Ian Dunbar: Dog-friendly dog training

Ian Dunbar köpek dostu köpek eğitim üzerine konuşuyor

Çeviri: nilay saygı Gözden geçirme: osman oguz ahsen

Dogs have interests.

Köpeklerin ilgi alanları vardır.

They have interest sniffing each other, chasing squirrels.

Birbirlerini koklamak, sincapları kovalamak gibi ilgi alanları vardır.

And if we don't make that a reward in training, that will be a distraction.

Ve bizler eğer eğitim sırasında ödüllendirme yapmazsak, bu ilginin dağılmasına neden olacaktır.

It's always sort of struck me as really a scary thought

Şu korkutucu bir düşünce olarak beni her zaman rahatsız etmiştir:

that if you see a dog in a park, and the owner is calling it,

Parkta bir köpek görürsünüz ve sahibi onu çağırır,

and the owner says, you know, "Puppy, come here, come here,"

ve şöyle der, bilirsiniz, “oğlum/kızım buraya gel, buraya gel”

and the dog thinks, "Hmm, interesting.

ve köpek şöyle düşünür, “hımm, ilginç.”

I'm sniffing this other dog's rear end, the owner's calling."

Şimdi, şu köpeğin poposunu kokluyorum, sahibimde çağırıyor,

It's a difficult choice, right?

çok zor karar.” Değil mi?

Rear end, owner. Rear end wins.

Popo, sahip – popo kazanır.

I mean, you lose.

Demek istediğim siz kaybedersiniz.

You cannot compete with the environment,

Eğer ergen bir köpeğin beynine sahipseniz,

if you have an adolescent dog's brain.

doğaya karşı gelemezsiniz.

So, when we train, we're always trying to take into account

Bu yüzden, eğitirken her zaman köpeklerin

the dog's point of view.

bakış açısını hesaba katmaya çalışmalıyız.

Now, I'm here largely because

Şimdi, benim burada olmama en büyük neden

there's kind of a rift in dog training at the moment

şu anda köpek eğitiminde bir tarafta bir sorun var.

that -- on one side, we have people who think that you train a dog,

Köpek eğitirken ilk başta insanlar kuralları koyarak

number one, by making up rules, human rules.

köpek eğitildiğini düşünen insanlarımız var.

We don't take the dog's point of view into account.

Köpeğin bakış açısını hesaba katmıyoruz.

So the human says, "You're going to act this way, damn it.

Bu yüzden insan diyor ki, "Bu şekilde davranacaksın, kahrolası.

We're going to force you to act against your will, to bend to our will."

İsteğin dışında, bizim isteklerimize itaat etmen için seni zorlayacağız.

Then, number two, we keep these rules a secret from the dog.

Sonrada, ikinci olarak bu kuralları köpekten gizli tutacağız.

And then number three, now we can punish the dog

Ve sonra üçüncü olarak varolduğunu bile bilmediği

for breaking rules he didn't even know existed.

kuralları çiğnediği için köpeği cezalandırabileceğiz.

So you get a little puppy, he comes. His only crime is he grew.

Bu yüzden, küçük yavru köpeğimizin tek suçu büyük oluyor.

When he was a little puppy, he puts his paws on your leg --

Küçük bir yavru iken, patilerini ayağınıza vurur --

you know, isn't that nice?

güzel birşey değil mi?

And you go, "Oh, there's a good boy."

Ve siz de, "Uv, afferim oğlum."

You bend down, you pat him -- you reward him for jumping up.

Eğilir ve onu okşarsınız -- onu atladığı için ödüllendirirsiniz.

His one mistake is he's a Tibetan mastiff, and a few months later,

Köpeğin bir hatası, o bir Tibet mastifi olması, bir kaç sonra

he weighs, you know, 80 pounds.

biliyorsunuz ağırlığı, 35 kilo olur.

Every time he jumps up, he gets all sorts of abuse.

Her üzerinize atladığında, bütün kötü davranışları görür.

I mean, it is really very, very scary the abuse that dogs get.

