How to see past your own perspective and find truth | Michael Patrick Lynch

218,812 views ・ 2017-07-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ömer Çalışkan Gözden geçirme: Suleyman Cengiz
00:12
So, imagine that you had your smartphone miniaturized
0
12740
3679
Akıllı telefonlarınızın minyatür boyutuna getirildiğini
00:16
and hooked up directly to your brain.
1
16443
2360
ve direkt olarak beyninize bağlandığını hayal edin.
00:19
If you had this sort of brain chip,
2
19711
1893
Eğer böyle bir beyin çipiniz olsaydı
00:21
you'd be able to upload and download to the internet
3
21628
2531
internetten indirme ve yükleme işlemlerinizi
düşünce hızında yapabilirdiniz.
00:24
at the speed of thought.
4
24183
1192
00:25
Accessing social media or Wikipedia would be a lot like --
5
25986
3267
Sosyal medyaya ya da Wikipedia'ya girmek,
içeriden de olsa,
00:29
well, from the inside at least --
6
29277
1640
00:30
like consulting your own memory.
7
30941
1750
hafızanıza danışmak gibi bir şey olurdu.
00:33
It would be as easy and as intimate as thinking.
8
33247
3198
Düşünmek gibi kolay ve içli dışlı olurdu.
00:37
But would it make it easier for you to know what's true?
9
37579
3157
Ama bu neyin doğru olduğunu bilmenizi daha kolay hâle getirir miydi?
00:40
Just because a way of accessing information is faster
10
40760
2961
Tek başına bir bilgiye daha hızlı ulaşabiliyor olmak
00:43
it doesn't mean it's more reliable, of course,
11
43745
2245
onun daha güvenilir olduğu anlamına gelmez ve aynı şekilde,
onu hepimizin aynı şekilde yorumlayacağı anlamına da gelmez.
00:46
and it doesn't mean that we would all interpret it the same way.
12
46014
3231
Ve bu onu daha iyi değerlendireceğimiz anlamına da gelmiyor.
00:49
And it doesn't mean that you would be any better at evaluating it.
13
49269
3594
00:52
In fact, you might even be worse,
14
52887
1657
Hatta bu kötü bir şey de olabilir,
00:54
because, you know, more data, less time for evaluation.
15
54568
2782
çünkü daha fazla bilgiyi değerlendirmek için daha az zaman demek.
00:58
Something like this is already happening to us right now.
16
58378
3395
Buna benzer bir şeyi halihazırda yaşamaktayız.
01:01
We already carry a world of information around in our pockets,
17
61797
3858
Dünya kadar bilgiyi çoktan ceplerimizde taşımaktayız,
ancak daha fazla bilgiye ulaştıkça ve paylaştıkça
01:05
but it seems as if the more information we share and access online,
18
65679
4229
01:09
the more difficult it can be for us to tell the difference
19
69932
2802
doğru ve sahte arasındaki farkı
01:12
between what's real and what's fake.
20
72758
2117
söylememiz daha zorlaşıyor gibi gözüküyor.
01:15
It's as if we know more but understand less.
21
75507
3938
Daha fazla biliyor ama daha az anlıyor gibiyiz.
Günümüzde bunun modern hayatın bir parçası olduğunu sanıyorum:
01:20
Now, it's a feature of modern life, I suppose,
22
80152
2937
01:23
that large swaths of the public live in isolated information bubbles.
23
83113
3988
Toplumun geniş kesimleri bilgi baloncuklarında yaşıyorlar.
01:27
We're polarized: not just over values, but over the facts.
24
87849
4654
Kutuplaştırılıyoruz:
Sadece değerler değil, aynı zamanda gerçekler üzerinden.
01:32
One reason for that is, the data analytics that drive the internet
25
92527
3597
Bunun nedenlerinden bir tanesi, interneti yöneten veri analizlerinin
bize sadece bilgi aktarıyor olması değil,
01:36
get us not just more information,
26
96148
2399
istediğimizden fazla bilgi aktarıyor olması.
01:38
but more of the information that we want.
