Bruce Schneier: The security mirage

Bruce Schneier: Güvenlik İllüzyonu

78,125 views ・ 2011-04-27

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Diba Szamosi Gözden geçirme: Sancak Gülgen
Güvenlik iki farklı şeydir:
00:16
So, security is two different things:
0
16010
2276
hem histir hem de gerçeklik.
00:18
it's a feeling, and it's a reality.
1
18310
2526
Ve bunlar birbirinden farklıdır.
00:20
And they're different.
2
20860
1425
Güvende olmasanız bile
00:22
You could feel secure even if you're not.
3
22309
3427
güvende hissedebilirsiniz.
00:25
And you can be secure
4
25760
1976
Öyle hissediyor olmasanız bile
00:27
even if you don't feel it.
5
27760
1850
güvende olabilirsiniz.
00:29
Really, we have two separate concepts
6
29634
2117
Cidden, elimizde iki ayrı kavram var
00:31
mapped onto the same word.
7
31775
1652
ve ikisi de aynı kelimeyle tanınıyor.
00:33
And what I want to do in this talk is to split them apart --
8
33960
3626
Ve bu konuşmada yapmak istediğim
bu ikiliyi birbirinden ayırmak --
00:37
figuring out when they diverge and how they converge.
9
37610
3610
nasıl birbirlerinden ayrılıp
nasıl birleştiklerini anlatarak.
00:41
And language is actually a problem here.
10
41711
2275
Ve dil aslında burada bir problem.
Bahsedeceğimiz kavramları anlatmak için
00:44
There aren't a lot of good words
11
44010
2076
yeterince doğru kelime bulunmuyor.
00:46
for the concepts we're going to talk about.
12
46110
2061
Güvenliğe ekonomik açıdan
00:49
So if you look at security from economic terms,
13
49295
4120
bakacak olursanız,
bir değiş tokuş gibidir.
00:53
it's a trade-off.
14
53439
1647
Güvenliğe ulaştığınız her an,
00:55
Every time you get some security, you're always trading off something.
15
55110
4132
karşılığında birşey verirsiniz.
Şahsi bir karar da olabilir --
00:59
Whether this is a personal decision --
16
59266
1845
evinize soygun alarmı taktırmak gibi --
01:01
whether you're going to install a burglar alarm in your home --
17
61135
3012
ulusal bir karar da -- yabancı bir ülkede nereyi işgal edeceğiniz gibi --
01:04
or a national decision,
18
64171
1157
01:05
where you're going to invade a foreign country --
19
65352
2310
karşılığında birşeyler verirsiniz,
01:07
you're going to trade off something: money or time, convenience, capabilities,
20
67686
3782
para, zaman, kolaylık, yetenek,
ya da temel özgürlüklerinizi.
01:11
maybe fundamental liberties.
21
71492
2002
01:13
And the question to ask when you look at a security anything
22
73518
3274
Br güvenlik alanına bakıp da soracağınız soru
01:16
is not whether this makes us safer,
23
76816
3382
bizi daha güvende yapıp yapmayacağı değil,
bir değiş tokuşa değip değmeyeceği olur.
01:20
but whether it's worth the trade-off.
24
80222
2215
01:22
You've heard in the past several years, the world is safer
25
82461
3229
Geçen birkaç yıdır duyuyorsunuz,
dünya Saddam Hüseyin artık iktidarda olmadığı için daha güvenli.
01:25
because Saddam Hussein is not in power.
26
85714
1890
Doğru olabilir, ama tamamen alakalı değil.
01:27
That might be true, but it's not terribly relevant.
27
87628
2603
Asıl soru şu: buna değdi mi?
01:30
The question is: Was it worth it?
28
90255
2831
Kendi muhakemenizi yapabilir,
01:33
And you can make your own decision,
29
93110
2459
01:35
and then you'll decide whether the invasion was worth it.
30
95593
2733
ve yapılan çıkarmaya değip değmediğine karar verebilirsiniz.
İşte güvenliği böyle tanımlarsınız --
01:38
That's how you think about security: in terms of the trade-off.
31
98350
3561
değiş tokuş esasına dayalı olarak.
01:41
Now, there's often no right or wrong here.
32
101935
2610
Aslında burada doğru ya da yanlış yoktur.
Kimimiz evimize soygun alarmı kurdururuz,
01:45
Some of us have a burglar alarm system at home and some of us don't.
33
105208
3308
kimimiz gerek görmeyiz.
01:48
And it'll depend on where we live,
34
108540
2731
Be da nerede yaşadığımıza bağlıdır,
yalnız mı yoksa ailemizle mi yaşadığımıza,
01:51
whether we live alone or have a family,
35
111295
1926
ne kadar değerli eşyamız olduğuna,
01:53
how much cool stuff we have,
36
113245
1668
01:54
how much we're willing to accept the risk of theft.
37
114937
3165
soyulma riskini göze alabilmemize
bağlıdır.
01:58
In politics also, there are different opinions.
38
118943
2948
Poltikada da,
farklı görüşler vardır.
02:02
A lot of times, these trade-offs are about more than just security,
39
122459
4435
Bir çok defa, bu değiş tokuşlar
güvenlikten daha mühimdir.
02:06
and I think that's really important.
40
126918
1865
Ve bence de bu çok önemlidir.
02:08
Now, people have a natural intuition about these trade-offs.
41
128807
3308
Şimdi, insanların bu değiş tokuşlarla
ilgili doğal bir içgüdüleri vardır.
02:12
We make them every day.
42
132588
1556
Hergün bunları yapıyoruz --
02:14
Last night in my hotel room, when I decided to double-lock the door,
43
134807
3533
dün akşam otel odamda,
kapımı iki defa kilitlemeye karar verdiğimde,
02:18
or you in your car when you drove here;
44
138364
2000
ya da siz arabanızla buraya gelirken,
yemeğe gittiğimizde
02:21
when we go eat lunch
45
141191
1478
02:22
and decide the food's not poison and we'll eat it.
46
142693
2608
yemeğin zehirli olmadığına karar verip yediğimizde.
02:25
We make these trade-offs again and again,
47
145325
3161
Bu değiş tokuşları tekrar tekrar yapıyoruz,
günde defalarca.
02:28
multiple times a day.
48
148510
1576
Bazen yaptığımızın farkına bile varmayız.
02:30
We often won't even notice them.
49
150110
1589
02:31
They're just part of being alive; we all do it.
50
151723
2626
Yaşamımızın bir parçası; herkesin yaptığı bir şey.
