Ajit Narayanan: A word game to communicate in any language

Ajit Narayanan: Her dilde iletişim için bir sözcük oyunu

114,647 views

2014-03-10 ・ TED


New videos

Ajit Narayanan: A word game to communicate in any language

Ajit Narayanan: Her dilde iletişim için bir sözcük oyunu

114,647 views ・ 2014-03-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Sevkan Uzel Gözden geçirme: İrem Uzel
00:12
I work with children with autism.
0
12721
2670
Ben otistik çocuklarla çalışıyorum.
00:15
Specifically, I make technologies
1
15391
1914
Tam olarak yaptığım, iletişim kurmalarına yardımcı olacak
00:17
to help them communicate.
2
17305
2171
teknolojiler yaratmak.
00:19
Now, many of the problems that children
3
19476
1539
Otistik çocukların karşılaştığı sorunların çoğunun
00:21
with autism face, they have a common source,
4
21015
3763
ortak bir kökeni var.
00:24
and that source is that they find it difficult
5
24778
2094
Bu köken, onların
00:26
to understand abstraction, symbolism.
6
26872
5260
soyut kavramları ve sembolleri anlamakta zorlanmaları.
00:32
And because of this, they have a lot of difficulty with language.
7
32132
4652
Ve bu yüzden konuşma dilinde zorluk yaşıyorlar.
00:36
Let me tell you a little bit about why this is.
8
36784
3015
Bunun nedeni hakkında biraz açıklama yapayım.
00:39
You see that this is a picture of a bowl of soup.
9
39799
3934
Görüyorsunuz ki bu fotoğrafta bir kâse çorba var.
00:43
All of us can see it. All of us understand this.
10
43733
2485
Hepimiz bunu görebiliyor ve anlıyoruz.
00:46
These are two other pictures of soup,
11
46218
2312
Bunlar da iki farklı çorba resmi,
00:48
but you can see that these are more abstract
12
48530
2067
ama görüyorsunuz ki bu ikisi daha soyut.
00:50
These are not quite as concrete.
13
50597
1856
Bunlar o kadar da somut değiller.
00:52
And when you get to language,
14
52453
2174
Konuşma diline gelirsek,
00:54
you see that it becomes a word
15
54627
1868
bu bir sözcük hâline gelir: Çorba.
00:56
whose look, the way it looks and the way it sounds,
16
56495
3261
Ve bu sözcüğün ne görüntüsünün ne de seslendirilişinin
00:59
has absolutely nothing to do with what it started with,
17
59756
2912
başlangıçtakiyle hiç bir ilgisi yoktur.
01:02
or what it represents, which is the bowl of soup.
18
62668
2830
Temsil etmekte olduğu şeye, bir kâse çorbaya benzemez.
01:05
So it's essentially a completely abstract,
19
65498
2900
Sözcük, gerçek dünyada bulunan bir şeyin
01:08
a completely arbitrary representation of something
20
68398
2576
tamamen soyut, tamamen rasgele seçilmiş
01:10
which is in the real world,
21
70974
1163
bir temsilidir.
01:12
and this is something that children with autism
22
72137
1791
İşte bu durum,
01:13
have an incredible amount of difficulty with.
23
73928
3164
otizmli çocukların aşırı derecede zorlanmalarına neden olur.
01:17
Now that's why most of the people that work with children with autism --
24
77092
2751
Bu nedenle, otizmli çocuklarla çalışan pek çok insanın,
01:19
speech therapists, educators --
25
79843
1878
konuşma terapistlerinin, eğitimcilerin
01:21
what they do is, they try to help children with autism
26
81721
2633
yaptıkları şey, otistik çocuklara yardım için
01:24
communicate not with words, but with pictures.
27
84354
3229
sözcüklerle değil de, resimlerle iletişim kurmaktır.
01:27
So if a child with autism wanted to say,
28
87583
1930
Eğer otizmli bir çocuk "Ben çorba istiyorum"
01:29
"I want soup," that child would pick
29
89513
2458
demek isterse, 3 farklı resim seçer:
01:31
three different pictures, "I," "want," and "soup,"
30
91971
2260
"Ben", "istemek" ve "çorba"
01:34
and they would put these together,
31
94231
1609
ve bunları biraraya getirir.
01:35
and then the therapist or the parent would
32
95840
1867
Böylece terapist veya ebeveyn
01:37
understand that this is what the kid wants to say.
33
97707
1887
çocuğun söylemek istediği şeyi anlar.
01:39
And this has been incredibly effective;
34
99594
1778
Ve bu inanılmaz etkili olmuştur;
01:41
for the last 30, 40 years
35
101372
2141
son 30-40 yıldır
01:43
people have been doing this.
36
103513
1613
insanlar bunu yapıyor.
01:45
In fact, a few years back,
37
105126
1349
Aslında, birkaç yıl önce
01:46
I developed an app for the iPad
38
106475
2675
iPad için bir uygulama geliştirdim
01:49
which does exactly this. It's called Avaz,
39
109150
2255
ve yaptığı şey tam olarak bu.
01:51
and the way it works is that kids select
40
111405
2279
Adı Avaz ve çocukların farklı resimler
01:53
different pictures.
41
113684
1321
seçmesi şeklinde çalışıyor.
