Ben Dunlap: The life-long learner

Ben Dunlap, tutku dolu bir yaşamı anlatıyor.

85,908 views ・ 2008-01-23

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Neslihan Atcan Altan Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:18
"Jó napot, pacák" Which, as somebody here must surely know,
0
18330
6000
Burada bulunanlar arasında en azından mutlaka bir kişinin de bileceği gibi ''Yo napot, pacak!'',
00:24
means "What's up, guys?" in Magyar,
1
24330
3000
Macarca, ''N'aber çocuklar?'' demektir.
00:27
that peculiar non-Indo-European language spoken by Hungarians
2
27330
3000
Macarların bu, Hint-Avrupa dillerinden olmayan garip dilinin --
00:30
for which, given the fact that cognitive diversity is
3
30330
3000
bilişsel farklılığının,
00:33
at least as threatened as biodiversity on this planet,
4
33330
3000
en az dünyamızdaki yaşam çeşitliliği kadar tehdit altında olduğu düşünülecek olursa,
00:36
few would have imagined much of a future even a century or two ago.
5
36330
4000
henüz bir-iki yüz yıl öncesine kadar bu dilin bir geleceğinin olabileceğini çok az insan tahmin edebilirdi.
00:40
But there it is: "Jó napot, pacák"
6
40330
2000
Ama işte karşınızda ''Yo napot, pacak!''
00:42
I said somebody here must surely know, because
7
42330
4000
Burada bulunanlar arasından biriniz mutlaka bu kalıbı bilir dedim çünkü,
00:46
despite the fact that there aren't that many Hungarians to begin with,
8
46330
3334
öncelikle içimizde çok Macar olmadığı gerçeğine rağmen
00:49
and the further fact that, so far as I know, there's not a drop
9
49664
3000
ve bildiğim kadarıyla, damarlarımda,
00:52
of Hungarian blood in my veins, at every critical juncture of my life
10
52664
3666
tek bir damla Macar kanı bulunmamasına rağmen hayatımın her dönüm noktasında,
00:56
there has been a Hungarian friend or mentor there beside me.
11
56330
4000
yanımda hep bir Macar arkadaşım ya da akıl hocam oldu.
01:00
I even have dreams that take place in landscapes
12
60330
2286
Hatta, rüyalarımda gördüğüm manzaraların,
01:02
I recognize as the landscapes of Hungarian films,
13
62640
3690
Macar filmlerinden olduğunu fark ediyorum,
01:06
especially the early movies of Miklos Jancso.
14
66330
3000
özellikle de Miklos Jancso'nun ilk filmlerinden.
01:09
So, how do I explain this mysterious affinity?
15
69330
4000
Peki bu gizemli ilişkiyi nasıl açıklıyorum?
01:13
Maybe it's because my native state of South Carolina,
16
73330
5000
Belki günümüz Macaristan'ından pek de büyük olmayan,
01:18
which is not much smaller than present-day Hungary,
17
78330
3000
anavatanım South Carolina'nın,
01:21
once imagined a future for itself as an independent country.
18
81330
3000
bir zamanlar kendisini bağımsız bir ülke olarak gördüğü bir hayalinin olmasıyla açıklanabilir.
01:24
And as a consequence of that presumption,
19
84330
2000
Ve bu küstah hayalin sonucunda,
01:26
my hometown was burned to the ground by an invading army,
20
86330
4000
memleketim işgalci bir ordu tarafından yerle bir edildi
01:30
an experience that has befallen many a Hungarian town and village
21
90330
4000
tıpkı Macarlar'ın uzun ve dert dolu tarihleri boyunca,
01:34
throughout its long and troubled history.
22
94330
3000
çoğu şehir ve köylerinin başına geldiği gibi.
01:37
Or maybe it's because when I was a teenager back in the '50s,
23
97330
3000
Ya da, belki de 50'li yıllarda ben henüz genç bir delikanlıyken,
01:40
my uncle Henry -- having denounced the Ku Klux Klan
24
100330
3000
Amcam Henry'nin Ku Klux Klan'ı ifşa ettikten sonra,
01:43
and been bombed for his trouble and had crosses burned in his yard,
25
103330
4000
evinin bombalanıp, bahçesinde haçların yakılması,
01:47
living under death threat -- took his wife and children to Massachusetts for safety
26
107330
4000
ve ölüm tehditleri almasından sonra karısı ve çocuklarını güvende olsunlar diye Massachusetts'e götürüp,
01:51
and went back to South Carolina to face down the Klan alone.
27
111330
3000
kendisinin Klan'la tek başına yüzleşmek için South Carolina'ya dönmüş olmasındandır.
01:54
That was a very Hungarian thing to do,
28
114330
3000
Bu tam da bir Macar'ın yapacağı türden bir hareketti,
01:57
as anyone will attest who remembers 1956.
29
117330
4000
1956 yılını hatırlayan herkesin de doğrulayacağı gibi.
02:01
And of course, from time to time Hungarians
30
121330
3000
Ve elbette, zaman zaman Macarlar,
02:04
have invented their own equivalent of the Klan.
31
124330
2239
kendi Klan'larını yaratmışlardır.
02:06
Well, it seems to me that this Hungarian presence in my life
32
126593
6737
Bana öyle geliyor ki, hayatımdaki bu Macar varlığını
02:13
is difficult to account for, but ultimately I ascribe it to an admiration
33
133330
6000
açıklaması zor ama temelde bu varlığı, tarihi mirası suç ve yenilgiyi, zafer ve cesaretle tamamlamış,
02:19
for people with a complex moral awareness,
34
139330
3000
karmaşık bir ahlaki farkındalığa sahip
02:22
with a heritage of guilt and defeat matched by defiance and bravado.
35
142330
5000
insanlar için duyduğum hayranlığa atfediyorum.
02:27
It's not a typical mindset for most Americans,
36
147330
3000
Bu Amerikalılar'da rastlanan bir zihniyet değildir.
02:30
but it is perforce typical of virtually all Hungarians.
37
150330
4000
Ama tüm Macarlar için zorunlu bir zihniyettir.
