Printing a human kidney | Anthony Atala

Anthony Atala: Bir insan böbreği çıktısı almak

551,044 views ・ 2011-03-08

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Isil Arican Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
There's actually a major health crisis today
0
15260
3000
Günümüzde, organ yokluğu nedeniyle
00:18
in terms of the shortage of organs.
1
18260
2000
ciddi bir sağlık hizmeti krizi yaşamaktayız.
00:20
The fact is that we're living longer.
2
20260
2000
Gerçek şu ki, daha uzun yaşıyoruz.
00:22
Medicine has done a much better job
3
22260
2000
Tıp, bizleri daha uzun hayatta tutma konusunda
00:24
of making us live longer,
4
24260
2000
oldukça başarılı.
00:26
and the problem is, as we age,
5
26260
2000
Ama sorun şu ki, yaşlanırken,
00:28
our organs tend to fail more,
6
28260
3000
organlarımızın yetmezliğe girme ihtimali de artıyor.
00:31
and so currently
7
31260
2000
Ve şu anda
00:33
there are not enough organs to go around.
8
33260
2000
ortalıkta yeteri kadar organ yok.
00:35
In fact, in the last 10 years,
9
35260
2000
Aslında, geçtiğimiz 10 yıl içinde,
00:37
the number of patients requiring an organ has doubled,
10
37260
3000
organa ihtiyacı olan hastaların sayısı iki kat artarken,
00:40
while in the same time,
11
40260
2000
yapılan organ nakil ameliyatlarının
00:42
the actual number of transplants has barely gone up.
12
42260
3000
sayısı çok az miktarda arttı.
00:45
So this is now a public health crisis.
13
45260
2000
Şu anda bu bir halk sağlığı krizi durumunda.
00:47
So that's where this field comes in
14
47260
2000
İşte, rejeneratif tıp dediğimiz bu bilim dalı da
00:49
that we call the field of regenerative medicine.
15
49260
2000
burada devreye giriyor.
00:51
It really involves many different areas.
16
51260
2000
Çok farklı alanları içinde barındırıyor.
00:53
You can use, actually, scaffolds,
17
53260
2000
Aslında, iskelet yapılar,
00:55
biomaterials --
18
55260
2000
biyomalzemeler kullanabilirsiniz --
00:57
they're like the piece of your blouse or your shirt --
19
57260
2000
üzerinizdeki gömleğin bir parçası gibi görünen malzemeler bunlar--
00:59
but specific materials you can actually implant in patients
20
59260
3000
ama hastalara implante edebileceğiniz özel malzemeler
01:02
and they will do well and help you regenerate.
21
62260
3000
ki bunlar organları yeniden oluşturarak hastaları iyileştirebilir.
01:05
Or we can use cells alone,
22
65260
3000
Veya hücreleri tek başına kullanabiliriz,
01:08
either your very own cells
23
68260
2000
bunlar sizin hücreleriniz de olabilir,
01:10
or different stem cell populations.
24
70260
2000
veya başka kök hücre grupları da olabilir.
01:12
Or we can use both.
25
72260
2000
Ya da her ikisini birden kullanabiliriz;
01:14
We can use, actually, biomaterials
26
74260
2000
hatta biyomalzemelerle hücreleri
01:16
and the cells together.
27
76260
2000
bir arada da kullanabiliriz.
01:18
And that's where the field is today.
28
78260
3000
Ve, bugün bu alanın geldiği nokta burası.
01:21
But it's actually not a new field.
29
81260
2000
Ama aslında bu yeni bir alan değil.
01:23
Interestingly, this is a book
30
83260
2000
İlginçtir ki, bu kitap
01:25
that was published back in 1938.
31
85260
3000
taa 1938 yılında yayınlanmış.
01:28
It's titled "The Culture of Organs."
32
88260
2000
Adı "Organ Kültürleri".
01:30
The first author, Alexis Carrel, a Nobel Prize winner.
33
90260
3000
Yazarlardan ilki, Alexis Carrel, bir Nobel Ödülü sahibi.
01:33
He actually devised some of the same technologies
34
93260
2000
Kan damarlarını dikmek için, günümüzde halen
01:35
used today for suturing blood vessels,
35
95260
2000
kullanılmakta olan bir teknoloji geliştirdi.
01:37
and some of the blood vessel grafts we use today
36
97260
3000
Ve günümüzde bizim kullandığımız bazı kan damarı
01:40
were actually designed by Alexis.
37
100260
3000
aslında Alexis tarafından tasarlanmıştı.
01:43
But I want you to note his co-author:
38
103260
3000
Ama onunla birlikte kitabı yazan ikinci kişiye dikkat etmenizi istiyorum:
01:46
Charles Lindbergh.
39
106260
2000
Charles Lindbergh.
01:48
That's the same Charles Lindbergh
40
108260
3000
Hayatının kalan kısmını,
01:51
who actually spent the rest of his life
41
111260
2000
New York'taki Rockefeller Enstitüsünde
01:53
working with Alexis
42
113260
2000
Alexis ile birlikte organ kültürleri
01:55
at the Rockefeller Institute in New York
43
115260
2000
üzerinde çalışarak geçiren
01:57
in the area of the culture of organs.
