Design at the Intersection of Technology and Biology | Neri Oxman | TED Talks

842,707 views ・ 2015-10-29

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Kemal Ertas Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:13
Two twin domes,
0
13037
2647
Bir çift ikiz, ama tasarım
00:15
two radically opposed design cultures.
1
15708
3430
açısından tamamen zıt kubbeler.
00:19
One is made of thousands of steel parts,
2
19709
3040
Biri binlerce demir parçadan
00:22
the other of a single silk thread.
3
22773
2776
öbürü ise tek bir ipek iplikten yapılmış.
00:26
One is synthetic, the other organic.
4
26035
2466
Biri sentetik, diğeri ise organik.
00:28
One is imposed on the environment,
5
28936
2277
Biri doğaya zorla dayatılırken
00:31
the other creates it.
6
31237
2093
diğeri kendi çevresini yaratıyor.
00:33
One is designed for nature, the other is designed by her.
7
33666
3634
Biri doğa için tasarlanmış, diğeri ise doğa tarafından.
00:38
Michelangelo said that when he looked at raw marble,
8
38032
2893
Michelangelo saf mermere baktığında ortaya
00:40
he saw a figure struggling to be free.
9
40949
2452
çıkmaya can atan bir figür gördüğünü söylemişti.
00:43
The chisel was Michelangelo's only tool.
10
43425
4122
Michelangelo'nun tek aracı bir keskiydi.
00:49
But living things are not chiseled.
11
49261
2184
Fakat yaşayan şeyler mermer gibi yontulmazlar.
00:51
They grow.
12
51999
1184
Büyürler.
00:53
And in our smallest units of life, our cells, we carry all the information
13
53999
5466
Ve biz, en küçük yaşam birimlerimiz olan hücrelerimizde, diğer hücrelerin
00:59
that's required for every other cell to function and to replicate.
14
59489
5368
çalışması ve çoğalması için gereken bütün bilgileri taşıyoruz.
01:06
Tools also have consequences.
15
66155
2229
Kullanılan araçların sonuçları da vardır.
01:08
At least since the Industrial Revolution, the world of design has been dominated
16
68922
4610
En azından, endüstri devriminden beri, tasarım dünyası
01:13
by the rigors of manufacturing and mass production.
17
73556
2671
kitlesel üretimin baskısı altında kalmıştır.
01:16
Assembly lines have dictated a world made of parts,
18
76703
3272
Monataj hatları, bütüne değil ama parçalara dayanan bir Dünya'yı
01:19
framing the imagination of designers and architects
19
79999
2592
yaratmış ve mimarlara, tasarımcılara ürettikleri
01:22
who have been trained to think about their objects as assemblies
20
82615
3104
objelerin ayrı ayrı, kendine has görevleri olan
01:25
of discrete parts with distinct functions.
21
85743
3374
parçalardan oluşması gerektiğini öğretmiştir.
01:30
But you don't find homogenous material assemblies in nature.
22
90165
4690
Fakat doğada homojen üretim örnekleri bulamazsınız.
01:35
Take human skin, for example.
23
95434
2254
İnsan derisini örnek olarak ele alalım.
01:38
Our facial skins are thin with large pores.
24
98054
3568
Yüzümüzdeki deri, büyük gözenekli ve incedir.
01:41
Our back skins are thicker, with small pores.
25
101999
3083
Sırtımızdaki deri ise küçük gözeneklere sahip ve kalındır.
01:45
One acts mainly as filter,
26
105559
2618
Biri filtre görevinde,
01:48
the other mainly as barrier,
27
108201
1764
diğeri ise bariyer görevinde
01:49
and yet it's the same skin: no parts, no assemblies.
28
109989
4268
olduğu halde aynı deridir; parçaları ve montaj noktaları yoktur.
01:54
It's a system that gradually varies its functionality
29
114281
3365
Derimiz, elastikliğini ayarlayarak fonksiyonunu
01:57
by varying elasticity.
30
117670
1681
değiştiren bir sistemdir.
01:59
So here this is a split screen to represent my split world view,
31
119835
3942
İşte arkamdaki iki ekran, benim çifte Dünya görüşümü, bugün çalışan
02:03
the split personality of every designer and architect operating today
32
123801
4404
her tasarımcı ve mimarın bölünmüş kişiliğini,
02:08
between the chisel and the gene,
33
128229
2319
gen ve keski arasındaki farkı,
02:10
between machine and organism, between assembly and growth,
34
130572
4838
makine ve organizma farkını, montaj ve gelişim farkını yani
02:15
between Henry Ford and Charles Darwin.
35
135434
2538
Henry Ford ve Charles Darwin arasındaki farkı anlatıyor.
02:18
These two worldviews, my left brain and right brain,
36
138734
3002
Bu iki bakış açısı, bir nevi benim sağ beynim ve sol beynim,
02:21
analysis and synthesis, will play out on the two screens behind me.
