The history of human emotions | Tiffany Watt Smith

190,473 views ・ 2018-01-31

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
I would like to begin with a little experiment.
0
12856
2675
Küçük bir deneyle başlamak istiyorum.
00:15
In a moment, I'm going to ask if you would close your eyes
1
15555
3091
Bir anlığına gözlerinizi kapatın
00:18
and see if you can work out
2
18670
1472
ve şu an neler hissettiğinizi
00:20
what emotions you're feeling right now.
3
20166
2910
anlamaya çalışın.
00:23
Now, you're not going to tell anyone or anything.
4
23100
2312
Kimseye bir şey söylemeyeceksiniz.
00:25
The idea is to see how easy or perhaps hard you find it
5
25436
4427
Burada amaç tam olarak ne hissettiğinizi
00:29
to pinpoint exactly what you're feeling.
6
29887
2592
saptamanın ne kadar zor veya kolay olduğunu görmek.
00:32
And I thought I'd give you 10 seconds to do this.
7
32503
3441
10 saniye versem yeter diye düşünüyorum.
00:35
OK?
8
35968
1444
Tamam mı?
00:37
Right, let's start.
9
37436
1687
Pekâlâ, başlayalım.
00:48
OK, that's it, time's up.
10
48150
1377
Tamam, zaman doldu.
00:49
How did it go?
11
49551
1224
Nasıldı?
00:51
You were probably feeling a little bit under pressure,
12
51113
2568
Muhtemelen biraz baskı altında hissettiniz,
00:53
maybe suspicious of the person next to you.
13
53705
2166
belki de yanınızdaki kişiden şüphe duydunuz.
00:55
Did they definitely have their eyes closed?
14
55895
2723
Gözlerini gerçekten kapadılar mı?
00:58
Perhaps you felt some strange, distant worry
15
58642
3210
Belki de bu sabah gönderdiğiniz
01:01
about that email you sent this morning
16
61876
2330
bir eposta yüzünden tuhaf bir endişe hissettiniz
01:04
or excitement about something you've got planned for this evening.
17
64230
3154
veya bu akşam için planladığınız bir şeye heyecan duydunuz.
01:07
Maybe you felt that exhilaration that comes when we get together
18
67408
3145
Belki de böyle bir grupla bir arada olmanın
01:10
in big groups of people like this;
19
70577
1743
coşkusunu hissettiniz;
01:12
the Welsh called it "hwyl,"
20
72344
2168
Gallerliler buna ''hwyl'' diyorlar,
01:14
from the word for boat sails.
21
74536
2350
gemi seyahatlarinden bir kelime.
01:17
Or maybe you felt all of these things.
22
77660
2654
Belki de bunların hepsini hissettiniz.
01:20
There are some emotions which wash the world in a single color,
23
80338
3425
Bunlar dünyayı tek bir renge boyayan bazı duygular,
01:23
like the terror felt as a car skids.
24
83787
3009
tıpkı bir araba kaydığında hissettiğiniz panik gibi.
01:27
But more often, our emotions crowd and jostle together
25
87344
2598
Ancak genellikle duygularımız onları ayırmamızı
01:29
until it is actually quite hard to tell them apart.
26
89966
2837
güçleştirecek şekilde bir araya gelir.
01:33
Some slide past so quickly you'd hardly even notice them,
27
93351
3791
Bazısı öyle hızlı geçer ki fark etmezsiniz bile,
01:37
like the nostalgia that will make you reach out
28
97166
2428
süpermarkette aşina olduğunuz bir markayı
01:39
to grab a familiar brand in the supermarket.
29
99618
2590
uzanıp size aldıran nostalji hissi gibi.
01:42
And then there are others that we hurry away from,
30
102949
2402
Bazılarında da kaçar dururuz,
01:45
fearing that they'll burst on us,
31
105375
1890
üzerimizde patlayacaklarından korkarız,
01:47
like the jealousy that causes you to search a loved one's pockets.
32
107956
3999
sevgilinizin ceplerini aramanıza neden olan kıskançlık gibi.
01:52
And of course, there are some emotions which are so peculiar,
33
112860
2908
Bazı duygular da o kadar gariptir ki
01:55
you might not even know what to call them.