44
117260
2000
Charles Lindbergh'in ta kendisi.
01:59
So if the field's been around for so long,
45
119260
2000
Peki, bu alan bu kadar uzun zamandır var olmasına rağmen
02:01
why so few clinical advances?
46
121260
2000
neden klinik ilerlemeler bu kadar az?
02:03
And that really has to do to many different challenges.
47
123260
3000
Bunun nedeni pekçok farklı zorluk aslında.
02:06
But if I were to point to three challenges,
48
126260
2000
Ama en önemli üç zorluktan bahsedecek olursam,
02:08
the first one is actually the design of materials
49
128260
2000
ilki, vücudunuza girecek malzemelerin
02:10
that could go in your body
50
130260
2000
tasarımı ve uzun süre
02:12
and do well over time.
51
132260
2000
dayanıklıklarının sağlanması.
02:14
And many advances now,
52
134260
2000
Son zamanlardaki yenilikler sayesinde
02:16
we can do that fairly readily.
53
136260
2000
bunu artık oldukça iyi yapabiliyoruz.
02:18
The second challenge was cells.
54
138260
2000
İkinci zorluk hücrelerle ilgili.
02:20
We could not get enough of your cells to grow outside of your body.
55
140260
3000
Yeterince çok sayıda hücrenin vücudunuz dışında üremesini sağlayamıyorduk.
02:23
Over the last 20 years, we've basically tackled that.
56
143260
3000
Son 20 yıldır, aslında bununla uğraştık.
02:26
Many scientists can now grow many different types of cells.
57
146260
2000
Artık, pekçok bilimadamı farklı yapıda hücreler üretebiliyor --
02:28
Plus we have stem cells.
58
148260
2000
ayrıca artık kök hücreler de var.
02:30
But even now, 2011,
59
150260
3000
Ama hala, 2011 yılında bile
02:33
there's still certain cells that we just can't grow from the patient.
60
153260
4000
hastadan alıp çoğaltamadığımız bazı hücreler var.
02:37
Liver cells, nerve cells, pancreatic cells --
61
157260
3000
Karaciğer hücreleri, sinir hücreleri, pankreas hücreleri --
02:40
we still can't grow them even today.
62
160260
3000
bunları günümüzde bile çoğaltamıyoruz.
02:43
And the third challenge is vascularity,
63
163260
2000
Üçüncü zorluk ise damar yapıları,
02:45
the actual supply of blood
64
165260
3000
bu organları bir defa rejenere ettikten sonra
02:48
to allow those organs or tissues to survive
65
168260
3000
onlara kan akımının ulaşmasını
02:51
once we regenerate them.
66
171260
2000
sağlayan yapılar.
02:53
So we can actually use biomaterials now.
67
173260
2000
Artık burada biyomalzemeri kullanabiliyoruz.
02:55
This is actually a biomaterial.
68
175260
2000
Bu gördüğünüz bir biyomalzeme.
02:57
We can weave them, knit them, or we can make them like you see here.
69
177260
3000
Bunlar örebilir, düğümeyebilir ya da burada gördüğünüz şekle getirebiliriz.
03:00
This is actually like a cotton candy machine.
70
180260
3000
Bu gördüğünüz, pamuk helva makinasına benzer bir cihaz.
03:03
You saw the spray going in.
71
183260
2000
İçine sprey sıkıldığını görüyorsunuz.
03:05
That was like the fibers of the cotton candy
72
185260
2000
Bir pamuk helvanın içindeki lifler gibi
03:07
creating this structure, this tubularized structure,
73
187260
2000
bu tüp benzeri yapıyı oluşturuyor
03:09
which is a biomaterial
74
189260
2000
ki bu daha sonra
03:11
that we can then use
75
191260
2000
kendi hücrelerinizi kullanarak
03:13
to help your body regenerate
76
193260
2000
vücudunuzun yenilenmesi için
03:15
using your very own cells to do so.
77
195260
3000
kullanacağımız bir biyomalzeme.
03:18
And that's exactly what we did here.
78
198260
2000
Burada yaptığımız şey bu.
03:20
This is actually a patient
79
200260
2000
Bu hasta, aslında
03:22
who [was] presented with a deceased organ,
80
202260
2000
ölmüş bir organla bize geldi,
03:24
and we then created one of these smart biomaterials,
81
204260
3000
biz önce bu akıllı biyomalzemelrden yarattık,
03:27
and then we then used that smart biomaterial
82
207260
2000
daha sonra bu malzemeyi,
03:29
to replace and repair
83
209260
3000
bu hastanın zedelenmiş organını
03:32
that patient's structure.
84
212260
2000
tamir etmek için kullandık.
03:34
What we did was we actually
85
214260
2000
Yaptığımız aslında şuydu,
03:36
used the biomaterial as a bridge
86
216260
2000
biyomalzemeleri bir köprü gibi kullanıyoruz
03:38
so that the cells in the organ
87
218260
2000
böylece organdaki hücreler
03:40
could walk on that bridge, if you will,
88
220260
2000
adeta köprü üzerinde yürür gibi gidiyorlar,
03:42
and help to bridge the gap
89
222260
2000
ve oradaki boşluğu doldurarak
03:44
to regenerate that tissue.