Her canlının yaptığı birşey.
02:34
Every species does it.
51
154373
1555
02:36
Imagine a rabbit in a field, eating grass.
52
156474
2862
Bir tavşanı düşünün, tarlada otları yiyor,
ve tavşan bir tilki görür.
02:39
And the rabbit sees a fox.
53
159360
1943
02:41
That rabbit will make a security trade-off:
54
161856
2049
O tavşan güvenlik değiş tokuşu yapacaktır.
02:43
"Should I stay, or should I flee?"
55
163929
1904
"Kalsam mı, yoksa kaçsam mı?"
Ve bunu düşündüğünüzde,
02:46
And if you think about it,
56
166380
1619
bu takası yapabilen tavşanlar yaşamaya
02:48
the rabbits that are good at making that trade-off
57
168023
2555
02:50
will tend to live and reproduce,
58
170602
1978
ve çoğalmaya devam eder,
02:52
and the rabbits that are bad at it
59
172604
2307
bu takasta başarısız olanlar
02:54
will get eaten or starve.
60
174935
1474
yem olur ya da açlıktan ölür.
02:56
So you'd think
61
176958
1608
Ve siz de, bizim
gezegendeki başarılı canlı türü olarak --
02:59
that us, as a successful species on the planet -- you, me, everybody --
62
179573
4309
sen, ben, hepimiz --
03:03
would be really good at making these trade-offs.
63
183906
2573
bu değiş tokuşta ne kadar başarılı olduğumuzu düşünürsünüz.
Ancak, bu konuda tekrar tekrar
03:07
Yet it seems, again and again, that we're hopelessly bad at it.
64
187126
3104
umutsuzca başarısız oluyoruz.
03:11
And I think that's a fundamentally interesting question.
65
191768
2802
Ve ben bunun çok ilginç bir soru olduğunu düşünüyorum.
03:14
I'll give you the short answer.
66
194594
1873
Size kısa cevabı vereceğim.
03:16
The answer is, we respond to the feeling of security
67
196491
2651
Cevap, bizim gerçeklik yerine güvenlik duygusuna
yanıt vermemiz.
03:19
and not the reality.
68
199166
1518
03:21
Now, most of the time, that works.
69
201864
2696
Çoğu kez, işe yarar.
03:25
Most of the time,
70
205538
1503
Çoğu zaman,
03:27
feeling and reality are the same.
71
207065
2133
hissedilen ve gerçek olan aynıdır.
03:30
Certainly that's true for most of human prehistory.
72
210776
3516
Tarihöncesi insanlarının çoğu
için kesinlikle doğru.
03:35
We've developed this ability
73
215633
2708
Biz bu duyguyu geliştirdik
03:38
because it makes evolutionary sense.
74
218365
2584
çünkü bize evrimsel olarak mantıklı geldi.
Başka şekilde düşünecek olursak
03:41
One way to think of it is that we're highly optimized
75
221985
3274
biz risk kararlarına
bir hayli odaklıyız,
03:45
for risk decisions
76
225283
1803
bu Doğu Afrika dağlıklarında MÖ 100.000lerde
03:47
that are endemic to living in small family groups
77
227110
2543
03:49
in the East African Highlands in 100,000 BC.
78
229677
2536
küçük aile gruplarında yaşayanlar için çok yaygındı.
03:52
2010 New York, not so much.
79
232792
2659
2010 New York'unda o kadar da değil.
03:56
Now, there are several biases in risk perception.
80
236879
3206
Risk algısında birçok önyargı vardır.
Bunun üzerine de birçok deney.
04:00
A lot of good experiments in this.
81
240109
1741
04:01
And you can see certain biases that come up again and again.
82
241874
3603
Ve belli başlı önyargılarla tekrar tekrar karşılaşıldığını görürsünüz.
Dördünü anlatacağım
04:05
I'll give you four.
83
245501
1353
04:06
We tend to exaggerate spectacular and rare risks
84
246878
3208
Dikkat çekici ve çok az rastlanan tehlikeleri abartmaya meyilliyiz
yaygın riskleri de küçük görmeye --
04:10
and downplay common risks --
85
250110
1976
mesela uçağa karşı araba.
04:12
so, flying versus driving.
86
252110
1518
04:14
The unknown is perceived to be riskier than the familiar.
87
254451
3794
Bilinmeyen, alışkın olduğumuzdan
daha tehlikerli olarak algılanır.
Buna bir örnek,
04:21
One example would be:
88
261470
1439
04:22
people fear kidnapping by strangers,
89
262933
2613
yabancılar tarafından kaçırılmaktan korkan insanlar,
04:25
when the data supports that kidnapping by relatives is much more common.
90
265570
3636
veriler tanıdıklar tarafından kaçırılmanın daha yaygın olduğunu söylüyor.
Bu çocuklar için geçerli.
04:29
This is for children.
91
269230
1574
04:30
Third, personified risks are perceived to be greater
92
270828
4040
Üçüncüsü, kişileştirilmiş tehlikeler
anonim olanlardan daha büyük algılanırlar.
04:34
than anonymous risks.
93
274892
1503
04:36
So, Bin Laden is scarier because he has a name.
94
276419
2787
Yani Bin Laden ismi olduğu için daha korkutucudur.
Dördüncüsü
04:40
And the fourth is:
95
280182
1363
04:41
people underestimate risks in situations they do control
96
281569
4755
insanlar kontrol edebildikleri
durumlardaki tehlikeleri küçümser,
kontrollerinde olmayan durumları büyütürler.
04:46
and overestimate them in situations they don't control.
97
286348
2963
04:49
So once you take up skydiving or smoking,
98
289335
3384
Paraşüt atlama ya da sigara içmeye başladığınızda,
04:52
you downplay the risks.
99
292743
1624
tehlikeyi küçümsersiniz.
Bir risk sizi vurduğunda -- terörizm buna iyi bir örnek --
04:55
If a risk is thrust upon you -- terrorism is a good example --
100
295037
3053
durumu büyütürsünüz, çünkü sizin kontrolünüzde olmadığını hissedersiniz.
04:58
you'll overplay it,
101
298114
1157
04:59
because you don't feel like it's in your control.
102
299295
2339
05:02
There are a bunch of other of these cognitive biases,
103
302157
3493
Buna benzer birkaç tane daha önyargı vardır, kavramsal yargılar,
05:05
that affect our risk decisions.
104
305674
2339
ve risk kararlarımızı etkilerler.
05:08
There's the availability heuristic,
105
308832
2254
Sezgilerin geçerliliği diye birşey var,
kısaca birşeylerin ihtimalini
05:11
which basically means we estimate the probability of something
106
311110
4180
örneklerinin akla ne kadar kolay
05:15
by how easy it is to bring instances of it to mind.
107
315314
3339
geldiğiyle ölçmemiz anlamına gelir.
05:19
So you can imagine how that works.
108
319831
1777
Bunun nasıl işlediğini tahmin edebilirsiniz.
05:21
If you hear a lot about tiger attacks, there must be a lot of tigers around.
109
321632
3628
Eğer çok sık kaplan saldırısı duyuyorsanız, etrafta çok kaplan var demektir.
Aslan saldırılarını duymuyorsanız, etrafta pek aslan yoktur.
05:25
You don't hear about lion attacks, there aren't a lot of lions around.
110
325284
3344
Bu gazetelerin icadına kadar işe yarıyordu.
05:28
This works, until you invent newspapers,
111
328652
2297
05:30
because what newspapers do is repeat again and again
112
330973
4406
Çünkü gazetelerin tüm yaptığı
az görülen riskleri tekrar tekrar
yazmaktır.
05:35
rare risks.
113
335403
1406
05:36
I tell people: if it's in the news, don't worry about it,
114
336833
2865
Her zaman söylerim, eğer haberlerde çıktıysa, korkmayın.
Çünkü tanımı böyle,
05:39
because by definition, news is something that almost never happens.
115
339722
4275
haberler, neredeyse hiç olmayan şeylerden oluşur.
(Kahkahalar)
05:44
(Laughter)
116
344021
1769
05:45
When something is so common, it's no longer news.
117
345814
2923
Eğer birşey çok yaygınsa, artık haber olmaktan çıkar --
05:48
Car crashes, domestic violence --
118
348761
2198
araba kazaları, ev içi şiddeti --
05:50
those are the risks you worry about.
119
350983
1990
endişelendiğiniz riskler bunlar.
05:53
We're also a species of storytellers.
120
353713
2148
Biz ayrıca hikaye anlatan bir türüz.
05:55
We respond to stories more than data.
121
355885
2115
Hikayelere verilerden daha çok önem veriyoruz.
05:58
And there's some basic innumeracy going on.
122
358514
2406
Ve olup biten aslında çok basit bir yanlış hesaplama.
06:00
I mean, the joke "One, two, three, many" is kind of right.
123
360944
3142
Yani, "Bir, iki, üç, çok fazla" dedikleri çok doğru.
Küçük rakamlarla aramız iyi.
06:04
We're really good at small numbers.
124
364110
2322
06:06
One mango, two mangoes, three mangoes,
125
366456
2336
Bir mango, iki mango, üç mango,
06:08
10,000 mangoes, 100,000 mangoes --
126
368816
1977
10.000 mango, 100.000 mango--
06:10
it's still more mangoes you can eat before they rot.
127
370817
2977
çürümeden yiyebileceğimizden hala çok fazla.
06:13
So one half, one quarter, one fifth -- we're good at that.
128
373818
3268
O zaman yarım, çeyrek, beşte biri -- işte bunlar daha iyi.
Milyonda bir, milyarda bir --
06:17
One in a million, one in a billion --
129
377110
1976
ikisi de neredeyse hiç demek.
06:19
they're both almost never.
130
379110
1575
06:21
So we have trouble with the risks that aren't very common.
131
381546
3414
Yani çok yaygın olmayan risklerle
hep sorun yaşıyoruz.
06:25
And what these cognitive biases do
132
385760
1977
Bu kavramsal önyargıların yaptığı ise
06:27
is they act as filters between us and reality.
133
387761
2976
bizimle gerçeklik arasında bir perde oluşturmak.
Ve bunun sonucunda
06:31
And the result is that feeling and reality get out of whack,
134
391284
3873
hislerimizle gerçeklik hızla ayrılıp,
farklılaşıyorlar.
06:35
they get different.
135
395181
1384
06:37
Now, you either have a feeling -- you feel more secure than you are,
136
397370
3931
Artık ya hissediyorsunuzdur -- olduğunuzdan daha güvenli hissediyorsunuzdur.
Güvende olduğunuza dair yanlış bir hisse kapılırsınız.
06:41
there's a false sense of security.
137
401325
1685
Ya da,
06:43
Or the other way, and that's a false sense of insecurity.
138
403034
3374
güvende olmadığınıza dair yanlış hisse kapılırsınız.
"Güvenlik tiyatroları"yla ilgili çok sık yazarım,
06:47
I write a lot about "security theater,"
139
407015
2880
06:49
which are products that make people feel secure,
140
409919
2680
insanları güvende hissettiren ancak bu konuda
06:52
but don't actually do anything.
141
412623
1977
hiç birşey yapmayan ürünler.
06:54
There's no real word for stuff that makes us secure,
142
414624
2557
Kendimizi güvende hissettiren anncak güvenliğimizi
sağlamayan şeyler için gerçek bir kelimemiz yok.
06:57
but doesn't make us feel secure.
143
417205
1881
Belki de CIA'in yapması gereken şey budur.
06:59
Maybe it's what the CIA is supposed to do for us.
144
419110
2720
07:03
So back to economics.
145
423539
2168
Ekonomiye geri gelelim.
07:05
If economics, if the market, drives security,
146
425731
3656
Ekonomi, pazar güvenlik sağlarsa,
07:09
and if people make trade-offs based on the feeling of security,
147
429411
4847
ve insanlar güven hissi için
değiş-tokuşa devam ederse,
07:14
then the smart thing for companies to do for the economic incentives
148
434282
4680
akıllı şirketlerin ekonomik teşvik için
yapmaları gereken şey
07:18
is to make people feel secure.
149
438986
2057
insanları güvende hissettirmektir.
07:21
And there are two ways to do this.
150
441942
2330
Ve bunu yapmanın iki yolu vardır.
07:24
One, you can make people actually secure
151
444296
2790
Biri, insanların güvenliğini sağlamak
ve farketmelerini ummak.
07:27
and hope they notice.
152
447110
1463
07:28
Or two, you can make people just feel secure
153
448597
2844
Diğeri, insanların sadece güvende hissetmelerini sağlayıp
07:31
and hope they don't notice.
154
451465
1872
farketmemelerini ummak.
07:34
Right?
155
454401
1375
07:35
So what makes people notice?
156
455800
3141
Peki insanların farketmesini ne sağlar?
Bazı şeyler var:
07:39
Well, a couple of things:
157
459500
1382
07:40
understanding of the security,
158
460906
2266
güvenliğin, risklerin ve tehditlerin
ve alınan önlemlerin ne olduğunu anlamak,
07:43
of the risks, the threats,
159
463196
1890
ve bunların işleyişini öğrenmek.
07:45
the countermeasures, how they work.
160
465110
1874
07:47
But if you know stuff, you're more likely
161
467008
2290
Bunları biliyorsanız,
hislerinizin gerçeklikle uyuşmasını başarmanız daha olasıdır.
07:50
to have your feelings match reality.
162
470155
2226
Yeterince gerçek örnekler yardımcı olabilir.
07:53
Enough real-world examples helps.
163
473110
3145
Hepimiz yaşadığımız yerlerdeki suç oranlarını biliriz,
07:56
We all know the crime rate in our neighborhood,
164
476279
2559
07:58
because we live there, and we get a feeling about it
165
478862
2801
çünkü orada yaşıyoruz ve burayla ilgilli hislerimiz
08:01
that basically matches reality.
166
481687
1869
çoğunlukla gerçeklikle eşleşir.
Güvenlik tiyatrolarına
08:05
Security theater is exposed
167
485038
2207
08:07
when it's obvious that it's not working properly.
168
487269
2786
işe yaramadığı kesin olduğunda maruz kalırız.
Pekala, insanların farketmemesini ne sağlar?
08:11
OK. So what makes people not notice?
169
491209
2670
08:14
Well, a poor understanding.
170
494443
1492
Tabi ki, az bilgi sahibi olmak.
08:16
If you don't understand the risks, you don't understand the costs,
171
496642
3144
Eğer riskleri bilmezseniz, neye malolacağını da anlayamazsınız,
08:19
you're likely to get the trade-off wrong,
172
499810
2157
bu yüzden doğru takası yapamazsınız,
08:21
and your feeling doesn't match reality.
173
501991
2488
ve hisleriniz gerçeklikle eşleşmez.
08:24
Not enough examples.
174
504503
1737
Örnekler yeterli değil.
08:26
There's an inherent problem with low-probability events.
175
506879
3506
Düşük ihtimalli olaylarla ilgili
doğal bir problem var.
08:30
If, for example, terrorism almost never happens,
176
510919
3813
Mesela,
terörizm neredeyse hiç olmasaydı,
08:34
it's really hard to judge the efficacy of counter-terrorist measures.
177
514756
4604
terör karşıtı önlemlerin
etkinliğini ölçmek zorlaşırdı.
08:40
This is why you keep sacrificing virgins,
178
520523
3563
Bakireleri kurban etmeye devam etmenizin,
ve ünikornlardan korunma yönteminizin işe yaramasının asıl sebebi budur.
08:44
and why your unicorn defenses are working just great.
179
524110
2675
08:46
There aren't enough examples of failures.
180
526809
2557
Yeterince başarısız olma örneğiniz yoktur.
Ayrıca, meseleleri gizleyen hisler --
08:51
Also, feelings that cloud the issues --
181
531109
2787
08:53
the cognitive biases I talked about earlier: fears, folk beliefs --
182
533920
4028
daha önce bahsettiğim kavramsal önyargılar,
korkular ve halk inanışları,
08:58
basically, an inadequate model of reality.
183
538727
2745
gerçekliğin yetersiz birer modelleridirler.
O zaman durumu biraz daha karmaşıklaştıralım.
09:03
So let me complicate things.
184
543403
2171
09:05
I have feeling and reality.
185
545598
1977
Elimde hisler ve gerçeklik var.
09:07
I want to add a third element. I want to add "model."
186
547599
2796
Üçüncü bir element daha ekleyelim: bir model ekleyelim.
09:10
Feeling and model are in our head,
187
550839
2350
Model ve duygular kafamızda,
gerçeklik ise dış dünyada.
09:13
reality is the outside world; it doesn't change, it's real.
188
553213
3452
Değişmez; çünkü gerçek.
09:17
Feeling is based on our intuition,
189
557800
2214
Hisler içgüdülerimize dayalıdır.
Model, mantığa.
09:20
model is based on reason.
190
560038
1626
Aradaki temel fark budur
09:22
That's basically the difference.
191
562383
2039
09:24
In a primitive and simple world,
192
564446
1977
Basit ve ilkel bir dünyada,
09:26
there's really no reason for a model,
193
566447
2137
bir modele o kadar da ihtiyaç yoktur.
Çünkü hisler gerçekliğe yakındır.
09:30
because feeling is close to reality.
194
570253
2295
09:32
You don't need a model.
195
572572
1373
Modele ihtiyaç duymazsınız.
09:34
But in a modern and complex world,
196
574596
2150
Ancak modern ve karmaşık bir dünyada,
karşılaştığımız riskleri
09:37
you need models to understand a lot of the risks we face.
197
577556
3650
anlamak için modellerie ihtiyaç duyarız.
09:42
There's no feeling about germs.
198
582362
2284
Mikropları hissetmeyiz.
Bu nedenle anlamak için modele ihtiyaç duyarız.
09:45
You need a model to understand them.
199
585110
2116
Bu model de
09:48
This model is an intelligent representation of reality.
200
588157
3678
gerçeğin iyi uyarlanmış bir temsilidir.
09:52
It's, of course, limited by science, by technology.
201
592411
4751
Tabi ki, bilim ve teknolojinin olanaklarıyla
sınırlıdır.
Hastalıkların mikroplarla bağlantılı olma teorisini
09:58
We couldn't have a germ theory of disease
202
598249
2326
10:00
before we invented the microscope to see them.
203
600599
2534
mikroskop icat edilip de onları görmeden bilemezdik.
10:04
It's limited by our cognitive biases.
204
604316
2643
Kavramsal önyargılarımızla da sınırlıdır.
Ama bu, hislerimizi
10:08
But it has the ability to override our feelings.
205
608110
2991
hükümsüz kılabilir.
10:11
Where do we get these models? We get them from others.
206
611507
3104
Bu modelleri nasıl ediniriz? Diğerlerinden alarak.
10:14
We get them from religion, from culture, teachers, elders.
207
614635
5219
Modelleri dinden, kültürden, öğretmenlerden,
büyüklerimizden ediniriz.
Bir kaç yıl önce
10:20
A couple years ago, I was in South Africa on safari.
208
620298
3426
Güney Afrika'da safarideydim.
10:23
The tracker I was with grew up in Kruger National Park.
209
623748
2762
Grubumuzun rehberi Kruger Ulusal Parkında büyümüş.
10:26
He had some very complex models of how to survive.
210
626534
2753
Hayatta kalmak için oldukça karmaşık modeller edinmiş.
10:29
And it depended on if you were attacked by a lion, leopard, rhino, or elephant --
211
629800
3913
Bu model, bir aslan ya da leopar yada gergedan
ya da fil saldırısana uğramayı --
10:33
and when you had to run away, when you couldn't run away,
212
633737
2734
ve kaçmak zorunda oluşunuzu, ve bir ağaca tırmanmayı bilmeseniz bile
10:36
when you had to climb a tree, when you could never climb a tree.
213
636495
3083
ağaca tırmanmak zorunda oluşunuzu içeriyor.
Ben orada bir gün içinde ölürdüm,
10:39
I would have died in a day.
214
639602
1349
ancak adam orada doğmuş,
10:42
But he was born there, and he understood how to survive.
215
642160
3782
ve hayatta kalma yollarını öğrenmiş.
Bense New York'ta doğdum.
10:46
I was born in New York City.
216
646490
1596
Onu da New York'a getirsem, o da bir gün içinde ölürdü.
10:48
I could have taken him to New York, and he would have died in a day.
217
648110
3251
(Kahkahalar)
10:51
(Laughter)
218
651385
1001
10:52
Because we had different models based on our different experiences.
219
652410
4144
Çünkü biz, farklı deneyimlere bağlı
farklı modeller edinmişiz.
10:58
Models can come from the media,
220
658291
2469
Modellerimiz medyadan ya da
11:00
from our elected officials ...
221
660784
1763
seçilmiş yetkililerimizden gelebilir.
11:03
Think of models of terrorism,
222
663234
3081
Terörizm modellerini düşünün,
11:06
child kidnapping,
223
666339
2197
çocuk kaçırma,
11:08
airline safety, car safety.
224
668560
2325
havayolu ya da araç güvenliğini.
11:11
Models can come from industry.
225
671539
1993
Modeller endüstriden gelebilir.
11:14
The two I'm following are surveillance cameras,
226
674348
3218
Takip ettiğim iki tanesi gözetim kameraları ve
kimlik kartları,
11:17
ID cards,
227
677590
1496
bilgisayar güvenlik modellerimizin çoğu bunlardan geliyor.
11:19
quite a lot of our computer security models come from there.
228
679110
3130
Çoğu modelse bilimden gelir.
11:22
A lot of models come from science.
229
682264
2227
11:24
Health models are a great example.
230
684515
1837
Sağlık modelleri buna iyi bir örnek olur.
11:26
Think of cancer, bird flu, swine flu, SARS.
231
686376
3026
Kanseri bi düşünün, kuş gribi, domuz gribi ve SARS'ı.
11:29
All of our feelings of security about those diseases
232
689942
4870
Bu hastalıklara karşı geliştirdiğimiz
güvenlik hisleri
11:34
come from models given to us, really, by science filtered through the media.
233
694836
4655
bize verilen
medyadın bilimden ayıklayıp sunduğu modellere dayanır.
Yani modeller değişebilir.
11:41
So models can change.
234
701038
1720
11:43
Models are not static.
235
703482
2103
Modeller sabit değillerdir.
11:45
As we become more comfortable in our environments,
236
705609
3240
Çevremizde daha güvende hissetikçe
11:48
our model can move closer to our feelings.
237
708873
3602
modelimiz hislerimize daha çok yaklaşır.
11:53
So an example might be,
238
713965
2340
Örneğin,
elektriğin yeni yaygınlaşmaya başladığı
11:56
if you go back 100 years ago,
239
716329
1596
11:57
when electricity was first becoming common,
240
717949
3428
100 yıl öncesine gidecek olsaydınız
elektrikten ne kadar korkulduğunu görürdünüz.
12:01
there were a lot of fears about it.
241
721401
1703
Kapı zilini çalmaktan korkan insanlar vardı,
12:03
There were people who were afraid to push doorbells,
242
723128
2478
çünkü düğmede elektrik vardı ve bu tehlikeliydi.
12:05
because there was electricity in there, and that was dangerous.
243
725630
3005
Bize gelince, biz elektrik konusunda çok rahatız.
12:08
For us, we're very facile around electricity.
244
728659
2869
Hiç düşünmeden
12:11
We change light bulbs without even thinking about it.
245
731552
2818
ampulleri değiştirebiliyoruz.
12:14
Our model of security around electricity is something we were born into.
246
734948
6163
Elektrik konusunda oluşturduğumuz
bu güven modeliyle büyüdük.
12:21
It hasn't changed as we were growing up.
247
741735
2514
Ve bu sürede bu hiç değişmedi.
12:24
And we're good at it.
248
744273
1565
Ve hepimiz bunda iyiyiz.
12:27
Or think of the risks on the Internet across generations --
249
747380
4499
İnternet risklerinin
nesiller boyunca değişimini düşünün --
12:31
how your parents approach Internet security,
250
751903
2097
anne babanızın internet güvenliğine yaklaşımını,
sizin yaklaşımınızı,
12:34
versus how you do,
251
754024
1616
12:35
versus how our kids will.
252
755664
1542
ve çocuklarınızınkini karşılaştırın.
12:38
Models eventually fade into the background.
253
758300
2550
Modeller zamanla altyapı halini alır.
12:42
"Intuitive" is just another word for familiar.
254
762427
2493
Sezgisel, tanıdık anlamına gelen başka bir sözcüktür.
12:45
So as your model is close to reality and it converges with feelings,
255
765887
3850
Yani, modeliniz gerçekliğe ve
hislerinize yaklaştıkça,
12:49
you often don't even know it's there.
256
769761
1918
orada olduğunu çoğunlukla farketmezsiniz.
Buna bir örnek olarak
12:53
A nice example of this came from last year and swine flu.
257
773239
3817
geçen yılki domuz gribini verebiliriz.
Domuz gribi ilk ortaya çıktığında,
12:58
When swine flu first appeared,
258
778281
2000
ilk haberler aşırı bir tepkiye sebep olmuştu.
13:00
the initial news caused a lot of overreaction.
259
780305
2618
13:03
Now, it had a name,
260
783562
1978
Artık bir ismi de vardı,
13:05
which made it scarier than the regular flu,
261
785564
2050
bu da onu sıradan bir gripten korkutucu kıldı,
13:07
even though it was more deadly.
262
787638
1567
daha ölümcül olmasına rağmen.
13:09
And people thought doctors should be able to deal with it.
263
789784
3208
Ve insanlar, doktorların buna bir çare bulabilmesi gerektiğini düşündü.
13:13
So there was that feeling of lack of control.
264
793459
2524
Bu da kontrol eksikliği duygusuna sebep oldu.
Ve bu iki şey
13:16
And those two things made the risk more than it was.
265
796007
3109
riski olduğundan büyük gösterdi.
13:19
As the novelty wore off and the months went by,
266
799140
3557
Zaman geçip de olay artık eskidiğinde,
13:22
there was some amount of tolerance; people got used to it.
267
802721
2843
daha tahammül edilebilir oldu,
insanlar buna alıştı.
13:26
There was no new data, but there was less fear.
268
806355
2670
Yeni bir bilgi yoktu ama daha az korku vardı.
13:29
By autumn,
269
809681
2174
Sonbaharda,
13:31
people thought the doctors should have solved this already.
270
811879
3382
insanlar artık
doktorların bu işi çözdüklerini düşündüler.
13:35
And there's kind of a bifurcation:
271
815722
1960
İnsanların korku ve kabullenme arasında
13:37
people had to choose between fear and acceptance --
272
817706
5751
aslında korku ve umursamazlık arasında
seçmesi gereken
bir çeşit yol ayrımı vardır --
13:44
actually, fear and indifference --
273
824512
1644
ve çoğunlukla şüpheyi seçerler.
13:46
and they kind of chose suspicion.
274
826180
1795
Ve geçen kış aşı geliştirildiğinde,
13:49
And when the vaccine appeared last winter,
275
829110
3111
bir çok insan --şaşırtıcı bir sayıda--
13:52
there were a lot of people -- a surprising number --
276
832245
2511
13:54
who refused to get it.
277
834780
1797
aşılanmayı reddetti.
13:58
And it's a nice example of how people's feelings of security change,
278
838777
3656
bu da insanların
güvenlik duygularının ve modellerinin nasıl değiştiğine dair iyi bir örnek,
14:02
how their model changes,
279
842457
1603
çok sert bir şekilde
14:04
sort of wildly,
280
844084
1668
14:05
with no new information, with no new input.
281
845776
2770
ve yeni bilgi almaksızın,
yeni bir şey öğrenmeksizin.
Böyle şeyler sık sık olur.
14:10
This kind of thing happens a lot.
282
850327
1808
Bir karmaşadan daha bahsedeceğim.
14:13
I'm going to give one more complication.
283
853199
1971
14:15
We have feeling, model, reality.
284
855194
2696
Hissettiklerimiz, model ve gerçekliğimiz var.
14:18
I have a very relativistic view of security.
285
858640
2510
Benim güvenliğe bakış açım oldukça gerçekçi.
Bu yüzden de bunun gözlemciye bağlı olduğunu düşünüğyorum.
14:21
I think it depends on the observer.
286
861174
1814
14:23
And most security decisions have a variety of people involved.
287
863695
5166
Ve çoğu güvenlik kararları
çok farklı insanları içerir.
14:29
And stakeholders with specific trade-offs will try to influence the decision.
288
869792
6539
Ve bu insanlar
özel değiş-tokuşlarıyla
kararı etkilemeyi deneyecekler.
14:36
And I call that their agenda.
289
876355
1681
Buna onların amacı diyelim.
Ve amaçlarını anlıyorsunuz --
14:39
And you see agenda -- this is marketing, this is politics --
290
879512
3491
bu pazarlama, bu politika --
14:43
trying to convince you to have one model versus another,
291
883481
3039
sizi bir model yerine diğeri için ikna etmeye çalışıyorlar,
14:46
trying to convince you to ignore a model
292
886544
1984
bir modeli görmezden gelmeniz ve hislerinize
14:48
and trust your feelings,
293
888552
2672
güvenmeniz için ikna ediyorlar,
14:51
marginalizing people with models you don't like.
294
891248
2504
beğenmediğiniz modelleri insanlarla sınırlayarak hem de.
14:54
This is not uncommon.
295
894744
1516
Bu çok sık olur.
14:57
An example, a great example, is the risk of smoking.
296
897610
3229
Örneğin, harika bir örnek, sigara içmenin tehlikeleri.
Geçen 50 yıl içinde, sigaranın tehlikeleri
15:02
In the history of the past 50 years,
297
902196
1783
15:04
the smoking risk shows how a model changes,
298
904003
2613
bir modelin nasıl değiştiğini gösterir,
15:06
and it also shows how an industry fights against a model it doesn't like.
299
906640
4358
ve bir endüstrinin beğenmedikleri modelle
nasıl savaştığına örnektir.
15:11
Compare that to the secondhand smoke debate --
300
911983
3103
Bunu daha önce yapılmış sigara tartışmalarıyla kıyaslayın --
muhtemelen 20 yıl geride kalmıştır.
15:15
probably about 20 years behind.
301
915110
1953
15:17
Think about seat belts.
302
917982
1615
Emniyet kemerlerini düşünün.
15:19
When I was a kid, no one wore a seat belt.
303
919621
2024
Ben çocukken, hiçkimse emniyet kemeri takmazdı.
15:21
Nowadays, no kid will let you drive if you're not wearing a seat belt.
304
921669
3541
Şimdi ise, emniyet kemerinizi takmadıysanız
hiçbir çocuk arabayı sürmenize izin vermez.
15:26
Compare that to the airbag debate,
305
926633
2453
Bunu hava yastığı tartışmalarıyla kıyaslayın,
muhtemelen 30 yıl öncesinde kalmıştır.
15:29
probably about 30 years behind.
306
929110
1667
Hepsi model değişimine örnektir.
15:32
All examples of models changing.
307
932006
2088
15:36
What we learn is that changing models is hard.
308
936855
2796
Öğrendiğimiz model değişiminin zor olduğudur.
Modelleri yerinden oynatmak güçtür.
15:40
Models are hard to dislodge.
309
940334
2053
Eğer hislerinize eşitlerse,
15:42
If they equal your feelings,
310
942411
1675
bir modeliniz olduğunun farkına varmazsınız.
15:44
you don't even know you have a model.
311
944110
1899
Ve başka bir kavramsal önyargı da var ki,
15:47
And there's another cognitive bias
312
947110
1886
ben buna onay yargısı diyeceğim.
15:49
I'll call confirmation bias,
313
949020
2066
İnançlarımızı onaylayan bilgileri
15:51
where we tend to accept data that confirms our beliefs
314
951110
4361
kabul etmeye meyilliyizdir ancak
15:55
and reject data that contradicts our beliefs.
315
955495
2437
inançlarımızla çatışan bilgileri reddederiz.
15:59
So evidence against our model, we're likely to ignore,
316
959490
3935
Modelimize karşı olan bir kanıtı
ne kadar ciddi olursa olsun görmezden geliriz.
16:03
even if it's compelling.
317
963449
1248
16:04
It has to get very compelling before we'll pay attention.
318
964721
3005
Dikkatimizi çekmek için daha da ciddileşmesi gerekir.
16:08
New models that extend long periods of time are hard.
319
968990
2597
Uzun zamana yayılan yeni modeller de zorlayıcıdır.
Global ısınma buna iyi bir örnektir.
16:11
Global warming is a great example.
320
971611
1754
80 yılı kapsayan
16:13
We're terrible at models that span 80 years.
321
973389
3442
modelleri anlamakta çok başarısızız.
16:16
We can do "to the next harvest."
322
976855
2063
Bir sonraki hasatı yapabiliriz.
16:18
We can often do "until our kids grow up."
323
978942
2306
Çocuklarımızı yetiştirebiliriz.
16:21
But "80 years," we're just not good at.
324
981760
2201
Ama 80 yıl, işte bunda iyi değiliz.
16:24
So it's a very hard model to accept.
325
984975
2302
Bu nedenle de kabul etmesi zor bir modeldir.
16:27
We can have both models in our head simultaneously --
326
987999
2946
Her iki modeli de aynı anda aklımızda tutabiliriz,
16:31
that kind of problem where we're holding both beliefs together,
327
991912
6948
ya da iki farklı inancı
barındırmamız gibi bir problemi,
ya da kavramsal uyumsuzlukları.
16:38
the cognitive dissonance.
328
998884
1370
Sonunda,
16:40
Eventually, the new model will replace the old model.
329
1000278
3156
yeni model eskisinin yerini alacaktır.
16:44
Strong feelings can create a model.
330
1004164
2190
Güçlü duygular yeni bir model oluşturabilir.
16:47
September 11 created a security model in a lot of people's heads.
331
1007411
5363
11 Eylül bir çok insanın kafasında yeni bir
güvenlik modeli oluşturdu.
16:52
Also, personal experiences with crime can do it,
332
1012798
3288
Suçlarla olan kişisel deneyimlerimiz de bunu yapabilir,
kişisel sağlık endişeleri,
16:56
personal health scare,
333
1016110
1379
16:57
a health scare in the news.
334
1017513
1466
ya da haberlerdeki sağlık sorunları.
Psikiyatristlerin buna flaş lambası etkisi
17:00
You'll see these called "flashbulb events" by psychiatrists.
335
1020198
3345
dediğini görürsünüz.
Bunlar anında bir model yaratabilirler,
17:04
They can create a model instantaneously,
336
1024183
2461
17:06
because they're very emotive.
337
1026668
1761
çünkü duygulara dokunurlar.
17:09
So in the technological world,
338
1029908
1588
Yani teknolojik dünyada,
17:11
we don't have experience to judge models.
339
1031520
3237
modelleri yargılamaya yetecek
deneyimlerimiz yok.
17:15
And we rely on others. We rely on proxies.
340
1035124
2933
Böylece diğerlerine, yakınlarımıza inanıyoruz.
Bu da diğerleri haklı olduğu sürece işe yarıyor.
17:18
And this works, as long as it's the correct others.
341
1038081
2619
17:21
We rely on government agencies
342
1041183
2682
Bize hangi ilaçların güvenli olduğunu
17:23
to tell us what pharmaceuticals are safe.
343
1043889
4404
söyleyen devlet kurumlarına inanıyoruz.
17:28
I flew here yesterday.
344
1048317
1913
Buraya dün uçtum.
17:30
I didn't check the airplane.
345
1050254
1762
Uçağı kontrol etmedim.
17:32
I relied on some other group
346
1052699
2595
Bindiğim uçağın güvenliğini
kontrol eden başka bir gruba inandım.
17:35
to determine whether my plane was safe to fly.
347
1055318
2437
17:37
We're here, none of us fear the roof is going to collapse on us,
348
1057779
3298
Hepimiz burada, tavanın üstümüze çökmesinden korkmadan oturuyoruz,
kontrol ettiğimiz için değil,
17:41
not because we checked,
349
1061101
2205
17:43
but because we're pretty sure the building codes here are good.
350
1063330
3672
buradaki binaların
sağlamlığından emin olduğumuz için.
17:48
It's a model we just accept
351
1068442
2989
Bu, inanç sayesinde
kabul ettiğimiz bir model.
17:51
pretty much by faith.
352
1071455
1360
Ve bu sorun değil.
17:53
And that's OK.
353
1073331
1358
17:57
Now, what we want is people to get familiar enough with better models,
354
1077966
5873
Şimdi istediğimiz,
insanların daha iyi modelleri
yeterince tanıyabilmesi --
18:03
have it reflected in their feelings,
355
1083863
2120
bunu hislerinde yansıtabilmesi --
bu sayede doğru değiş-tokuşları yapabilmeleri.
18:06
to allow them to make security trade-offs.
356
1086007
3002
Bunlar olmadığında ise
18:10
When these go out of whack, you have two options.
357
1090110
3719
iki seçeneğiniz vardır.
18:13
One, you can fix people's feelings, directly appeal to feelings.
358
1093853
4233
İlki, insanların hislerini onarabilirsiniz,
doğrudan hislere odaklanırsınız.
Buna hile denir, ama işe yarayabilir.
18:18
It's manipulation, but it can work.
359
1098110
2406
İkincisi, daha dürüst bir şekilde,
18:21
The second, more honest way
360
1101173
2191
gerçekten modeli tamir edersiniz.
18:23
is to actually fix the model.
361
1103388
1773
18:26
Change happens slowly.
362
1106720
2101
Değişim zamanla olur.
18:28
The smoking debate took 40 years -- and that was an easy one.
363
1108845
4378
Sigara tartışması 40 yıl sürdü,
ve bu aslında kolay olandı.
Bunlardan bazıları zordur.
18:35
Some of this stuff is hard.
364
1115195
1813
Yani cidden zor,
18:37
Really, though, information seems like our best hope.
365
1117496
3756
bilgi tek umudumuz gibi görünür.
Ve size yalan söyledim.
18:41
And I lied.
366
1121276
1272
18:42
Remember I said feeling, model, reality; reality doesn't change?
367
1122572
4020
Hisler, model, gerçeklik dediğimi hatırlıyor musunuz?
Gerçeklik değişmez demiştim. Aslında değişir.
18:46
It actually does.
368
1126616
1375
Teknolojik bir dünyada yaşıyoruz;
18:48
We live in a technological world;
369
1128015
1714
18:49
reality changes all the time.
370
1129753
2338
gerçeklik devamlı değişiyor.
18:52
So we might have, for the first time in our species:
371
1132887
2977
Yani karşımızdaki durum şöyle -- türümüzde ilk defa--
18:55
feeling chases model, model chases reality, reality's moving --
372
1135888
3183
hisler modeli takip eder, model gerçekliği, ve gerçeklik hareket halindedir --
asla yakalayamayabilirsiniz.
18:59
they might never catch up.
373
1139095
1533
19:02
We don't know.
374
1142180
1328
Bilemeyiz.
Ama uzun sürede,
19:05
But in the long term,
375
1145614
1603
hisler ve gerçeklik mühimdir.
19:07
both feeling and reality are important.
376
1147241
2204
19:09
And I want to close with two quick stories to illustrate this.
377
1149469
3233
Ve bunu örneklemek için iki kısa hikayeyle bitireceğim.
19:12
1982 -- I don't know if people will remember this --
378
1152726
2479
1982'de -- insanların bunu hatırlayacaklarından emin değilim --
Amerika'da Tylenol zehirlenmesinden
19:15
there was a short epidemic of Tylenol poisonings
379
1155229
3370
dolayı kısa süreli bir salgın vardı.
19:18
in the United States.
380
1158623
1196
19:19
It's a horrific story.
381
1159843
1361
Korkunç bir hikaye. Birileri bir şişe Tylenol alıyor,
19:21
Someone took a bottle of Tylenol,
382
1161228
2079
içini zehir doldurup, rafa geri koyuyor.
19:23
put poison in it, closed it up, put it back on the shelf,
383
1163331
3002
Başka biri bunu satın alıyor ve ölüyor.
19:26
someone else bought it and died.
384
1166357
1558
19:27
This terrified people.
385
1167939
1673
Bu insanları korkuttu.
19:29
There were a couple of copycat attacks.
386
1169636
2227
Buna benzer bir kaç tane daha vaka oldu.
19:31
There wasn't any real risk, but people were scared.
387
1171887
2845
Gerçek bir risk hiç olmadı ama insanlar korktular.
19:34
And this is how the tamper-proof drug industry was invented.
388
1174756
3876
Ve böylece
açılma güvenlikli ilaç endüstrisi oluştu.
19:38
Those tamper-proof caps? That came from this.
389
1178656
2229
Vu güvenlikli kapaklar burdan ortaya çıktı.
19:40
It's complete security theater.
390
1180909
1571
Gerçek bir "güvenlik tiyatrosu".
19:42
As a homework assignment, think of 10 ways to get around it.
391
1182504
2891
Ev ödevi olarak, bundan kurtulmanın 10 yolunu düşünün.
Her birinize bir şırınga vereceğim.
19:45
I'll give you one: a syringe.
392
1185419
1891
19:47
But it made people feel better.
393
1187334
2781
Ama bu insanların daha iyi hissetmesini sağladı.
19:50
It made their feeling of security more match the reality.
394
1190744
3702
Güvenlik hissinin gerçeklikle
daha çok örtüşmesini sağladı.
Son hikaye, bir kaç yıl önce, bir arkadaşım doğum yaptı.
19:55
Last story: a few years ago, a friend of mine gave birth.
395
1195390
2934
Hastanede ziyaretine gittim.
19:58
I visit her in the hospital.
396
1198348
1397
19:59
It turns out, when a baby's born now,
397
1199769
1923
Farkettim ki, şimdi doğan bebeklere
20:01
they put an RFID bracelet on the baby, a corresponding one on the mother,
398
1201716
3563
annelerininkiyle uyuşan
alarmlı dijital bir güvenlik bilekliği takıyorlar,
20:05
so if anyone other than the mother takes the baby out of the maternity ward,
399
1205303
3620
yane, annesi hariç biri bebeği yeni doğan bölümünden çıkarırsa,
alarm çalıyor.
20:08
an alarm goes off.
400
1208947
1158
Ben de "Oldukça iyiymiş" dedim.
20:10
I said, "Well, that's kind of neat.
401
1210129
1729
20:11
I wonder how rampant baby snatching is out of hospitals."
402
1211882
3970
"Hastaneden bebek kaçırma ne kadar yaygın
merak ediyorum."
20:15
I go home, I look it up.
403
1215876
1236
Eve gittim, araştırdım.
20:17
It basically never happens.
404
1217136
1525
Neredeyse hiç olmuyormuş.
20:18
(Laughter)
405
1218685
1844
Ama düşündüğünüzde,
20:20
But if you think about it, if you are a hospital,
406
1220553
2843
hastanedeyseniz,
20:23
and you need to take a baby away from its mother,
407
1223420
2380
ve bebeği annesinden ayırıp bazı testler yaptırmak için
20:25
out of the room to run some tests,
408
1225824
1781
odadan çıkarmanız gerekiyorsa,
20:27
you better have some good security theater,
409
1227629
2050
sağlam bir güvenlik tiyatrosu düzenleseniz iyi olur,
20:29
or she's going to rip your arm off.
410
1229703
1945
yoksa annesi kolunuzu koparabilir.
20:31
(Laughter)
411
1231672
1533
(Kahkahalar)
Yani bizler için bu çok önemli,
20:34
So it's important for us,
412
1234161
1717
20:35
those of us who design security,
413
1235902
2135
güvenlik tasarımcıları için,
güvenlik politikalarına bakanlar için,
20:38
who look at security policy --
414
1238061
2031
20:40
or even look at public policy in ways that affect security.
415
1240946
3308
hatta kamu politikalarının
güvenliği etkileyen alanlarına bakanlar için.
Olay sadece gerçeklikte değil, hisle ve gerçeklikte.
20:45
It's not just reality; it's feeling and reality.
416
1245006
3416
Önemli olan
20:48
What's important
417
1248446
1865
her ikisinin örtüşmesi.
20:50
is that they be about the same.
418
1250335
1545
20:51
It's important that, if our feelings match reality,
419
1251904
2531
Hislerimiz ver gerçeklik örtüştüğü sürece,
daha iyi güvenlik değiş-tokuşları yapıyoruz.
20:54
we make better security trade-offs.
420
1254459
1873
Teşekkürler.
20:56
Thank you.
421
1256711
1153
20:57
(Applause)
422
1257888
2133
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7