Sisonke Msimang: If a story moves you, act on it | TED

100,292 views ・ 2017-02-02

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Joanna Pietrulewicz
0
0
7000
Çeviri: Gözde Zülal Solak Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
So earlier this year,
1
12760
1616
Bu yılın başlarında
00:14
I was informed that I would be doing a TED Talk.
2
14400
3816
bir TED konuşması yapacağımın bilgisini aldım.
00:18
So I was excited, then I panicked,
3
18240
1976
Heyecanlandım, panikledim,
00:20
then I was excited, then I panicked,
4
20240
2016
sonra heyecanlandım, sonra panikledim,
00:22
and in between the excitement and the panicking,
5
22280
2536
heyecan ve panik arasında
00:24
I started to do my research,
6
24840
2296
araştırmamı yapmaya başladım ve öncelikli olarak
Google'da iyi bir TED konuşmasının nasıl yapıldığını araştırdım.
00:27
and my research primarily consisted of Googling how to give a great TED Talk.
7
27160
4456
00:31
(Laughter)
8
31640
1216
(Gülüşmeler)
00:32
And interspersed with that,
9
32880
1656
Bununla birlikte Google'da
00:34
I was Googling Chimamanda Ngozi Adichie.
10
34560
2696
Chimamanda Ngozi Adichie'yi araştırdım.
00:37
How many of you know who that is?
11
37280
1616
O'nu kaçınız tanıyor?
00:38
(Cheers)
12
38920
2776
(Tezahüratlar)
00:41
So I was Googling her because I always Google her
13
41720
2335
Google'da onu araştırdım, çünkü bunu hep yaparım,
çünkü bir hayranıyım ve
00:44
because I'm just a fan,
14
44080
1256
00:45
but also because she always has important and interesting things to say.
15
45360
3616
çünkü daima söyleyecek önemli ve ilginç şeyleri vardır.
Bu araştırmaların sonucunda
00:49
And the combination of those searches
16
49000
3456
00:52
kept leading me to her talk
17
52480
2616
tek bir hikâyenin tehlikeleri ve
bazı insanları anlamak için tek bir açıdan
00:55
on the dangers of a single story,
18
55120
3176
00:58
on what happens when we have a solitary lens
19
58320
3376
baktığımız zaman neler olduğu üzerine yaptığı
01:01
through which to understand certain groups of people,
20
61720
2496
konuşmasına yönlendim,
01:04
and it is the perfect talk.
21
64240
1960
muhteşem bir konuşma.
01:07
It's the talk that I would have given if I had been famous first.
22
67720
4336
Ondan önce meşhur olsaydım, bu konuşmayı ben yapardım.
(Gülüşmeler)
01:12
(Laughter)
23
72080
2176
01:14
You know, and you know, like, she's African and I'm African,
24
74280
3376
Biliyorsunuz, o Afrikalı, ben de Afrikalıyım ve
01:17
and she's a feminist and I'm a feminist,
25
77680
1936
o bir feminist, ben de bir feministim,
01:19
and she's a storyteller and I'm a storyteller,
26
79640
2176
o bir hikâye anlatıcı ve ben de öyleyim,
01:21
so I really felt like it's my talk.
27
81840
1816
yani gerçekten benim konuşmammış gibi geldi.
01:23
(Laughter)
28
83680
2736
(Gülüşmeler)
01:26
So I decided that I was going to learn how to code,
29
86440
3296
Ve karar verdim, kodlamayı öğrenecektim,
01:29
and then I was going to hack the internet
30
89760
2016
sonra internet korsanlığını öğrenecektim ve
01:31
and I would take down all the copies of that talk that existed,
31
91800
3736
bu konuşmanın tüm kopyalarını bulup onları
01:35
and then I would memorize it,
32
95560
1416
ezberleyecek ve buraya gelip
kendi konuşmammış gibi sunacaktım.
01:37
and then I would come here and deliver it as if it was my own speech.
33
97000
3256
01:40
So that plan was going really well, except the coding part,
34
100280
3176
Kodlama kısmı hariç, plan gayet iyi gidiyordu ve sonra
01:43
and then one morning a few months ago,
35
103480
3896
birkaç ay önce, bir sabah
01:47
I woke up
36
107400
1576
haberlerde
bir başkan adayının eşinin şöyle bir
01:49
to the news that the wife of a certain presidential candidate
37
109000
5456
01:54
had given a speech that --
38
114480
2976
konuşma yaptığını duydum --
01:57
(Laughter)
39
117480
1936
(Gülüşmeler)
01:59
(Applause)
40
119440
2560
(Alkışlar)
02:04
that sounded eerily like a speech given by one of my other faves,
41
124960
4616
-- bu ürkütücüydü, diğer favorim olan Michelle Obama'nın yaptığı konuşmalardan
02:09
Michelle Obama.