37
141760
6645
analiz ve sentez arkamdaki iki ekrana yansıyor olacak.
02:29
My work, at its simplest level,
38
149754
2446
Benim yaptığım, en basit anlamda
02:32
is about uniting these two worldviews,
39
152224
2735
bu iki görüşü birleştirmek
02:34
moving away from assembly
40
154983
2214
ve montaj, üretim kavramından uzaklaşarak
02:37
and closer into growth.
41
157221
3038
gelişim konseptine yakınlaşmak.
02:41
You're probably asking yourselves:
42
161099
2112
Kendinize "Neden şu an ?" diye
02:43
Why now?
43
163235
1150
soruyor olabilirsiniz.
02:44
Why was this not possible 10 or even five years ago?
44
164766
3781
Bu neden 10 ya da hatta 5 yıl önce mümkün değildi?
02:50
We live in a very special time in history,
45
170451
2128
Biz tarihte çok özel
02:52
a rare time,
46
172603
2072
ve nadir bir zamanda,
02:54
a time when the confluence of four fields is giving designers access to tools
47
174699
4579
yani 4 dalın birleşiminin tasarımcılara şu ana kadar eşi benzeri olmayan
02:59
we've never had access to before.
48
179302
2250
imkanlara ulaşım sağladığı bir çağda yaşıyoruz.
03:02
These fields are computational design,
49
182205
2864
Bu alanlar; bize basit kodlar ile kompleks oluşumlar
03:05
allowing us to design complex forms with simple code;
50
185093
5008
yaratmamıza izin veren bilgisayarlarla dijital tasarım,
03:10
additive manufacturing, letting us produce parts
51
190125
4034
bize yontmak yerine madde ekleyerek üretim yapmamıza izin veren
03:14
by adding material rather than carving it out;
52
194183
3626
3 boyutlu basım teknolojisi,
03:17
materials engineering, which lets us design the behavior of materials
53
197833
3444
materyallerin davranışını yüksek çözünürlükte tasarlamamıza
03:21
in high resolution;
54
201301
1717
izin veren materyal mühendisliği
03:23
and synthetic biology,
55
203042
1857
ve DNA kodlarını değiştirerek yeni
03:24
enabling us to design new biological functionality by editing DNA.
56
204923
4076
biyolojik fonksiyonlar geliştirmemizi sağlayan sentetik biyolojiden oluşuyor.
03:29
And at the intersection of these four fields,
57
209491
2240
Ve işte bu 4 alanın kesiştiği noktada ben ve
03:31
my team and I create.
58
211755
1713
takımım üretiyoruz ve yaratıyoruz.
03:33
Please meet the minds and hands
59
213492
2405
Lütfen öğrencilerimin, akılları ve elleri
03:35
of my students.
60
215921
1396
ile tanışın.
03:39
We design objects and products and structures and tools across scales,
61
219772
5661
Biz büyükten küçüğe, her ölçekte nesneler, ürünler ve yapılar tasarlıyoruz.
03:45
from the large-scale,
62
225457
1771
Mesela 24 metre çapa ulaşabilen
03:47
like this robotic arm with an 80-foot diameter reach
63
227252
3516
motor araç temelli ve ileride bina "basabilecek"
03:50
with a vehicular base that will one day soon print entire buildings,
64
230792
4134
bu robotik koldan, genetik mühendisliği ile üretilmiş karanlıkta
03:54
to nanoscale graphics made entirely of genetically engineered microorganisms
65
234950
4087
parlayan mikroorganizmalardan oluşan nanoölçekdeki bu grafiğe
03:59
that glow in the dark.
66
239061
1380
kadar her şeyi tasarlıyoruz.
04:01
Here we've reimagined the mashrabiya,
67
241261
2184
Bu kez antik Arap mimarisinin temeli olan
04:03
an archetype of ancient Arabic architecture,
68
243469
3373
müşrefiyeyi kendimizce ele aldık ve alınan ısının ve ışığın
04:06
and created a screen where every aperture is uniquely sized
69
246866
3564
formunu şekillendirebilecek özellikte deliklere sahip
04:10
to shape the form of light and heat moving through it.
70
250454
3586
olan bir ekran yarattık.
04:14
In our next project,
71
254999
1716
Bir sonraki projemiz için
04:16
we explore the possibility of creating a cape and skirt --
72
256739
3210
(Iris van Herpen ile Paris'de bir defile için)
04:19
this was for a Paris fashion show with Iris van Herpen --
73
259973
3190
tıpkı ikinci bir deri gibi, tek parçadan oluşan ve dış hatları sert
04:23
like a second skin that are made of a single part,
74
263187
2788
fakat beli esnek olan bir
04:25
stiff at the contours, flexible around the waist.
75
265999
3050
pelerin ve elbise tasarlama fikrini tartışıyoruz.