34
115792
2075
onları nasıl adlandıracağınızı bile bilemezsiniz.
01:57
Perhaps sitting there, you had a little tingle of a desire
35
117891
2879
Belki de ünlü bir Fransız sosyologun
02:00
for an emotion one eminent French sociologist called "ilinx,"
36
120794
4318
''ilinks'' adını verdiği bir duyguyu açıklamak istediniz,
02:05
the delirium that comes with minor acts of chaos.
37
125136
3526
küçük kargaşalarla birlikte gelen hezeyan hâli.
02:08
For example, if you stood up right now and emptied the contents of your bag
38
128686
3650
Örneğin şu an ayağa kalkıp çantanızın içindekileri
02:12
all over the floor.
39
132360
1196
yere dökmeniz.
02:13
Perhaps you experienced one of those odd, untranslatable emotions
40
133580
3927
Muhtemelen dilimizde bariz bir karşılığı olmayan
02:17
for which there's no obvious English equivalent.
41
137531
2785
bu tuhaf, çevrilmeyen duygulardan birini hissettiniz.
02:20
You might have felt the feeling the Dutch called "gezelligheid,"
42
140340
3285
Hollandalıların ''gezelligheid'' dediği dışarısı soğuk ve kasvetliyken
02:23
being cozy and warm inside with friends when it's cold and damp outside.
43
143649
4132
sizin arkadaşlarınızla sıcak ve rahat hissettiğiniz duygusu gibi.
02:28
Maybe if you were really lucky,
44
148273
2316
Çok şanslı biriyseniz,
02:30
you felt this:
45
150613
1194
şunu hissettiniz:
02:32
"basorexia,"
46
152358
1347
''basoreksiya''
02:33
a sudden urge to kiss someone.
47
153729
2037
aniden gelen, birini öpme isteği.
02:35
(Laughter)
48
155790
2054
(Kahkaha)
02:38
We live in an age
49
158799
1803
Duygu bilgisinin
02:40
when knowledge of emotions is an extremely important commodity,
50
160626
4184
çok önemli bir varlık olduğu bir çağda yaşıyoruz,
02:45
where emotions are used to explain many things,
51
165530
3022
günümüzde duygular pek çok şeyi açıklamada kullanılıyor,
02:49
exploited by our politicians,
52
169192
1917
politikacılar tarafından sömürülüyor,
02:51
manipulated by algorithms.
53
171133
2131
algoritmalar tarafından manipüle ediliyor.
02:53
Emotional intelligence, which is the skill of being able to recognize and name
54
173288
4850
Kendi duygularınızı ve başkalarının duygularını
02:58
your own emotions and those of other people,
55
178162
2476
anlayabilme yetisi olan duygusal zekâ
03:00
is considered so important, that this is taught in our schools and businesses
56
180662
4187
o kadar önemli ki okullarda ve işletmelerde öğretiliyor
03:04
and encouraged by our health services.
57
184873
2327
ve sağlık hizmetleri tarafından teşvik ediliyor.
03:07
But despite all of this,
58
187962
1823
Tüm bunlara rağmen,
03:09
I sometimes wonder
59
189809
1179
bazen duygular üzerinde
03:11
if the way we think about emotions is becoming impoverished.
60
191012
3883
düşünme şeklimizin verimsizleştiğini düşünüyorum.
03:15
Sometimes, we're not even that clear what an emotion even is.
61
195491
4359
Bazen bir duygunun ne olduğunu bile tam olarak anlayamıyoruz.
03:21
You've probably heard the theory
62
201509
1946
Muhtemelen tüm duygusal hayatımızın
03:23
that our entire emotional lives can be boiled down
63
203479
2584
bir grup temel duyguya indirgenebileceğine ilişkin
03:26
to a handful of basic emotions.
64
206087
3234
teoriyi duymuşsunuzdur.
