Three anti-social skills to improve your writing - Nadia Kalman

Yazma kabiliyetinizi geliştirmek için üç anti-sosyal beceri - Nadia Kalman

Translator: tom carter Reviewer: Bedirhan Cinar

Çeviri: Vildan Can Gözden geçirme: Emre Kocahan

Dialogue gives a story color,

Diyaloglar bir hikayeye renk katar,

makes it exciting and moves it forward.

heyecanlı kılar ve hikayenin ilerlemesini sağlar.

Romeo: O, wilt thou leave me so unsatisfied?

Romeo: Ah, sana doymadan mı bırakacaksın beni böyle?

Juliet: What satisfaction canst thou have tonight?

Juliet: Nasıl bir doygunluk bekliyorsun ki bu gece?

Romeo: The exchange of thy love's faithful vows for mine.

Romeo: Aşkının güven veren yeminini, benimkine karşılık.

Without dialogue: (cricket sounds)

Diyalogsuz: (cırcır böceği sesleri)

So what goes into writing effective dialogue?

Etkileyici diyaloğu yazıya nasıl dahil ederiz?

Well, there are social skills:

Sosyal becerilerle:

making friends, solving conflicts, being pleasant and polite.

Arkadaş edinme, anlaşmazlıkları çözme, cana yakın ve kibar olmak.

We won't be using any of those today.

Bugünlerde bu saydıklarımı kullanmıyoruz.

Instead, we'll be working on -- let's call them "anti-social skills."

Onların yerine şunlara yoğunlaşalım-- "anti-sosyal beceriler."

If you're a writer, you may already have a few of these.

Bir yazarsanız, bunların birçoğuna çoktan sahipsinizdir.

The first is eavesdropping.

İlki kulak misafirliği.

If you're riding a bus and hear an interesting conversation, you could write it all down.

Bir otobüsteyseniz ilginç bir konuşmaya tanık olursunuz, bunu yazarsınız.

Of course, when you write fiction, you're not describing real people,

Elbette, bir kurgu yazarken, gerçek insanları tanımlamazsınız,

you're making up characters.

karakterleri uydurursunuz.

But sometimes the words you overhear can give you ideas.

Ama bazen duyduklarınız fikir verir.

"I did not," says one person.

"Yapmadım" der biri.

"I saw you," the other replies.

"Gördüm." diye cevaplar öteki.

Who might be saying those words?

Bu kelimeleri kim söylemiştir?

Maybe it's two kids in a class, and the boy thinks the girl pushed him.

Belki sınıftaki iki çocuktur ve oğlan, kızın onu iteklediğini düşünür.

Maybe it's a couple, but one of them is a vampire,

Belki bir çifttir, ama bunlardan biri vampirdir

and the woman vampire saw the man flirting with a zombie.

ve vampir kadın, adamı bir zombiyle flört ederken görmüştür.

Or maybe not.

Ya da belki de değil.

Maybe the characters are a teenager and his mother,

Belki karakterler bir anne ve oğludur,

and they're supposed to be vegetarians, but the mother saw him eating a burger.

vejetaryen olmalıdırlar ama annesi, oğlunu hamburger yerken görmüştür.

So let's say you've decided on some characters.

Bazı karakterlere karar verdiğinizi söyleyelim.

This is anti-social skill number two:

İkinci anti-sosyal beceri:

start pretending they're real.

Onları gerçek varsaymak.

What are they like? Where are they from? What music do they listen to?

Neye benziyorlar? Nereliler? Ne tür müzik dinlerler?

Spend some time with them.

Onlarla biraz zaman geçirin.

If you're on a bus, think about what they might be doing if they were there too.

Bir otobüstesiniz, sizde oradayken onların ne yapabileceklerini düşünün.

Would they talk on the phone, listen to music,

Telefonda görüşebilirler, müzik dinleyebilirler,

draw pictures, sleep?

resim çizebilirler, uyuyabilirler?

What we say depends on who we are.

Söylediklerimiz kim olduğumuzla ilgilidir.

An older person might speak differently than a younger person.

Yaşlı biri, genç birinden daha farklı konuşabilir.

Someone from the south might speak differently than someone from the north.

Güneyli biri, Kuzeyli birinden farklı konuşabilir.

Once you know your characters, you can figure out how they talk.

Karakterlerinizi tanıdıktan sonra nasıl konuşacaklarını kestirebilirsiniz.

At this stage, it's helpful to use anti-social skill number three:

Bu noktada, üçüncü anti-sosyal beceriyi kullanmakta fayda var.

muttering to yourself.

Kendi kendine mırıldanmak.

When you speak your character's words, you can hear whether they sound natural,

Karakterlerinizin kelimeleriyle konuşunca, onların doğal konuşmalarını duyabilirsiniz

and fix them if necessary.

ve gerekirse düzeltirsiniz.

Remember, most people are usually pretty informal when they speak.

Unutmayın, çoğu insan konuşurken genellikle gayrı resmîdir.

They use simple language and contractions.

Basit bir dil ve yapı kullanırlar.

So, "Do not attempt to lie to me" sounds more natural as "Don't try to lie to me."

"Bana yalan söylemeye teşebbüs etme!" yerine "Bana yalan söyleme!" kulağa daha doğal gelir.

Also keep it short.

Bir de, kısa tutun.

People tend to speak in short bursts,

İnsanlar konuşurken kısa çıkışlar yaparlar,

not lengthy speeches.

uzun konuşmalar değil.

And let the dialogue do the work.

Bir diyalogla bunu anlayalım.

Ask yourself: do I really need that adverb?

Kendinize sorun: Bu belirteci kullanmam gerekli mi?

For instance, "'Your money or your life,' she said threateningly."

Örneğin,"'Senin paran ya da senin hayatın,' dedi tehditkar bir biçimde.

Here, "threateningly" is redundant, so you can get rid of it.

Burada, "tehditkar" zarfını kullanmak gereksizdir, onu silebilirsiniz.

But if the words and the actions don't match, an adverb can be helpful.

Ama eğer kelime ve hareket birbiriyle uyuşmuyorsa, bir zarf kullanmak yararlı olabilir.

"'Your money or your life,' she said lovingly."

"'Senin paran ya da senin hayatın,' dedi sevgiyle."

So, to recap:

Özetlersek:

First, eavesdrop. Next, pretend imaginary people are real.

Birincisi; kulak misafirliği. İkincisi; hayali insanları gerçek varsaymak.

Finally, mutter to yourself, and write it all down.

Son olarak, kendi kendine mırıldanmak ve her şeyi yazmak.

You already have everything you need.

İhtiyacınız olan her şeye çoktan sahipsiniz.

This is fictional dialogue, or "How to Hear Voices in Your Head."

Bu kurgusal bir diyalog, ya da "Zihnimizdeki sesleri nasıl duyarız.?" kılavuzu.