42
129600
1216
birisine benziyordu.
02:10
(Cheers)
43
130840
2096
(Tezahüratlar)
02:12
And so I decided that I should probably write my own TED Talk,
44
132960
4016
Böylece kendi TED konuşmamı yazmam gerektiğine karar verdim
ve bunun için de buradayım.
02:17
and so that is what I am here to do.
45
137000
2496
02:19
I'm here to talk about my own observations about storytelling.
46
139520
4320
Hikâye anlatımı üzerine gözlemlerimden bahsetmek için buradayım.
02:24
I want to talk to you about the power of stories, of course,
47
144640
3976
Elbette hikâyelerin gücünden bahsetmek istiyorum, fakat aynı zamanda
02:28
but I also want to talk about their limitations,
48
148640
2936
özellikle toplumsal adaletle ilgilenenler için, hikâyelerin
02:31
particularly for those of us who are interested in social justice.
49
151600
4040
kısıtlamalarından da bahsetmek istiyorum.
02:36
So since Adichie gave that talk seven years ago,
50
156280
2896
Adichie yedi yıl önce bu konuşmayı yaptığından beri,
02:39
there has been a boom in storytelling.
51
159200
2256
hikâye anlatımında bir patlama yaşanıyor.
02:41
Stories are everywhere,
52
161480
2736
Her yerde hikâyeler var ve
02:44
and if there was a danger in the telling of one tired old tale,
53
164240
3936
eğer eski bir masalı anlatmak tehlikeli bir şeyse, o zaman
02:48
then I think there has got to be lots to celebrate about the flourishing
54
168200
4336
birçok hikâyenin ve sesin ortaya çıkması konusunda da kutlanacak
02:52
of so many stories and so many voices.
55
172560
2776
çok şey olduğunu düşünüyorum.
02:55
Stories are the antidote to bias.
56
175360
2800
Hikâyeler, önyargının panzehiridir.
02:58
In fact, today, if you are middle class and connected via the internet,
57
178960
5056
Aslında günümüzde orta sınıf bir bireyseniz ve internet bağlantınız varsa,
bir tıkla ya da bir dokunuşla
03:04
you can download stories at the touch of a button
58
184040
3136
03:07
or the swipe of a screen.
59
187200
1376
hikâyeler indirebilirsiniz.
03:08
You can listen to a podcast
60
188600
1816
Kalküta'da Dalit olarak büyümenin nasıl
03:10
about what it's like to grow up Dalit in Kolkata.
61
190440
3896
bir şey olduğu hakkında bir yayın dinleyebilirsiniz.
03:14
You can hear an indigenous man in Australia
62
194360
2496
Avustralya'da yerli bir adamın itibar ve gururla
03:16
talk about the trials and triumphs of raising his children in dignity
63
196880
4096
çocuk yetiştirme denemeleri ve zaferlerinden bahsedişini
dinleyebilirsiniz.
03:21
and in pride.
64
201000
1336
03:22
Stories make us fall in love.
65
202360
1976
Hikâyeler bizi âşık ederler.
03:24
They heal rifts and they bridge divides.
66
204360
3176
Çatlakları iyileştirir ve parçaları birleştirirler.
03:27
Stories can even make it easier for us
67
207560
1856
Hatta hikâyeler, toplumumuzda
03:29
to talk about the deaths of people in our societies
68
209440
2656
önemli olmayan insanların ölümleri hakkında konuşmamızı
bile kolaylaştırabilir, çünkü önemsememizi sağlar.
03:32
who don't matter, because they make us care.
69
212120
2456
03:34
Right?
70
214600
1200
Değil mi?
03:36
I'm not so sure,
71
216800
1256
Çok emin değilim ve
aslında Hikâye Merkezi adlı bir yer için çalışıyorum.
03:38
and I actually work for a place called the Centre for Stories.