90
224260
2000
o dokunun yenilenmesini sağlıyorlar.
03:46
And you see that patient now six months after
91
226260
2000
Görüyorsunuz, hastanın altı ay sonra
03:48
with an X-ray showing you the regenerated tissue,
92
228260
3000
şeklien röntgeninde yenilenmiş dokuyu görebilirsiniz,
03:51
which is fully regenerated
93
231260
2000
mikroskopla incelerseniz tamamen yenilenmiş
03:53
when you analyze it under the microscope.
94
233260
3000
olduğunu göreceksiniz.
03:56
We can also use cells alone.
95
236260
2000
Tek başına hücre de kullanabiliriz.
03:58
These are actually cells that we obtained.
96
238260
3000
Bunlar elde ettiğimiz hücreler.
04:01
These are stem cells that we create from specific sources,
97
241260
3000
Farklı kaynaklardan topladığımız kök hücreleri,
04:04
and we can drive them to become heart cells,
98
244260
2000
ve onları kalp kasına dönüşmeleri için zorlayabiliriz.
04:06
and they start beating in culture.
99
246260
2000
Bunu yaparsak kültür ortamında kasılmaya başlayacaklardır.
04:08
So they know what to do.
100
248260
2000
Yani ne yapmaları gerekriğini biliyorlar.
04:10
The cells genetically know what to do,
101
250260
2000
Hücreler genetik olarak yapmaları gereken şeyleri bilirler.
04:12
and they start beating together.
102
252260
2000
ve bir araya gelerek kasılmaya başlarlar.
04:14
Now today, many clinical trials
103
254260
2000
Günümüzde, pek çok klinik deneylerde
04:16
are using different kinds of stem cells
104
256260
2000
kalp hastalığı için farklı türde
04:18
for heart disease.
105
258260
2000
kök hücreleri kullanılıyor.
04:20
So that's actually now in patients.
106
260260
3000
Artık hastalarda kullanılan birşey bu.
04:23
Or if we're going to use larger structures
107
263260
2000
Eğer daha büyük bir organı yenileyeceksek
04:25
to replace larger structures,
108
265260
2000
o zaman hastanın kendi hücrelerini
04:27
we can then use the patient's own cells,
109
267260
2000
ya da hücre grubunu,
04:29
or some cell population,
110
269260
2000
biyomalzemeleri ve
04:31
and the biomaterials,
111
271260
2000
iskeleleri hep birlikte
04:33
the scaffolds, together.
112
273260
2000
kullanabiliriz.
04:35
So the concept here:
113
275260
2000
Buradaki olay şu,
04:37
so if you do have a deceased or injured organ,
114
277260
3000
eğer ölmüş ya da zedelenmiş bir organ varsa
04:40
we take a very small piece of that tissue,
115
280260
2000
o organın dokusundan, bir posta pulunun
04:42
less than half the size of a postage stamp.
116
282260
3000
yarısından biraz küçük bir parça alırız.
04:45
We then tease the cells apart,
117
285260
3000
Daha sonra bunu hücrelerine parçalarız,
04:48
we grow the cells outside the body.
118
288260
2000
ve bu hücreleri vücut dışında çoğaltırız.
04:50
We then take a scaffold, a biomaterial --
119
290260
3000
Daha sonra bir iskele, bir biyomalzeme alırız,
04:53
again, looks very much like a piece of your blouse or your shirt --
120
293260
3000
üzerinideki t-shirt ya da bluzun dokusuna benzeyen bir malzeme.
04:56
we then shape that material,
121
296260
2000
Daha sonra bu malzemeyi şekillendiririz
04:58
and we then use those cells to coat that material
122
298260
3000
ve elimizdeki hücrelerle bu malzemenin üzerini kaplıyoruz
05:01
one layer at a time --
123
301260
2000
her seferinde bir sıra hücre kullanıyoruz --
05:03
very much like baking a layer cake, if you will.
124
303260
3000
kremalı pasta gibi bir nevi.
05:06
We then place it in an oven-like device,
125
306260
2000
Daha sonra bunu fırın benzeri bir cihaza yerleştiriyoruz,
05:08
and we're able to create that structure
126
308260
2000
ve böylelikle bu yapıyı yaratmamız
05:10
and bring it out.
127
310260
2000
mümkün oluyor.
05:12
This is actually a heart valve
128
312260
2000
Bu, bizim ürettiğimiz bir
05:14
that we've engineered,
129
314260
2000
kalp kapağı.
05:16
and you can see here, we have the structure of the heart valve
130
316260
3000
Gördüğünüz gibi, burada elimizde kalp kapağının yapısı vardı
05:19
and we've seeded that with cells,
131
319260
3000
ve buna hücre ektik,
05:22
and then we exercise it.
132
322260
2000
daha sonra da çoğalttık.
05:24
So you see the leaflets opening and closing --
133
324260
2000
Şu an bu kalp kapağındaki kapakçıkların
05:26
of this heart valve
134
326260
2000
açılıp kapandığını görebilirsiniz --
05:28
that's currently being used experimentally
135
328260
4000
bu kapak, halen geliştiriliyor,
05:32
to try to get it to further studies.
