Ben Saunders: Three things to know before you ski to the North Pole

Ben Saunders, Kuzey Kutbu'nda kayak yapıyor

57,342 views

2007-01-12 ・ TED


New videos

Ben Saunders: Three things to know before you ski to the North Pole

Ben Saunders, Kuzey Kutbu'nda kayak yapıyor

57,342 views ・ 2007-01-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: osman oguz ahsen Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:26
This is me. My name is Ben Saunders.
0
26000
1000
Bu benim. Adım, Ben Saunders.
00:27
I specialize in dragging heavy things
1
27000
2000
Soğuk bölgelerde...
00:29
around cold places.
2
29000
2000
...ağır eşyaları sürükleme konusunda uzmanım.
00:31
On May 11th last year,
3
31000
2000
Geçen sene 11 Mayıs'ta...
00:33
I stood alone at the North geographic Pole.
4
33000
3000
...Kuzey coğrafi kutbuna tek başıma gittim.
00:36
I was the only human being in an area
5
36000
2000
Amerika'nın bir buçuk katı büyüklüğündeki...
00:38
one-and-a-half times the size of America,
6
38000
2000
...o bölgede, ki bu 15.000 kilometrekare ediyor...
00:40
five-and-a-half thousand square miles.
7
40000
2000
...bulunan tek insan evladı bendim.
00:42
More than 2,000 people have climbed Everest.
8
42000
2000
Everest'e 2000'den fazla kişi tırmandı.
00:44
12 people have stood on the moon.
9
44000
2000
Aya 12 kişi ayak bastı.
00:46
Including me, only four people
10
46000
2000
Kuzey Kutbu'na ise ben dahil...
00:48
have skied solo to the North Pole.
11
48000
2000
...sadece 4 kişi kayakla tek başına yolculuk yaptı.
00:51
And I think the reason for that --
12
51000
2000
Bence bunun nedeni...
00:53
(Applause)
13
53000
4000
(Alkış)
00:57
-- thank you -- I think the reason for that is that it's -- it's --
14
57000
2000
Sağolun. Bence bunun nedeni...
00:59
well, it's as Chris said, bonkers.
15
59000
2000
Chris'in söylediği gibi, bir kaç tahtamın eksik olması.
01:01
It's a journey that is right at the limit
16
61000
3000
İnsan kapasitesinin sınırlarını zorlayan...
01:04
of human capability.
17
64000
2000
...bir yolculuk oldu.
01:06
I skied the equivalent of 31 marathons
18
66000
2000
Arka arkaya 31 adet maratona eş değer mesafede...
01:08
back to back. 800 miles in 10 weeks.
19
68000
3000
kayak kullandım. 10 haftada 1300 kilometre.
01:11
And I was dragging all the food I needed,
20
71000
2000
Üstelik ihtiyacım olan yiyecek...
01:13
the supplies, the equipment, sleeping bag,
21
73000
2000
...malzeme, ekipman, uyku tulumu ve tek kullanımlık iç çamaşırı gibi...
01:15
one change of underwear -- everything I needed for nearly three months.
22
75000
3000
...üç aylık ihtiyaçlarımı da arkamda çekiyordum.
01:18
(Laughter)
23
78000
3000
(Gülüyorlar)
01:21
What we're going to try and do today, in the 16 and a bit minutes I've got left,
24
81000
3000
Bugün, konuşmamın kalan 16 dakikasında...
01:24
is to try and answer three questions. The first one is, why?
25
84000
3000
...üç soruya cevap vermeye çalışacağım. İlk soru "neden"?
01:27
The second one is,
26
87000
2000
İkinci soru...
01:29
how do you go to the loo at minus 40?
27
89000
2000
...eksi 40 derecede tuvaletimi nasıl yaptım?
01:31
"Ben, I've read somewhere that at minus 40,
28
91000
3000
"Ben, bir yerde eksi 40 derecede ciltte bir dakika içinde soğuk ısırığı olduğunu...
01:34
exposed skin becomes frostbitten in less than a minute, so how do you answer the call of nature?"
29
94000
3000
...okudum. Peki sen doğanın çağrısına nasıl cevap verdin?"
01:37
I don't want to answer these now. I'll come on to them at the end.
30
97000
2000
Bunu şimdilik cevaplamak istemiyorum. Konuşmamın sonunda geleceğim bu soruya.
01:40
Third one: how do you top that? What's next?
31
100000
3000
Üçüncü soru: Bu yolculuğu nasıl tamamladım? Sırada ne var?
01:44
It all started back in 2001.
32
104000
2000
Her şey 2001 yılında başladı.
01:46
My first expedition was with a guy called Pen Hadow -- enormously experienced chap.
33
106000
3000
İlk keşif gezime Pen Hadow adındaki inanılmaz tecrübeli bir delikanlıyla birlikte çıktım.
01:49
This was like my polar apprenticeship.
34
109000
3000
O yolculuk benim kutup çıraklığım gibiydi.
01:52
We were trying to ski from this group of islands up here,
35
112000
3000
Şuradaki Severnaya Zemlya takım adalarından...
01:55
Severnaya Zemlya, to the North Pole.
36
115000
2000
...Kuzey Kutbu'na kayakla gitmeye çalışıyorduk.
01:57
And the thing that fascinates me about the North Pole,
37
117000
2000
Kuzey Kutbu'nun beni en çok etkileyen yönü...
01:59
geographic North Pole, is that it's slap bang in the middle of the sea.
38
119000
3000
...denizin ortasında bulunmasıydı.
02:02
This is about as good as maps get,
39
122000
2000
Bu adeta haritalarda bulunan...
02:04
and to reach it you've got to ski literally
40
124000
2000
...ve oraya ulaşmak için ille de donmuş tabakalarda...
02:06
over the frozen crust,
41
126000
2000
...Kuzey Buz Denizi'nde yüzen buzların üstünde
02:08
the floating skin of ice on the Artic Ocean.
42
128000
3000
kayak kullanmanızla ilgili bir durum.
02:11
I'd spoken to all the experts.
43
131000
2000
Konunun bütün uzmanlarıyla konuştum.
02:13
I'd read lots of books. I studied maps and charts.
44
133000
2000
Bir sürü kitap okudum, haritaları ve grafikleri inceledim.
02:15
But I realized on the morning of day one
45
135000
2000
Ama birinci günün sabahında...
02:17
that I had no idea exactly
46
137000
2000
...kendimi nasıl bir maceraya sürüklediğimi...
02:19
what I'd let myself in for.
47
139000
2000
...hiç bilmediğimi farkettim.
02:21
I was 23 years old. No one my age
48
141000
2000
23 yaşındaydım. Benim yaşımdaki hiç kimse...