27
98571
2186
01:40
Our online life is personalized;
28
100781
2390
Çevrim içi hayatımız kişiselleştirilmiş durumda;
karşılaştığımız haberlerden,
01:43
everything from the ads we read
29
103195
1730
01:44
to the news that comes down our Facebook feed
30
104949
2590
Facebook haber akışımıza kadar her şey
01:47
is tailored to satisfy our preferences.
31
107563
3006
tercihlerimize göre biçimlendirilmiş.
01:51
And so while we get more information,
32
111279
1806
Sonuç olarak daha fazla bilgi ararken
01:53
a lot of that information ends up reflecting ourselves
33
113109
3230
ulaştımız bilgiler gerçeği yansıttığı kadar
01:56
as much as it does reality.
34
116363
2204
kendimizi de yansıtıyor.
01:59
It ends up, I suppose,
35
119198
1639
Sanıyorum bu, bilgi baloncuklarımızı
02:01
inflating our bubbles rather than bursting them.
36
121691
2533
patlatmak yerine şişiriyor.
02:05
And so maybe it's no surprise
37
125331
2129
Belki böyle bir durum içinde olmamız, paradoksal bir durum içinde,
02:07
that we're in a situation, a paradoxical situation,
38
127484
2905
çok daha fazla bildiğimizi düşünmemiz
02:10
of thinking that we know so much more,
39
130413
2131
ama bildiğimizin ne olduğu konusunda
02:12
and yet not agreeing on what it is we know.
40
132568
3010
anlaşamıyor olmamız bir sürpriz değildir.
02:17
So how are we going to solve this problem of knowledge polarization?
41
137259
3572
Peki bu bilgi kutuplaşması problemini nasıl çözeceğiz?
02:20
One obvious tactic is to try to fix our technology,
42
140855
4168
Belli başlı bir taktik; teknolojiyi düzeltmeye çalışmak
ve dijital platformları kutuplaşmaya duyarlı olacak şekilde
02:25
to redesign our digital platforms,
43
145047
1909
02:26
so as to make them less susceptible to polarization.
44
146980
3143
yeniden dizayn etmek.
02:30
And I'm happy to report
45
150884
1199
Google ve Facebook'ta çok sayıda zeki insanın
02:32
that many smart people at Google and Facebook are working on just that.
46
152107
4640
tam da bunun üzerinde çalıştığını mutlulukla belirtmek istiyorum.
02:36
And these projects are vital.
47
156771
1589
Ve bu projeler çok önemli.
02:39
I think that fixing technology is obviously really important,
48
159837
3130
Ben teknolojiyi düzeltmenin bilgi kutuplaşması problemini çözmekte
02:42
but I don't think technology alone, fixing it, is going to solve the problem
49
162991
4622
çok önemli olduğunu düşünüyorum; ancak bunun tek başına
bilgi kutuplaşması problemini çözeceğini de düşünmüyorum.
02:47
of knowledge polarization.
50
167637
1354
Öyle düşünmüyorum, çünkü en nihayetinde
02:49
I don't think that because I don't think, at the end of the day,
51
169015
3075
bu problemin teknolojiyle alakalı olduğunu düşünmüyorum.
02:52
it is a technological problem.
52
172114
1629
02:53
I think it's a human problem,
53
173767
1875
Bence bu insanlarla alakalı bir problem,
02:55
having to do with how we think and what we value.
54
175666
3565
nasıl düşündüğümüz ve nelere değer verdiğimizle ilgili.
03:00
In order to solve it, I think we're going to need help.
55
180285
2615
Ve bunu çözmek için yardıma ihtiyacımız var.
03:02
We're going to need help from psychology and political science.
56
182924
3005
Psikolojiden ve siyaset biliminden faydalanmaya ihtiyacımız var.
03:05
But we're also going to need help, I think, from philosophy.
57
185953
3250
Ama bence ayrıca felsefeden de yararlanmaya ihtiyacımız var.
03:10
Because to solve the problem of knowledge polarization,
58
190663
3528
Çünkü bilgi kutuplaşması problemini çözmek için
temel bir felsefik düşünce ile
03:15
we're going to need to reconnect
59
195522
1995
bağ kurmamız gerekiyor.
