How to let go of being a "good" person — and become a better person | Dolly Chugh

698,392 views ・ 2018-11-23

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Krystian Aparta
0
0
7000
Çeviri: Gözde Zülal Solak Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:13
So a friend of mine was riding in a taxi to the airport the other day,
1
13515
3706
Bir arkadaşım geçen gün taksiyle hava alanına gidiyormuş
00:17
and on the way, she was chatting with the taxi driver,
2
17245
2710
ve yolda taksi şoförü ile sohbet ediyormuş,
00:19
and he said to her, with total sincerity,
3
19979
2429
şoför ona tüm samimiyetiyle demiş ki
00:22
"I can tell you are a really good person."
4
22432
3286
"Gerçekten iyi bir insan olduğunuzu söyleyebilirim."
00:25
And when she told me this story later,
5
25742
1817
Daha sonra bana hikâyeyi anlattığında
00:27
she said she couldn't believe how good it made her feel,
6
27583
3175
bunun kendisini nasıl iyi hissettirdiğine inanamadığını,
00:30
that it meant a lot to her.
7
30782
2059
onun için anlamlı olduğunu söyledi.
00:32
Now that may seem like a strong reaction from my friend
8
32865
3026
Arkadaşımın yabancı birisinin sözlerine verdiği tepki,
00:35
to the words of a total stranger,
9
35915
2204
güçlü bir tepki gibi gözükebilir
00:38
but she's not alone.
10
38143
1618
fakat o yalnız değil.
00:39
I'm a social scientist.
11
39785
1365
Ben bir sosyal bilimciyim.
00:41
I study the psychology of good people,
12
41174
2653
İyi insanların psikolojisini inceliyorum
00:43
and research in my field says many of us care deeply
13
43851
4290
ve alanımdaki araştırmalar, çoğumuzun iyi bir insan gibi hissetmek
00:48
about feeling like a good person and being seen as a good person.
14
48165
5001
ve iyi bir insan gibi görünmek konusuyla derinden ilgilendiğini gösteriyor.
00:53
Now, your definition of "good person" and your definition of "good person"
15
53467
4833
Şimdi, sizin "iyi insan" tanımınız ve sizin "iyi insan" tanımınız
00:58
and maybe the taxi driver's definition of "good person" --
16
58324
2740
ve belki de taksi şoförünün "iyi insan" tanımı --
01:01
we may not all have the same definition,
17
61088
1983
hepimiz aynı tanıma sahip olmayabiliriz
01:03
but within whatever our definition is,
18
63095
2825
fakat tanımımız ne olursa olsun,
01:05
that moral identity is important to many of us.
19
65944
2801
ahlaki kimlik çoğumuz için önemli.
01:09
Now, if somebody challenges it, like they question us for a joke we tell,
20
69154
5221
Pekâlâ, birisi ona karşı gelirse, yani yaptığımız bir şakayı sorgularsa
01:14
or maybe we say our workforce is homogenous,
21
74399
2683
veya belki de iş gücümüzün homojen olduğunu söylersek
01:17
or a slippery business expense,
22
77106
2979
ya da güvenilmez bir iş masrafı yaparsak
01:20
we go into red-zone defensiveness a lot of the time.
23
80109
3198
çoğu zaman kırmızı-bölge savunmacılığına giriyoruz.
01:23
I mean, sometimes we call out
24
83331
3091
Yani bazen marjinal gruplardaki insanlara
01:26
all the ways in which we help people from marginalized groups,
25
86446
3669
yardım etmemizi veya hayır kurumuna bağış yapmamızı
01:30
or we donate to charity,
26
90139
1768
ya da kâr amacı gütmeyen yerlerde
01:31
or the hours we volunteer to nonprofits.
27
91931
4039
gönüllü olduğumuz saatleri devreye sokuyoruz.
01:35
We work to protect that good person identity.
28
95994
3691
O iyi insan kimliğini korumak için çalışıyoruz.
01:39
It's important to many of us.
29
99709
1936
O, çoğumuz için önemli.
01:42
But what if I told you this?
30
102517
1858
Peki ya size şöyle dersem?
01:44
What if I told you that our attachment to being good people
31
104399
4714
Ya iyi insan olma bağlılığımız,
01:49
is getting in the way of us being better people?
32
109137
2516
daha iyi insanlar olmamızı engelliyorsa?
01:52
What if I told you that our definition of "good person" is so narrow,
33
112225
6326
Ya "iyi insan" tanımımız çok darsa ve bilimsel olarak
01:58
it's scientifically impossible to meet?