03:29
This idea is actually about 2,000 years old,
65
209345
2465
Bu görüş 2.000 yıllık
03:31
but in our own time,
66
211834
1164
ama kendi zamanımızda
03:33
some evolutionary psychologists have suggested that these six emotions --
67
213022
4265
bazı evrimsel psikologlar şu altı duygunun --
03:37
happiness, sadness, fear, disgust, anger, surprise --
68
217311
4754
mutluluk, üzüntü, korku, iğrenme, öfke, şaşırma --
03:42
are expressed by everyone across the globe in exactly the same way,
69
222089
3539
dünya üzerinde herkes tarafından aynı şekilde hissedildiği kanısındalar,
03:45
and therefore represent the building blocks
70
225652
2683
bu yüzden de tüm duygusal hayatımızın
03:48
of our entire emotional lives.
71
228359
2659
temel yapı taşlarını temsil ediyorlar.
03:51
Well, if you look at an emotion like this,
72
231042
2167
Böyle bir duygu söz konusuysa,
03:53
then it looks like a simple reflex:
73
233233
2129
basit bir tepkimeye benziyor:
03:55
it's triggered by an external predicament,
74
235386
2236
dış bir kötü etken onu harekete geçiriyor,
03:57
it's hardwired,
75
237646
1781
donanıyor
03:59
it's there to protect us from harm.
76
239451
2598
ve bizi korumak için ortaya çıkıyor.
04:02
So you see a bear, your heart rate quickens,
77
242073
2464
Bir ayı gördüğünüzde, kalp atışınız hızlanır,
04:04
your pupils dilate, you feel frightened, you run very, very fast.
78
244561
4201
göz bebekleriniz küçülür, korkarsınız ve çok hızlı koşarsınız.
04:09
The problem with this picture is,
79
249878
2087
Bu tabloda sorun şu,
04:11
it doesn't entirely capture what an emotion is.
80
251989
4098
bir duygunun ne olduğunu tam olarak anlatmıyor.
04:16
Of course, the physiology is extremely important,
81
256592
2958
Elbette fizyoloji inanılmaz bir öneme sahip
04:19
but it's not the only reason why we feel the way we do
82
259574
3151
ama herhangi bir zamanda neden o şekilde hissettiğimizin
04:22
at any given moment.
83
262749
1575
tek sebebi değil.
04:26
What if I was to tell you that in the 12th century,
84
266102
2978
Bazı 12. yüzyıl şairlerinin esnemeyi
04:29
some troubadours didn't see yawning
85
269104
3752
bugün gördüğümüz şekilde
04:32
as caused by tiredness or boredom like we do today,
86
272880
3750
yorgunluk veya can sıkıntısı kaynaklı değil,
04:36
but thought it a symbol of the deepest love?
87
276654
3354
derin bir aşk olarak yorumladığını biliyor muydunuz?
04:40
Or that in that same period, brave men -- knights --
88
280907
4239
Peki aynı dönemde, cesur şövalyelerin
04:45
commonly fainted out of dismay?
89
285170
3289
korkudan bayıldığını?
04:49
What if I was to tell you
90
289474
1242
Peki ya çölde yaşayan
04:50
that some early Christians who lived in the desert
91
290740
2763
ilk Hristiyanların uçan şeytanların öğle vakti gelip
04:53
believed that flying demons who mainly came out at lunchtime
92
293527
3888
onları ''accide'' adını verdikleri
04:57
could infect them with an emotion they called "accidie,"
93
297439
4862
bazen onları öldürebilecek kadar
05:02
a kind of lethargy that was sometimes so intense
94
302325
2594
yoğun bir rehavet duygusuna soktuklarına inandıklarını
05:04
it could even kill them?
95
304943
1489
biliyor muydunuz?
05:07
Or that boredom, as we know and love it today,
96
307234
4136
Ayrıca, bugün o çok sevdiğimiz can sıkıntısının,
05:11
was first really only felt by the Victorians,
97
311394
3027
boş vakit ve bireysel gelişime yönelik yeni fikirlere karşı
05:14
in response to new ideas about leisure time and self-improvement?
98
314445
5176
ilk önce yalnızca Viktoryenler tarafından hissedildiğini?
05:20
What if we were to think again
99
320570
1500
Bu duygulara yönelik
05:22
about those odd, untranslatable words for emotions
100
322094
2818
tuhaf, çevrilmeyen kelimeleri yeniden ele alıp
05:24
and wonder whether some cultures might feel an emotion more intensely
101
324936
4230
bazı kültürlerin sadece adlandırmak ve hakkında konuşmak için
05:29
just because they've bothered to name and talk about it,
102
329190
3796
bir duyguyu çok daha yoğun bir şekilde hissedip hissetmedikleri ilgimi çekiyor,
05:33
like the Russian "toska,"
103
333010
2469
örneğin, Rusçada ''toska'',
05:35
a feeling of maddening dissatisfaction
104
335503
2707
büyük açık alanlarda estiği söylenen
05:38
said to blow in from the great plains.
