Paul Root Wolpe: It's time to question bio-engineering

Paul Root Wolpe: Biyomühendisliği sorgulamanın zamanı

94,805 views

2011-03-24 ・ TED


New videos

Paul Root Wolpe: It's time to question bio-engineering

Paul Root Wolpe: Biyomühendisliği sorgulamanın zamanı

94,805 views ・ 2011-03-24

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: YELDA ERISKEN Gözden geçirme: Cevat Erisken
00:15
Today I want to talk about design,
0
15260
2000
Bugün tasarım hakkında konuşmak istiyorum,
00:17
but not design as we usually think about it.
1
17260
3000
ama bizim genel olarak düşündüğümüz manada tasarım değil.
00:20
I want to talk about what is happening now
2
20260
2000
Ben, bilim ve biyoteknoloji alanında
00:22
in our scientific, biotechnological culture,
3
22260
3000
şu anda neler olduğundan bahsetmek istiyorum.
00:25
where, for really the first time in history,
4
25260
3000
Çünkü bu alanlarda tarihte ilk defa
00:28
we have the power to design bodies,
5
28260
2000
bedenleri tasarlama gücüne sahibiz,
00:30
to design animal bodies,
6
30260
2000
hayvan bedenlerini ve
00:32
to design human bodies.
7
32260
3000
insan bedenlerini tasarlama gücüne sahibiz.
00:35
In the history of our planet,
8
35260
4000
Gezegenimizin tarihi boyunca,
00:39
there have been three great waves of evolution.
9
39260
3000
üç büyük evrim dalgası gerçekleşti.
00:42
The first wave of evolution
10
42260
2000
Bizim, "Darvinci Evrim" olarak bildiğimiz,
00:44
is what we think of as Darwinian evolution.
11
44260
3000
evrimin ilk dalgasıdır.
00:47
So, as you all know,
12
47260
2000
Hepinizin bildiği gibi
00:49
species lived in particular ecological niches
13
49260
2000
canlı türleri belirli ekolojik koşullarda
00:51
and particular environments,
14
51260
2000
ve ortamlarda yaşadılar.
00:53
and the pressures of those environments
15
53260
2000
Yaşadıkları bu ortamların zorlukları
00:55
selected which changes,
16
55260
2000
canlı türlerinde, rastlantısal mutasyonla,
00:57
through random mutation in species,
17
57260
2000
hangi değişikliklerin
00:59
were going to be preserved.
18
59260
2000
korunacağını belirledi.
01:01
Then human beings stepped out
19
61260
3000
Sonra, insanlar evrim tarihinin
01:04
of the Darwinian flow of evolutionary history
20
64260
3000
Darvinci akımının dışına çıktı
01:07
and created the second great wave of evolution,
21
67260
4000
ve içinde evrimleştiğimiz
01:11
which was we changed the environment
22
71260
3000
çevreyi değiştirerek
01:14
in which we evolved.
23
74260
2000
evrimin ikinci büyük dalgasını oluşturdu.
01:16
We altered our ecological niche
24
76260
3000
Medeniyeti ortaya çıkararak
01:19
by creating civilization.
25
79260
2000
kendi ekolojik ortamımızı değiştirdik.
01:21
And that has been the second great --
26
81260
2000
Ve bu evrimimizin--
01:23
couple 100,000 years, 150,000 years --
27
83260
3000
bir kaç yüz-bin-yıl, 150 000 yıllık--
01:26
flow of our evolution.
28
86260
2000
ikinci büyük akımı oldu.
01:28
By changing our environment,
29
88260
2000
Kendi yaşadığımız çevreyi değiştirerek,
01:30
we put new pressures
30
90260
2000
vücudumuza, evrimleşmek için
01:32
on our bodies to evolve.
31
92260
2000
daha fazla baskı uygulamış olduk.
01:34
Whether it was through settling down in agricultural communities,
32
94260
3000
Belki de tarım toplumları haline gelmemizden başlayarak
01:37
all the way through modern medicine,
33
97260
3000
modern tıbba kadar uzanan gelişmeler vasıtasıyla,
01:40
we have changed our own evolution.
34
100260
3000
kendi evrimimizi değiştirmiş olduk.
01:43
Now we're entering a third great wave
35
103260
3000
Artık evrim tarihinin
01:46
of evolutionary history,
36
106260
2000
üçüncü dalgasına girmiş bulunmaktayız.
01:48
which has been called many things:
37
108260
2000
Buna bir çok isim verildi:
01:50
"intentional evolution,"
38
110260
2000
kasıtlı evrim,
01:52
"evolution by design" --
39
112260
2000
yani evrimsel dizayn--
01:54
very different than intelligent design --
40
114260
2000
ki bu akıllı dizayndan çok farklıdır--
01:56
whereby we are actually now
41
116260
3000
Sonuç olarak, biz şu anda
01:59
intentionally designing and altering
42
119260
4000
gezegenimizde yaşayan fizyolojik formları
02:03
the physiological forms that inhabit our planet.
43
123260
3000
istediğimiz şekilde tasarlıyor ve değiştiriyoruz.
02:06
So I want to take you through a kind of whirlwind tour of that
44
126260
3000
Sizi bununla ilgili hızlı bir tura çıkarmak
02:09
and then at the end talk a little bit
45
129260
2000
ve sonrasında da,
02:11
about what some of the implications are for us
46
131260
3000
bu değişimin
02:14
and for our species, as well as our cultures,
47
134260
3000
kendimiz, türlerimiz ve kültürümüz üzerindeki
02:17
because of this change.
48
137260
2000
etkilerinden biraz bahsetmek istiyorum.
02:19
Now we actually have been doing it for a long time.
49
139260
3000
Aslında bunu çok uzun zamandır yapıyoruz.
02:24
We started selectively breeding animals
50
144260
3000
Seçici hayvan eşleştirmesine
02:27
many, many thousands of years ago.
51
147260
3000
binlerce yıl önce başlamıştık.
02:30
And if you think of dogs for example,
52
150260
2000
Köpekleri düşünürseniz, örneğin,
02:32
dogs are now intentionally-designed creatures.
53
152260
4000
onlar artık özel olarak tasarlanmış varlıklardır.
02:36
There isn't a dog on this earth that's a natural creature.
54
156260
3000
Dünya üzerinde, doğal olan hiçbir köpek yoktur.
02:39
Dogs are the result
55
159260
2000
Köpekleri, kendi istediğimiz özelliklere
02:41
of selectively breeding traits that we like.