02:34
So, "Jó napot, pacák!"
38
154330
2000
İşte bu yüzden "Yo napot, pacak!"
02:36
I went back to South Carolina after some 15 years amid the alien corn
39
156330
5000
1960'lı yılların sonunda,
02:41
at the tail end of the 1960s,
40
161330
3000
yabancı topraklarda geçen 15 yıldan sonra,
02:44
with the reckless condescension of that era
41
164330
3000
dönem ruhunun tüm o deli dolu kendini beğenmişliğiyle,
02:47
thinking I would save my people.
42
167330
2000
insanlarımı kurtaracağım düşüncesiyle South Carolina'ya döndüm.
02:49
Never mind the fact that they were slow to acknowledge they needed saving.
43
169330
4000
Tabii, bu insanların kurtarılmaları gerektiğini fark etmede ne kadar yavaş olduklarını hiç hesaba katmayın bile.
02:53
I labored in that vineyard for a quarter century before
44
173330
3000
South Carolina'nın hemen dışında, Metodist bir kurum olan,
02:56
making my way to a little kingdom of the just in upstate South Carolina,
45
176330
4000
Wofford Üniversitesi denen bu küçük krallığa yolum düşmeden önce,
03:00
a Methodist-affiliated institution of higher learning called Wofford College.
46
180330
4000
O bağda 15 yıl çalışmıştım.
03:04
I knew nothing about Wofford
47
184330
2000
Wofford hakkında hiçbirşey bilmezken
03:06
and even less about Methodism,
48
186330
2000
Metodism hakkında hiçbirşeyden de az şey biliyordum,
03:08
but I was reassured on the first day that I taught at Wofford College
49
188330
4000
ama Wofford Üniversitesi'nde ders verdiğim ilk gün,
03:12
to find, among the auditors in my classroom,
50
192330
2096
sınıfımdaki dinleyiciler arasında,
03:14
a 90-year-old Hungarian, surrounded by a bevy of middle-aged European women
51
194450
6880
Avrupalı orta yaşlı kalabalık bir grup kadın tarafından çevrelenmiş,
03:21
who seemed to function as an entourage of Rhinemaidens.
52
201330
2620
su perilerinin arkadaşı işlevini gören 90 yaşında bir Macar olduğunu görünce rahatladım.
03:23
His name was Sandor Teszler.
53
203974
2356
Adı Sandor Teszler'di.
03:26
He was a puckish widower whose wife and children were dead
54
206330
4000
Torunları uzakta yaşayan,
03:30
and whose grandchildren lived far away.
55
210330
3000
karısı ve çocukları ölmüş, muzip bir duldu.
03:33
In appearance, he resembled Mahatma Gandhi,
56
213330
3000
Görünüş olarak, peştamali atın, yerine ortopedik botlar koyun,
03:36
minus the loincloth, plus orthopedic boots.
57
216330
3000
Mahatma Gandhi'ye benziyordu.
03:39
He had been born in 1903 in the provinces
58
219330
4000
1903 yılında, daha sonra Yugoslavya olacak,
03:43
of the old Austro-Hungarian Empire,
59
223330
2000
eski Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun,
03:45
in what later would become Yugoslavia.
60
225330
3000
taşralarında doğmuştu.
03:48
He was ostracized as a child, not because he was a Jew --
61
228330
3000
Çocukken Yahudi olduğu için değil-ailesi zaten dindar değildi-
03:51
his parents weren't very religious anyhow --
62
231330
1000
o günlerde hastanede yatmayı
03:52
but because he had been born with two club feet,
63
232330
3000
ve 1-11 yaşları arasında acı verici operasyonlar geçirmeyi gerektiren
03:55
a condition which, in those days, required institutionalization
64
235330
5000
bir sağlık sorunu olan yumru ayaklılık
04:00
and a succession of painful operations between the ages of one and 11.
65
240330
4000
her iki ayağında da olduğu için dışlanmıştı.
04:04
He went to the commercial business high school as a young man
66
244330
3000
Liseyi Budapeşte'de bir Ticaret Lisesi'nde okumuştu.
04:07
in Budapest, and there he was as smart as he was modest
67
247330
5000
Orada, mütevazı olduğu kadar zeki olan Tezsler,
04:12
and he enjoyed a considerable success. And after graduation
68
252330
3000
başarının keyfini çıkardı. Mezuniyetten sonra
04:15
when he went into textile engineering, the success continued.
69
255330
3000
tekstil mühendisi olarak da başarısı devam etti.
04:18
He built one plant after another.
70
258330
2000
Fabrika ardına fabrika inşaa etti.
04:20
He married and had two sons. He had friends in high places who
71
260330
3000
Evlendi ve iki çocuğu oldu. Kendisine ekonomiye büyük katkısı olduğunu
04:23
assured him that he was of great value to the economy.
72
263330
3000
söyleyen yüksek mevkiilerde arkadaşları vardı.
04:26
Once, as he had left instructions to have done,
73
266330
5000
Bir keresinde, önceden talimat verdiği gibi,
04:31
he was summoned in the middle of the night by the night watchman at one of his plants.
74
271330
3000
bir gece yarısı fabrikalarından birindeki gece bekçisi tarafından fabrikaya çağırıldı.
04:34
The night watchman had caught an employee who was stealing socks --
75
274330
5000
Gece bekçisi, fabrikadan çorap çalan bir işçiyi yakalamıştı--
04:39
it was a hosiery mill, and he simply backed a truck up to the loading dock
76
279330
3000
burası bir çorap fabrikasıymış ve işçi kamyoneti yükleme limanına çekmiş,
04:42
and was shoveling in mountains of socks.
77
282330
1000
orada çorapları yüklüyormuş.
04:43
Mr. Teszler went down to the plant and confronted the thief and said,
78
283330
4000
Teszler, fabrikaya gidip hırsızla yüzleşmiş ve demiş ki,
04:47
"But why do you steal from me? If you need money you have only to ask."
79
287330
5000
"İyi de neden benden çalıyorsun? Eğer paraya ihtiyacın varsa, istemen yeterli."