72
218080
3080
03:41
And my job is to help to tell stories
73
221840
4416
İşimse bir siyah olmanın veya bir Müslüman olmanın, bir göçmen
03:46
that challenge mainstream narratives about what it means to be black
74
226280
3536
olmanın ya da daima konuşulan bu kategorilere ait birisi olmanın
03:49
or a Muslim or a refugee or any of those other categories
75
229840
3056
ne anlama geldiği hakkında, yaygın anlatımlara meydan okuyan
03:52
that we talk about all the time.
76
232920
3016
hikâyelerin anlatılmasına yardım etmek.
03:55
But I come to this work
77
235960
1216
Fakat bu işe uzun süren
03:57
after a long history as a social justice activist,
78
237200
3496
bir toplumsal adalet aktivistliği döneminden sonra ulaştım
04:00
and so I'm really interested in the ways
79
240720
2136
ve insanların kurgusal olmayan
04:02
that people talk about nonfiction storytelling
80
242880
2696
hikâyelerden, eğlenceden fazlasıymış gibi, toplumsal
04:05
as though it's about more than entertainment,
81
245600
2336
eylem için hızlandırıcı olmakla ilgiliymiş gibi
04:07
as though it's about being a catalyst for social action.
82
247960
2960
bahsetme biçimleriyle ilgileniyorum.
04:11
It's not uncommon to hear people say
83
251560
2656
İnsanların, hikâyelerin dünyayı daha iyi bir yer hâline
04:14
that stories make the world a better place.
84
254240
3000
getirdiğini söylemeleri alışılmamış bir şey değildir.
04:18
Increasingly, though, I worry that even the most poignant stories,
85
258960
3216
Fakat gittikçe, en üzücü hikâyelerin bile, özellikle de kimsenin
04:22
particularly the stories about people who no one seems to care about,
86
262200
3936
ilgilenmediği insanlar hakkındaki hikâyelerin, toplumsal adalete doğru
eylem yoluna girebilme ihtimali beni endişelendiriyor.
04:26
can often get in the way of action towards social justice.
87
266160
3416
04:29
Now, this is not because storytellers mean any harm.
88
269600
3816
Bunun nedeni hikâye anlatıcıların zarar vermesi değil.
04:33
Quite the contrary.
89
273440
1256
Tam tersi.
04:34
Storytellers are often do-gooders like me and, I suspect, yourselves.
90
274720
4240
Hikâye anlatıcılar genelde, benim gibi ve sizin gibi, iyi niyetlidir.
04:39
And the audiences of storytellers
91
279600
3056
Ve bu anlatıcıların dinleyicileri de
04:42
are often deeply compassionate and empathetic people.
92
282680
3240
genelde derinden şefkatli ve anlayışlı insanlardır.
04:46
Still, good intentions can have unintended consequences,
93
286360
4816
Yine de, iyi niyet istenmeyen sonuçlar doğurabilir ve bu hikâyelerin
04:51
and so I want to propose that stories are not as magical as they seem.
94
291200
4040
göründükleri kadar büyülü olmadıklarını söylemek istiyorum.
04:55
So three -- because it's always got to be three --
95
295680
2896
Hikâyelerin muhakkak dünyayı iyi bir yer hâline
04:58
three reasons why I think
96
298600
2216
getirmediklerini düşünmemin
05:00
that stories don't necessarily make the world a better place.
97
300840
4680
üç - çünkü hep üç olur - nedeni var.
05:06
Firstly, stories can create an illusion of solidarity.
98
306320
4056
Birincisi, hikâyeler bir dayanışma illüzyonu yaratabilir.
05:10
There is nothing like that feel-good factor you get
99
310400
2536
Dağa tırmandığınızı hissettiren veya
05:12
from listening to a fantastic story
100
312960
2136
ölüm hücresindeki bir mahkûma
arkadaşlık ettiğinizi hissettiren fantastik bir hikâyeden aldığınız
05:15
where you feel like you climbed that mountain, right,
101
315120
3376
05:18
or that you befriended that death row inmate.
102
318520
2840
iyi hissetme faktöründen öte bir şey yoktur.
05:21
But you didn't.
103
321840
1416
Aslında yapmadınız.
05:23
You haven't done anything.
104
323280
1816
Hiçbir şey yapmadınız.
Sosyal eylem açısından dinlemek,
05:25
Listening is an important
105
325120
1776
05:26
but insufficient step towards social action.
106
326920
2960
önemli fakat yetersiz bir adımdır.