02:23
had attempted anything like this,
49
143000
2000
...böyle bir şeye kalkışmamıştı.
02:25
and pretty quickly, almost everything
50
145000
2000
Ve ters gidebilecek neredeyse her şey...
02:27
that could have gone wrong did go wrong.
51
147000
2000
...ters gitti.
02:29
We were attacked by a polar bear on day two.
52
149000
3000
İkinci gün bir kutup ayısının saldırısına uğradık.
02:32
I had frostbite in my left big toe.
53
152000
3000
Sol ayak baş parmağım soğuk ısırığı oldu.
02:35
We started running very low on food. We were both pretty hungry, losing lots of weight.
54
155000
3000
Yiyeceğimiz azaldı. İkimiz de çok açtık ve çok fazla kilo verdik.
02:38
Some very unusual weather conditions, very difficult ice conditions.
55
158000
3000
Olağanüstü hava ve çok zor buz koşulları yüzünden...
02:42
We had
56
162000
2000
...dünyayla iletişimimiz...
02:44
decidedly low-tech communications.
57
164000
2000
...son derece kısıtlıydı.
02:46
We couldn't afford a satellite phone, so we had HF radio.
58
166000
3000
Uydu telefonuna gücümüz yetmediği için yüksek frekanslı bir telsiz almıştık.
02:49
You can see two ski poles sticking out of the roof of the tent.
59
169000
2000
Çadırın çatısında birbirine bağlı iki kayak batonu görebilirsiniz.
02:51
There's a wire dangling down either side.
60
171000
2000
Her iki yanından da bir kablo sarkıyor.
02:53
That was our HF radio antenna.
61
173000
2000
İş o yüksek frekanslı telsizimizin anteniydi.
02:55
We had less than two hours
62
175000
2000
İki ay boyunca, dış dünyayla karşılıklı olarak...
02:57
two-way communication with the outside world in two months.
63
177000
3000
...iki saatten az iletişim kurabildik.
03:01
Ultimately, we ran out of time.
64
181000
2000
Sonuç olarak zamanımız tükenmişti.
03:03
We'd skied 400 miles. We were just over 200 miles left
65
183000
3000
650 km kayak kullandık. Kutba 320 km yolumuz kalmıştı...
03:06
to go to the Pole, and we'd run out of time.
66
186000
2000
...ve zamanımız azalıyordu.
03:08
We were too late into the summer; the ice was starting to melt;
67
188000
2000
Geç kaldığımız için yaz mevsimi geliyordu ve buzlar erimeye başlamıştı.
03:10
we spoke to the Russian helicopter pilots on the radio,
68
190000
2000
Telsizden Rus helikopter pilotlarıyla konuştuk...
03:12
and they said, "Look boys, you've run out of time.
69
192000
2000
...bize "Bakın çocuklar, zamanınız azaldı...
03:14
We've got to pick you up."
70
194000
2000
...sizi almamız lazım" dediler.
03:16
And I felt that I had failed, wholeheartedly.
71
196000
3000
Samimiyetle söylüyorum, başarısız olduğumu hissettim.
03:19
I was a failure.
72
199000
2000
Başaramamıştım.
03:21
The one goal, the one dream I'd had
73
201000
2000
Kendimi bildim bileli hayalini kurduğum...
03:23
for as long as I could remember -- I hadn't even come close.
74
203000
3000
...tek amacımı gerçekleştirmeye çok uzaktım.
03:27
And skiing along that first trip, I had two
75
207000
2000
İlk yolculuğumda kayak kullanmakla ilgili...
03:29
imaginary video clips that I'd replay over and over again in my mind
76
209000
3000
...şartlar zorlaşınca motivasyonumu sürdürmek için...
03:32
when the going got tough, just to keep my motivation going.
77
212000
3000
...hayalimde sürekli iki video klip oynatıyordum.
03:35
The first one was reaching the Pole itself.
78
215000
3000
İlki kutba ulaşmaktı.
03:38
I could see vividly, I suppose,
79
218000
2000
Gayet net görüyordum.
03:40
being filmed out of the door of a helicopter, there was, kind of, rock music playing in the background,
80
220000
3000
Bir helikopterin kapısında başlıyordu ve arka planda rock müzik çalıyordu.
03:43
and I had a ski pole with a Union Jack, you know, flying in the wind.
81
223000
3000
Üstünde İngiltere bayrağı olan bir kayak batonum vardı. Rüzgarda dalgalanıyordu.
03:46
I could see myself sticking the flag in a pole, you know --
82
226000
3000
Kendimi kutba bayrak dikerken görüyordum.
03:49
ah, glorious moment -- the music kind of reaching a crescendo.
83
229000
2000
Ne muhteşem bir an... Müzik gitgide yükseliyordu.
03:51
The second video clip
84
231000
2000
Hayalimde canlandırdığım için ikinci klipte ise...
03:53
that I imagined was getting back to Heathrow airport,
85
233000
2000
...Heatrow Havaalanı'na dönüyordum.
03:55
and I could see again, vividly,
86
235000
2000
O klibi de çok net görebiliyordum.
03:57
the camera flashbulbs going off,
87
237000
2000
Fotoğraf makinelerinin flaşları patlıyor...
03:59
the paparazzi, the autograph hunters,
88
239000
3000
...paparazziler ve imza isteyenler...
04:02
the book agents coming to sign me up for a deal.
89
242000
2000
...anlaşma imzalamaya çalışan kitap mümesilleri.
04:04
And of course, neither of these things happened.
90
244000
3000
Ve elbette iki klipte de gördüklerimin hiçbiri gerçekleşmedi.
04:07
We didn't get to the Pole, and we didn't have any money
91
247000
3000
Kutba ulaşamadık ve piyasa araştırmasına verecek...
04:10
to pay anyone to do the PR, so no one had heard
92
250000
2000
...paramız olmadığı için hiç kimsenin...
04:12
of this expedition.
93
252000
2000
...bu geziden haberi olmadı.
04:14
And I got back to Heathrow. My mum was there; my brother was there;
94
254000
3000
Heathrow'a döndüğümde annem, kardeşim...
04:17
my granddad was there -- had a little Union Jack --
95
257000
3000
...ve büyükbabam oradaydı. Ellerinde de küçük birer İngiliz bayrağı vardı.
04:20
(Laughter)
96
260000
2000
(Gülüyorlar)
04:22
-- and that was about it. I went back to live with my mum.
97
262000
2000
Doğru söylüyorum. Annemin yanında yaşamaya geri döndüm.
04:24
I was physically exhausted,
98
264000
2000
Bedenen tükenmiştim.
04:26
mentally an absolute wreck, considered myself a failure.
99
266000
3000
Zihnen enkaza dönmüştüm. Varlığımı bir hata olarak görüyordum.
