Nature is everywhere -- we just need to learn to see it | Emma Marris

159,866 views ・ 2016-08-19

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Alkim Kara Gözden geçirme: Eren Gokce
00:12
We are stealing nature from our children.
0
12560
3280
Doğayı çocuklarımızdan çalıyoruz.
00:16
Now, when I say this, I don't mean that we are destroying nature
1
16840
3056
Bu, onların korumamızı isteyecekleri
00:19
that they will have wanted us to preserve,
2
19920
2376
doğayı yok ediyoruz anlamına gelmemeli,
00:22
although that is unfortunately also the case.
3
22320
2656
ancak durum ne yazık ki öyle duruyor.
00:25
What I mean here is that we've started to define nature in a way
4
25000
3816
Söylemeye çalıştığım, doğayı o kadar
00:28
that's so purist and so strict
5
28840
3016
tasfiyeci ve kuralcı bir şekilde
00:31
that under the definition we're creating for ourselves,
6
31880
2736
tanımlamaya başladık ki, bu tanım altında çocuklarımıza
00:34
there won't be any nature left for our children
7
34640
2376
yetişkin olduklarında doğa
00:37
when they're adults.
8
37040
1200
kalmayacak.
00:39
But there's a fix for this.
9
39120
2536
Ama bunu düzeltmenin bir yolu var.
00:41
So let me explain.
10
41680
1240
Anlatayım.
00:43
Right now, humans use half of the world
11
43680
3456
Şu anda, insanlar dünyanın yarısını
00:47
to live, to grow their crops and their timber,
12
47160
2696
yaşamak, kereste ve tarım ürünlerini yetiştirmek
00:49
to pasture their animals.
13
49880
1896
ve hayvanlarını otlatmak için kullanıyor.
00:51
If you added up all the human beings,
14
51800
1816
Tüm insanların ağırlığını toplarsak,
00:53
we would weigh 10 times as much as all the wild mammals put together.
15
53640
4240
vahşi hayvanların ağırlıklarının toplamının on katı ederiz.
00:58
We cut roads through the forest.
16
58800
2320
Ormanların ortasından yollar yapıyoruz.
01:01
We have added little plastic particles to the sand on ocean beaches.
17
61680
4336
Deniz kenarındaki kuma plastik parçaları kattık.
01:06
We've changed the chemistry of the soil with our artificial fertilizers.
18
66040
5096
Toprağın kimyasını yapay gübreyle değiştirdik.
01:11
And of course, we've changed the chemistry of the air.
19
71160
3216
Ve tabii ki havanın içeriğini de değiştirdik.
01:14
So when you take your next breath,
20
74400
1856
Bir sonraki nefes alışınızda,
01:16
you'll be breathing in 42 percent more carbon dioxide
21
76280
3856
1750'de nefes almaya oranla
01:20
than if you were breathing in 1750.
22
80160
2200
%42 daha çok karbondioksit soluyacaksınız.
01:23
So all of these changes, and many others,
23
83280
2456
Tüm bu değişiklikler ve diğerleri
01:25
have come to be kind of lumped together under this rubric of the "Anthropocene."
24
85760
4080
''Antroposin'' başlığı altında toplanıyor.
01:30
And this is a term that some geologists are suggesting
25
90480
2536
Bazı jeolojistlere göre bu terimi, şu an
01:33
we should give to our current epoch,
26
93040
1816
içinde bulunduğumuz, insanın etkisinin
01:34
given how pervasive human influence has been over it.
27
94880
2760
her tarafa yayıldığı günümüz çağına vermeliyiz.
01:38
Now, it's still just a proposed epoch, but I think it's a helpful way
28
98320
3856
Henüz, sadece bir öneri olsa da, insan etkisinin gezegenimiz üzerindeki
01:42
to think about the magnitude of human influence on the planet.
29
102200
3680
etkisi hakkında düşünebilmemiz için yararlı bir yol.
01:46
So where does this put nature?
30
106800
1696
Peki bu doğayı nereye koyuyor?
01:48
What counts as nature in a world where everything is influenced by humans?
31
108520
3720
Her şeyin insanlar tarafından şekillendiği bir dünyada neler doğa sayılıyor?
01:53
So 25 years ago, environmental writer Bill McKibben said
32
113400
4176
Çevreci yazar Bill McKibben 25 yıl önce
01:57
that because nature was a thing apart from man
33
117600
4496
doğa insandan ayrı bir şey olduğu için ve iklim değişikliği dünyanın her
02:02
and because climate change meant
34
122120
1576
santimetresinin insanlar
02:03
that every centimeter of the Earth was altered by man,
35
123720
3616
tarafından değiştirildiğini ifade etmesinden ötürü, doğanın
02:07
then nature was over.
36
127360
2096
bittiğini belirtmiştir.
02:09
In fact, he called his book "The End of Nature."
37
129480
2360
Kitabının ismini de ''Doğanın Sonu'' koymuştur.
02:14
I disagree with this. I just disagree with this.
38
134000
2256
Ben buna katılmıyorum. Hem de hiç.
02:16
I disagree with this definition of nature, because, fundamentally, we are animals.