04:52
The night watchman, seeing how things were going and waxing indignant,
80
292330
4000
Olayın bu gidişatına iyice içerleyen ve öfkelenen gece bekçisi,
04:56
said, "Well, we're going to call the police, aren't we?"
81
296330
2000
"Eee, polisi çağırmıyor muyuz?" demiş.
04:58
But Mr. Teszler answered, "No, that will not be necessary.
82
298330
3000
Ama Teszler, "Hayır, buna gerek yok,
05:01
He will not steal from us again."
83
301330
2000
bir daha bizden birşey çalmayacak," diye cevap vermiş.
05:03
Well, maybe he was too trusting, because he stayed where he was
84
303330
5000
Evet, Tezsler belki o adama fazla güvenmişti çünkü
05:08
long after the Nazi Anschluss in Austria
85
308330
2000
Avusturya, Almanya'ya bağlandıktan,
05:10
and even after the arrests and deportations began in Budapest.
86
310330
5000
ve hatta Budapeşte'de tutuklamalar ve techirler başladıktan çok uzun zaman sonra da olduğu yerde kalmıştı.
05:15
He took the simple precaution of having cyanide capsules placed in lockets
87
315330
4000
Tezsler, bu gelişmeler karşısında, kendisi ve ailesi tarafından takılabilecek
05:19
that could be worn about the necks of himself and his family.
88
319330
3000
içinde siyanür kapsüllerinin bulunduğu madalyonlar aldı.
05:22
And then one day, it happened: he and his family were arrested
89
322330
4000
Ve sonunda bir gün, olan oldu: Tezsler ve ailesi tutuklanıp,
05:26
and they were taken to a death house on the Danube.
90
326330
3000
Danube'de bir ölüm evine gönderildiler.
05:29
In those early days of the Final Solution, it was handcrafted brutality;
91
329330
4000
Hitler'in yahudileri planlı bir şekilde yok etme planının ilk günlerinde, bu plan düpedüz barbarlık olarak işliyordu--
05:33
people were beaten to death and their bodies tossed into the river.
92
333330
4000
insanlar ölene kadar dövülüp vücutları nehre atılıyordu--
05:37
But none who entered that death house had ever come out alive.
93
337330
4000
ama ölüm evine giren hiç kimse sağ çıkamıyordu.
05:41
And in a twist you would not believe in a Steven Spielberg film --
94
341330
4000
Ve Steven Spielberg filmlerinde bile görseniz inanmayacağınız bir sürpriz:
05:45
the Gauleiter who was overseeing this brutal beating was the very same thief
95
345330
5000
bu korkunç dayak partisini yöneten yetkili Tezsler'in çorap fabrikasından
05:50
who had stolen socks from Mr. Teszler's hosiery mill.
96
350330
4000
çorap çalan hırsız çıkmış.
05:54
It was a brutal beating. And midway through that brutality,
97
354330
5000
Tam da acımasızca dövülürken,
05:59
one of Mr. Teszler's sons, Andrew, looked up and said,
98
359330
3000
Tezsler'in oğullarından biri kafasını kaldırıp,
06:02
"Is it time to take the capsule now, Papa?"
99
362330
3000
"Artık kapsülü alalım mı, baba?" demiş,
06:05
And the Gauleiter, who afterwards vanishes from this story,
100
365330
4000
ve daha sonra bu hikayeden yok olan yetkili,
06:09
leaned down and whispered into Mr. Teszler's ear,
101
369330
3000
eğilip Tezsler'in kulağına fısıldamış,
06:12
"No, do not take the capsule. Help is on the way."
102
372330
3000
"Hayır, kapsülü almayın. yardım geliyor."
06:15
And then resumed the beating.
103
375330
2000
ve dayağa devam etmiş.
06:17
But help was on the way, and shortly afterwards
104
377330
2239
Ama yardım gerçekten yoldaymış ve kısa süre sonra
06:19
a car arrived from the Swiss Embassy.
105
379593
2737
İsviçre Büyükelçiliği'nden bir araba gelmiş.
06:22
They were spirited to safety. They were reclassified as Yugoslav citizens
106
382330
4000
Tüm aile güvenli bir yere aktarılıp, hepsine Yugoslav vatandaşlığı verilmiş
06:26
and they managed to stay one step ahead of their pursuers
107
386330
3000
ve Sovyetler'in savaş sonundaki tutuklamalarından,
06:29
for the duration of the War, surviving burnings and bombings
108
389330
4000
savaş süresince yaşanan bombalamalar ve yangınlardan kurtulup,
06:33
and, at the end of the War, arrest by the Soviets.
109
393330
2381
peşlerindeki Nazilerden hep bir adım ileride olmayı başarmışlar.
06:35
Probably, Mr. Teszler had gotten some money into Swiss bank accounts
110
395735
3595
Büyük ihtimalle Tezsler'in İsviçre bankalarında bir miktar parası vardı
06:39
because he managed to take his family first to Great Britain,
111
399330
4000
çünkü ailesini önce İngiltere,
06:43
then to Long Island and then to the center of the textile industry in the American South.
112
403330
4239
sonra Long Island, ve son olarak da Amerika'nın güneyinin tekstil merkezine götürebilmiş.
06:47
Which, as chance would have it, was Spartanburg, South Carolina,
113
407593
3737
Bu merkez şans eseri, Woffor Üniversitesi'nin bulunduğu
06:51
the location of Wofford College.
114
411330
2000
South Carolina'daki Spartanburg'du.
06:53
And there, Mr. Teszler began all over again and once again achieved immense success,
115
413330
6000
Ve burda Tezsler herşeye tekrar başlamış ve tekrar muazzam bir başarı kazanmış,
06:59
especially after he invented the process
116
419330
2000
özellikle de yeni tür bir kumaşı işlemek için kullanılan
07:01
for manufacturing a new fabric called double-knit.
117
421330
3000
çift örgü denen bir işlem icat ettikten sonra.