04:29
Together with my long-term 3D printing collaborator Stratasys,
76
269589
4200
Uzun zamandır 3 boyutlu basım iş ortağım olan Stratasys
04:33
we 3D-printed this cape and skirt with no seams between the cells,
77
273813
5007
ile hücreleri arasında boşluk olmayan bu pelerin ve eteği bastık.
04:38
and I'll show more objects like it.
78
278844
1996
Benzer başka örnekler de göstereceğim.
04:41
This helmet combines stiff and soft materials
79
281452
3413
Mesela bu kask, 20 mikronluk bir çözünürlükte sert ve
04:44
in 20-micron resolution.
80
284889
3112
yumuşak materyallerin birleşiminden oluşuyor.
04:48
This is the resolution of a human hair.
81
288025
2388
Bu insan saçının çözünürlülüğü ile aynı.
04:50
It's also the resolution of a CT scanner.
82
290437
2586
Aynı anda bir tomografi cihazı ile de aynı.
04:53
That designers have access
83
293531
1541
Tasarımcıların bu kadar detaylı
04:55
to such high-resolution analytic and synthetic tools,
84
295096
4398
bir seviyede analitik ve sentetik araçlara sahip olmaları
04:59
enables to design products that fit not only the shape of our bodies,
85
299518
4562
sadece vücudumuzun şekline değil fakat fizyolojik
05:04
but also the physiological makeup of our tissues.
86
304104
3508
dokumuza da uygun ürünler tasarlama imkanı sağlıyor.
05:08
Next, we designed an acoustic chair,
87
308445
2008
Daha sonra hem sesi emebilecek,
05:10
a chair that would be at once structural, comfortable
88
310477
3212
hem rahat, hem de sağlam bir
05:13
and would also absorb sound.
89
313713
2324
akustik koltuk tasarladık.
05:16
Professor Carter, my collaborator, and I turned to nature for inspiration,
90
316529
4446
Ortağım Profesör Carter ve ben, ilham için doğaya döndük
05:20
and by designing this irregular surface pattern,
91
320999
2685
ve gördüğünüz bu sıradışı doku yüzeyi ile sesi daha iyi
05:23
it becomes sound-absorbent.
92
323708
2371
emmesini sağladık.
05:26
We printed its surface out of 44 different properties,
93
326659
3900
Yüzeyini 44 farklı özellikten oluşan
05:30
varying in rigidity, opacity and color,
94
330583
3393
ve sertliği, şeffaflığı ve rengi baskı uyguladığı
05:34
corresponding to pressure points on the human body.
95
334000
3999
vücut kısmına göre değişen materyallerden bastık.
05:38
Its surface, as in nature, varies its functionality
96
338023
3992
Doğada olduğu gibi yüzeyi, fonksiyonunu
05:42
not by adding another material or another assembly,
97
342039
3627
başka bir parça ekleyerek değil fakat hassasca materyalinin
05:45
but by continuously and delicately varying material property.
98
345690
4719
yapısını sürekli değiştirerek ayarlıyor.
05:52
But is nature ideal?
99
352496
1817
Peki doğa ideal mi ?
05:56
Are there no parts in nature?
100
356146
2142
Doğal yaşamda hiç parça yok mu ?
06:01
I wasn't raised in a religious Jewish home,
101
361185
3271
Ben dindar bir Musevi aile tarafından yetiştirilmedim
06:04
but when I was young,
102
364480
1156
ama küçükken babaannem
06:05
my grandmother used to tell me stories from the Hebrew Bible,
103
365660
3397
bana Tevrat'tan hikayeler okurdu. Bunlardan biri hala aklımdadır
06:09
and one of them stuck with me and came to define much of what I care about.
104
369081
4005
ve önemsediğim şeylerin çoğunu anlamama, tanımlamama yardımcı olmuştur.
06:13
As she recounts:
105
373110
2008
Hatırladığı üzere: "Yaratılışın üçüncü
06:15
"On the third day of Creation, God commands the Earth
106
375142
2943
gününde Tanrı Dünya'ya meyve veren bir
06:18
to grow a fruit-bearing fruit tree."
107
378109
2516
meyve ağacı yetiştirmesi emrini verir."
06:20
For this first fruit tree, there was to be no differentiation
108
380649
3227
Bu ilk ağaç için, ağacın gövdesi, dalları yaprakları
06:23
between trunk, branches, leaves and fruit.
109
383900
4370
ve meyveleri arasında fark olmamalıydı.
06:28
The whole tree was a fruit.
110
388294
2149
Bütün ağaç, meyvenin kendisiydi.
06:32
Instead, the land grew trees that have bark and stems and flowers.
111
392229
5219
Fakat topraktan, gövdeleri, meyveleri kökleri ve dalları olan ağaçlar çıktı.
06:38
The land created a world made of parts.
112
398337
3373
Toprak parçalardan oluşan bir Dünya yaratmıştı.
06:42
I often ask myself,
113
402514
1858
Sıkça kendime soruyorum,
06:44
"What would design be like if objects were made of a single part?
