Nandan Nilekani's ideas for India's future

Hindistan'ın geleceği için Nandan Nilekani'nin fikirleri

Çeviri: Emin Kaplan Gözden geçirme: Sancak Gülgen

Let me talk about India

İzin verirseniz düşünce evrimine doğru giden

through the evolution of ideas.

Hindistan'dan bahsetmek istiyorum.

Now I believe this is an interesting way of looking at it

Şimdi bunun ilginç bir bakış açısı olduğu kanaatindeyim,

because in every society, especially an open democratic society,

çünkü her toplumda, özellikle açık bir demokratik toplumda,

it's only when ideas take root that things change.

yalnızca fikirler kökten yerleşirse bunlar değişir.

Slowly ideas lead to ideology,

Yavaş yavaş düşünceler ideolojiye yön verir,

lead to policies that lead to actions.

hareketlere yön veren politikalara yol açar.

In 1930 this country went through a Great Depression,

1930da bu ülke, bütün devlet ve toplum güvenliği fikirlerine,

which led to all the ideas of the state and social security,

ve Roosevelt döneminde meydana gelen bütün diğer olaylara

and all the other things that happened in Roosevelt's time.

yol açan bir Büyük Bunalım’dan geçmiştir.

In the 1980s we had the Reagan revolution, which lead to deregulation.

1980lerde deregülasyona yol açan Reagan devrimini yaşadık.

And today, after the global economic crisis,

Ve bugün, küresel ekonomik krizden sonra,

there was a whole new set of rules

hükümetin nasıl müdahale etmesi gerektiği

about how the state should intervene.

konusunda yeni bir kurallar dizisi vardı.

So ideas change states.

Demek ki, düşünceler devletleri değiştirir.

And I looked at India and said,

Ve ben Hindistan'a baktım ve dedim ki,

really there are four kinds of ideas

Hindistan'a gerçekten etki edebilecek

which really make an impact on India.

dört çeşit düşünce var.

The first, to my mind,

Birincisi, bana göre,

is what I call as "the ideas that have arrived."

“henüz ulaşan düşünceler” olarak adlandırdığım fikirlerdir.

These ideas have brought together something

Bu düşünceler,Hindistan'ı bugünkü haline getiren

which has made India happen the way it is today.

bazı şeyleri meydana getirdi.

The second set of ideas I call "ideas in progress."

“Gelişen fikirler” dediğim de ikinci düşünce dizisidir.

Those are ideas which have been accepted

Bunlar, benimsenmiş

but not implemented yet.

fakat henüz uygulanmamış düşüncelerdir.

The third set of ideas are what I call as

Üçüncü düşünceler dizisi de

"ideas that we argue about" --

“tartıştığımız fikirler” diye adlandırdığım

those are ideas where we have a fight,

içinde mücadelede ettiğimiz,

an ideological battle about how to do things.

bazı şeyleri nasıl yapabilirizle ilgili ideolojik bir savaş olan düsünceler.

And the fourth thing, which I believe is most important, is

Ve en önemlisi olduğuna inandığım dördüncü şey de

"the ideas that we need to anticipate."

“Önceden tahmin etmemiz gereken fikirler.”

Because when you are a developing country

Çünkü başka ülkelerin karşılaştıkları sorunları görebildiğin

in the world where you can see the problems that other countries are having,

bir dünyada gelişen bir ülke isen,

you can actually anticipate

gerçekten de bunun ne yaptıgını ve

what that did and do things very differently.

herseyı çok farklı yaptığını önceden tahmin edebilirsin.

Now in India's case I believe there are six ideas

Hindıstan'ın durumunda, bugun vardığı noktadan

which are responsible for where it has come today.

sorumlu olan altı düşünce olduğu kanısındayım.

The first is really the notion of people.

Birincisi cidden Halk kavramıdır.

In the '60s and '70s

60larda ve 70lerde

we thought of people as a burden.

halk’ı bir yük olarak görüyorduk.

We thought of people as a liability.

Halkı bir sorumluluk olarak görüyorduk.

Today we talk of people as an asset.