34
118575
2531
bir karşılığının olması imkânsızsa?
02:01
And what if I told you the path to being better people
35
121806
3277
Ayrıca, ya daha iyi bir insan olmaya giden yol,
02:05
just begins with letting go of being a good person?
36
125107
2936
iyi bir insan olmayı terk etmekle başlıyorsa?
02:08
Now, let me tell you a little bit about the research
37
128876
2640
Şimdi, insan zihninin nasıl çalıştığıyla ilgili
02:11
about how the human mind works
38
131540
1472
araştırmadan biraz bahsedeyim,
02:13
to explain.
39
133036
1150
açıklamak için.
02:14
The brain relies on shortcuts to do a lot of its work.
40
134540
4108
Beyin, görevinin çoğunu gerçekleştirmek için kısa yollara güvenir.
02:18
That means a lot of the time,
41
138672
1625
Yani çoğu zaman,
02:20
your mental processes are taking place outside of your awareness,
42
140321
3328
zihinsel süreçleriniz, bilinciniz dışında yer alır,
02:23
like in low-battery, low-power mode in the back of your mind.
43
143673
4738
tıpkı zihninizin ardındaki düşük-pil, düşük-güç modu gibi.
02:29
That's, in fact, the premise of bounded rationality.
44
149088
3461
Bu aslında, sınırlı rasyonelliğin öncülüdür.
02:32
Bounded rationality is the Nobel Prize-winning idea
45
152573
3441
Sınırlı rasyonellik, Nobel ödülü kazanmış bir fikirdir
02:36
that the human mind has limited storage resources,
46
156038
2842
ve insan zihninin sınırlı depolama kaynakları,
02:38
limited processing power,
47
158904
2096
sınırlı işlem gücü olduğunu
02:41
and as a result, it relies on shortcuts to do a lot of its work.
48
161024
4032
ve sonuç olarak görevinin çoğu için kısa yollara güvendiğini öne sürer.
02:45
So for example,
49
165571
1524
Yani örneğin
02:47
some scientists estimate that in any given moment ...
50
167833
2634
bazı bilimcilerin tahmini şöyle:
02:51
Better, better click, right? There we go.
51
171270
2080
Daha iyi, daha iyi tıklama, evet? İşte oldu.
02:53
(Laughter)
52
173374
1007
(Gülüşmeler)
02:54
At any given moment,
53
174405
1244
Herhangi bir anda
02:55
11 million pieces of information are coming into your mind.
54
175673
3804
zihninize 11 milyon bilgi parçası gelir.
03:00
Eleven million.
55
180054
1616
On bir milyon.
03:01
And only 40 of them are being processed consciously.
56
181694
2873
Bunlardan yalnızca 40 tanesi bilinçli olarak işlenir.
03:05
So 11 million, 40.
57
185051
2222
Yani 11 milyon, 40.
03:08
I mean, has this ever happened to you?
58
188140
1884
Yani bu hiç başınıza geldi mi?
03:10
Have you ever had a really busy day at work,
59
190048
2354
İş yerinde çok meşgul bir gün geçirip
03:12
and you drive home,
60
192426
1729
eve döndüğünüzde
03:14
and when you get in the door,
61
194179
2218
ve kapıdan girdiğinizde
03:16
you realize you don't even remember the drive home,
62
196421
3248
arabayı nasıl sürdüğünüzü bile hatırlamadığınızı fark ettiniz mi,
03:19
like whether you had green lights or red lights.
63
199693
2503
yeşil mi kırmızı ışıklara mı denk geldiğinizi mesela?
03:22
You don't even remember. You were on autopilot.
64
202220
2410
Hatırlamıyorsunuz bile. Otomatik pilottaydınız.
03:24
Or have you ever opened the fridge,
65
204974
3287
Hiç buzdolabını açıp
03:28
looked for the butter,
66
208285
2072
tereyağını aradığınız
03:30
swore there is no butter,
67
210381
2944
ve orada olmadığına yemin ettiğiniz,
03:33
and then realized the butter was right in front of you the whole time?
68
213349
3617
ve sonra da tereyağının gözünüzün önünde durduğunu fark ettiğiniz oldu mu?
03:36
These are the kinds of "whoops" moments that make us giggle,
69
216990
3521
Bizi güldüren çeşit çeşit "ay!" anları vardır
03:40
and this is what happens in a brain
70
220535
2011
ve yalnızca 40'ı bilinçli olarak işlenirken
03:42
that can handle 11 million pieces of information coming in
71
222570
3574
11 milyon bilgi parçasının üstesinden gelen bir beyinde
03:46
with only 40 being processed consciously.