105
338234
2534
sizi çılgına çeviren tatminsizlik duygusu.
05:43
The most recent developments in cognitive science show
106
343111
3965
Bilişsel bilimdeki en son gelişmeler
05:47
that emotions are not simple reflexes,
107
347100
3391
duyguların sadece basit tepkimeler değil,
05:50
but immensely complex, elastic systems
108
350515
3110
hem kalıtsal biyolojik özelliklerimize
05:53
that respond both to the biologies that we've inherited
109
353649
3148
hem de içinde yaşadığımız kültüre yanıt veren
05:56
and to the cultures that we live in now.
110
356821
2649
oldukça karışık ve esnek sistemler olduğunu gösteriyor.
05:59
They are cognitive phenomena.
111
359494
2096
Duygular bilişsel fenomenler.
06:01
They're shaped not just by our bodies, but by our thoughts,
112
361614
2949
Yalnızca bedenimizle değil, düşüncelerimiz,
06:04
our concepts, our language.
113
364587
2829
görüş ve dilimizle de şekilleniyorlar.
06:07
The neuroscientist Lisa Feldman Barrett has become very interested
114
367979
4430
Nöro bilimci Lisa Feldman Barrett dil ve duygular arasındaki
06:12
in this dynamic relationship between words and emotions.
115
372433
3744
bu dinamik ilişki konusu üzerinde oldukça ilgiliydi.
06:16
She argues that when we learn a new word for an emotion,
116
376558
3453
Kendisine göre, bir duyguyu tanımlayan yeni bir sözcük öğrendiğimizde
06:20
new feelings are sure to follow.
117
380035
2898
yeni hisler de beraberinde geliyor.
06:24
As a historian, I've long suspected that as language changes,
118
384272
3980
Bir tarihçi olarak dille birlikte duygularımızın da değiştiği
06:28
our emotions do, too.
119
388276
1683
konusunda hep şüpheliydim.
06:30
When we look to the past, it's easy to see that emotions have changed,
120
390527
3899
Geçmişe baktığımızda duygularımızın bazen
06:34
sometimes very dramatically,
121
394450
1924
yeni kültürel beklentiler,
06:36
in response to new cultural expectations and religious beliefs,
122
396398
3493
dini inançlar, cinsiyet, etnisite ve yaş
06:39
new ideas about gender, ethnicity and age,
123
399915
3126
ve hatta yeni siyasi ve ekonomik ideolojilere bile
06:43
even in response to new political and economic ideologies.
124
403065
4271
yanıt olarak büyük çapta değiştiğini görmek mümkün.
06:48
There is a historicity to emotions
125
408106
3398
Duygular konusunda
06:51
that we are only recently starting to understand.
126
411528
3412
henüz anlamaya başladığımız bir tarihsellik var.
06:56
So I agree absolutely that it does us good to learn new words for emotions,
127
416228
4171
O yüzden duygular için yeni sözcükler öğrenmek kesinlikle faydalı olacaktır
07:00
but I think we need to go further.
128
420423
2396
ama bunun da ilerisine gitmemiz gerek.
07:02
I think to be truly emotionally intelligent,
129
422843
2674
Bence tamamen duygusal olarak zeki olmak için
07:05
we need to understand where those words have come from,
130
425541
4312
bu sözcüklerin nereden geldiğini,
07:09
and what ideas about how we ought to live and behave
131
429877
4178
bununla birlikte yaşayış ve davranış şekillerimize dair
07:14
they are smuggling along with them.
132
434079
2172
ne tür fikirler içerdiklerini anlamamız lazım.
07:17
Let me tell you a story.
133
437753
1805
Size bir olay anlatayım.
07:19
It begins in a garret in the late 17th century,
134
439582
4130
17. yüzyılın sonlarında Basel İsviçre üniversitesi kentinde
07:23
in the Swiss university town of Basel.