Bugün halktan bir meta gibi söz ediyoruz.

We talk of people as human capital.

Halktan bir insansal sermaye gibi söz ediyoruz.

And I believe this change in the mindset,

Ve inanıyorum ki halkı insansal bir sermaye için

of looking at people as something of a burden

bir yük gibi gören bu zihniyetin değişimi

to human capital,

Hindu zihniyeti'nde,

has been one of the fundamental changes in the Indian mindset.

meydana gelen köklü değişimlerden biridir.

And this change in thinking of human capital

Ve insansal sermaye düşüncesindeki bu değişim

is linked to the fact

Hindistan'ın demografık bir temettüden

that India is going through a demographic dividend.

geçtiği gerçeğiyle bağlantılıdır.

As healthcare improves,

Sağlık düzeldikçe,

as infant mortality goes down,

çocuk ölümleri düştükçe,

fertility rates start dropping. And India is experiencing that.

doğurganlık oranı düşmeye başlar.Ve Hindistan bunu yaşıyor.

India is going to have

Önümüzdeki 30 yıl içinde

a lot of young people with a demographic dividend

Hindistan demografik bir temettüyle

for the next 30 years.

büyük bir genç nüfusa sahip olacaktır.

What is unique about this demographic dividend

Bu demografik kazanımla ilgili tek şey

is that India will be the only country in the world

Hindistan'ın dunyadaki bu demografik

to have this demographic dividend.

kazanıma sahip tek ülke olacagidir.

In other words, it will be the only young country in an aging world.

Diğer bir deyişle, yaşlanan bir dunyada tek genç ülke olacagidir.

And this is very important. At the same time

Ve bu çok onemlidir. Ayni zamanda

if you peel away the demographic dividend in India,

eger Hindistan'daki bu demografik temettü kabugunu soyarsaniz

there are actually two demographic curves.

aslinda iki demografik egri olusacaktir.

One is in the south and in the west of India,

Biri Hindistan'ın guneyinde ve batisinda,

which is already going to be fully expensed by 2015,

ki 2015 yilina kadar zaten tamamen masrafli olacaktir

because in that part of the country, the fertility rate is

çünkü ülkenin bu bolumunde,doğurganlık oranı

almost equal to that of a West European country.

Bir Batı Avrupa ulkesindekiyle neredeyse eşittir.

Then there is the whole northern India,

Sonra geleceğin demografik payının ekseriyeti olacak

which is going to be the bulk of the future demographic dividend.

bütün Kuzey Hindistan var.

But a demographic dividend is only as good

Fakat demografik hisse insani sermayenize

as the investment in your human capital.

yatırım kadar iyidir.

Only if the people have education,

Yalnizca, insanlar egitim alırlarsa,

they have good health, they have infrastructure,

saglıklı olurlarsa, altyapıya sahip olurlarsa,

they have roads to go to work, they have lights to study at night --

işe gitmek için yollara kavusurlarsa, geceleri ders calismak icin ısıga sahip olurlarsa--

only in those cases can you really get the benefit

yalnizca bu durumlarda demografik bir hisseden

of a demographic dividend.

gercekten yararlanabilirsiniz.

In other words, if you don't really invest in the human capital,

Diğer bir ifadeyle, insani sermayeye gercekten yatirim yapmazsaniz,

the same demographic dividend

ayni demografik hisse

can be a demographic disaster.

demografik bir felaket olabilir.

Therefore India is at a critical point

Bu nedenle Hindistan

where either it can leverage its demographic dividend

ya kendi demografik hissesinden kar saglayacak

or it can lead to a demographic disaster.

Ya da onu demografik bir felakete surekleyecek kritik bir noktadadır.

The second thing in India has been the change in

Hindistan’daki ikinci şey ise

the role of entrepreneurs.

girişimcilerin rollerindeki degişimdir.

When India got independence entrepreneurs were seen

Hindistan bagımsızlıgı elde edince

as a bad lot, as people who would exploit.

girişimciler kötü bir talih olarak görülduler, suistimalci insanlar olarak.