03:18
with one fundamental, philosophical idea:
60
198455
3836
O da ortak bir gerçeklikte yaşıyor olduğumuz.
03:23
that we live in a common reality.
61
203219
2397
03:26
The idea of a common reality is like, I suppose,
62
206671
4027
Ortak gerçeklik düşüncesi
çoğu felsefik kavram gibi
03:30
a lot of philosophical concepts:
63
210722
1563
ifade etmesi basit
03:32
easy to state
64
212309
1166
ama pratiğe koyması gizemli bir şekilde zor.
03:33
but mysteriously difficult to put into practice.
65
213499
2635
Bunu gerçekten kabul etmek için
03:37
To really accept it,
66
217003
1305
03:38
I think we need to do three things,
67
218332
2217
bence hepsi de şu an çok zor olan üç şeyi yapmalıyız.
03:40
each of which is a challenge right now.
68
220573
2312
03:44
First, we need to believe in truth.
69
224749
2564
Birincisi, doğrunun olduğuna inanmalıyız.
Kültürümüzün şu sıralar bu kavramla
03:48
You might have noticed
70
228267
1163
03:49
that our culture is having something of a troubled relationship
71
229454
3015
az çok sıkıntılı bir ilişkisi olduğunun farkındasınızdır.
03:52
with that concept right now.
72
232493
1401
Bir siyaset yorumcusunun çok da uzak olmayan bir zamanda ifade ettiği gibi,
03:55
It seems as if we disagree so much that,
73
235061
3213
03:58
as one political commentator put it not long ago,
74
238298
2809
eğer yeteri kadar itiraz edersek
aslında doğru diye bir şey olmadığını görürüz.
04:01
it's as if there are no facts anymore.
75
241131
2235
04:04
But that thought is actually an expression
76
244986
4222
Ama bu düşünce aslında ortalıkta dolaşan
çekici bir deyişin dışavurumu.
04:09
of a sort of seductive line of argument that's in the air.
77
249232
4009
04:13
It goes like this:
78
253668
1268
Şöyle diyor:
04:16
we just can't step outside of our own perspectives;
79
256188
2851
Kendi bakış açılarımızın dışına çıkamayız,
ön yargılarımızdan kaçamayız.
04:19
we can't step outside of our biases.
80
259063
2442
04:21
Every time we try,
81
261529
1473
Her denediğimizde ise
04:23
we just get more information from our perspective.
82
263026
3585
kendi bakış açımızla alakalı daha çok bilgi ediniriz.
04:27
So, this line of thought goes,
83
267536
2250
Bu deyiş şöyle devam eder:
Objektif bir doğru olgusu illüzyondur
04:31
we might as well admit that objective truth is an illusion,
84
271016
3762
ya da zaten fark etmez,
04:34
or it doesn't matter,
85
274802
1154
04:35
because either we'll never know what it is,
86
275980
2146
çünkü ya hiç yoktur
ya da onu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
04:39
or it doesn't exist in the first place.
87
279039
2143
04:43
That's not a new philosophical thought --
88
283173
2996
Bu yeni bir felsefik düşünce değil:
gerçekle ilgili şüphecilik.
04:46
skepticism about truth.
89
286193
1848
04:49
During the end of the last century, as some of you know,
90
289332
2881
Bazılarınız bilir belki, son yüzyıl boyunca
bazı akademik daireler içinde çok popülerdi.
04:52
it was very popular in certain academic circles.
91
292237
2294
04:55
But it really goes back all the way to the Greek philosopher Protagoras,
92
295317
5133
Ama bu aslında Yunan filozof Protagoras
zamanına kadar gider.
05:00
if not farther back.
93
300474
1326
05:02
Protagoras said that objective truth was an illusion
94
302252
2449
Protagoras, objektif gerçekliğin bir illüzyon olduğunu,
05:04
because "man is the measure of all things."
95
304725
2907
çünkü 'insanın her şeyin ölçüsü' olduğunu söyler.
05:07
Man is the measure of all things.
