Why Climate Change Is a Threat to Human Rights | Mary Robinson | TED Talks

174,585 views ・ 2015-10-14

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Diba Szamosi Gözden geçirme: Melike Karasu
00:19
A question I'm often asked is,
0
19208
1936
Bana sıkça insan hakları ve adalete olan tutkumun
00:21
where did I get my passion for human rights and justice?
1
21168
4807
nereden geldiğini sorarlar.
00:26
It started early.
2
26658
1184
Genç yaşlarda başladı.
00:28
I grew up in the west of Ireland,
3
28515
2277
İrlanda'nın batısında,
00:30
wedged between four brothers,
4
30816
2061
dört erkek kardeşin arasında büyüdüm.
00:32
two older than me and two younger than me.
5
32901
2397
İkisi benden büyük, ikisi küçüktü.
Dolayısıyla, tabii ki insan haklarına,
00:35
So of course I had to be interested in human rights,
6
35695
3211
00:38
and equality and justice,
7
38930
2505
adalet ve eşitliğe ilgi duymak
ve dirseklerime güvenmek zorundaydım!
00:41
and using my elbows!
8
41459
1721
(Kahkahalar)
00:43
(Laughter)
9
43204
1813
Ve bu konulara ilgim devam etti.
00:45
And those issues stayed with me and guided me,
10
45041
2989
00:48
and in particular,
11
48054
1626
Özellikle de İrlanda'nın ilk kadın
00:49
when I was elected the first woman President of Ireland,
12
49704
4550
Cumhurbaşkanı seçildiğim
00:54
from 1990 to 1997.
13
54278
2896
1990-1997 döneminde.
00:57
I dedicated my presidency
14
57539
2517
Başkanlığımı İrlanda'da dışlandığını
01:00
to having a space for those who felt marginalized on the island of Ireland,
15
60080
5457
düşünenlere yer açmaya, İrlanda'nın
kuzeyi ile güneyinde yaşayanları
01:05
and bringing together communities from Northern Ireland
16
65561
2729
bir araya getirmeye ve
01:08
with those from the Republic,
17
68314
1740
birlikte barışı inşa etmeye adadım.
01:10
trying to build peace.
18
70078
1950
01:12
And I went as the first Irish president to the United Kingdom
19
72465
5250
İngiltere'ye giden ve Kraliçe II. Elizabeth
01:17
and met with Queen Elizabeth II,
20
77739
2986
ile buluşan ilk İrlanda Cumhurbaşkanı oldum
01:20
and also welcomed to my official residence --
21
80749
3808
ve ayrıca "Áras an Uachtaráin" adı verilen cumhurbaşkanlığı konutumda
01:24
which we call "Áras an Uachtaráin," the house of the president --
22
84581
3779
01:28
members of the royal family,
23
88384
2246
kraliyet ailesi üyeleri ile
01:30
including, notably, the Prince of Wales.
24
90654
2780
Galler Prensi'ni de ağırladım.
01:33
And I was aware that at the time of my presidency,
25
93946
6362
Cumhurbaşkanlığı dönemimde İrlanda'nın,
01:40
Ireland was a country beginning a rapid economic progress.
26
100332
4972
hızlı bir ekonomik kalkınma sürecine girdiğinin farkındaydım.
01:45
We were a country that was benefiting from the solidarity of the European Union.
27
105772
6768
Avrupa Birliği (AB) dayanışmasından
yararlanan bir ülkeydik.
01:53
Indeed, when Ireland first joined the European Union in 1973,
28
113607
5004
Gerçekten de, 1973'te İrlanda, AB'ye üye olduğunda
01:58
there were parts of the country that were considered developing,
29
118635
3356
bazı bölgeler tam kalkınmamıştı,
02:02
including my own beloved native county, County Mayo.
30
122015
3480
güzel memleketim Mayo dahil.
Yatırımları ve istihdamı artırmak;
02:06
I led trade delegations here to the United States,
31
126563
4311
ekonomi, sağlık, eğitim sistemi ve
02:10
to Japan, to India,
32
130898
2886
kalkınmamızı güçlendirmek için,
02:13
to encourage investment, to help to create jobs,
33
133808
3266
ABD, Japonya ve Hindistan'a giden
02:17
to build up our economy,
34
137098
1326
ticaret heyetlerine başkanlık ettim.
02:18
to build up our health system, our education --
35
138448
2294
02:20
our development.
36
140766
1341
02:22
What I didn't have to do as president
37
142956
3020
Bir Devlet Başkanı olarak,
02:26
was buy land on mainland Europe,
38
146000
4641
ülkemiz sular altında kaldığında
02:30
so that Irish citizens could go there because our island was going underwater.
39
150665
6236
İrlandalılar Avrupa'ya gidebilsinler diye
Avrupa'dan toprak satın almayı düşünmek zorunda kalmadım."
02:37
What I didn't have to think about,
40
157711
1630
Bir devlet başkanı veya Anayasa hukukçusu olarak,
02:39
either as president or as a constitutional lawyer,
41
159365
2675
02:42
was the implications for the sovereignty of the territory
42
162064
3652
düşünmem gerekmeyen şey,
iklim değişikliğinin
02:45
because of the impact of climate change.
43
165740
2593
egemenliğimiz üzerindeki etkileriydi.
02:49
But that is what President Tong, of the Republic of Kiribati,
44
169309
4771
Fakat, Kiribati Cumhuriyeti'ni Cumhurbaşkanı Tong,
her sabah bunu düşünerek uyanmak zorundaydı.
02:54
has to wake up every morning thinking about.
45
174104
2751
02:57
He has bought land in Fiji as an insurance policy,
46
177470
5258
Güvence olarak, Fiji'den toprak satın aldı
03:02
what he calls, "migration with dignity,"
47
182752
2996
"onurlu göç" adını verdiği durum.
03:06
because he knows that his people may have to leave their islands.
48
186537
4564
Çünkü, halkının bir gün
adadan ayrılması gerekebileceğini biliyor.
03:12
As I listened to President Tong describing the situation,
49
192295
5088
Kendisini dinlerken, bu durumun
03:17
I really felt that this was a problem that no leader should have to face.
50
197407
6371
hiçbir liderin karşılaşmaması gereken
bir sorun olduğunu gerçekten hissettim.
03:24
And as I heard him speak about the pain of his problems,
51
204194
5766
Sorunları hakkındaki
konuşmasını dinlerken,
03:29
I thought about Eleanor Roosevelt.
52
209984
2396
Eleanor Roosevelt'i düşündüm.
03:33
I thought about her and those who worked with her
53
213703
4376
Onu ve 1948'de başkanlığını yaptığı
03:38
on the Commission on Human Rights, which she chaired in 1948,
54
218103
5078
İnsan Hakları Komisyonundaki çalışanları düşündüm,
03:43
and drew up the Universal Declaration of Human Rights.
55
223205
4012
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni yazmışlardı.
Onlara göre, insanların neden olduğu
03:48
For them, it would have been unimaginable
56
228036
3578
03:51
that a whole country could go out of existence
57
231638
4634
iklim değişikliği sonucu bir ülkenin
ortadan kalkması düşünülemezdi bile.
03:56
because of human-induced climate change.
58
236296
3421
03:59
I came to climate change not as a scientist or an environmental lawyer,
59
239741
4749
İklim değişikliği toplantısına
bir bilimadamı veya
çevre savunucusu olarak gelmedim.
04:04
and I wasn't really impressed by the images of polar bears
60
244514
3959
Kutup ayıları ve eriyen buzulların görüntülerini de
04:08
or melting glaciers.
61
248497
1610
etkileyici bulmuyorum.
04:10
It was because of the impact on people,
62
250131
3524
Buraya, insanlar üzerindeki etkisi için geldim
ve hakları üzerindeki etkisi --
04:14
and the impact on their rights --
63
254004
3073
gıda, güvenli su, sağlık,
04:17
their rights to food and safe water, health, education and shelter.
64
257101
5131
eğitim ve barınma hakları nedeniyle geldim.
04:22
And I say this with humility,
65
262256
4377
Ve bunu alçakgönüllülükle söylüyorum,
04:26
because I came late to the issue of climate change.
66
266657
3935
çünkü iklim değişikliği sorununun farkına geç vardım.
04:30
When I served
67
270894
1151
1997-2002 arasında, BM İnsan Hakları
04:32
as UN High Commissioner for Human Rights
68
272069
2000
Yüksek Temsilcisi iken,
04:34
from 1997 to 2002,
69
274093
3230
iklim değişikliği benim için öncelik taşımıyordu.
04:37
climate change wasn't at the front of my mind.
70
277347
2206
Bu konuda tek bir konuşma bile yaptığımı hatırlamıyorum.
04:39
I don't remember making a single speech on climate change.
71
279577
3897
BM' de iklim değişikliği sorunu ile ilgilenen
04:43
I knew that there was another part of the United Nations --
72
283498
3303
04:46
the UN Convention on Climate Change --
73
286825
2158
BM İklim Değişikliği Sözleşmesi kısmının olduğunu biliyordum.
04:49
that was dealing with the issue of climate change.
74
289007
3721
04:52
It was later when I started to work in African countries
75
292752
4360
Konunun ciddiyetini Afrika ülkelerinde kalkınma ve insan hakları
konusunda çalışmaya başladığımda anladım.
04:57
on issues of development and human rights.
76
297136
3268
O günden bu yana hep şu cümleyi işittim:
05:00
And I kept hearing this pervasive sentence:
77
300428
3262
05:03
"Oh, but things are so much worse now, things are so much worse."
78
303714
4351
"Fakat işler bugün çok daha kötü durumda, çok kötü.
05:08
And then I explored what was behind that;
79
308502
3366
Bu cümlenin anlamını o zaman keşfettim;
05:11
it was about changes in the climate --
80
311892
3309
iklim değişikliğinden, iklim şoklarından
05:15
climate shocks, changes in the weather.
81
315225
2920
ve hava değişikliklerinden bahsediyordu.
05:18
I met Constance Okollet,
82
318859
2028
Uganda'nın doğusunda bir kadın grubu kuran
05:20
who had formed a women's group in Eastern Uganda,
83
320911
3158
Constance Okollet ile görüştüm.
05:24
and she told me that when she was growing up,
84
324093
2627
Çocukluğunda, köyde normal bir yaşam sürdüklerini ve
05:26
she had a very normal life in her village and they didn't go hungry,
85
326744
4333
aç kalmadıklarını anlattı.
05:31
they knew that the seasons would come as they were predicted to come,
86
331101
5329
Mevsimlerin her zamanki gibi geleceğini düşünüyorlardı,
tohumları ne zaman ekeceklerini ve
05:36
they knew when to sow and they knew when to harvest,
87
336454
2777
ne zaman hasat edeceklerini biliyorlardı
05:39
and so they had enough food.
88
339255
2372
ve böylece yeterli gıdaları oluyordu.
Fakat son yıllarda,
05:42
But, in recent years,
89
342008
2325
05:44
at the time of this conversation,
90
344357
1924
bu tartışmaların yaşandığı zamanlarda,
05:46
they had nothing but long periods of drought,
91
346305
3230
uzun süren kuraklıklar ve ardından
ani sel felaketleri ve ardından daha fazla
05:49
and then flash flooding,
92
349559
1651
05:51
and then more drought.
93
351234
1721
kuraklık yaşamaya başladılar.
05:53
The school had been destroyed,
94
353280
1541
Okullar zarar görmüş,
05:54
livelihoods had been destroyed,
95
354845
1539
yaşamları zarar görmüş,
05:56
their harvest had been destroyed.
96
356408
1774
ürünleri telef olmuştu.
05:58
She forms this women's group to try to keep her community together.
97
358206
4606
O, halkını bir arada tutmak için bir kadın grubu kurdu.
06:03
And this was a reality that really struck me,
98
363169
5160
Ve bu, gerçekten beni etkileyen bir gerçeklik olmuştu.
06:08
because of course, Constance Okollet wasn't responsible
99
368353
4385
Çünkü, bu soruna yol açan sera gazlarının sorumlusu
06:12
for the greenhouse gas emissions that were causing this problem.
100
372762
3666
Constance Okollet değildi.
06:16
Indeed, I was very struck about the situation in Malawi
101
376809
4142
Gerçekten de, bu yıl ocak ayında Malavi'de
yaşananlardan çok etkilendim.
06:20
in January of this year.
102
380975
1882
06:22
There was an unprecedented flooding in the country,
103
382881
3127
Eşi görülmemiş bir sel felaketi yaşanmış
ülkenin üçte birini etkilemiş,
06:26
it covered about a third of the country,
104
386032
2382
06:28
over 300 people were killed,
105
388438
2166
300'den fazla insan ölmüş,
06:30
and hundreds of thousands lost their livelihoods.
106
390628
3293
ve yüz binlerce kişi geçim kaynağını kaybetmişti.
06:34
And the average person in Malawi
107
394388
3096
Ortalama bir Malavi vatandaşı
06:37
emits about 80 kg of CO2 a year.
108
397508
4943
yılda ortalama 80 kg. CO2 salıyor.
Bir ABD vatandaşı ise yılda
06:43
The average US citizen emits about 17.5 metric tons.
109
403166
5524
yaklaşık 17.5 ton CO2 salıyor.
06:49
So those who are suffering disproportionately
110
409126
3691
Yani bu denli orantısız acı çekenler:
06:52
don't drive cars, don't have electricity, don't consume very significantly,
111
412841
6841
araba kullanmayan, elektriği olmayan
çok fazla tüketmeyen insanlar,
ve bu insanlar iklim değişikliği sebebiyle
06:59
and yet they are feeling more and more
112
419706
3158
giderek daha fazla etkileniyorlar
07:02
the impacts of the changes in the climate,
113
422888
4389
ve iklim değişikliği, bu halkların
07:07
the changes that are preventing them from knowing how to grow food properly,
114
427301
4269
nasıl bitki yetiştireceklerini
ve geleceğe nasıl bakmaları
07:11
and knowing how to look after their future.
115
431594
3619
gerektiğini bilmelerini engelliyor.
07:15
I think it was really the importance of the injustice
116
435514
7000
Sanırım beni en çok etkileyen şey adaletsizlik olmuştu.
07:23
that really struck me very forcibly.
117
443031
3006
Bu adaletsizliğin bazı bölümlerini gideremeyeceğimizi biliyorum
07:26
And I know that we're not able to address some of that injustice
118
446061
7000
07:33
because we're not on course for a safe world.
119
453136
3467
çünkü güvenli bir dünyaya doğru gitmiyoruz.
07:36
Governments around the world agreed at the conference in Copenhagen,
120
456627
6389
Dünya genelinde hükümetler,
küresel ısınmadaki artışın
sanayi öncesi döneme göre
2 derece ile sınırlandırılması
07:43
and have repeated it at every conference on climate,
121
463040
3714
konusunda Kopenhag Konferansı'nda
07:46
that we have to stay below two degrees Celsius
122
466778
3460
mutabık kaldılar ve sonraki tüm konferanslarda da bunu tekrarladılar.
07:50
of warming above pre-Industrial standards.
123
470262
3387
07:53
But we're on course for about four degrees.
124
473673
2912
Fakat, 4 derece artma yolunda ilerliyoruz.
07:56
So we face an existential threat to the future of our planet.
125
476609
4873
Yani, gezegenimizin geleceği varoluşsal bir tehdit altında.
08:01
And that made me realize
126
481506
1620
İşte bu durum, 21. yüzyılda insan haklarına
08:03
that climate change is the greatest threat to human rights in the 21st century.
127
483150
6083
yönelik en büyük tehdidin
iklim değişikliği olduğunu anlamama sebep oldu.
08:09
And that brought me then to climate justice.
128
489566
3635
Buradan iklim adaletine geldim.
08:13
Climate justice responds to the moral argument --
129
493225
4159
İklim adaleti, iklim değişikliğiyle mücadelede
08:17
both sides of the moral argument --
130
497408
2032
tüm taraflara ahlaki bir sorumluluk yüklüyor.
08:19
to address climate change.
131
499464
2418
08:21
First of all,
132
501906
1151
Öncelikle, en çok etkilenen ve
08:23
to be on the side of those who are suffering most and are most effected.
133
503081
3864
zarar görenlerin yanında olmak gerekiyor.
08:27
And secondly,
134
507294
1357
İkincisi, iklim değişikliğiyle mücadeleye başlarken
08:28
to make sure that they're not left behind again, when we start to move
135
508675
5001
bu insanların yine ihmal edilmemesi gerekiyor.
08:33
and start to address climate change with climate action,
136
513700
2809
08:36
as we are doing.
137
516533
1522
08:39
In our very unequal world today,
138
519834
2794
Eşitsizliklerle dolu dünyamızda,
08:42
it's very striking how many people are left behind.
139
522652
3579
ne kadar çok insanın
geride bırakıldığını görmek çok çarpıcı.
08:46
In our world of 7.2 billion people, about 3 billion are left behind.
140
526929
6008
7.2 milyar insanın yaşadığı dünyamızda
yaklaşık 3 milyar insan geride bırakılmış durumda.
08:53
1.3 billion don't have access to electricity,
141
533262
4413
1.3 milyar kişinin elektriğe erişimi yok,
08:57
and they light their homes with kerosene and candles,
142
537699
3504
evlerini gaz yağı ve
mumlarla aydınlatıyorlar.
09:01
both of which are dangerous.
143
541227
1675
ikisi de tehlikeli.
09:02
And in fact they spend a lot of their tiny income on that form of lighting.
144
542926
6491
Zaten az olan gelirlerinin büyük bölümünü
bu aydınlatma ürünleri için harcıyorlar.
09:09
2.6 billion people cook on open fires --
145
549441
3853
2.6 milyar insan açık fırınlarda- kömür, odun ve tezekte
09:13
on coal, wood and animal dung.
146
553794
3509
yemek pişiriyor.
Bu durum, kapalı alanda duman soluma nedeniyle
09:17
And this causes about 4 million deaths a year
147
557327
4674
her yıl, çoğu kadın, yaklaşık 4 milyon insanın
09:22
from indoor smoke inhalation,
148
562025
2222
09:24
and of course, most of those who die are women.
149
564271
3910
ölümüne neden oluyor.
09:28
So we have a very unequal world,
150
568792
3841
Çok adaletsiz bir dünyamız var.
Alıştığımızın dışına çıkmamız gerekiyor.
09:33
and we need to change from "business as usual."
151
573046
6055
İhtiyaç duyulan değişimin kapsamını ve
09:39
And we shouldn't underestimate the scale and the transformative nature
152
579125
6064
dönüştürücü niteliğini küçümsememeliyiz.
09:45
of the change which will be needed,
153
585213
2737
09:47
because we have to go to zero carbon emissions by about 2050,
154
587974
6589
Çünkü, karbon gazı salınımını
2050'ye kadar sıfıra indirmemiz gerekiyor
eğer ısınmayı 2 derecenin altında tutmak istiyorsak.
09:54
if we're going to stay below two degrees Celsius of warming.
155
594587
4365
09:58
And that means we have to leave about two-thirds of the known resources
156
598976
5000
Bu durum, yer altındaki bilinen fosil yakıtların üçte ikisini
kullanmayı bırakmamız gerektiği anlamına geliyor.
10:04
of fossil fuels in the ground.
157
604000
2207
10:06
It's a very big change,
158
606564
1723
Bu çok büyük bir değişim
10:08
and it means that obviously,
159
608311
2532
ve açıkçası sanayileşmiş ülkelerin
10:10
industrialized countries must cut their emissions,
160
610867
2642
karbon gazı salınımlarını azaltmaları,
10:13
must become much more energy-efficient,
161
613533
2071
enerji verimliliğini sağlamaları ve
10:15
and must move as quickly as possible to renewable energy.
162
615628
3936
en hızlı şekilde yenilenebilir enerjiye
geçmeleri gerektiği anlamına geliyor.
10:20
For developing countries and emerging economies,
163
620199
4380
Gelişmekte olan ülkeler ve
yükselen ekonomiler için sorun ve en zor görev; salınımsız büyümek.
10:24
the problem and the challenge is to grow without emissions,
164
624603
4557
10:29
because they must develop; they have very poor populations.
165
629184
3314
Çünkü kalkınmak zorundalar; halkları çok fakir.
10:32
So they must develop without emissions, and that is a different kind of problem.
166
632522
5760
Yani, karbon salınımı olmadan kalkınmak zorundalar.
Bu da ayrı bir sorun.
10:38
Indeed, no country in the world has actually grown without emissions.
167
638590
5015
Gerçekten de, hiçbir ülke salınımsız büyümedi.
Tüm ülkeler fosil yakıtlarla kalkındı
10:44
All the countries have developed with fossil fuels,
168
644132
2404
ve ardından yenilenebilir enerjiye geçti.
10:46
and then may be moving to renewable energy.
169
646560
2298
10:48
So it is a very big challenge,
170
648882
2339
Bu büyük bir zorluk ve
10:51
and it requires the total support of the international community,
171
651245
4710
uluslararası toplumun
tam desteğini gerektiriyor.
10:55
with the necessary finance and technology, and systems and support,
172
655979
4936
Gerekli finans, teknoloji ve sistem ve desteği ile.
11:00
because no country can make itself safe from the dangers of climate change.
173
660939
6762
Çünkü hiçbir ülke
iklim değişikliğinin zararlarından kendini koruyamaz.
11:08
This is an issue that requires complete human solidarity.
174
668007
4648
Bu sorun tüm insanlığın
dayanışmasını gerektiriyor.
11:13
Human solidarity, if you like, based on self-interest --
175
673306
3337
İnsanlık dayanışması, belki, kişisel çıkarlara dayalı
11:16
because we are all in this together,
176
676667
2280
çünkü hepimiz aynı gemideyiz.
11:18
and we have to work together
177
678971
1395
Ve 2050'de sıfır karbon hedefine
11:20
to ensure that we reach zero carbon by 2050.
178
680390
5390
ulaşmak için birlikte çalışmak zorundayız.
11:26
The good news is that change is happening,
179
686675
2763
Neyse ki değişim yaşanıyor, hem de hızlı bir şekilde.
11:29
and it's happening very fast.
180
689462
1904
11:32
Here in California,
181
692131
1274
Burada Kaliforniya'da
11:33
there's a very ambitious emissions target to cut emissions.
182
693429
4006
salınımı azaltmak için çok iddialı bir hedef var.
11:37
In Hawaii, they're passing legislation
183
697966
2805
Havai 2045'e kadar tamamen
11:40
to have 100 percent renewable energy by 2045.
184
700795
4626
yenilenebilir enerjiye geçmek için
yasa kabul ediyor.
11:45
And governments are very ambitious around the world.
185
705731
3650
Dünya genelinde hükümetler de çok istekli.
11:49
In Costa Rica, they have committed to being carbon-neutral by 2021.
186
709731
4667
Kosta Rika, 2021'de karbonsuz olma taahhüdünde bulundu.
11:55
In Ethiopia, the commitment is to be carbon-neutral by 2027.
187
715110
6068
Etiyopya ise 2027'de karbonsuz olmayı taahhüt etti.
12:01
Apple have pledged that their factories in China will use renewable energy.
188
721921
6215
Apple firması, Çin'deki fabrikalarında
yenilenebilir enerji kullanmayı taahhüt etti.
12:08
And there is a race on at the moment
189
728440
2853
Şu anda, gelgit ve dalga enerjisinden
12:11
to convert electricity from tidal and wave power,
190
731317
3937
elektrik üretme konusunda bir yarış var
12:15
in order that we can leave the coal in the ground.
191
735278
4219
böylece kömürü yer altında bırakabileceğiz.
12:19
And that change is both welcome and is happening very rapidly.
192
739521
4823
Değişim memnuniyet verici ve hızlı gerçekleşiyor.
12:24
But it's still not enough,
193
744368
1385
Fakat bu hala yeterli değil,
12:25
and the political will is still not enough.
194
745777
2267
ve siyasi irade de hala yeterli değil.
12:28
Let me come back to President Tong and his people in Kiribati.
195
748475
4967
Cumhurbaşkanı Tong ve Kiribati halkına dönecek olursam,
12:34
They actually could be able to live on their island and have a solution,
196
754077
6791
aslında adalarında yaşayabilirler ve bir çözüm var.
12:40
but it would take a lot of political will.
197
760892
2221
Fakat bunun için büyük bir siyasi irade gerekli.
12:43
President Tong told me about his ambitious idea
198
763600
4148
Cumhurbaşkanı Tong bana
halkının yaşadığı küçük adaları yüzdürme
12:47
to either build up or even float the little islands where his people live.
199
767772
6360
veya yeniden inşa etme planından bahsetti.
12:55
This, of course, is beyond the resources of Kiribati itself.
200
775018
4066
Bu elbette Kiribati'nin imkanlarının ötesinde.
Diğer ülkelerin büyük dayanışma ve
12:59
It would require great solidarity and support from other countries,
201
779425
3731
destek vermeleri gerekiyor.
13:03
and it would require the kind of imaginative idea
202
783180
4222
Havada uzay istasyonu kurduğumuz zamanki gibi
13:07
that we bring together when we want to have a space station in the air.
203
787426
4553
yaratıcı düşünceleri bir araya getirmek gerekiyor.
13:12
But wouldn't it be wonderful to have this engineering wonder
204
792436
4855
Mühendisliğin, bir halkın kendi topraklarında yaşamasına
13:17
and to allow a people to remain in their sovereign territory,
205
797315
3533
ve milletler topluluğunun parçası
13:20
and be part of the community of nations?
206
800872
3119
olarak kalmasına imkan vermesi harika olmaz mı?
Bu, üzerinde düşünmemiz
13:24
That is the kind of idea that we should be thinking about.
207
804015
4783
gereken türden bir düşünce.
13:29
Yes, the challenges of the transformation we need are big,
208
809681
4774
Evet, ihtiyaç duyduğumuz dönüşümün önündeki
zorluklar büyük,
13:34
but they can be solved.
209
814479
2548
fakat çözülebilir. Halk olarak
13:37
We are actually, as a people,
210
817051
2031
sorunları aşmak için bir araya gelme konusunda
13:39
very capable of coming together to solve problems.
211
819106
3294
çok yetenekliyiz.
13:42
I was very conscious of this as I took part this year
212
822806
3634
1945'te, 2. Dünya Savaşı'nın bitiminin
13:46
in commemoration of the 70th anniversary
213
826464
3757
70. yılı anma törenlerine katıldığımda
13:50
of the end of the Second World War in 1945.
214
830245
4665
bunun gayet farkındaydım.
13:55
1945 was an extraordinary year.
215
835744
2601
1945 olağanüstü bir yıldı.
13:59
It was a year when the world faced
216
839367
2606
Dünyanın çözülemez gibi görünen sorunlarla
14:01
what must have seemed almost insoluble problems --
217
841997
3527
karşı karşıya olduğu;
14:05
the devastation of the world wars, particularly the Second World War;
218
845548
4549
dünya savaşlarının yıkıcılığıyla, özellikle ikincisinin,
14:10
the fragile peace that had been brought about;
219
850121
3207
kırılgan bir barışın ortaya çıktığı,
14:13
the need for a whole economic regeneration.
220
853352
2634
baştan aşağı ekonomik bir yenilenme ihtiyacının bulunduğu bir yıldı.
14:16
But the leaders of that time didn't flinch from this.
221
856643
4225
Fakat o dönemin liderleri bundan kaçmadılar.
14:20
They had the capacity, they had a sense of being driven by
222
860892
4330
İmkanları ve dünyanın bir daha asla
14:25
never again must the world have this kind of problem.
223
865246
4051
bu tür bir sorun yaşamaması gerektiği şeklinde düşünceleri vardı.
14:29
And they had to build structures for peace and security.
224
869321
3716
Barış ve güvenlik için gerekli
yapıları oluşturmak zorundaydılar.
14:33
And what did we get? What did they achieve?
225
873061
3461
Ve neler kazandık? Neyi başardılar?
14:36
The Charter of the United Nations,
226
876546
2619
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi,
14:39
the Bretton Woods institutions, as they're called, The World Bank,
227
879189
3551
Bretton Woods kurumları
14:42
and the International Monetary Fund.
228
882764
2437
yani Dünya Bankası ve
Uluslararası Para Fonu (IMF),
14:45
A Marshall Plan for Europe, a devastated Europe,
229
885225
3374
harap olmuş Avrupa'yı
14:48
to reconstruct it.
230
888623
1922
yeniden inşa etmek için Marshall Planı,
14:50
And indeed a few years later,
231
890569
2061
ve birkaç yıl sonra da,
14:52
the Universal Declaration of Human Rights.
232
892654
3153
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi.
14:56
2015 is a year that is similar in its importance
233
896364
5614
2015 yılı, önemi ve benzer zorlukları
15:02
to 1945, with similar challenges and similar potential.
234
902002
4851
açısından 1945'e benzeyen bir yıl.
15:07
There will be two big summits this year:
235
907377
3023
Bu yıl iki büyük zirve yapılacak.
15:10
the first one, in September in New York,
236
910424
2779
İlki, Eylül ayında New York'ta yapılacak olan
15:13
is the summit for the sustainable development goals.
237
913227
3285
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Zirvesi.
15:17
And then the summit in Paris in December, to give us a climate agreement.
238
917071
5478
Diğeri, Aralık ayında Paris'te düzenlenecek olan
iklim değişikliği anlaşması zirvesi.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri,
15:23
The sustainable development goals are intended to help countries
239
923365
6327
ülkelerin dünyamızla uyum içinde,
15:29
to live sustainably, in tune with Mother Earth,
240
929716
4110
eko sistemleri yok etmeden,
15:33
not to take out of Mother Earth and destroy ecosystems,
241
933850
5326
dünya ile uyum içinde, sürdürülebilir bir kalkınma ile yaşam sürmelerine
15:39
but rather, to live in harmony with Mother Earth,
242
939200
3614
15:42
by living under sustainable development.
243
942838
3829
yardımcı olmayı amaçlıyor.
15:46
And the sustainable development goals
244
946691
2373
Ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri
15:49
will come into operation for all countries
245
949088
2385
tüm ülkeler için 1 Ocak 2016 tarihinde uygulanmaya başlanacak.
15:51
on January 1, 2016.
246
951497
2872
15:54
The climate agreement --
247
954814
1177
Bağlayıcı bir iklim değişikliği anlaşması gerekli.
15:56
a binding climate agreement --
248
956015
1516
15:57
is needed because of the scientific evidence
249
957555
3664
Çünkü, bilimsel kanıtlar yaklaşık 4 derece
16:01
that we're on a trajectory for about a four-degree world
250
961243
2917
artış yolunda ilerlediğimizi gösteriyor.
16:04
and we have to change course to stay below two degrees.
251
964184
3488
Bunu 2 derecenin altında tutmak için
gidişatımızı değiştirmek zorundayız.
16:08
So we need to take steps that will be monitored and reviewed,
252
968033
5524
Emisyonları nasıl kesebileceğimiz ve
yenilenebilir enerjiye
daha hızlı nasıl geçebileceğimize ilişkin
16:13
so that we can keep increasing the ambition of how we cut emissions,
253
973581
4398
hedeflerimizi ilerletmek,
güvenli bir dünyaya sahip olmak için
16:18
and how we move more rapidly to renewable energy,
254
978003
3116
izlenecek ve gözden geçirilecek
16:21
so that we have a safe world.
255
981143
3003
adımlar atmak zorundayız.
16:27
The reality is that this issue is much too important
256
987665
6183
Açıkçası, bu konu politikacılara ve Birleşmiş Milletler'e
16:33
to be left to politicians and to the United Nations.
257
993872
3563
bırakılamayacak kadar önemli.
16:37
(Laughter)
258
997459
1001
(Kahkahalar)
16:38
It's an issue for all of us,
259
998484
1578
Bu hepimizin sorunu,
daha fazla ivmeye ihtiyaç duyduğumuz bir konu.
16:40
and it's an issue where we need more and more momentum.
260
1000086
3964
16:44
Indeed, the face of the environmentalist has changed,
261
1004911
3485
Adalet boyutu nedeniyle çevrecilerin yüzleri değişti.
16:48
because of the justice dimension.
262
1008420
2309
16:50
It's now an issue for faith-based organizations,
263
1010753
3220
Bu konu artık Papa Francis'in ve
16:53
under very good leadership from Pope Francis,
264
1013997
3172
fosil yakıtlardan uzaklaşan İngiltere Kilisesi'nin öncülüğünde
16:57
and indeed, the Church of England,
265
1017193
1772
16:58
which is divesting from fossil fuels.
266
1018989
2443
inanç temelli kuruluşların bir sorunu haline geldi.
17:01
It's an issue for the business community,
267
1021456
3758
Bu aynı zamanda iş dünyasının bir sorunu.
17:05
and the good news is
268
1025238
1404
İyi haber şu ki;
17:06
that the business community is changing very rapidly --
269
1026666
2910
fosil yakıt sanayii hariç, iş dünyası hızlı bir şekilde değişiyor.
17:09
except for the fossil fuel industries --
270
1029600
2185
17:11
(Laughter)
271
1031809
1595
(Kahkahalar)
17:13
Even they are beginning to slightly change their language --
272
1033428
3296
Hatta fosil sanayii bile yavaş yavaş değişmeye başladı.
17:16
but only slightly.
273
1036748
981
17:17
But business is not only moving rapidly to the benefits of renewable energy,
274
1037753
4691
İş dünyası yenilenebilir enerjinin faydalarına doğru
hızla hareket etmekle kalmadı,aynı zamanda
17:22
but is urging politicians to give them more signals,
275
1042468
2723
daha hızlı hareket etmek için
politikacılardan daha fazla sinyal istemeye başladılar.
17:25
so that they can move even more rapidly.
276
1045215
1975
17:27
It's an issue for the trade union movement.
277
1047214
2001
Bu sorun Ticaret Birliği Hareketinin de bir sorunu.
17:29
It's an issue for the women's movement.
278
1049239
2023
Kadın hareketlerinin de bir sorunu.
17:31
It's an issue for young people.
279
1051286
2078
Gençlerin de sorunu.
17:33
I was very struck when I learned that Jibreel Khazan,
280
1053388
5802
Woolworth oturma eyleminde yer alan
Greensboro Dörtlüsünden biri olan Jibreel Khazan'ın
17:39
one of the Greensboro Four who had taken part in the Woolworth sit-ins,
281
1059214
5644
17:44
said quite recently that
282
1064882
1514
geçenlerde iklim değişikliğinin gençler için
17:46
climate change is the lunch counter moment for young people.
283
1066420
6002
"lunch counter moment"*i olduğunu söylediğinde çok etkilendim.
17:52
So, lunch counter moment for young people of the 21st century --
284
1072446
4288
Yani, 21. yüzyıl gençlerinin "lunch counter moment"i,
17:56
the sort of real human rights issue of the 21st century,
285
1076758
4341
bir nevi 21. yüzyılın insan hakları konusu.
18:01
because he said it is the greatest challenge
286
1081123
2770
Çünkü iklim değişikliğinin dünyadaki adalet ve eşitliğe
18:03
to humanity and justice in our world.
287
1083917
3592
en büyük tehdit olduğunu söylüyor.
18:08
I recall very much the Climate March last September,
288
1088391
4106
Geçen Eylül ayındaki İklim Yürüyüşü'nü hatırlıyorum,
18:12
and that was a huge momentum,
289
1092521
1801
büyük bir ivme vardı,
18:14
not just in New York, but all around the world.
290
1094346
2962
sadece New York'ta değil, dünyanın her yerinde.
18:17
and we have to build on that.
291
1097332
2270
Bunu devam ettirmeliyiz.
18:19
I was marching with some of The Elders family,
292
1099626
3111
Yaşlı bir grubun arkasında yürüyordum
18:22
and I saw a placard a little bit away from me,
293
1102761
5027
ve benden biraz uzakta bir pankart gördüm
18:27
but we were wedged so closely together --
294
1107812
1954
fakat o kadar sıkışıktık ki, ne de olsa New York sokaklarında
18:29
because after all, there were 400,000 people out in the streets of New York --
295
1109790
3675
400 bin kişi vardı, o nedenle pankarta yaklaşamadım.
18:33
so I couldn't quite get to that placard,
296
1113489
1913
18:35
I would have just liked to have been able to step behind it,
297
1115426
3081
Daha ziyade, arkasından yürümek istedim,
18:38
because it said, "Angry Grannies!"
298
1118531
2446
Çünkü "Öfkeli Nineler" yazıyordu.
18:41
(Laughter)
299
1121001
1323
18:42
That's what I felt.
300
1122348
1454
(Kahkahalar)
18:43
And I have five grandchildren now,
301
1123826
3973
Şimdi 5 torunum var.
18:47
I feel very happy as an Irish grandmother to have five grandchildren,
302
1127823
4288
5 torun sahibi bir İrlandalı bir nine olarak mutluyum
ve onların dünyasını düşünüyorum,
18:52
and I think about their world,
303
1132135
3043
2050 yılında dünyayı 9 milyar insanla paylaştıklarında
18:55
and what it will be like when they will share that world
304
1135202
3161
18:58
with about 9 billion other people in 2050.
305
1138387
4046
dünyanın nasıl bir yere benzeyeceğini düşünüyorum.
