How we talk about sexual assault online | Ione Wells

118,900 views ・ 2016-10-31

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Esra Çakmak Gözden geçirme: Fatih Yürekli
Geçen sene Nisan ayıydı.
00:13
It was April, last year.
0
13097
2037
00:15
I was on an evening out with friends
1
15714
1747
Arkadaşlardan birinin doğum günü
00:17
to celebrate one of their birthdays.
2
17485
1753
kutlaması için akşam dışarıdaydım.
00:19
We hadn't been all together for a couple of weeks;
3
19677
2393
Birkaç haftadır hep beraber görüşmemiştik.
Hep birlikte olduğumuz için harika bir akşamdı.
00:22
it was a perfect evening, as we were all reunited.
4
22094
2396
00:25
At the end of the evening,
5
25220
1253
Akşamın sonunda,
00:26
I caught the last underground train back to the other side of London.
6
26497
3685
Londra'nın öbür ucuna giden son yer altı trenini yakaladım.
00:30
The journey was smooth.
7
30663
1792
Her şey normal ilerliyordu.
00:32
I got back to my local station
8
32479
1508
Evimin yakınlarındaki durakta
indim ve 10 dakikalık yürüyüşüme başladım.
00:34
and I began the 10-minute walk home.
9
34011
2027
Evimin olduğu sokağa giden köşeyi döndüğümde
00:37
As I turned the corner onto my street,
10
37159
2364
00:39
my house in sight up ahead,
11
39547
1516
evim gözümün önündeyken,
00:41
I heard footsteps behind me
12
41596
1384
arkamda nereden çıktığı
belli olmayan ve giderek yaklaşan
00:43
that seemed to have approached out of nowhere
13
43004
2163
00:45
and were picking up pace.
14
45191
1400
ayak sesleri işittim.
00:47
Before I had time to process what was happening,
15
47778
2527
Ne olduğunu idrak etmeme fırsat kalmadan,
00:50
a hand was clapped around my mouth so that I could not breathe,
16
50329
3131
bir el, nefes alamayayım diye ağzımı sıkıca sarmıştı
00:53
and the young man behind me dragged me to the ground,
17
53484
2700
ve arkamdaki genç adam beni yere sürükledi,
00:56
beat my head repeatedly against the pavement
18
56208
2126
yüzüm kanayana kadar başımı tekrar tekrar
00:58
until my face began to bleed,
19
58358
1982
kaldırıma çarptı,
01:00
kicking me in the back and neck
20
60364
2208
sırtımı ve boynumu tekmeledi
01:02
while he began to assault me,
21
62596
1652
ve bana saldırmaya başladı;
01:04
ripping off my clothes and telling me to "shut up,"
22
64272
2462
giysilerimi parçalıyor, ben yardım istemek için
01:06
as I struggled to cry for help.
23
66758
1659
kıvranırken, sesini kes diyordu.
01:09
With each smack of my head to the concrete ground,
24
69423
2396
Kafamın sert zemine karşı her darbesinde,
01:11
a question echoed through my mind that still haunts me today:
25
71843
2930
hâlâ aklımdan çıkmayan şu soru kafamda yankılanıp duruyordu:
"Her şey böyle mi sona erecekti?"
01:15
"Is this going to be how it all ends?"
26
75118
2209
01:18
Little could I have realized, I'd been followed the whole way
27
78828
2912
İstasyondan çıktığımdan beri takip edildiğimin
01:21
from the moment I left the station.
28
81764
1951
neredeyse farkına varamamıştım.
01:23
And hours later,
29
83739
1203
Saatler sonra,
01:24
I was standing topless and barelegged in front of the police,
30
84966
3544
polisin önünde üstüm ve bacaklarım çıplak hâlde duruyor,
01:28
having the cuts and bruises on my naked body photographed
31
88534
2772
adli kanıt için çıplak bedenimdeki kesik ve morlukların
01:31
for forensic evidence.
32
91330
1522
fotoğrafı çekiliyordu.
01:33
Now, there are few words to describe the all-consuming feelings
33
93956
3239
O anda ve sonraki haftalarda beni çepeçevre saran
01:37
of vulnerability, shame, upset and injustice that I was ridden with
34
97219
3205
çaresizlik, utanç, keder ve adaletsizlik duygularını
01:40
in that moment and for the weeks to come.
35
100448
2056
anlatabileceğim çok az kelime var.
01:43
But wanting to find a way to condense these feelings
36
103868
2624
Bu duyguları başa çıkabileceğim,
01:46
into something ordered that I could work through,
37
106516
2322
somut bir hâle sokmanın yolunu ararken,
01:48
I decided to do what felt most natural to me:
38
108862
2135
bana en doğal gelen şeyi yapmaya karar verdim
01:51
I wrote about it.
39
111322
1235
ve yazdım.
İlk başlarda içimi boşaltma seansı gibiydi.
01:53
It started out as a cathartic exercise.