96
307656
1940
İnsan her şeyin ölçüsüdür.
05:10
That can seem like a bracing bit of realpolitik to people,
97
310169
2823
Bu insanlara sıkıcı bir şekilde reelpolitik gelebilir
ya da özgürleştirici,
05:13
or liberating,
98
313016
1159
çünkü bu hepimizin kendi gerçeğini keşfetmesine izin veriyor.
05:14
because it allows each of us to discover or make our own truth.
99
314199
4538
05:20
But actually, I think it's a bit of self-serving rationalization
100
320618
4162
Ama aslında bence bu düşünce
felsefe kılığına bürünerek kendini makul kılıyor.
05:24
disguised as philosophy.
101
324804
1867
05:27
It confuses the difficulty of being certain
102
327507
2808
Gerçeğin imkânsızlığını öne sürerek
05:30
with the impossibility of truth.
103
330339
2645
emin olmanın zorluğunu daha da karıştıyor.
05:34
Look --
104
334223
1206
Bakın,
05:36
of course it's difficult to be certain about anything;
105
336768
2940
herhangi bir şey hakkında emin olmak tabii ki zordur;
05:40
we might all be living in "The Matrix."
106
340908
2313
hepimiz 'Matrix' içinde yaşıyor olabiliriz.
Kafanızın içinde sizi yanlış düşüncelerle
05:44
You might have a brain chip in your head
107
344018
1982
dolduran bir beyin çipi de olabilir.
05:46
feeding you all the wrong information.
108
346024
1964
05:49
But in practice, we do agree on all sorts of facts.
109
349593
4179
Ama pratikte çoğu konuda gerçekler hakkında anlaşma sağlıyoruz.
05:53
We agree that bullets can kill people.
110
353796
3239
Kurşunların insanları öldürdüğünü kabul ediyoruz.
05:57
We agree that you can't flap your arms and fly.
111
357616
4383
Kanatlarınızı çırpıp da uçamayacağınızı kabul ediyoruz.
Harici gerçekler olduğunu kabul ederiz
06:02
We agree -- or we should --
112
362023
2109
--ya da etmemiz gerekir--
06:05
that there is an external reality
113
365018
2297
ve bunu inkâr etmek canımızı yakabilir.
06:07
and ignoring it can get you hurt.
114
367339
2081
Her şeye karşın ön yargılarımızdan kurtulmamıza imkân verdiği için
06:11
Nonetheless, skepticism about truth can be tempting,
115
371205
4149
06:15
because it allows us to rationalize away our own biases.
116
375378
3314
şüphecilik cezbedici olabiliyor.
06:18
When we do that, we're sort of like the guy in the movie
117
378716
2987
Bunu yaparken 'Matrix' içinde olduğunu bilen,
06:21
who knew he was living in "The Matrix"
118
381727
2338
ama yine de orada mutlu olduğuna karar veren adama benzeriz.
06:24
but decided he liked it there, anyway.
119
384793
2725
Sonuç olarak istediğine ulaşmak iyi hissettirir.
06:29
After all, getting what you want feels good.
120
389031
2658
06:32
Being right all the time feels good.
121
392271
2696
Her zaman doğru olmak iyi hissettirir.
06:34
So, often it's easier for us
122
394991
2782
Bu yüzden kendimizi bilgi baloncuklarımızın içine kapamak,
06:37
to wrap ourselves in our cozy information bubbles,
123
397797
3489
suizan ile yaşamak
ve baloncuklarımızı gerçekliğin ölçüsü olarak kabul etmek
06:42
live in bad faith,
124
402049
1541
06:43
and take those bubbles as the measure of reality.
125
403614
3751
genelde bizler için daha kolaydır.
06:48
An example, I think, of how this bad faith gets into our action
126
408595
5845
Bence suizanın nasıl hareketlerimize yön verdiğinin bir örneği
06:54
is our reaction to the phenomenon of fake news.
127
414464
4785
sahte haberlere olan reaksiyonumuzdu.