But today, after 60 years, because of the rise of entrepreneurship,

Fakat 60 yıl sonra, bugün, girişimciliğin yukselişinden dolayi,

entrepreneurs have become role models,

girişimciler rol model haline geldiler.

and they are contributing hugely to the society.

Ve topluma muazzam bir katkı sağlıyorlar.

This change has contributed

Bu karşılıklı değişim

to the vitality and the whole economy.

direnme gücüne ve bütün ekonomiye katkıda bulunmaktadır.

The third big thing I believe that has changed India

Hindistan’ı degiştirdigine inandıgım uçüncü sey ise

is our attitude towards the English language.

İngiliz diline yonelik tutumumuzdur.

English language was seen as a language of the imperialists.

İngiliz dili emperyalistlerin dili olarak görülüyordu.

But today, with globalization,

Fakat bugün küreselleşmeyle beraber,

with outsourcing, English has become a language of aspiration.

dış kaynak kullanımıyla beraber, İngilizce arzulanan bir dil haline geldi.

This has made it something that everybody wants to learn.

Bu,onu herkesin öğrenmek istediği bir şey haline getirdi.

And the fact that we have English is now becoming

Ve İngilizcemizin oluşu gerceği

a huge strategic asset.

şimdi muazzam bir stratejik olgu haline geliyor.

The next thing is technology.

Bir sonraki şey ise teknolojidir.

Forty years back, computers were seen

40 yil önce, bilgisayarlar tehlikeli bir şeymiş gibi,

as something which was forbidding, something which was intimidating,

ürkütücü bir şeymiş gibi,

something that reduced jobs.

iş imkanını azaltan bir şeymiş gibi görülüyordu.

Today we live in a country

Bugün ayda sekiz milyon cep telefonu satan

which sells eight million mobile phones a month,

bir ülkede yaşıyoruz,

of which 90 percent of those mobile phones

ki bu cep telefonlarının yuzde 90`ı

are prepaid phones

önceden ödenen telefonlardır

because people don't have credit history.

çünkü insanların kredi geçmişi yok.

Forty percent of those prepaid phones

Bu önceden ödenmiş telefonların yuzde 40`ı

are recharged at less than 20 cents at each recharge.

her şarj etmede 20 centten daha ucuza sarj edilmektedir.

That is the scale at which

Bu, teknolojinin onu özgürleştirği

technology has liberated and made it accessible.

ve ulaşılabilir kıldıgı olgudur.

And therefore technology has gone

ve bu yuzden teknoloji

from being seen as something forbidding

tehlikeli ve ürkütücü birşey gibi görülmekten

and intimidating to something that is empowering.

çıkıp güçlendiren bir şey durumuna geldi.

Twenty years back,

20 yil once,

when there was a report on bank computerization,

bankalarin bilgisayarlılaştırılması hakkında bir rapor tutulurken,

they didn't name the report as

raporu, bilgisarlar hakkında bir rapor

a report on computers,

olarak adlandırmıyorlardı.

they call them as "ledger posting machines."

Defter gönderme makinesi şeklinde adlandiriyorlardı.

They didn't want the unions to believe that they were actually computers.

Sendikaların, onların gerçekten bilgisayar olduklarına inanmalarını istemiyorlardı.

And when they wanted to have more advanced, more powerful computers

Ve daha gelişmiş, daha fonksiyonlu bilgisayarlara sahip olmak istediklerinde

they called them "advanced ledger posting machines."

Onları gelişmiş defter gönderme makineleri olarak adlandiriyorlardı.

So we have come a long way from those days

Böylece o gunlerden

where the telephone has become an instrument of empowerment,

telefonun güçlenme aracı haline geldigi

and really has changed the way Indians think of technology.

ve Hindistanlıların teknoloji algısını gercekten değiştiren bir yol kat ettik.

And then I think the other point

Ve sonra sanırım diger bir nokta da

is that Indians today are far more

bugun Hindistanlıların küreselleşmeyle

comfortable with globalization.

çok daha rahat olduklarıdır.