39
136280
4336
Doğanın bu tanımına katılmıyorum, çünkü biz de özde hayvanız.
02:20
Right? Like, we evolved on this planet
40
140639
2817
Değil mi? Biz de gezegeni paylaştığımız tüm diğer
02:23
in the context of all the other animals with which we share a planet,
41
143480
4096
hayvanlar, bitkiler
02:27
and all the other plants, and all the other microbes.
42
147600
2576
ve mikroplar gibi evrimleştik.
02:30
And so I think that nature
43
150200
2296
Bu sebepten ötürü doğanın kadın, erkek ya da
02:32
is not that which is untouched by humanity, man or woman.
44
152520
4056
insanlık tarafından dokunulmamış olan olduğunu düşünmüyorum.
02:36
I think that nature is anywhere where life thrives,
45
156600
4136
Bence doğa yaşamın serpildiği,
02:40
anywhere where there are multiple species together,
46
160760
3016
birçok canlının bir arada olduğu,
02:43
anywhere that's green and blue and thriving and filled with life
47
163800
3216
yeşil ve mavinin bulunduğu, yaşamla dolu ve
02:47
and growing.
48
167040
1200
gelişmekte olan yerdir.
02:49
And under that definition,
49
169600
1896
Bu tanımla,
02:51
things look a little bit different.
50
171520
2536
işler biraz daha farklı görünüyor.
02:54
Now, I understand that there are certain parts of this nature
51
174080
3696
Anlıyorum ki, bu şekilde doğanın bize özel bir şekilde ifade
02:57
that speak to us in a special way.
52
177800
2616
ettiği bazı noktalar var.
03:00
Places like Yellowstone,
53
180440
1656
Yellowstone ya da
03:02
or the Mongolian steppe,
54
182120
1696
Moğol Bozkırı veya
03:03
or the Great Barrier Reef
55
183840
1336
Büyük Set Resifi ya da
03:05
or the Serengeti.
56
185200
1496
Serengeti gibi yerler.
03:06
Places that we think of as kind of Edenic representations
57
186720
4016
Bizler her şeyi batırmadan önce
03:10
of a nature before we screwed everything up.
58
190760
2600
doğal cennet olarak düşündüğümüz yerler.
03:14
And in a way, they are less impacted by our day to day activities.
59
194560
4016
Bir yandan, buralar günlük aktivitelerimizden daha az etkileniyor.
03:18
Many of these places have no roads or few roads,
60
198600
2696
Bu yerlerin birçoğunda ya hiç yol yok ya da
03:21
so on, like such.
61
201320
1576
çok az yol var.
03:22
But ultimately, even these Edens are deeply influenced by humans.
62
202920
5776
Ancak sonuçta, bu cennetimsi yerler bile, insanlardan etkilenmekte.
03:28
Now, let's just take North America, for example,
63
208720
2256
Şimdi, orada buluştuğumuz için
03:31
since that's where we're meeting.
64
211000
1616
Kuzey Amerika'yı örnek alalım.
03:32
So between about 15,000 years ago when people first came here,
65
212640
3416
Kabaca 15.000 yıl önce, insanlar buraya ilk adım attıklarında,
03:36
they started a process of interacting with the nature
66
216080
2496
doğayla iletişime girmeye,
03:38
that led to the extinction of a big slew of large-bodied animals,
67
218600
4376
bununla birlikte de birçok iri hayvanın yok olmasına sebebiyet verdiler.
03:43
from the mastodon to the giant ground sloth,
68
223000
2256
Mastodon, iri yer tembel hayvanı ve
03:45
saber-toothed cats,
69
225280
1256
kılıç dişli kaplan gibi
03:46
all of these cool animals that unfortunately are no longer with us.
70
226560
3616
tüm bu havalı hayvanlar, ne yazık ki artık bizlerle değiller.
03:50
And when those animals went extinct,
71
230200
1816
Ve o hayvanların nesli tükendiğinde,
03:52
you know, the ecosystems didn't stand still.
72
232040
2576
bildiğiniz gibi, ekosistemler de sabit kalmadı.
03:54
Massive ripple effects changed grasslands into forests,
73
234640
3616
Büyük dalgalanma etkileri çayırları ormanlara, ormanlardaki
03:58
changed the composition of forest from one tree to another.
74
238280
2800
ağaç türlerini de birinden bir diğerine çevirdi.
04:02
So even in these Edens,
75
242000
1656
Yani bu cennetlerde bile,
04:03
even in these perfect-looking places
76
243680
1816
bu kusursuz görünen yerlerde bile
04:05
that seem to remind us of a past before humans,
77
245520
3496
bize insanlardan önceki yaşamı anlatıyormuş gibi düşünsek de,
04:09
we're essentially looking at a humanized landscape.
78
249040
3080
özünde medenileştirilmiş bir manzaraya bakmaktayız.
04:12
Not just these prehistoric humans, but historical humans, indigenous people
79
252960
3576
Sadece bu tarih öncesi insanlar değil, tarih insanları ve yerel halklar da,
04:16
all the way up until the moment when the first colonizers showed up.
80
256560
3240
ta ki kolonileştirme süreci başlayana kadar.