Demek istediğim, gerçekten çok, çok kötü davranışlardır bunlar.

So, this whole dominance issue -- number one,

Bu yüzden, tüm üstünlük meselesi-- birinci olarak,

what we get in dog training is this Mickey-Mouse interpretation

köpek eğitiminde yaptığımız çok karmaşık

of a very complicated social system.

bir sosyal sistemin Mickey-Mouse yorumlamasıdır.

And they take this stuff seriously.

ve köpekler tüm bunları ciddiye alır.

Male dogs are very serious about a hierarchy,

Çünkü erkek köpekler hiyerarşi konusunda çok ciddidirler,

because it prevents physical fights.

çünkü fiziksel kavgayı engeller bu.

Of course, female dogs, bitches, on the other hand,

Tabiki, dışı köpekler --cadılar -- diğer taraftan,

have several bitch amendments to male hierarchical rule.

erkek hiyerarşisinde bir kaç cadoloz düzeltmeler yapar.

The number one is, "I have it, you don't."

birincisi, "benim var, senin yok."

And what you will find is a very, very low-ranking bitch

Ve göreceğiniz şu ki, çok düşük rütbedeki cadaloz

will quite easily keep a bone away from a high-ranking male.

kolaylıkla kemiğini yüksek rütbeli bir erkekten koruyabilir.

So, we get in dog training this notion of dominances,

Bu yüzden, köpek eğitiminde bu üstünlük fikrini

or of the alpha dog. I'm sure that you've heard this.

ya da alfa köpek fikrini kullanırız -- eminim duymuşsunuzdur.

Dogs get so abused.

Köpekler öyle suistimal edilir ki.

Dogs, horses and humans --

Köpekler, atlar ve insanlar --

these are the three species which are so abused in life.

bunlar hayatta öyle çok suistimal edilen üç türdür.

And the reason is built into their behavior --

Ve nedeni, onların davranışları üzerine kurulu olan

is to always come back and apologize.

her zaman geri dönmek ve özür dilemek.

Like, "Oh, I'm sorry you had to beat me. I'm really sorry, yes, it's my fault."

"Of, bana vurmak zorunda olduğun için özür dilerim, gerçekten üzgünüm, benim hatam."

They are just so beatable,

Onlar sadece öyle vurulabilir.

and that's why they get beaten.

Ve bu yüzden onlara vurulur.

The poor puppy jumps up, you open the dog book, what does it say?

Zavallı yavrucuk atlar üzerinize, köpek kitabını açarsınız, ne söyler?

"Hold his front paws, squeeze his front paws,

Ön patileri tutun ve ön patilerini sıkıştırın,

stamp on his hind feet, squirt him in the face with lemon juice,

ayaklarına sertçe vurun, yüzüne limon suyu sıkın,

hit him on the head with a rolled-up newspaper,

Gazeteyi yuvarlayıp kafasına vurun,

knee him in the chest, flip him over backwards."

dizinizle göğsüne bastını, geriye doğru ters çevirin."

Because he grew?

Büyüdüğü için mi?

And because he's performing a behavior you've trained him to do?

Yoksa sen onu nasıl eğitmişsen öyle davranıyor olduğu için mi?

This is insanity.

Bu delilik.

I ask owners, "Well, how would you like the dog to greet you?"

Köpek sahiplerine soruyorum. "Köpeğinizin sizi nasıl selamlamasını istesiniz?"

And people say, "Well, I don't know, to sit, I guess."

Diyorlar ki, "Aslında bilmiyorum, oturarak olabilir."

I said, "Let's teach him to sit."

Diyorum ki, "Hadi ona oturmayı öğretelim."

And then we give him a reason for sitting.

ve ona oturması için bir neden veriyoruz.

Because the first stage

Çünkü ilk safha

is basically teaching a dog ESL.

temel olarak köpeğe insan dilini öğretmek.

I could speak to you and say, "Laytay-chai, paisey, paisey."

Size şöyle diyebilirim, "Laytay-chai, paisey, paisey"

Go on, something should happen now.