04:29
In a huge amount of debt personally to this expedition,
100
269000
2000
Bu gezi için gırtlağıma kadar borca girmiş halde...
04:31
and lying on my mum's sofa,
101
271000
2000
...annenim evindeki divanda yatmış...
04:33
day in day out, watching daytime TV.
102
273000
3000
...bütün gün TV izliyordum.
04:37
My brother sent me a text message, an SMS --
103
277000
2000
Kardeşim bir SMS yolladı...
04:39
it was a quote from the "Simpsons." It said,
104
279000
2000
...Simpson'lardan bir alıntı yazmış. Diyordu ki...
04:41
"You tried your hardest and failed miserably.
105
281000
3000
..."en zor olanı denedin ve sefil bir halde başarısız oldun.
04:45
The lesson is: don't even try."
106
285000
2000
Alınacak ders: bir daha deneme."
04:47
(Laughter)
107
287000
1000
(Gülüyorlar)
04:48
Fast forward three years. I did eventually get off the sofa,
108
288000
3000
Üç yıl ileri sıçradım. Nihayet divandan kalktım...
04:51
and start planning another expedition. This time,
109
291000
2000
...ve yeni bir gezi planlamaya başladım. Bu sefer...
04:53
I wanted to go right across, on my own this time,
110
293000
2000
kendime başıma haritanın en tepesindeki
04:55
from Russia, at the top of the map,
111
295000
2000
Rusya'dan başlayıp
04:57
to the North Pole, where the sort of kink in the middle is,
112
297000
2000
haritanın ortalarında olan Kuzey Kutbu'na
04:59
and then on to Canada.
113
299000
2000
oradan da Kanada'ya gitmek istiyordum.
05:01
No one has made a complete crossing of the Arctic Ocean on their own.
114
301000
3000
Kimse Kuzey Buz Denizi'ni kendi başına geçmemişti.
05:04
Two Norwegians did it as a team in 2000. No one's done it solo.
115
304000
4000
2000 yılında 2 Norveçli takım olarak bunu yapsa da kimse tek başına yapmadı.
05:08
Very famous, very accomplished Italian mountaineer,
116
308000
3000
Çok başarılı ve tanınmış Italyan dağcı
05:12
Reinhold Messner, tried it in 1995,
117
312000
1000
Reinhold Messner bunu 1995'te denedi
05:13
and he was rescued after a week.
118
313000
2000
ve 1 hafta sonra kurtarıldı.
05:15
He described this expedition as 10 times
119
315000
3000
Geziyi Everest'e tırmanmadan
05:18
as dangerous as Everest.
120
318000
2000
10 kat daha tehkileli olarak tanımladı.
05:20
So for some reason, this was what I wanted to have a crack at,
121
320000
4000
Belirsiz bir sebepten ötürü her ne kadar
05:25
but I knew that even to stand a chance of getting home in one piece,
122
325000
2000
bırakın Kanada'ya kadar gitmeyi,
05:27
let alone make it across to Canada,
123
327000
2000
eve tek parça olarak dönmek bile zor olsa bile
05:29
I had to take a radical approach.
124
329000
2000
bunu başarmak istiyordum ve bunun için de radikal bir yöntem kullanmalıydım.
05:32
This meant everything from perfecting the
125
332000
2000
Bu gezi ile ilgili teknik ekipmanları
05:34
sawn-off, sub-two-gram toothbrush,
126
334000
3000
kusursuz duruma getirmek ve
05:37
to working with one of the world's leading nutritionists
127
337000
2000
dünyanın en iyi diyetisyenlerinden biri ile
05:39
in developing a completely new,
128
339000
2000
tamamen yeni bir diyet stratejisi
05:41
revolutionary nutritional strategy from scratch:
129
341000
3000
oluşturmak anlamına geliyordu:
05:44
6,000 calories a day.
130
344000
2000
günde 6,000 kalori.
05:46
And the expedition started in February last year.
131
346000
3000
Ve gezi geçen Şubat ayında başladı.
05:49
Big support team. We had a film crew,
132
349000
2000
Geniç bir destek ekibimiz vardı. Bir belgesel ekibi,
05:51
a couple of logistics people with us,
133
351000
2000
bir kaç tane lojistik destek sağlayacak insan,
05:53
my girlfriend, a photographer.
134
353000
2000
kız arkadaşım ve bir fotoğrafçı.
05:56
At first it was pretty sensible. We flew British Airways to Moscow.
135
356000
3000
İlk başta işler epey kolaydı. British Airways ile Moskova'ya uçtuk.
06:00
The next bit in Siberia to Krasnoyarsk,
136
360000
2000
İkinci aşamada ise Siberya'dan Krasnoyarsk'a
06:02
on a Russian internal airline called KrasAir,
137
362000
3000
Rusya'ya ait K-R-A-S diye okunan KrasAir
06:05
spelled K-R-A-S.
138
365000
2000
havayolu ile uçtuk.
06:07
The next bit, we'd chartered a pretty elderly Russian plane
139
367000
3000
Daha sonra ise de epey yaşlı bir Rus uçağı ile
06:10
to fly us up to a town called Khatanga,
140
370000
2000
medeniyetin son noktası olan
06:12
which was the sort of last bit of civilization.
141
372000
3000
Khatanga adlı bir kasabaya uçtuk.
06:15
Our cameraman, who it turned out was a pretty nervous flier at the best of times,
142
375000
3000
Uçmaktan hazzetmediğini anladığımız kameramanımız
06:19
actually asked the pilot, before we got on the plane, how long this flight would take,
143
379000
2000
pilota bu uçuşun ne kadar süreceğini sordu ve
06:21
and the pilot -- Russian pilot -- completely deadpan, replied,
144
381000
3000
Rus pilot, tamamen tepkisiz, şöyle cevap verdi:
06:24
"Six hours -- if we live."
145
384000
3000
6 saat, eğer yaşarsak.
06:27
(Laughter)
146
387000
3000
(Gülüşmeler)
06:30
We got to Khatanga.
147
390000
2000
Khatanga'ya gittik.
06:32
I think the joke is that Khatanga isn't the end of the world,
148
392000
3000
Komik olan şey buradan gördüğünüz gibi
06:35
but you can see it from there.
149
395000
2000
Khatanga dünyanın sonu değil.
06:37
(Laughter)
150
397000
1000
(Gülüşmeler)
06:38
It was supposed to be an overnight stay. We were stuck there for 10 days.
151
398000
3000
Sadece gece için orada kalmayı planlamıştık ama 10 gün orada kaldık.