136
332260
3000
bu nedenle henüz deneysel aşamada.
05:35
Another technology
137
335260
2000
Hastalarda kullandığımız
05:37
that we have used in patients
138
337260
2000
bir başka teknoloji de
05:39
actually involves bladders.
139
339260
2000
mesanelerle ilgili.
05:41
We actually take a very small piece of the bladder from the patient --
140
341260
3000
Hastalardan çok ufak bir parça mesane dokusu alıyoruz --
05:44
less than half the size of a postage stamp.
141
344260
3000
posta pulunun yarısından bile daha küçük.
05:47
We then grow the cells outside the body,
142
347260
2000
daha sonra hücreleri vücut dışında çoğaltıyoruz,
05:49
take the scaffold, coat the scaffold with the cells --
143
349260
2000
iskeleyi alıyor, bunu hücrelerle kaplıyoruz --
05:51
the patient's own cells, two different cell types.
144
351260
3000
hastanın kendi hücreleriyle, iki tür hücre kullanıyoruz.
05:54
We then put it in this oven-like device.
145
354260
3000
Daha sonra bunu fırına benzeyen cihazımıza yerleştiriyoruz.
05:57
It has the same conditions as the human body --
146
357260
2000
Bu cihaz, insan vücut içindeki koşulları sağlıyor --
05:59
37 degrees centigrade, 95 percent oxygen.
147
359260
3000
35 santigrat derece, %95 oksijen.
06:02
A few weeks later, you have your engineered organ
148
362260
3000
Birkaç hafta içinde ürettiğiniz organ
06:05
that we're able to implant back into the patient.
149
365260
3000
hastaya nakledilmeye hazı hale geliyor.
06:08
For these specific patients, we actually just suture these materials.
150
368260
3000
Bu özel hastalar için, bu malzemeleri aslında sadece dikişe birleştiriyoruz.
06:11
We use three-dimensional imagining analysis,
151
371260
3000
İç boyutlu görüntüleme analizi kullanıyoruz,
06:14
but we actually created these biomaterials by hand.
152
374260
3000
ama bu biyomalzemeleri aslında elle yapıyoruz.
06:18
But we now have better ways
153
378260
2000
Ama artık hücrelerle yarattığımız bu yapıları
06:20
to create these structures with the cells.
154
380260
2000
oluşturmak için daha iyi yollarımız var.
06:22
We use now some type of technologies,
155
382260
4000
Artık katı organlar için daha farklı
06:26
where for solid organs, for example,
156
386260
2000
teknikler kullanıyoruz, örneğin
06:28
like the liver,
157
388260
2000
karaciğer,
06:30
what we do is we take discard livers.
158
390260
3000
işe yaramadığı için atılacak karaciğerleri alıyoruz.
06:33
As you know, a lot of organs are actually discarded, not used.
159
393260
3000
Biliyorsunuz, nakil için hazırlanan pek çok organ aslında kullanılmadan atılır.
06:36
So we can take these liver structures,
160
396260
2000
İşte bu kullanılmayan karaciğer parçalarını
06:38
which are not going to be used,
161
398260
2000
alıyoruz,
06:40
and we then put them in a washing machine-like structure
162
400260
4000
ve çamaşır makinası gibi bir cihaza yerleştiriyoruz
06:44
that will allow the cells to be washed away.
163
404260
2000
bu cihaz hücrelerin tamamını temizliyor.
06:46
Two weeks later,
164
406260
2000
İki hafta sonra,
06:48
you have something that looks like a liver.
165
408260
2000
elinizde karaciğere benzeyen bir yapı kalıyor elinizde.
06:50
You can hold it like a liver,
166
410260
2000
Elinize aldığında karaciğere benziyor,
06:52
but it has no cells; it's just a skeleton of the liver.
167
412260
3000
ama içinde hüç hücre yok, sadece karaciğerin iskeleti var.
06:55
And we then can re-perfuse the liver with cells,
168
415260
4000
Daha sonra bu iskeleti karaciğer hücreleri ile dolduruyoruz,
06:59
preserving the blood vessel tree.
169
419260
2000
böylece organdaki damar ağını korumuş oluyoruz.
07:01
So we actually perfuse first the blood vessel tree
170
421260
3000
Aslında önce dokunun damarlarının içine
07:04
with the patient's own blood vessel cells,
171
424260
2000
hastanın kendi kan hücrelerinden enjekte ediyoruz,
07:06
and we then infiltrate the parenchyma with the liver cells.
172
426260
3000
daha sonra da parenkime karaciğer hücreleri ekiyoruz.
07:09
And we now have been able just to show
173
429260
2000
Böylelikle size daha geçen ay
07:11
the creation of human liver tissue
174
431260
2000
bu tekniği kullanarak ürettiğimiz
07:13
just this past month
175
433260
2000
insan karaciğer dokusunun
07:15
using this technology.
176
435260
3000
yaratılışını göstermiş olduk.
07:19
Another technology that we've used
177
439260
2000
Kullandığımız bir başka teknik ise
07:21
is actually that of printing.
178
441260
2000
çıktı almak.
07:23
This is actually a desktop inkjet printer,
179
443260
3000
Bu gördüğünüz bir masa üstü inkjet yazıcı,
07:26
but instead of using ink,
180
446260
2000
Ama mürekkep yerine,
07:28
we're using cells.