135
443736
2526
bir çatı arasında geçiyor.
07:26
Inside, there's a dedicated student living some 60 miles away from home.
136
446286
5665
Orada evinden 90 km uzakta yaşayan kararlı bir öğrenci var.
07:31
He stops turning up to his lectures,
137
451975
1792
Derslere gitmemeye başlıyor
07:33
and his friends come to visit and they find him dejected and feverish,
138
453791
4720
ziyarete gelen arkadaşları keyifsiz ve ateşli olduğunu fark ediyor,
07:38
having heart palpitations,
139
458535
1866
kalp çarpıntısı
07:40
strange sores breaking out on his body.
140
460425
2465
ve vücudunda tuhaf benekler var.
07:43
Doctors are called,
141
463338
1164
Doktorlar aranıyor
07:44
and they think it's so serious that prayers are said for him
142
464526
2879
ve ciddi olduğunu düşünmüş olmalılar ki
07:47
in the local church.
143
467429
1156
kilisede ona dua ediliyor.
07:48
And it's only when they're preparing to return this young man home
144
468609
3205
Sonra rahatça can vermesi için bu genç adamı
07:51
so that he can die,
145
471838
1192
eve gönderecekken
07:53
that they realize what's going on,
146
473054
1731
ne olduğunu fark ediyorlar
07:54
because once they lift him onto the stretcher,
147
474809
2247
çünkü onu sedyeye aldıklarında
07:57
his breathing becomes less labored.
148
477080
1697
solunumu biraz daha rahatlıyor.
07:58
And by the time he's got to the gates of his hometown,
149
478801
2795
Mahallesinin girişine geldiğinde,
08:01
he's almost entirely recovered.
150
481620
2124
neredeyse tamamen iyileşiyor.
08:04
And that's when they realize
151
484186
1413
İşte bu aşamada anlıyorlar ki
08:05
that he's been suffering from a very powerful form of homesickness.
152
485623
4165
çok güçlü bir ev özlemi hastalığı çekiyormuş.
08:09
It's so powerful, that it might have killed him.
153
489812
2473
O kadar güçlü ki onu öldürebilirdi.
08:13
Well, in 1688, a young doctor, Johannes Hofer,
154
493347
3268
1688 yılında Johannes Hofer adında genç bir doktor
08:16
heard of this case and others like it
155
496639
2032
bu ve benzeri olaylardan haberdar oluyor
08:18
and christened the illness "nostalgia."
156
498695
3107
ve hastalığa ''nostalji'' adını veriyorlar.
08:22
The diagnosis quickly caught on in medical circles around Europe.
157
502843
3480
Teşhis Avrupa'da tıbbi çevrede hızlıca kabul gördü.
08:26
The English actually thought they were probably immune
158
506347
2572
İngilizler bundan etkilenmeyeceklerini sandılar
08:28
because of all the travel they did in the empire and so on.
159
508943
2835
çünkü imparatorluk boyunca seyahat ediyorlardı.
08:31
But soon there were cases cropping up in Britain, too.
160
511802
2548
Ancak kısa zamanda Britanya'da da örnekleri görüldü.
08:34
The last person to die from nostalgia
161
514374
2868
Nostaljiden hayatını kaybeden son kişi
08:37
was an American soldier fighting during the First World War in France.
162
517266
4656
Fransa'da I. Dünya Savaşında savaşan Amerikalı bir askerdi.
08:43
How is it possible that you could die from nostalgia
163
523363
3569
Yüzyıldan bile az bir yakın geçmişte nostalji yüzünden ölmek
08:46
less than a hundred years ago?
164
526956
1812
nasıl mümkün olabilir?
08:48
But today, not only does the word mean something different --
165
528792
3072
Bugün bu kelime farklı bir şey ifade etmekle kalmıyor,
08:51
a sickening for a lost time rather than a lost place --
166
531888
3436
kaybedilen mekâna değil, zamana ilişkin bir rahatsızlık,
08:55
but homesickness itself is seen as less serious,
167
535348
3298
ayrıca ev özlemi çok daha az ciddi olarak görülüyor,
08:58
sort of downgraded from something you could die from
168
538670
2541
hayatınızı kaybedebileceğiniz bir durumdan
09:01
to something you're mainly worried your kid might be suffering from
169
541235
3249
çocuğunuzun bir pijama partisinde hissedeceğinden endişelendiğiniz
09:04
at a sleepover.