07:04
And then in the late 1950s, in the aftermath of Brown v. Board of Education,
118
424330
7000
Daha sonraları 1950'lerin sonlarında, Afrika kökenli Amerikalı Brown'un Eğitim Bakanlığı'na açıp kaybettiği davanın sonucunda
07:11
when the Klan was resurgent all over the South,
119
431330
3000
Ku Klux Klan'in canlandığı dönemlerde
07:14
Mr. Teszler said, "I have heard this talk before."
120
434330
4000
Tezsler "Ben bu filmi önceden gördüm." deyip,
07:18
And he called his top assistant to him and asked,
121
438330
5000
asistanın çağırıp, sormuş
07:23
"Where would you say, in this region, racism is most virulent?"
122
443330
3000
,"Sence burada ırkçılığın en güçlü olduğu bölge neresi?"
07:26
"Well, I don't rightly know, Mr. Teszler. I reckon that would be Kings Mountain."
123
446330
5000
Asistanı, "Tam olarak bilmiyorum efendim ama sanırım Kings Mountain." diye cevap vermiş.
07:31
"Good. Buy us some land in Kings Mountain
124
451330
4000
"Güzel. Bize o bölgeden arazi al,
07:35
and announce we are going to build a major plant there."
125
455330
2000
ve herkese orada büyük bir fabrika kuracağımızı duyur."
07:37
The man did as he was told, and shortly afterwards,
126
457330
3000
Asistan Tezsler'in dediklerini yapmış ve kısa süre sonra,
07:40
Mr. Teszler received a visit from the white mayor of Kings Mountain.
127
460330
4000
Kings Mountain'ın beyaz belediye başkanı Tezsler'i ziyaret etmiş.
07:44
Now, you should know that at that time,
128
464330
3000
Tabii, bu arada şunu bilmelisiniz ki o dönemde
07:47
the textile industry in the South was notoriously segregated.
129
467330
3000
Güneydeki tekstil endüstrisindeki ayrımcılık had safhadaydı.
07:50
The white mayor visited Mr. Teszler and said,
130
470330
4000
Tezsler'i ziyaret eden beyaz belediye başkanı,
07:54
"Mr. Teszler, I trust you’re going to be hiring a lot of white workers."
131
474330
3429
"Sayın Tezsler, sizin bir çok beyaz işçiyi işe alacağınıza inanıyorum" demiş.
07:57
Mr. Teszler told him, "You bring me the best workers that you can find,
132
477783
3547
Tezsler "Bana bulabileceğiniz en iyi işçileri getirin,
08:01
and if they are good enough, I will hire them."
133
481330
2239
gerçekten yeterince iyilerse, onları işe alacağım," demiş.
08:03
He also received a visit from the leader of the black community,
134
483593
4737
Tezsler'i bu kez de siyah cemaatin lideri olan bir rahip ziyaret etmiş,
08:08
a minister, who said, "Mr. Teszler, I sure hope you're going to
135
488330
2000
Rahip, "Sayın Tezsler, eminim ki yeni fabrikanıza .
08:10
hire some black workers for this new plant of yours."
136
490330
2524
bir kaç siyah işçi de alacaksınızdır." dediğinde de
08:12
He got the same answer: "You bring the best workers that you can find,
137
492878
3452
yine aynı cevabı almış: "Bulabileceğiniz en iyi işçileri bulun ve
08:16
and if they are good enough, I will hire them."
138
496330
3000
eğer yeterince iyilerse, onları işe alacağım."
08:19
As it happens, the black minister did his job better than the white mayor,
139
499330
3477
Tahmin edileceği gibi rahip işini beyaz belediye başkanından daha iyi yapmış
08:22
but that's neither here or there.
140
502807
1000
ama tabii ki konumuz şimdi bu değil.
08:23
Mr. Teszler hired 16 men: eight white, eight black.
141
503807
3523
Tezsler, 8'i beyaz, 8'i siyah toplam 16 işçi işe almış.
08:27
They were to be his seed group, his future foremen.
142
507330
3000
Bu adamlar onun gelecekteki çekirdek grubu, ustabaşıları olacaktır.
08:30
He had installed the heavy equipment for his new process
143
510330
3000
Tezsler keşfetmiş olduğu yeni işlem için gerekli ağır ekipmanı,
08:33
in an abandoned store in the vicinity of Kings Mountain,
144
513330
3000
Kings Mountain çevresinde bulunan terk edilmiş bir depoya çoktan kurmuş
08:36
and for two months these 16 men would live and work together,
145
516330
3000
ve iki ay boyunca bu seçmiş olduğu 16 adam burada birlikte yaşayıp çalışacak
08:39
mastering the new process.
146
519330
1000
ve bu yeni işlemi iyice öğreneceklermiş.
08:40
He gathered them together after an initial tour of that facility
147
520330
4000
Tezsler tüm işçileri tesiste gezdirdikten sonra
08:44
and he asked if there were any questions.
148
524330
2000
onlara soruları olup olmadığını sormuş.
08:46
There was hemming and hawing and shuffling of feet,
149
526330
2429
Bayağı bir homurtu, kemküm ve huzursuzluktan sonra,
08:48
and then one of the white workers stepped forward and said,
150
528783
3000
beyaz işçilerden biri öne çıkmış ve demiş ki
08:53
"Well, yeah. We’ve looked at this place and there's only one place to sleep,
151
533330
3000
" Evet yani. Burayı gezdik ve burada uyuyacak yer bir tane,
08:56
there's only one place to eat, there's only one bathroom,
152
536330
3000
yemek yiyecek yer bir tane, bir tane banyo var,
08:59
there's only one water fountain. Is this plant going to be integrated or what?"
153
539330
4000
ve bir tane çeşme var. Bu tesiste siyahlarla beyazlar bir arada mı olacak, nedir yani?"
09:05
Mr. Teszler said, "You are being paid twice the wages of any other textile workers in this region
154
545330
5000
Tezsler, "Bu bölgedeki herhangi bir tekstil işçisinin iki katı daha fazla maaş alıyorsunuz
09:10
and this is how we do business. Do you have any other questions?"
155
550330
4000
ve bizim de çalışma tarzımız budur. Başka sorunuz var mı?" diye cevap vermiş.