06:59
The fake news that spread on the internet
128
419874
2930
2016 Amerikan başkanlık seçimleri boyunca
07:02
during the American presidential election of 2016
129
422828
4654
internette dolaşan sahte haberler
07:07
was designed to feed into our biases,
130
427506
2627
ön yargılarımızı beslemek
ve baloncuklarımızı şişirmeye yönelik olarak tasarlanmıştı.
07:10
designed to inflate our bubbles.
131
430157
2114
07:12
But what was really striking about it
132
432295
2051
Ama bununla alakalı asıl çarpıcı olan
07:14
was not just that it fooled so many people.
133
434370
2614
sadece ne kadar insanı kandırdığı değil.
07:17
What was really striking to me about fake news,
134
437595
2841
Sahte haberler hakkında benim için asıl çarpıcı olan
07:20
the phenomenon,
135
440460
1338
07:21
is how quickly it itself became the subject of knowledge polarization;
136
441822
5055
bu olayın nasıl da hızlı bir şekilde bilgi kutuplaşmasına konu olduğuydu;
07:27
so much so, that the very term -- the very term -- "fake news"
137
447582
3679
o kadar ki, 'sahte haber' kavramı
07:31
now just means: "news story I don't like."
138
451285
3404
şimdi sadece 'hoşumuza gitmeyen haberler' oluverdi.
07:35
That's an example of the bad faith towards the truth that I'm talking about.
139
455367
4873
İşte bu bahsettiğim, doğruya karşı beslenen suizanın bir örneği.
Ama bence doğruya karşı duyulan şüpheciliğin
07:43
But the really, I think, dangerous thing
140
463240
3474
07:47
about skepticism with regard to truth
141
467981
2578
asıl tehlikeli yanı
07:51
is that it leads to despotism.
142
471476
1907
bunun despotizme yol açması.
07:54
"Man is the measure of all things"
143
474350
2923
'İnsan her şeyin ölçüsüdür.'
07:57
inevitably becomes "The Man is the measure of all things."
144
477297
3917
kaçınılmaz olarak 'İNSAN her şeyin ölçüsüdür'
hâline geliyor.
08:01
Just as "every man for himself"
145
481852
2650
Tıpkı 'her koyun kendi bacağından asılır' sözünün
08:04
always seems to turn out to be "only the strong survive."
146
484526
2995
'yalnızca güçlü olan hayatta kalır' zihniyetini ortaya çıkardığı gibi.
08:08
At the end of Orwell's "1984,"
147
488345
2489
Orwell'in '1984' kitabının sonunda,
08:12
the thought policeman O'Brien is torturing the protagonist Winston Smith
148
492136
4259
düşünce polisi O'Brien ana karakter Winston Smith'e
iki artı ikinin beşe eşit olduğuna inanması için işkence eder.
08:16
into believing two plus two equals five.
149
496419
3198
08:20
What O'Brien says is the point,
150
500571
2804
O'Brien'ın yapmak istediği
Smith'i parti ne söylerse doğru olduğu
08:25
is that he wants to convince Smith that whatever the party says is the truth,
151
505486
4421
ya da doğrunun, parti ne söylerse o olduğu konusunda ikna etmek.
08:29
and the truth is whatever the party says.
152
509931
2885
08:33
And what O'Brien knows is that once this thought is accepted,
153
513484
3520
O'Brien'ın bildiği gibi bir kere bu fikir kabul edildiğinde
08:38
critical dissent is impossible.
154
518387
2554
eleştirel muhalefette bulunmak imkânsızdı.
08:41
You can't speak truth to power
155
521857
2188
Eğer güç, tabiatı gereği doğruyu söylüyorsa
08:44
if the power speaks truth by definition.
156
524069
3155
ona karşı doğrulardan bahsedemezsiniz.
08:48
I said that in order to accept that we really live in a common reality,
157
528880
4243
Ortak bir gerçeklikte yaşadığımızı kabul edebilmemiz için
üç şey yapmamız gerektiğini söylemiştim.
08:53
we have to do three things.
158
533147
1287
08:54
The first thing is to believe in truth.
159
534458
1985
Birincisi, bir doğrunun olduğuna inanmak.