01:55
These pictures are sequenced together to form sentences,
42
115005
2570
Bu resimler, cümleler oluşturacak biçimde sıralanıyor
01:57
and these sentences are spoken out.
43
117575
1719
ve cümleler sesli olarak okunuyor.
01:59
So Avaz is essentially converting pictures,
44
119294
3025
Dolayısıyla Avaz, esasen resimleri dönüştüren
02:02
it's a translator, it converts pictures into speech.
45
122319
3960
bir çeviri yazılımı, resimleri konuşmaya çeviren.
02:06
Now, this was very effective.
46
126279
1718
Bu son derece etkili.
02:07
There are thousands of children using this,
47
127997
1384
Dünyanın her yanında
02:09
you know, all over the world,
48
129381
1430
bunu kullanan binlerce çocuk var.
02:10
and I started thinking about
49
130811
2175
Neler yapabildiği ve yapamadığı
02:12
what it does and what it doesn't do.
50
132986
2654
üzerine düşünmeye başladım.
02:15
And I realized something interesting:
51
135640
1684
Ve ilginç bir şey fark ettim:
02:17
Avaz helps children with autism learn words.
52
137324
4203
Avaz, otistik çocukların sözcük öğrenmesine yardımcı oluyor.
02:21
What it doesn't help them do is to learn
53
141527
2405
Yardım edemediği nokta ise
02:23
word patterns.
54
143932
2748
sözcük kalıplarını öğrenmeleri.
02:26
Let me explain this in a little more detail.
55
146680
2472
Bunu daha ayrıntılı şekilde açıklamama izin verin.
02:29
Take this sentence: "I want soup tonight."
56
149152
3057
Şu cümleyi ele alalım: "Ben bu gece çorba istiyorum."
02:32
Now it's not just the words here that convey the meaning.
57
152209
4080
Burada anlamı ileten sadece sözcükler değildir.
02:36
It's also the way in which these words are arranged,
58
156289
3140
Sözcüklerin nasıl sıralandığı ve
değiştiriliş ve düzenleniş biçimi de önemlidir.
02:39
the way these words are modified and arranged.
59
159429
2515
02:41
And that's why a sentence like "I want soup tonight"
60
161959
2306
Bu yüzden "Ben bu gece çorba istiyorum" cümlesi,
02:44
is different from a sentence like
61
164265
1984
"Çorba gece ben bu istiyorum" gibi anlamsız
02:46
"Soup want I tonight," which is completely meaningless.
62
166249
3312
bir cümleden farklıdır.
02:49
So there is another hidden abstraction here
63
169561
2619
Öyleyse burada otizmli çocukların başa çıkmakta
02:52
which children with autism find a lot of difficulty coping with,
64
172180
3557
zorlandığı gizli bir başka soyutlama daha var.
02:55
and that's the fact that you can modify words
65
175737
2840
İşin aslı, sözcükleri değiştirip düzenleyerek,
02:58
and you can arrange them to have
66
178577
2101
farklı düşünceler iletmek için
03:00
different meanings, to convey different ideas.
67
180678
2895
farklı anlamlara gelmelerini sağlayabilirsiniz.
03:03
Now, this is what we call grammar.
68
183573
3459
Buna dilbilgisi diyoruz.
Ve dilbilgisi inanılmaz güçlü.
03:07
And grammar is incredibly powerful,
69
187032
2036
03:09
because grammar is this one component of language
70
189068
3157
Çünkü dilbilgisi, dilin öyle bir bileşeni ki,
03:12
which takes this finite vocabulary that all of us have
71
192225
3489
onun sayesinde sonlu sayıdaki sözcüklerimizle
03:15
and allows us to convey an infinite amount of information,
72
195714
4531
sonsuz miktarda bilgi iletebiliyoruz,
03:20
an infinite amount of ideas.
73
200245
2134
sonsuz miktarda düşünce.
03:22
It's the way in which you can put things together
74
202379
2002
Ne isterseniz onu dile getirmeniz için
03:24
in order to convey anything you want to.
75
204381
2168
sözcükleri bir araya getirmenin yolu.
03:26
And so after I developed Avaz,
76
206549
2127
Böylece Avaz'ı geliştirmemin ardından,
03:28
I worried for a very long time
77
208676
1568
uzun bir süre boyunca otizmli çocuklara
03:30
about how I could give grammar to children with autism.
78
210244
3910
dilbilgisini nasıl kazandırabileceğim konusunda kafa yordum.
03:34
The solution came to me from a very interesting perspective.
79
214154
2275
Çok ilginç bir bakış açısı sonucunda çözüme ulaştım.
03:36
I happened to chance upon a child with autism
80
216429
3449
Şans eseri, annesiyle konuşmakta olan
03:39
conversing with her mom,
81
219878
2109
otizmli bir çocuğa rastladım
03:41
and this is what happened.
82
221987
2094
ve olaylar gelişti.
03:44
Completely out of the blue, very spontaneously,
83
224081
2186
Durup dururken, hiç beklenmedik bir biçimde,
03:46
the child got up and said, "Eat."
84
226267
2463
çocuk ayağa kalktı ve dedi ki, "Ye."
03:48
Now what was interesting was
85
228730
1770
İlginç olan nokta,
03:50
the way in which the mom was trying to tease out
86
230500
4244
çocuğunun söylediklerinin anlamını
açığa çıkarabilmek için, annesinin
03:54
the meaning of what the child wanted to say
87
234744
2213
03:56
by talking to her in questions.