Durum diğer kıtalar için de aynı.
04:20
And the case is the same for the other continents as well.
81
260480
2776
04:23
Humans have just been involved in nature
82
263280
2816
İnsanlar çok uzun seneler boyunca doğayla iç içe,
04:26
in a very influential way for a very long time.
83
266120
2880
etkileşim içinde yaşamışlardır.
04:30
Now, just recently, someone told me,
84
270440
1776
Şimdi, daha yakın zamanda, biri bana,
04:32
"Oh, but there are still wild places."
85
272240
1856
''Ama hâlâ vahşi yerler var.'' dedi.
04:34
And I said, "Where? Where? I want to go."
86
274120
2216
Ben de, ''Nerede? Nerede? Gitmek istiyorum.'' dedim.
04:36
And he said, "The Amazon."
87
276360
1896
Karşımdaki, ''Amazonlar.'' dedi.
04:38
And I was like, "Oh, the Amazon. I was just there.
88
278280
3456
''Amazonlar. Daha geçenlerde oradaydım.
04:41
It's awesome. National Geographic sent me to Manú National Park,
89
281760
3136
Süper bir yer. National Geographic beni Amazonların Peru kısmındaki
04:44
which is in the Peruvian Amazon,
90
284920
1576
Manú Milli Parkı'na göndermişti.
04:46
but it's a big chunk of rainforest, uncleared, no roads,
91
286520
3656
Çok büyük bir yağmur ormanı, açılmamış, hiç yol yok,
04:50
protected as a national park,
92
290200
1616
millî bir park olarak korunuyor.
04:51
one of the most, in fact, biodiverse parks in the world.
93
291840
2696
Dünyada en fazla biyolojik çeşitliliğe sahip parklardan.
04:54
And when I got in there with my canoe, what did I find, but people.
94
294560
4120
Ben oraya kanomla gittiğimde ne buldum? İnsan.
04:59
People have been living there for hundreds and thousands of years.
95
299640
3816
İnsanlar orada yüzyıllardır, bin yıllardır yaşamakta.
05:03
People live there, and they don't just float over the jungle.
96
303480
2856
İnsanlar orada yaşıyor ve sadece ormanın üstünde gezinmiyorlar.
05:06
They have a meaningful relationship with the landscape.
97
306360
2600
Çevreyle manalı bir ilişkileri var.
05:09
They hunt. They grow crops.
98
309480
2296
Avlanıyorlar. Tarım yapıyorlar.
05:11
They domesticate crops.
99
311800
1496
Ürünleri ehlileştiriyorlar.
05:13
They use the natural resources to build their houses,
100
313320
2896
Doğal kaynaklarla evlerini yapıyor,
05:16
to thatch their houses.
101
316240
1256
evlerini örtüyorlar.
05:17
They even make pets out of animals that we consider to be wild animals.
102
317520
4016
Üstüne üstlük, bizim vahşi bulduğumuz hayvanları evcil hayvan yapıyorlar.
05:21
These people are there
103
321560
2096
Bu insanlar orada doğayla,
05:23
and they're interacting with the environment
104
323680
2096
çevrede görebileceğiniz çok anlamlı bir
05:25
in a way that's really meaningful and that you can see in the environment.
105
325800
3496
etkileşim içindeler.
05:29
Now, I was with an anthropologist on this trip,
106
329320
2216
Ben bu gezide bir insanbilimciyle birlikteydim.
05:31
and he told me, as we were floating down the river,
107
331560
2856
Kendisi, nehirde süzülürken,
05:34
he said, "There are no demographic voids in the Amazon."
108
334440
4656
''Amazonlarda hiç demografik boşluk yok.'' dedi.
05:39
This statement has really stuck with me,
109
339120
1936
Bu söz beni çok etkiledi,
05:41
because what it means is that the whole Amazon is like this.
110
341080
2856
çünkü bu tüm Amazon'un böyle olduğu anlamına geliyor.
05:43
There's people everywhere.
111
343960
1280
Her yerde insanlar var.
05:45
And many other tropical forests are the same,
112
345880
2336
Birçok diğer tropikal ormanda da durum aynı ve
05:48
and not just tropical forests.
113
348240
1576
sadece tropikal ormanlarda da değil.
05:49
People have influenced ecosystems in the past,
114
349840
3216
İnsanlar geçmişte de ekosistemi etkilemişlerdir,
05:53
and they continue to influence them in the present,
115
353080
2776
şu anda da etkilemeye devam etmektedirler.
05:55
even in places where they're harder to notice.
116
355880
3160
Fark edilmesi zor olan yerlerde bile.
05:59
So, if all of the definitions of nature that we might want to use
117
359720
5216
Demek ki, doğayı içinde insan içermeyen,
06:04
that involve it being untouched by humanity
118
364960
2976
hiç insan dokunuşu olmayan
06:07
or not having people in it,
119
367960
1336
bir şekilde tanımladığımızda,
06:09
if all of those actually give us a result where we don't have any nature,
120
369320
5336
bunların hepsi doğanın olmadığı kanısına getiriyorsa
06:14
then maybe they're the wrong definitions.
121
374680
2416
belki de bu şekilde tanımlamak yanlış.
