The Japanese folktale of the selfish scholar - Iseult Gillespie

2,416,159 views ・ 2020-09-14

TED-Ed


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Nihal Aksakal Gözden geçirme: Gözde Alpçetin
00:06
In ancient Kyoto, a devout Shinto scholar lived a simple life,
0
6687
5071
Eski Kyoto'da, dindar bir Şinto alimi basit bir hayat yaşadı
00:11
but he was often distracted from his prayers by the bustling city.
1
11758
3959
fakat genelde hareketli şehirden dolayı dualarına dikkatini veremezdi.
00:15
He felt that his neighbors were polluting his soul,
2
15717
3480
Komşularının ruhunu kirlettiğini hissetti
00:19
and he sought to perform some kind of personal harae—
3
19197
3860
ve bir tür kişisel harai yapmaya çalıştı—
00:23
a purification ritual that would cleanse his body and his mind.
4
23057
4390
bedenini ve zihnini temizleyecek bir arınma ritüeli.
00:27
He decided to travel to the revered Hie Shrine.
5
27447
4490
Saygıdeğer Hie Tapınağı'na gitmeye karar verdi.
00:31
The trip was an arduous climb that took all day.
6
31937
3499
Yolculuk bütün gün süren zorlu bir tırmanıştı.
00:35
But he was glad for the solitude it afforded him,
7
35436
3620
Ama ona sağladığı yalnızlıktan memnundu
00:39
and the peace he felt upon returning home was profound.
8
39056
4313
ve eve döndüğünde hissettiği huzur derindi.
00:43
The scholar was determined to maintain this clarity for as long as possible,
9
43369
4696
Bilgin, bu berraklığı olabildiğince uzun süre korumaya kararlıydı
00:48
and resolved to make this pilgrimage another 99 times.
10
48065
4987
ve bu kutsal yolculuğu 99 kez daha yapmaya karar verdi.
00:53
He would walk the path alone, ignoring any distractions in his quest for balance,
11
53052
5460
Denge arayışındaki dikkat dağıtıcı unsurları görmezden gelerek
00:58
and never straying from his purpose.
12
58512
2650
ve amacından asla sapmadan yolu tek başına yürürdü.
01:01
The man was true to his word, and as days stretched into weeks,
13
61162
4610
Adam sözüne sadıktı ve günler haftalara uzandıkça
01:05
he walked through driving rain and searing sun.
14
65772
3500
şiddetli yağmur ve kavurucu güneş onu yıldırmadı.
01:09
Over time, his devotion revealed the invisible world of spirits
15
69272
4642
Zamanla onun bağlılığı,
bizimkilerle birlikte var olan görünmez ruhlar dünyasını ortaya çıkardı.
01:13
which exists alongside our own.
16
73914
3190
01:17
He began to sense the kami, which animated the rocks underfoot,
17
77104
4354
Ayaklar altındaki taşları hareketlendiren kamiyi, onu serinleten esintiyi
01:21
the breeze that cooled him, and the animals grazing in the fields.
18
81458
5059
ve tarlalarda otlayan hayvanları hissetmeye başladı.
01:26
Still he spoke to no one, spirit or human.
19
86517
4140
Yine de ruh ya da insan, hiç kimseyle konuşmadı
01:30
He was determined to avoid contact with those who had strayed
20
90657
3330
Yoldan sapanlar ve kegareyle kirlenenlerle temastan kaçınmakta kararlıydı.
01:33
from the path and become polluted with kegare.
21
93987
3890
01:37
This taboo of defilement hung over the sick and deceased,
22
97877
4558
Bu kirletme tabusu, hasta ve ölenlerin yanı sıra
01:42
as well as those who defiled the land or committed violent crimes.
23
102435
4770
toprağı kirleten veya şiddet içeren suçlar işleyenlerin üzerine yapışıp kaldı.
01:47
Of all of the threats to the scholar’s quest for spiritual purity,
24
107205
3823
Alimin ruhsal saflık arayışına yönelik tüm tehditler arasında,
01:51
kegare was by far the greatest.
25
111028
3380
kegare açık ara en büyüğüydü.
01:54
After paying his respects for the 80th time,
26
114408
3190
80. kez saygısını sunduktan sonra
01:57
he set out for home once more.
27
117598
2820
bir kez daha eve doğru yola çıktı.
02:00
But as darkness fell, he heard strained sobs in the night air.
28
120418
5810
Ama karanlık çökerken gece havasında gergin hıçkırıklar duydu.
02:06
The scholar tried to push forward and ignore the moans.
29
126228
3688
Alim, hıçkırıkları görmezden gelmeye ve ilerlemeye çalıştı.
02:09
But the desperate cries overwhelmed him.
30
129916
3760
Ancak çaresiz ağlama üstün geldi.
02:13
Grimacing, he left his path to follow the sound to its source.
31
133676
5539
Yüzünü ekşiterek sesi kaynağına kadar takip etmek için yolunu bıraktı.
02:19
He soon came to a cramped cottage, with a woman crumpled outside.