Again, after having lived for more than 200 years

Yine de, Dogu Hindistan şirketi ve imparatorluk yonetimi altında

under the East India Company and under imperial rule,

200 yıldan fazla bir sure yasadiktan sonra,

Indians had a very natural reaction towards globalization

Hindistanlılar onun emperyalizmin bir şekli olduguna inanarak

believing it was a form of imperialism.

kureselleşmeye karşı çok dogal bir tepki gösterdiler.

But today, as Indian companies go abroad,

Fakay bugün Hindistan şirketleri dişarıya açıldıkça

as Indians come and work all over the world,

Hindistanlılar dunyanın her tarafına gidip çalıştıkça,

Indians have gained a lot more confidence

çok daha fazla güven kazandılar

and have realized that globalization is something they can participate in.

ve kureselleşmenin kendilerinin de katılabilecegi bir şey oldugunun farkına vardılar.

And the fact that the demographics are in our favor,

Ve Demografinin yararımıza oldugu gercegi,

because we are the only young country in an aging world,

yaşlanan dünyadaki tek genç ülke oldugumuzdan dolayi,

makes globalization all the more attractive to Indians.

küreselleşmeyi Hindistanlılara daha çekici kılmaktadir.

And finally, India has had

Ve sonuç olarak,

the deepening of its democracy.

Hindistan demokrasisini derinleştirdi.

When democracy came to India 60 years back

60 yıl önce demokrasi Hindistan’a geldiginde

it was an elite concept.

elit bir kavramdi.

It was a bunch of people who wanted to bring in democracy

Demokrasiyi getirmek isteyen bir grup insandı

because they wanted to bring in the idea of

çünkü onlar evrelsel seçim, parlemento, anayasa düşüncesini

universal voting and parliament and constitution and so forth.

ve benzeri şeyleri getirmek istiyorlardı.

But today democracy has become a bottom-up process

Fakat bugün demokrasi

where everybody has realized

Herkesin bir sese sahip olmanın

the benefits of having a voice,

açık bir toplumda olmanın faydalarını fark ettigi

the benefits of being in an open society.

tabandan tepeye yükselen bir sureç haline geldi.

And therefore democracy has become embedded.

Ve bu yüzden demokrasi yerleşti.

I believe these six factors --

şu altı etkenin--

the rise of the notion of population as human capital,

İnsani sermaye olarak nufus kavramının dogması,

the rise of Indian entrepreneurs,

Hindu girşimcilerin artmasi,

the rise of English as a language of aspiration,

istenen dil olarak İngilizcenin yukselişi,

technology as something empowering,

teknolojinin gülendiren olarak algılanışı,

globalization as a positive factor,

olumlu bir etken olarak küreselleşme,

and the deepening of democracy -- has contributed

ve demokrasinin derinleştirilmesi

to why India is today growing

bugun Hindistanın daha önce hiç görülmedigi oranlarda

at rates it has never seen before.

büyümesine katkı sagladıgına inaniyorum.

But having said that,

Fakat bunu söyleyerek,

then we come to what I call as ideas in progress.

Gelişmekte olan fikirler dedigim düşünceye geldik.

Those are the ideas where there is no argument in a society,

Bunlar bir toplumda tartışması olmayan fikirlerdir,

but you are not able to implement those things.

fakat bu fikirleri yerleştiremezsiniz.

And really there are four things here.

Ve burada hakikaten dört şey var.

One is the question of education.

Bir tanesi egitim sorunu.

For some reason, whatever reason -- lack of money,

Bazı sebeplerden dolayı, her ne olursa olsun, para eksikligi,

lack of priorities, because of religion having an older culture --

önceliklerin olmayışı, din daha eski bir kültüre sahip oldugundan,

primary education was never given the focus it required.

temel egitim asla gerektigi derecede verilmiyordu.

But now I believe it's reached a point

Fakat şimdi sanirim çok önemli görüldügü

where it has become very important.

bir noktaya gelmiş durumdadır.

Unfortunately the government schools don't function,

Maalesef devlet okulları işlemiyor,

so children are going to private schools today.

bu nedenle çocuklar özel okullara gidiyorlar.