06:41
There was a kind of vodka-fueled pay dispute between
152
401000
2000
Helikopter pilotları ile helikopterin
06:43
the helicopter pilots and the people that owned the helicopter,
153
403000
2000
sahipleri arasında Votka yüzünden bir ödeme tartışması
06:45
so we were stuck. We couldn't move.
154
405000
2000
çıktı ve orada kaldık. Yola devam edemedik.
06:47
Finally, morning of day 11, we got the all-clear,
155
407000
2000
En sonunda 11. günde havalanabildik
06:50
loaded up the helicopters -- two helicopters flying in tandem --
156
410000
4000
ve arka arkaya giden 2 helikopter
06:54
dropped me off at the edge of the pack ice.
157
414000
2000
beni buzulun köşesine bıraktı.
06:56
We had a frantic sort of 45 minutes of filming,
158
416000
3000
45 dakikalık çılgın bir belgesel çekimi ve
06:59
photography; while the helicopter was still there,
159
419000
2000
fotoğraf çekimi oldu, sonra uydu
07:01
I did an interview on the satellite phone;
160
421000
2000
telefonu ile bir röportaj verdim
07:03
and then everyone else climbed back into the helicopter,
161
423000
3000
sonra ise herkes helikoptere bindi,
07:07
wham, the door closed, and I was alone.
162
427000
4000
kapılar kapandı ve ben orada yalnız kaldımi
07:12
And I don't know if words will ever quite do that moment justice.
163
432000
2000
O anı kelimelerle ifade edebilir miyim bilmiyorum.
07:14
All I could think about was running back up to the door,
164
434000
2000
Tek düşündüğüm helikopterin kapısına doğru koşup
07:16
banging on the door, and saying, "Look guys,
165
436000
2000
kapıya vurmak ve :" Arkadaşlar
07:18
I haven't quite thought this through."
166
438000
2000
bu işi çok detaylı düşünmedim" demekti.
07:20
(Laughter)
167
440000
5000
(Gülüşmeler)
07:25
To make things worse, you can just see the white dot
168
445000
2000
İşleri daha da kötüleştiren... sağ üst köşede
07:27
up at the top right hand side of the screen; that's a full moon.
169
447000
3000
küçük noktayı görebilirsiniz, dolunay o.
07:30
Because we'd been held up in Russia, of course,
170
450000
2000
Rusya'da vakit kaybettiğimizden ötürü...
07:32
the full moon brings the highest and lowest tides;
171
452000
2000
dolunay en yüksek ve en alçak gelgitleri getirir
07:34
when you're standing on the frozen surface of the sea,
172
454000
3000
ve donmuş bir su kütlesinin üzerindeysen
07:37
high and low tides generally mean
173
457000
2000
yüksek ve alçak gelgitler genelde
07:39
that interesting things are going to happen -- the ice is going to start moving around a bit.
174
459000
3000
buzun hareket etmeye başlayacağı ve ilginç şeyler olacağı anlamına gelir.
07:43
I was, you can see there, pulling two sledges.
175
463000
2000
Burada gördüğünüz gibi iki tane kızak sürüyorum.
07:45
Grand total in all, 95 days of food and fuel,
176
465000
2000
Her şey dahil 95 günlük yakıt ve yiyecek,
07:47
180 kilos -- that's almost exactly 400 pounds.
177
467000
4000
180 kilo, yani yaklaşı 400 pound.
07:51
When the ice was flat or flattish,
178
471000
2000
Zemin düz olduğu zaman
07:53
I could just about pull both.
179
473000
2000
ikisini beraber çekebiliyordum.
07:55
When the ice wasn't flat, I didn't have a hope in hell.
180
475000
2000
Ama eğer zemin düz değilse o zaman hiç şansım yoktu.
07:57
I had to pull one, leave it, and go back and get the other one.
181
477000
2000
Bir tanesini çekip, sonra geriye dönüp diğerini getirmeliydim.
07:59
Literally scrambling through what's called pressure ice --
182
479000
3000
Bastırılmış buz olarak düşünebileceğiniz bir şeyin üzerinde sürünüyordum.
08:02
the ice had been smashed up under the pressure of the currents of the ocean,
183
482000
3000
Buz okyanus akıntıları, rüzgar ve gelgitler yüzünden
08:05
the wind and the tides.
184
485000
2000
ezilmişti.
08:08
NASA described the ice conditions last year as the worst since records began.
185
488000
4000
NASA kayıtların başladığı günden beri buzul koşullarını en kötü durumda olduğunu açıklamıştı.
08:13
And it's always drifting. The pack ice is always drifting.
186
493000
2000
Ve her zaman hareketli. Buz kütlesi her zaman hareketli.
08:16
I was skiing into headwinds for nine
187
496000
2000
Yalnız olduğum 10 haftanın dokuzunda
08:18
out of the 10 weeks I was alone last year,
188
498000
2000
bana karşı esen rüzgara karşı kayıyordum
08:20
and I was drifting backwards most of the time.
189
500000
3000
ve genelde arka tarafa doğru sürükleniyordum.
08:23
My record was minus 2.5 miles.
190
503000
3000
Rekorum -2.5 mil.
08:26
I got up in the morning, took the tent down, skied north for seven-and-a-half hours,
191
506000
3000
Sabah kalktım, çadırımı topladım, kuzeye doğru yedi buçuk saat gittim
08:29
put the tent up, and I was two and a half miles further back
192
509000
3000
ve çadırımı tekrar kuruduğumda
08:32
than when I'd started.
193
512000
2000
başladığım yerin iki buçuk mil gerisideydim.
08:34
I literally couldn't keep up with the drift of the ice.
194
514000
3000
Sözün tam anlamıyla buzulun hareketinden hızlı gidemiyordum.
08:38
(Video): So it's day 22.
195
518000
3000
(Video): 22. gün.
08:43
I'm lying in the tent, getting ready to go.
196
523000
3000
Çadırımda oturup gitmeye hazır hale geliyorum.
08:46
The weather is just appalling --
197
526000
2000
Hava inanılmaz kötü --
08:48
oh, drifted back about five miles
198
528000
3000
dün akşam 5 mil
08:51
in the last -- last night.
199
531000
2000
geriye doğru sürüklendim.
08:53
Later in the expedition, the problem was no longer the ice.
200
533000
3000
Gezinin ilerleyen kısmında sorun buzullar değildi.
08:56
It was a lack of ice -- open water.
201
536000
2000
Sorun buzulun olmamasıydı: açık su.
08:58
I knew this was happening. I knew the Artic was warming.
202
538000
3000
Buzulların eridiğini biliyordum.
09:01
I knew there was more open water. And I had a secret weapon up my sleeve.
203
541000
3000
Daha fazla açıkta su olacağını biliyordum ve göğsümün üzerinde gizli bir silahım vardı.
09:04
This was my little bit of bio-mimicry.