09:14
"No, I reckon I don't."
156
554330
1000
"Hayır, sanırım yok." demiş beyaz işçi.
09:15
And two months later when the main plant opened
157
555330
4000
Ve iki ay sonra ana fabrika açıldığında
09:19
and hundreds of new workers, white and black,
158
559330
2143
ve siyah, beyaz yüzlerce yeni işçi,
09:21
poured in to see the facility for the first time,
159
561473
2334
fabrikayı ilk kez görmek için fabrikaya akın ettiklerinde,
09:23
they were met by the 16 foremen, white and black, standing shoulder to shoulder.
160
563831
5499
kendilerini bu 16 siyah ve beyaz ustabaşı omuz omuza karşılamış.
09:29
They toured the facility and were asked if there were any questions, and
161
569330
4000
Yeni işçilere fabrikayı gezdirdikten sonra sıra işçilerin sorularına gelmiş ve
09:33
inevitably the same question arose:
162
573330
1000
kaçınılmaz soru sorulmuş:
09:34
"Is this plant integrated or what?"
163
574330
2000
"Bu fabrikada siyahlarla beyazlar aynı yerde mi çalışacaklar?"
09:36
And one of the white foremen stepped forward and said,
164
576330
3000
Beyaz ustabaşılardan biri öne çıkmış ve demiş ki,
09:39
"You are being paid twice the wages of any other workers
165
579330
4000
"Bu bölgede, bu sektörde çalışan işçilerin iki katı fazla
09:43
in this industry in this region and this is how we do business.
166
583330
4000
maaş alıyorsunuz ve bizim de çalışma tarzımız budur.
09:47
Do you have any other questions?"
167
587330
2000
Başka sorunuz var mı?"
09:49
And there were none. In one fell swoop,
168
589330
4000
Ve hiç soru gelmemiş. Böylece Tezsler tek bir hamleyle
09:53
Mr. Teszler had integrated the textile industry in that part of the South.
169
593330
4000
Güney'in bu bölgesindeki tekstil endüstrisini karma hale getirmiş olmuş.
09:57
It was an achievement worthy of Mahatma Gandhi,
170
597330
3000
Bu başarı, bir avukatın kurnazlığı ve bir azizin idealizmiyle gerçekleştirilerek,
10:00
conducted with the shrewdness of a lawyer and the idealism of a saint.
171
600330
4000
Mahatma Gandhi'nin başarısına denk bir başarı olmuş.
10:04
In his eighties, Mr. Teszler, having retired from the textile industry,
172
604330
6000
Tezsler 80'li yaşlarında tekstil endüstrisinden emekli olduktan sonra,
10:10
adopted Wofford College,
173
610330
2000
her sömestr Wofford Üniversitesi'nde
10:12
auditing courses every semester,
174
612330
2000
yarı zamanlı öğrenci olarak ders aldı.
10:14
and because he had a tendency to kiss anything that moved,
175
614330
4000
Ve hareket eden herşeyi sevme eğiliminde olduğu için
10:18
becoming affectionately known as "Opi" -- which is Magyar for grandfather --
176
618330
4000
çevresindeki herkes için Macarca büyükbaba anlamına gelen Opi'ye dönüştü.
10:22
by all and sundry. Before I got there, the library of the college
177
622330
4000
Ben Wofford'a geldiğimde, üniversitenin kütüphanesine
10:26
had been named for Mr. Teszler, and after I arrived in 1993,
178
626330
5000
çoktan Tezsler'in adı verilmişti ve ben 1993 yılında oraya geldikten sonra
10:31
the faculty decided to honor itself by naming Mr. Teszler Professor of the College --
179
631330
5000
fakülte, Tezsler'e profesör ünvanı vererek okulu gururlandırmaya karar verdi
10:36
partly because at that point he had already taken
180
636330
3000
çünkü o noktada Tezsler katalogdaki tüm dersleri
10:39
all of the courses in the catalog, but mainly because
181
639330
3000
almıştı ama daha da önemlisi
10:42
he was so conspicuously wiser than any one of us.
182
642330
5000
hepimizden dikkat çekici bir şekilde çok daha bilgeydi.
10:47
To me, it was immensely reassuring that the presiding spirit
183
647330
4000
Benim için South Carolina'nın taşrasındaki bu küçük metodist üniversitenin
10:51
of this little Methodist college in upstate South Carolina
184
651330
4000
ruhunun yahudi soykırımından kurtulmuş bir Orta Avrupalı'nın olması
10:55
was a Holocaust survivor from Central Europe.
185
655330
4000
son derece güven vericiydi.
10:59
Wise he was, indeed, but he also had a wonderful sense of humor.
186
659330
4000
Bilge bir insandı doğru ama aynı zamanda harika bir espri anlayışı vardı.
11:03
And once for an interdisciplinary class,
187
663330
3000
Bir keresinde disiplinler arası bir ders için
11:06
I was screening the opening segment of Ingmar Bergman's "The Seventh Seal."
188
666330
4000
Ingmar Bergman'ın "Yedinci Mühür" isimli filminin açılış bölümünü izlettiriyordum.
11:10
As the medieval knight Antonius Block returns from the wild goose chase
189
670330
4000
Ortaçağ şövalyesi Antonius Blok'un haçlı seferlerinden elleri boş olarak
11:14
of the Crusades and arrives on the rocky shore of Sweden,
190
674330
3000
İsveç'in kayalık kıyılarına varıp da,
11:17
only to find the specter of death waiting for him,
191
677330
3000
Azrail'in onu beklediğini fark ettiğinde
11:20
Mr. Teszler sat in the dark with his fellow students. And
192
680330
4000
ve Azrail, şövalyeyi bağrına basmak üzere pelerinini açtığında,
11:24
as death opened his cloak to embrace the knight
193
684330
4000
sınıf arkadaşlarıyla karanlıkta oturan Tezsler'in
11:28
in a ghastly embrace, I heard Mr. Teszler's tremulous voice:
194
688330
4000
hafifçe titreyen sesini duydum:
11:32
"Uh oh," he said, "This doesn't look so good." (Laughter)
195
692330
4000
"Eyvah," dedi, "Durum hiç de iyi gözükmüyor."