08:56
The second thing can be summed up
160
536467
1670
İkincisi ise Kant'ın Aydınlanma'nın mottosu olarak söylediği
08:58
by the Latin phrase that Kant took as the motto for the Enlightenment:
161
538161
5086
Latince bir sözle özetlenebilir:
09:03
"Sapere aude,"
162
543271
1637
'Sapere aude'
09:04
or "dare to know."
163
544932
1732
ya da 'bilmeye cesaret et.'
09:06
Or as Kant wants, "to dare to know for yourself."
164
546688
2426
Ya da Kant'ın istediği gibi, 'kendi başına bilmeye cesaret et.'
09:10
I think in the early days of the internet,
165
550208
2042
Sanırım internetin çıktığı ilk günlerde
çoğumuz bilgi teknolojisinin kendi başımıza bilmemizi
09:12
a lot of us thought
166
552274
1166
09:13
that information technology was always going to make it easier
167
553464
3810
hep daha kolay hâle getireceğini düşünmüşüzdür
09:17
for us to know for ourselves,
168
557298
1855
ve aslında çoğu açıdan öyle de oldu.
09:19
and of course in many ways, it has.
169
559177
2692
09:21
But as the internet has become more and more a part of our lives,
170
561893
3838
Ancak internet hayatımızın bir parçası haline geldikçe
09:25
our reliance on it, our use of it,
171
565755
1959
onu daha pasif bir şekilde kullanır olduk.
09:27
has become often more passive.
172
567738
2560
09:30
Much of what we know today we Google-know.
173
570322
2365
Bilgimizin büyük bir kısmı 'Google-bilgi.'
09:33
We download prepackaged sets of facts
174
573299
3695
Yığınlarca bilgiyi indiriyoruz
ve sosyal medyanın ışığında harmanlıyoruz.
09:37
and sort of shuffle them along the assembly line of social media.
175
577018
3812
09:41
Now, Google-knowing is useful
176
581357
1430
Google-bilme faydalı bir şey,
09:42
precisely because it involves a sort of intellectual outsourcing.
177
582811
3196
çünkü bir bilgi kaynağı sunuyor.
09:46
We offload our effort onto a network of others and algorithms.
178
586031
5765
Kendi göstermemiz gereken çabayı başkalarına ve algoritmalara yüklüyoruz.
09:51
And that allows us, of course, to not clutter our minds
179
591820
3007
Ve bu, bütün o bilgilerin
09:54
with all sorts of facts.
180
594851
1439
kafamızı karıştırmasını engelliyor.
09:56
We can just download them when we need them.
181
596314
2287
İhtiyacımız olduğu an onları indirebiliriz.
09:58
And that's awesome.
182
598625
1382
Ve bu harika bir şey.
10:01
But there's a difference between downloading a set of facts
183
601348
4781
Ama bir dizi bilgiyi indirmek ile
onun neden öyle olduğunu anlamak arasında fark var.
10:06
and really understanding how or why those facts are as they are.
184
606809
4826
10:13
Understanding why a particular disease spreads,
185
613237
4374
Bir hastalığın neden yayıldığını,
10:17
or how a mathematical proof works,
186
617635
2059
matematiksel bir denklemin nasıl işlediğini
10:19
or why your friend is depressed,
187
619718
2013
ya da bir arkadaşının canının neden sıkkın olduğunu anlamak
10:21
involves more than just downloading.
188
621755
2465
sadece indirmekten fazlasını gerektirir.
10:25
It's going to require, most likely,
189
625396
2081
Kendi başına bir şeyler yapmış olmanı gerektirir;
10:27
doing some work for yourself:
190
627501
2102
10:30
having a little creative insight;
191
630503
1840
yaratıcı bir içgörüye sahip olmayı,
10:32
using your imagination;
192
632367
1266
hayal gücünü kullanmayı,
10:33
getting out into the field;
193
633657
1318
sahaya inip deney yapmayı,
10:34
doing the experiment;
194
634999
1182
ispat üzerinde çalışmayı
10:36
working through the proof;
195
636205
1271
ve başkalarıyla konuşmayı.