88
236957
2260
sorular kullanarak konuşması idi.
03:59
So she asked, "Eat what? Do you want to eat ice cream?
89
239217
2593
"Ne ye? Dondurma yemek ister misin?
04:01
You want to eat? Somebody else wants to eat?
90
241810
2112
Sen mi yemek istiyorsun? Başka biri mi yemek istiyor?
04:03
You want to eat cream now? You want to eat ice cream in the evening?"
91
243922
3313
Sen dondurmayı şimdi mi yemek istiyorsun? Dondurmayı akşam mı yemek istiyorsun?"
04:07
And then it struck me that
92
247235
1514
Ve bir anda, annenin yaptığı şeyin
04:08
what the mother had done was something incredible.
93
248749
2028
ne kadar inanılmaz olduğunu fark ettim.
04:10
She had been able to get that child to communicate
94
250777
1994
Çocuğun, dilbilgisi olmadan kendisine ne düşündüğünü
04:12
an idea to her without grammar.
95
252771
4138
aktarabilmesini sağlıyordu.
04:16
And it struck me that maybe this is what
96
256909
2696
Ve bir anda, belki de aradığım şey bu
04:19
I was looking for.
97
259605
1385
diye düşündüm.
04:20
Instead of arranging words in an order, in sequence,
98
260990
4142
Sözcükleri düzenleyip cümle olarak sıraya sokmak yerine,
04:25
as a sentence, you arrange them
99
265132
2172
onları hepsinin bağlantılı olduğu
04:27
in this map, where they're all linked together
100
267304
3811
bir sözcük haritasına yerleştirmek ve
04:31
not by placing them one after the other
101
271115
2143
ard arda dizmek yerine sorular sormak,
04:33
but in questions, in question-answer pairs.
102
273258
3284
soru-cevap çiftleri şeklinde.
04:36
And so if you do this, then what you're conveying
103
276542
2358
Böyle yaptığınızda, ilettiğiniz şey
04:38
is not a sentence in English,
104
278900
1986
İngilizce bir cümle olmuyor.
04:40
but what you're conveying is really a meaning,
105
280886
2966
Ama ilettiğiniz şey gerçekten de bir anlam oluyor,
04:43
the meaning of a sentence in English.
106
283852
1511
İngilizce bir cümlenin anlamı.
04:45
Now, meaning is really the underbelly, in some sense, of language.
107
285363
2932
Anlam, bir açıdan dilin en hassas noktasıdır.
04:48
It's what comes after thought but before language.
108
288295
3821
Düşünceden sonra değil, dilden bile önce gelir.
04:52
And the idea was that this particular representation
109
292116
2503
Ve bana göre, bu özel gösterim biçimi
04:54
might convey meaning in its raw form.
110
294619
3261
anlamı işlenmemiş biçimiyle iletebilirdi.
04:57
So I was very excited by this, you know,
111
297880
1771
Bu beni çok heyecanlandırmıştı ve
04:59
hopping around all over the place,
112
299651
1493
etrafta hoplaya-zıplaya
05:01
trying to figure out if I can convert
113
301144
1771
duyduğum her olası cümleyi buna çevirebilir miyim
05:02
all possible sentences that I hear into this.
114
302915
2524
diye denemeler yapıyordum.
05:05
And I found that this is not enough.
115
305439
1773
Ve yeterli olmadığını anladım.
05:07
Why is this not enough?
116
307212
1385
Neden yeterli değildi?
05:08
This is not enough because if you wanted to convey
117
308597
1711
Çünkü eğer iletmek istediğiniz düşünce
05:10
something like negation,
118
310308
2250
"Ben çorba istemiyorum" gibi olumsuz birşey ise,
05:12
you want to say, "I don't want soup,"
119
312558
1736
bunu soru sorarak
05:14
then you can't do that by asking a question.
120
314294
2220
yapamıyordunuz.
05:16
You do that by changing the word "want."
121
316514
2285
Bunu ancak "istemek" fiilini değiştirerek yapabiliyorsunuz.
05:18
Again, if you wanted to say,
122
318799
1637
Eğer söylemek istediğiniz şey
05:20
"I wanted soup yesterday,"
123
320436
1980
"Ben dün çorba istemiştim" olursa,
05:22
you do that by converting the word "want" into "wanted."
124
322416
2737
yine "istemek" fiilini değiştirmeniz gerekiyordu.
05:25
It's a past tense.
125
325153
1666
Bu, geçmiş zaman.
05:26
So this is a flourish which I added
126
326819
2103
Sistemi tamamlamak için
05:28
to make the system complete.
127
328922
1576
bir ekleme yaptım.
05:30
This is a map of words joined together
128
330498
1977
Sözcüklerin, soru-cevap şeklinde bir araya getirildiği
05:32
as questions and answers,
129
332475
1656
bir haritamız var ve
05:34
and with these filters applied on top of them
130
334131
2264
üzerlerindeki filtreleri uygulayarak,
05:36
in order to modify them to represent
131
336395
1817
çeşitli farklılıkları belirtecek biçimde
05:38
certain nuances.
132
338212
1709
onları değiştirebiliyoruz.
