T. Boone Pickens: Let's transform energy -- with natural gas

T. Boone Pickens: Let's transform energy -- with natural gas

Çeviri: Semanur IŞIK Gözden geçirme: Sevgül Demir

I'm a believer.

İnançlı bir insanım.

I'm a believer in global warming,

Küresel ısınmaya inanıyorum

and my record is good

ve konu hakkında

on the subject.

sicilim iyidir.

But my subject

Fakat benim konum

is national security.

ulusal güvenlik.

We have to get off of oil purchased

Düşmandan satın aldığımız

from the enemy.

petrolden paçamızı kurtarmalıyız.

I'm talking about OPEC oil.

OPEC petrolünden bahsediyorum.

And let me take you back

Sizi bundan 100 yıl

100 years

öncesine

to 1912.

1912 yılına götüreyim.

You're probably thinking that was my birth year.

Büyük ihtimalle bunun benim doğum tarihim olduğunu düşünüyorsunuz.

(Laughter)

(Kahkahalar)

It wasn't. It was 1928.

Değil, 1928 doğumluyum.

But go back to 1912,

1912'ye

100 years ago,

100 yıl öncesine dönün

and look at that point

ve ülkemizin

what we, our country, was faced with.

o zamanlar ne ile karşı karşıya olduğuna bakın.

It's the same energy question

Bugünkü

that you're looking at today,

enerji sorunuyla aynı

but it's different sources of fuel.

fakat akaryakıt kaynakları farklı.

A hundred years ago

Yüz yıl önce

we were looking at coal, of course,

kömüre bakıyorduk

and we were looking at whale oil

balina yağına bakıyorduk

and we were looking at crude oil.

ve ham petrole odaklanmıştık.

At that point,

Bu noktada

we were looking for a fuel

yakıt bulmaya çalışıyorduk,

that was cleaner,

daha temiz

it was cheaper,

ve daha ucuz

and it wasn't ours though,

ama bu bizim değildi,

it was theirs.

onlarındı.

So at that point, 1912,

Dolayısıyla bu noktada, 1912 yılında,

we selected crude oil over whale oil

ham petrolü balina yağına

and some more coal.

ve biraz daha fazla kömüre tercih ettik.

But as we moved on

Fakat günümüze geldiğimizde,

to the period now, 100 years later,

100 sene sonra,

we're back really

kendimizi bir karar noktasında

at another decision point.

daha buluyoruz.

What is the decision point?

Peki karar noktası ne?

It's what we're going to use

Karar noktası

in the future.

bizim gelecekte ne kullanacağımız.

So from here,

Bu yüzden şimdiden,

it's pretty clear to me,

bana göre oldukça açık,

we would prefer to have

daha temiz, daha ucuz,

cleaner, cheaper,

yerli, bizim olan,

domestic, ours --

sahip olduğumuz,

and we have that, we have that --

doğal gazı

kullanmayı tercih etmeliyiz.

which is natural gas.

İşte,

So here you are,

that the cost of all this to the world

bunun tüm dünyaya masrafı

is 89 million barrels of oil,

günde 89 milyon varil petrol,

give or take a few barrels, every day.

birkaç tane ver veya al.

And the cost annually

Yıllık masraf

is three trillion dollars.

üç trilyon dolar.

And one trillion of that

Bunun bir trilyonu

goes to OPEC.

OPEC'e gidiyor.

That has got to be stopped.

Bunun durdurulması gerek.

Now if you look at the cost of OPEC,

OPEC maliyetine bakarsanız

it cost seven trillion dollars --

yedi trilyon dolar --geçen yılki

on the Milken Institute study last year --

Milken Enstitüsü çalışmasına göre--

seven trillion dollars

1976'dan beri

since 1976,

is what we paid for oil from OPEC.

petrol için OPEC'e ödediğimiz miktar

Now that includes the cost of military

yedi trilyon dolar.

and the cost of the fuel both.

Şu an ordu giderleri de

yakıt giderleri de buna dahil.

But it's the greatest transfer of wealth,

Bu insanlık tarihinde,

bir gruptan diğerine yapılan

from one group to another

en büyük servet transferi.

in the history of mankind.

And it continues.