56
161260
3000
sahip olacakları biçimde üretiyoruz.
02:44
But we had to do it the hard way in the old days
57
164260
3000
Eskiden bunu zor yollarla yapmak durumundaydık.
02:47
by choosing offspring that looked a particular way
58
167260
2000
Belirli özelliklere sahip yavruları seçip
02:49
and then breeding them.
59
169260
2000
onları çiftleştirerek yapıyorduk.
02:51
We don't have to do it that way anymore.
60
171260
2000
Şimdi artık bu yolla yapmamıza gerek kalmadı.
02:53
This is a beefalo.
61
173260
3000
Bu bir sıfalo.
02:56
A beefalo is a buffalo-cattle hybrid.
62
176260
4000
Sıfalo sığır ve bufalo karışımıdır.
03:00
And they are now making them,
63
180260
2000
Şu anda bu hayvanlar üretiliyorlar.
03:02
and someday, perhaps pretty soon,
64
182260
2000
Bir gün, muhtemelen çok yakında,
03:04
you will have beefalo patties
65
184260
2000
süpermarketinizden
03:06
in your local supermarket.
66
186260
3000
sıfalo köfteleri alabileceksiniz.
03:09
This is a geep,
67
189260
2000
Bu bir keyun,
03:11
a goat-sheep hybrid.
68
191260
3000
yani keçi ve koyun karışımı.
03:14
The scientists that made this cute little creature
69
194260
3000
Bu küçük şirin yaratığı üreten bilim adamları
03:17
ended up slaughtering it and eating it afterwards.
70
197260
3000
daha sonra onu kesip yemişler.
03:20
I think they said it tasted like chicken.
71
200260
3000
Sanırım tadının tavuk gibi olduğunu söylemişler.
03:23
This is a cama.
72
203260
2000
Bu bir dema.
03:25
A cama is a camel-llama hybrid,
73
205260
4000
Dema, devenin dayanıklılığını
03:29
created to try to get the hardiness of a camel
74
209260
3000
ve lamanın kendine has bazı özelliklerini
03:32
with some of the personality traits
75
212260
2000
bir araya getirmek için yapılmış bir
03:34
of a llama.
76
214260
2000
deve ve lama karışımıdır.
03:36
And they are now using these in certain cultures.
77
216260
3000
Bazı toplumlarda bu hayvanlar çeşitli amaçlar için kullanılmaktadırlar.
03:40
Then there's the liger.
78
220260
2000
İşte bu da kaslan.
03:42
This is the largest cat in the world --
79
222260
3000
Bu aslan ve kaplan karışımı hayvan
03:45
the lion-tiger hybrid.
80
225260
2000
dünyanın en büyük kedisidir.
03:47
It's bigger than a tiger.
81
227260
2000
Kaplandan daha büyüktür.
03:49
And in the case of the liger,
82
229260
2000
Kaslan için şunu söyleyebiliriz:
03:51
there actually have been one or two that have been seen in the wild.
83
231260
3000
doğada sadece bir yada iki tane görülmüştür.
03:54
But these were created by scientists
84
234260
3000
Ancak bunlar bilim adamları tarafından seçici eşleştirme
03:57
using both selective breeding and genetic technology.
85
237260
3000
ve genetik teknoloji kullanılarak üretilmiştir.
04:00
And then finally, everybody's favorite,
86
240260
3000
Ve son olarak herkesin favorisi
04:03
the zorse.
87
243260
2000
zebrat.
04:05
None of this is Photoshopped. These are real creatures.
88
245260
3000
Bunların hiçbiri Photoshop ile yapılmadı, hepsi gerçek hayvanlar.
04:08
And so one of the things we've been doing
89
248260
2000
Dolayısıyla, yaptığımız şeylerden bir tanesi
04:10
is using genetic enhancement,
90
250260
3000
genetik iyileştirme,
04:13
or genetic manipulation,
91
253260
2000
genetiği değiştirme veyahut
04:15
of normal selective breeding
92
255260
3000
genetikten de faydalanarak gerçekleştirilen
04:18
pushed a little bit through genetics.
93
258260
2000
bildiğimiz seçici eşleştirme.
04:20
And if that were all this was about,
94
260260
3000
Tüm olay bundan ibaret bile olsa
04:23
then it would be an interesting thing.
95
263260
2000
yeterince ilginç birşey olurdu.
04:25
But something much, much more powerful
96
265260
3000
Ama şu anda
04:28
is happening now.
97
268260
3000
çok çok daha etkili birşey oluyor.
04:31
These are normal mammalian cells
98
271260
3000
Bunlar, derin denizlerde yaşayan deniz anasından alınan
04:34
genetically engineered with a bioluminescent gene
99
274260
3000
biyolüminesens genini kullanarak, genetiği değiştirilmiş
04:37
taken out of deep-sea jellyfish.
100
277260
2000
bildiğimiz memeli hücreleri.
04:39
We all know that some deep-sea creatures glow.
101
279260
4000
Hepimiz, derin denizlerde yaşayan bazı canlıların ışık saçtığını biliyoruz.
04:43
Well, they've now taken that gene, that bioluminescent gene,
102
283260
3000
İşte bu parlamayı sağlayan geni yani biyolüminesens genini alıp
04:46
and put it into mammal cells.
103
286260
2000
memeli hücrelerine koymuşlar.
04:48
These are normal cells.
104
288260
2000
Bunlar normal hücreler.
04:50
And what you see here
105
290260
2000
Ve bu gördüğünüz ise
04:52
is these cells glowing in the dark
106
292260
2000
belli ışık dalga boylarında
04:54
under certain wavelengths of light.
107
294260
3000
karanlıkta parlayan hücreler.
04:57
Once they could do that with cells, they could do it with organisms.
108
297260
3000
Bunu hücrelerle yapabildiklerine göre, organizmalar için de yapabilirler.
05:00
So they did it with mouse pups,
109
300260
4000
Aslında bunu fare ve
05:04
kittens.
110
304260
2000
kedi yavruları üzerinde uyguladılar.
05:06
And by the way, the reason the kittens here are orange and these are green
111
306260
4000
Bu arada, kedi yavrularının portakal renginde, farelerin ise yeşil renkte olmalarının sebebi,
05:10
is because that's a bioluminescent gene from coral,
112
310260
3000
kedi yavrularına verilen biyolüminesens geninin mercanlardan,
05:13
while this is from jellyfish.