Even in the slums of India

Hatta Hindistan’in varoşlarında bile

more than 50 percent of urban kids are going into private schools.

taşra çocuklarının yuzde 50`si özel okullara gidiyorlar.

So there is a big challenge in getting the schools to work.

Bu yüzden okulları işler hale getirmek büyük bir meydan okumadır.

But having said that, there is an enormous desire

Fakat bunu söylemişken, fakirler dahil herkeste

among everybody, including the poor, to educate their children.

çocuklarini egitmek icin büyük bir istek var.

So I believe primary education is an idea

Böylece sanırım temel egitim

which is arrived but not yet implemented.

ortaya çıkan fakat henüz yerleşmeyen bir düşüncedir.

Similarly, infrastructure --

Benzer sekilde, altyapı da boyle.

for a long time, infrastructure was not a priority.

Uzun bir süre, altyapı öncelik degildi.

Those of you who have been to India have seen that.

İçinizden Hindistanda bulunmuş olanlar bunu görmüştür.

It's certainly not like China.

Kesinlikle Çin gibi degil.

But today I believe finally infrastructure is something

Fakat bugün sonunda altyapının, üzerinde uzlaşılan

which is agreed upon and which people want to implement.

ve halkın yerleştirmek istedigi birşey olduguna inanıyorum.

It is reflected in the political statements.

Politik konuşmalara yansımaktadır.

20 years back the political slogan was, "Roti, kapada, makaan,"

20 yıl önce politik slogan, `yiyecek, elbise ve siginma`

which meant, "Food, clothing and shelter."

anlamına gelen "Roti, kapra, makan," idi.

And today's political slogan is, "Bijli, sadak, pani,"

Ve bugünün politik sloganı ise, `elektrik, su ve yollar`

which means "Electricity, water and roads."

anlamına gelen "Bijli, sarak, paani," dir.

And that is a change in the mindset

Ve bu şimdi altyapının kabul gördügü

where infrastructure is now accepted.

zihniyetteki bir degişimdir.

So I do believe this is an idea which has arrived,

Bu nedenle bunun ortaya çıktığı fakat henuz

but simply not implemented.

yerleşmemiş bir fikir oldugunu düşünmekteyim.

The third thing is again cities.

Üçüncü şey yine şehirler--

It's because Gandhi believed in villages

bunun sebebi çünkü Gandi köylere inanıyordu

and because the British ruled from the cities,

ve çünkü Britanyalılar şehirlerden yönetiyorlardi.

therefore Nehru thought of New Delhi as an un-Indian city.

Bu yüzden Nehru Yeni Delhinin Hindu olmayan bir kent oldugu düşüncesindeydi.

For a long time we have neglected our cities.

Uzun bir sure boyunca sehirlerimizi ihmal ettik.

And that is reflected in the kinds of situations that you see.

Ve bu gördüğünüz durumların bazılarına yansımaktadır.

But today, finally, after economic reforms,

Fakat bugün sonunda ekonomik reformlardan,

and economic growth,

ve ekonomik büyümeden sonra

I think the notion that cities are engines

Sanırım kentlerin ekonomik buyumenin,

of economic growth,

motorları oldugu,

cities are engines of creativity,

kentlerin üretimin motorları oldugu,

cities are engines of innovation,

kentlerin yeniligin motorları oldugu,

have finally been accepted.

en sonunda kabul edilmiştir.

And I think now you're seeing the move towards improving our cities.

Ve sanırım şimdi kentlerimizi duzenlemeye yonelik faaliyetleri görüyorsunuz.

Again, an idea which is arrived, but not yet implemented.

Yine, ortaya çıkan fakat henüz yerleşmemiş bir fikir.

The final thing is the notion of India as a single market --

Son fikir ise tek bir Pazar olarak Hisdistan fikri

because when you didn't think of India as a market,

çünkü Hindistanı bir Pazar olarak düşünmediğiniz zaman,

you didn't really bother about a single market, because it didn't really matter.

tek bir Pazar icin gercekten rahatsız olmadınız çünkü gercekten de sorun degildi.

