Say your truths and seek them in others | Elizabeth Lesser

140,767 views ・ 2017-01-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Enes Anbar Gözden geçirme: Ramazan Şen
Çoğumuz gibi,
00:13
Like many of us,
0
13084
1710
00:14
I've had several careers in my life,
1
14818
2372
hayatımda farklı kariyerlerim oldu
00:17
and although they've been varied,
2
17214
2151
ve hepsi çeşitli olmasına rağmen
00:19
my first job set the foundation for all of them.
3
19389
3887
ilk işim hepsinin temeli oldu.
00:23
I was a home-birth midwife throughout my 20s.
4
23300
4013
20'li yaşlarım boyunca ev doğumu yapan bir ebeydim.
00:27
Delivering babies taught me valuable and sometimes surprising things,
5
27623
5124
Bebekleri doğurtmak bana değerli ve bazen de şaşırtıcı şeyler öğretti.
00:32
like how to start a car at 2am.
6
32771
2770
Sıfırın altında 10 dereceyken,
00:35
when it's 10 degrees below zero.
7
35565
1798
sabahın ikisinde arabayı çalıştırmak gibi
00:37
(Laughter)
8
37387
1001
(Gülüşmeler)
00:38
Or how to revive a father who's fainted at the sight of blood.
9
38412
4335
ya da kan görmesiyle bayılan babayı ayıltmak gibi.
00:42
(Laughter)
10
42771
1051
(Gülüşmeler)
00:43
Or how to cut the umbilical cord just so,
11
43846
2446
Ya da güzel bir göbek deliği yapmak için
00:46
to make a beautiful belly button.
12
46316
2221
göbek bağını nasıl kesmem gerektiği gibi.
00:48
But those aren't the things that stuck with me or guided me
13
48561
3785
Ebeliği bıraktığım ve diğer işlere başladığım zaman,
00:52
when I stopped being a midwife and started other jobs.
14
52370
3984
bu şeyler benimle kalan ya da bana rehberlik eden şeyler olmadı.
00:56
What stuck with me was this bedrock belief
15
56378
4093
Bende kalan temel şey her birimizin
01:00
that each one of us comes into this world with a unique worth.
16
60495
5012
bu dünyaya eşsiz bir değerle gelmesi inancıydı.
01:06
When I looked into the face of a newborn,
17
66282
3371
Yeni doğan bebeğin yüzüne baktığım zaman,
01:10
I caught a glimpse of that worthiness,
18
70192
3693
bu değere gözüm ilişti,
01:13
that sense of unapologetic selfhood,
19
73909
2842
pişmanlık duymayan benlik hissine,
01:16
that unique spark.
20
76775
2176
o benzersiz kıvılcıma.
01:20
I use the word "soul" to describe that spark,
21
80586
3757
Her bebeği odaya getirdiklerinde
01:24
because it's the only word in English that comes close to naming
22
84367
4639
bu kıvılcımı tanımlamak için "ruh" kelimesini kullanırım,
çünkü bu anlama yakın olan İngilizce'deki tek kelime.
01:29
what each baby brought into the room.
23
89030
2712
01:32
Every newborn was as singular as a snowflake,
24
92623
4668
Her yeni doğan bir kar tanesi gibi tektir.
01:37
a matchless mash-up of biology
25
97315
3371
Biyoloji, soy ve gizemin
01:40
and ancestry and mystery.
26
100710
2664
eşsiz bir karışımı.
01:43
And then that baby grows up,
27
103914
2117
Daha sonra o bebek büyür.
Aileye uyum sağlaması için,
01:46
and in order to fit into the family,
28
106055
2115
01:48
to conform to the culture,
29
108194
2041
kültüre, topluma
01:50
to the community, to the gender,
30
110259
2270
ve cinsiyete alışması için
o küçük ruhunu katman katman
01:53
that little one begins to cover its soul,
31
113174
2942
örtmeye başlar.
01:56
layer by layer.
32
116140
1514
01:58
We're born this way,
33
118197
1714
Bu şekilde doğduk,
02:00
but --
34
120405
1158
ama --
02:01
(Laughter)
35
121587
1592
(Gülüşmeler)
02:03
But as we grow, a lot of things happen to us
36
123203
2989
Fakat büyüdükçe,
02:06
that make us ...