113
313260
3000
diğerinin ise deniz anasından alınmış olmasıdır.
05:16
They did it with pigs.
114
316260
3000
Bunu domuz,
05:19
They did it with puppies.
115
319260
2000
köpek yavruları,
05:21
And, in fact,
116
321260
2000
ve hatta,
05:23
they did it with monkeys.
117
323260
2000
maymunlar üzerinde de uyguladılar.
05:25
And if you can do it with monkeys --
118
325260
2000
Maymunlara yapabiliyorsanız--
05:27
though the great leap in trying to genetically manipulate
119
327260
3000
aslında maymunlar ve kuyruksuz maymunlarda genetik manipülasyon yapılabilirse
05:30
is actually between monkeys and apes --
120
330260
2000
büyük bir adım atılmış olacak--
05:32
if they can do it in monkeys,
121
332260
2000
bunu maymunlar üzerinde yapabiliyorlarsa,
05:34
they can probably figure out how to do it in apes,
122
334260
2000
muhtemelen kuyruksuz maymunlarda nasıl yapılacağını da bulabilirler,
05:36
which means they can do it in human beings.
123
336260
4000
ki bu da insanlarda da yapılabileceği anlamına gelir.
05:40
In other words, it is theoretically possible
124
340260
3000
Başka bir deyişle,
05:43
that before too long we will be biotechnologically capable
125
343260
3000
yakın zamanda
05:46
of creating human beings
126
346260
3000
biyoteknoloji vasıtasıyla, insanların karanlıkta parlaması
05:49
that glow in the dark.
127
349260
3000
teorik olarak mümkün olacak.
05:54
Be easier to find us at night.
128
354260
2000
Gece birbirimizi görmek daha kolay olacak.
05:56
And in fact, right now in many states,
129
356260
3000
Ve aslında, şu anda bir çok eyalette,
05:59
you can go out and you can buy bioluminescent pets.
130
359260
3000
biyoluminesens genli evcil hayvan satın alabilirsiniz.
06:02
These are zebra fish. They're normally black and silver.
131
362260
3000
Bunlar zebra balığı. Normalde siyah ve gümüş renkteler.
06:05
These are zebra fish that have been genetically engineered
132
365260
3000
Bu zebra balıklarının genetik yapıları değiştirilerek
06:08
to be yellow, green, red,
133
368260
2000
sarı, yeşil ve kırmızı renkli olmaları sağlanmış
06:10
and they are actually available now in certain states.
134
370260
3000
ve bunlar şu anda bazı eyaletlerde satılmaktadırlar.
06:13
Other states have banned them.
135
373260
2000
Bazı eyaletlerde ise bu yasak.
06:15
Nobody knows what to do with these kinds of creatures.
136
375260
3000
Bu tur canlıların durumu henüz netleşmiş değil.
06:18
There is no area of the government -- not the EPA or the FDA --
137
378260
3000
Devletin, genetiği değiştirilmiş evcil hayvanlara yönelik hiçbir kurumu yok--
06:21
that controls genetically-engineered pets.
138
381260
4000
Bu ne EPA (Çevre Koruma Dairesi) ne de FDA (Yiyecek ve İlaç İdaresi)'nin sorumluluğunda--
06:25
And so some states have decided to allow them,
139
385260
3000
Bu yüzden, bazı eyaletler bunlara izin verdi
06:28
some states have decided to ban them.
140
388260
4000
bazıları ise yasakladı.
06:32
Some of you may have read
141
392260
2000
Bazılarınız, FDA'nın
06:34
about the FDA's consideration right now
142
394260
2000
genetiği değiştirilmiş somon balığı ile ilgili
06:36
of genetically-engineered salmon.
143
396260
3000
değerlendirmelerini okumuşsunuzdur.
06:39
The salmon on top
144
399260
2000
Üstte gördüğünüz somon balığı,
06:41
is a genetically engineered Chinook salmon,
145
401260
2000
daha az yemle daha hızlı büyüyebilmeleri için,
06:43
using a gene from these salmon
146
403260
2000
somon balıkları ve
06:45
and from one other fish that we eat,
147
405260
2000
yediğimiz farklı türdeki bir balığın
06:47
to make it grow much faster
148
407260
2000
genleriyle üretilen,
06:49
using a lot less feed.
149
409260
2000
genetiği değiştirilmiş kral somonu.
06:51
And right now the FDA is trying to make a final decision
150
411260
3000
Ve şu anda FDA,
06:54
on whether, pretty soon, you could be eating this fish --
151
414260
3000
yakında bu balığın yenilip yenilemeyeceği veya
06:57
it'll be sold in the stores.
152
417260
2000
satılıp satılamayacağıyla ilgili bir karara varmaya çalışıyor.
06:59
And before you get too worried about it,
153
419260
2000
Belki şimdiden endişelenmeye başladınız bile.
07:01
here in the United States,
154
421260
2000
Ancak, burada, Birleşik Devletler'de
07:03
the majority of food you buy in the supermarket
155
423260
2000
süpermarkette satılan yiyeceklerin çoğu
07:05
already has genetically-modified components to it.
156
425260
4000
zaten genetiğiyle oynanmış bileşenler içermekte.
07:09
So even as we worry about it,
157
429260
2000
Endişelenmekle birlikte,
07:11
we have allowed it to go on in this country -- much different in Europe --
158
431260
3000
--Avrupa'daki durumdan çok farklı olarak-- hiç bir düzenleme yapmadan,
07:14
without any regulation,
159
434260
2000
hatta ambalajlar üzerine herhangi bir uyarı bile koymadan,
07:16
and even without any identification on the package.
160
436260
3000
bunun bu ülkede yapılmasına izin verdik.
07:20
These are all the first cloned animals
161
440260
3000
Bunlar kendi türlerinde
07:23
of their type.
162
443260
2000
ilk klonlanan hayvanlar.
07:25
So in the lower right here,
163
445260
2000
Sağ alt köşede
07:27
you have Dolly, the first cloned sheep --
164
447260
2000
klonlanan ilk koyun Dolly'i görüyorsunuz--
07:29
now happily stuffed in a museum in Edinburgh;
165
449260
3000
şimdi Edinburg'da bir müzede içi doldurulmuş vaziyette mutlu bir şekilde duruyor.
07:32
Ralph the rat, the first cloned rat;
166
452260
3000
Klonlanan ilk sıçan, Ralph.