06:17
Maybe we should define it by the presence of multiple species,
122
377120
3496
Belki birçok çeşidin varlığını sürdürdüğü,
06:20
by the presence of a thriving life.
123
380640
2040
yaşamın serpildiği şekilde tanımlamalıyız.
06:23
Now, if we do it that way,
124
383440
2016
Şimdi, o şekilde yaparsak
06:25
what do we get?
125
385480
1456
karşımıza ne çıkıyor?
06:26
Well, it's this kind of miracle.
126
386960
2376
Resmen bir tür mucize.
06:29
All of a sudden, there's nature all around us.
127
389360
2280
Bir anda, doğa tüm çevremizde beliriyor.
06:32
All of a sudden, we see this Monarch caterpillar
128
392160
2696
Bir anda, kral tırtılının
06:34
munching on this plant,
129
394880
1856
bitkiyi çiğneyişini görüyoruz
06:36
and we realize that there it is,
130
396760
1816
ve Chattanooga'daki boş bir alanda
06:38
and it's in this empty lot in Chattanooga.
131
398600
2800
farkına varıyoruz.
06:42
And look at this empty lot.
132
402320
1336
Bu boş alana bakın.
06:43
I mean, there's, like, probably,
133
403680
1776
Burada muhtemelen
06:45
a dozen, minimum, plant species growing there,
134
405480
2936
en az bir düzine bitki türü yetişiyor,
06:48
supporting all kinds of insect life,
135
408440
2256
her tür böcek türü yaşamını destekliyor
06:50
and this is a completely unmanaged space, a completely wild space.
136
410720
4336
ve burası tamamıyla bakımsız, tamamıyla vahşi bir yer.
06:55
This is a kind of wild nature right under our nose,
137
415080
2976
Bu burnumuzun dibinde olmasına rağmen fark etmediğimiz
06:58
that we don't even notice.
138
418080
1480
vahşi doğaya bir örnek.
07:00
And there's an interesting little paradox, too.
139
420760
2216
Ortaya ilginç, küçük bir tezat da çıkıyor.
07:03
So this nature,
140
423000
1816
Bu tür vahşi sayılan, bakımsız
07:04
this kind of wild, untended part
141
424840
2656
kentsel ve kentlerin çevresindeki, banliyölerdeki
07:07
of our urban, peri-urban, suburban agricultural existence
142
427520
3776
tarım arazilerindeki doğa
07:11
that flies under the radar,
143
431320
2376
dikkatimizi çekmese de,
07:13
it's arguably more wild than a national park,
144
433720
3680
bir millî parktan daha vahşi sayılabilir,
07:18
because national parks are very carefully managed
145
438160
2416
çünkü 21. yüzyılda millî parklara
07:20
in the 21st century.
146
440600
1736
büyük özenle bakılmakta.
07:22
Crater Lake in southern Oregon, which is my closest national park,
147
442360
3576
Bana en yakın millî park olan güney Oregon'daki Krater Gölü
07:25
is a beautiful example of a landscape that seems to be coming out of the past.
148
445960
5176
geçmişten geliyor gibi görünen çok güzel bir manzara örneği.
07:31
But they're managing it carefully.
149
451160
1736
Ama orayı özenle idare ediyorlar.
07:32
One of the issues they have now is white bark pine die-off.
150
452920
3576
Karşılaştıkları sorunlardan biri beyaz kabuklu çam ağaçlarının ölmesi.
07:36
White bark pine is a beautiful, charismatic --
151
456520
2496
Beyaz kabuklu çam güzel, karizmatik --
07:39
I'll say it's a charismatic megaflora
152
459040
3016
Yüksek seviyelerde yetişen
07:42
that grows up at high altitude --
153
462080
1656
karizmatik büyük bitki türlerinden.
07:43
and it's got all these problems right now with disease.
154
463760
2976
Şu an hastalıkla alakalı birçok problemi var.
07:46
There's a blister rust that was introduced,
155
466760
2136
Yeni ortaya çıkan paslı kabarcık
07:48
bark beetle.
156
468920
1496
ve kabuk böceği gibi problemler.
07:50
So to deal with this, the park service has been planting
157
470440
3576
Bununla başa çıkmak için park hizmetleri
07:54
rust-resistant white bark pine seedlings in the park,
158
474040
3720
vahşi olarak saydıkları alanlara bile
07:58
even in areas that they are otherwise managing as wilderness.
159
478560
3040
paslı kabarcığa dayanıklı beyaz kabuklu çam tohumları ekmekte.
08:02
And they're also putting out beetle repellent in key areas
160
482200
2816
Kilit bölgelerde kın kanatlıları kovacak önlemler alındığını
08:05
as I saw last time I went hiking there.
161
485040
1880
geçen yürüyüşe gittiğimde gördüm.
08:07
And this kind of thing is really much more common than you would think.
162
487640
3336
Ve bu tür yaptırımlar düşündüğünüzden çok daha sık uygulanmakta.
Millî parklara fazlasıyla bakılıyor.
08:11
National parks are heavily managed.
163
491000
1696
08:12
The wildlife is kept to a certain population size and structure.