11:36
But it was music that was his greatest passion, especially opera.
196
696330
7000
Ama Tezsler'in en büyük tutkusu müzik, özellikle de operaydı
11:43
And on the first occasion that I visited his house, he gave me
197
703330
3000
ve kendisini ilk kez evinde ziyaret ettiğimde bana
11:46
honor of deciding what piece of music we would listen to.
198
706330
4000
dinleyeceğimiz müziği seçme onurunu verdi.
11:50
And I delighted him by rejecting "Cavalleria Rusticana"
199
710330
4000
Ben de "Cavalerria Rusticana" yerine
11:54
in favor of Bela Bartok's "Bluebeard's Castle."
200
714330
3000
Bela Bartok'un eseri "Bluebeard's Castle"'yi seçerek kendisini sevindirdim.
11:57
I love Bartok's music, as did Mr. Teszler,
201
717330
3000
Ben de Tezsler gibi Bartok'un müziğini seviyordum
12:00
and he had virtually every recording of Bartok's music ever issued.
202
720330
4000
ve Tezsler Bartok'un bugüne kadar basılmış tüm kayıtlarına sahipti.
12:04
And it was at his house that I heard for the first time
203
724330
2620
Ve ilk kez onun evinde Bartok'un Üçüncü Piyano Konçertosu'nu dinleyip
12:06
Bartok's Third Piano Concerto and learned from
204
726974
2356
Tezsler'den bu konçertonun
12:09
Mr. Teszler that it had been composed in nearby Asheville, North Carolina
205
729330
5000
Asheville, North Carolina'da, bestecinin hayatının son yılında
12:14
in the last year of the composer's life.
206
734330
2000
bestelendiğini öğrendim.
12:16
He was dying of leukemia and he knew it,
207
736330
3000
Bartok lösemi'ydi ve ölüyor olduğunu biliyordu
12:19
and he dedicated this concerto to his wife,
208
739330
3000
ve bu konçertoyu kendisi de konser piyanisti olan
12:22
Dita, who was herself a concert pianist.
209
742330
3000
karısı Dita'ya adamıştı.
12:25
And into the slow, second movement, marked "adagio religioso,"
210
745330
4000
Konçertonun daha yavaş ikinci bölümü "adagio religioso" 'ya,
12:29
he incorporated the sounds of birdsong that he heard
211
749330
4000
bu son baharında, penceresinden duyduğu kuşların cıvıltısını
12:33
outside his window in what he knew would be his last spring;
212
753330
3000
kattı.
12:36
he was imagining a future for her in which he would play no part.
213
756330
6000
Karısının geleceğinde kendisinin yer almayacağını düşünüyordu.
12:42
And clearly this composition is his final statement to her --
214
762330
6000
Ve açıkçası, bu beste Bartok'un eşine son sözüydü.
12:48
it was first performed after his death --
215
768330
2000
Bu beste ilk olarak Bartok'un ölümünden sonra
12:50
and through her to the world.
216
770330
2000
eşi sayesinde tüm dünyaya çalındı.
12:52
And just as clearly, it is saying, "It's okay. It was all so beautiful.
217
772330
7000
Bu beste açık ve net olarak "Herşey yolunda. Herşey çok güzeldi.
12:59
Whenever you hear this, I will be there."
218
779330
4000
Bunu her duyduğunda yanında olacağım," diyordu.
13:03
It was only after Mr. Teszler's death that I learned
219
783330
5000
Tezsler'in ölümünden hemen sonra öğrendim ki,
13:08
that the marker on the grave of Bela Bartok in Hartsdale, New York
220
788330
4000
Bela Bartok'un New York, Hartsdale'de bulunan mezarı
13:12
was paid for by Sandor Teszler. "Jó napot, Bela!"
221
792330
5000
Sandor Tezsler tarafından ödenmiş. "Yo napot, Bela!"
13:17
Not long before Mr. Teszler’s own death at the age of 97,
222
797330
5000
Tezsler, 97 yaşında ölmesinden kısa bir süre önce,
13:22
he heard me hold forth on human iniquity.
223
802330
4000
benim insanlığın kötülüğü üzerine verdiğim bir konuşmayı dinledi.
13:26
I delivered a lecture in which I described history
224
806330
2381
Tarihi, insanlığın acı çekmesi ve bir şiddet dalgası olarak tanımladığım
13:28
as, on the whole, a tidal wave of human suffering and brutality,
225
808735
3595
bir konuşma yaptım,
13:32
and Mr. Teszler came up to me afterwards with gentle reproach and said,
226
812330
5000
Konuşmanın sonrasında Tezsler, yanıma yaklaşıp kibarca serzenişte bulundu:
13:37
"You know, Doctor, human beings are fundamentally good."
227
817330
6000
"Biliyorsun, doktor, insanlar temelde iyidir."
13:43
And I made a vow to myself, then and there,
228
823330
4000
İşte tam o an orda kendi kendime yemin ettim,
13:47
that if this man who had such cause to think otherwise
229
827330
4000
eğer insanların kötü olduğuna inanmak için bunca sebebi olan bu adam
13:51
had reached that conclusion,
230
831330
1334
insanların iyi olduğu sonucuna varabiliyorsa
13:53
I would not presume to differ until he released me from my vow.
231
833330
4000
ben de Tezsler beni yeminimden azat etmediği sürece böyle düşünecektim.
13:57
And now he's dead, so I'm stuck with my vow.
232
837330
4000
Ve artık Tezsler öldüğüne göre ben de yeminime bağlı kalacağım.
14:01
"Jó napot, Sandor!"
233
841330
2000
"Yo napot, Sandor!"
14:03
I thought my skein of Hungarian mentors had come to an end,
234
843330
4000
Tam da Macar akıl hocalarımın artık tükendiğini düşünürken
14:07
but almost immediately I met Francis Robicsek, a Hungarian doctor --
235
847330
7000
Macar bir doktor olan Francis Robicsek'le tanıştım.