40
113149
2433
01:55
I wrote a letter to my assaulter,
41
115606
3058
Saldırganıma bir mektup yazdım;
01:58
humanizing him as "you,"
42
118688
2095
onu o gece şiddetle taciz ettiği
02:00
to identify him as part of the very community
43
120807
2877
aynı toplumun bir parçası olarak tanımlamak için, ona ''sen''
02:03
that he had so violently abused that night.
44
123708
2148
şeklinde hitap ederek onu insancıllaştırdım.
02:06
Stressing the tidal-wave effect of his actions,
45
126991
2274
Hareketlerinin metcezir etkisini vurgulayarak
02:09
I wrote:
46
129289
1216
şunları yazdım:
02:10
"Did you ever think of the people in your life?
47
130920
2330
"Hayatındaki insanları hiç düşündün mü?
02:13
I don't know who the people in your life are.
48
133841
2337
Hayatındaki insanların kim olduğunu bilmiyorum.
02:16
I don't know anything about you.
49
136202
1957
Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
02:18
But I do know this:
50
138183
1632
Bildiğim tek bir şey var:
02:19
you did not just attack me that night.
51
139839
2081
Sen o gece sadece bana saldırmadın.
02:22
I'm a daughter, I'm a friend,
52
142323
1513
Ben bir evladım, arkadaşım,
02:23
I'm a sister, I'm a pupil,
53
143860
1685
kız kardeşim, öğrenciyim,
02:25
I'm a cousin, I'm a niece,
54
145569
1302
kuzenim, yeğenim,
02:26
I'm a neighbor;
55
146895
1167
komşuyum,
tren yolunun altındaki kafede, herkese
02:28
I'm the employee who served everyone coffee
56
148086
2049
kahve servis eden bir çalışanım.
02:30
in the café under the railway.
57
150159
1553
02:32
And all the people who form these relations to me
58
152362
2486
Benimle bağı olan bütün bu insanlar,
02:34
make up my community.
59
154872
1653
benim topluluğumu oluşturuyor.
02:36
And you assaulted every single one of them.
60
156549
2135
Sen, her birine saldırmış oldun.
02:39
You violated the truth that I will never cease to fight for,
61
159418
2836
Uğruna savaşmaktan asla vazgeçmeyeceğim, bütün bu kişilerin
02:42
and which all of these people represent:
62
162278
1937
temsil ettiği şu hakikatı çiğnedin:
02:44
that there are infinitely more good people in the world than bad."
63
164239
3270
Dünyada nihayetinde kötüler, iyilere göre azınlıkta kalıyor."
02:48
But, determined not to let this one incident make me lose faith
64
168790
2999
Başlı başına bu olayın, benim kendi topluluğumun dayanışmasına
02:51
in the solidarity in my community or humanity as a whole,
65
171813
2713
veya insanlığa olan inancımı kaybettirmemesine kararlıydım.
02:54
I recalled the 7/7 terrorist bombings in July 2005 on London transport,
66
174550
4478
7.7.2015'de, Londra terörist toplu taşıma bombalama saldırılarını ve o dönemin
belediye başkanının ve ailemin, ertesi gün yeniden metroya binmemiz
02:59
and how the mayor of London at the time, and indeed my own parents,
67
179052
3400
03:02
had insisted that we all get back on the tubes the next day,
68
182476
2847
konusundaki ısrarlarını anımsadım, çünkü bu sayede
03:05
so we wouldn't be defined or changed
69
185347
1763
bizi emniyetsiz hissettirenlere göre
hareket etmiyor, değişmiyor olacaktık.
03:07
by those that had made us feel unsafe.
70
187134
1899
03:09
I told my attacker,
71
189490
1454
Saldırganıma,
03:11
"You've carried out your attack,
72
191740
1549
"Saldırını yaptın
03:13
but now I'm getting back on my tube.
73
193313
2140
ama ben metroma yeniden biniyorum.
Benim topluluğum, gece eve dönerken tedirgin hissetmeyecek.
03:16
My community will not feel we are unsafe walking home after dark.
74
196162
3267
03:19
We will get on the last tubes home,
75
199453
1703
Eve, son kalkan metroyla döneceğiz
03:21
and we will walk up our streets alone,
76
201180
1834
ve sokaklarda yalnız yürüyeceğiz,
çünkü bunu yaparak kendimizi tehlikeye attığımız
03:23
because we will not ingrain or submit to the idea
77
203038
2336
03:25
that we are putting ourselves in danger in doing so.
78
205398
2768
fikrini sindirmeyecek veya kabul etmeyeceğiz.
03:28
We will continue to come together, like an army,
79
208190
2600
Aramızdan biri tehdit edildiğinde, bir ordu gibi
03:30
when any member of our community is threatened.
80
210814
2947
bir arada olmayı sürdüreceğiz
03:33
And this is a fight you will not win."
81
213785
2110
ve bu sizin kazanamayacağınız bir savaş.''
03:37
At the time of writing this letter --
82
217621
1807
Bu mektubu yazarken,
03:39
(Applause)
83
219452
1375
(Alkış)
03:40
Thank you.
84
220851
1145
Teşekkürler.