164
492720
3056
Vahşi yaşam belli bir sayıda ve yapıda tutuluyor.
08:15
Fires are suppressed.
165
495800
1536
Yangınlar bastırılıyor.
08:17
Fires are started.
166
497360
1296
Yangınlar başlatılıyor.
08:18
Non-native species are removed.
167
498680
2176
Yerel olmayan türler kaldırılıyor.
08:20
Native species are reintroduced.
168
500880
1696
Yerel türler yeniden tanıtılıyor.
08:22
And in fact, I took a look,
169
502600
1336
Aslına bakılırsa,
08:23
and Banff National Park is doing all of the things I just listed:
170
503960
3056
Banff Millî Parkı listelediklerimin tamamını yapmakta:
08:27
suppressing fire, having fire,
171
507040
1456
Yangınları bastırmak, çıkarmak,
08:28
radio-collaring wolves, reintroducing bison.
172
508520
2216
kurtları tasmalamak, bizonu geri getirmek.
08:30
It takes a lot of work to make these places look untouched.
173
510760
3216
Bu yerleri dokunulmamış gibi sunmak çok fazla emek istiyor.
08:34
(Laughter)
174
514000
3056
(Gülüşmeler)
08:37
(Applause)
175
517080
3400
(Alkış)
08:43
And in a further irony, these places that we love the most
176
523080
4455
Daha da ironik olarak, bu en çok sevdiğimiz yerler
08:47
are the places that we love a little too hard, sometimes.
177
527559
2697
bazen fazlasıyla sevdiğimiz yerler oluyor.
08:50
A lot of us like to go there,
178
530280
1416
Birçoğumuz gitmeyi seviyoruz
08:51
and because we're managing them to be stable
179
531720
2536
ve stabil kalmaları için gezegenimizdeki değişiklere
08:54
in the face of a changing planet,
180
534280
2056
rağmen parkları kontrol ettiğimiz için
08:56
they often are becoming more fragile over time.
181
536360
2400
zaman içerisinde daha hassas alanlar oluyorlar.
08:59
Which means that they're the absolute worst places
182
539440
2456
Bu da, tatilde çocuklarınızı götürmek için çok kötü
09:01
to take your children on vacation,
183
541920
1936
yerler olduğunu belirtiyor,
09:03
because you can't do anything there.
184
543880
1896
çünkü orada hiçbir şey yapamıyorsunuz.
09:05
You can't climb the trees.
185
545800
1296
Ağaçlara tırmanamıyorsunuz.
09:07
You can't fish the fish.
186
547120
1216
Balık avlayamıyorsunuz.
09:08
You can't make a campfire out in the middle of nowhere.
187
548360
2616
Hiçliğin ortasında bile kamp ateşi yakamıyorsunuz.
09:11
You can't take home the pinecones.
188
551000
1656
Kozalakları eve götüremiyorsunuz.
09:12
There are so many rules and restrictions
189
552680
1905
O kadar çok kural ve kısıtlama var ki
09:14
that from a child's point of view,
190
554609
1967
bir çocuğun bakışıyla,
09:16
this is, like, the worst nature ever.
191
556600
1800
bu, olabilecek en kötü doğa.
09:19
Because children don't want to hike
192
559320
2616
Çünkü çocuklar
09:21
through a beautiful landscape for five hours
193
561960
2336
güzel bir manzara eşliğinde beş saat yürüyüp
09:24
and then look at a beautiful view.
194
564320
1856
güzel bir manzaraya bakmak istemiyorlar.
09:26
That's maybe what we want to do as adults,
195
566200
2000
Belki biz yetişkinlerin yapmak istediği bu
09:28
but what kids want to do is hunker down in one spot
196
568224
2912
ancak çocuklar bir yere çömelerek ve
09:31
and just tinker with it, just work with it,
197
571160
2216
orayı kurcalayarak, inceleyerek, orada bir şey
09:33
just pick it up, build a house, build a fort, do something like that.
198
573400
3560
bulup kaldırarak, ev yaparak, bir kale yaparak vakit geçirmek istiyorlar.
09:38
Additionally, these sort of Edenic places
199
578160
2536
Buna ek olarak, bu tür cennetimsi yerler genellikle
09:40
are often distant from where people live.
200
580720
3256
insanların yaşadıkları alanlara uzak yerlerde bulunuyorlar.
09:44
And they're expensive to get to. They're hard to visit.
201
584000
2936
Ve gitmesi pahalı yerler oluyorlar. Gitmesi zor.
09:46
So this means that they're only available to the elites,
202
586960
2776
Bu da, sadece seçkin bir sınıf için ulaşılabilir anlamına geliyor
09:49
and that's a real problem.
203
589760
1600
ve bu ciddi bir problem.
09:53
The Nature Conservancy did a survey of young people,
204
593000
3376
The Nature Conservancy (Doğa Koruma), gençlerle bir anket çalışması yaparak
09:56
and they asked them, how often do you spend time outdoors?
205
596400
3200
ne kadar zamanı açık alanlarda geçirdiklerini sormuş.
10:00
And only two out of five spent time outdoors
206
600120
2536
Ve beş kişiden sadece ikisi en az haftada bir kere
10:02
at least once a week.