170
544508
1168
bir durum hâline geldi.
09:05
This change seems to have happened in the early 20th century.
171
545700
4118
Bu değişiklik 20. yüzyılın başında gerçekleşmiş görünüyor.
09:09
But why?
172
549842
1219
Peki neden?
09:11
Was it the invention of telephones or the expansion of the railways?
173
551085
4232
Sebebi telefonların icadı mı yoksa demir yollarının uzatılması mı?
09:15
Was it perhaps the coming of modernity,
174
555341
2981
Belki de hareketlilik, seyahat ve ilerlemenin kutlandığı,
09:18
with its celebration of restlessness and travel and progress
175
558346
3729
aşina olunan şeye hasta olmanın
09:22
that made sickening for the familiar
176
562099
2517
dikkate değmez olarak görüldüğü
09:24
seem rather unambitious?
177
564640
1596
modernlik anlayışının gelişi.
09:27
You and I inherit that massive transformation in values,
178
567324
5018
Hepimiz değerlerle ilgili bu dev dönüşümü miras alıyoruz
09:32
and it's one reason why we might not feel homesickness today
179
572366
3257
ve geçmişteki kadar ciddi ev özlemi çekmiyor olmamızın
09:35
as acutely as we used to.
180
575647
2016
bir sebebi bu.
09:39
It's important to understand
181
579139
2056
Bu büyük tarihsel değişimlerin
09:41
that these large historical changes influence our emotions
182
581219
3536
kısmen de olsa hislerimizi hissediş şeklimizi etkilediği için
09:44
partly because they affect how we feel about how we feel.
183
584779
3815
duygularımız üzerinde büyük etkisi olduğunu anlamamız önemli.
09:48
Today, we celebrate happiness.
184
588991
2515
Bugün mutluluğu kutluyoruz.
09:51
Happiness is supposed to make us better workers
185
591988
3269
Mutluluğun bizi daha iyi bir çalışan,
09:55
and parents and partners;
186
595281
2167
daha iyi bir ebeveyn ve eş yapması gerek;
09:57
it's supposed to make us live longer.
187
597472
2476
uzun yaşamamızı sağlaması gerek.
09:59
In the 16th century,
188
599972
1825
16. yüzyılda,
10:01
sadness was thought to do most of those things.
189
601821
2848
üzüntünün bunları sağladığı düşünülüyordu.
10:04
It's even possible to read self-help books from that period
190
604693
3398
Okuyuculara, hayal kırıklığına uğramaları için bir dizi sebep sunan
10:08
which try to encourage sadness in readers
191
608115
2573
ve onları üzülmeye teşvik eden
10:10
by giving them lists of reasons to be disappointed.
192
610712
2966
kişisel gelişim kitaplarına bile bulmanız mümkün.
10:13
(Laughter)
193
613702
1042
(Kahkaha)
10:14
These self-help authors thought you could cultivate sadness as a skill,
194
614768
4247
Bu kişisel gelişim yazarlarına göre üzüntü bir yeti olarak kazanılabilirdi,
10:19
since being expert in it would make you more resilient
195
619039
3158
çünkü bu konuda uzman olmak başınıza kötü bir şey geldiğinde
10:22
when something bad did happen to you, as invariably it would.
196
622221
3482
aynısını hissetmiş olacağınızdan daha dayanıklı olmanızı sağlayacaktı.
10:26
I think we could learn from this today.
197
626195
2436
Bence bugün de bundan ders çıkarabiliriz.
10:28
Feel sad today, and you might feel impatient, even a little ashamed.
198
628655
5171
Bugün üzgün olun, hoşgörüsüz ve hatta utanmış hissedebilirsiniz.
10:33
Feel sad in the 16th century, and you might feel a little bit smug.
199
633850
4097
16. yüzyılda üzülün ve kendini beğenmiş olursunuz.
10:39
Of course, our emotions don't just change across time,
200
639391
3271
Tabii duygularımız sadece zaman boyunca değişmiyor,
10:42
they also change from place to place.