Ve bu devam ediyor.

Now when you look

Servet transferinin yapıldığı yere

at where is the transfer of wealth,

baktığınızda,

you can see here

Orta-Doğuya,

that we have the arrows

bizden uzağa giden

going into the Mid-East

oklar olduğunu

and away from us.

görebilirsiniz.

And with that,

Bununla, kendimizi

we have found ourselves

dünya polisi olarak

buluruz.

to be the world's policemen.

Dünyanın güvenliğini sağlıyoruz,

We are policing the world,

bunu nasıl yapıyoruz?

and how are we doing that?

I know the response to this.

Bunun cevabını biliyorum.

I would bet there aren't 10 percent of you in the room

Bahse girerim, bu odada dünyada kaç tane

that know how many aircraft carriers there are in the world.

uçak gemisi olduğunu bilenler yüzde 10'u bulmaz.

Raise your hand if you think you know.

Bildiğini düşünenler el kaldırsın.

There are 12.

One is under construction by the Chinese

12 tane var.

Bir tanesi Çin tarafından yapılmakta,

and the other 11 belong to us.

diğer 11'i bize ait.

Why do we have 11 aircraft carriers?

Neden 11 tane uçak gemimiz var?

Do we have a corner on the market?

Piyasada bir köşemiz mi var?

Are we smarter than anybody else? I'm not sure.

Diğerlerinden daha mı akıllıyız? Emin değilim.

If you look at where they're located --

Nerede olduklarına bakacak olursak --

and on this slide it's the red blobs on there --

there are five that are operating in the Mid-East,

bu slaytta oradaki kırmızı noktalar--

beş tanesi Orta-Doğu'da faaliyet göstermekte

and the rest of them are in the United States.

ve geri kalanı da Birleşik Devletler'de.

They just move back to the Mid-East and those come back.

Sadece Orta Doğu'ya geri dönüyorlar ve geri geliyorlar.

So actually most of the 11 we have

Yani aslında sahip olduğumuz 11 uçak gemisinin çoğu

are tied up in the Mid-East.

Orta-Doğu'da meşgul.

Why? Why are they in the Mid-East?

Neden? Neden Orta-Doğu'dalar?

They're there to control,

Denetlemek için,

keep the shipping lanes open

nakliye rotalarını açık tutmak için ve

and make oil available.

petrolü ulaşılabilir kılmak için oradalar.

And the United States uses about 20 million barrels a day,

ABD günde yaklaşık 20 milyon varil

which is about 25 percent of all the oil used

petrol kullanıyor ki bu her gün dünyada kullanılan

petrolün neredeyse yüzde 25'i.

everyday in the world.

Biz bunu nüfusun yüzde dördü ile yapıyoruz.

And we're doing it with four percent of the population.

Somehow that doesn't seem right.

Nedense bu doğru görünmüyor.

That's not sustainable.

Bu sürdürülemez.

So where do we go from here?

Öyleyse buradan nereye gideceğiz?

Does that continue?

Bu devam edecek mi?

Yes, it's going to continue.

Evet, devam edecek.

The slide you're looking at here

Baktığınız slayt

is 1990 to 2040.

1990-2040 arasında.

Over that period

Bu süre zarfında

you are going to double your demand.

talebinizi ikiye katlayacaksınız.

And when you look at what we're using the oil for,

Petrolü ne için kullandığımıza baktığınızda,

70 percent of it

yüzde 70'inin taşıt yakıtı için

is used for transportation fuel.

So when somebody says,

kullanıldığını göreceksiniz.

"Let's go more nuclear,

Biri, "daha nükleer olalım,

let's go wind, let's go solar,"

hadi rüzgar kullanalım,

fine; I'm for anything American,

hadi güneşi kullanalım" dediğinde,

pekala, Amerikan olan herhangi biri olur

anything American.

Amerikan olan herhangi biri.

But if you're going to do anything

Ama eğer yabancı petrole bağımlı

about the dependency on foreign oil,

bir şey yapacaksan

you have to address transportation.

taşıtlardan bahsetmek zorundasın.