32
139215
5670
Kısa süre sonra, dışında bir kadının yere çöktüğü minik bir kulübeye geldi.
02:24
Filled with pity, the scholar implored the woman to share her sorrow.
33
144885
4430
Merhametle dolu alim, kadına acısını paylaşması için yalvardı.
02:29
She explained that her mother had just died—
34
149315
3220
Annesinin yeni öldüğünü
02:32
but no one would help her with the burial.
35
152535
3150
ama kimsenin cenazeyle ilgili ona yardımcı olmadığını söyledi.
02:35
At that news, his heart sank.
36
155685
3310
Bunun duyunca kalbi acıdı.
02:38
Touching the body would defile his spirit,
37
158995
2750
Vücuda dokunmak ruhunu kirletir,
02:41
draining his life force and leaving him forsaken by the kami.
38
161745
4666
yaşam gücünü tüketir ve kami onu terk ederdi.
02:46
But as he listened to her cries, his sympathy soared.
39
166411
4474
Ama ağlamasını dinledikçe sempatisi arttı.
02:50
And so, they buried the old woman together,
40
170885
3300
Ruhlar dünyasına güvenli bir şekilde geçmesini sağlamak için
02:54
to ensure her safe passage into the spirit world.
41
174185
4790
yaşlı kadını birlikte gömdüler.
02:58
The burial was complete, but the taboo of death weighed heavily on the scholar.
42
178975
5102
Cenaze töreni tamamlanmıştı
ancak ölüm tabusu üzerinde ağır bir yüktü.
03:04
How could he have been so foolish,
43
184077
2160
En önemli kuralı yıkacak
03:06
to shirk his most important rule and corrupt his divine journey?
44
186237
5127
ve ilahi yolculuğunu bozacak kadar nasıl bu kadar aptal olabilirdi?
03:11
After a tormented night,
45
191364
2360
Eziyetli bir geceden sonra,
03:13
he resolved to go back to the shrine to cleanse himself.
46
193724
4920
kendini temizlemek için tapınağa geri dönmeye karar verdi.
03:18
To his surprise, the usually quiet temple was filled with people,
47
198644
4635
Şaşırtıcı bir şekilde, genellikle sessiz olan tapınak,
tamamı kami ile doğrudan iletişim kuran
03:23
all gathering around a medium who communicated directly with the kami.
48
203279
5433
bir medyumun etrafında toplanan insanlarla doluydu.
03:28
The man hid himself, not daring approach in case anyone glimpse his polluted soul.
49
208712
6415
Adam kendini sakladı, birinin kirli ruhunu fark etmesi ihtimaliyle cesaret edemedi.
03:35
But the medium had other ways of seeing, and called him forward from the crowd.
50
215127
4548
Ancak medyum başka şekilde görürdü ve onu kalabalığın önüne çağırdı.
03:39
Ready to be forsaken, the scholar approached the holy woman.
51
219675
4470
Terk edilmeye hazır olan alim, kutsal kadına yaklaştı.
03:44
But the medium merely smiled.
52
224145
2960
Ancak medyum sadece gülümsedi.
03:47
She took his impure hand in hers,
53
227105
2866
Kirli elini elinin arasına aldı
03:49
and whispered a blessing only he could hear—
54
229971
3670
ve sadece onun duyabileceği bir dua fısıldadı—
03:53
thanking him for his kindness.
55
233641
2340
iyiliği için ona teşekkür etti.
03:55
In that moment, the scholar discovered a great spiritual secret:
56
235981
4914
O anda, alim büyük bir manevi sırrı keşfetti:
04:00
contamination and corruption are two very different things.
57
240895
6071
Kirlenme ve yozlaşma iki farklı şeydir.
04:06
Filled with insight, the scholar set himself back on his journey.
58
246966
4053
İçi irfan ile dolan alim yolculuğuna geri döndü.
04:11
But this time, he stopped to help those he met.
59
251019
3330
Ama bu sefer tanıştığı kişilere yardım etmek için durdu.
04:14
He began to see the beauty of the spirit world everywhere he went,
60
254349
3880
Daha önce uzak durduğu şehirde bile,
04:18
even in the city he'd previously shunned.
61
258229
3140
gittiği her yerde ruh dünyasının güzelliğini görmeye başladı.
04:21
Others cautioned that he risked kegare—
62
261369
2558
Diğerleri kegareyi riske attığı konusunda uyardı
04:23
but he never told them why he so freely mingled
63
263927
2820
ama onlara neden hasta ve dezavantajlılara böyle özgürce yaklaştığını söylemedi.
04:26
with the sick and disadvantaged.
64
266747
2040
04:28
For he knew that people could only truly understand harae
65
268787
4277
Çünkü insanların haraiyi
ancak kendilerine ait bir yolculukla anlayabileceklerini biliyordu.
04:33
through a journey of their own.
66
273064
2137
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7