Hadi, şimdi birşey olması gerek.

Why aren't you responding? Oh, you don't speak Swahili.

Neden tepki vermiyorsunuz? Ah unuttum, Swahili dilini bilmiyorsunuz.

Well, I've got news for you.

Tamam, Sizin için haberlerim var.

The dog doesn't speak English, or American, or Spanish, or French.

Köpekler İngilizce, Amerikanca, İspanyolca ya da Fransızca bilmezler.

So the first stage in training is to teach the dog ESL,

Bu yüzden eğitimin ilk aşaması köpeğe ESL yi

English as a second language.

yani ikinci dil olarak İngilizceyi öğretmek gerek.

And that's how we use the food lure in the hand,

Ve bu yüzden ödül yemeği kullanıyoruz.

and we use food because we're dealing with owners.

/

My wife doesn't need food -- she's a great trainer,

Karımın yemeğe ihtiyacı yok -- harika bir eğitmendir,

much better than I am.

benden çok daha iyi.

I don't need food, but the average owner says,

Benim yemeğe ihtiyacım yok, fakat sıradan köpek sahipleri der ki,

"Puppy, sit."

"Oğlum / kızım, otur. "

Or they go, "Sit, sit, sit."

Yada şöyle yaparlar, "Otur, otur, otur."

They're making a hand signal in front of the dog's rectum for some reason,

Her ne hikmetse el işaretini köpeğin poposunun önünde yaparlar,

like the dog has a third eye there -- it's insane.

sanki köpeğin üçüncü gözü var da -- bi delilik.

You know, "Sit, sit."

Bildiğiniz gibi, "Otur, otur."

No, we go, "Puppy, sit" -- boom, it's got it in six to 10 trials.

Hayır, biz "Oğlum, otur" diyoruz -- bum, 6 ya da 10 denemede oluyor.

Then we phase out the food as a lure,

Sonrasında ödül olarak yiyecek verme safhasına geçiyoruz.

and now the dog knows that "sit" means sit,

Köpek "otur" un otur olduğunu bilmiş oluyor,

and you can actually communicate to a dog

ve aslında köpekle mükemmel yapılandırılmış İngilizce

in a perfectly constructed English sentence.

cümleler ile iletişim kuruyorsunuz.

"Phoenix, come here, take this, and go to Jamie, please."

"Phoenix, buraya gel, bunu al ve Jamie'ye git, lütfen."

And I've taught her "Phoenix," "come here," "take this," "go to"

ona "Phoenix", "buraya gel", "al bunu", "git",

and the name of my son, "Jamie."

ve oğlumun adı, "Jamie"yi öğrettim.

And the dog can take a note,

ve bunun sonucunda köpek not alabiliyor,

and I've got my own little search-and-rescue dog.

Küçük arama-kurtarma köpeğim var.

He'll find Jamie wherever he is, you know,

Jamie neredeyse, çocuklar neredeyse, akıntı ya da

wherever kids are, crushing rocks by a stream or something,

başka birşeyle kayalara çarpmış olsa da arayıp bulacak.

and take him a little message that says,

ve ona "Hey, yemek hazır, yemeğe gel"

"Hey, dinner's ready. Come in for dinner."

mesajını iletecektir.

So, at this point, the dog knows what we want it to do.

Bu noktada, köpekler onun ne yapmasını istediğimizi bilir.

Will it do it?

Yapacak mıdır?

Not necessarily, no.

Zorunlu değil, hayır.

As I said, if he's in the park and there's a rear end to sniff,

Söylediğim gibi, parktaysa ve bir popo kokluyorsa,

why come to the owner?

neden sahibine gelsin?

The dog lives with you, the dog can get you any time.

Köpek seninle yaşıyor, yanına her zaman gelebilir,

The dog can sniff your butt, if you like, when he wants to.

köpek poponuzu koklar eğer isterseniz ama onun istediği zaman.

At the moment, he's in the park, and you are competing

O anda, parkta, kokularla, diğer köpeklerle ve

with smells, and other dogs, and squirrels.

sincaplarla rekabet halindesin.