72
226168
2577
gerçekleşen şey budur.
03:48
That's the bounded part of bounded rationality.
73
228769
3380
Sınırlı rasyonelliğin sınırlı kısmı da budur.
03:55
This work on bounded rationality
74
235352
2477
Max Bazerman ve Mahzarin Banaji adlı ortaklarımla
03:57
is what's inspired work I've done with my collaborators
75
237853
4166
sınırlı ahlaklılık adını verdiğimiz çalışmamıza
04:02
Max Bazerman and Mahzarin Banaji,
76
242043
2635
ilham veren şey
04:04
on what we call bounded ethicality.
77
244702
2646
sınırlı rasyonellik çalışmasıdır.
04:07
So it's the same premise as bounded rationality,
78
247702
3072
Bu, sınırlı rasyonellik ile aynı öncül,
04:10
that we have a human mind that is bounded in some sort of way
79
250798
5601
yani bir şekilde sınırlı olan ve kısa yollara güvenen bir insan zihnine sahibiz
04:16
and relying on shortcuts,
80
256423
2082
ve bu kısa yollar
04:18
and that those shortcuts can sometimes lead us astray.
81
258529
3825
bazen bizi yanlış yola götürebilir.
04:22
With bounded rationality,
82
262886
1525
Zihin, sınırlı rasyonellikle
04:24
perhaps it affects the cereal we buy in the grocery store,
83
264435
3686
belki de bakkaldan aldığımız mısır gevreğini veya toplantı odasında
04:28
or the product we launch in the boardroom.
84
268145
3083
piyasaya sürdüğümüz ürünü etkiliyor.
04:31
With bounded ethicality, the human mind,
85
271836
2683
Sınırlı ahlaklılıkla insan zihni,
04:34
the same human mind,
86
274543
2079
aynı insan zihni
04:36
is making decisions,
87
276646
1492
kararlar alır
04:38
and here, it's about who to hire next,
88
278162
2786
ve bu kimi işe alacağımızla
04:40
or what joke to tell
89
280972
1650
veya hangi şakayı yapacağımızla
04:42
or that slippery business decision.
90
282646
2222
ya da riskli iş kararıyla alakalı.
04:46
So let me give you an example of bounded ethicality at work.
91
286157
4603
İş yerinde sınırlı ahlaklılık ile ilgili bir örnek vereyim.
04:50
Unconscious bias is one place
92
290784
2786
Bilinçsiz ön yargı,
04:53
where we see the effects of bounded ethicality.
93
293594
3509
sınırlı ahlaklılığın etkilerini gördüğümüz bir yer.
04:57
So unconscious bias refers to associations we have in our mind,
94
297127
4386
Yani bilinçsiz önyargılar zihnimizdeki ortaklıklar ile ilgili,
05:01
the shortcuts your brain is using to organize information,
95
301537
4290
beyninizin bilgiyi düzenlemek için kullandığı kısa yollar,
05:05
very likely outside of your awareness,
96
305851
2264
yüksek ihtimalle farkındalığınız dışında,
05:08
not necessarily lining up with your conscious beliefs.
97
308139
3452
bilinçli inançlarınızla mutlaka aynı hizada olmaz.
05:12
Researchers Nosek, Banaji and Greenwald
98
312503
2524
Araştırmacılar Nosek, Banaji ve Greenwald
05:15
have looked at data from millions of people,
99
315051
2731
milyonlarca insanın verisine baktılar
05:17
and what they've found is, for example,
100
317806
2757
ve buldukları şey, örneğin,
05:20
most white Americans can more quickly and easily
101
320587
3493
çoğu beyaz Amerikalı, iyi şeyleri
05:24
associate white people and good things
102
324104
4269
siyahi insanlardan ziyade, beyaz insanlarla
05:28
than black people and good things,
103
328397
2293
daha hızlı ve kolayca bağdaştırıyorlar
05:31
and most men and women can more quickly and easily associate
104
331650
5614
ve çoğu erkek ve kadın, bilimi kadınlardan ziyade erkeklerle
05:37
men and science than women and science.
105
337288
4302
daha hızlı ve kolayca bağdaştırıyor.
05:42
And these associations don't necessarily line up
106
342137
4287
Bu bağdaştırmalar insanların bilinçli olarak düşündükleri şey ile
05:46
with what people consciously think.