So here we are

using 20 million barrels a day --

Günde 20 milyon varil

petrol kullanıyoruz,

producing eight, importing 12,

8 milyon varili üretiyor,

and from the 12,

12 milyonunu ithal ediyoruz,

five comes from OPEC.

bu 12'den 5'i OPEC'ten geliyor.

When you look at the biggest user and the second largest user,

En büyük ve en büyük ikinci kullanıcıya baktığınızda,

we use 20 million barrels

biz 20 milyon varil kullanırken,

and the Chinese use 10.

Çin 10 milyon varil kullanıyor.

The Chinese have a little bit better plan --

Çin'in biraz daha iyi bir planı var--

en azından planı var;

or they have a plan;

bizim planımız yok.

we have no plan.

Bizim, Amerikan tarihi boyunca

In the history of America,

hiç enerji planımız olmadı.

we've never had an energy plan.

We don't even realize the resources

Biz elimizdeki kaynakları

that we have available to us.

bile bilmiyoruz.

If you take the last 10 years

Son 10 yılı

and bring forward,

ele alırsak,

you've transferred to OPEC a trillion dollars.

OPEC'e bir trilyon dolar transfer ettik.

If you go forward the next 10 years

Bundan 10 yıl ileri gitsek

and cap the price of oil at 100 dollars a barrel,

ve bir varil petrolün fiyatını 100 dolarla kapatsak,

you will pay 2.2 trillion.

2.2 trilyon ödeyeceğiz.

That's not sustainable either.

Bu da sürdürülebilir değil.

But the days of cheap oil are over.

Ucuz petrol günleri bitti.

They're over.

O günler bitti.

They make it very clear to you,

Suudiler, sosyal taahhütlerini yerine getirmek için

the Saudis do,

bir varile 94 dolar almaları gerektiğini

they have to have 94 dollars a barrel

çok net bir şekilde

to make their social commitments.

ifade ettiler.

Now I had people in Washington last week told me,

Geçen hafta Washington'da bana,

"Suudiler bir varil petrolü

he said, "The Saudis can produce the oil

5 dolara üretebiliyorlar.

for five dollars a barrel.

Bunun taahhütle ilgisi yok.

That has nothing to do with it.

It's what they have to pay for

Onların petrol için ödemesi gereken miktar o

is what we are going to pay for oil."

bizim ödememiz gereken bu." dedi biri.

There is no free market for oil.

Petrolün serbest piyasası yok.

The oil is priced off the margin.

Petrol marjı (kar) üzerinden fiyatlandırılır.

And the OPEC nations

Petrolü fiyatlandıran ülkeler ise

are the ones that price the oil.

OPEC ülkeleri.

So where are we headed from here?

Peki buradan nereye gidiyoruz?

We're headed to natural gas.

Doğal gaza gidiyoruz.

Natural gas will do everything

Doğal gazla istediğimiz her şeyi

we want it to do.

yapabiliriz.

It's 130 octane fuel.

Doğal gaz 130 oktan yakıt.

It's 25 percent cleaner than oil.

Petrolden yüzde 25 daha temiz.

It's ours, we have an abundance of it.

Bize ait ve doğal gaz açısından zenginiz.

And it does not require a refinery.

Rafineri gerektirmiyor.

It comes out of the ground at 130 octane.

130 oktanda yerden çıkıyor.

Run it through the separator and you're ready to use it.

Filtreden geçtikten sonra kullanılmaya hazır.

It's going to be very simple for us to use.

Kullanmamız çok kolay olacak.

It's going to be simple to accomplish this.

Bunu başarmak kolay olacak.

You're going to find, and I'll tell you in just a minute,

Bunun gerçekleşmesi için aradığınız şeyi,

what you're looking for to make it happen.

hemen söyleyeceğim, bulacaksınız.

But here you can look at the list.

Listeye bakabilirsiniz.

Natural gas will fit all of those.

Doğal gaz hepsine uyacak.

It will replace or be able to be used for that.

Yerini alacak veya bunun için kullanılacak.

It's for power generation, transportation,

Enerji üretimi, ulaşım için kullanılıyor,

it's peaking fuel, it's all those.

yakıtı artırıyor, hepsi bu.

Do we have enough natural gas?

Yeteri kadar doğal gazımız var mı?

Look at the bar on the left. It's 24 trillion.