So the second stage in training is to teach the dog to want to do

Bu yüzden eğitimdeki ikinci safha köpeğe yapmasını istediğimiz şeyi

what we want him to do, and this is very easy.

yapmayı istediğini öğretmektir ve bu da çok kolay.

We use the Premack principle.

Biz Premack ilkesini kullanıyoruz.

Basically, we follow a low-frequency behavior --

Temelde, köpeğin yapmak istemediği düşük frekansta

one the dog doesn't want to do --

bir davranışı yüksek frekansta "davranış problemi" ya da

by a high-frequency behavior, commonly known as a behavior problem,

köpek hobisi olarak bilinen köpeklerin

or a dog hobby -- something the dog does like to do.

yapmayı istediği şeylerle takip ediyoruz.

That will then become a reward for the lower-frequency behavior.

Bu düşük frekansta davranış için ödül oluyor.

So we go, "sit," on the couch; "sit," tummy-rub; "sit,"

Bu yüzden kanepeye "otur", yere "otur",

look, I throw a tennis ball; "sit," say hello to that other dog.

bak, tenis topu attım, "otur", diğer köpeklere merhaba de.

Yes, we put "sniff butt" on queue.

Evet, sıraya "popo kokla"yı koyarız.

"Sit," sniff butt.

"Otur," popo kokla.

So now all of these distractions that worked against training

Bu yüzden bu eğitime engel olan bütün dikkat dağıtıcı şeyler

now become rewards that work for training.

eğitim için bir ödül haline dönüşür.

And what we're doing, in essence, is we're teaching the dog, kind of like --

Ve yaptığımız şey en temelde bir çeşit köpeğe onun bizi eğittiğini düşünmesini

we're letting the dog think that the dog is training us.

izin vermek ve köpeği böyle eğitmek.

And I can imagine this dog, you know,

Bir köpeği hayal edebiliyorum, parmaklıkların arkasından

speaking through the fence to, say, an Akita,

şöyle diyor,

saying, "Wow, my owners, they are so incredibly easy to train.

"Vavv, sahiplerim, o kadar basitki bunları eğitmek.

They're like Golden Retrievers.

Golden Retrievers gibiler.

All I have to do is sit, and they do everything.

Tek yapmam gereken şey oturmak ve onlar herşeyi yapıyorlar.

They open doors, they drive my car, they massage me,

Bana kapıyı açıyorlar, arabamı sürüyorlar, masaj yapıyorlar bana,

they will throw tennis balls,

tenis topunu atıyorlar,

they will cook for me and serve the food.

yemeğimi pişiriyorlar ve bana sunuyorlar.

It's like, if I just sit, that's my command.

Sanki, eğer oturursam, bu benim komutum.

Then I have my own personal doorman,

Ardından şahsi kapıcım,

chauffeur, masseuse, chef and waiter."

şoförüm, masözüm, şefim, garsonum oluyor.

And now the dog's really happy.

ve böylece köpek gerçekten mutlu oluyor.

And this, to me, is always what training is.

Bu bana göre her zaman eğitim dediğimiz şeydir.

So we really motivate the dog to want to do it,

Bu yüzden gerçekten köpeği yapmak iistediği şeyi yapmaya teşvik ederiz,

such that the need for punishment seldom comes up.

öyle ki cezalandırma nadiren gerçekleşir.

Now we move to phase three, when now --

Ve şimdi üçüncü safha,bazan babanın en iyisini bildiği

there's times, you know, when daddy knows best.

zamanlar olur bilirsiniz

And I have a little sign on my fridge, and it says,

Ve buzdolabımın üzerinde bir not:

"Because I'm the daddy, that's why."

Çünkü ben babayım, işte bu yüzden

Sorry, no more explanation. "I'm the daddy, you're not. Sit."

Üzgünüm, başka açıklama yok -- "Ben babayım, sen değilsin, otur."