107
346448
1875
aynı olmak zorunda değil.
05:48
They may have very egalitarian views, in fact.
108
348347
3333
Aslında çok eşitlikçi görüşleri olabilir.
05:52
So sometimes, that 11 million and that 40 just don't line up.
109
352206
4413
Yani bazen, o 11 milyon ile o 40 aynı olmazlar.
05:57
And here's another example:
110
357402
1967
İşte başka bir örnek:
05:59
conflicts of interest.
111
359393
1492
çıkar çatışmaları.
06:01
So we tend to underestimate how much a small gift --
112
361372
3810
Küçük bir hediyenin -- tükenmez kalem veya akşam yemeği gibi --
06:05
imagine a ballpoint pen or dinner --
113
365206
3643
bu küçük hediyenin karar almamızı
06:08
how much that small gift can affect our decision making.
114
368873
4158
ne kadar etkileyebileceğini hafife almaya meyilliyiz.
06:13
We don't realize that our mind is unconsciously lining up evidence
115
373852
4326
Zihnimizin bilinçsiz olarak hediyeyi veren kişinin bakış açısını desteklemek için
06:18
to support the point of view of the gift-giver,
116
378202
3531
kanıtlar sıraladığını fark etmiyoruz,
06:21
no matter how hard we're consciously trying to be objective and professional.
117
381757
4821
bilinçli olarak ne kadar objektif ve profesyonel olmaya çalışırsak çalışalım.
06:27
We also see bounded ethicality --
118
387689
1719
Sınırlı ahlaklılığı da görüyoruz --
06:29
despite our attachment to being good people,
119
389432
3377
iyi insanlar olma bağlılığımıza rağmen
06:32
we still make mistakes,
120
392833
2081
hâlâ hatalar yapıyoruz
06:34
and we make mistakes that sometimes hurt other people,
121
394938
4011
ve bazen diğer insanların canını acıtan hatalar yapıyoruz
06:38
that sometimes promote injustice,
122
398973
2470
ve en iyi girişimlerimize rağmen
06:41
despite our best attempts,
123
401467
2025
adaletsizliğe neden olan hatalar yapıyoruz
06:43
and we explain away our mistakes rather than learning from them.
124
403516
4117
ve hatalarımızdan öğrenmek yerine onların nedenini açıklıyoruz.
06:48
Like, for example,
125
408810
2453
Tıpkı, örneğin
06:51
when I got an email from a female student in my class
126
411287
3801
sınıfımdan bir kadın öğrenciden e-posta aldım,
06:55
saying that a reading I had assigned,
127
415112
2548
seçtiğim bir okuma metninin,
06:57
a reading I had been assigning for years,
128
417684
2754
yıllardır seçtiğim okuma metninin
07:00
was sexist.
129
420462
1431
cinsiyetçi olduğu yazıyordu.
07:02
Or when I confused two students in my class
130
422738
5588
Sınıfımdaki aynı ırktan olan iki kişiyi
07:08
of the same race --
131
428350
1357
karıştırdığımda --
07:09
look nothing alike --
132
429731
2270
hiç benzemiyorlardı --
07:12
when I confused them for each other
133
432025
2159
onları herkesin önünde birbirleriyle
07:14
more than once, in front of everybody.
134
434208
2665
birden fazla kez karıştırdığımda.
07:17
These kinds of mistakes send us, send me,
135
437885
4323
Bu tür hatalar bizleri, beni,
07:22
into red-zone defensiveness.
136
442232
2835
kırmızı-bölge savunmacılığına gönderir.
07:25
They leave us fighting for that good person identity.
137
445091
4230
O iyi insan kimliği için savaşmamızı sağlar.
07:30
But the latest work that I've been doing on bounded ethicality with Mary Kern
138
450189
4340
Fakat Mary Kern ile birlikte sınırlı ahlaklılıkla ilgili son çalışmamız
07:34
says that we're not only prone to mistakes --
139
454553
3572
yalnızca hatalara eğilimli olmadığımızı gösteriyor --
07:38
that tendency towards mistakes depends on how close we are to that red zone.
140
458149
5239
hatalara eğilimimiz, o kırmızı bölgeye ne kadar yakın olduğumuza bağlıdır.