181
448260
2000
hücreleri kullanılyoruz.
07:30
And you can actually see here the printhead
182
450260
2000
Burada yazıcı kafasının ileri geri hareket ederek
07:32
going through and printing this structure,
183
452260
2000
bu yapıyı bastığını görüyorsunuz,
07:34
and it takes about 40 minutes to print this structure.
184
454260
2000
bu yapının çıktısını almak yaklaşık 40 dakika sürüyor.
07:36
And there's a 3D elevator
185
456260
2000
Burada bir 3D yükseltici de var
07:38
that then actually goes down one layer at a time
186
458260
2000
böylece yazıcı kafasının her seferinde bir sıra
07:40
each time the printhead goes through.
187
460260
2000
ilerlemesini sağlıyor.
07:42
And then finally you're able to get that structure out.
188
462260
3000
ve sonunda bu yapının çıktısının alınması bittiğinde
07:45
You can pop that structure out of the printer and implant it.
189
465260
3000
onu yazıcıdan çıkarıp nakletmek mümkün.
07:48
And this is actually a piece of bone
190
468260
2000
Bu slaytta gösterdiğim şey
07:50
that I'm going to show you in this slide
191
470260
3000
gerçekte bir masaüstü yazıcı ile oluşturulmuş
07:53
that was actually created with this desktop printer
192
473260
3000
bir parça kemik dokusu
07:56
and implanted as you see here.
193
476260
3000
burada gördüğünüz gibi naklediliyor.
07:59
That was all new bone that was implanted
194
479260
2000
Bu nakledilen kemiğin tamamı
08:01
using these techniques.
195
481260
3000
bu teknoloji ile üretildi.
08:04
Another more advanced technology we're looking at right now,
196
484260
4000
Şu anda daha da ilerlemiş bir teknolojiye bakıyoruz,
08:08
our next generation of technologies,
197
488260
2000
daha ileri yazıcıların kullanıldığı
08:10
are more sophisticated printers.
198
490260
2000
bir sonraki nesil.
08:12
This particular printer we're designing now
199
492260
3000
Şu anda tasarladığımız bu yazıcı
08:15
is actually one where we print right on the patient.
200
495260
3000
doğrudan hastanın üzerine baskı yapıyor.
08:18
So what you see here --
201
498260
2000
Şu an gördüğünüz şey --
08:20
I know it sounds funny,
202
500260
2000
kulağa komik geldiğini biliyorum,
08:22
but that's the way it works.
203
502260
2000
ama gerçekten böyle çalışıyor.
08:24
Because in reality, what you want to do
204
504260
3000
Çünkü gerçekte, yaralı hastanın
08:27
is you actually want to have the patient on the bed with the wound,
205
507260
3000
yatakta kalmasını istiyoruz
08:30
and you have a scanner,
206
510260
2000
ve elimizdeki bir tarayıcı var,
08:32
basically like a flatbed scanner.
207
512260
2000
basitçe düz bir tarayıcı.
08:34
That's what you see here on the right side.
208
514260
2000
Saü tarafta gördüğünüz şey,
08:36
You see a scanner technology
209
516260
2000
tarayıcının nasıl çalıştığı
08:38
that first scans the wound on the patient
210
518260
3000
önce hastanın yarasını tarıyor
08:41
and then it comes back with the printheads
211
521260
3000
daha sonra yazıcı çıktıları ile geri geliyor
08:44
actually printing the layers that you require
212
524260
3000
ve ihtiyacınız olan katmanları doğrudan
08:47
on the patients themselves.
213
527260
2000
hastaların üzerine basıyor.
08:49
This is how it actually works.
214
529260
2000
Çalışma prensibi bu.
08:51
Here's the scanner going through,
215
531260
2000
Burada tarayıcının ileri geri giderek
08:53
scanning the wound.
216
533260
2000
yarayı taradığını görebilirsiniz.
08:55
Once it's scanned,
217
535260
2000
Tarama işlemi bittikten sonra
08:57
it sends information in the correct layers of cells
218
537260
2000
hücrelerin olması gerektiği yerde doğru olarak
08:59
where they need to be.
219
539260
2000
sıralanmalarını sağlayacak bilgi gönderiyor.
09:01
And now you're going to see here
220
541260
2000
Burada temsili bir yara
09:03
a demo of this actually being done
221
543260
2000
üzerinde yapılan demoyu
09:05
in a representative wound.
222
545260
3000
görebilirsiniz.
09:08
And we actually do this with a gel so that you can lift the gel material.
223
548260
3000
Bunu bir tür jel malzeme ile yapıyoruz, bir kere jel malzemeyi kaldırdıktan sonra
09:11
So once those cells are on the patient
224
551260
2000
bu hücreler hasta üzerinde
09:13
they will stick where they need to be.
225
553260
2000
olmaları gereken yere yapışıyorlar.
09:15
And this is actually new technology
226
555260
2000
Bu hala geliştirmekte olduğumuz
09:17
still under development.
227
557260
3000
yeni bir teknoloji.
09:20
We're also working on more sophisticated printers.