And there's times, for example,

Ve bazı zamanlar olur -- örneğin,

if my son's friends leave the door open,

oğlumun arkadaşı kapıyı açık bırakır,

the dogs have to know you don't step across this line.

köpekler bu çizgiyi öte geçemeyeceklerini bilmelidirler.

This is a life-or-death thing.

Bu ölüm kalım meselesidir.

You leave this, the sanctity of your house,

Bunu, evinin kutsallığını terkediyorsun,

and you could be hit on the street.

ve caddede araba çarpabilir.

So some things we have to let the dog know,

Bu yüzden köpeklerin bilmesine izin verdiğiniz bazı şeyler vardır

"You mustn't do this."

"Bunu yapamazsın."

And so we have to enforce, but without force.

Ve zorlamak zorundayız, zor kullanmadan.

People here get very confused about what a punishment is.

Buradakiler cezalandırmanın ne olduğu konusunda biraz şaşırmış durumdalar.

They think a punishment is something nasty.

Cezalandırmanın pis bişey olduğunu düşünüyorlar.

I bet a lot of you do, right?

İddia ediyorum çoğunuz böyle, değil mi?

You think it's something painful, or scary, or nasty.

Acı verici, korkunç ve çirkin birşey olduğunu düşünüyorsunuz.

It doesn't have to be.

Öyle olmak zorunda değil.

There's several definitions of what a punishment is,

Cezanın ne olduğu konusunda farklı tanımlar var.

but one definition, the most popular, is:

fakat bir tanım, en meşhuru, --

a punishment is a stimulus that reduces the immediately preceding behavior,

Ceza aniden ortaya çıkan davranışları azaltan bir uyarıcıdır,

such that it's less likely to occur in the future.

öyleki, bu davranışın gelecekte olması ihtimali azalır.

It does not have to be nasty, scary or painful.

Çirkin, korkunç, ya da acı olmak zorunda değil.

And I would say, if it doesn't have to be, then maybe it shouldn't be.

lışı

I was working with a very dangerous dog about a year ago.

Bir yıl önce çok tehlikeli bir köpekle çalışıyordum --

And this was a dog that put both his owners in hospital,

bu köpek iki sahibini de hastanelik etmiş,

plus the brother-in-law, plus the child.

ve kayınbiraderini artı çocuğu.

And I only agreed to work with it if they promised it would stay in their house,

Ben sadece eğer evlerinde kalmasına söz verirlerse çalışmaya razı oldum.

and they never took it outside.

ve asla evlerinden dışarı koymadılar.

The dog is actually euthanized now,

Köpek aslında ötenazide şimdi,

but this was a dog I worked with for a while.

fakat üzerinde bir süre çalıştığım bu köpekti.

A lot of the aggression happened around the kitchen,

Mutfağın çevresinde çok hücum oldu,

so while I was there -- this was on the fourth visit --

Bu yüzden ben oradayken -- dördüncü ziyaretti --

we did a four and a half hour down-stay, with the dog on his mat.

onunla hasırında dört büçük saat geçirdik.

And he was kept there by the owner's calm insistence.

ve sahibinin sakinleştirme ısrarlarıyla orada kaldı.

When the dog would try to leave the mat,

Hasırından ayrılacağı zaman,

she would say, "Rover, on the mat, on the mat, on the mat."

"Hasırın üstüne, hasırın üstüne, hasırın üstüne" diyecekti.

The dog broke his down-stay 22 times in four and a half hours, while she cooked dinner,

Sahibi yemek pişiriyorken köpek, yerini dört buçuk saatte 22 kez terketti.

because we had a lot of aggression related towards food.

çünkü yemeğe doğru çok fazla hücum vardı.

The breaks got fewer and fewer.

İhlal giderek azaldı.

You see, the punishment was working.

Görüyorsunuz, cezalandırma işledi.

The behavior problem was going away.

Davranış problemi azalıyordu.

She never raised her voice.

Sahibi asla sesini yükseltmedi.

If she did, she would have got bitten.

Eğer artırsaydı ısırılacaktı.

It's not a good dog you shout at.

Bağırmak için uygun bir köpek değildi.