And therefore you had a situation

Ve bu nedenle her ulkenin ürünleri için kendi pazarı oldugu

where every state had its own market for products.

bir durumdaydınız.

Every province had its own market for agriculture.

Her il tarım için kendi pazarına sahipti.

Increasingly now the policies of

Bugün giderek vergilendirme, altyapi

taxation and infrastructure and all that,

ve bütün bunların politikaları

are moving towards creating India as a single market.

Hindistanı tek bir Pazar haline getirmeye dogru ilerliyor.

So there is a form of internal globalization which is happening,

Bu nedenle oluşmakta olan,dışsal kureselleşme kadar önemli

which is as important as external globalization.

olan bir de içsel kureselleşme durumu var.

These four factors I believe --

İnandıgım bu dört faktör,

the ones of primary education,

temel egitim faktörü,

infrastructure, urbanization, and single market --

altyapı, kentleşme ve tek pazar,

in my view are ideas in India

bakış açıma göre Hindistanda

which have been accepted, but not implemented.

kabul edilen fakat henüz yerleşmemiş fikirlerdir.

Then we have what I believe are the ideas in conflict.

Sonra uzerinde hemfikir olmadıgına inandıgım düşüncelerimiz var.

The ideas that we argue about.

Tartışmakta oldugumuz düşünceler.

These are the arguments we have which cause gridlock.

Bunlar bizi çıkmaza sokan tartışmalarımız.

What are those ideas? One is, I think, are ideological issues.

Nedir bu düşünceler? Birincisi, bence, ideolojik meselelerimizdir.

Because of the historical Indian background, in the caste system,

Kast sistemindeki Hindistanın tarilsel arkaplanından dolayı,

and because of the fact that there have been many people

ve sogukta terk edilmiş bir çok inasanın oldugu

who have been left out in the cold,

gerçeginden dolayı,

a lot of the politics is about how to make sure

politikaların cogu bunlara hitap edecegimize

that we'll address that.

nasıl emin olacagımızla ilgilidir.

And it leads to reservations and other techniques.

Ve bu muhafaza ve diger başka tekniklere yol açmaktadır.

It's also related to the way that we subsidize our people,

Ve hatta insanlarımıza mali destek saglama yolu

and all the left and right arguments that we have.

Ve sahip oldugumuz butun sag-sol argumanlarıyla da baglantılıdır.

A lot of the Indian problems are related to the ideology

Hindistanlıların problemlerinin cogu

of caste and other things.

kast simtemi fikri ve digerleriyle baglantılıdır.

This policy is causing gridlock.

Bu politika çıkmaza sebep oluyor.

This is one of the factors which needs to be resolved.

Bu çözülmesi gereken faktörlerden biridir.

The second one is the labor policies that we have,

İkincisi ise, girişimcilerin şirketlerde

which make it so difficult for

standartlaşmış meslekler yaratmasını zorlaştıran

entrepreneurs to create standardized jobs in companies,

işçi politikamızdır,

that 93 percent of Indian labor

ki Hindistan işçilerinin yuzde 93`ü

is in the unorganized sector.

organizeleşmemiş sektörde bulunmaktadir.

They have no benefits: they don't have social security;

Hiç karları yok. Sosyal güvenceleri yok.

they don't have pension; they don't have healthcare; none of those things.

Barınakları yok, saglık güvenceleri yok, bunların hicbiri yok.

This needs to be fixed because unless you can bring these people

Bunun düzeltilmesi gerekir, çünkü eger bu insanları

into the formal workforce,

resmi iş gücüne çıkarabilirseniz,

you will end up creating a whole lot of people who are completely disenfranchised.

haklarının tümünden yoksun büyük bir insan kitlesi yaratmaya son verirsiniz.

Therefore we need to create a new set of labor laws,

Bu nedenle bugünkü kadar külfetli olmayan

which are not as onerous as they are today.

bir dizi yeni iş kanunları oluşturmamiz gerekir.

At the same time give a policy for a lot more people to be in the formal sector,

Aynı zamanda daha çok insana resmiyet vermemiz ve kendilerine iş imkanı saglamak

and create the jobs for the millions of people that we need to create jobs for.

zorunda oldugumuz milyonlarca insana iş olanagı saglayacak bir politika üretmeliyiz.