207
602680
1216
açık alanlara çıkmakta.
10:03
The other three out of five were just staying inside.
208
603920
3016
Beş kişiden diğer üçü kapalı alanlarda olduklarını belirtmişler.
10:06
And when they asked them why, what are the barriers to going outside,
209
606960
4096
Ve dışarı çıkmalarını nelerin engellediği sorulduğunda
10:11
the response of 61 percent was,
210
611080
2976
%61'inin cevabı
10:14
"There are no natural areas near my home."
211
614080
3080
''Evimin yakınında doğal alanlar yok.'' olmuş.
10:18
And this is crazy. This is just patently false.
212
618200
3696
Ve bu çılgınca. Bu açıkça yanlış.
10:21
I mean, 71 percent of people in the US
213
621920
2976
ABD'de yaşayanların %71'i bir şehir parkına 10 dakikalık
10:24
live within a 10-minute walk of a city park.
214
624920
2776
yürüme mesafesinde yaşamakta.
10:27
And I'm sure the figures are similar in other countries.
215
627720
2656
Eminim bu veriler başka ülkelerde de benzerdir.
10:30
And that doesn't even count your back garden,
216
630400
2136
Ve bu arka bahçenizi, şehirden akan dereyi ve
10:32
the urban creek, the empty lot.
217
632560
1960
boş park alanını içermiyor bile.
10:35
Everybody lives near nature.
218
635160
1896
Herkes doğaya yakın yaşıyor.
10:37
Every kid lives near nature.
219
637080
2656
Her çocuk doğaya yakın yaşıyor.
10:39
We've just somehow forgotten how to see it.
220
639760
2056
Sadece bir şekilde görmeyi unutuyoruz.
10:41
We've spent too much time watching David Attenborough documentaries
221
641840
3176
Çok fazla zamanımızı David Attenborough'un doğanın
10:45
where the nature is really sexy --
222
645040
1656
çok seksi bir biçimde gösterildiği belgesellerine adıyoruz.
10:46
(Laughter)
223
646720
1016
(Gülüşmeler)
10:47
and we've forgotten how to see the nature that is literally right outside our door,
224
647760
3936
Kapımızın hemen dışındaki doğayı, caddedeki ağacı görmeyi
10:51
the nature of the street tree.
225
651720
1936
unutur hâle geldik.
10:53
So here's an example: Philadelphia.
226
653680
2776
Bir örnek: Philadelphia.
10:56
There's this cool elevated railway
227
656480
2376
Yerden görebileceğiniz yükseltilmiş
10:58
that you can see from the ground, that's been abandoned.
228
658880
2416
havalı bir demiryolu var, terk edilmiş.
11:01
Now, this may sound like the beginning of the High Line story in Manhattan,
229
661320
3416
Şimdi, bunu Manhattan'daki High Line hikâyesine benzetebilirsiniz.
11:04
and it's very similar, except they haven't developed this into a park yet,
230
664760
3296
Çok benziyor da. Tek farkı burası henüz bir parka çevrilmedi
11:08
although they're working on it.
231
668080
1536
fakat üstünde çalışılıyor.
11:09
So for now, it's still this little sort of secret wilderness
232
669640
3176
Şimdilik, Philadelphia'nın kalbinde el değmemiş bir tür
11:12
in the heart of Philadelphia,
233
672840
1416
vahşi doğa,
11:14
and if you know where the hole is in the chain-link fence,
234
674280
3096
eğer çitlerdeki kesik yeri biliyorsanız
11:17
you can scramble up to the top
235
677400
2056
yukarıya doğru çıkarak
11:19
and you can find this completely wild meadow
236
679480
2816
tamamıyla vahşi çayırı Philadelphia şehrinin
11:22
just floating above the city of Philadelphia.
237
682320
2160
üzerinde uçuşuyor bulabilirsiniz.
11:25
Every single one of these plants grew from a seed
238
685200
2336
Tüm bu bitkiler kendini oraya ekmiş
11:27
that planted itself there.
239
687560
1336
tohumlardan büyüdüler.
11:28
This is completely autonomous, self-willed nature.
240
688920
2936
Bu tamamıyla özerk, kendi iradesiyle yetişmiş doğa.
11:31
And it's right in the middle of the city.
241
691880
2256
Ve şehrin tam ortasında.
11:34
And they've sent people up there to do sort of biosurveys,
242
694160
3216
Ve oraya biyolojik araştırmalar yapmaları için birçok insan yollandı
11:37
and there are over 50 plant species up there.
243
697400
2440
ve orada 50'den fazla bitki çeşidi var.
11:40
And it's not just plants.
244
700560
1256
Ve sadece bitkiler değil.
11:41
This is an ecosystem, a functioning ecosystem.
245
701840
3496
Bu bir ekosistem, işlevsel bir ekosistem.
11:45
It's creating soil. It's sequestering carbon.
246
705360
2456
Toprak oluşturuyor. Karbon ayrışımı yapıyor.
11:47
There's pollination going on.
247
707840
1896
Polen yayma gerçekleşiyor.
11:49
I mean, this is really an ecosystem.