And a lot of my friends train really neat animals,

Bir çok arkadaşım gerçekten çok temiz hayvanları eğittiler --

grizzly bears -- if you've ever seen a grizzly bear

bozayı, eğer televizyonda ya da filmde bir bozayı gördüyseniz

on the telly or in film, then it's a friend of mine who's trained it --

onu benim arkadaşlarımdan biri eğitmiştir.

killer whales. I love it because it wires you up.

Katil balinalar -- Bayılırım onlara çünkü sizin kendilerine bağlarlar.

How are you going to reprimand a grizzly bear?

Peki bir bozayıyı nasıl azarlarsınız?

"Bad bear, bad bear!" Voom!

"Kötü ayı, kötü ayı!" Boom!

Your head now is 100 yards away, sailing through the air, OK?

Kafanız 100 metre öteye gider, havada uçar, değil mi?

This is crazy.

Çılgınca.

So, where do we go from here?

Buraya nerden geldik?

We want a better way.

Daha iyi bir yöntem istiyoruz.

Dogs deserve better.

Köpekler daha iyisini hakederler.

But for me, the reason for this actually has to do with dogs.

Fakat benim için, bunun nedeni aslında köpeklerle ilgili,

It has to do with watching people train puppies,

yavru köpekleri eğiten insanları izlemekle ilgili,

and realizing they have horrendous interaction skills,

ve anlıyorum ki korkunç etkileşim yetenekleri var,

horrendous relationship skills.

korkunç ilişki kurma becerileri.

Not just with their puppy, but with the rest of the family at class.

Sadece yavru ile değil, bu durumdaki herkesle.

I mean, my all-time classic is another "come here" one.

Kastettiğim, tüm zamanların klasiği başka bir "buraya gel"

You see someone in the park -- and I'll cover my mic when I say this,

Parkta birini görürsünüz -- bunu söylerken mikrofonumu gizleyeceğim,

because I don't want to wake you up -- and there's the owner in the park,

çünkü sizi uyandırmak istemiyorum -- parkta sahip ve köpeğiyle birlikte,

and their dog's over here, and they say, "Rover, come here.

ve sahibi "Rover, buraya gel

Rover, come here. Rover, come here, you son of a bitch."

Rover, buraya gel. Rover, buraya gel, eşoğlu eşek."

The dog says, "I don't think so."

Köpek de "hiç zannetmiyorum."

(Laughter)

(Kahkahalar)

I mean, who in their right mind

Yani, aklı çalışan kim

would think that a dog would want to approach them

köpeğin kendisine öyle bağırıldığı zaman

when they're screaming like that?

kendisine yaklaşacağını düşünür?

Instead, the dog says, "I know that tone. I know that tone.

Onun yerine, köpek derki, "Bu tonu biliyorum, bu tonu biliyorum.

Previously, when I've approached, I've gotten punished there."

Daha önceden gittiğim zaman beni cezalandırılmıştım orada."

I was walking onto a plane --

Bir düzlüğe çıkıyordum --

this, for me, was a pivotal moment in my career,

bu benim için kariyerimdeki esaslı bir andı,

and it really cemented what I wanted to do

tüm köpek yetiştirme işinde yapmak istediğim

with this whole puppy-training thing,

her şeyi pekiştirdi -- köpek dostu bir yöntemle yavru köpeklere

the notion of how to teach puppies in a dog-friendly way

bizim yapmasını istediklerimizi yapmasını istemesi konusunda

to want to do what we want to do, so we don't have to force them.

nasıl eğitilebileceğimiz fikri. Böylece onlara zor kullanmak zorunda kalmayacaktık.

You know, I puppy-train my child.

Biliyor musunuz, çocuğumu da bu yöntemle eğitiyorum.

And the seminal moment was, I was getting on a plane in Dallas,

Ve önemli anlardan biri, Dallas uçağındayken,

and in row two was a father, I presume, and a young boy about five,

bir sırada 2 kişi biri baba, tahminim, ve bir ufaklık beş yaşlarında,

kicking the back of the chair.

koltuğunun arkasını vuruyordu.