The third thing is our higher education.

Üçüncüsü ise yüksek ögretimimizdir.

Indian higher education is completely regulated.

Hindistanın yüksek ögretimi tamamıyla düzenlenmis durumda.

It's very difficult to start a private university.

Özel bir universite acmak cok zor.

It's very difficult for a foreign university to come to India.

Yabancı bir universitenin Hindistana gelmesi cok zor.

As a result of that our higher education

Bunun bir sonucu olarak

is simply not keeping pace with India's demands.

Yüksek ögretim Hindistanın isteklerine yanıt vermiyor.

That is leading to a lot of problems which we need to address.

Bu da ifade etmemiz gerek bir çok soruna yol açmaktadır.

But most important I believe

Fakat bence en onemlisi

are the ideas we need to anticipate.

ihtiyaç duydugumuz fikirlerdir.

Here India can look at what is happening in the west

Burada Hindistan, batıda veya herhangi bir yerde neler olduguna

and elsewhere, and look at what needs to be done.

ve neler yapildigina bakabilir.

The first thing is, we're very fortunate

Birincisi cok şanslıyız ki

that technology is at a point

teknoloji

where it is much more advanced

diger ulkelerin geliştigi zamana göre

than when other countries had the development.

çok daha ileri bir noktadadır.

So we can use technology for governance.

Böylece teknolojiyi yönetim için kullanabiliriz.

We can use technology for direct benefits.

Teknolojiyi direkt faydalar için kullanabiliriz.

We can use technology for transparency, and many other things.

Teknolojiyi şeffaflık ve daha bir çok şey için kullanabiliriz.

The second thing is, the health issue.

İkinci şey sağlık konusudur.

India has equally horrible

Hindistanın aynı derecede korkunç olan

health problems of the higher state of cardiac issue,

kalp hastalıgı sorunu, diyabet hastalıgı sorunu,

the higher state of diabetes, the higher state of obesity.

obezite hastalıgı sorunları var.

So there is no point in replacing a set of poor country diseases

Bu yüzden bir dizi yoksul ulke hastalıgını

with a set of rich country diseases.

bir dizi zengin ülke hastalıgıyla degistirmenin yararı yok.

Therefore we're to rethink the whole way we look at health.

Bu nedenle saglıga bakış açımızı tamamen gözden geçirmek durumundayız.

We really need to put in place a strategy

Saglıgın diger aşırı yönlerine kaçmamak için

so that we don't go to the other extreme of health.

gerçekten de bir strateji oluşturmak zorundayız.

Similarly today in the West

Benzer şekilde bugun Batıda

you're seeing the problem of entitlement --

haklar sorunu görüyorsunuz;sosyal güvenlik maliyeti,

the cost of social security, the cost of Medicare, the cost of Medicaid.

sağlık sigortası maliyeti, yoksullar icin saglik yardımı maliyeti.

Therefore when you are a young country,

Bu yüzden eger genç bir ülke iseniz,

again you have a chance to put in place a modern pension system

tekrar modern barınma sistemi olusturma şansına sahipsiniz.

so that you don't create entitlement problems as you grow old.

Büyüdükçe hak problemleri oluşturmazsınız.

And then again, India does not have the luxury

Ve sonra yine, Hindistanın

of making its environment dirty,

çevre kirliligi oluşturma lüksü de yoktur

because it has to marry environment and development.

Çünkü çevre ve gelişmeyle evlenmek zorundadır.

Just to give an idea, the world has to stabilize

Sadece bir fikir vermek açısından,

at something like 20 gigatons per year.

Dünya her yıl 20 cigatonluk bir sey stabilize etmek zorunda.

On a population of nine billion

Dokuz milyarlık nufusumuzla;ortalama karbon emisyonumuz

our average carbon emission will have to be about two tons per year.

yılda yaklaşık iki ton olmak zorunda olacaktir.

India is already at two tons per year.

Hindistan zaten yıllık iki tonda bulunuyor.