37
126640
1410
bize
02:09
want to hide our soulful eccentricities and authenticity.
38
129815
5144
duygusal tuhaflığımızı ve gerçekliğimizi gizlettiren birçok şey olur.
02:14
We've all done this.
39
134983
1367
Hepimiz bunu yaptık.
02:16
Everyone in this room is a former baby --
40
136374
2839
Bu odadaki herkes eskiden bebekti --
02:19
(Laughter)
41
139237
1022
(Gülüşmeler)
02:20
with a distinctive birthright.
42
140283
2485
kendine özgü bir doğuş hakkı ile.
02:23
But as adults, we spend so much of our time uncomfortable in our own skin,
43
143560
5216
Ama yetişkin olarak, kendi içimizde tatsız şekilde o kadar çok zaman geçiriyoruz ki
02:28
like we have ADD: authenticity deficit disorder.
44
148800
3978
sanki ÖAB'miz var gibi: Özgünlük Açığı Bozukluğu.
02:33
But not those babies --
45
153449
1608
Fakat bebekler için değil,
henüz değil.
02:35
not yet.
46
155081
1242
02:36
Their message to me was:
47
156347
1778
Bana mesajları:
02:38
uncover your soul
48
158453
2251
Ruhunu ortaya çıkar
02:40
and look for that soul-spark
49
160728
3193
ve herkeste
02:43
in everyone else.
50
163945
1210
o ruh kıvılcımını ara.
O hâlâ orada.
02:45
It's still there.
51
165179
1223
İşte doğumdaki kadınlardan öğrendiklerim.
02:47
And here's what I learned from laboring women.
52
167172
2762
02:50
Their message was about staying open,
53
170414
3000
Onların mesajları açık kalmak hakkında,
02:53
even when things are painful.
54
173438
2227
hatta bir şeyler acı verici olsa bile.
02:56
A woman's cervix normally looks like this.
55
176584
2428
Bir kadının rahim ağzı normalde şu şekildedir.
Rahim tabanında
02:59
It's a tight little muscle
56
179036
2150
03:01
at the base of the uterus.
57
181210
1627
sıkı, küçük bir kas.
03:03
And during labor, it has to stretch from this
58
183243
3385
Doğum sırasında, bu durumdan
03:07
to this.
59
187576
1382
bu duruma gerilir.
03:08
Ouch!
60
188982
1263
Of!
03:10
If you fight against that pain,
61
190269
2606
Eğer o acıya karşı savaşırsan
03:13
you just create more pain,
62
193343
1684
sadece daha fazla acı yaratırsın
ve doğmak isteyen şeyi engellersin.
03:15
and you block what wants to be born.
63
195051
2756
03:18
I'll never forget the magic that would happen
64
198482
3838
Bir kadın acıya karşı koymaya son verdiğinde ve açıldığında
03:22
when a woman stopped resisting the pain
65
202344
2643
meydana gelen şeyin sihrini
03:26
and opened.
66
206185
1287
asla unutmayacağım.
03:27
It was as if the forces of the universe took notice
67
207496
3167
Sanki evrenin güçleri bir şeyleri fark etmiş de
03:31
and sent in a wave of help.
68
211211
2095
bir yardım dalgası göndermiş gibi.
03:33
I never forgot that message,
69
213973
1922
Bu mesajı asla unutmayacağım.
03:35
and now, when difficult or painful things happen to me
70
215919
4020
Şimdi, bana zorlu veya acı verici bir şey olduğunda,
03:39
in my life or my work,
71
219963
1539
yaşamımda veya işimde,
03:41
of course at first I resist them,
72
221909
2628
tabii ki ilk olarak onlara karşı koyarım.
03:44
but then I remember what I learned from the mothers:
73
224561
3224
Fakat daha sonra annelerden öğrendiğimi hatırlarım.
03:47
stay open.
74
227809
1333
Açık kal.
03:49
Stay curious.
75
229508
1429
Merakta kal.