(Alkış)
03:42
(Applause)
85
222020
2000
03:44
At the time of writing this letter,
86
224717
1720
Bu mektubu yazarken,
03:46
I was studying for my exams in Oxford,
87
226461
1855
Oxford'da sınavlarıma hazırlanıyordum
03:48
and I was working on the local student paper there.
88
228340
2384
ve okulun yerel öğrenci gazetesinde çalışıyordum.
03:50
Despite being lucky enough to have friends and family supporting me,
89
230748
3300
Beni destekleyen aile ve arkadaşlara sahip, şanslı biri olmama rağmen,
yalnızlık hüküm sürmüştü.
03:54
it was an isolating time.
90
234072
1208
03:55
I didn't know anyone who'd been through this before;
91
235304
2487
Daha önce bunları yaşamış birini tanımıyordum,
03:57
at least I didn't think I did.
92
237815
1444
en azından bildiğim kadarıyla.
Haberler ve istatistiklerden cinsel saldırının ne kadar yaygın olduğunu
03:59
I'd read news reports, statistics, and knew how common sexual assault was,
93
239283
3494
04:02
yet I couldn't actually name a single person
94
242801
2057
biliyordum, fakat böyle bir deneyimi yaşayıp
04:04
that I'd heard speak out about an experience of this kind before.
95
244882
3083
sesini çıkaran bir kişi bile aklıma gelmiyordu.
04:07
So in a somewhat spontaneous decision,
96
247989
1937
Ani gelen bir kararla, mektubumu benzer
04:09
I decided that I would publish my letter in the student paper,
97
249950
2996
şeyleri yaşamış ve aynı şekilde hisseden, Oxford'daki
04:12
hoping to reach out to others in Oxford
98
252970
1908
diğer öğrencilere ulaşması için
04:14
that might have had a similar experience and be feeling the same way.
99
254902
3371
öğrenci gazetesinde yayınlamaya karar verdim.
04:18
At the end of the letter,
100
258297
1226
Mektubun sonunda,
04:19
I asked others to write in with their experiences
101
259547
2366
diğerlerinin de #SuçluDeğil hashtag'iyle kendi
04:21
under the hashtag, "#NotGuilty,"
102
261937
1692
deneyimlerini aktarmalarını istedim.
04:23
to emphasize that survivors of assault could express themselves
103
263653
3026
Böylece, tacize uğrayanlar, suçlu hissetmeden
04:26
without feeling shame or guilt about what happened to them --
104
266703
2906
veya utanç duymadan başına gelenleri ifade edebilecek
04:29
to show that we could all stand up to sexual assault.
105
269633
2576
ve bizler de cinsel istismara karşı durabilecektik.
04:32
What I never anticipated is that almost overnight,
106
272233
2832
Bir gecede bu mektubun, internet âleminde yayılabileceği
aklımın ucundan geçmezdi.
04:35
this published letter would go viral.
107
275089
1918
04:37
Soon, we were receiving hundreds of stories
108
277619
2526
Kısa süre içerisinde, dünyanın çeşitli yerlerinde
yaşayan erkek ve kadından, yüzlerce
04:40
from men and women across the world,
109
280169
1783
04:41
which we began to publish on a website I set up.
110
281976
2672
hikâye aldık ve kurduğum site üzerinden yayınladık.
04:44
And the hashtag became a campaign.
111
284672
2058
Hashtag bir kampanyaya dönüştü.
04:47
There was an Australian mother in her 40s who described how on an evening out,
112
287652
3690
Avustralyalı 40'larında bir anne, bir gece dışarı çıktıktan sonra
04:51
she was followed to the bathroom
113
291366
1556
kasıklarını defalarca elleyen
04:52
by a man who went to repeatedly grab her crotch.
114
292946
2326
biri tarafından banyoya kadar izlendiğini anlattı
04:55
There was a man in the Netherlands
115
295296
1622
ve Hollanda'dan bir adam,
04:56
who described how he was date-raped on a visit to London
116
296942
2692
Londra'daki randevusunda tecavüze uğradığını ve bu durumu
04:59
and wasn't taken seriously by anyone he reported his case to.
117
299658
2882
bildirdiği kimse tarafından ciddiye alınmadığını anlattı.
05:02
I had personal Facebook messages from people in India and South America,
118
302564
3434
Facebook'da Hindistan ve Güney Amerika'daki insanlardan,
orada kampanya mesajını nasıl yayabileceğimize dair mesajlar aldım.
05:06
saying, how can we bring the message of the campaign there?
119
306022
3111
İlk desteklerden birini, büyümesini babasının suistimaline
05:09
One of the first contributions we had was from a woman called Nikki,
120
309173
2798
05:11
who described growing up, being molested my her own father.
121
311995
2817
uğramak olarak tanımlayan bir kadın olan Nikki'den aldık.
05:14
And I had friends open up to me
122
314836
1483
Deneyimleri, benim geçen hafta
05:16
about experiences ranging from those that happened last week
123
316343
3093
yaşadığıma benzer olandan yıllar önce yaşanana kadar,
05:19
to those that happened years ago, that I'd had no idea about.
124
319460
3127
bazı arkadaşlarım bana hiç bilmediğim anılarını döktüler.
05:23
And the more we started to receive these messages,
125
323326
2359
Aldığımız bu tür mesajlar arttıkça,
05:25
the more we also started to receive messages of hope --
126
325709
2584
umuda dair aldığımız mesajlar da arttı;
05:28
people feeling empowered by this community of voices
127
328317
2475
insanlar, mağdur suçlamalarına ve cinsel tacize karşı
05:30
standing up to sexual assault and victim-blaming.
128
330816
2504
duranlardan ve susmayanlardan güç buldular.
05:33
One woman called Olivia,
129
333344
1299
Uzun bir süre boyunca
05:34
after describing how she was attacked
130
334667
1785
güvendiği ve değer verdiği biri
05:36
by someone she had trusted and cared about for a long time,
131
336476
2826
tarafından tacize uğrayan Olivia,
05:39
said, "I've read many of the stories posted here,
132
339326
2398
"Burada paylaşılan birçok hikâyeyi okudum
05:41
and I feel hopeful that if so many women can move forward,
133
341748
2990
ve birçoğu bunu geride bırakabiliyorsa benim de yapabileceğime
05:44
then I can, too.
134
344762
1182
dair umudum arttı.
05:45
I've been inspired by many,
135
345968
1307
Birçoğundan ilham aldım
05:47
and I hope I can be as strong as them someday.
136
347299
2193
ve umarım bir gün onlar kadar güçlü olabilirim.
05:49
I'm sure I will."
137
349516
1154
Olacağım da." dedi.
Dünyada birçok insan bu hashtag ile tweet atmaya başladı
05:51
People around the world began tweeting under this hashtag,
138
351082
2726
05:53
and the letter was republished and covered by the national press,
139
353832
3077
ve bu mektup ulusal basında yeniden yayınlandı ve yer aldı,
05:56
as well as being translated into several other languages worldwide.
140
356933
3296
aynı zamanda dünya çapında birçok dile çevrildi.
06:00
But something struck me about the media attention
141
360642
2374
Basının bu mektuba olan ilgisiyle alakalı
bir şey dikkatimi çekti.
06:03
that this letter was attracting.
142
363040
1611
06:04
For something to be front-page news,
143
364675
2078
Bir haberin ön sayfada çıkması için,
06:06
given the word "news" itself,
144
366777
2967
''haber'' adından anlaşılacağı gibi,
06:09
we can assume it must be something new or something surprising.
145
369768
3380
bu haberin yeni veya şaşırtıcı bir şey olmasını bekleriz.
Fakat cinsel taciz yeni bir şey değil.
06:13
And yet sexual assault is not something new.
146
373172
2226
06:15
Sexual assault, along with other kinds of injustices,
147
375870
2861
Cinsel taciz, diğer tüm haksızlıklarla birlikte
06:18
is reported in the media all the time.
148
378755
1888
medyada her zaman yer alıyordu.
Fakat kampanya boyunca,
06:21
But through the campaign,
149
381154
1198
06:22
these injustices were framed as not just news stories,
150
382376
2607
bu haksızlıklar yalnızca haber olarak değil,
gerçek insanları sarsan ilk elden anlatılmış deneyimlerdi ve onlar
06:25
they were firsthand experiences that had affected real people,
151
385007
3318
06:28
who were creating, with the solidarity of others,
152
388349
2350
başkalarının desteğiyle ihtiyaç duydukları ve daha
06:30
what they needed and had previously lacked:
153
390723
2091
önce elde edemedikleri şeyi yaratıyorlardı:
06:32
a platform to speak out,
154
392838
1397
Seslerini duyuracakları yer,
06:34
the reassurance they weren't alone or to blame for what happened to them
155
394259
3452
başlarına gelen şeyden dolayı yalnız veya suçlu olmadıklarının güvencesi
06:37
and open discussions that would help to reduce stigma around the issue.
156
397735
3629
ve bu konu hakkındaki ayıplamaları aza indirgeyecek açık tartışmalar.
06:41
The voices of those directly affected were at the forefront of the story --
157
401388
3668
Direkt olarak etkilenen kişilerin sesleri hikâyeye öncülük ediyordu,
gazetecilerin ve sosyal medyada yorum yapanlar değil.
06:45
not the voices of journalists or commentators on social media.
158
405080
3226
06:48
And that's why the story was news.
159
408733
2383
Bu yüzden bu hikâyeler haber niteliği taşıyordu.
06:52
We live in an incredibly interconnected world
160
412239
2107
Sosyal medyanın egemen, her şeyin ve herkesin
06:54
with the proliferation of social media,
161
414370
1900
iç içe olduğu bir dünyada yaşıyoruz,
06:56
which is of course a fantastic resource for igniting social change.
162
416294
3633
sosyal değişim yaratma arzumuzu besleyen bol kaynaklar bundan kaynaklanıyor.
06:59
But it's also made us increasingly reactive,
163
419951
2727
Bu bizi aynı zamanda fazla duyarlı yapmaya başladı,
07:02
from the smallest annoyances of, "Oh, my train's been delayed,"
164
422702
3387
''Trenim geç kaldı ya!'' gibi en ufak rahatsızlıklarımızdan
savaş adaletsizliğine, soykırımlara, terörist saldırılarına kadar.
07:06
to the greatest injustices of war, genocides, terrorist attacks.
165
426113
4371
07:10
Our default response has become to leap to react to any kind of grievance
166
430508
3498
Twitter'la, Facebook'la, hashtag kullanarak gösterdiğimiz tepkilerimiz
keder belirtisi olarak görülmeye başlandı,
07:14
by tweeting, Facebooking, hastagging --
167
434030
2148
07:16
anything to show others that we, too, have reacted.
168
436202
2652
başkalarına bizim de tepki gösterdiğimizi gösteriyoruz.
07:19
The problem with reacting in this manner en masse
169
439798
2313
Kitle olarak bu tavırda tepki göstermemiz,
bazen hiçbir tepki vermediğimiz anlamına gelebiliyor,
07:22
is it can sometimes mean that we don't actually react at all,
170
442135
2921
gerçekten bir şeyler yapmak anlamında yani.
07:25
not in the sense of actually doing anything, anyway.
171
445080
2449
07:27
It might make ourselves feel better,
172
447553
1738
Yas tutan veya öfkelenen bir gruba
07:29
like we've contributed to a group mourning or outrage,
173
449315
2551
destek olmuşuz gibi kendimizi iyi hissedebiliriz,
07:31
but it doesn't actually change anything.
174
451890
1962
ama aslında hiçbir şey değişmiyor.
07:33
And what's more,
175
453876
1164
Dahası,
bu durum hakları korunması gereken,
07:35
it can sometimes drown out the voices
176
455064
1804
07:36
of those directly affected by the injustice,
177
456892
2098
haksızlığa direkt olarak uğramış kişilerin
sesini bastırabilir.
07:39
whose needs must be heard.
178
459014
1579
07:41
Worrying, too, is the tendency for some reactions to injustice
179
461780
3853
Endişe etmek de, haksızlığa karşı bazı tepkilerin daha fazla duvar örülmesine
07:45
to build even more walls,
180
465657
1597
yol açan bir eğilimdir,
07:47
being quick to point fingers with the hope of providing easy solutions
181
467278
3362
karmaşık sorunlara kolay çözümler bulma gayesiyle çarçabuk suçlayacak
07:50
to complex problems.
182
470664
1193
birilerini bulma eğilimi.
07:52
One British tabloid, on the publication of my letter,
183
472328
2539
Bir İngiliz tabloid gazetesi, mektubumun yayınlanması
07:54
branded a headline stating,
184
474891
1529
ile şöyle bir başlık attı:
07:56
"Oxford Student Launches Online Campaign to Shame Attacker."
185
476444
3657
''Oxford Öğrencisi Saldırganını Ayıplamak için İnternette Kampanya Başlattı''
08:01
But the campaign never meant to shame anyone.
186
481567
2267
Bu kampanya kimseyi ayıplama amacı gütmedi.
08:04
It meant to let people speak and to make others listen.
187
484237
3147
İnsanların ses çıkarabilmesi ve diğerlerini dinletebilmekti amaç.
08:08
Divisive Twitter trolls were quick to create even more injustice,
188
488186
3414
Bölücü Twitter muzipleri, kendi ön yargılarını saldırganımın
08:11
commenting on my attacker's ethnicity or class
189
491624
2950
etnik kökenine, ekonomik durumuna yansıtarak
08:14
to push their own prejudiced agendas.
190
494598
2237
daha fazla haksızlık yaratmaktaydılar.
08:17
And some even accused me of feigning the whole thing
191
497381
3461
Hatta bazıları beni, bütün bunları uydurmakla suçladı
08:20
to push, and I quote,
192
500866
2106
ve bunun benim
08:22
my "feminist agenda of man-hating."
193
502996
3814
''erkek düşmanlığı feminist planım'' olduğunu belirttiler.
08:26
(Laughter)
194
506834
1062
(Kahkaha)
08:27
I know, right?
195
507920
1160
Değil mi ya?
Sanki şunları düşünmüşüm gibi, ''Herkes kusura bakmasın,
08:29
As if I'm going to be like, "Hey guys! Sorry I can't make it,
196
509104
2865
08:31
I'm busy trying to hate the entire male population
197
511993
2365
30 yaşıma gelene kadar bütün erkek nüfusundan
08:34
by the time I'm 30."
198
514382
1385
nefret etmekle meşgulum.''
08:35
(Laughter)
199
515791
1138
(Kahkaha)
08:36
Now, I'm almost sure
200
516953
2048
Şu anda, bu insanların
bunları yüz yüze söylemeyeceğine o kadar eminim ki.
08:39
that these people wouldn't say the things they say in person.
201
519025
2972
Sosyal medyadayken, evlerinde rahat bir şekilde
08:42
But it's as if because they might be behind a screen,
202
522021
2762
08:44
in the comfort in their own home
203
524807
1559
bir ekranın ardına sığındıkları
08:46
when on social media,
204
526390
1151
için olabilir,
08:47
people forget that what they're doing is a public act --
205
527565
2654
insanlar yaptıklarının halka açık bir şey olduğunu ve
08:50
that other people will be reading it and be affected by it.
206
530243
2776
insanların okuyup bundan etkilenebileceğini düşünmüyorlar.
Metroya binmeye devam etme örneksemesine dönecek olursak,
08:53
Returning to my analogy of getting back on our trains,
207
533043
2729
08:56
another main concern I have about this noise that escalates
208
536640
2833
haksızlığa karşı internet üzerinden yükselen bu ses
08:59
from our online responses to injustice
209
539497
1876
hakkındaki diğer büyük endişem;
09:01
is that it can very easily slip into portraying us as the affected party,
210
541397
3475
bozguncu algısına yol açabilecek, mağdur taraf olarak bizi kolayca
09:04
which can lead to a sense of defeatism,
211
544896
2020
kalıplara sokabilecek potansiyelde olması,
09:06
a kind of mental barrier to seeing any opportunity for positivity or change
212
546940
3719
olumsuz bir durumdan sonra, iyinin veya değişikliğin olabileceğini görmeyi
09:10
after a negative situation.
213
550683
1575
engelleyen zihinsel bir set.
Kampanya başlamadan veya bütün bunlar başıma
09:13
A couple of months before the campaign started
214
553092
2235
09:15
or any of this happened to me,
215
555351
1441
gelmeden birkaç ay önce,
09:16
I went to a TEDx event in Oxford,
216
556816
1746
Oxford'da TEDx etkinliğine katılmış
09:18
and I saw Zelda la Grange speak,
217
558586
1935
ve Mandela'nın önceki özel sekreteri
09:20
the former private secretary to Nelson Mandela.
218
560545
2261
Zelda la Grange'ın konuşmasını dinlemiştim.
09:22
One of the stories she told really struck me.
219
562830
2145
Anlattığı bir hikâye beni derinden etkiledi.
09:25
She spoke of when Mandela was taken to court
220
565755
2069
Spor ile alakalı bir soruşturma
09:27
by the South African Rugby Union
221
567848
1590
başlatmasından sonra Güney Afrika
09:29
after he commissioned an inquiry into sports affairs.
222
569462
2551
Rugby Birliği'nce mahkemeye çıkarılmasından bahsetti.
Mahkeme salonunda,
09:32
In the courtroom,
223
572037
1151
09:33
he went up to the South African Rugby Union's lawyers,
224
573212
2991
Güney Afrika Rugby Birliği avukatlarının yanına gidip
09:36
shook them by the hand
225
576227
1160
ellerini sıktı
09:37
and conversed with them, each in their own language.
226
577411
2443
ve her biriyle, kendi dillerinde muhabbet etti.
09:39
And Zelda wanted to protest,
227
579878
1340
Başına sardıkları bu
09:41
saying they had no right to his respect
228
581242
1907
haksızlığın ardından, onun saygısını
hak etmediklerini savunarak Zelda karşı çıktı.
09:43
after this injustice they had caused him.
229
583173
2275
09:45
He turned to her and said,
230
585837
1712
Ona dönüp şunu söyledi,
09:48
"You must never allow the enemy to determine the grounds for battle."
231
588324
4129
''Düşmanının savaş dayanağını belirlemesine asla müsaade etmemelisin.''
09:53
At the time of hearing these words,
232
593900
1710
Bu sözleri duyduğum anda,
09:55
I didn't really know why they were so important,
233
595634
2268
neden bu kadar önemli olduklarını kavrayamadım
09:57
but I felt they were, and I wrote them down in a notebook I had on me.
234
597926
3361
ama öyle olduklarını düşündüm ve bunu yanımdaki not defterine yazdım.
10:01
But I've thought about this line a lot ever since.
235
601311
2497
O zamandan beri bu alıntı hakkında çok düşünür oldum.
10:04
Revenge, or the expression of hatred
236
604198
2517
Bize haksızlık edenlere karşı
10:06
towards those who have done us injustice
237
606739
1936
intikam veya nefret söylemleri,
10:08
may feel like a human instinct in the face of wrong,
238
608699
3014
yanlışla karşılaştığımızda temel içgüdü olarak gelebilir,
10:11
but we need to break out of these cycles
239
611737
1914
ama olumsuz haksızlık olaylarını
10:13
if we are to hope to transform negative events of injustice
240
613675
3108
olumlu sosyal değişime çevirmek istiyorsak bu döngüden
10:16
into positive social change.
241
616807
1703
kurtulmamız gerekir.
10:18
To do otherwise
242
618906
1173
Aksini yapmak
düşmanı savaş sebebin belirlemeye itmeye devam edecek,
10:20
continues to let the enemy determine the grounds for battle,
243
620103
3279
10:23
creates a binary,
244
623406
1186
biz mağdurların
10:24
where we who have suffered become the affected,
245
624616
2504
etkilenen olduğu, faillere karşı yarıştığımız
bir kutuplaşma yaratacak.
10:27
pitted against them, the perpetrators.
246
627144
2380
Metromuza geri dönmemiz gibi,
10:30
And just like we got back on our tubes,
247
630143
1870
beraber ve topluluk olarak tek yürek olduğumuz mekânların,
10:32
we can't let our platforms for interconnectivity and community
248
632037
3036
bozgun alanları olmasına müsaade edemeyiz.
10:35
be the places that we settle for defeat.
249
635097
2072
Sosyal medya tepkilerini yıkmak istemiyorum,
10:39
But I don't want to discourage a social media response,
250
639072
3516
10:42
because I owe the development of the #NotGuilty campaign
251
642612
2667
çünkü #SuçluDeğil kampanyasının gelişimini neredeyse
10:45
almost entirely to social media.
252
645303
1544
tamamen sosyal medyaya borçluyum.
10:46
But I do want to encourage a more considered approach
253
646871
2525
Ama haksızlığa çıkardığımız tepkiyi, daha tedbirli bir
10:49
to the way we use it to respond to injustice.
254
649420
2123
yaklaşımda paylaşmamızı destekliyorum.
10:51
The start, I think, is to ask ourselves two things.
255
651567
2451
Başlangıç olarak kendimize iki şey sormamız gerekir.
İlki: Bu haksızlık bana neden dokunuyor?
10:54
Firstly: Why do I feel this injustice?
256
654042
2532
10:56
In my case, there were several answers to this.
257
656598
2306
Benim durumumda, bu soruya birçok cevap vardı.
10:58
Someone had hurt me and those who I loved,
258
658928
2233
Biri, sorumlu tutulmak zorunda kalmayacağı
11:01
under the assumption they wouldn't have to be held to account
259
661185
2900
varsayımıyla beni ve sevdiklerimi incitmişti
veya verdiği hasarın bilincinde değildi.
11:04
or recognize the damage they had caused.
260
664109
1913
Dahası, her gün binlerce insan, çoğunlukla sessizlik içinde,
11:06
Not only that, but thousands of men and women suffer every day
261
666046
2908
11:08
from sexual abuse, often in silence,
262
668978
1718
cinsel istismara maruz kalıyor,
11:10
yet it's still a problem we don't give the same airtime to as other issues.
263
670720
3552
fakat bu sorun diğer konular kadar gündemde kalmıyor.
Çoğu insanın hâlâ mağdurları suçladığı bir sorun.
11:14
It's still an issue many people blame victims for.
264
674296
2520
11:16
Next, ask yourself: How, in recognizing these reasons,
265
676840
3282
Sonra kendinize şunu sorun: Bu sebepleri kabul ederek
bunu nasıl tersine çevirebilirim?
11:20
could I go about reversing them?
266
680146
1676
11:22
With us, this was holding my attacker to account -- and many others.
267
682183
3588
Biz, saldırganımı ve diğerlerini de konuya katarak bunu gerçekleştirdik.
11:25
It was calling them out on the effect they had caused.
268
685795
2606
Verdikleri hasarı haykırmıştık.
11:28
It was giving airtime to the issue of sexual assault,
269
688425
2734
Cinsel istismarı gündemde tutuyorduk; arkadaşlarımızla,
11:31
opening up discussions amongst friends, amongst families, in the media
270
691183
3361
ailemizle ve medyada uzun süredir kapalı olan bir defter olan bu konu
11:34
that had been closed for too long,
271
694568
1641
hakkında tartışmalar başlatıyorduk
11:36
and stressing that victims shouldn't feel to blame
272
696233
2357
ve mağdurların bu durum yüzünden kendilerini
11:38
for what happened to them.
273
698614
1271
suçlamamalarını vurguladık.
11:39
We might still have a long way to go in solving this problem entirely.
274
699909
3318
Bu sorunu köküne kadar kazımak için önümüzde uzun bir yol olabilir.
11:43
But in this way,
275
703251
1151
Ama bu sayede,
11:44
we can begin to use social media as an active tool for social justice,
276
704426
3311
sosyal medyayı sosyal adalet algısında araç olarak kullanabiliriz;
11:47
as a tool to educate, to stimulate dialogues,
277
707761
2098
eğiten, iletişimi tetikleyen bir araç,
11:49
to make those in positions of authority aware of an issue
278
709883
2685
bu da yetki sahiplerini, direkt mağdurları görerek
11:52
by listening to those directly affected by it.
279
712592
2521
bir konu hakkında bilinçlendirebilir.
Bazen bu soruların basit cevapları olmuyor.
11:56
Because sometimes these questions don't have easy answers.
280
716112
4470
12:00
In fact, they rarely do.
281
720606
1666
Olduğu durumlar çok nadir.
12:02
But this doesn't mean we still can't give them a considered response.
282
722715
3264
Bu onlara mantıklı bir cevap veremeyeceğimiz anlamına gelmez.
12:06
In situations where you can't go about thinking
283
726370
2204
Bu haksızlık duygusunu nasıl mağlup edeceğin
12:08
how you'd reverse this feeling of injustice,
284
728598
2095
hakkında kendini düşünmekten alamıyorken,
12:10
you can still think, maybe not what you can do,
285
730717
2654
belki de neler yapabileceğini değil,
12:13
but what you can not do.
286
733395
1549
neler yapamayacağını düşünmelisin.
12:15
You can not build further walls by fighting injustice with more prejudice,
287
735681
3692
Daha fazla ön yargı ve nefretle haksızlığa karşı savaşırken, daha fazla
12:19
more hatred.
288
739397
1162
duvar öremezsin.
12:20
You can not speak over those directly affected by an injustice.
289
740894
3842
Haksızlığa direkt olarak uğraşmışları geçiştiremezsin.
Twitter'ın geri kalanı ardında bıraktı diye, ertesi gün
12:25
And you can not react to injustice, only to forget about it the next day,
290
745121
3979
unutmak üzere haksızlıkla mücadele de edemezsin.
12:29
just because the rest of Twitter has moved on.
291
749124
2308
Bazen, ironik olsa da, direkt olarak tepki vermemek
12:32
Sometimes not reacting instantly is, ironically,
292
752078
4187
12:36
the best immediate course of action we can take.
293
756289
2394
verebileceğimiz en doğru tepki oluyor.
12:39
Because we might be angry, upset and energized by injustice,
294
759919
3810
O an kızgın, mutsuz veya haksızlık sebebiyle celallenmiş olabiliriz,
12:44
but let's consider our responses.
295
764219
2303
tepkilerimizi ölçelim.
12:47
Let us hold people to account, without descending into a culture
296
767413
3236
Kültüre indirgemeden, utanç ve haksızlıktan
12:50
that thrives off shaming and injustice ourselves.
297
770673
2786
ders çıkaran insanları dikkate alalım.
12:54
Let us remember that distinction,
298
774345
1647
İnternet kullanıcıları tarafından
sıklıkla unutulan eleştiri ve hakaret
12:56
so often forgotten by internet users,
299
776016
2198
12:58
between criticism and insult.
300
778238
2440
ayrımını hatırlatalım.
13:01
Let us not forget to think before we speak,
301
781330
2016
Sırf önümüzde bir ekran var diye,
13:03
just because we might have a screen in front of us.
302
783370
2417
konuşmadan önce düşünmeyi unutmayalım.
13:05
And when we create noise on social media,
303
785811
1971
Sosyal medyada bir ses yarattığımızda,
13:07
let it not drown out the needs of those affected,
304
787806
2318
mağdurların seslerini bastırmayalım,
bunun yerine onların sesine ses katalım,
13:10
but instead let it amplify their voices,
305
790148
2441
13:12
so the internet becomes a place where you're not the exception
306
792613
2942
böylece internet, sana gerçekten olan bir şeyden bahsettiğinde
13:15
if you speak out about something that has actually happened to you.
307
795579
3168
azınlıkta kalmadığın bir yere dönüşür.
13:18
All these considered approaches to injustice
308
798771
2053
Haksızlığa karşı bu itinalı yaklaşımlar,
13:20
evoke the very keystones on which the internet was built:
309
800848
2696
internetin temelini oluşturan kemer taşını uyandıracak:
13:24
to network, to have signal, to connect --
310
804317
2255
Ağ kurmak, dikkat çekmek, birleşmek
13:26
all these terms that imply bringing people together,
311
806596
2492
ve insanları kutuplaştırmayı değil, bir araya getirme
anlamı belirten terimler.
13:29
not pushing people apart.
312
809112
1223
13:31
Because if you look up the word "justice" in the dictionary,
313
811443
3722
''Adalet'' kelimesinin sözlükte anlamına bakarsanız,
13:35
before punishment,
314
815977
1266
cezadan önce,
13:37
before administration of law or judicial authority,
315
817267
3276
yasa idaresi veya adli yargıdan önce,
13:41
you get:
316
821529
1246
şunu görürsünüz:
13:42
"The maintenance of what is right."
317
822799
2112
''Doğru olanın sürdürülmesi.''
13:45
And I think there are few things more "right" in this world
318
825794
3766
İnsanları bir araya getirmekten ve topluluklardan ziyade,
13:49
than bringing people together,
319
829584
1736
bu dünyada daha ''doğru''
13:51
than unions.
320
831344
1302
çok az şey var.
13:53
And if we allow social media to deliver that,
321
833395
2497
Sosyal medyanın bunu iletmesine müsaade edersek,
13:55
then it can deliver a very powerful form of justice, indeed.
322
835916
3938
belki de gerçekten de çok güçlü türde bir adalet mesajı yayabilir.
14:00
Thank you very much.
323
840477
1229
Çok teşekkürler.
14:01
(Applause)
324
841730
6885
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7