The Cambodian myth of lightning, thunder, and rain - Prumsodun Ok

Çeviri: Hediye Yiğit Gözden geçirme: Figen Ergürbüz

Once, a long time ago,

Uzun, çok uzun zaman önce

there was a powerful hermit named Lok Ta Moni Eysei.

Lok Ta Moni Eysei adında kudretli bir keşiş vardı.

He had three promising students:

Keşişin üç tane gelecek vaat eden öğrencisi vardı:

Moni Mekhala, the brilliant goddess of the seas,

Denizlerin parlak tanrıçası Moni Mekhala,

Vorachhun, the princely manifestation of the earth,

yeryüzünün görkemli tezahürü Vorachhun

and Ream Eyso, a demon whose heart burned with passionate fire.

ve kalbi ihtirasla yanan bir şeytan, Ream Eyso.

Lok Ta wished to bestow a gift upon his most deserving student.

Lok Ta en çok hak eden öğrencisine bir hediye vermeyi diledi.

To determine which of the three that was, he announced a contest:

Bu öğrenciyi belirlemek için bir yarış ilan etti:

whoever first brought back a glass full of morning dew

Bir şişe dolusu çiğ getiren ilk kişi,

would be master of this mysterious gift.

bu gizemli hediyenin sahibi olacaktı.

When dusk came, Vorachhun and Ream Eyso ventured into the forest.

Karanlık çöktüğünde Vorachhun ve Ream Eyso ormana daldılar.

They left not one leaf or blade of grass untouched,

Dokunulmadık bir yaprak ya da bir ot bırakmadılar.

impatiently shaking the precious fluid into their glasses.

Sabırsızlıkla değerli sıvıyı şişelerine doldular.

When they returned to the hermit’s hut,

Keşişin kulübesine döndüklerinde

they found Moni Mekhala sitting patiently with a full glass of morning dew.

Moni Mekhala'yı bir şişe çiğ ile sabırla beklerken buldular.

She had left her shawl out overnight

Şalını tüm gece dışarıda bırakmıştı

and won the contest by simply wringing out the fabric over her glass.

ve kumaştaki suyu şişeye sıkarak yarışmayı kolaylıkla kazandı.

Proud of all his students, and loving them like his own children,

Lok Ta bütün öğrencileriyle gurur duyuyor ve onları kendi çocuğu gibi seviyordu,

Lok Ta surprised all three with gifts.

üçünü de hediyeler ile şaşırttı.

He turned the dew Ream Eyso collected into a diamond axe,

O, Ream Eyso'nun çiğlerini bir elmas baltanın,

Vorachhun’s into a magic dagger,

Vorachhun'unkini sihirli bir hançerin,

and Moni Mekhala’s into a crystal ball unlike anything ever seen.

ve Moni Mekhala'nınkini daha önce hiç görülmemiş kristal bir kürenin içine koydu

Soon Ream Eyso grew covetous and decided he must have Mekhala’s prize.

Kısa bir süre sonra Ream Eyso hasetle Mekhala'nın ödülüne sahip olmak istedi.

He and Vorachhun tried to woo the goddess so they could get the precious gem.

O ve Vorachhun tanrıçayı baştan çıkarmaya çabaladılar böylece kıymetli küreyi

But after she rejected their advances and flew off,

ele geçirebileceklerdi ama kız onlara kanmadı ve kaçtı

Ream Eyso resolved to take the crystal ball by force.

bunun üzerine Ream Eyso, kristal küreyi zorla almaya karar verdi.

Ream Eyso flew through the air in search of Moni Mekhala,

Ream Eyso, korkunç bir öfke ile harekete geçip

propelled on by a jealous rage.

Moni Mekhala'yı aramaya koyuldu.

On his way, he encountered Vorachhun and attacked him,

Yolda Vorachhun ile karşılaştı

knowing that the righteous prince would never allow him to steal the crystal.

ve adil prensin kristali çalmasına asla izin vermeyeceğini bilerek ona saldırdı.

