Why should you read Kurt Vonnegut? - Mia Nacamulli

1,394,979 views ・ 2018-11-29

TED-Ed


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:06
Billy Pilgrim can’t sleep
0
6675
1974
Billy Pilgrim uyuyamıyor
00:08
because he knows aliens will arrive to abduct him in one hour.
1
8649
5001
çünkü bir saat içinde uzaylıların onu kaçırmak için geleceğini biliyor.
00:13
He knows the aliens are coming because he has become “unstuck” in time,
2
13650
4952
Uzaylıların geleceğini biliyor çünkü Billy ''zamanda serbest kaldı,''
00:18
causing him to experience events out of chronological order.
3
18602
5241
bu da olayları kronolojik sırası dışında tecrübe etmesine neden oluyor.
00:23
Over the course of Kurt Vonnegut’s Slaughterhouse-five,
4
23843
3730
Kurt Vonnegut'un Mezbaha 5 adlı eseri boyunca
00:27
he hops back and forth between a childhood trip to the Grand Canyon,
5
27573
4137
Billy Büyük Kanyon'a çocukken çıktığı bir gezi
00:31
his life as a middle-aged optometrist,
6
31710
2733
orta yaşlı bir optometrist olduğu hayatı,
00:34
his captivity in an intergalactic zoo,
7
34443
2935
yıldızlar arası hayvanat bahçesindeki esareti,
00:37
the humiliations he endured as a war prisoner, and more.
8
37378
4725
savaş tutuklusu olarak dayandığı rezalet ve daha fazlası arasında gidip geliyor.
00:42
The title of Slaughterhouse-five and much of its source material
9
42103
3341
Mezbaha 5 eser adı ve kaynak materyalin çoğu
00:45
came from Vonnegut’s own experiences in World War II.
10
45444
4084
Vonnegut'un İkinci Dünya Savaşı'ndaki kendi tecrübelerine dayanıyor.
00:49
As a prisoner of war, he lived in a former slaughterhouse in Dresden,
11
49528
4957
Yazar, savaş tutuklusu olarak Dresden'de eski bir mezbahada yaşamıştı,
00:54
where he took refuge in an underground meat locker
12
54485
2995
kendisi orada bir yeraltı et deposunu sığınak olarak kullanırken
00:57
while Allied forces bombed the city.
13
57480
2902
Müttefik güçler şehri bombalıyordu.
01:00
When he and the other prisoners finally emerged,
14
60382
2961
Diğer tutuklularla kendisi sonunda kaçtığında
01:03
they found Dresden utterly demolished.
15
63343
3695
Dresden'i yıkılmış olarak buldular.
01:07
After the war, Vonnegut tried to make sense of human behavior
16
67038
3655
Savaştan sonra Vonnegut insan davranışlarını anlamlandırmak için
01:10
by studying an unusual aspect of anthropology:
17
70693
3362
antropolojinin alışılmadık bir kısmı üzerinde çalıştı:
01:14
the shapes of stories,
18
74055
1768
hikâyelerin şekli,
01:15
which he insisted were just as interesting as the shapes of pots or spearheads.
19
75823
5278
yazar, tıpkı çaydanlık veya ok ucu gibi bunların da ilginç olduğu kanısındaydı.
01:21
To find the shape, he graphed the main character’s fortune
20
81101
3239
Şekli bulmak için ana karakterin geleceğini şemalandırıyordu,
01:24
from the beginning to the end of a story.
21
84340
2914
hikâyenin başından sonuna kadar.
01:27
The zany curves he generated revealed common types of fairy tales and myths
22
87254
5091
Oluşturduğu tuhaf kıvrımlar pek çok kültürde ses getiren
01:32
that echo through many cultures.
23
92345
2641
yaygın masallar ve efsane türlerini açığa çıkartıyor.
01:34
But this shape can be the most interesting of all.
24
94986
3835
Ancak bu şekil diğer hepsinden daha ilginç.
01:38
In a story like this,
25
98821
1290
Böyle bir hikâyede,
01:40
it’s impossible to distinguish the character’s good fortune from the bad.