19:03
We know that inevitably it will be a climate-constrained world,
306
1143574
4655
Biliyoruz ki saldığımız gazlar nedeniyle
iklim değişikliğiyle kısıtlanmış bir dünya kaçınılmaz,
19:08
because of the emissions we've already put up there,
307
1148253
2849
19:11
but it could be a world that is much more equal and much fairer,
308
1151126
5397
fakat yaşadığımız dünyadan çok daha eşit
ve adil bir dünya olabilir, daha iyi sağlık, daha iyi iş,
19:16
and much better for health, and better for jobs
309
1156547
2582
19:19
and better for energy security,
310
1159153
1972
ve daha iyi enerji güvenliği sağlanabilir,
19:21
than the world we have now,
311
1161149
1827
eğer yeterince ve hızlı bir şekilde yenilenebilir enerjiye geçebilir
19:23
if we have switched sufficiently and early enough to renewable energy,
312
1163000
7000
ve kimseyi ihmal etmezsek.
19:30
and no one is left behind.
313
1170222
2432
19:32
No one is left behind.
314
1172678
2395
19:35
And just as we've been looking back this year --
315
1175736
3580
Geriye dönüp 70 yıl öncesine
1945'e baktığım gibi,
19:39
in 2015 to 1945, looking back 70 years --
316
1179340
5507
2050'te insanların dönüp 35 yıl önceye,
19:44
I would like to think that they will look back,
317
1184871
2564
19:47
that world will look back 35 years from 2050,
318
1187459
4849
yani 2015'e baktıklarını ve şöyle söylediklerini düşünmek istiyorum:
19:52
35 years to 2015,
319
1192332
2874
19:55
and that they will say,
320
1195230
2818
"2015'te iyi iş çıkarmışlar değil mi?
19:58
"Weren't they good to do what they did in 2015?
321
1198072
4107
Fark yaratan ve dünyayı doğru istikamete
20:02
We really appreciate that they took the decisions that made a difference,
322
1202203
5475
yönlendiren kararlar aldıkları için müteşekkiriz.
20:07
and that put the world on the right pathway,
323
1207702
2938
20:10
and we benefit now from that pathway,"
324
1210664
2706
Bundan çok istifade ettik."
20:13
that they will feel that somehow we took our responsibilities,
325
1213394
3881
1945'teki gibi, sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi,
20:17
we did what was done in 1945 in similar terms,
326
1217299
4159
fırsatı kaçırmadığımızı düşünmelerini
20:21
we didn't miss the opportunity,
327
1221482
2421
20:23
we lived up to our responsibilities.
328
1223927
2182
düşünmek istiyorum.
20:26
That's what this year is about.
329
1226133
3172
İşte öylesine önemli bir yıldayız.
20:29
And somehow for me,
330
1229688
1350
Çok hayranlık duyduğum birinin sözlerinde ifadesini buluyor.
20:31
it's captured in words of somebody that I admired very much.
331
1231062
4294
O benim akıl hocam ve arkadaşımdı,
20:35
She was a mentor of mine, she was a friend,
332
1235380
2333
20:37
she died much too young,
333
1237737
1948
çok genç yaşta hayatını kaybetti,
20:39
she was an extraordinary personality,
334
1239709
2005
olağanüstü bir kişiliği vardı.
öndegelen bir çevre savunucusuydu:
20:41
a great champion of the environment:
335
1241738
2484
20:44
Wangari Maathai.
336
1244246
1824
Wangari Maathai.
20:46
Wangari said once,
337
1246627
2626
Bir keresinde şöyle söylemişti:
20:49
"In the course of history,
338
1249277
1954
"Tarihte, insanlığa
20:51
there comes a time when humanity is called upon
339
1251255
4011
yeni bir bilinç düzeyine
20:55
to shift to a new level of consciousness,
340
1255290
4751
ve daha yüksek bir ahlaki zemine
sahip olma çağrısı yapılan
21:00
to reach a higher moral ground."
341
1260065
3457
bir zaman gelecek."
21:04
And that's what we have to do.
342
1264135
1919
Tüm yapmamız gereken bu.
21:06
We have to reach a new level of consciousness,
343
1266078
3288
Yeni bir bilinç seviyesine ve daha yüksek bir ahlaki zemine
21:09
a higher moral ground.
344
1269390
1967
ulaşmak zorundayız.
21:11
And we have to do it this year in those two big summits.
345
1271791
3841
Ve bunu bu yılki
iki büyük zirvede başarmak zorundayız.
21:16
And that won't happen unless we have the momentum
346
1276108
3598
Dünyanın çeşitli yerlerinde şu sözleri
21:19
from people around the world who say:
347
1279730
3147
söyleyen insanlardan gelen ivme olmadan
bunu yapamayız:
21:22
"We want action now,
348
1282901
1520
"Şimdi harekete geçilmesini istiyoruz,
21:24
we want to change course,
349
1284445
1571
gidişatın değişmesini,
21:26
we want a safe world,
350
1286040
1373
21:27
a safe world for future generations,
351
1287437
2175
gelecek kuşaklar için
çocuklarımız ve torunlarımız için
21:29
a safe world for our children and our grandchildren,
352
1289636
2608
güvenli bir dünya istiyoruz.
21:32
and we're all in this together."
353
1292268
2271
Hepimiz bunu için çalışmaya hazırız."
21:34
Thank you.
354
1294563
1160
Teşekkürler.
21:35
(Applause)
355
1295747
5245
(Alkışlar) *lunch counter moment: 1 Şubat 1960'ta Greensboro şehrinde sadece beyazlara hizmet eden Woolworth adlı kafede 4 siyahi öğrencinin bar şeklindeki tezgah bölümüne oturup kahve servisi bekleyerek başlattıkları oturma eylemi.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7