Soldaki çizgiye bakın. 24 trilyon.

It's what we use a year.

Bu kullandığımız yıllık miktar.

Go forward

Enerji Bilgi Yönetim İdaresi'nden

and the estimates that you have

aldığınız tahminlere,

from the EIA and onto the industry estimates --

ve endüstri tahminlerine göre--

the industry knows what they're talking about --

endüstri ne hakkında konuşulduğunu biliyor --

we've got 4,000 trillion cubic feet

Elimizde mevcut olan 4.000 trilyon feet küp

of natural gas that's available to us.

(113.2674 metre küp) doğal gaz var.

How does that translate

Bu kaç varil petrole

to barrels of oil equivalent?

eşdeğer demektir?

It would be three times

Suudilerin sahip olduklarını

what the Saudis claim they have.

iddia ettiklerini üçe katlar.

And they claim they have 250 billion barrels of oil,

250 milyon varil petrolleri olduğunu

which I do not believe.

iddia ediyorlar, ki ben buna inanmıyorum.

I think it's probably 175 billion barrels.

Muhtemelen 175 milyon varil vardır.

But anyway, whether they say they're right or whatever,

Her neyse, söyledikleri doğru veya değil,

we have plenty of natural gas.

bol miktarda doğal gazımız var.

So I have tried to target

Doğal gazı nerelerde kullanabileceğimize

on where we use the natural gas.

odaklanmayı denedim.

And where I've targeted

Odaklandığım yer

is on the heavy-duty trucks.

ağır yük kamyonlarıydı.

There are eight million of them.

8 milyon ağır yük kamyonu var.

You take eight million trucks --

8 milyon ağır yük kamyonunu al--

these are 18-wheelers --

18 tekerlekli kamyonlar --

and take them to natural gas,

ve doğal gazla çalıştır,

reduce carbon by 30 percent,

karbonu yüzde 30 oranında azalt,

it is cheaper

daha ucuz,

and it will cut our imports

ithalatımızı 3 milyon varile

three million barrels.

indirecektir.

So you will cut 60 percent off of OPEC

8 milyon kamyonla,

with eight million trucks.

OPEC'in yüzde 60'ını kesersin.

There are 250 million vehicles in America.

Amerika'da 250 milyon taşıt var.

So what you have

Sahip olduğumuz doğal gaz,

is natural gas is the bridge fuel,

köprü yakıt,

is the way I see it.

ben onu böyle görüyorum.

I don't have to worry

Yaşımdaki köprü için

about the bridge to where at my age.

endişelenmeme gerek yok.

(Laughter)

(Kahkahalar)

That's your concern.

Bu sizin endişeniz.

But when you look at the natural gas we have

Sahip olduğumuz doğal gaza bakarsanız,

it could very well be

doğal gaza giden

the bridge to natural gas,

köprü olabilir,

because you have plenty of natural gas.

çünkü bol miktarda doğal gaz var.

But as I said, I'm for anything American.

Söylediğim gibi, Amerikan olan her şeye varım.

Now let me take you -- I've been a realist --

Şu ana kadar realisttim,

I went from theorist early to realist.

önce teoristtim, realist oldum.

I'm back to theorist again.

Şimdi tekrar teoristim.

If you look at the world,

Eğer dünyaya bakarsanız,

you have methane hydrates in the ocean

her kıtanın etrafındaki

okyanusta metan hidrat var.

around every continent.

And here you can see methane,

Burada metanı görebilirsiniz,

eğer buradan gidiyorsanız,

if that's the way you're going to go,

orada bol miktarda metan var--

that there's plenty of methane --

natural gas is methane,

doğal gaz metandır,

methane and natural gas are interchangeable --

metan ve doğal gaz birbirinin yerine geçebilir --

but if you decide

ama eğer biraz metan kullanmaya

that you're going to use some methane --

and I'm gone, so it's up to you --

karar verirsen --

but we do have

ben kaçtım, sana kalmış --

plenty of methane hydrates.

ama oldukça fazla

metan hidratımız var.

So I think I've made my point

Sanırım, Amerika'da kendi kaynaklarımızı

that we have to get on our own resources in America.

kullanmamız gerektiğine dikkat çektim.