05:39
Let me show you this with a different example.
133
339921
1951
Başka bir örnekle göstereyim bunu.
05:41
Let's take this sentence:
134
341872
1254
Şu cümleyi ele alalım:
05:43
"I told the carpenter I could not pay him."
135
343126
1980
"Ben marangoza ona ödeme yapamayacağımı söyledim."
05:45
It's a fairly complicated sentence.
136
345106
1792
Biraz karmaşık bir cümle oldu.
05:46
The way that this particular system works,
137
346898
1893
Cümlenin istediğiniz parçasından başlayarak
05:48
you can start with any part of this sentence.
138
348791
2578
sistemi uygulayabilirsiniz.
05:51
I'm going to start with the word "tell."
139
351369
1698
Ben "söylemek" sözcüğünden başlayacağım.
05:53
So this is the word "tell."
140
353067
1462
Burada "söylemek" sözcüğü var.
05:54
Now this happened in the past,
141
354529
1600
Olay geçmişte olduğundan,
05:56
so I'm going to make that "told."
142
356129
2223
bunu "söyledim" yapacağım.
05:58
Now, what I'm going to do is,
143
358352
1708
Ve ardından da
06:00
I'm going to ask questions.
144
360060
1756
sorular soracağım.
06:01
So, who told? I told.
145
361816
2364
Kim söyledi? Ben söyledim.
06:04
I told whom? I told the carpenter.
146
364180
1927
Kime söyledim? Marangoza söyledim.
06:06
Now we start with a different part of the sentence.
147
366107
1751
Cümlenin başka bir parçası ile başlayalım şimdi de.
06:07
We start with the word "pay,"
148
367858
1867
"Ödeme yapmak" sözcüğü ile başlayalım ve buna
06:09
and we add the ability filter to it to make it "can pay."
149
369725
4577
muktedirlik filtresi uygulayarak "ödeme yapabilmek" elde edelim.
Sonra da bunu "ödeme yapamamak" biçimine dönüştürebilir,
06:14
Then we make it "can't pay,"
150
374302
2101
bunu da "ödeme yapamayacağım" yaparız,
06:16
and we can make it "couldn't pay"
151
376403
1599
06:18
by making it the past tense.
152
378002
1663
geçmiş zamanı seçerek.
06:19
So who couldn't pay? I couldn't pay.
153
379665
1923
Yani kim ödeme yapamayacaktı? Ben.
06:21
Couldn't pay whom? I couldn't pay the carpenter.
154
381588
2676
Kime? Marangoza ödeme yapamayacaktım.
06:24
And then you join these two together
155
384264
1731
Şimdi de şu soruyu sorarak,
06:25
by asking this question:
156
385995
1350
bu ikisini birleştirelim:
06:27
What did I tell the carpenter?
157
387345
1737
Ben marangoza ne söyledim?
06:29
I told the carpenter I could not pay him.
158
389082
4049
Ben marangoza ona ödeme yapamayacağımı söyledim.
06:33
Now think about this. This is
159
393131
1937
Şimdi düşünelim. Bu
06:35
—(Applause)—
160
395068
3542
— (Alkış) —
06:38
this is a representation of this sentence
161
398610
3672
Bu, dil kullanmaksızın şu cümlenin
06:42
without language.
162
402282
2435
temsil edilmesidir.
06:44
And there are two or three interesting things about this.
163
404717
2192
Burada iki ya da üç ilginç durum var.
06:46
First of all, I could have started anywhere.
164
406909
3131
İlk olarak, istediğim yerden başlayabiliyorum.
06:50
I didn't have to start with the word "tell."
165
410040
2243
"Söylemek" sözcüğü ile başlamak zorunda değildim.
06:52
I could have started anywhere in the sentence,
166
412283
1416
Cümle içinde herhangi bir yerden başlayabilir ve
06:53
and I could have made this entire thing.
167
413699
1507
bütüne yine ulaşabilirdim.
06:55
The second thing is, if I wasn't an English speaker,
168
415206
2776
İkincisi, eğer İngilizce bilmiyor olsaydım,
06:57
if I was speaking in some other language,
169
417982
2175
başka bir dil konuşuyor olsaydım,
07:00
this map would actually hold true in any language.
170
420157
3156
bu harita yine doğru olurdu, dil hangisi olursa olsun.
07:03
So long as the questions are standardized,
171
423313
1990
Sorular standart olduğu sürece,
07:05
the map is actually independent of language.
172
425303
4287
bu harita dilden bağımsızdır.
07:09
So I call this FreeSpeech,
173
429590
2115
Buna FreeSpeech adını verdim ve
07:11
and I was playing with this for many, many months.
174
431705
2935
pek çok ay boyunca bununla uğraştım.
07:14
I was trying out so many different combinations of this.
175
434640
2726
Bunun çok sayıda kombinasyonunu deniyordum.
07:17
And then I noticed something very interesting about FreeSpeech.
176
437366
2289
Bu arada FreeSpeech'in çok ilginç bir özelliğini fark ettim.
07:19
I was trying to convert language,
177
439655
3243
Konuşma dilini, İngilizce cümleleri
07:22
convert sentences in English into sentences in FreeSpeech,
178
442898
2384
FreeSpeech cümlelerine ve tersi yönde
birini diğerine dönüştürmekle uğraşıyordum.