03:50
Ask the pain what it's come to deliver.
76
230961
2705
Acıya ne doğurtmaya geldiğini sor.
Yeni bir şey doğmak istiyor.
03:54
Something new wants to be born.
77
234017
2458
03:57
And there was one more big soulful lesson,
78
237311
2298
Bir tane daha büyük, duygusal bir ders vardı.
03:59
and that one I learned from Albert Einstein.
79
239633
2794
Bunu Albert Einstein'dan öğrendim.
04:02
He wasn't at any of the births, but --
80
242769
1956
O doğumların hiçbirinde yoktu, ama --
04:04
(Laughter)
81
244749
1032
(Gülüşmeler)
04:05
It was a lesson about time.
82
245805
2642
Bu ders zaman hakkındaydı.
04:09
At the end of his life, Albert Einstein concluded
83
249732
4153
Hayatının sonunda, Albert Einstein
bizim normal, tekrarlayıp duran hayat deneyimimizin
04:13
that our normal, hamster-wheel experience of life
84
253909
4150
yanılsama olduğunu sonuçlandırdı.
04:18
is an illusion.
85
258083
1347
04:19
We run round and round, faster and faster,
86
259843
2393
Oradan oraya daha hızlı koşturuyoruz,
04:22
trying to get somewhere.
87
262260
1623
bir yere gitmeye çalışıyoruz.
04:24
And all the while,
88
264455
1984
Ve bu süreçte,
04:27
underneath surface time is this whole other dimension
89
267218
3429
yüzeyin altındaki zaman tamamen farklı bir boyuttur
04:31
where the past and the present and the future merge
90
271288
4699
ve burada geçmiş, şimdi ve gelecek birleşerek
04:36
and become deep time.
91
276367
2573
derin zaman hâline gelir.
04:39
And there's nowhere to get to.
92
279414
2695
Ulaşılacak bir yer yok.
04:42
Albert Einstein called this state, this dimension,
93
282716
4349
Albert Einstein bu durumu, bu boyutu,
"sadece olmak" diye adlandırdı.
04:47
"only being."
94
287089
1661
04:48
And he said when he experienced it,
95
288774
1956
Bunu deneyimlediğinde,
04:50
he knew sacred awe.
96
290754
2307
kutsal huşuyu biliyordu.
04:53
When I was delivering babies,
97
293818
1649
Bebek doğurttuğumda,
04:55
I was forced off the hamster wheel.
98
295491
1895
kendimi tekrarlamıyordum.
04:57
Sometimes I had to sit for days, hours and hours,
99
297410
3779
Bazen günlerce ve saatlerce oturmak zorunda kaldım,
05:01
just breathing with the parents;
100
301213
2586
sadece aileler ile nefes alabiliyordum.
05:03
just being.
101
303823
1336
Sadece olmak.
05:05
And I got a big dose of sacred awe.
102
305659
2956
Büyük bir doz kutsal huşu aldım.
Bu üç dersi, ebelikten aldım.
05:09
So those are the three lessons I took with me from midwifery.
103
309156
4654
05:14
One: uncover your soul.
104
314253
2445
Bir: Ruhunu ortaya çıkar.
05:17
Two: when things get difficult or painful, try to stay open.
105
317376
6168
İki: Bir şeyler zor ya da acı vericiyse, açık kalmayı dene.
05:23
And three: every now and then, step off your hamster wheel
106
323568
3933
Ve üç: Arada bir kendini tekrar etmekten çıkıp
05:27
into deep time.
107
327928
1622
derin zamanın içine adım at.
05:30
Those lessons have served me throughout my life,
108
330946
3187
Bu dersler hayatım boyunca bana yardımcı oldu
05:34
but they really served me recently,
109
334855
2459
ama yakın zamanda, şimdiye kadar
05:37
when I took on the most important job of my life thus far.
110
337338
4588
hayatımdaki en önemli işimi aldığımda gerçekten bana yardımcı oldular.
05:42
Two years ago, my younger sister came out of remission
111
342572
4366
2 yıl önce, kız kardeşimin nadir kan kanserinde,
05:46
from a rare blood cancer,
112
346962
2359
küçülme oldu
05:49
and the only treatment left for her was a bone marrow transplant.