"Johnny, don't do that."

"Johnny, öyle yapma."

Kick, kick, kick.

Vur, vur, vur.

"Johnny, don't do that." Kick, kick, kick.

"Johnny, yapma şunu." Vur, vur, vur.

I'm standing right here with my bag.

Ben çantamla burada oturuyorum.

The father leans over, grabs him like this and gives him ugly face.

Baba üzerine eğildi, böyle yakaladı ve yüzünü çirkin bir hal verdi.

And ugly face is this --

Çirkin yüz şu demektri --

when you go face-to-face with a puppy or a child,

Bir köpek ya da çocukla yüzyüze kaldığın zaman,

you say, "What are you doing! Now stop it, stop it, stop it!"

Dersin ki, "Ne yapıyorsun! Şimdi dur, dur, dur!"

And I went, "Oh my God, do I do something?"

Ve ben kendime, "Aman tanrım, bişeyler yamalıyım!"

That child has lost everything --

O çocuk herşeyini kaybetti --

that one of the two people he can trust in this world

dünyada güvenebileceği iki insandan biri

has absolutely pulled the rug from under his feet.

kesinlikle ayaklarının altından iskemleyi çekti.

And I thought, "Do I tell this jerk to quit it?"

Ve düşündüm, "Bu herife vazgeçmesini söyleyeyim mi?"

I thought, "Ian, stay out of it, stay out of it, you know, walk on."

Dedim ki "Ian, karışma, karışma, yoluna git."

I walked to the back of the plane,

Uçağın arkasına geçtim

I sat down, and a thought came to me.

Oturdum, ve bir fikir geldi aklıma.

If that had been a dog, I would have laid him out.

Eğer o bir köpek olsaydı, onu yere yatırırdım.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

If he had kicked a dog, I would have punched him out.

Eğer köpeğe tekme atsaydı, bi yumruk atardım.

He kicked a child, grabs the child like this and I let it go.

Bir çocuğa vurdu, çocuğu böyle yakaladı ve ben olmasına izin verdim.

And this is what it's all about.

işte bu olan biten.

These relationship skills are so easy.

Bu ilişki beceleri o kadar kolaydır ki.

I mean, we as humans, our shallowness when we choose a life-mate

Yani, insan olarak, bir hayat arkadaşı seçtiğimizdeki yüzeyselliğimiz

based on the three Cs -- coat color, conformation, cuteness.

üç şeye dayanıyor, kıyafet rengi, şekil ve tatlılık.

You know, kind of like a little robot.

Bilirsiniz, küçük bir robot gibi.

This is how we go into a relationship, and it's hunky-dory for a year.

Bu bizim ilişkiye nasıl başladığımızla ilgilidir. ve bu bir yıllığına harika gider.

And then, a little behavior problem comes up.

Ve sonra küçük bir davranış problemi oluşur.

No different from the dog barking.

Köpek havlamasından farklı değildir.

The husband won't clear up his clothes,

Koca eşyaları toplamaz,

or the wife's always late for meetings, whatever it is, OK?

ya da kadın her zaman toplantılara geç gelir, her neyse, tamam mı?

And it then starts, and we get into this thing,

Ve bu başladığında, biz bu şeyin içine gireriz,

and our personal feedback -- there's two things about it.

ve bizim şahsi görüşümüz -- bununla ilgili iki şey önemlidir.

When you watch people interacting with animals or other people,

İnsanları hayvanlarla ve diğer insanlarla etkileşim halinde gözlemlediğinizde,

there is very little feedback, it's too infrequent.

çok az bir geri besleme vardır, çok nadirdir.

And when it happens, it's bad, it's nasty.

ve olduğu zaman, kötüdür bu, iğrençtir.

You see it's especially in families, especially with spouses,

Görüyorsunuz, özellikle ailelerde, özellikle eşlerle,

especially with children, especially with parents.

özellikle çocuklarla, özellikle çiftlerle.