07:43
So most of the time, nobody's challenging our good person identity,
141
463412
4199
Yani çoğu zaman hiç kimse iyi insan kimliğimizi sorgulamaz
07:47
and so we're not thinking too much
142
467635
2159
ve kararlarımızın ahlaki çıkarımları
07:49
about the ethical implications of our decisions,
143
469818
2333
hakkında çok fazla düşünmeyiz
07:52
and our model shows that we're then spiraling
144
472175
3879
ve modelimiz, çoğunlukla gitgide daha az ahlaki davranışa doğru
07:56
towards less and less ethical behavior most of the time.
145
476078
4739
kıvrılıp gittiğimizi gösteriyor.
08:00
On the other hand, somebody might challenge our identity,
146
480841
2848
Diğer yandan, birisi kimliğimizi sorgulayabilir
08:03
or, upon reflection, we may be challenging it ourselves.
147
483713
3499
veya yansıma olarak kendimiz de sorguluyor olabiliriz.
08:07
So the ethical implications of our decisions become really salient,
148
487236
4124
Dolayısıyla kararlarımızın ahlaki çıkarımları gerçekten belirgin hâle gelir
08:11
and in those cases, we spiral towards more and more good person behavior,
149
491384
5737
ve bu durumlarda, daha daha iyi kişi davranışına yöneliyoruz
08:17
or, to be more precise,
150
497145
1841
veya daha net olmak gerekirse
08:19
towards more and more behavior that makes us feel like a good person,
151
499010
4538
kendimizi daha iyi bir insan hissettiren davranışlara daha çok yöneliyoruz,
08:23
which isn't always the same, of course.
152
503572
2444
tabii her zaman aynı olmuyor.
08:27
The idea with bounded ethicality
153
507413
3643
Sınırlı ahlaklılık fikri,
08:31
is that we are perhaps overestimating
154
511080
4202
ahlaki kararlarımızda rol oynayan
08:35
the importance our inner compass is playing in our ethical decisions.
155
515306
5168
niçimizdeki pusulanın önemini belki de abarttığımız anlamına gelir.
08:40
We perhaps are overestimating how much our self-interest
156
520498
4485
Belki de kişisel çıkarlarımızın
08:45
is driving our decisions,
157
525007
3372
kararlarımızı ne kadar tetiklediğini abartıyoruz
08:48
and perhaps we don't realize how much our self-view as a good person
158
528403
5715
ve belki de kendimizi iyi insan olarak görmemizin
davranışlarımızı ne kadar etkilediğini fark etmiyoruz,
08:54
is affecting our behavior,
159
534142
2524
08:56
that in fact, we're working so hard to protect that good person identity,
160
536690
5485
yani aslında o iyi insan kimliğini korumak ve onu kırmızı bölgeden uzak tutmak için
09:02
to keep out of that red zone,
161
542199
2294
öyle çok uğraşıyoruz ki
09:04
that we're not actually giving ourselves space to learn from our mistakes
162
544517
5354
hatalarımızdan öğrenmek ve gerçekten daha iyi insanlar olmak için
09:09
and actually be better people.
163
549895
2317
kendimize bir alan bırakmıyoruz.
09:13
It's perhaps because we expect it to be easy.
164
553998
3041
Belki de kolay olmasını beklediğimiz için.
09:17
We have this definition of good person that's either-or.
165
557063
4090
Ya/ya da olan iyi insan tanımına sahibiz.
09:21
Either you are a good person or you're not.
166
561177
3039
Ya iyi insansınızdır ya da değilsinizdir.
09:24
Either you have integrity or you don't.
167
564240
2620
Dürüstlüğe sahipsinizdir ya da değilsinizdir.
09:26
Either you are a racist or a sexist or a homophobe or you're not.
168
566884
4632
Irkçı, cinsiyetçi veya homofobiksinizdir ya da değilsinizdir.
09:31
And in this either-or definition, there's no room to grow.
169
571540
3983
Bu ya/ya da tanımında, büyümeye yer yok.
09:36
And by the way,
170
576444
1151
Bu arada,
09:37
this is not what we do in most parts of our lives.
171
577619
2984
hayatlarımızın çoğu bölümünde yaptığımız şey bu değil.
09:40
Life, if you needed to learn accounting,
172
580627
2475
Hayat, eğer hesap tutmayı öğrenmeniz gerekseydi
09:43
you would take an accounting class,
173
583126
1693
bir hesap tutma dersi alırdınız
09:44
or if you become a parent,
174
584843
2294
veya bir ebeveyn olursak
09:47
we pick up a book and we read about it.
175
587161
3507
bununla ilgili bir kitap alır ve okuruz.
09:50
We talk to experts,
176
590692
2627
Uzmanlarla konuşuyoruz,
09:53
we learn from our mistakes,
177
593343
1454
hatalarımızdan öğreniyoruz,
09:54
we update our knowledge,
178
594821
1499
bilgimizi güncelliyoruz,
09:56
we just keep getting better.
179
596344
1966
daha iyi olmaya devam ediyoruz.
09:58
But when it comes to being a good person,
180
598835
1956
Fakat mesele iyi insan olmaya geldiğinde
10:00
we think it's something we're just supposed to know,
181
600815
2492
efor ve büyüme faydası olmaksızın bilmekle yükümlü,
10:03
we're just supposed to do,
182
603331
1263
yapmakla yükümlü olduğumuz
10:04
without the benefit of effort or growth.
183
604618
3308
bir şeymiş gibi düşünüyoruz.
10:07
So what I've been thinking about
184
607950
1840
Bir süredir düşündüğüm şey şu:
10:09
is what if we were to just forget about being good people,
185
609814
4152
iyi insanlar olmayı unutsaydık,
10:13
just let it go,
186
613990
1765
boş verseydik
10:15
and instead, set a higher standard,
187
615779
3096
ve bunun yerine daha yüksek, daha da yüksek bir
10:18
a higher standard of being a good-ish person?
188
618899
3062
"iyimsi" insan olma standardı belirleseydik ne olurdu?
10:24
A good-ish person absolutely still makes mistakes.
189
624891
4223
İyimsi bir insan kesinlikle yine de hata yapar.
10:29
As a good-ish person, I'm making them all the time.
190
629138
3042
İyimsi bir insan olarak her zaman hata yapıyorum.
10:32
But as a good-ish person, I'm trying to learn from them, own them.
191
632881
4374
Ancak iyimsi bir insan olarak onlardan öğrenmeyi, onları sahiplenmeyi deniyorum.
10:37
I expect them and I go after them.
192
637279
3559
Onları bekliyor ve peşlerinden gidiyorum.
10:40
I understand there are costs to these mistakes.
193
640862
2604
Bu hataların bedelleri olduğunu anlıyorum.
10:43
When it comes to issues like ethics and bias and diversity and inclusion,
194
643490
4068
Ahlak, önyargı, çeşitlilik ve dahil olma gibi konular söz konusu olduğunda
10:47
there are real costs to real people,
195
647582
3142
gerçek insanlara gerçek bedeller vardır
10:50
and I accept that.
196
650748
1315
ve bunu kabul ediyorum.
10:54
As a good-ish person, in fact,
197
654602
1881
Aslında, iyimsi bir insan olarak
10:56
I become better at noticing my own mistakes.
198
656507
2683
hatalarımı fark etme konusunda daha iyi oluyorum.
10:59
I don't wait for people to point them out.
199
659214
2300
İnsanların göstermelerini beklemiyorum.
11:01
I practice finding them,
200
661538
2142
Onları bulma alıştırması yapıyorum
11:03
and as a result ...
201
663704
1276
ve sonucunda...
11:05
Sure, sometimes it can be embarrassing,
202
665911
3617
Elbette bazen utandırıcı olabilir,
11:09
it can be uncomfortable.
203
669552
1862
huzursuzluk verici olabilir.
11:11
We put ourselves in a vulnerable place, sometimes.
204
671438
3346
Kendimizi bazen korunmasız yerlere koyuyoruz.
11:15
But through all that vulnerability,
205
675968
2151
Fakat tüm bu korunmasızlık içerisinde,
11:18
just like in everything else we've tried to ever get better at,
206
678143
4340
tıpkı daha da iyi olmaya çalıştığımız diğer her şey gibi
11:22
we see progress.
207
682507
1302
gelişim gösteririz.
11:23
We see growth.
208
683833
1151
Büyümeyi görürüz.
11:25
We allow ourselves to get better.
209
685008
2929
Daha iyi olmamıza izin veririz.
11:29
Why wouldn't we give ourselves that?
210
689016
3421
Kendimize bu izni neden vermeyelim?
11:32
In every other part of our lives, we give ourselves room to grow --
211
692944
4527
Hayatımızın kalan diğer kısımlarında, kendimize büyüme alanı bırakıyoruz --
11:37
except in this one, where it matters most.
212
697495
2531
bu kısım hariç, en önemli kısım da bu.
11:41
Thank you.
213
701256
1151
Teşekkürler.
11:42
(Applause)
214
702431
4600
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7