113
349719
4323
ve onun için tek tedavi yöntemi kemik ilik nakliydi.
05:54
And against the odds, we found a match for her,
114
354708
3089
Her şeye rağmen onun için bir eşleşme bulduk,
05:57
who turned out to be me.
115
357821
1910
o da bendim.
06:00
I come from a family of four girls,
116
360794
2779
Dört kızdan oluşan bir aileden geliyorum.
Kız kardeşlerim onun için kusursuz bir genetik eş olduğumu öğrenince,
06:04
and when my sisters found out that I was my sister's perfect genetic match,
117
364075
6413
06:10
their reaction was, "Really? You?"
118
370512
2330
tepkileri: "Gerçekten mi? Sen mi?" oldu.
06:12
(Laughter)
119
372866
1383
(Gülüşmeler)
06:14
"A perfect match for her?"
120
374273
2156
"Onunla mükemmel eşleşme mi?"
06:16
Which is pretty typical for siblings.
121
376453
2530
Kardeşler için oldukça tipiktir.
06:19
In a sibling society, there's lots of things.
122
379488
2709
Kardeş toplum içerisinde, bir sürü şey vardır.
06:22
There's love and there's friendship and there's protection.
123
382221
4197
Aşk var, arkadaşlık var ve koruma var.
06:26
But there's also jealousy
124
386442
1656
Ayrıca kıskançlık,
06:28
and competition
125
388603
1284
rekabet,
06:30
and rejection and attack.
126
390600
2433
reddetme ve eleştirme var.
06:33
In siblinghood, that's where we start assembling many of those first layers
127
393867
5938
Kardeşlik, ruhumuzu kaplayan ilk katmanların çoğunu
06:39
that cover our soul.
128
399829
1487
birleştirdiğimiz yerdir.
Kız kardeşim ile uyumlu olduğumu öğrendiğimde,
06:42
When I discovered I was my sister's match,
129
402106
3003
araştırma moduna girdim.
06:45
I went into research mode.
130
405133
1717
06:47
And I discovered that
131
407194
1590
Nakil işleminin
oldukça kolay olduğunu fark ettim.
06:50
the premise of transplants is pretty straightforward.
132
410028
2734
06:52
You destroy all the bone marrow in the cancer patient
133
412786
3260
Kanserli hastada tüm kemik iliğini
ağır dozlarda kemoterapi ile yok ediyorsun
06:56
with massive doses of chemotherapy,
134
416070
2736
06:59
and then you replace that marrow
135
419293
2410
ve sonra o iliği, donörden alınan
07:01
with several million healthy marrow cells from a donor.
136
421727
3840
milyonlarca sağlıklı ilik hücreleri ile değiştiriyorsun.
07:05
And then you do everything you can
137
425937
1806
Sonra o yeni hücrelerin hastaya uyum sağladığına
07:07
to make sure that those new cells engraft in the patient.
138
427767
4285
emin olmak için yapabileceğin her şeyi yapıyorsun.
Kemik iliği naklinin tehlikelerle dolu olduğunu da öğrendim.
07:12
I also learned that bone marrow transplants are fraught with danger.
139
432076
4898
07:17
If my sister made it through the near-lethal chemotherapy,
140
437468
4840
Kız kardeşim neredeyse ölümcül olan kemoterapinin üstesinden gelseydi,
07:22
she still would face other challenges.
141
442734
3184
hâlen başka zorluklarla yüz yüze gelebilirdi.
07:25
My cells
142
445942
2310
Hücrelerim
07:28
might attack her body.
143
448863
2507
onun vücuduna saldırabilir.
07:31
And her body might reject my cells.
144
451843
2979
Onun vücudu hücrelerimi reddedebilir.
07:34
They call this rejection or attack,
145
454846
2445
Reddetme veya saldırı dedikleri şey
07:37
and both could kill her.
146
457315
1626
onu öldürebilirdi.
07:39
Rejection. Attack.
147
459583
1992
Reddetme. Saldırı.
