:53
missed taking the gold in the heptathlon
196
533046
2006
heptatlonda altını saniyenin üçte biri
08:55
by one third of a second,
197
535052
2261
ile kaçırmıştı
08:57
and her husband predicted that would give her
198
537313
1881
ve kocası bunun bir sonraki yarışmada
08:59
the tenacity she needed in follow-up competition.
199
539194
3962
ona ihtiyacı olan kararlılığı vereceğini öngörmüştü.
09:03
In 1988, she won the gold in the heptathlon
200
543156
3372
1988'de heptatlonda altını kazandı
09:06
and set a record of 7,291 points,
201
546528
4175
ve 7.921 puanla rekor kırdı,
09:10
a score that no athlete has come very close to since.
202
550703
5107
ki bu o zamandan beri hiçbir sporcunun yaklaşmadığı bir skor.
09:15
We thrive not when we've done it all,
203
555810
2711
Her şeyi yaptığımızda gelişmeyiz,
09:18
but when we still have more to do.
204
558521
3407
aksine daha yapacak şeyler olduğunda.
09:21
I stand here thinking and wondering
205
561928
2082
Burada durup bu odada
09:24
about all the different ways
206
564010
1698
neredeyse kazanmayı yaratacak
09:25
that we might even manufacture a near win
207
565708
2397
değişik yollar hakkında, hayatlarınızın bunu
09:28
in this room,
208
568105
1265
nasıl yerine
09:29
how your lives might play this out,
209
569370
2069
getirebileceğini düşünüyor ve merak ediyorum.
09:31
because I think on some gut level we do know this.
210
571439
4791
Çünkü bence biraz içgüdüsel seviyede bunu biliyoruz.
09:36
We know that we thrive when we stay
211
576230
1752
Öncüsü olduğumuz yerde kaldığımızda
09:37
at our own leading edge,
212
577982
1517
başarılı olduğumuzu biliyoruz.
09:39
and it's why the deliberate incomplete
213
579499
2466
Bu yüzden kasti eksiklikler
09:41
is inbuilt into creation myths.
214
581965
2493
yaratılış efsaneleri içine yerleştirilmiştir.
09:44
In Navajo culture, some craftsmen and women
215
584458
2522
Navaho kültüründe, bazı erkek ve kadın sanatçılar
09:46
would deliberately put an imperfection
216
586980
2443
tekstil ve seramikler içine bilerek
09:49
in textiles and ceramics.
217
589423
1647
kusur koyarlar.
09:51
It's what's called a spirit line,
218
591070
2791
Buna ruh çizgisi adı verilir,
09:53
a deliberate flaw in the pattern
219
593861
2109
dokumacı veya yapana bir çıkış yolu
09:55
to give the weaver or maker a way out,
220
595970
3028
vermek için, aynı zamanda da iş yapmasına devam etmesi
09:58
but also a reason to continue making work.
221
598998
4672
için bir sebep olarak desende kasti bir kusur.
10:03
Masters are not experts because they take
222
603670
1777
Ustalar bir konuyu kavramsal sona
10:05
a subject to its conceptual end.
223
605447
2618
getirdikleri için uzman değillerdir.
10:08
They're masters because they realize
224
608065
1709
Ustalardır çünkü bunun
10:09
that there isn't one.
225
609774
2578
olmadığını fark ederler.
10:12
Now it occurred to me, as I thought about this,
226
612352
3110
Bunun hakkında düşününce,
10:15
why the archery coach
227
615462
1788
neden okçuluk koçunun
10:17
told me at the end of that practice,
228
617250
2170
idmanın sonunda bana okçularının
10:19
out of earshot of his archers,
229
619420
2245
işitmeyeceği mesafeden,
10:21
that he and his colleagues never feel
230
621665
1977
onun ve meslektaşlarının ekipleri için
10:23
they can do enough for their team,
231
623642
2260
ne yapsalar yetmeyeceğini düşündüklerini,
10:25
never feel there are enough visualization techniques
232
625902
2877
kazanmak üzere olmak konusunu aşmalarına yardımcı olması
10:28
and posture drills to help them overcome
233
628779
2787
için yeterli gözünde canlandırma tekniği ve duruş eğitimi
10:31
those constant near wins.
234
631566
2280
olmadığını söylediğini anlıyorum.
10:33
It didn't sound like a complaint, exactly,
235
633846
2447
Aslında tam olarak şikâyet gibi gelmedi bu,
10:36
but just a way to let me know,
236
636293
2593
sadece bana yaptığı
10:38
a kind of tender admission,
237
638886
1480
naif bir itiraf gibiydi,
10:40
to remind me that he knew he was giving himself over
238
640366
3265
kendisini hep daha fazlasını talep eden
10:43
to a voracious, unfinished path
239
643631
3155
doymak bilmez, bitmeyen bir yola
10:46
that always required more.
240
646786
2925
adadığını bildiğini bana hatırlatmak içindi.
10:49
We build out of the unfinished idea,
241
649711
3149
Bitmemiş bir fikir üzerine inşa ederiz,
10:52
even if that idea is our former self.
242
652860
4456
bu fikir eski hâlimiz olsa bile.
10:57
This is the dynamic of mastery.
243
657316
3015
Bu ustalığın dinamiğidir.
11:00
Coming close to what you thought you wanted
244
660331
3033
İstediğinizi düşündüğünüz şeye yaklaşmak,
11:03
can help you attain more than you ever dreamed
245
663364
2726
yapmayı hayal ettiğinizden daha fazlasına ulaşmanıza
11:06
you could.
246
666090
1611
yardımcı olabilir.
11:07
It's what I have to imagine Elizabeth Murray
247
667701
2874
Bir gün galeride o ilk resimlerine
11:10
was thinking when I saw her smiling
248
670575
2015
gülümserken onu gördüğümde,
11:12
at those early paintings one day
249
672590
2261
Elizabeth Murray'in ne düşündüğünü anlamam
11:14
in the galleries.
250
674851
3071
için gereken şey bu.
11:17
Even if we created utopias, I believe
251
677922
2366
Ütopyalar yaratmış olsaydık bile, bence
11:20
we would still have the incomplete.
252
680288
3302
hâlâ bitmemişlere sahip olurduk.
11:23
Completion is a goal,
253
683590
2164
Tamamlamak bir amaçtır,
11:25
but we hope it is never the end.
254
685754
3993
ama onun hiçbir zaman son olmadığını ümit ederiz.
11:29
Thank you.
255
689747
2781
Teşekkürler.
11:32
(Applause)
256
692528
3856
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7