07:35
CC the cat, for cloned cat;
167
455260
3000
Klonlanan ilk kedi, CC.
07:38
Snuppy, the first cloned dog --
168
458260
2000
Klonlanan ilk köpek, Snuppy--
07:40
Snuppy for Seoul National University puppy --
169
460260
3000
Snuppy, "Seul Ulusal Üniversitesi köpek yavrusu" için kullanılan kısaltmadır.
07:43
created in South Korea
170
463260
2000
Bazılarınızın hatırlayacağı gibi Snuppy,
07:45
by the very same man that some of you may remember
171
465260
2000
yapmadığı halde insan embriyosu klonladığını iddia eden
07:47
had to end up resigning in disgrace
172
467260
2000
ve bu yüzden itibarını kaybederek istifa etmek durumunda kalan
07:49
because he claimed he had cloned a human embryo, which he had not.
173
469260
4000
kişi tarafından, Güney Kore'de klonlandı.
07:53
He actually was the first person
174
473260
2000
Aslında bu kişi, bir köpeği klonlayan ilk kişidir.
07:55
to clone a dog, which is a very difficult thing to do,
175
475260
3000
Köpek klonlamak, köpek genomlarının plastik yapıda olması sebebiyle
07:58
because dog genomes are very plastic.
176
478260
3000
çok zordur.
08:01
This is Prometea, the first cloned horse.
177
481260
3000
Bu ilk klonlanan at, Prometea.
08:04
It's a Haflinger horse cloned in Italy,
178
484260
2000
Italya'da klonlanmış bir Haflinger.
08:06
a real "gold ring" of cloning,
179
486260
2000
Klonlama adına olağanüstü bir başarı.
08:08
because there are many horses that win important races
180
488260
3000
Bu çok önemli çünkü önemli yarışları kazanan birçok at
08:11
who are geldings.
181
491260
2000
kısırlastırılmış atlardır.
08:13
In other words, the equipment to put them out to stud
182
493260
3000
Yani, çiftleşme olanakları
08:16
has been removed.
183
496260
2000
ortadan kaldırılmış.
08:18
But if you can clone that horse,
184
498260
2000
Eğer bu atı klonlayabilirseniz
08:20
you can have both the advantage of having a gelding run in the race
185
500260
3000
hem kısırlaştırılmış bir atı yarışlara sokma
08:23
and his identical genetic duplicate
186
503260
3000
hem de onun genetik ikizini
08:26
can then be put out to stud.
187
506260
3000
çiftleştirme amaçlı kullanma imkanı sağlarsınız.
08:29
These were the first cloned calves,
188
509260
2000
Bunlar klonlanan ilk buzağılar ve
08:31
the first cloned grey wolves,
189
511260
2000
bunlar da klonlanan ilk Gri Kurt'lar.
08:33
and then, finally,
190
513260
2000
Ve son olarak bunlar da
08:35
the first cloned piglets:
191
515260
2000
klonlanan ilk domuzlar.
08:37
Alexis, Chista, Carrel, Janie and Dotcom.
192
517260
4000
Alexis, Chista, Carrel, Janie ve Dotcom.
08:41
(Laughter)
193
521260
2000
(Kahkaha)
08:45
In addition, we've started to use cloning technology
194
525260
3000
Ayrıca, klonlama teknolojisi
08:48
to try to save endangered species.
195
528260
3000
nesli tükenmekte olan türleri korumak için de kullanılmaya başlandı.
08:51
This is the use of animals now
196
531260
2000
Klonlama, aynı zamanda,
08:53
to create drugs and other things in their bodies
197
533260
3000
hayvan vücudunun, ihtiyaç duyulan ilaç ve benzeri şeylerin üretilmesi amacına
08:56
that we want to create.
198
536260
2000
yönelik de kullanılmaktadır.
08:58
So with antithrombin in that goat --
199
538260
2000
Örneğin, bu keçideki antitrombin--
09:00
that goat has been genetically modified
200
540260
2000
bu keçinin genetiği,
09:02
so that the molecules of its milk
201
542260
3000
GTC Genetik şirketinin amaçladığı gibi
09:05
actually include the molecule of antithrombin
202
545260
3000
sütünde antitrombin molekülleri olacak şekilde
09:08
that GTC Genetics wants to create.
203
548260
3000
değiştirilmiştir.
09:11
And then in addition, transgenic pigs, knockout pigs,
204
551260
3000
Ayrıca,
09:14
from the National Institute of Animal Science in South Korea,
205
554260
4000
Güney Kore'de
09:18
are pigs that they are going to use, in fact,
206
558260
3000
Ulusal Hayvan Bilimi Enstitüsü'ndeki araştırmacılar,
09:21
to try to create all kinds of drugs
207
561260
4000
her çeşit ilaç ve diğer endüstriyel kimyasalları
09:25
and other industrial types of chemicals
208
565260
4000
endüstriyel şartlarda üretmek yerine
09:29
that they want the blood and the milk
209
569260
2000
aktarma genli domuzların
09:31
of these animals
210
571260
2000
kanlarında ve sütlerinde
09:33
to produce for them,
211
573260
2000
üretmek için
09:35
instead of producing them in an industrial way.
212
575260
3000
çalışmalar yapıyorlar.
09:39
These are two creatures
213
579260
2000
Bunlar nesli tükenmekte olan
09:41
that were created
214
581260
3000
türleri korumak için üretilmiş
09:44
in order to save endangered species.
215
584260
2000
iki hayvan.
09:46
The guar
216
586260
2000
Guar, nesli tükenmekte olan
09:48
is an endangered Southeast Asian ungulate.
217
588260
4000
ve Güneydoğu Asya'da yaşayan bir toynaklı hayvandır.
09:52
A somatic cell, a body cell,
218
592260
2000
Bu hayvanın vücudundan alınan bir somatik hücre, beden hücresi,
09:54
was taken from its body,
219
594260
2000
bir inek yumurtası içerisine
09:56
gestated in the ovum of a cow,
220
596260
2000
yerleştirilip döllendi ve sonunda
09:58
and then that cow gave birth to a guar.
221
598260
4000
bu inek bir guar doğurdu.
10:02
Same thing happened with the mouflon,
222
602260
2000
Nesli tükenmekte olan bir koyun türü
10:04
where it's an endangered species of sheep.
223
604260
3000
muflon'a da aynı şey yapıldı.
10:07
It was gestated in a regular sheep body,
224
607260
6000
Yani, normal bir koyun, muflon hücresi ile gebe bırakıldı.