İkincisi, sempatik ve insan olan
05:31
Secondly, I think often we are drawn
107
331120
2856
karakterlere ve kahramanlara
05:34
towards characters and protagonists
108
334000
2936
05:36
who are likable and human.
109
336960
3456
sıklıkla kapıldığımızı düşünüyorum.
05:40
And this makes sense, of course, right?
110
340440
1896
Bu mantıklı geliyor, değil mi?
05:42
Because if you like someone, then you care about them.
111
342360
3056
Çünkü birisini severseniz, onunla ilgilenirsiniz.
05:45
But the inverse is also true.
112
345440
1400
Fakat tam tersi de doğru.
05:47
If you don't like someone,
113
347400
1776
Birisini sevmezseniz,
05:49
then you don't care about them.
114
349200
1936
onunla ilgilenmezsiniz.
Onunla ilgilenmezseniz, kendinizi,
05:51
And if you don't care about them,
115
351160
1856
onun hayatını şekillendiren durumları düşünmek için gereken
05:53
you don't have to see yourself as having a moral obligation
116
353040
3896
05:56
to think about the circumstances that shaped their lives.
117
356960
3240
manevi yükümlülüğe sahipmiş gibi görmek zorunda olmazsınız.
Ben bunu 14 yaşımdayken öğrendim.
06:01
I learned this lesson when I was 14 years old.
118
361000
3296
06:04
I learned that actually, you don't have to like someone
119
364320
2776
Aslında öğrendiğim şey şuydu; insanların bilgeliğini görmek
ve onların yanında olmak için,
06:07
to recognize their wisdom,
120
367120
1376
06:08
and you certainly don't have to like someone
121
368520
2096
insanları sevmenize
06:10
to take a stand by their side.
122
370640
1440
gerek yoktur.
06:12
So my bike was stolen
123
372800
1800
Bisikletim çalınmıştı,
06:15
while I was riding it --
124
375520
1456
hem de ben üzerindeyken --
(Gülüşmeler)
06:17
(Laughter)
125
377000
1136
eğer yavaş sürüyorsanız bu mümkündür, ben öyle yapıyordum.
06:18
which is possible if you're riding slowly enough, which I was.
126
378160
3576
06:21
(Laughter)
127
381760
1496
(Gülüşmeler)
06:23
So one minute I'm cutting across this field
128
383280
2976
Bir an, büyüdüğüm yer olan Nairobi civarında
06:26
in the Nairobi neighborhood where I grew up,
129
386280
2296
kestirmeden gidiyordum,
06:28
and it's like a very bumpy path,
130
388600
2456
çok tümsekli bir yoldu ve
bisiklete binerken, aslında
06:31
and so when you're riding a bike,
131
391080
1816
06:32
you don't want to be like, you know --
132
392920
2256
şöyle olmasını istemezsiniz, bilirsiniz --
06:35
(Laughter)
133
395200
1400
(Gülüşmeler)
Öyle gidiyordum, yavaşça pedalı çevirerek ve
06:38
And so I'm going like this, slowly pedaling,
134
398160
4616
06:42
and all of a sudden, I'm on the floor.
135
402800
2576
birden kendimi yerde buldum.
06:45
I'm on the ground, and I look up,
136
405400
2176
Yerdeydim, yukarıya baktım ve
06:47
and there's this kid peddling away in the getaway vehicle,
137
407600
2776
bisiklet üzerinde kaçan bir çocuk gördüm,
06:50
which is my bike,
138
410400
1496
bu benim bisikletimdi ve
06:51
and he's about 11 or 12 years old, and I'm on the floor,
139
411920
3256
çocuk 11 veya 12 yaşındaydı ve ben yerdeydim.
06:55
and I'm crying because I saved a lot of money for that bike,
140
415200
2856
Ağlıyordum çünkü o bisiklet için çok para biriktirmiştim,
ağlıyordum ve ayağa kalkıp çığlık atmaya başladım.
06:58
and I'm crying and I stand up and I start screaming.
141
418080
2576
07:00
Instinct steps in, and I start screaming, "Mwizi, mwizi!"
142
420680
4256
İçgüdülerim devreye girdi ve "Mwizi, mwizi!" diye bağırmaya başladım,
07:04
which means "thief" in Swahili.
143
424960
1640
Svahilicede bu "hırsız" demek.