If we do --

Eğer yaparsak --

it's costing us a billion dollars a day for oil.

petrol bize günde bir milyar dolara mal oluyor.

And yet, we have no energy plan.

Halen bir enerji planımız yok.

So there's nothing going on

Bu yüzden, o sekiz milyon 18 tekerlekli üzerine

that impresses me

odaklanmaya çalışmak dışında

in Washington on that plan,

beni Washington'da

other than I'm trying to focus

o plan üzerinde

on that eight million 18-wheelers.

etkileyen hiçbir şey yok.

If we could do that,

Bunu yapabilirsek,

bir enerji planına

I think we would take our first step

ilk adımı atacağımızı düşünüyorum.

to an energy plan.

Yapsaydık,

If we did, we could see

kendi kaynaklarımızın herkesin hayal edebileceğinden

that our own resources are easier to use

daha kolay kullanıldığını görebilirdik.

than anybody can imagine.

Thank you.

Teşekkürler.

(Alkışlar)

(Applause)

Chris Anderson: Thanks for that.

Chris Anderson: Bunun için teşekkürler.

So from your point of view,

Sizin bakış açınıza göre,

you had this great Pickens Plan

rüzgar enerjisine dayanan

that was based on wind energy,

büyük Pickens Planınız vardı ve

and you abandoned it basically

ekonomi değiştiği için

because the economics changed.

ondan temelde vazgeçtiniz.

What happened?

Ne oldu?

TBP: I lost 150 million dollars.

TBP: 150 milyon dolar kaybettim.

(Laughter)

(Kahkahalar)

That'll make you abandon something.

Bu seni bir şeylerden vazgeçirir.

No, what happened to us, Chris,

Hayır, bize olan şu, Chris,

is that power, it's priced off the margin.

marj üzerinden fiyatlandırma gücü.

And so the margin is natural gas.

Öyleyse marj doğal gaz.

And at the time I went into the wind business,

Rüzgar işine girdiğimde

natural gas was nine dollars.

doğal gaz dokuz dolardı.

Today it's two dollars and forty cents.

Bugün iki dolar kırk sent.

You cannot do a wind deal

Altı doların altında

under six dollars an MCF.

rüzgar anlaşması yapamazsın.

CA: So what happened was

CA: Olan şu ki, hidrolik kırılma

that, through increased ability

teknolojisini kullanma kabiliyetinin artmasıyla,

to use fracking technology,

hesaplanan doğal gaz türündeki

the calculated reserves of natural gas kind of exploded

rezervlerin patlaması

and the price plummeted,

fiyatların düşmesine neden olarak,

which made wind uncompetitive.

rüzgarı yarış dışı bıraktı.

In a nutshell that's what happened?

Kısacası olan bu mu?

TBP: That's what happened.

TBP: Olan bu.

We found out that we could go to the source rock,

Havzalardaki karbonlu olan

which were the carboniferous shales in the basins.

kaynak kayaya gidebileceğimizi öğrendik.

The first one was Barnett Shale in Texas

İlki Texas'ta Barnett Havzası'nda,

and then the Marcellus up in the Northeast

sonra kuzeydoğudaki Marcellus,

across New York, Pennsylvania, West Virginia;

New York'un karşısında, Pensilvanya, Batı Virginia;

and Haynesville in Louisiana.

ve Louisiana'daki Haynesville.

This stuff is everywhere.

Bu şey her yerde.

We are overwhelmed with natural gas.

Doğal gazla dolup taşmışız.

CA: And now you're a big investor in that and bringing that to market?

CA: Bunun büyük bir yatırımcısısınız ve pazara mı getiriyorsunuz?

TBP: Well you say a big investor.

TBP: Büyük bir yatırımcı diyorsun.

It's my life.

Bu benim hayatım.

I'm a geologist, got out of school in '51,

Ben bir jeoloğum, okuldan 1951'de çıktım,

and I've been in the industry my entire life.

hayatım boyunca endüstrideydim.

Now I do own stocks.

Şimdi kendi stoklarım var.

I'm not a big natural gas producer.

Büyük bir doğal gaz üreticisi değilim.