10:13
which actually raises an interesting biological problem.
225
613260
3000
Aslında bu durum ilginç bir biyolojik problem ortaya çıkartıyor.
10:16
We have two kinds of DNA in our bodies.
226
616260
2000
Vücudumuzda iki tip DNA var.
10:18
We have our nucleic DNA
227
618260
2000
Hepimizin DNA'mız olarak bildiği
10:20
that everybody thinks of as our DNA,
228
620260
2000
nükleik DNA,
10:22
but we also have DNA in our mitochondria,
229
622260
2000
ve bir de hücrenin enerji kaynağı olan
10:24
which are the energy packets of the cell.
230
624260
3000
mitokondrinin içindeki DNA.
10:27
That DNA is passed down through our mothers.
231
627260
3000
Bu ikinci DNA bize annelerimizden geçer.
10:30
So really, what you end up having here
232
630260
3000
Yani aslında burada ortaya çıkan şey
10:33
is not a guar and not a mouflon,
233
633260
2000
bir guar ya da bir muflon değil;
10:35
but a guar
234
635260
2000
inek mitokondrisi olan,
10:37
with cow mitochondria,
235
637260
2000
yani inekten gelen mitokondriyal DNA'ya sahip
10:39
and therefore cow mitochondrial DNA,
236
639260
2000
bir guar ile
10:41
and a mouflon with another species of sheep's
237
641260
3000
başka bir koyun türünden gelen
10:44
mitochondrial DNA.
238
644260
2000
mitokondriyal DNA'ya sahip bir muflon'dur.
10:46
These are really hybrids, not pure animals.
239
646260
3000
Bunlar kesinlikle melez hayvanlar, safkan değiller.
10:49
And it raises the question of how we're going to define animal species
240
649260
3000
Ve bu da, biyoteknoloji çağında hayvan türlerini
10:52
in the age of biotechnology --
241
652260
2000
nasıl tanımlayabiliriz gibi
10:54
a question that we're not really sure yet
242
654260
3000
hala cevaplayamadığımız
10:57
how to solve.
243
657260
2000
bir soruyu gündeme getiriyor.
10:59
This lovely creature
244
659260
2000
Bu sevimli yaratık
11:01
is an Asian cockroach.
245
661260
3000
bir Asya hamamböceği.
11:04
And what they've done here
246
664260
2000
Burada yapılan şey şuydu:
11:06
is they've put electrodes in its ganglia and its brain
247
666260
4000
Hamamböceğini iztopunun üzerine koyarak
11:10
and then a transmitter on top,
248
670260
2000
gangliyasına ve beynine elektrotlar bağlayıp
11:12
and it's on a big computer tracking ball.
249
672260
2000
başına da da bir verici yerleştirdiler.
11:14
And now, using a joystick,
250
674260
2000
Böylece, bir kumanda kolu aracılığıyla
11:16
they can send this creature
251
676260
2000
bu böceği
11:18
around the lab
252
678260
2000
laboratuvarın içerisinde dolaştırıp
11:20
and control whether it goes left or right,
253
680260
2000
sağa ve sola ya da
11:22
forwards or backwards.
254
682260
2000
ileriye ve geriye doğru hareket edebilir duruma getirdiler.
11:24
They've created a kind of insect bot,
255
684260
2000
Bir çeşit robot-haşere ya da
11:26
or bugbot.
256
686260
2000
robot-böcek ürettiler.
11:28
It gets worse than that -- or perhaps better than that.
257
688260
3000
Aslında bundan daha beterini yaptılar-- belki de daha iyisini demeliyiz.
11:31
This actually is one of DARPA's very important --
258
691260
3000
Bu esasen DARPA'nın
11:34
DARPA is the Defense Research Agency --
259
694260
2000
çok önemli projelerinden birisi-
11:36
one of their projects.
260
696260
2000
DARPA, Savunma Sanayi Araştırma Ajansı'dir.
11:38
These goliath beetles
261
698260
2000
Bu dev kinkanatlı böceklerin kanatlarına
11:40
are wired in their wings.
262
700260
2000
kablo bağlanmış.
11:42
They have a computer chip strapped to their backs,
263
702260
2000
Sırtlarında da bir bilgisayar çipi var
11:44
and they can fly these creatures around the lab.
264
704260
4000
ve bu böcekleri laboratuvarda uçurabiliyorlar.
11:48
They can make them go left, right. They can make them take off.
265
708260
2000
Onları havalandırabiliyorlar ve sağa ya da sola yönlendirebiliyorlar.
11:50
They can't actually make them land.
266
710260
2000
Ama şimdilik yere konmalarını sağlayamıyorlar.
11:52
They put them about one inch above the ground,
267
712260
2000
Yerden bir inç yükseklikte tutup
11:54
and then they shut everything off and they go pfft.
268
714260
2000
sonrasında aleti kapatıyorlar ve böcek de anında yere düşüyor.
11:56
But it's the closest they can get to a landing.
269
716260
3000
Yapabildikleri en iyi iniş bu.
12:00
And in fact, this technology has gotten so developed
270
720260
3000
Aslında, bu teknoloji o kadar gelişti ki.
12:03
that this creature --
271
723260
2000
Bu yaratık
12:05
this is a moth --
272
725260
2000
bir güve.
12:07
this is the moth in its pupa stage,
273
727260
2000
Bu pupa evresinde olan bir güve.
12:09
and that's when they put the wires in
274
729260
2000
Kabloları bu evrede yerleştiriyorlar
12:11
and they put in the computer technology,
275
731260
3000
ve bilgisayara bağlıyorlar.
12:14
so that when the moth actually emerges as a moth,
276
734260
3000
Böylece güve tam olarak geliştiğinde
12:17
it is already prewired.
277
737260
3000
kablolar halihazırda yerleşmiş oluyor.
12:20
The wires are already in its body,
278
740260
3000
Kablolar zaten bedeninde olduğu için
12:23
and they can just hook it up to their technology,
279
743260
3000
doğrudan düzeneğe bağlanabiliyorlar.
12:26
and now they've got these bugbots
280
746260
2000
Böylelikle, bu böcek robotlar
12:28
that they can send out for surveillance.
281
748260
2000
gözetleme maksatlı kullanıma hazır oluyorlar.
12:30
They can put little cameras on them
282
750260
2000
Üzerlerine küçük kameralar da yerleştirilebilir
12:32
and perhaps someday deliver
283
752260
2000
ve belki de bir gün
12:34
other kinds of ordinance
284
754260
2000
savaş bölgelerine
12:36
to warzones.
285
756260
3000
mühimmat taşımak için de kullanılabilirler.
12:39
It's not just insects.
286
759260
2000
Bu yapılanlar sadece böceklerle sınırlı değil.
12:41
This is the ratbot, or the robo-rat
287
761260
2000
Bu, Sanjiv Talwar tarafindan
12:43
by Sanjiv Talwar at SUNY Downstate.
288
763260
3000
Downstate New York Eyalet Üniversitesi'nde geliştirilmiş bir robot fare.
12:46
Again, it's got technology --
289
766260
2000
Yine burada teknik bir düzenek görüyorsunuz.
12:48
it's got electrodes going into its left and right hemispheres;
290
768260
3000
Beyninin sağ ve sol tarafina elektrotlar yerleştirilmiş ve
12:51
it's got a camera on top of its head.
291
771260
3000
kafasının üstünde de bir kamera var.
12:54
The scientists can make this creature
292
774260
2000
Arastırmacılar bu fareyi
12:56
go left, right.
293
776260
2000
sağa ya da sola doğru yönlendirebiliyorlar.
12:58
They have it running through mazes, controlling where it's going.
294
778260
3000
Kontrollu bir şekilde labirentte dolaştırabiliyorlar.
13:01
They've now created an organic robot.
295
781260
4000
Dolayısıyla canlı bir robot meydana getirilmiş oluyor.
13:05
The graduate students
296
785260
2000
Sanjiv Talwar'in laboratuvarındaki
13:07
in Sanjiv Talwar's lab
297
787260
2000
yüksek lisans öğrencileri,
13:09
said, "Is this ethical?
298
789260
2000
"Bu hayvanın özgürlüğünü elinden aldık.
13:11
We've taken away the autonomy of this animal."
299
791260
3000
Bu etik birşey mi acaba?" diye soruyorlar.
13:14
I'll get back to that in a minute.
300
794260
2000
Bu konuya birazdan geleceğim.
13:16
There's also been work done with monkeys.
301
796260
3000
Aynı zamanda maymunlarla da bazı çalışmalar yapıldı.
13:19
This is Miguel Nicolelis of Duke.
302
799260
3000
Bu, Duke Universitesinden Miguel Nicolelis.
13:22
He took owl monkeys,
303
802260
2000
Miguel, baykuş maymununu alıp
13:24
wired them up
304
804260
2000
onlara kablolar bağladı.
13:26
so that a computer watched their brains while they moved,
305
806260
2000
Böylece maymun hareket ederken
13:28
especially looking at the movement of their right arm.
306
808260
2000
özellikle sağ kolunun hareketlerine yoğunlaşarak beynini gözlemlediler.
13:30
The computer learned what the monkey brain did
307
810260
2000
Hayvan kolunu farklı şekillerde hareket ettirirken
13:32
to move its arm in various ways.
308
812260
2000
bilgisayar beynin nasıl davrandığını öğrendi.
13:34
They then hooked it up to a prosthetic arm,
309
814260
3000
Daha sonra bilgisayarı, resimde gördüğünüz
13:37
which you see here in the picture,
310
817260
2000
protez bir kola bağladılar
13:39
put the arm in another room.
311
819260
2000
ve bu kolu başka bir odaya yerleştirdiler.
13:41
Pretty soon, the computer learned, by reading the monkey's brainwaves,
312
821260
3000
Kısa bir sure içerisinde bilgisayar,
13:44
to make that arm in the other room
313
824260
2000
maymunun beyin dalgalarını okuyarak protez kolu
13:46
do whatever the monkey's arm did.
314
826260
3000
maymunun kendi kolunu hareket ettirdiği gibi yönlendirmeyi başardı.
13:49
Then he put a video monitor
315
829260
2000
Daha sonra maymunun kafesine
13:51
in the monkey's cage
316
831260
2000
protez kolun hareketlerini gösteren
13:53
that showed the monkey this prosthetic arm,
317
833260
2000
bir görüntü monitörü yerleştirildi.
13:55
and the monkey got fascinated.
318
835260
2000
Maymun bu görüntü karşısında şaşkına döndü.
13:57
The monkey recognized that whatever she did with her arm,
319
837260
2000
Maymun kendi koluyla yaptığı herşeyi
13:59
this prosthetic arm would do.
320
839260
2000
protez kolun da yaptığını anladı.
14:01
And eventually she was moving it and moving it,
321
841260
3000
Sağ kolunu defalarca hareket ettirdi
14:04
and eventually stopped moving her right arm
322
844260
2000
ve en sonunda kolunu oynatmayı bıraktı.
14:06
and, staring at the screen,
323
846260
2000
Ekranda, sadece beyin dalgalarıyla
14:08
could move the prosthetic arm in the other room
324
848260
3000
diğer odadaki protez kolu
14:11
only with her brainwaves --
325
851260
2000
hareket ettirmeyi başardığını gördü.
14:13
which means that monkey
326
853260
2000
Bu durum dünya tarihinde
14:15
became the first primate in the history of the world
327
855260
3000
üç fonksiyonel kola sahip ilk memelinin
14:18
to have three independent functional arms.
328
858260
3000
bir maymun olduğunu göstermektedir.
14:22
And it's not just technology
329
862260
2000
Hayvanlarda denediğimiz teknoloji
14:24
that we're putting into animals.
330
864260
2000
sadece bundan ibaret değildir.
14:26
This is Thomas DeMarse at the University of Florida.
331
866260
3000
Bu şahıs Florida Universitesi'nden Thomas DeMarse.
14:29
He took 20,000 and then 60,000
332
869260
2000
Kendisi 20.000 ve sonrasında 60.000 adet
14:31
disaggregated rat neurons --
333
871260
3000
fare nöronlarını aldı--
14:34
so these are just individual neurons from rats --
334
874260
3000
bunlar farelerden alınan nöronlar--
14:37
put them on a chip.
335
877260
2000
ve bunları bir çipin üzerine yerleştirdi.
14:39
They self-aggregated into a network,
336
879260
3000
Birbiriyle yeniden bağlantı kuran nöronlar
14:42
became an integrated chip.
337
882260
3000
bir sinir ağı oluşturdular.
14:45
And he used that
338
885260
2000
DeMarse, bunun vasıtasıyla
14:47
as the IT piece
339
887260
2000
bir uçak simülatörünün
14:49
of a mechanism which ran a flight simulator.
340
889260
3000
kullanılabilmesini sağladı.
14:52
So now we have organic computer chips
341
892260
3000
Yani, şu anda, nöronlardan meydana gelmiş
14:55
made out of living, self-aggregating neurons.
342
895260
3000
canlı bilgisayar devrelerine sahibiz.
15:00
Finally, Mussa-Ivaldi of Northwestern
343
900260
3000
Son olarak,
15:03
took a completely intact,
344
903260
2000
Northwestern Universitesinden Mussa-Ivaldi
15:05
independent lamprey eel brain.
345
905260
3000
bütün bir bofa balığı beyni aldı.
15:08
This is a brain from a lamprey eel.
346
908260
2000
Bu gördüğünüz bir bofa balığının beyni.
15:10
It is living --
347
910260
2000
Canlı ve tek parça olarak
15:12
fully-intact brain in a nutrient medium
348
912260
3000
içinde besleyici sıvı olan bir kaba konulmuş.
15:15
with these electrodes going off to the sides,
349
915260
3000
Kenarlardaki elektrotlar aracılığıyla
15:18
attached photosensitive sensors to the brain,
350
918260
3000
ışığa duyarlı sensörler beyne bağlanıp
15:21
put it into a cart --
351
921260
2000
kapla birlikte bir sepet içerisine yerleştirilmiş.
15:23
here's the cart, the brain is sitting there in the middle --
352
923260
3000
Beyin sepet içinde ortada duruyor.
15:26
and using this brain as the sole processor for this cart,
353
926260
3000
Bu beyni bir işlemci olarak kullandığımızda
15:29
when you turn on a light and shine it at the cart,
354
929260
2000
ve lambayı açıp, ışığı sepete doğru tuttuğumuzda
15:31
the cart moves toward the light;
355
931260
2000
sepetin ışık yönunde hareket ettiğini
15:33
when you turn it off, it moves away.
356
933260
2000
ışığı kapattığımızda ise lambadan uzaklaştığını görüyoruz.
15:35
It's photophilic.
357
935260
2000
Yani ışığı seven bir özelliği var.
15:37
So now we have a complete
358
937260
3000
Evet, bütün ve canlı
15:40
living lamprey eel brain.
359
940260
2000
bir bofa balığı beyni var burada.
15:42
Is it thinking lamprey eel thoughts,
360
942260
2000
Peki, bu besleyici sıvı içinde
15:44
sitting there in its nutrient medium?
361
944260
2000
acaba gerçekten bir bofa balığı gibi mi düşünüyor?
15:46
I don't know,
362
946260
2000
Bunu bilemeyiz, ancak
15:48
but in fact it is a fully living brain
363
948260
4000
istediğimiz şeyi yapmak için
15:52
that we have managed to keep alive
364
952260
3000
canlı tutmayı başarabildiğimiz
15:55
to do our bidding.
365
955260
3000
tamamen yaşayan bir beyin olduğunu görüyoruz.
15:58
So, we are now at the stage
366
958260
3000
İşte artık
16:01
where we are creating creatures
367
961260
2000
kendi amaçlarımıza yönelik
16:03
for our own purposes.
368
963260
2000
canlılar yaratabildiğimiz bir aşamadayız.
16:05
This is a mouse created by Charles Vacanti
369
965260
3000
Bu da Massachusetts Universitesi'nden
16:08
of the University of Massachusetts.
370
968260
3000
Charles Vacanti'nin ürettiği bir fare.
16:11
He altered this mouse
371
971260
3000
Charles, once bu farenin genetik yapısını
16:14
so that it was genetically engineered
372
974260
2000
insan derisini reddetmeyecek şekilde
16:16
to have skin that was less immunoreactive to human skin,
373
976260
3000
değiştirdi.
16:19
put a polymer scaffolding of an ear under it
374
979260
4000
Ve farenin derisinin altına kulak şeklinde bir polimer iskelesi yerleştirerek
16:23
and created an ear that could then be taken off the mouse
375
983260
3000
daha sonra çıkartılıp bir insana nakledilebilecek
16:26
and transplanted onto a human being.
376
986260
2000
bir kulak oluşturdu.
16:28
Genetic engineering
377
988260
2000
Bu, genetik mühendisliği,
16:30
coupled with polymer physiotechnology
378
990260
2000
polimer fizyoteknolojisi ve bir başka canlı türünden insana yapılan organ naklinin
16:32
coupled with xenotransplantation.
379
992260
2000
birarada kullanılmasına bir örnektir.
16:34
This is where we are in this process.
380
994260
3000
Bu, şu ana kadar katedilen mesafeyi gösteriyor.
16:37
Finally, not that long ago,
381
997260
3000
Son olarak, yakın bir geçmişte
16:40
Craig Venter created the first artificial cell,
382
1000260
3000
Craig Venter ilk yapay hücreyi üretti.
16:43
where he took a cell, took a DNA synthesizer,
383
1003260
2000
Craig, bir hücre ve bir DNA sentezleyicisi--
16:45
which is a machine,
384
1005260
2000
bir makina-- ile
16:47
created an artificial genome,
385
1007260
2000
yapay bir genom oluşturup bunu
16:49
put it in a different cell --
386
1009260
3000
başka bir hücrenin içine yerleştirdi.
16:52
the genome was not of the cell he put it in --
387
1012260
3000
Genomun kaynağı, içine yerleştirildigi hücreden farklıydı.
16:55
and that cell then reproduced
388
1015260
2000
Ve sonunda o yapay hücre
16:57
as the other cell.
389
1017260
2000
başka bir hücre olarak çoğaldı.
16:59
In other words,
390
1019260
2000
Başka bir deyişle,
17:01
that was the first creature in the history of the world
391
1021260
2000
bu hücre dunya tarihinde
17:03
that had a computer as its parent --
392
1023260
2000
soyu bilgisayar olan ilk canlıdır.
17:05
it did not have an organic parent.
393
1025260
3000
Bu hücrenin soyu organik değildir.
17:08
And so, asks The Economist:
394
1028260
3000
Ve "The Economist" ilginç bir başlık atıyor:
17:11
"The first artificial organism and its consequences."
395
1031260
3000
"İlk yapay organizma ve bunun doğuracağı sonuçlar"
17:14
So you may have thought
396
1034260
2000
Belki de
17:16
that the creation of life
397
1036260
2000
yaradılışın böyle birşey
17:18
was going to happen in something that looked like that.
398
1038260
3000
olacağını düşünmüş olabilirsiniz.
17:21
(Laughter)
399
1041260
2000
(Kahkahalar)
17:23
But in fact, that's not what Frankenstein's lab looks like.
400
1043260
3000
Frankeştayn'ın laboratuvarı aslında burada görüldüğü gibi değil.
17:26
This is what Frankenstein's lab looks like.
401
1046260
2000
Frankeştayn'ın laboratuvarı işte böyledir:
17:28
This is a DNA synthesizer,
402
1048260
2000
Bu gördüğünüz bir DNA sentezleyicisi.
17:30
and here at the bottom
403
1050260
2000
Aşağıdakiler de
17:32
are just bottles of A, T, C and G --
404
1052260
2000
DNA zincirini oluşturan
17:34
the four chemicals
405
1054260
2000
A, T, C ve G kimyasallarını
17:36
that make up our DNA chain.
406
1056260
2000
içeren şişeler.
17:38
And so, we need to ask ourselves some questions.
407
1058260
3000
Bu durumda kendimize bazı sorular yöneltmemiz gerekiyor.
17:41
For the first time in the history of this planet,
408
1061260
3000
Dünya tarihinde ilk defa
17:44
we are able to directly design organisms.
409
1064260
3000
organizmaları tasarlama yeteneğine sahip olduk.
17:47
We can manipulate the plasmas of life
410
1067260
2000
Bize hayat veren sıvıyı
17:49
with unprecedented power,
411
1069260
3000
emsali görülmemiş bir şekilde manipüle edebiliyoruz.
17:52
and it confers on us a responsibility.
412
1072260
2000
Ve bu da bize bir sorumluluk yüklemektedir.
17:54
Is everything okay?
413
1074260
2000
Herşey kabul edilebilir mi?
17:56
Is it okay to manipulate and create
414
1076260
2000
İstediğimiz her tür canlıyı genetik olarak değiştirmemiz ve
17:58
whatever creatures we want?
415
1078260
2000
yeniden oluşturmamız ne kadar doğrudur?
18:00
Do we have free reign
416
1080260
2000
Hayvanların genetik yapısına müdahele etme
18:02
to design animals?
417
1082260
2000
saltanatına sahip miyiz?
18:04
Do we get to go someday to Pets 'R' Us
418
1084260
3000
Birgün Pets"R"Us evcil hayvan dükkanına gidip şöyle diyebiliriz:
18:07
and say, "Look, I want a dog.
419
1087260
2000
"Merhaba, ben bir köpek istiyorum.
18:09
I'd like it to have the head of a Dachshund,
420
1089260
3000
Bir Dachsund (Sosis) cinsi kafaya sahip,
18:12
the body of a retriever,
421
1092260
2000
Retriever cinsi bir gövdesi olan,
18:14
maybe some pink fur,
422
1094260
2000
mümkünse pembe tüylü
18:16
and let's make it glow in the dark"?
423
1096260
2000
ve karanlıkta parlayan bir köpek olsun"
18:18
Does industry get to create creatures
424
1098260
2000
Sütünde, kanında, salyasında
18:20
who, in their milk, in their blood, and in their saliva
425
1100260
3000
ve vücudundaki diğer sıvılarda,
18:23
and other bodily fluids,
426
1103260
2000
bizim istediğimiz ilaçları ve molekülleri üretebilen canlıları
18:25
create the drugs and industrial molecules we want
427
1105260
3000
endüstriyel düzeyde üretip
18:28
and then warehouse them
428
1108260
2000
organik üretim hatları olarak
18:30
as organic manufacturing machines?
429
1110260
3000
kullanabileceğimiz yöne doğru mu gidiyoruz?
18:33
Do we get to create organic robots,
430
1113260
3000
Hayvanların özgürlüklerini ellerinden alıp,
18:36
where we remove the autonomy from these animals
431
1116260
3000
onları sadece bizim oyuncaklarımız haline dönüştüreceğimiz
18:39
and turn them just into our playthings?
432
1119260
3000
organik robotlar yaratmaya doğru mu gidiyoruz?
18:42
And then the final step of this,
433
1122260
3000
Ve bunun en son aşamasına gelince,
18:45
once we perfect these technologies in animals
434
1125260
2000
bu teknolojileri hayvanlar üzerinde eksiksiz olarak geliştirdikten sonra
18:47
and we start using them in human beings,
435
1127260
2000
insanlar üzerinde kullanmaya başladığımızda
18:49
what are the ethical guidelines
436
1129260
2000
takip edeceğimiz
18:51
that we will use then?
437
1131260
3000
etik kurallar neler olacak?
18:54
It's already happening. It's not science fiction.
438
1134260
3000
Bu, şu anda zaten oluyor. Bir bilim kurgu değil.
18:57
We are not only already using these things in animals,
439
1137260
3000
Bu teknolojilerin bazılarını şu anda
19:00
some of them we're already beginning to use
440
1140260
3000
sadece hayvanlar üzerinde değil
19:03
on our own bodies.
441
1143260
2000
kendi bedenlerimizde de kullanıyoruz.
19:05
We are now taking control of our own evolution.
442
1145260
3000
Artık kendi oluşumumuzun kontrolunu ele alıyoruz.
19:08
We are directly designing
443
1148260
2000
Bu gezegendeki yaratıkların geleceğini
19:10
the future of the species of this planet.
444
1150260
3000
doğrudan tasarlayabiliyoruz.
19:13
It confers upon us an enormous responsibility
445
1153260
3000
Bu durum bize,
19:16
that is not just the responsibility
446
1156260
2000
bu konuda düşünen ve yazan
19:18
of the scientists and the ethicists
447
1158260
2000
bilim insanlarında ve etik bilimcilerde olduğu gibi
19:20
who are thinking about it and writing about it now.
448
1160260
2000
çok büyük bir sorumluluk yüklemektedir.
19:22
It is the responsibility of everybody
449
1162260
3000
Bundan herkes sorumludur
19:25
because it will determine what kind of planet and what kind of bodies
450
1165260
3000
çünkü bu, gelecekte nasıl bir gezegende yaşayacağımızı
19:28
we will have in the future.
451
1168260
2000
ve nasıl bir vücuda sahip olacağımızı belirleyecek.
19:30
Thanks.
452
1170260
2000
Teşekkürler.
19:32
(Applause)
453
1172260
4000
Alkış
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7