Bu sözcüklerin kardeş olma içerisinde,
07:42
Those words had a familiar ring
148
462091
2191
07:44
in the context of being siblings.
149
464306
2473
tanıdık bir etkisi vardı.
07:47
My sister and I had a long history of love,
150
467843
2809
Kardeşim ve benim uzun bir sevgi geçmişimiz vardı,
07:50
but we also had a long history of rejection and attack,
151
470676
3292
fakat küçük yanlış anlaşılmalardan daha büyük ihanetlere kadar
07:54
from minor misunderstandings to bigger betrayals.
152
474487
3997
reddetme ve saldırı geçmişimiz de vardı.
Derin konular hakkında konuştuğumuz
07:59
We didn't have the kind of the relationship
153
479172
2134
08:01
where we talked about the deeper stuff;
154
481330
2125
bir ilişkimiz olmadı,
08:03
but, like many siblings and like people in all kinds of relationships,
155
483887
4680
ama birçok kardeş ve herhangi bir türde ilişkisi olan insanlar gibi
08:08
we were hesitant to tell our truths,
156
488987
2954
doğrularımızı söylemekte,
08:11
to reveal our wounds,
157
491965
2878
yaralarımızı açığa vurmakta,
08:14
to admit our wrongdoings.
158
494867
1851
yanlışlarımızı itiraf etmekte teredütteydik.
08:17
But when I learned about the dangers of rejection or attack,
159
497180
4891
Fakat bu reddetmenin veya atağın tehlikesini öğrendiğimde,
bunu değiştirmenin zamanı diye düşündüm.
08:22
I thought, it's time to change this.
160
502095
2304
Ya kemik iliği nakli kararını doktorlara bıraksaydık
08:25
What if we left the bone marrow transplant up to the doctors,
161
505073
4816
08:29
but did something that we later came to call our "soul marrow transplant?"
162
509913
5809
ama sonradan "ruh iliği nakli" diyeceğimiz bir şey yapmış olsaydık?
08:36
What if we faced any pain we had caused each other,
163
516205
3986
Ya birbirimizin neden olduğu acıyla yüzleşseydik
08:40
and instead of rejection or attack,
164
520215
2707
bu reddetme veya atağın yerine,
08:43
could we listen?
165
523454
1316
dinleyebilir miydik?
08:45
Could we forgive?
166
525272
1426
Affedebilir miydik?
Kaynaşabilir miydik?
08:47
Could we merge?
167
527116
1440
08:48
Would that teach our cells to do the same?
168
528580
3471
Bu hücrelerimize aynı şeyi yapmasını öğretecek miydi?
08:53
To woo my skeptical sister, I turned to my parents' holy text:
169
533431
4813
Şüpheci kız kardeşimin aklını çelmek için, ailemin kutsal metnine yöneldim:
08:58
the New Yorker Magazine.
170
538268
1601
New Yorker Dergisi.
08:59
(Laughter)
171
539893
1916
(Gülüşmeler)
09:01
I sent her a cartoon from its pages
172
541833
3571
Neden bir terapisti ziyaret etmemiz gerektiğini açıklamak için
09:05
as a way of explaining why we should visit a therapist
173
545428
3625
kemik iliğim onun vücuduna nakledilmeden önce,
dergiden ona bir karikatür yolladım.
09:09
before having my bone marrow harvested and transplanted into her body.
174
549077
5366
09:14
Here it is.
175
554467
1245
İşte;
09:15
"I have never forgiven him for that thing I made up in my head."
176
555736
4114
"Kafamda uydurduğum o şey için onu hiç affetmedim."
09:19
(Laughter)
177
559874
2407
(Gülüşmeler)
09:22
I told my sister
178
562305
1946
Kız kardeşime
09:24
we had probably been doing the same thing,
179
564950
2837
muhtemelen aynı şeyi yaptığımızı söyledim,
09:27
carting around made-up stories in our heads that kept us separate.
180
567811
5720
yani bizi ayıran uydurma hikâyeleri kafamızda dolaştırıyorduk.