248
709760
1960
Demeye çalıştığım, burası tam bir ekosistem.
11:53
So scientists have started calling ecosystems like these "novel ecosystems,"
249
713400
3856
Bilim insanları böyle ekosistemlere ''özgün ekosistemler,'' demeye başladı,
11:57
because they're often dominated by non-native species,
250
717280
2576
çünkü çoğunlukla yerel olmayan türlerin hâkimiyeti görülüyor
11:59
and because they're just super weird.
251
719880
1736
ve bu çok garip.
12:01
They're just unlike anything we've ever seen before.
252
721640
2456
Daha önceden gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyorlar.
12:04
For so long, we dismissed all these novel ecosystems as trash.
253
724120
4016
Uzun süredir bu tür ekosistemlerin kıymetini bilemedik.
12:08
We're talking about regrown agricultural fields,
254
728160
2416
Yeniden faaliyete açılan tarım alanları,
12:10
timber plantations that are not being managed on a day-to-day basis,
255
730600
3576
her gün kontrol edilmeyen endüstriyel ormanlar, yok olan ormanların
12:14
second-growth forests generally, the entire East Coast,
256
734200
2656
yeniden kazanımından bahsediyoruz.
12:16
where after agriculture moved west, the forest sprung up.
257
736880
4136
Tarımın batıya kaymasıyla tüm Doğu Yakası'nda ormanlar oluştu.
12:21
And of course, pretty much all of Hawaii,
258
741040
2616
Ve tabii ki de Hawaii, 'özgün ekosistemin' genel algı
12:23
where novel ecosystems are the norm,
259
743680
2816
hâline geldiği,
12:26
where exotic species totally dominate.
260
746520
2576
egzotik türlerin tamamıyla hâkimiyet kurduğu yerlerden.
12:29
This forest here has Queensland maple,
261
749120
2416
Buradaki ormanda Queensland isfendanı,
12:31
it has sword ferns from Southeast Asia.
262
751560
2840
Güneydoğu Asya'dan eğrelti otu yetişiyor.
12:35
You can make your own novel ecosystem, too.
263
755160
2056
Kendi özgün ekosisteminizi de yaratabilirsiniz.
12:37
It's really simple.
264
757240
1216
Çok basit.
12:38
You just stop mowing your lawn.
265
758480
1496
Bahçenizi biçmeyi bırakarak.
12:40
(Laughter)
266
760000
1576
(Gülüşmeler)
12:41
Ilkka Hanski was an ecologist in Finland, and he did this experiment himself.
267
761600
3696
Ilkka Hanski Finlandiya'da bir ekolojist ve bu deneyi kendisi gerçekleştirdi.
12:45
He just stopped mowing his lawn,
268
765320
1576
Arka bahçesini biçmeyi bıraktı
12:46
and after a few years, he had some grad students come,
269
766920
2536
ve birkaç yıl sonra, bazı yüksek lisans öğrencileri
12:49
and they did sort of a bio-blitz of his backyard,
270
769480
2496
bahçedeki çeşitliliği anlamak için kapsamlı bir
12:52
and they found 375 plant species,
271
772000
4256
çalışma ile ikisi tükenme riskinde olan
12:56
including two endangered species.
272
776280
2120
375 bitki türüne rastladılar.
12:59
So when you're up there on that future High Line of Philadelphia,
273
779560
6456
Philadelphia'daki vahşi doğayla
çevrili geleceğin High Line'ına çıktığınızda,
13:06
surrounded by this wildness,
274
786040
1816
13:07
surrounded by this diversity, this abundance, this vibrance,
275
787880
3776
çok çeşitlilikle çevrili, bu berekete, bu dinamizme
13:11
you can look over the side
276
791680
1256
kenardan baktığınızda
13:12
and you can see a local playground for a local school,
277
792960
3256
yerel bir okulun oyun alanını görebiliyorsunuz
13:16
and that's what it looks like.
278
796240
1936
ve bu şekilde görünüyor.
13:18
These children have, that --
279
798200
2016
Bu çocuklar ona sahip --
13:20
You know, under my definition,
280
800240
1456
Benim tanımım altında
13:21
there's a lot of the planet that counts as nature,
281
801720
2376
gezegenin doğa sayılan birçok yeri var.
Ama burası doğa sayılmayacak ender yerlerden.
13:24
but this would be one of the few places that wouldn't count as nature.
282
804120
3336
Burada insanlar dışında hiçbir şey yok. Ne bir bitki, ne bir hayvan.
13:27
There's nothing there except humans, no other plants, no other animals.
283
807480
3376
13:30
And what I really wanted to do
284
810880
1456
Ve asıl yapmak istediğim
13:32
was just, like, throw a ladder over the side
285
812360
2096
yandan bir merdiven atmak
13:34
and get all these kids to come up with me into this cool meadow.
286
814480
3536
ve tüm çocukları alıp bu güzel çayıra gelmek.
13:38
In a way, I feel like this is the choice that faces us.
287
818040
3296
Bir yandan, bunun karşımızda duran bir seçim olduğunu düşünüyorum.