The demon gained the upper hand in the heat of battle,

Şeytan savaşın en harlı anında üstün geldi

and hurled Vorachhun against the side of a mountain.

ve Vorachhun'u bir dağın yamacına fırlattı.

Sure of Vorachhun’s death,

Vorachhun'un öldüğünden emin olarak

Ream Eyso continued his search until he finally found Moni Mekhala.

Ream Eyso, Moni Mekhala'yı bulana kadar arayışına devam etti.

He demanded that she and her friends either submit to him,

Lok Ta'nın en parlak öğrencisi ve kristal topun asıl sahibi olarak,

the most brilliant of Lok Ta’s students and rightful master of the crystal ball,

kızın ve arkadaşlarının kendisine teslim edilmesini

or die like Vorachhun.

yoksa Vorachhun gibi öleceklerini söyledi.

Mekhala, without fear, refused and flew off into the clouds,

Mekhala, şeytanı arkadaşlarından uzaklaştırmayı umarak

hoping to draw the demon away from her friends.

onu korkusuzca reddetti ve bulutlara doğru uçtu.

Ream Eyso took the bait, ripping through nimbus after nimbus in his crazed pursuit.

Ream Eyso yemi yuttu ve yağmur bulutlarını ard arda aştı.

Once far enough away, Mekhala confronted her pursuer.

Yeterince uzaklaştıktan sonra Mekhala, takipçisiyle karşı karşıya kaldı.

Ream Eyso made one last demand but the goddess remained unfazed.

Ream Eyso son bir talepte bulundu ama tanrıça istifini bozmadı.

Enraged, he began to swing his diamond axe.

Öfkeli bir şekilde, elmas baltasını sallamaya başladı.

Before he could hurl the weapon, Mekhala threw her crystal into the air.

O silahına yeltenemeden önce Mekhala kristalini havaya fırlattı.

As it climbed the height of the sky,

Gökyüzüne tırmanırken,

it emitted powerful flashes of lightning that blinded the demon.

şeytanı kör eden güçlü şimşek parlamaları yayıldı.

Ream Eyso let his axe loose in wild desperation.

Ream Eyso, çaresizlik ile baltasının savrulmasına izin verdi.

As the weapon flew through the air it cut through clouds,

Silah havaya uçtuğunda bulutları yardı ve

creating deep, rolling peals of thunder.

ard arda gelen şiddetli gök gürültüsüne neden oldu.

And when the lightning and thunder mixed,

Şimşek ve gök gürültüsü karıştığında,

precious seeds of water fell from heaven: rain.

suyun değerli tohumu yağmur cennetten düştü.

Mekhala drew close to Ream Eyso, now blind and impotent without his axe.

Mekhala, Ream Eyso'ya yakınlaştı, şimdi baltası olmadan kör ve kudretsiz.

She pondered what she should do to the murderer.

Katile ne yapması gerektiğini düşünüyordu.

Remembering the kindness and love of her teacher,

Öğretmeninin nezaketi ve sevgisini hatırlayarak,

Moni Mekhala şefkati seçip gökyüzüne doğru uçtu.

Moni Mekhala chose compassion and flew into the sky.

Ream Eyso gücünü geri kazanarak ve baltasını bularak onu takip etti.

Shortly later, Ream Eyso regained his strength, found his axe, and followed her.

Gök gürültüsü, şimşek ve yağmur yeryüzünde dans etmeye devam etti.

Thunder, lightning, and rain continued to dance across the earth.

Vorachhun'un üstüne birkaç damla düştü ve onu diriltti,

Some drops fell on Vorachhun and revived him,

altın renkli derisi pirinç tarlası gibi hasata hazırdı.

his skin golden like a rice field ready for harvest.

Sihirli hançerini kaparak,

Grabbing his magic dagger,

Ream Eyso ve Moni Mekhala'yı aramak için gökyüzüne uçtu.

he flew into the sky in search of Ream Eyso and Moni Mekhala.