09:34
And I told her that after the transplant,
181
574184
2892
Nakilden sonra ona söyledim ki,
damarlarından akan tüm kan
09:37
all of the blood flowing in her veins
182
577100
2594
09:39
would be my blood,
183
579718
1481
benim kanım olacaktı,
09:41
made from my marrow cells,
184
581223
2420
benim ilik hücrelerim ile üretilen.
09:44
and that inside the nucleus of each of those cells
185
584301
4229
Ve o hücrelerin her birinin çekirdeğinin içinde
09:48
is a complete set of my DNA.
186
588554
2266
benim DNA'm vardı.
09:51
"I will be swimming around in you for the rest of your life,"
187
591351
3380
Biraz dehşete düşmüş kız kardeşime şunu söyledim:
09:54
I told my slightly horrified sister.
188
594755
2759
"Hayatının geri kalanında, senin içinde dönüp dolaşacağım."
09:57
(Laughter)
189
597538
2180
( Gülüşmeler )
09:59
"I think we better clean up our relationship."
190
599742
3088
"Bence ilişkimizi daha iyi hâle getirmeliyiz."
Sağlık sorunları insanlara her türlü riskli şeyler yaptırır,
10:04
A health crisis makes people do all sorts of risky things,
191
604168
3320
10:07
like quitting a job or jumping out of an airplane
192
607512
3541
istifa etmek veya uçaktan atlamak gibi.
10:11
and, in the case of my sister,
193
611603
1991
Kız kardeşimin durumunda,
10:13
saying "yes" to several therapy sessions,
194
613618
3734
birçok terapi seansına "Evet" demesi,
10:17
during which we got down to the marrow.
195
617723
3691
ki bunlardan birinde kemik iliği konusuna geldik.
10:23
We looked at and released years of stories
196
623588
4393
Sadece ortada sevgi kalana kadar
yılların hikâyeleri,
birbirimize karşı varsayımlarımız,
10:28
and assumptions about each other
197
628005
2081
suçlama ve utanç hakkında konuşup rahatladık.
10:30
and blame and shame
198
630110
2078
10:32
until all that was left was love.
199
632212
3538
İnsanlar kemik iliği çıkarma hasatını çektiğim için cesur olduğumu söylediler
10:38
People have said I was brave to undergo the bone marrow harvest,
200
638175
4188
10:42
but I don't think so.
201
642387
1270
ama ben öyle düşünmüyorum.
Bana cesur hissettiren şey
10:44
What felt brave to me
202
644100
2090
10:46
was that other kind of harvest and transplant,
203
646214
3185
başka tür hasat ve nakildi,
10:49
the soul marrow transplant,
204
649423
1896
ruh iliği nakli,
10:51
getting emotionally naked with another human being,
205
651772
3978
başka bir insana duygusal olarak açılarak,
10:55
putting aside pride and defensiveness,
206
655774
3469
gururu ve savunmayı bir kenara koyarak,
10:59
lifting the layers
207
659267
1636
katmanları kaldırarak
11:01
and sharing with each other our vulnerable souls.
208
661559
4091
ve savunmasız ruhlarımızı birbirimizle paylaşarak.
11:06
I called on those midwife lessons:
209
666416
2799
O ebelik derslerini hatırladım:
11:09
uncover your soul.
210
669239
1626
Ruhunu ortaya çıkar.
11:11
Open to what's scary and painful.
211
671963
2641
Korkutucu ve acıtıcı olanı ara.
11:14
Look for the sacred awe.
212
674628
1856
Kutsal huşuyu ara.
11:17
Here I am with my marrow cells after the harvest.
213
677872
3265
Hasattan sonra kemik hücrelerim ile buradayım.
Buna "hasat" derler.
11:21
That's they call it -- "harvest,"
214
681161
1900
Sanki tarladan toplayıp masaya koyuyorsun.
11:23
like it's some kind of bucolic farm-to-table event --
215
683085
3200
11:26
(Laughter)
216
686309
1158
(Gülüşmeler)
11:27
Which I can assure you it is not.
217
687491
2492
Seni temin ederim ki öyle değil.
11:31
And here is my brave, brave sister
218
691522
3335
İşte benim cesur kız kardeşim
11:34
receiving my cells.