10:37
talking to someone.
196
637500
1444
10:43
Now, I'm not saying, of course, that we should stop Google-knowing.
197
643533
3544
Tabii ki 'Google-bilmeyi' bırakmalıyız demiyorum.
10:48
I'm just saying
198
648402
1151
Sadece gerektiğinden fazla değer vermemeliyiz diyorum.
10:49
we shouldn't overvalue it, either.
199
649577
1686
Daha aktif öğrenme yöntemlerini teşvik ederek
10:51
We need to find ways of encouraging forms of knowing that are more active,
200
651287
4664
çabalarımızın baloncuklarımızı büyütmesine engel olmalıyız.
10:56
and don't always involve passing off our effort into our bubble.
201
656512
5049
Çünkü 'Google-bilme' ile alakalı problem
11:02
Because the thing about Google-knowing is that too often it ends up
202
662242
3341
genelde 'baloncuk-bilme' olarak son bulması.
11:05
being bubble-knowing.
203
665607
1364
11:07
And bubble-knowing means always being right.
204
667581
2790
Ve 'baloncuk-bilme' demek her zaman haklı olmak demek.
Ancak bilmeye cesaret etmek,
11:11
But daring to know,
205
671183
2197
11:13
daring to understand,
206
673404
1570
anlamaya cesaret etmek demek,
yanlış olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmak demektir.
11:16
means risking the possibility that you could be wrong.
207
676151
3066
11:19
It means risking the possibility
208
679921
2268
İstediğin şey ile doğru olanın
11:22
that what you want and what's true are different things.
209
682213
4327
farklı olabileceğinin farkında olmaktır.
Ve bu da beni, ortak bir gerçeklikte yaşadığımızı kabul etmek istersek,
11:28
Which brings me to the third thing that I think we need to do
210
688070
2921
11:31
if we want to accept that we live in a common reality.
211
691854
3032
üçüncü maddeye getiriyor.
11:34
That third thing is: have a little humility.
212
694910
2891
Üçüncü madde: Alçakgönüllü olun.
11:38
By humility here, I mean epistemic humility,
213
698510
2122
Alçakgönüllülükten kastım, bilmeye dair bir alçakgönüllülük.
11:40
which means, in a sense,
214
700656
1989
Yani bir bakıma,
hiçbir şey bilmediğini bilmek demek.
11:43
knowing that you don't know it all.
215
703701
2403
Ama bundan da fazlası anlamına geliyor.
11:46
But it also means something more than that.
216
706128
2053
Dünya görüşünü, kanıtlar ve başkalarının da deneyimleri ışığında
11:48
It means seeing your worldview as open to improvement
217
708205
4450
gelişime açık görmek anlamına geliyor.
11:52
by the evidence and experience of others.
218
712679
2131
11:54
Seeing your worldview as open to improvement
219
714834
2049
Dünya görüşünü, kanıtlar ve başkalarının da deneyimleri ışığında
11:56
by the evidence and experience of others.
220
716907
2123
gelişime açık görmek.
Bu değişime açık olmaktan fazlası.
12:00
That's more than just being open to change.
221
720084
2039
Bu kendini geliştirmeye açık olmaktan da fazlası.
12:02
It's more than just being open to self-improvement.
222
722147
2398
12:04
It means seeing your knowledge as capable of enhancing
223
724569
4285
Bu bilgi birikiminin, başkalarının katkılarıyla,
gelişme ve zenginleşme kapasitesinin olduğunu görmek demek.
12:08
or being enriched by what others contribute.
224
728878
2526
12:12
That's part of what is involved
225
732224
2714
Bu sizin de sorumlu olduğunuz bir ortak gerçeklik
12:14
in recognizing there's a common reality
226
734962
2133
olduğunu anlamanızın bir şartı.
12:18
that you, too, are responsible to.
227
738116
1853
12:21
I don't think it's much of a stretch to say
228
741633
2205
Bence toplumumuzun bu tarz bir alçakgönüllüğü
12:23
that our society is not particularly great at enhancing or encouraging
229
743862
4955
geliştirmek ve teşvik etmek konusunda
çok iyi olmadığını söylesem abartmış olmam.