26
100111
4479
karakterin iyi geleceğini kötüden ayırt etmek imkânsız.
01:44
Vonnegut thought this kind of story was the truest to real life,
27
104590
3897
Vonnegut bu hikâye türünün gerçek hayata en sadık tür olduğunu düşünüyordu
01:48
in which we are all the victims of a series of accidents,
28
108487
3377
çünkü hepimiz bir dizi kazanın mağdurlarıyız,
01:51
unable to predict how events will impact us long term.
29
111864
4025
olayların bizi uzun vadede nasıl etkileyeceğini tahmin edemiyoruz.
01:55
He found the tidy, satisfying arcs of many stories at odds with this reality,
30
115889
5151
Pek çok hikâyenin bu düzgün, tatmin edici gidişatını gerçeklikle çatışırken buldu
02:01
and he set out to explore the ambiguity
31
121040
2349
ve kendi çalışmalarında
02:03
between good and bad fortune in his own work.
32
123389
3597
bu iyi ve kötü arasındaki o belirsizliği keşfe çıktı.
02:06
When Vonnegut ditched clear-cut fortunes,
33
126986
2343
Vonnegut net geleceklerden vazgeçmekle birlikte
02:09
he also abandoned straightforward chronology.
34
129329
3378
düz kronolojiyi de terk etti.
02:12
Instead of proceeding tidily from beginning to end, in his stories
35
132707
3903
Hikâyelerinden baştan sona düzgün bir şekilde gitmek yerine
02:16
“All moments, past, present and future always have existed, always will exist.”
36
136610
6409
''Geçmiş, şimdi ve gelecek, tüm bu anlar her zaman vardı ve her zaman var olacak.''
02:23
Tralfamadorians, the aliens who crop up in many of his books,
37
143019
4814
Kitaplarının çoğunda ortaya çıkan uzaylı Tralfamadoriyanlar
02:27
see all moments at once.
38
147833
2641
tüm bu anları bir arada görüyorlar.
02:30
They “can see where each star has been and where it is going,
39
150474
3322
Onlar ''her yıldızın nerede olduğunu ve nereye gittiğini görebiliyorlar,
02:33
so that the heavens are filled with rarefied, luminous spaghetti.”
40
153796
4892
böylece cennetler göz alıcı spagetti ile doluyor.''
02:38
But although they can see all of time,
41
158688
2062
Ancak tüm zamanları görebilseler de
02:40
they don’t try to change the course of events.
42
160750
3186
olayların akışını değiştirmeye çalışmıyorlar.
02:43
While the Trafalmadorians may be at peace with their lack of agency,
43
163936
3955
Trafalmadoriyanlar, kontrol sahibi olamama konusunda barışıklar
02:47
Vonnegut’s human characters are still getting used to it.
44
167891
3934
ama Vonnegut'un insan karakterleri buna hâlâ alışmaya çalışıyor.
02:51
In The Sirens of Titan,
45
171825
1755
Titan'ın Sirenleri eserinde
02:53
when they seek the meaning of life in the vastness of the universe,
46
173580
3638
devasa evrende hayatın anlamını ararken
02:57
they find nothing but “empty heroics, low comedy, and pointless death.”
47
177218
5157
tek buldukları ''boş kahramanlıklar, yetersiz mizah ve anlamsız ölümler.''
03:02
Then, from their vantage point within a “chrono-synclastic infundibulum,”
48
182375
5013
Sonra ''krono-sinlastik infundibilum'' adlı kendi avantajlı bakış açılarından
03:07
a man and his dog see devastating futures for their earthly counterparts,
49
187388
4732
bir adam ve köpeği, dünyalı denkleri çöküşte olan geleceklerini izliyor
03:12
but can’t change the course of events.
50
192120
3203
ama olayların akışını değiştiremiyorlar.
03:15
Though there aren’t easy answers available, they eventually conclude
51
195323
3508
Mevcut kolay bir yanıt olmasa da şu sonuca varıyorlar:
03:18
that the purpose of life is “to love whoever is around to be loved.”