14:14
actually a heart surgeon in Charlotte, North Carolina, then in his late seventies --
236
854330
4000
O zamanlar 70'lerinde olan Robiscek, aslında Charlotte, North Carolina'da,
14:18
who had been a pioneer in open-heart surgery,
237
858330
2143
açık kalp ameliyatının öncülerinden bir kalp cerrahı,
14:20
and, tinkering away in his garage behind his house,
238
860497
3833
ve bu prosedürler için gereken cihazları,
14:24
had invented many of the devices that are standard parts of those procedures.
239
864330
5000
evinin arkasındaki garajda üreten bir mucitti.
14:29
He's also a prodigious art collector, beginning as an intern in Budapest
240
869330
5000
Robiscek ayrıca Budapeşte'de stajyerlik yaparken
14:34
by collecting 16th- and 17th-century Dutch art and Hungarian painting,
241
874330
4000
16. ve 17. yüzyıl Flaman ve Macar resimlerini toplayarak başladığı sanat koleksiyonculuğu alanında muazzamdı.
14:38
and when he came to this country moving on to Spanish colonial art,
242
878330
5000
Ve bu ülkeye geldiğinde önce İspanya Koloni Sanatı,
14:43
Russian icons and finally Mayan ceramics.
243
883330
3000
Rus İkonalar ve son olarak Maya Seramikleri toplamaya başladı.
14:46
He's the author of seven books, six of them on Mayan ceramics.
244
886330
3000
Altısı Maya Seramikleri üzerine olan yedi kitabın yazarıdır.
14:49
It was he who broke the Mayan codex, enabling scholars to relate
245
889330
4000
Akademisyenlerin Maya seramikleri üzerindeki piktograflarla, Maya yazısını ilişkilendirebilmelerini
14:53
the pictographs on Mayan ceramics to the hieroglyphs of the Mayan script.
246
893330
4000
sağlayan Maya kodeksini kendisi çözmüştür.
14:57
On the occasion of my first visit, we toured his house
247
897330
3000
Onu evinde ilk kez ziyarete gittiğimde, evini gezerken
15:00
and we saw hundreds of works of museum quality,
248
900330
3000
müzelere yaraşır nitelikte yüzlerce sanat eseri gördük.
15:03
and then we paused in front of a closed door and Dr. Robicsek said,
249
903330
5000
Daha sonra kapalı bir kapının önünde durduk ve Dr. Robicsek büyük bir gururla dedi ki
15:08
with obvious pride, "Now for the piece De resistance."
250
908330
3000
"Ve şimdi en değerli parça."
15:11
And he opened the door and we walked into a
251
911330
3000
Kapıyı açtı ve penceresi olmayan 6 metreye 6 metre bir odaya girdik.
15:14
windowless 20-by-20-foot room with shelves from floor to ceiling, and
252
914330
6000
Odada yerden tavana kadar uzanan raflar ve
15:20
crammed on every shelf his collection of Mayan ceramics.
253
920330
2000
bu rafların her birinde Maya seramik koleksiyonunun parçaları bulunmaktaydı.
15:22
Now, I know absolutely nothing about Mayan ceramics,
254
922330
2477
Bu arada ben Maya seramikleriyle ilgili hiçbirşey bilmememe rağmen
15:24
but I wanted to be as ingratiating as possible so I said,
255
924807
3000
onun gözüne girmek istediğim için şöyle dedim,
15:27
"But Dr. Robicsek, this is absolutely dazzling."
256
927807
3523
"Dr. Robicsek, bu kesinlikle büyüleyici bir koleksiyon."
15:31
"Yes," he said. "That is what the Louvre said.
257
931330
3000
"Evet," dedi. "Louvre Müzesi'nden de aynı tepki geldi.
15:34
They would not leave me alone until I let them have a piece,
258
934330
4000
Benden bir parça alana kadar peşimi bırakmayacaklardı,
15:38
but it was not a good one." (Laughter)
259
938330
2000
ben de verdim ama iyi bir parça değildi."
15:40
Well, it occurred to me that I should invite Dr. Robicsek
260
940330
4000
O an aklıma Dr. Robiscek'i tabii ki ne üstüne olacak,
15:44
to lecture at Wofford College on -- what else?
261
944330
3000
Leonardo da Vinci'yle ilgili bir konuşma vermek üzere Wofford'a davet etmek geldi.
15:47
-- Leonardo da Vinci. And further, I should invite him to meet
262
947330
4000
Dahası onu benim en eski mütevellim,
15:51
my oldest trustee, who had majored in French history at Yale
263
951330
4000
Yale Üniversitesi'nde, bundan 70 yıl kadar önce,
15:55
some 70-odd years before and, at 89, still ruled the world's
264
955330
5000
Fransız Tarihi okumuş ve 89 yaşında hala dünyanın
16:00
largest privately owned textile empire with an iron hand.
265
960330
5000
özel en büyük tekstil imparatorluğunu tek başına yöneten
16:05
His name is Roger Milliken. And Mr. Milliken agreed,
266
965330
4000
Roger Milliken'le tanıştırmalıydım. Milliken de,
16:09
and Dr. Robicsek agreed. And Dr. Robicsek visited
267
969330
3000
Dr. Robiscek de bu fikrimi kabul ettiler. Ve Dr. Robiscek,
16:12
and delivered the lecture and it was a dazzling success.
268
972330
3000
okula gelip konuşmasını yaptı. Konuşması çok başarılı oldu.
16:15
And afterwards we convened at the President's House with Dr. Robicsek
269
975330
4000
Daha sonra rektörün evinde Dr. Robiscek
16:19
on one hand, Mr. Milliken on the other.
270
979330
1000
ve Milliken'le bir araya geldik.
16:20
And it was only at that moment, as we were sitting down to dinner,
271
980330
3143
İşte tam o anda, yemeğe oturmak üzereyken,
16:24
that I recognized the enormity of the risk I had created,
272
984330
2715
yaratmış olduğum krizin büyüklüğünü fark ettim.
Çünkü bu iki devi, bu evrenin iki hakimini bir araya getirmek,
16:27
because to bring these two titans, these two masters of the universe
273
987069
3261
16:30
together -- it was like introducing Mothra to Godzilla over the skyline of Tokyo.
274
990330
5000
Tokyo'nun ufuk çizgisinde Mothra'yı Godzilla'yla tanıştırmak gibiydi.
16:35
If they didn't like each other, we could all get trampled to death.
275
995330
3143
Eğer birbirlerinden hoşlanmazlarsa, hepimiz ayaklar altına alınabilirdik.
16:38
But they did, they did like each other.
276
998473
2000
Neyse ki birbirlerinden gerçekten hoşlandılar.
16:40
They got along famously until the very end of the meal,
277
1000473
2857
Yemeğin sonuna kadar birbirleriyle çok güzel geçindiler,
16:43
and then they got into a furious argument.
278
1003330
2000
ama sonra hiddetli bir tartışmaya tutuştular.
16:45
And what they were arguing about was this:
279
1005330
2000
Tartıştıkları konu,
16:47
whether the second Harry Potter movie was as good as the first. (Laughter)
280
1007330
5000
Harry Potter serisinin ikinci filminin birincisi kadar güzel olup olmadığıydı.
16:52
Mr. Milliken said it was not. Dr. Robicsek disagreed.
281
1012330
5000
Milliken filmi güzel bulmazken, Dr. Robiscek de tam tersini savunuyordu.
16:57
I was still trying to take in the notion that these titans,
282
1017330
4000
Ben hala bu iki devin, bu evrenin iki hakiminin
17:01
these masters of the universe, in their spare time watch Harry Potter movies,
283
1021330
3667
boş zamanlarında Harry Potter filmleri izledikleri gerçeğini sindirmeye çalışıyordum ki
Milliken bu tartışmayı "Kitabı okumadığın için böyle düşünüyorsun"
17:05
when Mr. Milliken thought he would win the argument by saying,
284
1025021
3309
17:08
"You just think it's so good because you didn't read the book."
285
1028330
3000
diyerek kazanabileceğini düşündü.
17:11
And Dr. Robicsek reeled back in his chair, but quickly gathered his wits,
286
1031330
4000
Bunun üzerine bir an duraklayan Dr. Robiscek hemen toparlanıp,
17:15
leaned forward and said, "Well, that is true, but I'll bet you went
287
1035330
3191
sandalyesinden ileri doğru uzanıp dedi ki "Evet, bu doğru ama bahse girerim ki
17:18
to the movie with a grandchild." "Well, yes, I did," conceded Mr. Milliken.
288
1038545
4785
filme torununla gitmişsindir." Dr. Milliken, "Evet, torunumla gittim," diye kabul etti.
17:23
"Aha!" said Dr. Robicsek. "I went to the movie all by myself." (Laughter) (Applause)
289
1043330
5000
"Aha! Ama ben filme tek başıma gittim!" dedi Dr. Robiscek.
17:28
And I realized, in this moment of revelation,
290
1048330
5000
İşte o an yaşadığım aydınlanmada fark ettim ki,
17:33
that what these two men were revealing was the secret
291
1053330
4000
bu iki adam o an kendi alanlarındaki inanılmaz başarılarının
17:37
of their extraordinary success, each in his own right.
292
1057330
3000
sırrını ifşa ediyorlardı.
17:40
And it lay precisely in that insatiable curiosity,
293
1060330
4000
Ve bu başarı tam olarak bu doyumsuz merak,
17:44
that irrepressible desire to know, no matter what the subject,
294
1064330
4000
bu bastırılamayan öğrenme arzusunda yatıyordu- konu ne olursa olsun,
17:48
no matter what the cost,
295
1068330
2000
bedeli ne olursa olsun-
17:50
even at a time when the keepers of the Doomsday Clock
296
1070330
3000
Bu arzu, felaket tellallarının
17:53
are willing to bet even money that the human race won't be around
297
1073330
3096
bundan 93 yıl kadar sonra, 2100 yılında,
17:56
to imagine anything in the year 2100, a scant 93 years from now.
298
1076450
4880
insan ırkının yok olmuş olacağına inandıkları bir zamanda bile devam etmekteydi.
18:01
"Live each day as if it is your last," said Mahatma Gandhi.
299
1081330
4000
"Her gününüzü son gününüz gibi yaşayın," demişti Mahatma Gandhi.
18:05
"Learn as if you'll live forever."
300
1085330
2000
"Sonsuza kadar yaşayacakmış gibi öğrenin."
18:07
This is what I'm passionate about. It is precisely this.
301
1087330
5000
İşte benim tutkum bu. Kesinlikle bu.
18:12
It is this inextinguishable, undaunted appetite for learning and experience,
302
1092330
9000
Bu öğrenme ve deneyim isteğiyle tutuşan, sönmek bilmeyen, yılmaz heves.
18:21
no matter how risible, no matter how esoteric,
303
1101330
2191
Ne kadar gülünç, gizemli,
18:23
no matter how seditious it might seem.
304
1103545
2785
kışkırtıcı görünürse görünsün.
18:26
This defines the imagined futures of our fellow Hungarians --
305
1106330
6000
Bu heves bir tek Macar dostlarımızın hayal ettikleri geleceklerinin değil
18:32
Robicsek, Teszler and Bartok -- as it does my own.
306
1112330
5000
benim de geleceğimi belirlemiştir.
18:37
As it does, I suspect, that of everybody here.
307
1117330
4000
Tıpkı, burada bulunan herkesin geleceğini belirlediğini düşündüğüm gibi.
18:41
To which I need only add, "Ez a mi munkank; es nem is keves."
308
1121330
6000
Bu düşünceme sadece şunu eklemek istiyorum, "Ez a mi munkank; es nem is keves."
18:47
This is our task; we know it will be hard.
309
1127330
5000
Bu bizim görevimiz ve zor olacağını biliyoruz.
18:52
"Ez a mi munkank; es nem is keves. Jó napot, pacák!" (Applause)
310
1132330
6000
"Ez a mi munkank; es nem is keves." Yo napot, pacak!
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7