114
404396
4293
"Tasarım, objeler tek bir parçadan yapılsaydı ne olurdu?"
06:49
Would we return to a better state of creation?"
115
409412
3437
"Daha iyi bir yaratılış sürecine sahip olur muyduk?"
06:54
So we looked for that biblical material,
116
414999
1955
İşte bu yüzden bu kutsal ağacı,
06:56
that fruit-bearing fruit tree kind of material, and we found it.
117
416978
4653
meyve veren meyve ağacı tarzındaki materyali aradık ve bulduk.
07:03
The second-most abundant biopolymer on the planet is called chitin,
118
423494
3756
Gezegenimizdeki en yaygın ikinci biopolimerin adı Chitin
07:07
and some 100 million tons of it are produced every year
119
427274
3701
ve 100 tona yakın bir miktarı her yıl karides, yengeç,
07:10
by organisms such as shrimps, crabs, scorpions and butterflies.
120
430999
3856
akrep ve kelebek gibi canlılar tarafından üretiliyor.
07:15
We thought if we could tune its properties,
121
435259
2716
Biz maddenin özellikleri ile oynayarak
07:17
we could generate structures that are multifunctional
122
437999
2628
çok fonksiyonlu fakat tek parçadan oluşan
07:20
out of a single part.
123
440651
1560
yapılar oluşturabileceğimizi düşündük.
07:22
So that's what we did.
124
442235
1744
Ve bunu yaptık.
07:24
We called Legal Seafood --
125
444999
1993
Legal Seafood'u aradık
07:27
(Laughter)
126
447016
1036
(Kahkaha)
07:28
we ordered a bunch of shrimp shells,
127
448076
2857
bir sürü karides kabuğu sipariş ettik,
07:30
we grinded them and we produced chitosan paste.
128
450957
3070
onları öğüttük ve Chitosan macunu ürettik.
07:34
By varying chemical concentrations,
129
454583
1964
Kimyasal yoğunluklarını farklılaştırarak
07:36
we were able to achieve a wide array of properties --
130
456571
3294
değişik özellikler elde etmeyi başardık.
07:39
from dark, stiff and opaque,
131
459889
1777
Koyudan, serte, sertden hafife ve
07:41
to light, soft and transparent.
132
461690
2316
hafifden şeffafa değişik özellikler yarattık.
07:44
In order to print the structures in large scale,
133
464689
2940
Büyük ölçekde yapıları üretmek için robot tarafından
07:47
we built a robotically controlled extrusion system with multiple nozzles.
134
467653
4427
kontrol edilen ve bir çok uca sahip olan bir baskı sistemi hazırladık.
07:52
The robot would vary material properties on the fly
135
472390
3158
Robot materyalin özelliklerini rastgele değiştirerek, tek bir
07:55
and create these 12-foot-long structures made of a single material,
136
475572
5103
materyalden, yüzde yüz
08:00
100 percent recyclable.
137
480699
2742
geri dönüştürülebilir 3.6 metrelik yapılar yarattı.
08:03
When the parts are ready, they're left to dry
138
483465
2674
Parçalar hazır olduklarında, doğal bir şekilde
08:06
and find a form naturally upon contact with air.
139
486163
3579
hava teması ile kurutulmaya ve doğal formlarını oluşturmaya bırakıldılar.
08:10
So why are we still designing with plastics?
140
490313
3929
Peki neden hala plastik ile tasarımlar üretiyoruz ?
08:15
The air bubbles that were a byproduct of the printing process
141
495999
3463
Dün öğrendiğimiz üzere bu baloncuklar
08:19
were used to contain photosynthetic microorganisms
142
499486
2876
üretim sürecinin bir yan ürünü olarak, 3.5 milyar yıl
08:22
that first appeared on our planet 3.5 billion year ago,
143
502386
2873
önce gezegenimizde oluşan fotosentetik mikroorganizmalar
08:25
as we learned yesterday.
144
505283
1562
yüzünden oluşmuşlar.
08:27
Together with our collaborators at Harvard and MIT,
145
507999
2587
Harvard ve MIT'deki ortaklarımız ile beraber yapıya
08:30
we embedded bacteria that were genetically engineered
146
510610
2753
genetiği değiştirilmiş, atmosferden karbon emmeye
08:33
to rapidly capture carbon from the atmosphere
147
513387
3142
ve bunu şekere dönüştürmeye programlanmış bakteriler
08:36
and convert it into sugar.
148
516553
2007
enjekte ettik.
08:39
For the first time,
149
519449
1787
İlk kez, akıcı bir şekilde
08:41
we were able to generate structures that would seamlessly transition
150
521260
3966
kolonsal bir yapıdan ağsal bir yapıya ve
08:45
from beam to mesh,
151
525250
3334
daha büyük bir ölçekte
08:48
and if scaled even larger, to windows.
152
528608
2395
pencereye bile dönüşebilecek bir yapı ürettik.
08:52
A fruit-bearing fruit tree.
153
532019
1556
Meyve veren bir meyve ağacı yani.
08:54
Working with an ancient material,
154
534626
2686
Gezegenimizdeki en ilkel ve eski bir materyal,
08:57
one of the first lifeforms on the planet,
155
537336
2639
bolca su ve birazcik sentetik biyoloji ile
08:59
plenty of water and a little bit of synthetic biology,
156
539999
3976
karides kabuklarından oluşan bir
09:03
we were able to transform a structure made of shrimp shells
157
543999
3507
yapıyı, bir nevi ağaç gibi
09:07
into an architecture that behaves like a tree.
158
547530
3567
görev gören mimari bir yapıya çevirmeyi başardık.
09:11
And here's the best part:
159
551724
2301
En iyi kısmı ise şu;
09:14
for objects designed to biodegrade,
160
554049
1947
doğada çözünebilir objeleri
09:16
put them in the sea, and they will nourish marine life;
161
556020
2911
denize atın ve denizdeki yaşamı beslerler;
09:19
place them in soil, and they will help grow a tree.
162
559740
3826
toprağa gömün, ağaçların büyümesine yardımcı olurlar.
09:24
The setting for our next exploration using the same design principles
163
564415
4017
Aynı tasarım prensipleri ile atıldığımız bir sonraki projenin
09:28
was the solar system.
164
568456
1721
mekanı ise solar sistemdi.
09:30
We looked for the possibility of creating life-sustaining clothing
165
570693
4282
Gezegenler arası seyahatlerde sürdürülebilir yaşamı
09:34
for interplanetary voyages.
166
574999
2168
destekleyebilecek kıyafetler yaratmaya çalıştık.
09:38
To do that, we needed to contain bacteria and be able to control their flow.
167
578707
5038
Bunu başarmak için bakterileri hem hapsetmeye hem de akışlarını kontrol
09:43
So like the periodic table, we came up with our own table of the elements:
168
583769
4560
edebilmeye ihtiyacımız vardı. Tıpkı periyodik tabloda olduğu gibi biz de
09:48
new lifeforms that were computationally grown,
169
588353
3389
kendi element tablomuzu yarattık; bilgisayarlarla türetilmiş,
09:51
additively manufactured
170
591766
2041
3 boyutlu basıcılarla basılmış ve biyolojik
09:53
and biologically augmented.
171
593831
2448
olarak birleştirilmiş yeni yaşam formları ürettik.
09:58
I like to think of synthetic biology as liquid alchemy,
172
598096
3525
Ben sentetik biyolojiyi sıvı simyaya benzetmeyi seviyorum.
10:01
only instead of transmuting precious metals,
173
601645
2739
Fakat biz değerli metallarin formunu değiştirmektense
10:04
you're synthesizing new biological functionality inside very small channels.
174
604408
3739
çok küçük ölçeklerde yeni biyolojik fonksiyonlar sentezliyoruz.
10:08
It's called microfluidics.
175
608171
2348
İşte bunun adı microfluidics.
10:11
We 3D-printed our own channels in order to control the flow
176
611067
4175
Bahsettiğimiz sıvı bakteriyel örneklerin akışını kontrol edebilmek için
10:15
of these liquid bacterial cultures.
177
615266
2364
3 boyutlu olarak kendi kanallarımızı bastık.
10:19
In our first piece of clothing, we combined two microorganisms.
178
619432
4001
İlk kıyafetimizde iki mikroorganizmayı birleştirdik.
10:23
The first is cyanobacteria.
179
623457
1911
İlkinin adı cyanobakteri.
10:25
It lives in our oceans and in freshwater ponds.
180
625392
2976
Cyanobakteri okyanuslarda, taze su kaynaklarımızda mevcuttur.
10:28
And the second, E. coli, the bacterium that inhabits the human gut.
181
628392
3923
İkincisi, E.Koli ise sindirim sistemimizde bulunur.
10:32
One converts light into sugar, the other consumes that sugar
182
632862
3573
Biri ışığı şekere dönüştürür, diğeri ise bu şekeri
10:36
and produces biofuels useful for the built environment.
183
636459
3349
tüketerek çevremize fayda sağlayabilecek biyo-yakıtlar üretir.
10:39
Now, these two microorganisms never interact in nature.
184
639832
4487
Öyle ki bu iki mikroorganizma doğal ortamda hiç etkileşime girmezler.
10:44
In fact, they never met each other.
185
644343
1858
Hatta daha önce hiç tanışmamıştırlar.
10:46
They've been here, engineered for the first time,
186
646225
3179
Kıyafetimiz içerisinde ilk kez tanışmak üzere
10:49
to have a relationship inside a piece of clothing.
187
649428
3356
ilk kez burada üretilmiştirler.
10:53
Think of it as evolution not by natural selection,
188
653340
3635
Bunu, doğal seçim sürecinde oluşan değil fakat tasarım tarafından
10:56
but evolution by design.