201
642686
2238
mekândan mekâna da değişiyor.
10:45
The Baining people of Papua New Guinea speak of "awumbuk,"
202
645526
4579
Papua New Guinea'nın Baining halkı ''awumbuk''tan söz ederler,
10:50
a feeling of lethargy that descends when a houseguest finally leaves.
203
650129
4178
bir misafir sonunda gittiğinde hissedilen rehavet hissi.
10:54
(Laughter)
204
654331
1087
(Kahkaha)
10:55
Now, you or I might feel relief,
205
655442
2589
Biz rahatlamış hissediyoruz
10:58
but in Baining culture,
206
658055
2117
fakat Baining kültüründe,
11:00
departing guests are thought to shed a sort of heaviness
207
660196
3077
giden misafirlerin bir ağırlık bıraktıklarına inanılır,
11:03
so they can travel more easily,
208
663297
1754
böylece daha kolay seyahat ederler
11:05
and this heaviness infects the air and causes this awumbuk.
209
665075
3128
bu ağırlık da havaya bulaşır ve bu awumbuka sebep olur.
11:08
And so what they do is leave a bowl of water out overnight
210
668227
2821
Gece bu havayı emmesi için
11:11
to absorb this air,
211
671072
1176
bir kâse su koyarlar,
11:12
and then very early the next morning, they wake up and have a ceremony
212
672272
3376
sonraki sabah da uyandıklarında suyu dökerek
11:15
and throw the water away.
213
675672
1224
kutlama yaparlar.
11:16
Now, here's a good example
214
676920
1263
Bu ritüel, ruhani uygulama
11:18
of spiritual practices and geographical realities combining
215
678207
4037
ve coğrafi gerçeklerin bir araya gelerek
11:22
to bring a distinct emotion into life
216
682268
2454
uzak bir duygunun hayata geçmesi
11:24
and make it disappear again.
217
684746
1760
ve sonra kaybolmasına güzel bir örnek.
11:27
One of my favorite emotions is a Japanese word, "amae."
218
687836
4633
En sevdiğim duygulardan biri Japonca bir sözcük olan ''amae''.
11:33
Amae is a very common word in Japan,
219
693425
2332
Japonya'da çok sık kullanılıyor
11:35
but it is actually quite hard to translate.
220
695781
2028
ama tercümesi bir hayli zor.
11:37
It means something like the pleasure that you get
221
697833
2539
Hayatınızın sorumluluğunu
11:40
when you're able to temporarily hand over responsibility for your life
222
700396
3994
geçici olarak birine devrettiğinizde hissedilen memnuniyet
11:44
to someone else.
223
704414
1304
anlamına geliyor.
11:45
(Laughter)
224
705742
1010
(Kahkaha)
11:46
Now, anthropologists suggest
225
706776
1667
Antropologlara göre,
11:48
that one reason why this word might have been named and celebrated
226
708467
4028
bu sözcüğün Japonya'da isimlendirilmesi
11:52
in Japan
227
712519
1188
ve kutlanmasının sebebi,
11:53
is because of that country's traditionally collectivist culture,
228
713731
3934
ülkenin geleneksel birliktelik kültüründen geliyor,
11:57
whereas the feeling of dependency
229
717689
3066
buna göre bağlılık duygusu
12:00
may be more fraught amongst English speakers,
230
720779
2860
kendi kendine yeterlik ve bireysellik değerlerini öğrenen
12:03
who have learned to value self-sufficiency and individualism.
231
723663
4259
İngilizce konuşanlar arasında daha rahatsız edici olabilir.
12:09
This might be a little simplistic,
232
729152
2387
Çok basit görünüyor olabilir
12:11
but it is tantalizing.
233
731563
1754
ama aslında çok heyecan verici.
12:13
What might our emotional languages tell us not just about what we feel,
234
733889
5374
Duygusal dilimiz bize sadece ne hissettiğimizden ziyade
12:19
but about what we value most?
235
739287
2907
en çok değer verdiğimiz şeyler hakkında ne söyleyebilir?
12:24
Most people who tell us to pay attention to our well-being
236
744877
4104
Kendi sağlığımıza dikkat vermemizi söyleyen çoğu insan
12:29
talk of the importance of naming our emotions.
237
749005
3709
duygularımızı adlandırmanın öneminden bahsederler.
12:32
But these names aren't neutral labels.
238
752738
3233
Ancak bu isimler tarafsız etiketler değil.
12:35
They are freighted with our culture's values and expectations,
239
755995
3225
Kültürümüzün değerleri ve beklentileriyle dolular
12:39
and they transmit ideas about who we think we are.
240
759244
3326
ve olduğumuzu düşündüğümüz kişi hakkında fikir veriyorlar.
12:43
Learning new and unusual words for emotions will help attune us
241
763650
4072
Duygulara dair yeni ve sıradışı sözcükler öğrenmek
12:47
to the more finely grained aspects of our inner lives.
242
767746
3487
iç hayatımızın derinliklerine uyum sağlamamıza yardım edecektir.
12:51
But more than this, I think these words are worth caring about,
243
771802
3706
Bunun da ötesinde, bence bu sözcükler önemsenmeye değer
12:55
because they remind us how powerful the connection is
244
775532
3343
çünkü düşündüğümüz şey ve hissettiğimiz şey arasındaki bağın
12:58
between what we think
245
778899
1492
ne kadar güçlü olduğunu
13:00
and how we end up feeling.
246
780415
1826
bize hatırlatıyorlar.
13:03
True emotional intelligence requires that we understand
247
783156
4015
Gerçek duygusal zekâ, duygularımız hakkında
13:07
the social, the political, the cultural forces
248
787195
4804
inanış şeklimize yön veren ve mutluluk, nefret, öfke
13:12
that have shaped what we've come to believe about our emotions
249
792023
3533
veya sevgi gibi duyguların hâlâ değişebildiğini anlamamızı isteyen
13:15
and understand how happiness or hatred or love or anger
250
795580
6118
sosyal, politik ve kültürel güçleri
13:21
might still be changing now.
251
801722
2487
anlamamızı gerektirir.
13:24
Because if we want to measure our emotions
252
804698
2888
Çünkü duygularımızı ölçmek
13:27
and teach them in our schools
253
807610
1943
ve okullarda öğretmek
13:29
and listen as our politicians tell us how important they are,
254
809577
3609
ve siyasetçiler ne kadar önemli olduklarını söylerken dinlemek istiyorsak,
13:33
then it is a good idea that we understand
255
813210
2200
o hâlde onlar hakkındaki varsayımlarımızın
13:35
where the assumptions we have about them
256
815434
1956
nereden geldiğini
13:37
have come from,
257
817414
1180
ve bizimle konuşurken
13:38
and whether they still truly speak to us now.
258
818618
3304
samimi olup olmadıklarını anlamamız çok önemli.
13:43
I want to end with an emotion I often feel
259
823478
2080
Tarihçi olarak çalışırken çok sık hissettiğim
13:45
when I'm working as a historian.
260
825582
1984
bir duyguyla bitirmek istiyorum.
13:47
It's a French word, "dépaysement."
261
827590
2461
Fransızca bir sözcük olan ''depaysement.''
13:50
It evokes the giddy disorientation that you feel in an unfamiliar place.
262
830495
4809
Aşina olmadığınız bir yerde hissettiğiniz şaşkınlık ve uyumsuzluk.
13:55
One of my favorite parts of being a historian
263
835328
2096
Tarihçi olmanın en sevdiğim yanlarından biri
13:57
is when something I've completely taken for granted,
264
837448
2484
değerini hiç bilmediğim bir şeyle karşılaştığımda,
13:59
some very familiar part of my life,
265
839956
2571
örneğin hayatımın çok aşina bir parçası,
14:02
is suddenly made strange again.
266
842551
2084
yeniden garip bir hâl alıyor.
14:05
Dépaysement is unsettling,
267
845262
2817
Depaysement rahatsız edici
14:08
but it's exciting, too.
268
848103
1855
ama aynı zamanda heyecan verici.
14:09
And I hope you might be having just a little glimpse of it right now.
269
849982
3534
Ve umarım şu an, siz de bunu bir parça da olsa hissediyorsunuzdur.
14:13
Thank you.
270
853540
1167
Teşekkür ederim.
14:14
(Applause)
271
854731
2801
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7