07:25
and vice versa, and back and forth.
179
445282
1752
07:27
And I realized that this particular configuration,
180
447034
2255
Ve fark ettim ki böyle bir yapılandırma,
07:29
this particular way of representing language,
181
449289
2026
böyle bir dil temsil yolu,
07:31
it allowed me to actually create very concise rules
182
451315
4395
FreeSpeech ile İngilizce arasında çeviri için
07:35
that go between FreeSpeech on one side
183
455710
2734
çok net kurallar yaratmamı
07:38
and English on the other.
184
458444
1488
mümkün kılıyordu.
07:39
So I could actually write this set of rules
185
459932
2180
O halde, böyle bir temsilden İngilizce'ye çeviri için
07:42
that translates from this particular representation into English.
186
462112
3395
gereken bu kurallar kümesini yazabilirdim.
07:45
And so I developed this thing.
187
465507
1831
Ben de şöyle bir şey geliştirdim.
07:47
I developed this thing called the FreeSpeech Engine
188
467338
2232
Buna FreeSpeech Motoru adını veriyoruz.
07:49
which takes any FreeSpeech sentence as the input
189
469570
2561
Herhangi bir FreeSpeech cümlesini girdi olarak alıyor ve
07:52
and gives out perfectly grammatical English text.
190
472131
3930
dilbilgisi açısından kusursuz bir İngilizce cümle çıktısı veriyor.
07:56
And by putting these two pieces together,
191
476061
1605
İşte bu iki parçayı,
07:57
the representation and the engine,
192
477666
1881
temsili ve motoru bir araya getirerek,
07:59
I was able to create an app, a technology for children with autism,
193
479547
3796
otizmli çocuklar için bir teknoloji geliştirebildim.
08:03
that not only gives them words
194
483343
2499
Böylece onlara sözcüklerin yanı sıra
08:05
but also gives them grammar.
195
485842
3941
dilbilgisi de kazandırmış oldum.
08:09
So I tried this out with kids with autism,
196
489783
2360
Bunu otizmli çocuklarla denedim ve
08:12
and I found that there was an incredible amount of identification.
197
492143
5013
gördüm ki inanılmaz miktarda tanımlama olmakta.
08:17
They were able to create sentences in FreeSpeech
198
497156
2720
Eşdeğer İngilizce cümlelerden çok daha karmaşık
08:19
which were much more complicated but much more effective
199
499876
2558
ama çok daha etkili olan FreeSpeech cümlelerini
08:22
than equivalent sentences in English,
200
502434
2899
kurabiliyorlardı.
08:25
and I started thinking about
201
505333
1682
Durumun neden böyle olduğu
08:27
why that might be the case.
202
507015
1969
üzerinde düşünmeye başladım.
08:28
And I had an idea, and I want to talk to you about this idea next.
203
508984
4287
Sonra aklıma bir fikir geldi. Size bu fikirden söz etmek istiyorum.
08:33
In about 1997, about 15 years back,
204
513271
3142
1997 dolaylarında, yaklaşık 15 yıl önce,
08:36
there were a group of scientists that were trying
205
516413
2011
beynin dili nasıl işlediğini araştıran
08:38
to understand how the brain processes language,
206
518424
2389
bir grup bilimci vardı ve
08:40
and they found something very interesting.
207
520813
1779
çok ilginç sonuçlara ulaştılar.
08:42
They found that when you learn a language
208
522592
1872
Çocukken, iki yaşlarındayken
08:44
as a child, as a two-year-old,
209
524464
2912
dil öğrenme sırasında beynin belli bir bölgesi
08:47
you learn it with a certain part of your brain,
210
527376
2366
aktif halde olurken,
08:49
and when you learn a language as an adult --
211
529742
1600
bir yetişkin olarak dil öğrenme sırasında
08:51
for example, if I wanted to learn Japanese right now —
212
531342
3911
-- örneğin, ben şimdi Japonca öğrenirken --
08:55
a completely different part of my brain is used.
213
535253
2707
beynin bütünüyle farklı bir bölgesi kullanılıyor.
08:57
Now I don't know why that's the case,
214
537960
1831
Bunun neden böyle olduğunu bilmiyorum,
08:59
but my guess is that that's because
215
539791
1991
ama sanıyorum ki,
09:01
when you learn a language as an adult,
216
541782
2437
yetişkin olarak dil öğrenirken
09:04
you almost invariably learn it
217
544219
1616
hep anadil üzerinden,
09:05
through your native language, or through your first language.
218
545835
4266
bilinen bir dil üzerinden gidiliyor olması.
09:10
So what's interesting about FreeSpeech
219
550101
3252
İşte FreeSpeech'in ilginç yanı
09:13
is that when you create a sentence
220
553353
1802
bir cümle kurarken
09:15
or when you create language,
221
555155
1695
veya dil oluştururken,
09:16
a child with autism creates language with FreeSpeech,
222
556850
3070
otizmli bir çocuk FreeSpeech ile dil yaratırken,
09:19
they're not using this support language,
223
559920
1833
öyle destek bir dil kullanılmıyor,
09:21
they're not using this bridge language.
224
561753
2211
köprü bir dil kullanılmıyor.
09:23
They're directly constructing the sentence.
225
563964
2657
Doğrudan cümle kuruluyor.
