How to write descriptively - Nalo Hopkinson

Gerçeğe dönüşen kurgu nasıl yazılır - Nalo Hopkinson

5,232,189 views

2015-11-16 ・ TED-Ed


New videos

How to write descriptively - Nalo Hopkinson

Gerçeğe dönüşen kurgu nasıl yazılır - Nalo Hopkinson

5,232,189 views ・ 2015-11-16

TED-Ed


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gözde Zülal Solak Gözden geçirme: Suleyman Cengiz
00:08
We read fiction for many reasons.
0
8413
3334
Kurguyu, birçok nedenle okuyoruz.
00:11
To be entertained,
1
11747
1000
Eğlenmek için,
00:12
to find out who done it,
2
12747
2253
kimin yarattığını öğrenmek için,
00:15
to travel to strange, new planets,
3
15000
3049
ilginç, yeni gezegenlere gitmek için,
00:18
to be scared,
4
18049
1120
korkmak için,
00:19
to laugh,
5
19169
742
00:19
to cry,
6
19911
1379
gülmek için,
ağlamak için,
00:21
to think,
7
21290
738
düşünmek için,
00:22
to feel,
8
22028
1125
hissetmek için,
00:23
to be so absorbed that for a while we forget where we are.
9
23153
5141
bir anlığına nerede olduğumuzu unutarak kendimizi kaptırmak için.
00:28
So, how about writing fiction?
10
28294
2660
Peki, kurgu yazmaya ne dersiniz?
00:30
How do you suck your readers into your stories?
11
30954
2605
Okuyucuları hikâyelerinize nasıl çekersiniz?
00:33
With an exciting plot? Maybe.
12
33559
2424
Heyecan verici bir plan mı? Belki.
00:35
Fascinating characters? Probably.
13
35983
2732
Büyüleyici karakterler mi? Muhtemelen.
00:38
Beautiful language? Perhaps.
14
38715
4686
Güzel bir dil mi? Bir ihtimal.
00:43
"Billie's legs are noodles. The ends of her hair are poison needles.
15
43401
4943
"Billie'nin bacakları erişte. Saçlarının uçları ise zehirli iğne.
00:48
Her tongue is a bristly sponge, and her eyes are bags of bleach."
16
48344
5070
Dili kıllı bir sünger ve gözleri ise çamaşır suyu dolu."
00:53
Did that description almost make you feel as queasy as Billie?
17
53414
4176
Bu tanım size de Billie kadar bulantılı hissettirmedi mi?
00:57
We grasp that Billie's legs aren't actually noodles.
18
57590
3213
Billie'nin bacaklarının aslında erişte olmadığını anlıyoruz.
01:00
To Billie, they feel as limp as cooked noodles.
19
60803
3465
Billie'ye, pişmiş erişte kadar gevşek hissettiriyorlar.
01:04
It's an implied comparison, a metaphor.
20
64268
2955
Bu bir ima kıyaslaması, bir metafor.
01:07
So, why not simply write it like this?
21
67223
3016
Peki, neden bu şekilde yazmayalım ki?
01:10
"Billie feels nauseated and weak."
22
70239
2722
"Billie kusmak üzere ve zayıf hissediyor."
01:12
Chances are the second description wasn't as vivid to you as the first.
23
72961
5039
İkinci tanım muhtemelen birinci tanım kadar güçlü gelmiyor.
01:18
The point of fiction is to cast a spell,
24
78000
3118
Kurgunun amacı, bir büyü yapmaktır,
01:21
a momentary illusion that you are living in the world of the story.
25
81118
4651
hikâyenin dünyasında yaşadığınıza dair anlık bir illüzyon yaratmaktır.
01:25
Fiction engages the senses,
26
85769
2308
Kurgu duyulara bağlanır,
01:28
helps us create vivid mental simulacra
27
88077
2646
karakterlerin yaşadığı deneyimleri
01:30
of the experiences the characters are having.
28
90723
2848
zihinsel olarak güçlü şekilde hayal etmenizi sağlar.
01:33
Stage and screen engage some of our senses directly.
29
93571
3758
Sahne ve ekran, bazı duyularımızla doğrudan etkileşime geçer.
01:37
We see and hear the interactions of the characters and the setting.
30
97329
4398
Karakterlerin ve ortamın etkileşimini görür ve duyarız.
01:41
But with prose fiction,
31
101727
1570
Fakat düzyazı kurgusunda,
01:43
all you have is static symbols on a contrasting background.
32
103297
4234
çelişen bir arka plan üzerinde yalnızca sabit sembolleriniz vardır.
01:47
If you describe the story in matter of fact, non-tactile language,
33
107531
4272
Hikâyeyi gerçekçi olarak, dokunulmaz bir dille tanımlarsanız,
01:51
the spell risks being a weak one.
34
111803
2408
büyü zayıf bir hâl alabilir.
01:54
Your reader may not get much beyond interpreting the squiggles.
35
114211
3748
Okuyucunuz kelime oyunlarının ardına geçemeyebilir.
01:57
She will understand what Billie feels like,
36
117959
2212
Billie'nin ne hissettiğini anlayacaktır,
02:00
but she won't feel what Billie feels.
37
120171
3591
fakat Billie'nin hissettiğini hissetmeyecektir.
02:03
She'll be reading, not immersed in the world of the story,
38
123762
3692
Okuyor olacak, fakat hikâyenin dünyasına giremeyecek ve
02:07
discovering the truths of Billie's life at the same time that Billie herself does.
39
127454
5299