52
198831
5100
hayatın anlamı ''sevilecek kim varsa onu sevmek.''
03:23
In Cat’s Cradle, Vonnegut’s characters turn to a different source of meaning:
53
203931
4474
Kedi Beşiği'nde Vonnegut'un karakterleri değişik bir anlam kaynağına yöneliyor:
03:28
Bokonism,
54
208405
1264
Bokonizm,
03:29
a religion based on harmless lies that all its adherents recognize as lies.
55
209669
5877
zararsız yalanlara dayanan ve ilgili her şeyin yalan kabul edildiği bir din.
03:35
Though they’re aware of Bokonism’s lies,
56
215546
2536
Bokonizmin yalanlarının farkında olsalar da
03:38
they live their lives by these tenets anyway,
57
218082
2765
hayatlarını bu dayanaklarla yaşıyorlar
03:40
and in so doing develop some genuine hope.
58
220847
3160
ve bu şekilde içtenlikle umut besleyebiliyorlar.
03:44
They join together in groups called Karasses, which consist of people we
59
224007
4065
Karass adında gruplar kuruyorlar, bu gruplardaki insanlar
03:48
“find by accident but […] stick with by choice”—
60
228072
3614
''kazara karşılaşıp tercih sonucu birlikte olduğumuz insanlar''
03:51
cosmically linked around a shared purpose.
61
231686
3035
ve ortak bir amaç için kozmik bir şekilde bağlantılılar.
03:54
These are not to be confused with Granfalloons,
62
234721
2617
Tabii bunları Granfalonlarla karıştırmamak gerek;
03:57
groups of people who appoint significance to actually meaningless associations,
63
237338
5042
gerçekten anlamsız birliklere anlam yükleyen insan grupları,
04:02
like where you grew up, political parties, and even entire nations.
64
242380
5995
tıpkı büyüdüğünüz yerdeki siyasi partiler ve hatta devletler.
04:08
Though he held a bleak view of the human condition, Vonnegut believed strongly that
65
248375
4178
İnsan doğasına dair kasvetli bir bakış sunsa da Vonnegut şunu savunuyordu:
04:12
“we are all here to help each other get through this thing, whatever it is."
66
252553
5166
''Bu şeyi atlatmada birbirimize yardım etmek için varız, bu şey her neyse.''
04:17
We might get pooped and demoralized,
67
257719
2062
Moralimizi bozacak şeyler yaşanabilir
04:19
but Vonnegut interspersed his grim assessments
68
259781
2812
ama Vonnegut kasvetli değerlendirmeleriyle
04:22
with more than a few morsels of hope.
69
262593
2823
bir parça umuttan daha fazlasını sunuyor.
04:25
His fictional alter ego, Kilgore Trout, supplied this parable:
70
265416
4720
Kurgusal benliği Kilgore Trout bize şöyle bir kıssa anlatıyor:
04:30
two yeast sat “discussing the possible purposes of life
71
270136
4646
iki maya hayatın anlamını tartışmak için oturdular
04:34
as they ate sugar and suffocated in their own excrement.
72
274782
4634
ve şeker yerken kendi pislikleri içinde boğuldular.
04:39
Because of their limited intelligence,
73
279416
1943
Kısıtlı zekâları yüzünden
04:41
they never came close to guessing that they were making champagne.”
74
281359
5308
şampanya yaptıklarını tahmin etmenin yanından bile geçemediler.
04:46
In spite of his insistence that we’re all here to fart around,
75
286667
3089
Boşa zaman geçirmek için olduğumuz yönündeki ısrarlı anlatımına
04:49
in spite of his deep concerns about the course of human existence,
76
289756
3672
ve insan var oluşu hakkındaki derin endişelerine rağmen
04:53
Vonnegut also advanced the possibility, however slim,
77
293428
4036
Vonnegut, küçük bir ihtimal de olsa
04:57
that we might end up making something good.
78
297464
3188
güzel bir şey yapabileceğimiz ihtimalini öne çıkartıyor.
05:00
And if that isn’t nice, what is?
79
300652
3098
Bu da güzel değilse ne güzeldir ki?
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7