07:07
And out of the woodworks, all of these people come out
144
427560
5016
Ağaçların ardından insanlar ortaya çıktı ve
07:12
and they start to give chase.
145
432600
1416
kovalamaya başladılar.
Burası Afrika, halk adaleti hareket hâlinde.
07:14
This is Africa, so mob justice in action.
146
434040
2256
07:16
Right?
147
436320
1456
Değil mi?
07:17
And I round the corner, and they've captured him,
148
437800
2776
Ve köşede onu sıkıştırdılar
07:20
they've caught him.
149
440600
1456
ve yakaladılar.
Suçlu yakalandı ve
07:22
The suspect has been apprehended,
150
442080
2056
bisikletimi geri vermesini ve
07:24
and they make him give me my bike back,
151
444160
3576
07:27
and they also make him apologize.
152
447760
1616
özür dilemesini sağladılar.
07:29
Again, you know, typical African justice, right?
153
449400
3576
Bilirsiniz, tipik Afrika adaleti, değil mi?
Özür dilemesini sağladılar.
07:33
And so they make him say sorry.
154
453000
1496
07:34
And so we stand there facing each other,
155
454520
2336
Orada yüz yüze duruyorduk,
07:36
and he looks at me, and he says sorry,
156
456880
2936
bana baktı ve üzgün olduğunu söyledi
07:39
but he looks at me with this unbridled fury.
157
459840
3496
fakat bana aşırı kızgınlıkla bakıyordu.
07:43
He is very, very angry.
158
463360
3040
Çok, çok öfkeliydi.
07:47
And it is the first time that I have been confronted with someone
159
467440
3056
Temsil ettiğim şey yüzünden beni sevmeyen birisiyle ilk kez
07:50
who doesn't like me simply because of what I represent.
160
470520
2616
karşılaştığım an buydu.
Bana, şunu dermiş gibi bakıyordu;
07:53
He looks at me with this look as if to say,
161
473160
2056
07:55
"You, with your shiny skin and your bike, you're angry at me?"
162
475240
3880
"Sen, parlak ciltli ve bisikletli, bana kızgınsın öyle mi?"
08:01
So it was a hard lesson that he didn't like me,
163
481240
3256
Beni sevmediğini öğrenmek zor bir dersti,
08:04
but you know what, he was right.
164
484520
2056
ama biliyor musunuz, o haklıydı.
08:06
I was a middle-class kid living in a poor country.
165
486600
3496
Fakir bir ülkede yaşayan orta sınıf bir çocuktum ben.
Benim bisikletim vardı, onun ise çok az yiyeceği vardı.
08:10
I had a bike, and he barely had food.
166
490120
3240
08:13
Sometimes, it's the messages that we don't want to hear,
167
493760
2936
Bazen duymayı istediğimiz, gizlendiğimiz yerden çıkmayı
08:16
the ones that make us want to crawl out of ourselves,
168
496720
2496
istememizi sağlayan şey, aslında duymak istemediğimiz
08:19
that we need to hear the most.
169
499240
2576
mesajlardır.
08:21
For every lovable storyteller who steals your heart,
170
501840
3176
Kalbinizi çalan her cana yakın hikâye anlatıcı için,
sesleri kısılmış ve alay edilen, böyle güzel kıyafetlerle bir sahneye
08:25
there are hundreds more whose voices are slurred and ragged,
171
505040
4376
08:29
who don't get to stand up on a stage dressed in fine clothes like this.
172
509440
4680
çıkma noktasına gelemeyen yüzlerce insan vardır.
08:34
There are a million angry-boy-on-a-bike stories
173
514640
4296
Bisiklet üzerindeki kızgın çocuk hikâyesinden milyonlarca vardır ve
08:38
and we can't afford to ignore them
174
518960
1656
sırf kahramanlarını sevmiyoruz diye
08:40
simply because we don't like their protagonists
175
520640
3136
veya yetimhaneden alıp eve getirdiğimiz çocuk o değil diye,
08:43
or because that's not the kid that we would bring home with us
176
523800
2936
onların hikâyelerini
08:46
from the orphanage.
177
526760
1200
göz ardı edemeyiz.
08:48
The third reason that I think
178
528600
1856
Hikâyelerin dünyayı daha iyi
08:50
that stories don't necessarily make the world a better place
179
530480
3616
bir yer hâline getirmediğini düşünmemin üçüncü nedeni şu;
kişisel anlatıma kendimizi öyle çok kaptırıyoruz ki,
08:54
is that too often we are so invested in the personal narrative
180
534120
3456
08:57
that we forget to look at the bigger picture.
181
537600
2840
büyük resmi görmeyi unutuyoruz.
09:00
And so we applaud someone
182
540880
1896
Birileri bize utanç
09:02
when they tell us about their feelings of shame,
183
542800
2656
hislerinden bahsettiği zaman onları takdir ediyoruz,
09:05
but we don't necessarily link that to oppression.
184
545480
3160
fakat bunu baskıyla ilişkilendirmiyoruz.
Birileri mahcup hissettiğini söylediğinde anlayışla kafamızı sallıyoruz
09:09
We nod understandingly when someone says they felt small,
185
549080
3656
09:12
but we don't link that to discrimination.
186
552760
2040
ama bunu ayrımcılıkla ilişkilendirmiyoruz.
09:15
The most important stories, especially for social justice,
187
555600
2816
Özellikle de toplumsal adalet için, en önemli hikâyeler
09:18
are those that do both,
188
558440
1816
hem kişiseldir,
09:20
that are both personal and allow us to explore and understand the political.
189
560280
4760
hem de politik olanı keşfedip anlamamızı sağlarlar.
09:25
But it's not just about the stories we like
190
565920
2016
Fakat mesele yalnızca sevdiğimiz hikâyelere karşı
09:27
versus the stories we choose to ignore.
191
567960
1896
göz ardı ettiğimiz hikâyeler değil.
09:29
Increasingly, we are living in a society where there are larger forces at play,
192
569880
3936
Gitgide daha büyük güçlerin oynadığı ve hikâyelerin,
09:33
where stories are actually for many people beginning to replace the news.
193
573840
4360
haberlerin yerini almaya başladığı bir toplumda yaşıyoruz.
09:38
Yeah?
194
578640
1216
Değil mi?
09:39
We live in a time where we are witnessing the decline of facts,
195
579880
3376
Gerçeklerin yok oluşuna şahit olduğumuz,
09:43
when emotions rule
196
583280
2216
duyguların ve analizlerin yönettiği
09:45
and analysis, it's kind of boring, right?
197
585520
3096
bir zamanda yaşıyoruz, sıkıcı, değil mi?
09:48
Where we value what we feel more than what we actually know.
198
588640
4200
Bildiğimiz şeyden çok, hissettiğimiz şeye değer veriyoruz.
Pew Center'a ait, Amerika'daki eğilimler üzerine yazılan bir rapor,
09:54
A recent report by the Pew Center on trends in America
199
594040
4296
09:58
indicates that only 10 percent of young adults under the age of 30
200
598360
5776
30 yaş altındaki gençlerin yalnızca %10'unun
"medyaya çok güvendiğini" belirtiyor.
10:04
"place a lot of trust in the media."
201
604160
3376
10:07
Now, this is significant.
202
607560
1800
Şimdi, bu önemli.
10:09
It means that storytellers are gaining trust
203
609840
2616
Halkın çoğunluğunun medyaya olan güveni
10:12
at precisely the same moment
204
612480
1376
azalmaya başladığı anda,
10:13
that many in the media are losing the confidence in the public.
205
613880
3320
hikâye anlatıcıların güven kazandığı anlamına geliyor.
Bu iyi bir şey değil,
10:18
This is not a good thing,
206
618040
2576
10:20
because while stories are important
207
620640
1776
çünkü hikâyeler önemlidir ve birçok
10:22
and they help us to have insights in many ways,
208
622440
2216
açıdan sezgi sahibi olmamızı sağlarlar,
10:24
we need the media.
209
624680
1856
fakat medyaya ihtiyacımız var.
10:26
From my years as a social justice activist,
210
626560
2496
Toplumsal adalet aktivisti olduğum yıllardan
biliyorum, medya kuruluşlarının, güçlü hikâye anlatıcıların sesleriyle
10:29
I know very well that we need credible facts from media institutions
211
629080
6096
10:35
combined with the powerful voices of storytellers.
212
635200
4016
birleştirilmiş güvenilir gerçeklerine ihtiyacımız var.
10:39
That's what pushes the needle forward in terms of social justice.
213
639240
3520
Toplumsal adalet anlamında ibreyi döndüren şey budur.
10:43
In the final analysis, of course,
214
643840
2720
Son analizde, elbette,
10:48
it is justice
215
648480
1816
dünyayı daha iyi bir yer
10:50
that makes the world a better place,
216
650320
1736
hâline getiren şey adalettir,
hikâyeler değil. Değil mi?
10:52
not stories. Right?
217
652080
1960
Ve peşinde olduğumuz şey adaletse eğer,
10:55
And so if it is justice that we are after,
218
655080
3056
bence medyaya ya da hikâye anlatıcılara odaklanmamalıyız.
10:58
then I think we mustn't focus on the media or on storytellers.
219
658160
3416
11:01
We must focus on audiences,
220
661600
2696
Seyircilere, radyoyu açanlara,
11:04
on anyone who has ever turned on a radio
221
664320
3096
internet yayını dinlemiş olanlara
11:07
or listened to a podcast,
222
667440
1816
odaklanmalıyız, yani
11:09
and that means all of us.
223
669280
2096
bu hepimiz demek oluyor.
11:11
So a few concluding thoughts
224
671400
2136
Seyircilerin dünyayı daha iyi bir yer
11:13
on what audiences can do to make the world a better place.
225
673560
3880
hâline getirmek için neler yapabileceğine dair birkaç düşünce daha.
Birincisi, eğer seyirciler daha meraklı ve daha şüpheci olup
11:18
So firstly, the world would be a better place, I think,
226
678000
3936
11:21
if audiences were more curious and more skeptical
227
681960
3576
sevdikleri hikâyeleri oluşturan sosyal bağlam hakkında daha çok
11:25
and asked more questions about the social context
228
685560
2616
soru sorarlarsa eğer, dünya daha iyi bir yer hâline
11:28
that created those stories that they love so much.
229
688200
3080
gelebilir diye düşünüyorum.
11:32
Secondly, the world would be a better place
230
692200
2256
İkincisi, seyirciler hikâye anlatımının düşünsel
11:34
if audiences recognized that storytelling is intellectual work.
231
694480
3680
bir iş olduğunu fark ederlerse, dünya daha iyi bir yer hâline gelebilir.
11:39
And I think it would be important for audiences
232
699640
2936
Ayrıca seyircilerin en sevdikleri web sitelerde daha fazla
11:42
to demand more buttons on their favorite websites,
233
702600
5336
düğme talep etmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum,
11:47
buttons for example that say,
234
707960
2696
örneğin, şöyle düğmeler;
11:50
"If you liked this story,
235
710680
1616
"Eğer bu hikâyeyi sevdiyseniz,
11:52
click here to support a cause your storyteller believes in."
236
712320
4056
hikâyeyi anlatanın inandığı bir amacı desteklemek için buraya tıklayın."
11:56
Or "click here to contribute to your storyteller's next big idea."
237
716400
5160
Veya "hikâye anlatıcının bir sonraki büyük fikrini desteklemek için tıklayın."
12:02
Often, we are committed to the platforms,
238
722480
2576
Genelde kendimizi platformlara adıyoruz,
hikâyeyi anlatan kişilere değil.
12:05
but not necessarily to the storytellers themselves.
239
725080
2456
12:07
And then lastly, I think that audiences can make the world a better place
240
727560
5096
Ve son olarak, seyircilerin telefonlarını kapatarak, ekranlarından
12:12
by switching off their phones,
241
732680
2080
uzaklaşarak ve güvenli görünenin
12:15
by stepping away from their screens
242
735560
2016
ardındaki gerçek dünyaya adım atarak
12:17
and stepping out into the real world beyond what feels safe.
243
737600
4480
dünyayı daha iyi bir yer hâline getirebileceklerini düşünüyorum.
12:22
Alice Walker has said,
244
742840
2016
Alice Walker şöyle demişti;
12:24
"Look closely at the present you are constructing.
245
744880
3776
"Oluşturduğunuz şimdiki zamana yakından bakın.
12:28
It should look like the future you are dreaming."
246
748680
3160
O, hayal ettiğiniz geleceğe benzemeli."
12:32
Storytellers can help us to dream,
247
752640
2216
Hikâye anlatıcılar hayal kurmamızı sağlayabilir
12:34
but it's up to all of us to have a plan for justice.
248
754880
3800
fakat bir adalet planına sahip olmak, bizim elimizdedir.
12:39
Thank you.
249
759480
1216
Teşekkürler.
12:40
(Applause)
250
760720
4350
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7