Billie'nin hayatındaki gerçekleri eş zamanlı olarak keşfedemeyecektir.
02:12
Fiction plays with our senses:
40
132753
2914
Kurgu, duyularımızla oynar:
02:15
taste,
41
135667
861
Tat,
02:16
smell,
42
136528
1130
koku,
02:17
touch,
43
137658
1051
dokunma,
02:18
hearing,
44
138709
1191
duyma,
02:19
sight,
45
139900
1340
görüş
02:21
and the sense of motion.
46
141240
1895
ve hareket duyusu.
02:23
It also plays with our ability to abstract and make complex associations.
47
143135
5651
Aynı zamanda soyutlama ve karmaşık bağlantılar kurma kabiliyetimizle oynar.
02:28
Look at the following sentence.
48
148786
2030
Şu cümleye bir bakın.
02:30
"The world was ghost-quiet,
49
150816
2149
"Dünya hayalet sessizliğindeydi,
02:32
except for the crack of sails and the burbling of water against hull."
50
152965
5141
yelken çatırtıları ve suyun tekneye karşı mırıldanması hariç."
02:38
The words, "quiet," "crack," and "burbling,"
51
158106
2663
"Sessiz", "çatırtı" ve "mırıldanma" kelimeleri,
02:40
engage the sense of hearing.
52
160769
2696
duyma duyumuzla bağlantılı.
02:43
Notice that Buckell doesn't use the generic word sound.
53
163465
3823
Buckell'in genel kelime sesini kullanmadığına da dikkat edin.
02:47
Each word he chooses evokes a particular quality of sound.
54
167288
5464
Seçtiği her kelime, belirli bir ses özelliği uyandırıyor.
02:52
Then, like an artist laying on washes of color
55
172752
3528
Sonra, bir resme kıvam vermek için
02:56
to give the sense of texture to a painting,
56
176280
2862
çeşitli boyalar kullanan bir sanatçı gibi,
02:59
he adds anoter layer, motion, "the crack of sails,"
57
179142
4581
o da başka bir katman, hareket, "yelken çatırtıları" ve
03:03
and touch, "the burbling of water against hull."
58
183723
4463
dokunuş, "suyun tekneye karşı mırıldanmasını" ekliyor.
03:08
Finally, he gives us an abstract connection
59
188186
2988
Son olarak, sessiz kelimesini hayalet ile birleştirerek
03:11
by linking the word quiet with the word ghost.
60
191174
3400
soyut bir bağlantı sağlıyor.
03:14
Not "quiet as a ghost,"
61
194574
2269
Okuyucu ve tecrübe arasına
03:16
which would put a distancing layer of simile
62
196843
2101
uzaklaştırıcı bir benzetme katmanı koyan
03:18
between the reader and the experience.
63
198944
2380
"hayalet gibi sessizdi" değil.
03:21
Instead, Buckell creates the metaphor "ghost-quiet"
64
201324
4302
Buckell bunun yerine imalı bir karşılaştırma yapmak için
03:25
for an implied, rather than overt, comparison.
65
205626
3506
"hayalet sessizliği" metaforunu yaratıyor.
03:29
Writers are always told to avoid cliches
66
209132
2658
Yazarlara daima klişelerden uzak durmaları söylenir,
03:31
because there's very little engagement for the reader in an overused image,
67
211790
4442
çünkü okuyucu için sık kullanılan bir imge, çok az bağlantı sağlayacaktır,
03:36
such as "red as a rose."
68
216232
2250
tıpkı "gül gibi kırmızı" gibi.
03:38
But give them,
69
218482
769
Şunu verin,
03:39
"Love...began on a beach.
70
219251
2832
"Aşk... sahilde başlamıştı.
03:42
It began that day when Jacob saw Anette in her stewed-cherry dress,"
71
222083
5000
Jacob, Anette'i vişne kompostosu elbisesi içinde gördüğü gün başladı",
03:47
and their brains engage in the absorbing task
72
227083
2700
ve beyinleri derhal vişne kompostosu elbisesinin
03:49
of figuring out what a stewed-cherry dress is like.
73
229783
3403
ne olduğunu düşünme göreviyle uğraşmaya başlayacaktır.
03:53
Suddenly, they're on a beach about to fall in love.
74
233186
3623
Kendilerini birden sahilde âşık olmak üzereyken bulacaklar.
03:56
They're experiencing the story at both a visceral and a conceptual level,
75
236809
4689
Hem içgüdüsel, hem de kavramsal bir düzeyde hikâyeyi tecrübe ederek,
04:01
meeting the writer halfway in the imaginative play
76
241498
2690
dinamik bir duyu dünyasının yarattığı hayali
04:04
of creating a dynamic world of the senses.
77
244188
3798
oyun yolculuğunun yarısında, yazarla tanışacaklar.
04:07
So when you write, use well-chosen words
78
247986
3149
Yani yazarken sesi, görüşü, tadı, dokunuşu
04:11
to engage sound, sight, taste, touch, smell, and movement.
79
251135
5206
ve hareketi bağdaştırmak için, kelimelerinizi iyi seçin.
04:16
Then create unexpected connotations among your story elements,
80
256341
4417
Daha sonra hikâyenizin parçalarından, beklenmedik ifadeler
04:20
and set your readers' brushfire imaginations alight.
81
260758
3908
yaratın ki, okuyucunuzun hayal gücü parıldasın.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7