219
694881
1696
hücrelerimi alıyor.
11:37
After the transplant, we began to spend more and more time together.
220
697768
3938
Nakilden sonra, birlikte daha çok vakit geçirmeye başladık.
11:42
It was as if we were little girls again.
221
702289
2279
Sanki yeniden küçük kızlar gibiydik.
11:45
The past and the present merged.
222
705537
2968
Geçmiş ve bugün birleşti.
11:48
We entered deep time.
223
708529
2206
Derin zamana girdik.
11:51
I left the hamster wheel of work and life
224
711331
4276
İş ve hayatımın tekdüzeliğini bırakıp
11:55
to join my sister
225
715631
1662
bu hastalık ve şifa dolu
11:57
on that lonely island
226
717992
1997
ıssız adada
12:00
of illness and healing.
227
720444
1776
kardeşime kavuştum.
12:02
We spent months together --
228
722948
1843
Birlikte aylar geçirdik,
12:04
in the isolation unit,
229
724815
1762
izolasyon ünitesinde,
12:06
in the hospital and in her home.
230
726601
2358
hastanede ve onun evinde.
12:10
Our fast-paced society
231
730411
1689
Hareketli toplumumuz,
bu tür işleri desteklemiyor ya da hatta değer vermiyor.
12:12
does not support or even value this kind of work.
232
732124
5160
12:17
We see it as a disruption of real life and important work.
233
737308
3633
Gerçek hayatta ve önemli işlerde bir aksaklık olarak görüyoruz.
12:21
We worry about the emotional drain and the financial cost --
234
741426
4228
Duygusal güçsüzlük ve finansal gider konusunda endişeleniyoruz.
12:25
and, yes, there is a financial cost.
235
745678
3575
Evet, bunun finansal bir bedeli var.
12:29
But I was paid
236
749277
1674
Ama kültürümüzün
12:31
in the kind of currency our culture seems to have forgotten all about.
237
751590
4867
unutmuş gibi göründüğü bir çeşit para birimiyle ödendim.
Sevgiyle ödendim.
12:37
I was paid in love.
238
757132
2139
12:39
I was paid in soul.
239
759629
1745
Ruhla ödendim.
12:41
I was paid in my sister.
240
761398
2170
Kardeşimle ödendim.
12:44
My sister said the year after transplant was the best year of her life,
241
764792
5192
Kardeşim nakilden sonraki yılının hayatının en güzel yılı olduğunu söyledi,
ki bu şaşırtıcıydı.
12:50
which was surprising.
242
770008
1249
12:51
She suffered so much.
243
771281
2448
O kadar çok acı çekti ki.
12:54
But she said life never tasted as sweet,
244
774364
3232
Ama hayatın daha önce hiç bu kadar tatlı olmadığını söyledi.
Bu birbirimize ruhumuzu açmamız
12:58
and that because of the soul-baring
245
778004
2744
13:00
and the truth-telling we had done with each other,
246
780772
2546
ve doğruları söylememiz sayesinde
13:03
she became more unapologetically herself
247
783721
3816
başkalarına karşı daha çok pişmanlık
13:07
with everyone.
248
787561
1391
duymayan biri hâline geldi.
13:08
She said things she'd always needed to say.
249
788976
2968
Her zaman söylemesi gereken şeyleri söyledi.
13:11
She did things she always wanted to do.
250
791968
2788
Her zaman yapmak istediği şeyleri yaptı.
13:15
The same happened for me.
251
795263
1959
Aynı şey benim için de oldu.
13:17
I became braver about being authentic with the people in my life.
252
797246
5349
Hayatımdaki insanlar ile gerçekçi olmak konusunda cesur hâle geldim.
13:23
I said my truths,
253
803917
1693
Kendi doğrularımı söyledim,
13:25
but more important than that, I sought the truth of others.
254
805634
4595
ama bundan daha önemlisi, başkalarının doğrusunu aradım.
13:31
It wasn't until the final chapter of this story
255
811713
3384
Ebeliğin beni ne kadar iyi eğittiğini
bu hikâyenin son bölümüne gelince anladım.