189
656999
1818
oluşturulan bir evrim gibi düşünün.
10:59
In order to contain these relationships,
190
659515
2199
İkisinin ilişkisini yürütebilmek için sindirim
11:01
we've created a single channel that resembles the digestive tract,
191
661738
4105
sistemimizi andıran, bakterilerin akmasına ve yol boyunca değişik fonksiyonlar
11:05
that will help flow these bacteria and alter their function along the way.
192
665867
4502
edinmelerini sağlayacak tek bir kanal geliştirdik.
11:10
We then started growing these channels on the human body,
193
670822
3629
Daha sonra bu kanalları insan vücudunda, materyal özelliklerini
11:14
varying material properties according to the desired functionality.
194
674475
3329
istediğimiz fonksiyonları doğuracak şekilde geliştirmeye başladık.
11:17
Where we wanted more photosynthesis, we would design more transparent channels.
195
677828
4530
Daha çok fotosentez sağlamak istediğimizde daha şeffaf kanallar yaptık.
11:23
This wearable digestive system, when it's stretched end to end,
196
683101
5104
Uçtan uça serildiğinde bu giyilebilir sindirim
11:28
spans 60 meters.
197
688229
2064
sistemi 60 metre uzunluğuna ulaşıyor.
11:30
This is half the length of a football field,
198
690317
2658
Yani bir futbol sahasının yarısı
11:32
and 10 times as long as our small intestines.
199
692999
3349
ya da küçük bağırsaklarımızın 10 katı uzunluğunda.
11:37
And here it is for the first time unveiled at TED --
200
697612
2708
Ve şimdi ilk kez, TED'de karşınızda bir giysi içerisinde
11:40
our first photosynthetic wearable,
201
700344
2103
yaşam ile parlayan sıvı kanalları
11:42
liquid channels glowing with life inside a wearable clothing.
202
702471
3620
ile ilk fotosentetik giyilebilir kıyafetimiz.
11:46
(Applause)
203
706694
1128
(Alkış)
11:47
Thank you.
204
707846
3049
Teşekkür ederim.
11:51
Mary Shelley said, "We are unfashioned creatures, but only half made up."
205
711871
3976
Mary Shelley: "Tasarımdan yoksun, yarısı baştan savma yapılmış yaratıklarız." demişti.
11:55
What if design could provide that other half?
206
715871
3881
Diğer yarıyı tasarım sağlasa neler olabilir?
11:59
What if we could create structures that would augment living matter?
207
719776
4807
Yaşayan dokularla birleşen yapılar üretebilsek neler olur?
12:06
What if we could create personal microbiomes
208
726035
3433
Derimizi tarayıp, hasar görmüş dokuları onarabilecek ve vücudumuzun
12:09
that would scan our skins, repair damaged tissue
209
729492
3875
kullanım ömrünün sürdürebilirliğini arttıracak kişisel mikrobiyomlar
12:13
and sustain our bodies?
210
733391
1729
yaratabilsek neler olurdu?
12:16
Think of this as a form of edited biology.
211
736062
2913
Bunu, gözden geçirilmiş yeni bir biyoloji formu gibi düşünün.
12:18
This entire collection, Wanderers, that was named after planets,
212
738999
3976
Gezegenlerden esinlerek Wanderer adını verdiğimiz bu koleksiyon
12:22
was not to me really about fashion per se,
213
742999
2658
aslında bana göre tam anlamı ile moda hakkında değildi.
12:25
but it provided an opportunity to speculate about the future
214
745681
3359
Benim için bu koleksiyon, ırkımızın Dünyamızda ve
12:29
of our race on our planet and beyond,
215
749064
2622
başka gezegenlerdeki geleceği hakkında tahmin yürütme,
12:31
to combine scientific insight with lots of mystery
216
751710
3731
bilimsel mantığı bolca gizem ile birleştirme
12:35
and to move away from the age of the machine
217
755465
3321
ve makina çağından uzaklaşıp
12:38
to a new age of symbiosis between our bodies,
218
758810
3476
vücutlarımız, içimizdeki mikroorganizmalar, ürettiğimiz ürünler
12:42
the microorganisms that we inhabit,
219
762310
2439
ve hatta binalarımız arasında yeni simbiyotik
12:44
our products and even our buildings.
220
764773
1928
bir çağa adım atma olanağı sağlıyor.
12:46
I call this material ecology.
221
766725
2842
Ben bu kavrama materyal ekoloji diyorum.
12:49
To do this, we always need to return back to nature.
222
769591
4577
Bunu yapabilmek için sürekli doğaya dönmemiz lazım.
12:54
By now, you know that a 3D printer prints material in layers.
223
774999
3998
3 boyutlu basıcıların materyalleri katman katman bastığını biliyorsunuz.
12:59
You also know that nature doesn't.
224
779759
1912
Aksine doğanın böyle işlemediğini de biliyorsunuz.
13:02
It grows. It adds with sophistication.
225
782182
3500
Büyüyor. Gittikçe karmaşıklaşıyor.
13:06
This silkworm cocoon, for example,
226
786102
2564
Mesela ipek böceği kendine
13:08
creates a highly sophisticated architecture,
227
788690
3320
içinde metamorfoz geçireceği oldukça karmaşık
13:12
a home inside which to metamorphisize.
228
792034
2801
bir mimariye sahip olan bir ev, koza yaratır.
13:14
No additive manufacturing today gets even close to this level of sophistication.
229
794859
5652
Bugün 3D baskı ile üretilen hiç bir şey bu yapının detayına yaklaşamaz bile.
13:20
It does so by combining not two materials,
230
800535
3072
İpek böceği bu yapıyı iki materyali değil
13:23
but two proteins in different concentrations.
231
803631
3309
fakat iki proteini değişik yoğunluklarda birleştirerek üretir.
13:27
One acts as the structure, the other is the glue, or the matrix,
232
807487
3996
Biri yapıyı oluştururken diğeri iplikleri birleştiren
13:31
holding those fibers together.
233
811507
2421
tutkal görevini görür.
13:33
And this happens across scales.
234
813952
1760
Ve bu değişik ölçeklerde meydana gelir.
13:36
The silkworm first attaches itself to the environment --
235
816717
2732
İpek böceği önce kendini bulunduğu çevreye tutturur,
13:39
it creates a tensile structure --
236
819473
2016
daha sonra gergin bir yapı oluşturur
13:41
and it then starts spinning a compressive cocoon.
237
821513
3097
ve sıkışık kozasını örmeye başlar.
13:44
Tension and compression, the two forces of life,
238
824999
3531
Hayatın iki zıt gücü; sıkışma ve gerilme
13:48
manifested in a single material.
239
828554
3054
böylece tek bir objede hayat bulur.
13:53
In order to better understand how this complex process works,
240
833337
3211
Bu karmaşık süreci daha iyi anlayabilmek için
13:56
we glued a tiny earth magnet
241
836572
2187
ipek böceğinin başına, yani dikiş makinesine
13:58
to the head of a silkworm, to the spinneret.
242
838783
2999
nadir materyallerden oluşan bir mıknatıs yapıştırdık.
14:01
We placed it inside a box with magnetic sensors,
243
841806
2948
Böceği daha sonra içinde manyetik sensörler bulunan bir kutuya
14:04
and that allowed us to create this 3-dimensional point cloud
244
844778
3087
yerleştirdik ve sonucunda noktalardan oluşan, kozanın karmaşık
14:07
and visualize the complex architecture of the silkworm cocoon.
245
847889
4942
mimarisini görselleştirmemize imkan veren 3 boyutlu bir yapı yarattık.
14:13
However, when we placed the silkworm on a flat patch,
246
853736
3654
Fakat ipekböceğini bir kutuya değil de
14:17
not inside a box,
247
857414
1738
bir düzlüğe koyduğumuzda,
14:19
we realized it would spin a flat cocoon
248
859176
3191
düz bir koza ördüğünü ve yine de
14:22
and it would still healthily metamorphisize.
249
862391
2977
sağlıklı bir şekilde metamorfoz geçirebildiğini gördük.
14:25
So we started designing different environments, different scaffolds,
250
865781
3985
Bu yüzden değişik ortamlar ve yapılar tasarlamaya başladık ve
14:29
and we discovered that the shape, the composition,
251
869790
2735
kozanın şeklinin, yapısının ve özelliklerinin
14:32
the structure of the cocoon, was directly informed by the environment.
252
872549
3713
bulunduğu çevre ile direkt bağlantısı olduğunu keşfettik.
14:36
Silkworms are often boiled to death inside their cocoons,
253
876866
4353
Tekstil endüstrisinde ipek elde edilirken
14:41
their silk unraveled and used in the textile industry.
254
881243
3182
çoğu ipekböceği kozasında sıcaktan kaynayarak ölür.
14:44
We realized that designing these templates allowed us to give shape to raw silk
255
884933
6459
Tasarımlarımız sayesinde saf ipeğe tek bir kozayı
14:51
without boiling a single cocoon.
256
891416
3070
yakmadan bile şekil verebildiğimizi farkettik.
14:54
(Applause)
257
894950
3243
(Alkış)
14:58
They would healthily metamorphisize,
258
898217
2722
Sağlıklı bir şekilde metamorfoz geçirirlerken
15:00
and we would be able to create these things.
259
900963
2530
bu "şeyleri" oluşturma şansımız oldu.
15:03
So we scaled this process up to architectural scale.
260
903517
3107
Sonra bu süreci mimari bir ölçekte yapmaya karar verdik.
15:07
We had a robot spin the template out of silk,
261
907170
3131
Yapının temelini bir robot ördü
15:10
and we placed it on our site.
262
910325
1680
ve çalışma alanımıza yerleştirdi.
15:12
We knew silkworms migrated toward darker and colder areas,
263
912489
4884
İpekböceklerinin daha soğuk ve koyu alanlara yöneldiğini
15:17
so we used a sun path diagram to reveal the distribution
264
917397
3320
bildiğimiz için yapıdaki ışık ve ısının dağılımını
15:20
of light and heat on our structure.
265
920741
2149
ölçmek için bir güneş haritası kullandık.
15:23
We then created holes, or apertures,
266
923692
2510
Daha sonra ısıyı ve ışığı odaklayacak delikler
15:26
that would lock in the rays of light and heat,
267
926226
3749
yaptık ve böylece
15:29
distributing those silkworms on the structure.
268
929999
3715
ipek böceklerinin yapımızdaki dağılımını ayarladık.
15:34
We were ready to receive the caterpillars.
269
934777
2373
Artık tırtıllarımızı almaya hazırdık.
15:37
We ordered 6,500 silkworms from an online silk farm.
270
937174
3719
İnternetteki bir ipek çiftliğinden 6500 ipek böceği sipariş ettik.
15:42
And after four weeks of feeding, they were ready to spin with us.
271
942031
3928
4 haftalık bir beslenme sürecinden sonra bizimle örmeye hazırdılar.
15:45
We placed them carefully at the bottom rim of the scaffold,
272
945983
3532
Onları dikkatlice iskelet yapının alt kısmına bıraktık
15:49
and as they spin they pupate, they mate, they lay eggs,
273
949539
4436
ve onlar ördükçe, çiftleştiler, yumurtladılar ve hayat tekrardan
15:53
and life begins all over again -- just like us but much, much shorter.
274
953999
5105
başladı--tıpkı bizim hayatlarımız gibi ama çok daha kısa.
16:00
Bucky Fuller said that tension is the great integrity,
275
960300
4745
Becky Fuller gerilimin en büyük erdem olduğunu söylemişti,
16:05
and he was right.
276
965069
1623
ve o haklıydı.
16:06
As they spin biological silk over robotically spun silk,
277
966716
3722
Makine tarafından örülmüş ipeğe onlar biyolojik ipek ördükçe
16:10
they give this entire pavilion its integrity.
278
970462
2664
çadırımıza gerçeklik ve erdemini verdiler.
16:13
And over two to three weeks,
279
973150
1850
2-3 hafta içinde
16:15
6,500 silkworms spin 6,500 kilometers.
280
975024
4655
6,500 ipekböceği yaklaşık 6,500 kilometre uzunluğunda ipek örer.
16:19
In a curious symmetry, this is also the length of the Silk Road.
281
979703
3673
İlginç bir şekilde bu İpek Yolunun da uzunluğuna eşittir.
16:24
The moths, after they hatch, produce 1.5 million eggs.
282
984837
3855
Ve güveler kozalarından çıktıktan sonra 1.5 milyon yumurta üretirler.
16:28
This could be used for 250 additional pavilions for the future.
283
988716
4114
Bu ileride buna benzer 250 çadır daha yapmaya yetecek bir miktar.
16:33
So here they are, the two worldviews.
284
993639
3065
Ve işte, iki farklı bakış açısı.
16:36
One spins silk out of a robotic arm,
285
996728
3767
Biri robotik bir koldan ipek örüyor,
16:40
the other fills in the gaps.
286
1000519
2332
diğeri ise boşlukları dolduruyor.
16:44
If the final frontier of design is to breathe life into the products
287
1004182
3781
Eğer tasarımın son noktası ürünlerimize ve binalarımıza
16:47
and the buildings around us,
288
1007987
1794
hayat üflemek ise ve
16:49
to form a two-material ecology,
289
1009805
2170
çift hammaddeli bir ekoloji yaratmak ise
16:51
then designers must unite these two worldviews.
290
1011999
3604
tasarımcılar bu iki dünya görüşünü birleştirmeliler.
16:55
Which brings us back, of course, to the beginning.
291
1015627
3777
Bu bizi tabii ki, başa döndürüyor.
17:00
Here's to a new age of design, a new age of creation,
292
1020121
3603
Bizi tasarım bazlı bir doğadan, doğa bazlı bir tasarıma geçirecek
17:03
that takes us from a nature-inspired design
293
1023748
3348
ve ilk kez bizden doğa anaya annelik yapmamızı talep eden
17:07
to a design-inspired nature,
294
1027120
2855
yeni bir tasarım çağına
17:09
and that demands of us for the first time
295
1029999
3976
ve yeni bir yaratıcı anlayışa
17:13
that we mother nature.
296
1033999
4143
herkesi davet ediyorum.
17:18
Thank you.
297
1038793
1034
Teşekkür ederim.
17:19
(Applause)
298
1039851
6996
(Alkış)
17:26
Thank you very much. Thank you.
299
1046871
2104
Çok teşekkür ederim. Teşekkürler.
17:28
(Applause)
300
1048999
3000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7