228
560260
3000
Daha ileri yazıcılar üzerinde de çalışıyoruz.
09:23
Because in reality, our biggest challenge
229
563260
2000
Çünkü aslında bizim için en zor olanı
09:25
are the solid organs.
230
565260
2000
katı organlar.
09:27
I don't know if you realize this,
231
567260
2000
Bilmiyorum hiç fark ettiniz mi ama,
09:29
but 90 percent of the patients on the transplant list
232
569260
4000
organ nakli için sıra bekleyen hastaların %90'ı
09:33
are actually waiting for a kidney.
233
573260
3000
böbrek sırasında.
09:36
Patients are dying every day
234
576260
2000
her gün, yeterince organ bulamadığımız için
09:38
because we don't have enough of those organs to go around.
235
578260
3000
pek çok hasta ölüyor.
09:41
So this is more challenging --
236
581260
2000
Bunu yapmak daha da zor --
09:43
large organ, vascular,
237
583260
2000
büyük bir organ, vasküler,
09:45
a lot of blood vessel supply,
238
585260
2000
çok fazla damar ağı mevcut,
09:47
a lot of cells present.
239
587260
2000
çok fazla sayıda hücre var.
09:49
So the strategy here is --
240
589260
2000
Buradaki stratejimiz ise şu --
09:51
this is actually a CT scan, an X-ray --
241
591260
2000
bu gördüğünüz bir Bilgisayarlı Tomografi, bir Röntgen --
09:53
and we go layer by layer,
242
593260
2000
ve katman katman giderek
09:55
using computerized morphometric imaging analysis
243
595260
2000
bilgisayarlı morfometrik görüntüleme analizi yöntemi ve
09:57
and 3D reconstruction
244
597260
2000
3D rekonstrüksyiyon yöntemleri işe
09:59
to get right down to those patient's own kidneys.
245
599260
3000
hastanın kendi böbreklerini görüntülüyoruz.
10:02
We then are able to actually image those,
246
602260
3000
Bunlar görüntüledikten sonra,
10:05
do 360 degree rotation
247
605260
2000
böbreği 360 derece döndürerek
10:07
to analyze the kidney
248
607260
2000
analiz ediyoruz
10:09
in its full volumetric characteristics,
249
609260
4000
ve tüm hacimsel özelliklerini çıkarıyoruz,
10:13
and we then are able
250
613260
2000
daha sonra bu bilgiyi alıp
10:15
to actually take this information
251
615260
2000
tarayıcı yardımı ile
10:17
and then scan this
252
617260
2000
bilgisayar destekli şekilde
10:19
in a printing computerized form.
253
619260
2000
basıyoruz.
10:21
So we go layer by layer through the organ,
254
621260
3000
Organı katman katman açıyoruz
10:24
analyzing each layer as we go through the organ,
255
624260
3000
ve organ boyunca her katmanı analiz ediyoruz.
10:27
and we then are able to send that information, as you see here,
256
627260
4000
Daha sonra, burada gördüğünüz gibi, bu bilgiyi
10:31
through the computer
257
631260
2000
bilgisayara gönderiyoruz ve
10:33
and actually design the organ
258
633260
2000
hasta için gereken organı
10:35
for the patient.
259
635260
2000
kendimiz tasarlıyoruz.
10:37
This actually shows the actual printer.
260
637260
3000
Bu gördüğünüz gerçek bir yazıcı.
10:40
And this actually shows that printing.
261
640260
2000
Şu anda da birşeyler basıyor.
10:42
In fact, we actually have the printer right here.
262
642260
4000
İşte gerçek yazıcı burada.
10:46
So while we've been talking today,
263
646260
3000
Biz, bugün burada konuşurken,
10:49
you can actually see the printer
264
649260
3000
sahne arkasında bu yazıcı
10:52
back here in the back stage.
265
652260
3000
duruyordu.
10:55
That's actually the actual printer right now,
266
655260
2000
İşte böbrek yapısını basan yazıcı
10:57
and that's been printing this kidney structure
267
657260
2000
tam burada.
10:59
that you see here.
268
659260
2000
işte görüyorsunuz.
11:01
It takes about seven hours to print a kidney,
269
661260
2000
Bir böbreğin basılması yaklaşık yedi saat sürüyor,
11:03
so this is about three hours into it now.
270
663260
3000
şu anda bu üç saattir çalışıyor.
11:06
And Dr. Kang's going to walk onstage right now,
271
666260
3000
Şimdi Dr. Kang sahneye gelecek ve
11:09
and we're actually going to show you one of these kidneys
272
669260
3000
bugün biraz daha erken saatlerde bastığımız bu böbreklerden birini
11:12
that we printed a little bit earlier today.
273
672260
3000
sizlere göstereceğiz.
11:18
Put a pair of gloves here.
274
678260
2000
Eldivenlerimi takayım.
11:26
Thank you.
275
686260
2000
Teşekkürler.
11:28
Go backwards.
276
688260
2000
Biraz geri git.
11:36
So, these gloves are a little bit small on me, but here it is.
277
696260
3000
Bu edivenler bana biraz küçük ama neyse oldu.
11:39
You can actually see that kidney
278
699260
2000
Bugün daha erken saatlerde basılan
11:41
as it was printed earlier today.
279
701260
2000
böbreği görüyorsunuz.
11:43
(Applause)
280
703260
16000
(Alkışlar)
11:59
Has a little bit of consistency to it.
281
719260
3000
Kıvamı epey yerinde.
12:03
This is Dr. Kang who's been working with us on this project,
282
723260
3000
Bu Dr. Kang. Bu projede olarak ekibi ile birlikte
12:06
and part of our team.
283
726260
2000
bizimle çalışıyor.
12:08
Thank you, Dr. Kang. I appreciate it.
284
728260
3000
Çok teşekkürler Dr. Kang. Sağolun.
12:11
(Applause)
285
731260
5000
(Alkışlar)
12:16
So this is actually a new generation.
286
736260
2000
Bu yeni bir nesil.
12:18
This is actually the printer that you see here onstage.
287
738260
2000
Bu sahnede gördüğünüz yazıcı.
12:20
And this is actually a new technology we're working on now.
288
740260
3000
Şu anda üzerinde çalıştığımız teknoloji bu.
12:24
In reality, we now have a long history of doing this.
289
744260
4000
Aslında, bunu uzun bür süredir geliştiriyoruz.
12:28
I'm going to share with you a clip
290
748260
2000
Sizinle bir süredir hastalara sunduğumuz teknolojiyi
12:30
in terms of technology we have had in patients now for a while.
291
750260
3000
görebilmeniz için bir kısa film paylaşacağım.
12:33
And this is actually a very brief clip --
292
753260
2000
Bu aslında çok kısa bir klip.
12:35
only about 30 seconds --
293
755260
2000
sadece 30 saniye --
12:37
of a patient who actually received an organ.
294
757260
3000
daha önce organ naklettiğimiz bir hastanın klibi.
12:40
(Video) Luke Massella: I was really sick. I could barely get out of bed.
295
760260
2000
(Video) Luke Massella: Gerçekten çok hastaydım. Yataktan bile çıkamıyordum.
12:42
I was missing school. It was pretty much miserable.
296
762260
3000
Okula gidemiyordum. Hayatım berbattı.
12:45
I couldn't go out
297
765260
2000
Dışarı çıkamıyordum
12:47
and play basketball at recess
298
767260
2000
teneffüste biraz basketbol oynamaya kalksam
12:49
without feeling like I was going to pass out
299
769260
2000
içeri girdiğimde bayılacakmış gibi
12:51
when I got back inside.
300
771260
2000
hissediyordum.
12:53
I felt so sick.
301
773260
3000
Çok hastaydım.
12:56
I was facing basically a lifetime of dialysis,
302
776260
3000
Hayat boyu diyalize mahkumdum,
12:59
and I don't even like to think about what my life would be like
303
779260
2000
ve hayat boyu böyle yaşamayı düşünmekten bile
13:01
if I was on that.
304
781260
2000
hoşlanmıyordum.
13:03
So after the surgery,
305
783260
2000
Ameliyattan sonra yaşantım
13:05
life got a lot better for me.
306
785260
2000
çok daha iyi hale geldi.
13:07
I was able to do more things.
307
787260
2000
daha çok ley yapabilir oldum.
13:09
I was able to wrestle in high school.
308
789260
2000
Lisede güreş takımına girdim,
13:11
I became the captain of the team, and that was great.
309
791260
3000
takım kaptanı oldum, harika birşeydi.
13:14
I was able to be a normal kid with my friends.
310
794260
3000
Arkadaşlarımın yanında normal bir çocuk olabildim.
13:17
And because they used my own cells to build this bladder,
311
797260
3000
Bu mesaneyi yaratırken benim kendi hücrelerimi kullandılar,
13:20
it's going to be with me.
312
800260
2000
bu nedenle yaşantım boyunca
13:22
I've got it for life, so I'm all set.
313
802260
3000
benimle birlikte olacak, tamamen halloldu.
13:25
(Applause)
314
805260
38000
(Alkışlar)
14:03
Juan Enriquez: These experiments sometimes work,
315
843260
2000
Juan Enriquez: Bu deneyler bazen işe yarar,
14:05
and it's very cool when they do.
316
845260
2000
ve işe yaratıklarında da müthiştirler.
14:07
Luke, come up please.
317
847260
2000
Luke, lütfen buraya gelir misin?
14:14
(Applause)
318
854260
15000
(Alkışlar)
14:29
So Luke, before last night,
319
869260
2000
Eee, Luke, dün akşamdan beri
14:31
when's the last time you saw Tony?
320
871260
2000
Tony'yi en son ne zaman gördün?
14:33
LM: Ten years ago, when I had my surgery --
321
873260
3000
LM: 10 yıl önce, ameliyat olduğum zaman --
14:36
and it's really great to see him.
322
876260
2000
ve onu yeniden görmek çok güzel.
14:38
(Laughter)
323
878260
2000
(Kahkaha)
14:40
(Applause)
324
880260
6000
(Alkışlar)
14:46
JE: And tell us a little bit about what you're doing.
325
886260
2000
JE: Bize biraz neler yaptığını anlat.
14:48
LM: Well right now I'm in college at the University of Connecticut.
326
888260
3000
LM: Şu anda Connecticut Üniversitesi'nde okuyorum
14:51
I'm a sophomore and studying communications, TV and mass media,
327
891260
4000
İletişim, TV ve Medya bölümündeyim, seneye bitiyor.
14:55
and basically trying to live life like a normal kid,
328
895260
3000
Ve normal bir genç gibi yaşantımı sürdürmeye çalışıyorum.
14:58
which I always wanted growing up.
329
898260
2000
Çocukken en büyük hayalim buydu.
15:00
But it was hard to do that when I was born with spina bifida
330
900260
2000
Ama Spina Bifida ile doğduğunuzda bu epey zor
15:02
and my kidneys and bladder weren't working.
331
902260
3000
böbreklerin ve mesanem çalışmıyordu.
15:05
I went through about 16 surgeries,
332
905260
2000
16 ameliyat geçirdim
15:07
and it seemed impossible to do that
333
907260
2000
ve bu imkansız görünüyordu.
15:09
when I was in kidney failure when I was 10.
334
909260
3000
Böbrek yetmezliğine girdiğimde 10 yaşındaydım.
15:12
And this surgery came along
335
912260
2000
daha sonra bu ameiyatı oldum ve
15:14
and basically made me who I am today
336
914260
2000
aslında bugün beni ben yapan ve
15:16
and saved my life.
337
916260
2000
hayatımı kurtaran bu teknik oldu.
15:18
(Applause)
338
918260
11000
(Alkışlar)
15:29
JE: And Tony's done hundreds of these?
339
929260
3000
JE: Tony, bu ameliyatlardan yüzlerce yaptı değil mi?
15:32
LM: What I know from, he's working really hard in his lab
340
932260
3000
LM: Bildiğim kadarı ile o laboratuvarında çok çalışıyor
15:35
and coming up with crazy stuff.
341
935260
2000
ve çılgın fükürler üretiyor.
15:37
I know I was one of the first 10 people to have this surgery.
342
937260
3000
Ben bu ameliyatı olan ilk 10 insandan biriyim.
15:40
And when I was 10, I didn't realize how amazing it was.
343
940260
3000
10 yaşındayken bunun ne kadar müthiş birşey olduğunu anlamamıştım.
15:43
I was a little kid, and I was like,
344
943260
2000
Küçük bir çocuktum ve
15:45
"Yeah. I'll have that. I'll have that surgery."
345
945260
2000
"Tabi olurum o ameliyatı" diye düşüniyordum.
15:47
(Laughter)
346
947260
2000
(Gülüşmeler)
15:49
All I wanted to do was to get better,
347
949260
2000
Tek istediğim iyileşmekti,
15:51
and I didn't realize how amazing it really was until now that I'm older
348
951260
3000
ve büyüyüp de onun yaptığı inanılmaz şeyleri görünce, şimdi
15:54
and I see the amazing things that he's doing.
349
954260
3000
anlıyorum ne kadar muhteşem bir şey olduğunu.
15:58
JE: When you got this call out of the blue --
350
958260
3000
JE: BU çağrıyı durduk yerde aldığında --
16:01
Tony's really shy,
351
961260
2000
Tony gerçekten çok utangaç ve
16:03
and it took a lot of convincing
352
963260
2000
Luke gibi birini buraya getirmek için
16:05
to get somebody as modest as Tony
353
965260
2000
Tony gibi alçakgönüllü birini
16:07
to allow us to bring Luke.
354
967260
3000
ikna etmemiz epey zor oldu.
16:10
So Luke, you go to your communications professors --
355
970260
2000
peki, Luke, İşletme Bölümü'ndeki profesörlerinden --
16:12
you're majoring in communications --
356
972260
2000
işletme okuyorsun deil mi?--
16:14
and you ask them for permission to come to TED,
357
974260
2000
TED'e gelmek için izin aldığında,
16:16
which might have a little bit to do with communications,
358
976260
2000
ki iletişim ile az da olsa ilgii olabilir
16:18
and what was their reaction?
359
978260
3000
tepkileri ne oldu?
16:21
LM: Most of my professors were all for it,
360
981260
2000
LM: Çoğu profesörüm destekledi,
16:23
and they said, "Bring pictures
361
983260
3000
"Senin için çok sevindim.", "Mutlaka resimleri getir,
16:26
and show me the clips online," and "I'm happy for you."
362
986260
3000
hatta internetteki videoları yayınlanınca bana göster" diyen oldu.
16:29
There were a couple that were a little stubborn,
363
989260
2000
Daha inatçı olan birkaç tane vardı.
16:31
but I had to talk to them.
364
991260
2000
onları ikna etmem gerekti.
16:33
I pulled them aside.
365
993260
3000
Onları kenara çekip durumu anlattım.
16:36
JE: Well, it's an honor and a privilege to meet you.
366
996260
2000
JE: Seninle tanışmak büyük bir ayrıcalık, onur duydum.
16:38
Thank you so much. (LM: Thank you so much.)
367
998260
2000
Çok teşekkür ederim. (LM: Çok teşekkürler.)
16:43
JE: Thank you, Tony.
368
1003260
2000
JE: Çok teşekkürler Tony.
16:45
(Applause)
369
1005260
3000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7