13:35
that I realized just how well midwifery had trained me.
256
815121
3449
13:39
After that best year of my sister's life,
257
819214
2915
Kız kardeşimin hayatının en iyi yılından sonra,
kanser kükleyerek geri geldi.
13:42
the cancer came roaring back,
258
822153
2001
13:44
and this time there was nothing more the doctors could do.
259
824702
3272
Bu sefer doktorların yapabileceği başka bir şey yoktu.
13:47
They gave her just a couple of months to live.
260
827998
2666
Ona yaşaması için sadece birkaç ay verdiler.
13:52
The night before my sister died,
261
832196
2377
Kız kardeşim ölmeden bir gece önce,
yatağının kenarına oturdum.
13:55
I sat by her bedside.
262
835163
2708
13:57
She was so small and thin.
263
837895
2283
Çok küçük ve zayıftı.
14:00
I could see the blood pulsing in her neck.
264
840766
2523
Boynundaki kan atışını görebiliyordum.
14:03
It was my blood, her blood, our blood.
265
843869
3545
Benim kanımdı, onun kanıydı, bizim kanımızdı.
14:08
When she died, part of me would die, too.
266
848462
2852
Öldüğünde, bir parçam da ölecekti.
14:12
I tried to make sense of it all,
267
852687
4672
Bunların hepsini anlamlandırmaya çalıştım.
14:17
how becoming one with each other
268
857383
2130
Birbirimiz ile bir hâline gelmemiz,
bizi daha fazla kendimiz yaptı,
14:20
had made us more ourselves,
269
860008
2009
ruh benliğimiz.
14:22
our soul selves,
270
862041
1507
14:24
and how by facing and opening to the pain of our past,
271
864249
5193
Geçmişimizin acılarıyla yüzleşerek
14:29
we'd finally been delivered to each other,
272
869466
2499
sonunda birbirimize teslim olduk,
14:32
and how by stepping out of time,
273
872651
2250
zamanın dışına çıkarak,
14:34
we would now be connected forever.
274
874925
2408
sonsuza kadar birbirimiz ile bağlı olacağız.
14:38
My sister left me with so many things,
275
878980
2930
Kız kardeşim bana çok şey bıraktı.
14:42
and I'm going to leave you now with just one of them.
276
882365
2720
Ben de size onlardan birini bırakarak ayrılacağım.
14:45
You don't have to wait for a life-or-death situation
277
885565
4230
İlişkilerinizi düzeltmek için,
14:50
to clean up the relationships that matter to you,
278
890497
3119
ruhunuzun özünü sunmak için
14:53
to offer the marrow of your soul
279
893640
2623
ve bunu başka birinde aramak için
ölüm-kalım anını beklemek zorunda değilsiniz.
14:57
and to seek it in another.
280
897157
2188
15:00
We can all do this.
281
900297
1918
Bunların hepsini yapabiliriz.
15:02
We can be like a new kind of first responder,
282
902239
4843
İlk cevap veren yeni bir tür olabiliriz.
Diğerine doğru ilk cesur adımı atan
15:07
like the one to take the first courageous step
283
907106
4203
15:11
toward the other,
284
911906
1752
biri gibi
15:13
and to do something or try to do something
285
913682
3245
ve reddetme ve saldırı yerine
15:16
other than rejection or attack.
286
916951
3122
bir şey yapan veya yapmaya çalışan biri.
15:20
We can do this with our siblings
287
920545
2166
Bunu kardeşlerimizle
15:22
and our mates
288
922735
1402
ve dostlarımızla
ve arkadaşlarımızla ve meslektaşlarımızla yapabiliriz.
15:24
and our friends and our colleagues.
289
924161
2256
15:26
We can do this with the disconnection
290
926441
2628
Bunu çevremizdeki kopukluk
ve çelişkilerle yapabiliriz.
15:29
and the discord all around us.
291
929093
2750
15:32
We can do this for the soul of the world.
292
932410
3666
Bunu dünyanın ruhu için yapabiliriz.
15:36
Thank you.
293
936629
1191
Teşekkürler.
15:37
(Applause)
294
937844
5996
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7