Somebody the other day said

Geçen gün biri Amerika'daki ikinci en büyük

I was the second largest natural gas producer in the United States.

doğal gaz üreticisi olduğumu söyledi.

Don't I wish.

İstemez miyim.

But no, I'm not. I own stocks.

Değilim, ama kendi stoklarım var.

But I also am in the fueling business.

Aynı zamanda yakıt işindeyim.

CA: But natural gas is a fossil fuel.

CA: Doğal gaz fosil bir yakıt.

You burn it,

Yakıp,

you release CO2.

karbon dioksit salıyorsun.

So you believe in the threat of climate change.

İklim değişikliğinin tehdit altında olduğuna inanıyorsun.

Bu ihtimal neden

Why doesn't that prospect

sizi endişelendirmiyor?

concern you?

TBP: Well you're going to have to use something.

TBP: Bir şeyler kullanmak zorunda kalacaksın.

What do you have to replace it?

Değiştirebileceğin ne var?

(Laughter)

(Kahkahalar)

CA: No, no. The argument that it's a bridge fuel makes sense,

CA: Yok yok. Köprü yakıtı olduğu görüşü mantıklı

because the amount of CO2 per unit of energy

çünkü enerji birimi başına karbon dioksit miktarı

petrol ve kömürden daha düşük, değil mi?

is lower than oil and coal, correct?

And so everyone can be at least happy

Böylece herkes en azından kömür

to see a shift from coal or oil to natural gas.

veya petrolden doğal gaza geçişi görmekten mutlu olabilir.

But if that's it

Eğer öyleyse

and that becomes the reason

ve bu yenilenebilir enerjilere

that renewables don't get invested in,

yatırım yapılmamasının bir nedeni haline gelirse

then, long-term, we're screwed anyway, right?

yine de uzun vadede mahvolduk, değil mi?

TBP: Well I'm not ready to give up,

TBP: Pes etmeye hazır değilim,

but Jim and I talked

Jim gittiğinde o ve ben

there as he left,

konuştuk ve

and I said, "How do you feel about natural gas?"

"Doğal gazla ilgili ne hissediyorsun?" dedim,

And he said, "Well it's a bridge fuel, is what it is."

"Doğal gaz bir köprü yakıtı, neyse o." dedi.

And I said, "Bridge to what?

"Neye köprü?"

Where are we headed?"

"Nereye gidiyoruz?" dedim.

See but again, I told you, I don't have to worry with that.

Söyledim, bunun için endişelenmeme gerek yok.

You all do.

Hepiniz yapıyorsunuz.

CA: But I don't think that's right, Boone.

CA: Bence bu doğru değil, Boone.

I think you're a person who believes in your legacy.

Bence sen kendi mirasına inanan birisin.

You've made the money you need.

İhtiyacın olan parayı kazandın.

You're one of the few people in a position

Tartışmayı gerçekten hızlandıracak

to really swing the debate.

konumda olan birkaç kişiden birisin.

Karbon konusunda bir çeşit fiyat fikrini destekliyor musun?

Do you support the idea of some kind of price on carbon?

Does that make sense?

Mantıklı mı?

TBP: I don't like that

TBP: Bundan hoşlanmadım çünkü

because it ends up the government is going to run the program.

programı hükümetin yönetmesiyle sonuçlanıyor.

I can tell you it will be a failure.

Bunun bir hata olduğunu söyleyebilrim.

The government is not successful

Hükümet bu işlerde

başarılı değil.

on these things.

Başarılı değiller, bu kötü bir anlaşma.

They just aren't, it's a bad deal.

Look at Solyndra, or whatever it was.

Solyndra'ya ya da her neydiyse ona bak.

I mean, that was told to be a bad idea 10 times,

Kötü bir fikir olduğunu 10 kez söylediler,

they went ahead and did it anyway.

devam ettiler ve yine de yaptılar.

But that only blew out 500 million.

500 milyon kaybettirdi.

I think it's closer to a billion.

Sanırım bir milyara yakın.

But Chris, I think where we're headed,

Uzun vadede

nereye gittiğimizi düşünüyorum Chris,

the long-term,

tekrar nükleer enerjiye dönmemizde benim için sorun yok.

I don't mind going back to nuclear.

And I can tell you what the last page

Sana raporun yazması beş yıl sürecek

of the report that will take them five years to write

son sayfasının

will be.

ne olacağını söyleyeyim.

Bir, faya dönüştürücü inşa etme.

One, don't build a reformer on a fault.

(Laughter)

(Kahkahalar)

And number two,

İki,

okyanusa dönüştürücü inşa etme.

do not build a reformer on the ocean.

And now I think reformers are safe.

Bence dönüştürücüler artık güvenli.

Move them inland

Döüştürücüleri karaya taşı,

and on very stable ground

ve

çok sağlam bir zemine inşa et.

and build the reformers.

Nükleer reaktörde yanlış bir şey yok.

There isn't anything wrong with nuke.

You're going to have to have energy. There is no question.

Enerjiye sahip olmalısın. Tartışmasız.

You can't -- okay.

Yapamazsın -- tamam.

CA: One of the questions from the audience

CA: Dinleyicilerden gelen sorulardan biri şu,

is, with fracking and the natural gas process,

hidrolik kırılma ve doğal gaz süreciyle

what about the problem of methane leaking from that,

sızan, küresel ısınma için

karbon dioksitten

methane being a worse global warming gas

daha kötü olan metana ne olacak?

than CO2?

Is that a concern?

Bu endişelenecek bir şey mi?

TBP: Fracking? What is fracking?

TBP: Hidrolik kırılma mı? Hidrolik kırılma ne?

CA: Fracking.

CA: Hidrolik kırılma.

TBP: I'm teasing.

TBP: Takılıyorum.

(Laughter)

(Kahkahalar)

CA: We've got a little bit of accent incompatibility here, you know.

CA: Biraz aksan uyumsuzluğumuz var.

TBP: No, let me tell you,

TBP: Sana söyleyeyim,

I've told you what my age was.

yaşımı söylemiştim.

I got out of school in '51.

Okuldan 1951'de çıktım.

I witnessed my first frack job

Hidrolik kırılma işine ilk

at border Texas in 1953.

1953'te Teksas sınırında şahit olmuştum.

Fracking came out in '47,

Hidrolik kırılma 1947'de ortaya çıktı.

and don't believe for a minute

Başkanımız çıkıp

when our president gets up there

Enerji Bakanlığı'nın hidrolik kırılmayı

and says the Department of Energy 30 years ago

30 yıl önce geliştirdiğini söylediğinde

developed fracking.

ona inanmayın.

I don't know what in the hell he's talking about.

Neden bahsettiğini bilmiyorum.

I mean seriously, the Department of Energy

Ciddiyim, Enerji Bakanlığı'nın

did not have anything to do with fracking.

hidrolik kırılmayla bir ilgisi yoktu.

The first frack job was in '47.

İlk hidrolik kırılma 1947'de yapıldı.

I saw my first one in '53.

Ben ilk 1953'te gördüm.

Hayatım boyunca 3.000'den fazla kuyu açtım.

I've fracked over 3,000 wells in my life.

Never had a problem

Hiçbir akiferi (yeraltı su tabakası)

with messing up an aquifer or anything else.

veya başka bir şeyi bozmadım.

Now the largest aquifer in North America

Kuzey Amerika'daki en büyük akifer

is from Midland, Texas to the South Dakota border,

Midland, Teksas'tan Güney Dakota sınırına kadar,

across eight states --

sekiz eyalet boyunca --

big aquifer:

büyük akifer:

Ogallala, Triassic age.

Ogallala, Triyas dönemi.

There had to have been 800,000 wells fracked

Oklahoma, Teksas ve Kansas'ta

in Oklahoma, Texas, Kansas

bu akiferde

800.000 tane açılmış kuyu olmalıydı.

in that aquifer.

There's no problems.

Hiçbir problem yok.

I don't understand why

Medyanın neden Doğu Pensilvanya'ya

the media is focused on Eastern Pennsylvania.

odaklandığını anlamıyorum.

CA: All right, so you don't support a carbon tax of any kind

CA: Öyleyse, herhangi bir karbon vergisini

or a price on carbon.

veya karbon ücretlendirmesini desteklemiyorsunuz.

Your picture then I guess

Dünyanın fosil yakıtlardan nasıl kurtulduğuna dair fikriniz

of how the world eventually gets off fossil fuels

nihayetinde bir gün güneş ve nükleer maliyetleri

is through innovation ultimately,

rekabetçi hale getireceğimiz

that we'll someday make solar and nuclear cost competitive?

yenilikten geçiyor sanırım?

TBP: Solar and wind, Jim and I agreed on that in 13 seconds.

TBP: Güneş ve rüzgar, Jim ve ben bu konuda 13 saniyede anlaştık.

That is, it's going to be a small part,

Küçük bir bölümü olacak,

because you can't rely on it.

çünkü güvenemezsin.

CA: So how does the world get off fossil fuels?

CA: Peki dünya fosil yakıtlardan nasıl kurtulacak?

TBP: How do we get there?

TBP: Nasıl mı kurtuluruz?

We have so much natural gas,

Çok fazla doğal gazımız var.

a day will not come

"Artık doğal gaz kullanmayalım."

where you say, "Well let's don't use that anymore."

dediğiniz bir gün olmayacak.

You'll keep using it. It is the cleanest of all.

Kullanmaya devam edeceksiniz. En temizi doğal gaz.

And if you look at California,

Kaliforniya'ya baktığınızda

they use 2,500 buses.

2.500 otobüs kullanıyorlar.

LAMTA have been on natural gas

Los Angeles Büyükşehir Ulaşım Otoritesi

for 25 years.

25 yıldır doğal gaz kullanıyor.

The Ft. Worth T

Fort Worth Teksas Ulaşım Otoritesi de

has been on it for 25 years.

25 yıldır doğal gaz kullanıyor.

Why? Air quality was the reason they used natural gas

Neden peki? Doğal gaz kullanmalarının

and got away from diesel.

ve dizelden uzaklaşmalarının sebebi hava kalitesiydi.

Why are all the trash trucks today in Southern California

Bugün neden Güney Kaliforniya'da

on natural gas?

çöp kamyonları doğal gaz kullanıyor?

It's because of air quality.

Hava kalitesi yüzünden.

I know what you're telling me, and I'm not disagreeing with you.

Ne söylediğini biliyorum, sana karşı çıkmıyorum.

How in the hell can we get off the natural gas at some point?

Önünde sonunda doğal gazdan nasıl kurtulabilriz?

And I say, that is your problem.

Bu senin problemin derim.

(Laughter)

(Kahkahalar)

CA: All right,

CA: Peki öyleyse,

so it's the bridge fuel.

doğal gaz köprü yakıt.

What is at the other end of that bridge

Köprünün diğer ucunda olan,

is for this audience to figure out.

bu dinleyicinin anlayabilmesi.

If someone comes to you with a plan

Eğer biri size kâr için değil de

that really looks like it might be part of this solution,

gezegenimizin gelecekteki sağlığı

are you ready to invest in those technologies,

için maksimize edilmiş bu çözümün

even if they aren't maximized for profits,

bir parçası gibi görünen bir planla gelirse

they might be maximized for the future health of the planet?

bu teknolojilere yatırım yapmaya hazır mısınız?

TBP: I lost 150 million on the wind, okay.

TBP: Rüzgarda 150 milyon zarar ettim.

Yeah, sure, I'm game for it.

Tabi ki, buna hazırım.

Because, again,

Çünkü tekrar söylüyorum

I'm trying to get energy solved for America.

Amerika'nın enerji sorununu çözmeye çalışıyorum.

And anything American

Amerikan olan her şey

will work for me.

benim işime yarar.

CA: Boone, I really, really appreciate you coming here,

CA: Boone, buraya geldiğin için,

engaging in this conversation.

bu sohbete katıldığın için gerçekten çok minnettarım.

I think there's a lot of people who will want to engage with you.

Bence seninle sohbet etmek isteyen birçok insan var.

And that was a real gift you gave this audience.

Bu seyirciye verebileceğin en güzel armağan.

Thank you so much. (TBP: You bet, Chris. Thank you.)

Çok teşekkürler. (TBP: Kesinlikle Chris. Teşekkür ederim.)

(Applause)

(Alkışlar)