12:28
that sort of humility.
230
748841
1215
Bu bir ölçüde, kibiri ve özgüveni
12:30
That's partly because,
231
750080
1579
12:32
well, we tend to confuse arrogance and confidence.
232
752810
2988
karıştırmamızdan kaynaklanıyor.
Bir ölçüde de, biliyorsunuz,
12:36
And it's partly because, well, you know,
233
756263
2441
kibir daha kolay.
12:39
arrogance is just easier.
234
759341
1553
12:40
It's just easier to think of yourself as knowing it all.
235
760918
2677
Her şeyi bildiğini düşünmek çok daha kolay.
12:43
It's just easier to think of yourself as having it all figured out.
236
763619
3697
Bütün her şeyi çözdüğünü düşünmek kolay.
12:48
But that's another example of the bad faith towards the truth
237
768513
2933
Bu doğruya karşı beslenen suizanın
başka bir örneği.
12:51
that I've been talking about.
238
771470
1538
12:55
So the concept of a common reality,
239
775391
2237
Ortak gerçeklik kavramı,
12:57
like a lot of philosophical concepts,
240
777652
2690
çoğu filozofik kavram gibi,
13:00
can seem so obvious,
241
780366
1484
çok doğal gözüktüğü için
13:02
that we can look right past it
242
782785
1842
onu es geçip neden önemli olduğunu unutabiliriz.
13:05
and forget why it's important.
243
785945
1984
13:09
Democracies can't function if their citizens don't strive,
244
789394
4944
Demokrasiler, en azından arada sırada,
vatandaşları, özellikle karşı çıktıkları zaman,
13:14
at least some of the time,
245
794362
1370
13:15
to inhabit a common space,
246
795756
1681
düşüncelerini iletmek ve yaymak için
13:17
a space where they can pass ideas back and forth
247
797461
3456
ortak bir alanı mesken tutmaya çabalamazlarsa, fonksiyonunu kaybeder.
13:22
when -- and especially when --
248
802123
1786
13:23
they disagree.
249
803933
1405
13:25
But you can't strive to inhabit that space
250
805749
2264
Ancak ortak bir gerçeklikte yaşadığınızı kabul etmeden
bu alanı mesken tutmaya çalışamazsınız.
13:29
if you don't already accept that you live in the same reality.
251
809560
3586
Bunu kabul etmek için doğrunun olduğuna inanmalıyız
13:35
To accept that, we've got to believe in truth,
252
815144
2171
13:37
we've got to encourage more active ways of knowing.
253
817339
3311
ve daha aktif bilme yöntemlerini teşvik etmeliyiz.
Ayrıca bütün her şeyin
13:41
And we've got to have the humility
254
821394
1738
ölçüsü olmadığımızın farkına varmalıyız.
13:44
to realize that we're not the measure of all things.
255
824271
2707
Belki bir gün beynimizde internetin
13:49
We may yet one day realize the vision
256
829049
3524
olduğu bir bakış açısına sahip olabiliriz.
13:52
of having the internet in our brains.
257
832597
2673
13:56
But if we want that to be liberating and not terrifying,
258
836545
3919
Ancak bunun korkutucu değil de
özgürleştirici olmasını,
14:00
if we want it to expand our understanding
259
840488
2762
sadece pasif bilgi birikimimizi değil
kavrayışımızı da geliştirmesini istiyorsak,
14:03
and not just our passive knowing,
260
843274
2403
14:06
we need to remember that our perspectives,
261
846585
3639
ne kadar harika ve güzel olursa olsun,
bakış açılarımızın bir tane gerçeğin üstündeki farklı açılar olduğunu
14:10
as wondrous, as beautiful as they are,
262
850248
3151
14:14
are just that --
263
854171
1280
kabul etmemiz gerekir.
14:15
perspectives on one reality.
264
855475
2520
Teşekkür ederim.
14:19
Thank you.
265
859096
1271
14:20
(Applause)
266
860391
4826
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7