You see it especially in the workplace,

Özellikle çalışma ortamında görürsünüz,

especially from boss to employee.

özellikle patrondan işçiye.

It's as if there's some schadenfreude there,

Sanki ortada bir sadizm vardır --

that we actually take delight in people getting things wrong,

işleri kötü giden insanlardan keyif duyarız,

so that we can then moan and groan and bitch at them.

bu yüzden ahlarız vahlarız ve onları şikayet ederiz

And this, I would say, is the biggest human foible that we have.

ve bu ,söyleyeceğim şu ki ,bu sahip olduğumuz en büyük insani zaaf

It really is.

gerçekten öyle

We take the good for granted, and we moan and groan at the bad.

iyi şeylere şükran duymayız ve kötü hakkında sızlanırız.

And I think this whole notion of these skills should be taught.

ve tüm bu yeteneklerin bilgisi öğretilmeli--

You know, calculus is wonderful.

bilirsiniz matematik harikadır.

When I was a kid, I was a calculus whiz.

çocukken matematik dehasıydım.

I don't understand a thing about it now, but I could do it as a kid.

şimdi tek bir şey bile anlamıyorum ama çocukken yapabiliyordum

Geometry, fantastic. You know, quantum mechanics --

Geometri, fantastic, bilirsiniz, kuantum mekaniği --

these are cool things.

bunlar güzel şeyler.

But they don't save marriages and they don't raise children.

Onlar evlilik kurtaramazlar ve çocuk büyütemezler.

And my look to the future is,

Ve benim geleceğe bakışım,

and what I want to do with this doggy stuff, is to teach people

ve bu köpekle ilgili meselelerle ilgili yapmak istediğim insanları eğitmek

that you know, your husband's just as easy to train.

ki bilirsiniz,kocanızın bile eğitilmasi kolaydır.

Probably easier -- if you got a Rottie -- much easier to train.

büyük ihtimalle daha kolay eğer bir Rotty e sahipseniz onu eğitmek çok daha kolaydır.

Your kids are easy to train.

çocuklarınız kolay eğitilebilir.

All you've got to do is to watch them,

Tüm yapmanız gereken onları izlemek,

to time-sample the behavior, and say, every five minutes,

davranışı gözlemleyin,ve söyleyin,her beş dakika

you ask the question, "Is it good, or is it bad?"

soruyu sorun,"bu iyi mi yoksa kötü mü?"

If it's good, say, "That was really neat, thank you."

eğer iyiyse,"Bu gerçekten harikaydı,teşekkürler."

That is such a powerful training technique.

Bu oldukça güçlü bir eğitim tekniğidir.

This should be taught in schools.

Bu okullarda öğretilmeli.

Relationships -- how do you negotiate?

İlişkiler--nasıl üstesinden geliyorsunuz

How you do negotiate with your friend who wants your toy?

oyuncağınızı isteyen arkadaşınızla nasıl anlaşma yapıyorsunuz

You know, how to prepare you for your first relationship?

Bilirsiniz,sizi ilk ilişkinize nasıl hazırlayacağını

How on earth about raising children?

Nasıl oluyor da çocuk yetiştiriyoruz?

We think how we do it -- one night in bed, we're pregnant,

naıl yaptığımız düşünelim bir gece yatakta,hamileyiz,

and then we're raising the most important thing in life, a child.

ve sonra hayattaki en önemli şeyi yetiştiriyoruz--bir çocuk

No, this is what should be taught -- the good living, the good habits,

hayır öğretilmesi gereken-- iyi yaşam,iyi alışkanlıklar

which are just as hard to break as bad habits.

ki bu kötü alışkanlıkları bırakmak kadar zor .

So, that would be my wish to the future.

Gelecekte isteğim budur.

Ah, damn, I wanted to end exactly on time,

Ah, hay aksi, tam zamanında bitirmek istedim,

but I got eight, seven, six, five, four, three, two --

evet, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üç, iki --

so thank you very much. That's my talk, thank you.

evet teşekkür ederim, konuşmam bu kadardı, teşekkürler.

(Applause)

Alkış