204
544000
2000
Bu benim canlı taklidim.
09:06
Polar bears on the Artic Ocean move in dead straight lines.
205
546000
4000
Kuzey Buz Okyanusu'nda kutup ayıları dümdüz çizgilerde yürürler.
09:10
If they come to water, they'll climb in, swim across it.
206
550000
2000
Suyla karşılaşırlarsa içine girip yüzerler.
09:12
So we had a dry suit developed -- I worked with a team in Norway --
207
552000
3000
Bu yüzden Norveç'ten bir ekiple çalışarak su tutmayan bir elbise geliştirdik.
09:15
based on a sort of survival suit --
208
555000
2000
Helikopter pilotlarının kullandığı
09:17
I suppose, that helicopter pilots would wear --
209
557000
2000
.. can yeleklerinden esinlenerek.
09:19
that I could climb into. It would go on over my boots, over my mittens,
210
559000
2000
Ayaklarımın ve giysimin üzerinden geçip
09:21
it would pull up around my face, and seal pretty tightly around my face.
211
561000
3000
kafamı sımsıkı sarmalıyordu.
09:24
And this meant I could ski
212
564000
2000
Bu kayda kayabileceğim
09:26
over very thin ice,
213
566000
2000
ve düşersem de
09:28
and if I fell through, it wasn't the end of the world.
214
568000
2000
bunun benim için dünyanın sonu olmadığı anlamına geliyordu.
09:30
It also meant, if the worst came to the worst,
215
570000
2000
Aynı zamanda eğer en kötüsü olursa
09:32
I could actually jump in and swim across
216
572000
2000
suya atlayıp yüzebileceğim
09:34
and drag the sledge over after me.
217
574000
3000
ve kızağı da peşimden sürükleyebileceğim anlamına geliyordu.
09:37
Some pretty radical technology,
218
577000
2000
Radikal bir teknoloji
09:39
a radical approach --but it worked perfectly.
219
579000
2000
radikal bir yöntem, ama mükemmel bir şekilde çalıştı.
09:41
Another exciting thing we did last year
220
581000
2000
Geçen sene yaptığımız başka bir heyecan verici icat ise
09:43
was with communications technology.
221
583000
2000
haberleşme teknolojisiydi.
09:46
In 1912, Shackleton's Endurance expedition --
222
586000
3000
1912 yılı Shackleton'un Fuarı'nda
09:49
there was -- one of his crew, a guy called Thomas Orde-Lees.
223
589000
3000
ismi Thomas Orde-Lees olan bir adamı vardı.
09:52
He said, "The explorers of 2012,
224
592000
2000
Demişti ki " 2012 yılında bilim adamları
09:54
if there is anything left to explore,
225
594000
2000
her yeri gezdiklerinde
09:56
will no doubt carry pocket wireless telephones
226
596000
3000
hiç kuşkusuz telsiz teleskopla birlikte
09:59
fitted with wireless telescopes."
227
599000
3000
telsiz telefon taşıyacaklar."
10:02
Well, Orde-Lees guessed wrong by about eight years. This is my pocket wireless telephone,
228
602000
3000
Orde-Lees 8 yıl farkla doğruyu söyledi. Bu benim telsiz cep telefonum.
10:05
Iridium satellite phone.
229
605000
2000
Iridyum uydu telefonu.
10:07
The wireless telescope was a digital camera I had tucked in my pocket.
230
607000
3000
Telsiz teleskop cebime koyduğum dijital kamera.
10:10
And every single day of the 72 days I was alone on the ice,
231
610000
2000
Buzullarda yalnız olduğum 72 günün her biri
10:12
I was blogging live from my tent,
232
612000
3000
çadırımda blog(günlük) yazıp,
10:15
sending back a little diary piece,
233
615000
2000
günlük parçası ekleyip,
10:17
sending back information on the distance I'd covered --
234
617000
2000
gittiğim mesafeye dair bilgi aktarıp ve
10:19
the ice conditions, the temperature --
235
619000
2000
buzulların durumları, sıcaklık verilerini ve
10:21
and a daily photo.
236
621000
2000
günlük bir resim yolluyordum.
10:23
Remember, 2001,
237
623000
2000
2001'i hatırlayın,
10:25
we had less than two hours radio contact with the outside world.
238
625000
3000
dış dünya ile 2 saatin altında temasımız vardı.
10:29
Last year, blogging live from an expedition
239
629000
2000
Geçen sene ise Everest'ten 10 kat daha tehlikeli
10:31
that's been described as 10 times as dangerous as Everest.
240
631000
3000
olan yerden blok yazıyoruz.
10:34
It wasn't all high-tech. This is navigating
241
634000
2000
Sadece yüksek teknoloji değil. Bu
10:36
in what's called a whiteout.
242
636000
2000
meteor denilen yerde yön bulmak.
10:38
When you get lots of mist, low cloud, the wind starts blowing the snow up.
243
638000
3000
Çok fazla sis varsa rüzgar karı uçuşturmaya başlar.
10:41
You can't see an awful lot. You can just see, there's a yellow
244
641000
2000
Çok fazla şey göremezsiniz. Sadece küreklerimin birinin
10:43
ribbon tied to one of my ski poles.
245
643000
2000
etrafına sardığım sarı bir bezi görüyorsunuz.
10:45
I'd navigate using the direction of the wind.
246
645000
2000
Rüzgarın esme yönünü kullanarak yönümü tarif ediyorum.
10:47
So, kind of a weird combination of high-tech and low-tech.
247
647000
2000
Yani yeni ve eski teknolojinin garip bir karışımı.
10:50
I got to the Pole on the 11th of May.
248
650000
2000
Kutba 11 Mayıs'ta ulaştım.
10:52
It took me 68 days to get there from Russia,
249
652000
2000
Rusya'dan oraya gitmem 68 günümü aldı
10:54
and there is nothing there.
250
654000
2000
ve orada hiç bir şey yok.
10:57
(Laughter).
251
657000
2000
(Gülüşmeler)
10:59
There isn't even a pole at the Pole. There's nothing there,
252
659000
2000
Kutupta bir kutup bile yok. Hiç bir şey yok,
11:01
purely because it's sea ice. It's drifting.
253
661000
3000
sadece buzul ve hareket ediyor.
11:04
Stick a flag there, leave it there, pretty soon it will drift off, usually towards Canada or Greenland.
254
664000
3000
Oraya bir bayrak as ve kısa zaman sonra Kanada ya da Grönland'a doğru sürüklenmeye başlayacak.
11:07
I knew this, but I was expecting something.
255
667000
4000
Bunu biliyordum ama gene de bir şey olmasını hayal ediyordum.
11:12
Strange mixture of feelings: it was extremely warm by this stage,
256
672000
3000
Duyguların garip bir karışımı: şu an epey sıcaktı,
11:16
a lot of open water around, and
257
676000
2000
etrafta epey bir su vardı ve
11:18
of course, elated that I'd got there under my own steam,
258
678000
3000
oraya tek başıma gitmiş olmanın sevinci
11:21
but starting to really realize
259
681000
3000
.. fakat bir yandan da Kanada'ya kadar
11:24
that my chances of making it all the way across to Canada,
260
684000
2000
gitme ihtimalimin
11:26
which was still 400 miles away,
261
686000
2000
oranın 400 mil uzakta olduğunu düşünürsek bayağı
11:28
were slim at best.
262
688000
2000
zayıf olduğunun farkına varmaya başlıyordum.
11:30
The only proof I've got that I was there
263
690000
2000
Orada olduğumun tek kanıtı
11:32
is a blurry photo of my GPS, the little satellite navigation gadget.
264
692000
3000
GPS'imdeki bulanık resmimdi.
11:35
You can just see --
265
695000
2000
Gördüğünüz gibi bir tane 9 ve
11:37
there's a nine and a string of zeros here.
266
697000
3000
bir sürü 0 rakamı var.
11:40
Ninety degrees north -- that is slap bang in the North Pole.
267
700000
3000
90 derece kuzey... Kuzey Kutbu'nun tam ortası.
11:44
I took a photo of that. Sat down on my sledge. Did a sort of video diary piece.
268
704000
3000
Bunun resmini çektim, oturdum ve ufak bir video çektim.
11:47
Took a few photos. I got my satellite phone out.
269
707000
2000
Bir kaç tane fotoğraf çektim, uydu telefonumu çıkardım.
11:49
I warmed the battery up in my armpit.
270
709000
2000
Bataryayı avcumun içinde ısıttım.
11:51
I dialed three numbers. I dialed my mum.
271
711000
3000
3 tane numarayı aradım: annemi aradım,
11:54
I dialed my girlfriend. I dialed the CEO of my sponsor.
272
714000
2000
kız arkadaşımı aradım. Sponsorumun CEO'sunu aradım.
11:56
And I got three voicemails.
273
716000
3000
3 tane sesli mesaj aldım.
11:59
(Laughter)
274
719000
3000
(Gülüşmeler)
12:05
(Video): Ninety.
275
725000
2000
(Video): doksan
12:12
It's a special feeling.
276
732000
2000
Özel bir duygu.
12:14
The entire planet
277
734000
2000
Bütün gezegen ayaklarımın
12:16
is rotating
278
736000
2000
altında
12:18
beneath my feet.
279
738000
2000
dönmekte.
12:22
The -- the whole world underneath me.
280
742000
2000
Bütün dünya benim altımda.
12:24
I finally got through to my mum. She was at the queue of the supermarket.
281
744000
3000
Sonunda anneme ulaştım. Süpermarkette kuyruktaydı.
12:27
She started crying. She asked me to call her back.
282
747000
3000
Ağlamaya başladı, onu tekrar aramamı söyledi.
12:30
(Laughter)
283
750000
1000
(Gülüşmeler)
12:32
I skied on for a week past the Pole.
284
752000
2000
Kutuptan itibaren bir hafta kaymaya devam ettim.
12:34
I wanted to get as close to Canada as I could
285
754000
2000
Koşullar yol almamı iyice tehlikeli hale getirene
12:36
before conditions just got too dangerous to continue.
286
756000
2000
kadar Kanada'ya olabildiğince yakınlaşmak istiyordum.
12:39
This was the last day I had on the ice.
287
759000
2000
Bu buzdaki son günüm.
12:41
When I spoke to the -- my project management team,
288
761000
2000
Proje idarecileri ile konuştuğumda
12:43
they said, "Look, Ben, conditions are getting too dangerous.
289
763000
3000
bana şunu dediler: " Ben, işler iyice tehlikeli olmaya başladı.
12:48
There are huge areas of open water just south of your position.
290
768000
2000
hemen güneyinde çok geniş su dolu alanlar var.
12:50
We'd like to pick you up.
291
770000
2000
seni almak istiyoruz.
12:52
Ben, could you please look for an airstrip?"
292
772000
2000
Helikopterin inebileceği bir alan var mı etrafında?"
12:54
This was the view outside my tent
293
774000
3000
Bu çağrıdan sonra çadırımdan
12:57
when I had this fateful phone call.
294
777000
3000
dışarısının görünümü.
13:01
I'd never tried to build an airstrip before. Tony, the expedition manager, he said,
295
781000
2000
Daha önce hiç böyle bir alan aramamıştım. Tone, gezinin yöneticisi şöyle dedi:
13:03
"Look Ben, you've got to find 500 meters of
296
783000
2000
"Ben, 500 metrelik düz, kalın
13:05
flat, thick safe ice."
297
785000
2000
buz tabakası bulmalısın."
13:07
The only bit of ice I could find --
298
787000
2000
36 saatlik dolaşmadan sonra bulabildiğim
13:09
it took me 36 hours of skiing around trying to find an airstrip --
299
789000
3000
buzul alan tam olarak 473 metreydi.
13:13
was exactly 473 meters. I could measure it with my skis.
300
793000
3000
Kızağımla tam olarak ölçebildim.
13:16
I didn't tell Tony that. I didn't tell the pilots that.
301
796000
2000
Tony'ye bunu söylemedim. Pilotlara da söylemedim.
13:18
I thought, it'll have to do.
302
798000
2000
Bunun yeterli olduğunu düşündüm.
13:21
(Video): Oh, oh, oh, oh, oh, oh.
303
801000
2000
(Video): Aman...
13:24
It just about worked. A pretty dramatic landing --
304
804000
3000
Zar zoruna yetti. Epey dramatik bir iniş.
13:27
the plane actually passed over four times,
305
807000
2000
Uçak 4 kere pas geçti ve
13:29
and I was a bit worried it wasn't going to land at all.
306
809000
2000
hiç inemeyeceğini düşündüm.
13:31
The pilot, I knew, was called Troy. I was expecting someone called Troy
307
811000
3000
Pilot'un adı Troy'du. Adı Troy olan ve bu işi geçinmek için
13:34
that did this for a living to be a pretty tough kind of guy.
308
814000
2000
yapan birinin iyi olacağını umut ediyordum.
13:37
I was bawling my eyes out by the time the plane landed -- a pretty emotional moment.
309
817000
4000
Uçağın alana indiği an inanılmaz duygusal bir andı.
13:41
So I thought, I've got to compose myself for Troy.
310
821000
3000
Böylece kendimi Troy'a tanıştırmam gerektiğini düşündüm.
13:44
I'm supposed to be the roughty toughty explorer type.
311
824000
3000
Benim sert bir gezgin olmam gerekir.
13:48
The plane taxied up to where I was standing.
312
828000
2000
Uçak durduğum yere geldi.
13:50
The door opened. This guy jumped out. He's about that tall. He said, "Hi, my name is Troy."
313
830000
3000
Kapı açıldı ve pilot dışarı atladı. Şu kadar uzundu. "Benim adım Troy" dedi.
13:53
(Laughter).
314
833000
2000
(Gülüşmeler)
13:55
The co-pilot was a lady called Monica.
315
835000
2000
Yardımcı pilot adı Monica olan biriydi.
13:57
She sat there in a sort of hand-knitted jumper.
316
837000
2000
Üzerinde el örgüsü bir kazak vardı.
13:59
They were the least macho people I've ever met, but they made my day.
317
839000
3000
Tanıştığım en maço olmayan insanlardı ama beni kurtardılar.
14:03
Troy was smoking a cigarette on the ice;
318
843000
2000
Troy buzun üzerinde sigara içiyordu
14:05
we took a few photos. He
319
845000
2000
ve bir kaç fotoğraf çektirdik.
14:07
climbed up the ladder. He said, "Just -- just get in the back."
320
847000
3000
Merdiveni tırmandı ve "Arkaya otur" dedi.
14:10
He threw his cigarette out as he got on the front,
321
850000
2000
Sigarayı fırlattı, öne oturdu
14:12
and I climbed in the back.
322
852000
2000
ve ben arkaya otrudum.
14:14
(Laughter)
323
854000
1000
(Gülüşmeler)
14:15
Taxied up and down the runway a few times,
324
855000
2000
Pistte bir kaç defa orayı
14:17
just to flatten it out a bit, and he said, "Right, I'm going to --
325
857000
2000
düzleştirmek için gidip geldik ve "Şimdi
14:19
I'm going to give it a go." And he --
326
859000
2000
kalmayı deneyeceğim dedi".
14:22
I've now learned that this is standard practice, but it had me worried at the time.
327
862000
2000
Bunun standart bir yöntem olduğunu biliyorum ama o zaman beni endişelendirmişti.
14:24
He put his hand on the throttle.
328
864000
2000
Elini kelebeğin üzerine koydu.
14:26
You can see the control for the engines is actually on the roof of the cockpit.
329
866000
3000
Gördüğünüz gibi motorların kontrolleri kokpitin üzerinde.
14:29
It's that little bar there. He put his hand on the throttle.
330
869000
2000
Şuradaki küçük kol. Elini kelebeğin üzerine koydu.
14:31
Monica very gently put her hand sort of on top of his.
331
871000
2000
Monica nazik bir şekilde elini onun elinin üzerine koydu.
14:33
I thought, "God, here we go. We're, we're -- this is all or nothing."
332
873000
3000
Düşündüm ki "Allah'ım şimdi gidiyoruz. Ya şimdi ya da hiç."
14:36
Rammed it forwards. Bounced down the runway. Just took off.
333
876000
2000
İleriye fırladık, pistte sektik ve uçak sonunda kalktı.
14:38
One of the skis just clipped a pressure ridge at the end of the runway,
334
878000
3000
Kayaklardan biri pistin sonunda çarparak durdu.
14:41
banking. I could see into the cockpit, Troy battling the controls,
335
881000
3000
Kokpitin içini görebiliyordum. Troy kontrollerle
14:44
and he just took one hand off, reached back,
336
884000
3000
uğraşıyor, elinin teki ile arakaya uzandı
14:47
flipped a switch on the roof of the cockpit,
337
887000
2000
kokpitin üzerindeki bir anahtarı çevirdi
14:49
and it was the "fasten seat belt" sign you can see on the wall.
338
889000
4000
ve o duvarda gördüğünüz "kemerlerinizi bağlayın" yazısı yazdı.
14:53
(Laughter)
339
893000
3000
(Gülüşmeler)
14:57
And only from the air did I see the big picture.
340
897000
2000
Ve havadan bütün alanı komple gördüm.
14:59
Of course, when you're on the ice, you only ever see one obstacle at a time,
341
899000
2000
Tabii ki eğer buzun üzerindeyseniz sadece bir engel görebilirseniz
15:01
whether it's a pressure ridge or there's a bit of water.
342
901000
3000
bayır veya bir su parçası.
15:04
This is probably why I didn't get into trouble about the length of my airstrip.
343
904000
3000
Muhtemelen pistin uzunluğu ile ilgili endişenlenmememin nedeni bu.
15:07
I mean, it really was starting to break up.
344
907000
2000
Demek istediğim, kırılmaya başlamıştı.
15:09
Why? I'm not an explorer in the traditional sense.
345
909000
3000
Neden? Ben geleneksel bir gezgin değilim.
15:12
I'm not skiing along drawing maps;
346
912000
2000
Harita çizmek için kayak yapmıyorum,
15:14
everyone knows where the North Pole is.
347
914000
2000
herkes Kuzey Kutbunun yerini biliyor.
15:16
At the South Pole there's a big scientific base. There's an airstrip.
348
916000
2000
Güney Kutbunda büyük bir bilimsel üs var. Orada kalkış pisti var.
15:18
There's a cafe and there's a tourist shop.
349
918000
2000
Orada bir kafe ve turist mağazası var.
15:21
For me, this is about exploring human limits,
350
921000
3000
Benim için amaç insanın limitlerini,
15:24
about exploring the limits of physiology, of psychology
351
924000
3000
fizyoloji, psikoloji ve teknolojisinin
15:27
and of technology. They're the things that excite me.
352
927000
2000
limitlerini araştırmak. Bunlar beni heyecanlandıran şeyler.
15:30
And it's also about potential, on a personal level.
353
930000
2000
Kişisel bir bağlamda bu aynı zamanda potensiyelle de ilgili.
15:32
This, for me, is a chance to explore the limits --
354
932000
3000
Bu benim için limitimin sonunu araştırmak,
15:35
really push the limits of my own potential, see how far they stretch.
355
935000
3000
ne kadar ileriye gidebildiğimi görmek.
15:38
And on a wider scale, it amazes me how people go through life
356
938000
3000
Daha geniç bir kapsamda insanların
15:42
just scratching the surface of their potential,
357
942000
3000
potensiyellerinin sadece yüzde 3 ya da
15:45
just doing three or four or five percent
358
945000
3000
4'ünü kullanarak bir hayat geçirmeleri
15:48
of what they're truly capable of. So,
359
948000
2000
beni gerçekten şaşırtıyor. Bu yüzden,
15:50
on a wider scale, I hope that this journey
360
950000
2000
geniş kapsamda umut ediyorum ki
15:52
was a chance to inspire other people
361
952000
2000
be gezi insanlara potensiyellerini
15:54
to think about what they want to do
362
954000
2000
ve bu dünyadaki kısıtlı zamanlarını nasıl
15:56
with their potential, and what they want to do with the tiny amount of time
363
956000
3000
kullanacakları konusunda
15:59
we each have on this planet.
364
959000
3000
bir ilham olmuştur.
16:03
That's as close as I can come to summing that up.
365
963000
2000
Bu olayı en fazla bu kadar özetleyebilirim.
16:05
The next question is, how do you answer the call of nature at minus 40?
366
965000
3000
Diğer soru da eksi 40 derece nasıl tuvaletinizi yaptınız.
16:08
The answer, of course, to which is a trade secret --
367
968000
4000
Cevap da doğal olarak, meslek sırrı.
16:13
and the last question,
368
973000
2000
Son soru:
16:15
what's next? As quickly as possible,
369
975000
2000
Sıradaki ne? Olabildiği kadar hızlı,
16:17
if I have a minute left at the end, I'll go into more detail.
370
977000
3000
eğer en sonra bir dakika kalırsa daha detayına gireceğim.
16:21
What's next:
371
981000
2000
Sıradaki ne?
16:23
Antarctica.
372
983000
2000
Antartika.
16:25
It's the coldest, highest,
373
985000
2000
Dünyadaki en soğuk,
16:27
windiest and driest continent on Earth.
374
987000
3000
yüksek, rüzgarlı ve kuru kıta.
16:31
Late 1911, early 1912,
375
991000
2000
1991'in sonunda, 1912'nin başında
16:33
there was a race to be the first
376
993000
2000
Güney Kutbuna, Antartika'nın kalbine
16:37
to the South Pole: the heart of the Antarctic continent.
377
997000
1000
ilk gitme yarışı vardı.
16:39
If you include the coastal ice shelves, you can see that the Ross Ice Shelf --
378
999000
3000
Sahildeki buzulları da eklerseniz, Ross Buzulunu görebilirsiniz burda--
16:42
it's the big one down here -- the Ross Ice Shelf is the size of France.
379
1002000
3000
şuradaki büyük şey-- Ross Buzulu Fransa büyüklüğünde.
16:45
Antarctica, if you include the ice shelves,
380
1005000
2000
Küçük buzulları da eklerseniz Antartika
16:47
is twice the size of Australia -- it's a big place.
381
1007000
2000
Avutralya'nın iki katı büyüklüğünde... büyük bir yer.
16:49
And there's a race to get to the Pole between Amundsen,
382
1009000
2000
Ve Norveçli eskimo köpeği olan Amundsen ile
16:51
the Norwegian -- Amundsen had dog sleds and huskies --
383
1011000
3000
Ingiliz Scott,
16:54
and Scott, the British guy, Captain Scott.
384
1014000
2000
Kaptan Scott arasında kutba gitme yarışı var.
16:56
Scott had sort of ponies and some tractors
385
1016000
3000
Scott'un atları, traktörleri ve bir kaç tane
16:59
and a few dogs, all of which went wrong,
386
1019000
2000
köpeği vardı, ve hepsinde bir sorun çıktı,
17:01
and Scott and his team of four people ended up on foot.
387
1021000
3000
sonunda Scott ve 4 kişilik takımı yalınayak kaldılar.
17:05
They got to the Pole late January 1912
388
1025000
2000
1912'nin sonunda kutba gittiler
17:07
to find a Norwegian flag already there.
389
1027000
3000
ve orada zaten bir Norveç bayrağı olduğunu gördüler.
17:10
There was a tent, a letter to the Norwegian king.
390
1030000
2000
Bir çadır ve Norveç mektubuna bir mektup vardı.
17:12
And they turned around, headed back to the coast,
391
1032000
3000
Sonra geriye döndüler, sahile yöneldiler
17:15
and all five of them died on the return journey.
392
1035000
3000
ve beşi de dönüş yolculuğunda öldüler.
17:18
Since then, no one has ever skied --
393
1038000
2000
O zamandan, yani 93 yıldan beri
17:20
this was 93 years ago -- since then, no one has ever skied
394
1040000
3000
kimse Antartika sahilinden kızakla kutba gidip
17:23
from the coast of Antarctica to the Pole and back.
395
1043000
3000
oradan da geri dönmedi.
17:26
Every South Pole expedition you may have heard about
396
1046000
2000
Duyduğunuz bütün Güney Kutbu gezileri
17:28
is either flown out from the Pole or has used vehicles
397
1048000
2000
ya uçakla gerçekleşti ya da
17:30
or dogs or kites to do some kind of crossing --
398
1050000
3000
köpek, uçurtma gibi bazı araçlarla--
17:33
no one has ever made a return journey. So that's the plan.
399
1053000
2000
ve kimse geri dönmedi. O yüzden plan bu.
17:35
Two of us are doing it.
400
1055000
2000
2 kişi yapacağız.
17:37
That's pretty much it.
401
1057000
2000
Söyleceklerim bu kadar.
17:40
One final thought before I get to the toilet bit, is --
402
1060000
3000
Tuvalete gitmeden önce söyleyeceğim son şey--
17:43
is, I have a -- and I meant to scan this and I've forgotten --
403
1063000
3000
bunu daha önce söylecektim ama unuttum,
17:46
but I have a -- I have a school report. I was 13 years old,
404
1066000
3000
fakat elimde bir okul raporu var. 13 yaşındaydım ve
17:49
and it's framed above my desk at home. It says,
405
1069000
2000
masamın üzerinde çerçevelenmiş halde duruyor. Diyor ki
17:51
"Ben lacks sufficient impetus
406
1071000
3000
"Ben işe yaracak herhangi bir şey yapmak
17:54
to achieve anything worthwhile."
407
1074000
2000
için gerekli şevke sahip değil."
17:57
(Laughter)
408
1077000
1000
(Gülüşmeler)
17:58
(Applause)
409
1078000
3000
(Alkışlar)
18:01
I think if I've learned anything, it's this: that no one else
410
1081000
2000
Eğer öğrendiğim bir şey varsa o da şu: "Hiç kimse
18:03
is the authority on your potential.
411
1083000
2000
sizin potensiyelinizin belirleyicisi değil.
18:05
You're the only person that decides how far you go and what you're capable of.
412
1085000
3000
Ne kadar ileriye gidebileceğinizi ve yapabileceklerinizin sınırını belirleyecek tek kişi sizsiniz.
18:08
Ladies and gentlemen, that's my story.
413
1088000
3000
Baylar ve bayanlar, bu benim hikayem. Çok teşekkür ederim.
18:12
Thank you very much.
414
1092000
1000
Çok teşekkür ederim.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7