13:41
If we dismiss these new natures as not acceptable or trashy or no good,
288
821360
4600
Bu yeni doğaları kabul edilemez veya değersiz veya kötü buluyorsak,
13:47
we might as well just pave them over.
289
827040
2576
buralara da beton döşeyebiliriz.
13:49
And in a world where everything is changing,
290
829640
2536
Bu kadar değişken bir dünyada
13:52
we need to be very careful about how we define nature.
291
832200
2800
doğayı da nasıl tanımladığımıza çok dikkat etmeliyiz.
13:55
In order not to steal it from our children,
292
835800
2056
Doğayı çocuklarımızdan çalmamak için
13:57
we have to do two things.
293
837880
1936
iki şey yapmalıyız.
13:59
First, we cannot define nature as that which is untouched.
294
839840
3840
Öncelikle, doğayı dokunulmamış bir şey olarak tanımlayamayız.
14:04
This never made any sense anyway.
295
844360
1576
Bu hiçbir zaman anlamlı olmadı.
14:05
Nature has not been untouched for thousands of years.
296
845960
2496
Doğa bin yıllardır dokunulmamış değildi.
14:08
And it excludes most of the nature that most people can visit
297
848480
3816
Bu çoğu insanın ziyaret edebileceği,
14:12
and have a relationship with,
298
852320
1976
bağ kurabileceği doğayı dâhil etmiyor.
14:14
including only nature that children cannot touch.
299
854320
3400
Sadece çocukların dokunamayacağı doğayı kapsıyor.
14:18
Which brings me to the second thing that we have to do,
300
858360
2616
Bu da beni ikinci yapmamız gereken şeye getiriyor.
14:21
which is that we have to let children touch nature,
301
861000
2496
O da çocuklarımızın doğaya dokunmasına izin vermek,
14:23
because that which is untouched is unloved.
302
863520
2496
çünkü dokunulmayan şey sevilmeyen şeydir.
14:26
(Applause)
303
866040
2960
(Alkış)
14:35
We face some pretty grim environmental challenges on this planet.
304
875400
3736
Bu gezegende birçok zalim çevresel sorunla karşı karşıyayız.
14:39
Climate change is among them.
305
879160
1536
Küresel ısınma bunların arasında.
14:40
There's others too: habitat loss is my favorite thing
306
880720
2496
Başkaları da var: Doğal yaşam alanlarının kaybı
14:43
to freak out about in the middle of the night.
307
883240
2696
gece yarısı çıldırmam için en sevdiğim nedenlerden.
14:45
But in order to solve them,
308
885960
1336
Ama bu sorunları çözmek için,
14:47
we need people -- smart, dedicated people --
309
887320
2736
insanlara ihtiyacımız var -- zeki, doğaya değer veren,
14:50
who care about nature.
310
890080
1776
ona kendini adayacak insanlara.
14:51
And the only way we're going to raise up a generation of people
311
891880
2976
Ve doğaya değer veren bir jenerasyon
14:54
who care about nature
312
894880
1216
yetiştirmenin tek yolu
14:56
is by letting them touch nature.
313
896120
2176
onların doğaya dokunmasına izin vermek.
14:58
I have a Fort Theory of Ecology,
314
898320
2296
Ekoloji için bir kale teorim,
15:00
Fort Theory of Conservation.
315
900640
1896
çevreyi koruma için bir kale teorim var.
15:02
Every ecologist I know, every conservation biologist I know,
316
902560
3216
Bildiğim her ekolojist, çevre koruma biyoloğu,
15:05
every conservation professional I know,
317
905800
1896
çevre koruma profesyoneli
15:07
built forts when they were kids.
318
907720
2200
küçükken kale yapardı.
15:10
If we have a generation that doesn't know how to build a fort,
319
910840
2936
Kale yapmayı bilmeyen bir jenerasyonumuz olursa,
15:13
we'll have a generation that doesn't know how to care about nature.
320
913800
3176
doğaya önem vermeyen bir jenerasyonumuz olur.
15:17
And I don't want to be the one to tell this kid,
321
917000
2256
Ve özel bir programla Philadelphia'daki
15:19
who is on a special program
322
919280
1336
fakir mahalle çocuklarını
15:20
that takes Philadelphia kids from poor neighborhoods
323
920640
2456
şehir parklarına götüren
15:23
and takes them to city parks,
324
923120
1416
olarak ona,
15:24
I don't want to be the one to tell him that the flower he's holding
325
924560
3176
elinde tuttuğu çiçeğin yabani, istilacı bir ot olduğunu ve
15:27
is a non-native invasive weed that he should throw away as trash.
326
927760
3080
onu çöpe atması gerektiğini söyleyen olmak istemiyorum.
15:31
I think I would much rather learn from this boy
327
931760
3176
Çocuktan, bu bitkinin nereden gelirse gelsin çok güzel olduğunu
15:34
that no matter where this plant comes from,
328
934960
2656
ve dokunulmayı ve takdir edilmeyi hak ettiğini öğrenmeyi
15:37
it is beautiful, and it deserves to be touched and appreciated.
329
937640
4176
fazlasıyla tercih ediyorum.
15:41
Thank you.
330
941840
1216
Teşekkür ederim.
15:43
(Applause)
331
943080
8190
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7