09:26
And so this gave me this idea.
226
566621
2193
Benim de aklıma gelen soru şu oldu:
09:28
Is it possible to use FreeSpeech
227
568814
2024
Otizmli çocuklara değil de,
09:30
not for children with autism
228
570838
2510
herhangi bir engeli olmayan insanlara
09:33
but to teach language to people without disabilities?
229
573348
6262
dil öğretmede FreeSpeech kullanmak mümkün mü?
09:39
And so I tried a number of experiments.
230
579610
1978
Çok sayıda deney yaptım.
09:41
The first thing I did was I built a jigsaw puzzle
231
581588
2948
Yaptığım ilk şey bir yapboz tasarlamak oldu.
09:44
in which these questions and answers
232
584536
1970
Burada sorular ve cevaplar
09:46
are coded in the form of shapes,
233
586506
1835
şekiller biçiminde kodlanmış durumda,
09:48
in the form of colors,
234
588341
1138
renkler biçiminde.
09:49
and you have people putting these together
235
589479
1849
İnsanlardan bunları bir araya getirerek,
09:51
and trying to understand how this works.
236
591328
1773
nasıl işlediğini anlamaya çalışmalarını istiyoruz.
09:53
And I built an app out of it, a game out of it,
237
593101
2376
Böyle bir uygulama ve oyun geliştirdim.
09:55
in which children can play with words
238
595477
2661
Çocuklar sözcüklerle oynayabiliyor
09:58
and with a reinforcement,
239
598138
1704
ve biraz takviye ile,
09:59
a sound reinforcement of visual structures,
240
599842
2585
görsel yapıların sesle takviyesi ile,
10:02
they're able to learn language.
241
602427
2013
dil öğrenebiliyorlar.
10:04
And this, this has a lot of potential, a lot of promise,
242
604440
2736
Bunun büyük bir potansiyeli var ve çok şey vaat ediyor.
10:07
and the government of India recently
243
607176
1975
Kısa süre önce Hindistan Hükümeti bizden bu teknolojiyi
10:09
licensed this technology from us,
244
609151
1404
kullanmak için gerekli izinleri aldı.
10:10
and they're going to try it out with millions of different children
245
610555
2074
Milyonlarca farklı çocukla bunu deneyecek ve
10:12
trying to teach them English.
246
612629
2605
onlara İngilizce öğretmeye çalışacaklar.
10:15
And the dream, the hope, the vision, really,
247
615234
2614
Ve rüya, ümit, vizyon,
10:17
is that when they learn English this way,
248
617848
3082
gerçekte şu ki, İngilizceyi bu yolla öğrendiklerinde,
10:20
they learn it with the same proficiency
249
620930
2643
anadillerinde olduğu kadar
10:23
as their mother tongue.
250
623573
3718
ustalıkla öğrenmiş olacaklar.
10:27
All right, let's talk about something else.
251
627291
3816
Bu arada, değinmek istediğim bir başka konu var.
10:31
Let's talk about speech.
252
631107
1997
Konuşma hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum.
10:33
This is speech.
253
633104
1271
Konuşma budur.
10:34
So speech is the primary mode of communication
254
634375
1962
Hepimiz arasındaki birincil iletişim biçimi
10:36
delivered between all of us.
255
636337
1613
konuşmadır.
10:37
Now what's interesting about speech is that
256
637950
1855
Konuşma hakkında ilginç olan şu ki,
10:39
speech is one-dimensional.
257
639805
1245
konuşma tek boyutlu.
10:41
Why is it one-dimensional?
258
641050
1359
Neden tek boyutlu?
10:42
It's one-dimensional because it's sound.
259
642409
1568
Tek boyutlu çünkü o ses.
10:43
It's also one-dimensional because
260
643977
1539
Ayrıca tek boyutlu çünkü
10:45
our mouths are built that way.
261
645516
1205
ağızlarımız böyle biçimlendirilmiş.
10:46
Our mouths are built to create one-dimensional sound.
262
646721
3512
Ağzımız tek boyutlu ses oluşturmak için biçimlendirilmiş.
10:50
But if you think about the brain,
263
650233
2866
Fakat beynimizi düşünürsek,
aklımızdan geçen düşüncelerin
10:53
the thoughts that we have in our heads
264
653099
1764
10:54
are not one-dimensional.
265
654863
2102
tek boyutlu olmadığını görüyoruz.
10:56
I mean, we have these rich,
266
656965
1459
Yani, bizim zengin, karmaşık,
10:58
complicated, multi-dimensional ideas.
267
658424
3028
çok boyutlu düşüncelerimiz var.
11:01
Now, it seems to me that language
268
661452
1690
Bana öyle geliyor ki, konuşma dili
11:03
is really the brain's invention
269
663142
2332
bir taraftaki bu zengin ve çok boyutlu düşüncelerin,
11:05
to convert this rich, multi-dimensional thought
270
665474
3096
diğer taraftaki konuşma hâline
11:08
on one hand
271
668570
1587
dönüştürülebilmesi için
11:10
into speech on the other hand.
272
670157
1923
beyin tarafından icat edilmiştir.
11:12
Now what's interesting is that
273
672080
1762
Şöyle de ilginç bir şey var ki,
11:13
we do a lot of work in information nowadays,
274
673842
2568
günümüzde bilgi üzerine pek çok çalışma var
11:16
and almost all of that is done in the language domain.
275
676410
3079
ve neredeyse hepsi dil konusunda yapılıyor.
11:19
Take Google, for example.
276
679489
1939
Örneğin Google.
11:21
Google trawls all these countless billions of websites,
277
681428
2677
Google, İngilizce olan milyarlarca web sitesini ağında tutar
11:24
all of which are in English, and when you want to use Google,
278
684105
2725
ve Google'ı kullanmak istediğinizde,
11:26
you go into Google search, and you type in English,
279
686830
2450
arama çubuğuna İngilizce giriş yaptığınızda,
11:29
and it matches the English with the English.
280
689280
4163
İngilizce ile İngilizce arasında eşleştirme yapar.
11:33
What if we could do this in FreeSpeech instead?
281
693443
3583
Ya bunu FreeSpeech'te yapabilseydik?
11:37
I have a suspicion that if we did this,
282
697026
2301
Tahminimce eğer bunu yaparsak,
11:39
we'd find that algorithms like searching,
283
699327
2068
arama, bulup getirme ve buna benzer
11:41
like retrieval, all of these things,
284
701395
2325
tüm diğer algoritmalar
11:43
are much simpler and also more effective,
285
703720
3075
daha basit ve daha verimli olabilir.
11:46
because they don't process the data structure of speech.
286
706795
4417
Çünkü konuşmanın veri yapısını işlemek yerine,
11:51
Instead they're processing the data structure of thought.
287
711212
5976
düşüncenin veri yapısını işleyecek.
11:57
The data structure of thought.
288
717188
2808
Düşüncenin veri yapısı.
11:59
That's a provocative idea.
289
719996
2076
Bu kışkırtıcı bir fikir.
12:02
But let's look at this in a little more detail.
290
722072
2142
Buna biraz daha yakından bakalım.
12:04
So this is the FreeSpeech ecosystem.
291
724214
2366
Bu, FreeSpeech ekosistemi.
12:06
We have the Free Speech representation on one side,
292
726580
2884
Bir tarafta FreeSpeech temsili var,
12:09
and we have the FreeSpeech Engine, which generates English.
293
729464
2228
ve bir de FreeSpeech Motoru var, ki İngilizce üreten bu.
12:11
Now if you think about it,
294
731694
1725
Şimdi biraz düşünelim.
12:13
FreeSpeech, I told you, is completely language-independent.
295
733419
2544
Söylediğim gibi FreeSpeech bütünüyle dilden bağımsız.
12:15
It doesn't have any specific information in it
296
735963
2087
Onun İngilizce ile ilgili hiç bir
12:18
which is about English.
297
738050
1228
özel bilgisi yok.
12:19
So everything that this system knows about English
298
739278
2800
Yani sistemin İngilizce hakkında bildiği her şey,
12:22
is actually encoded into the engine.
299
742078
4620
aslında motora kodlanmış durumda.
12:26
That's a pretty interesting concept in itself.
300
746698
2237
Bu da ayrıca çok ilginç bir kavram.
12:28
You've encoded an entire human language
301
748935
3604
Bütün bir insan dili,
12:32
into a software program.
302
752539
2645
bir yazılım programına kodlanmış durumda.
12:35
But if you look at what's inside the engine,
303
755184
2531
Eğer motorun içinde ne olduğuna bakarsak,
12:37
it's actually not very complicated.
304
757715
2358
aslında pek de karmaşık değil.
12:40
It's not very complicated code.
305
760073
2105
Pek karmaşık bir kod değil.
12:42
And what's more interesting is the fact that
306
762178
2672
Daha ilginç olanı ise,
12:44
the vast majority of the code in that engine
307
764850
2203
motordaki kodun büyük çoğunluğunun
12:47
is not really English-specific.
308
767053
2412
İngilizceye özgü olmayışı.
12:49
And that gives this interesting idea.
309
769465
1895
Bu durum, akla ilginç bir fikir getiriyor.
12:51
It might be very easy for us to actually
310
771360
2038
Pek çok farklı dil için bu motorlardan geliştirmek
12:53
create these engines in many, many different languages,
311
773398
3826
bizim için çok kolay olabilir,
12:57
in Hindi, in French, in German, in Swahili.
312
777224
6354
Hintçe, Fransızca, Almanca, Swahili dili gibi.
13:03
And that gives another interesting idea.
313
783578
2799
Buradan başka bir ilginç sonuç çıkıyor.
13:06
For example, supposing I was a writer,
314
786377
2654
Örneğin, bir gazetede ya da dergide
13:09
say, for a newspaper or for a magazine.
315
789031
2122
yazar olarak çalıştığımı düşünelim.
13:11
I could create content in one language, FreeSpeech,
316
791153
5011
İçeriği tek bir dilde, FreeSpeech'te, oluştururum
13:16
and the person who's consuming that content,
317
796164
2056
ve içeriğe ulaşmak isteyen kişi,
13:18
the person who's reading that particular information
318
798220
3061
bu bilgilere erişmek isteyen kişi,
13:21
could choose any engine,
319
801281
2495
herhangi bir motoru seçebilir ve
13:23
and they could read it in their own mother tongue,
320
803776
2736
böylece kendi anadilinde,
13:26
in their native language.
321
806512
3939
bildiği bir dilde okuyabilir.
13:30
I mean, this is an incredibly attractive idea,
322
810451
2722
Bence bu inanılmaz derecede cazip bir fikir,
13:33
especially for India.
323
813173
1999
özellikle Hindistan için.
13:35
We have so many different languages.
324
815172
1690
O kadar çok farklı dilimiz var ki.
13:36
There's a song about India, and there's a description
325
816862
2142
Hindistan hakkında bir şarkı var,
13:39
of the country as, it says,
326
819004
2344
ülkeyi şöyle tanımlıyor
13:41
(in Sanskrit).
327
821348
2360
(Sanskritçe). Anlamı şu:
13:43
That means "ever-smiling speaker
328
823708
2773
"Güzel dilleri
13:46
of beautiful languages."
329
826481
4519
hep gülümseyerek konuşan."
13:51
Language is beautiful.
330
831000
1964
Dil güzeldir.
13:52
I think it's the most beautiful of human creations.
331
832964
2454
Bana göre, insanın yarattığı en güzel şey.
13:55
I think it's the loveliest thing that our brains have invented.
332
835418
3978
Bana göre, beyinlerimizin icat ettiği en sevilesi şey.
13:59
It entertains, it educates, it enlightens,
333
839396
3584
Eğlendirir, eğitir, aydınlatır.
14:02
but what I like the most about language
334
842980
2044
Ama dil hakkında en sevdiğim nokta
14:05
is that it empowers.
335
845024
1500
güç kazandırması.
14:06
I want to leave you with this.
336
846524
1838
Son olarak sizinle şunu paylaşmak istiyorum.
14:08
This is a photograph of my collaborators,
337
848362
2385
Çalışma arkadaşlarımın bir fotoğrafı.
14:10
my earliest collaborators
338
850747
997
Dil, otizm ve diğer şeyler üzerine
14:11
when I started working on language
339
851744
1462
ilk çalışmaya başladığım zamanki
14:13
and autism and various other things.
340
853206
1502
çalışma arkadaşlarım.
14:14
The girl's name is Pavna,
341
854708
1417
Kızın adı Pavna,
14:16
and that's her mother, Kalpana.
342
856125
1902
bu da annesi Kalpana.
14:18
And Pavna's an entrepreneur,
343
858027
2138
Pavna bir girişimci,
14:20
but her story is much more remarkable than mine,
344
860165
2371
ama hikâyesi benimkinden çok daha dikkat çekici.
14:22
because Pavna is about 23.
345
862536
2400
Çünkü Pavna 23 yaşında ve
14:24
She has quadriplegic cerebral palsy,
346
864936
2552
Quadriplegia serebral palsi hastası.
14:27
so ever since she was born,
347
867488
1640
Bu yüzden doğduğundan beri
14:29
she could neither move nor talk.
348
869128
3600
ne hareket edebiliyor, ne de konuşabiliyor.
14:32
And everything that she's accomplished so far,
349
872728
2403
Şimdiye kadar pek çok şey başarmış,
14:35
finishing school, going to college,
350
875131
2227
okulu bitirmiş, üniversiteye gitmiş,
14:37
starting a company,
351
877358
1416
şirket kurmuş.
14:38
collaborating with me to develop Avaz,
352
878774
2140
Avaz'ı geliştirmemde benimle çalıştı
14:40
all of these things she's done
353
880914
1892
ve tüm bu yaptıklarını
14:42
with nothing more than moving her eyes.
354
882806
5523
sadece gözlerini hareket ettirerek yaptı.
14:48
Daniel Webster said this:
355
888329
2689
Daniel Webster şöyle diyor:
14:51
He said, "If all of my possessions were taken
356
891018
2940
"Eğer bir şey hariç sahip olduğum herşey
14:53
from me with one exception,
357
893958
2988
elimden alınacak olsaydı,
14:56
I would choose to keep the power of communication,
358
896946
2981
iletişim yeteneğimi korumayı seçerdim,
14:59
for with it, I would regain all the rest."
359
899927
3903
çünkü onun sayesinde, geri kalan herşeyi yeniden elde edebilirim."
15:03
And that's why, of all of these incredible applications of FreeSpeech,
360
903830
5116
İşte bu yüzden, FreeSpeech'in tüm bu inanılmaz uygulamaları arasında
15:08
the one that's closest to my heart
361
908946
2080
kalbime en yakın duran nokta,
15:11
still remains the ability for this
362
911026
2068
engelli çocuklara iletişim yeteneği kazandırmak
15:13
to empower children with disabilities
363
913094
2380
iletişim gücü kazandırmak,
15:15
to be able to communicate,
364
915474
1773
ve böylece
15:17
the power of communication,
365
917247
1789
onların
15:19
to get back all the rest.
366
919036
2240
geri kalan her şeye tekrar kavuşmalarını sağlamak.
15:21
Thank you.
367
921276
1397
Teşekkür ederim.
15:22
(Applause)
368
922673
1332
(Alkış)
15:24
Thank you. (Applause)
369
924005
4199
Teşekkür ederim. (Alkış)
15:28
Thank you. Thank you. Thank you. (Applause)
370
928204
5323
Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. (Alkış)
15:33
Thank you. Thank you. Thank you. (Applause)
371
933527
4000
Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. (Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7