But if India grows at something like eight percent,

Fakat eger Hindistan yuzde sekiz gibi bir büyüme gösterirse,

income per year per person will go to 16 times by 2050.

2050 yılına kadar kişi başına yıllık gelir 16 katına ulacaktır.

So we're saying: income growing at 16 times and no growth in carbon.

O halde diyoruz ki, gelir artışı 16 kat, carbon artışı sıfır.

Therefore we will fundamentally rethink the way we look at the environment,

Bu yüzden çevreye bakışımızı, enerjiye bakışımızı,

the way we look at energy,

gelişimin bütün yeni pradigmalarını üretme şeklimizi

the way we create whole new paradigms of development.

köklü bir şekilde tekrar düşünecegiz.

Now why does this matter to you?

Peki bu neden sizi ilgilendiriyor?

Why does what's happening 10 thousand miles away matter to all of you?

Neden onbin mil uzakta olup bitenler hepinizi ilgilendiriyor?

Number one, this matters because

Bir numara, bu ilgilendiriyor…

this represents more than a billion people.

Çünkü bu bir milyardan fazla insanı temsil ediyor.

A billion people, 1/6th of the world population.

Bir milyar insan, dunyanın 1/6`i.

It matters because this is a democracy.

İlgilendirir çünkü bu bir demokrasidir.

And it is important to prove

Ve büyüme ve demokrasinin uyuşmaz olmadigını

that growth and democracy are not incompatible,

bir demokrasiye sahip olabileceginizi,

that you can have a democracy, that you can have an open society,

açık bir topluma sahip olabileceginizi,

and you can have growth.

ve buyuyebileceginizi kanıtlamak önemlidir.

It's important because if you solve these problems,

Önemlidir çünkü bu problemleri çözerseniz

you can solve the problems of poverty in the world.

dünyadaki yoksulluk problemlerini de çözersiniz.

It's important because

Bu önemlidir çünkü

you need it to solve the world's environment problems.

dünyadaki çevre problemlerini de çözmek için ona gereksinim duyarsınız.

If we really want to come to a point,

Eger cidden bir yere varmak istiyorsak,

we really want to put a cap on our carbon emission,

karbon emisyonumuzun üstüne bir kapak koymak isteriz.

we want to really lower the use of energy --

Enerji kullanımını azaltmayı gerçekten istiyoruz.

it has to be solved in countries like India.

Hindistan gibi ülkelerde bu çözülmelidir.

You know if you look at the development

Biliyorsunuz batıdaki

in the West over 200 years,

200 yıllık gelişime bakarsaniz,

the average growth may have been about two percent.

ortalama büyüme yüzde iki civarında olmuş olabilir.

Here we are talking about countries growing at eight to nine percent.

Burada yüzde sekizden yüzde dokuz oranında büyüyen uükelerden bahsediyoruz.

And that makes a huge difference.

Ve bu komacaman bir fark yaratıyor.

When India was growing at about three, 3.5 percent

Hindistan yüzde üç,3.5 civarinda büyürken

and the population was growing at two percent,

ve nufusu yüzde iki oranında büyürken,

its per capita income was doubling every 45 years.

kişi başına düşen geliri, her 45 yılda iki katına çıkıyordu.

When the economic growth goes to eight percent

Ekonomik büyüme yüzde sekize çıkarken

and population growth drops to 1.5 percent,

ve nufus artışı yüzde 1.5`e düşerken,

then per capita income is doubling every nine years.

o zaman kişi başına duşen gelir her 9 yılda bir iki katına cikar.

In other words, you're certainly fast-forwarding this whole process

Başka bir deyişle bir milyar insanın refah duzeyine gidiş

of a billion people going to prosperity.

sürecini kesinlikle hızlandırıyorsunuz.

And you must have a clear strategy

Ve dünya ve Hindistan için önemli olan

which is important for India and important for the world.

açık bir startejiniz olmalıdır.

That is why I think all of you

Bu yüzden sanırım hepiniz

should be equally concerned with it as I am.

aynı derecede bununla ilgilenmelisiniz, benim gibi.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkış)