Why curiosity is the key to science and medicine | Kevin B. Jones

72,284 views ・ 2017-01-11

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Joanna Pietrulewicz
0
0
7000
Çeviri: berat güven Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
Science.
1
12840
1200
Bilim.
00:14
The very word for many of you conjures unhappy memories of boredom
2
14760
3416
Lisedeki biyoloji veya fizik derslerinde yaşadığımız
00:18
in high school biology or physics class.
3
18200
2896
sıkıcı mutsuz anılarımızı canlandıran ilk kelime.
Ama size garanti ederim, orada yapılan şeyin
00:21
But let me assure that what you did there
4
21120
3096
00:24
had very little to do with science.
5
24240
2176
bilimle çok az ilgisi vardı.
00:26
That was really the "what" of science.
6
26440
2296
O aslında bilimin "Ne" olduğuydu,
00:28
It was the history of what other people had discovered.
7
28760
2720
birilerinin icat ettiği şeylerin tarihiydi.
00:32
What I'm most interested in as a scientist
8
32720
2336
Bir bilim insanı olarak en çok merak ettiğim şey
bilimin "nasıl" olduğudur.
00:35
is the "how" of science.
9
35080
2136
00:37
Because science is knowledge in process.
10
37240
3816
Çünkü bilim, işletilen bilgidir.
Bir gözlem yaparız, o gözleme bir açıklama tahmin ederiz
00:41
We make an observation, guess an explanation for that observation,
11
41080
3456
00:44
and then make a prediction that we can test
12
44560
2056
ve sonra diğer gözlem ve deneyleri yaparak
00:46
with an experiment or other observation.
13
46640
1920
test edebileceğimiz bir öngörüde bulunuruz.
Birkaç örnek.
00:49
A couple of examples.
14
49080
1336
00:50
First of all, people noticed that the Earth was below, the sky above,
15
50440
3576
Başlangıçta insanlar Yer'in aşağıda göğün ise yukarıda olduğunu fark etti
ve hem Güneş hem Ay, Dünya'nın etrafında dönüyor gibiydi.
00:54
and both the Sun and the Moon seemed to go around them.
16
54040
3880
00:58
Their guessed explanation
17
58720
1536
Tahmin ettikleri açıklama
01:00
was that the Earth must be the center of the universe.
18
60280
3080
"Evrenin merkezi Dünya olmalı." idi.
01:04
The prediction: everything should circle around the Earth.
19
64240
3200
Öngörü: Her şey Dünya'nın etrafında dönmelidir.
Bu öngörü sonunda test edildi.
01:08
This was first really tested
20
68120
1656
01:09
when Galileo got his hands on one of the first telescopes,
21
69800
2816
Galileo ilk teleskoplardan birini eline alıp
01:12
and as he gazed into the night sky,
22
72640
2376
gece gökyüzüne baktığında,
gördüğü şey etrafında dönen,
01:15
what he found there was a planet, Jupiter,
23
75040
3696
01:18
with four moons circling around it.
24
78760
4000
dört uydusuyla Jüpiter gezegeniydi.
01:23
He then used those moons to follow the path of Jupiter
25
83760
4376
Sonra, Jüpiter'in yörüngesini takip etmek için o uyduları kullandı
ve Jüpiter'in de, Dünya değil, Güneş'in etrafında
01:28
and found that Jupiter also was not going around the Earth
26
88160
3736
01:31
but around the Sun.
27
91920
1960
döndüğünü anladı.
Yani, öngörü testi geçememişti.
01:35
So the prediction test failed.
28
95160
2280
01:38
And this led to the discarding of the theory
29
98400
2096
Bu da Dünya'nın evrenin merkezinde olduğu
01:40
that the Earth was the center of the universe.
30
100520
2176
kuramını boşa çıkarmış oldu.
01:42
Another example: Sir Isaac Newton noticed that things fall to the Earth.
31
102720
4096
Başka bir örnek: Sir Isaac Newton
nesnelerin yeryüzüne düştüğünü fark etmişti.
01:46
The guessed explanation was gravity,
32
106840
2920
Tahmini açıklama yer çekimiydi.
01:50
the prediction that everything should fall to the Earth.
33
110520
3136
Öngörü her nesnenin dünyaya düşmesi gerektiği idi.
01:53
But of course, not everything does fall to the Earth.
34
113680
3560
Fakat tabii ki, her şey yeryüzüne düşmüyordu.
01:58
So did we discard gravity?
35
118200
1560
Öyleyse yer çekimini ret mi ettik?
02:00
No. We revised the theory and said, gravity pulls things to the Earth
36
120920
4416
Hayır. Teoriyi revize ettik ve başka yönde eşit ve zıt bir kuvvet olmadıkça,
02:05
unless there is an equal and opposite force in the other direction.
37
125360
4200
yer çekiminin nesneleri Dünya'ya çekeceğini söyledik.
Bu, bizim yeni bir şey öğrenmemizi sağladı.
02:10
This led us to learn something new.
38
130160
2160
02:12
We began to pay more attention to the bird and the bird's wings,
39
132920
3256
Kuşlara ve kanatlarına daha dikkatli bakmaya başladık
02:16
and just think of all the discoveries
40
136200
2376
ve bu düşünce silsilesininden türemiş
02:18
that have flown from that line of thinking.
41
138600
2039
uçabilen icatlara bir bakın.
02:21
So the test failures, the exceptions, the outliers
42
141639
5137
Yani başarısız testler, istisnalar, aykırılıklar
02:26
teach us what we don't know and lead us to something new.
43
146800
4560
bize bilmediğimiz şeyleri öğretir ve bizi yeni bir yere götürür.
Bilim bu şekilde ilerler. Bilim bu şekilde öğrenir.
02:32
This is how science moves forward. This is how science learns.
44
152000
3200
02:35
Sometimes in the media, and even more rarely,
45
155840
2256
Bazen medyada ve bazen daha da nadiren,
ama bazen bilim insanları bile
02:38
but sometimes even scientists will say
46
158120
2416
02:40
that something or other has been scientifically proven.
47
160560
2760
şu veya bu şeyin bilimsel olarak kanıtlandığını söylüyor.
02:43
But I hope that you understand that science never proves anything
48
163880
4576
Ama umarım, bilimin hiç bir zaman bir şeyi kesin olarak sonsuza kadar
02:48
definitively forever.
49
168480
1880
kanıtlamadığını anlıyorsunuzdur.
02:51
Hopefully science remains curious enough
50
171520
3816
Neyse ki bilim, aramaya devam edecek ve
02:55
to look for
51
175360
1416
aykırılıkları ve
02:56
and humble enough to recognize
52
176800
1976
Jüpiter'in uyduları gibi
02:58
when we have found
53
178800
1496
bir sonraki istisnayı
03:00
the next outlier,
54
180320
1696
tanımlayacak ve bize
bilmediğimiz şeyleri
03:02
the next exception,
55
182040
1496
03:03
which, like Jupiter's moons,
56
183560
2296
öğretmeye devam edecek kadar
03:05
teaches us what we don't actually know.
57
185880
2600
meraklı ve alçakgönüllüdür.
Burada birkaç saniyeliğine vites değiştirelim.
03:09
We're going to change gears here for a second.
58
189160
2536
03:11
The caduceus, or the symbol of medicine,
59
191720
1936
Caduceus ya da tıbbın sembolü,
03:13
means a lot of different things to different people,
60
193680
2456
farklı insanlar için farklı anlamlar taşır
ancak tıp konusundaki genel söylemlerimizin çoğu
03:16
but most of our public discourse on medicine
61
196160
2256
03:18
really turns it into an engineering problem.
62
198440
2776
gerçekten bir mühendislik problemine dönüşüyor.
03:21
We have the hallways of Congress,
63
201240
1736
Kongre salonlarında ve sigorta şirketlerinin
yönetim kurulu odalarında ödemenin nasıl yapılacağı düşünülüyor.
03:23
and the boardrooms of insurance companies that try to figure out how to pay for it.
64
203000
4000
03:27
The ethicists and epidemiologists
65
207680
1616
Ahlak bilimciler ve Epidemiyolojistler
03:29
try to figure out how best to distribute medicine,
66
209320
2696
tıp hizmeti sağlamanın en iyi yöntemlerini arıyor,
hastane ve hekimler ise protokoller ve kontrol listelerine
03:32
and the hospitals and physicians are absolutely obsessed
67
212040
2656
03:34
with their protocols and checklists,
68
214720
1936
kafayı takmış durumdalar ki
03:36
trying to figure out how best to safely apply medicine.
69
216680
3536
tıbbı güvenli bir şekilde uygulamanın en iyi yöntemlerini arıyorlar.
03:40
These are all good things.
70
220240
2120
Bunlar iyi şeyler.
03:42
However, they also all assume
71
222960
2736
Bununla birlikte herkes az ya da çok
03:45
at some level
72
225720
1976
tıp kitabının,
03:47
that the textbook of medicine is closed.
73
227720
2520
kapanmış olduğunu varsayıyor.
Sağlık hizmetinin kalitesini ona ulaşma hızımızla
03:51
We start to measure the quality of our health care
74
231160
2496
03:53
by how quickly we can access it.
75
233680
2536
ölçmeye başladık.
03:56
It doesn't surprise me that in this climate,
76
236240
2096
Böyle bir iklimde, sağlık hizmeti veren
03:58
many of our institutions for the provision of health care
77
238360
2816
kuruluşların çoğunun gerçekten hızlı yağlama dükkânı gibi
04:01
start to look a heck of a lot like Jiffy Lube.
78
241200
2496
görünmeye başlaması beni şaşırtmıyor.
04:03
(Laughter)
79
243720
2576
(Gülüşmeler)
04:06
The only problem is that when I graduated from medical school,
80
246320
3936
Ben tıp fakültesinden mezun olduğumda tek sorun
04:10
I didn't get one of those little doohickeys
81
250280
2056
tamircinizin arabanıza takıp
04:12
that your mechanic has to plug into your car
82
252360
2376
sonra da arızayı tam olarak bulduğu
04:14
and find out exactly what's wrong with it,
83
254760
2376
şu küçük zımbırtılardan birine sahip olmamamdı,
çünkü tıp kitabı
04:17
because the textbook of medicine
84
257160
2096
04:19
is not closed.
85
259280
1520
kapanmamıştı.
04:21
Medicine is science.
86
261320
1840
Tıp bir bilimdir.
04:23
Medicine is knowledge in process.
87
263560
2680
Tıp işleyen bilgidir.
04:27
We make an observation,
88
267280
1376
Bir gözlem yaparız,
04:28
we guess an explanation of that observation,
89
268680
2135
bu gözleme dayanan bir açıklama tahmin ederiz,
04:30
and then we make a prediction that we can test.
90
270839
2617
sonra test edebileceğimiz bir öngörüde bulunuruz.
04:33
Now, the testing ground of most predictions in medicine
91
273480
3576
Tıptaki çoğu öngörünün test edilebileceği alan
insan nüfusudur.
04:37
is populations.
92
277080
1536
04:38
And you may remember from those boring days in biology class
93
278640
3576
Sıkıcı biyoloji derslerinden belki hatırlarsınız,
04:42
that populations tend to distribute
94
282240
2176
popülasyonlar, bir ortalama
04:44
around a mean
95
284440
1216
etrafında bir Gaus veya
04:45
as a Gaussian or a normal curve.
96
285680
1856
normal eğri dağılımı gösterir.
04:47
Therefore, in medicine,
97
287560
1656
Bu nedenle tıpta
04:49
after we make a prediction from a guessed explanation,
98
289240
3216
tahmini bir açıklamadan yola çıkıp bir öngörü yaptıktan sonra
04:52
we test it in a population.
99
292480
1880
bunu nüfus üzerinde test ederiz.
04:55
That means that what we know in medicine,
100
295320
2936
Bunun anlamı, tıp konusunda bildiklerimiz
04:58
our knowledge and our know-how,
101
298280
2256
bilgi birikimimiz ve teknik bilgilerimiz
05:00
comes from populations
102
300560
2256
nüfustan gelir
05:02
but extends only as far
103
302840
2776
ancak bunun sınırı
05:05
as the next outlier,
104
305640
1736
bir sonraki aykırılık
05:07
the next exception,
105
307400
1216
ve Jüpiter'in uyduları gibi
05:08
which, like Jupiter's moons,
106
308640
1736
bize bilmediğimiz bir şeyi öğreten
05:10
will teach us what we don't actually know.
107
310400
2400
bir sonraki istisnaya kadardır.
Şimdi, ben bir cerrahım
05:14
Now, I am a surgeon
108
314080
1336
05:15
who looks after patients with sarcoma.
109
315440
2416
ve sarkomlu hastalara bakıyorum.
05:17
Sarcoma is a very rare form of cancer.
110
317880
2200
Sarkom çok nadir bir kanser türüdür,
05:20
It's the cancer of flesh and bones.
111
320720
2040
kemik ve et dokusunda görülür.
05:23
And I would tell you that every one of my patients is an outlier,
112
323240
4336
Size şunu söyleyeyim, benim hastalarımın her biri bir aykırılıktır,
05:27
is an exception.
113
327600
1200
bir istisnadır.
Şimdiye kadar hiç bir sarkom hastasına tıpta popülasyona dayalı
05:30
There is no surgery I have ever performed for a sarcoma patient
114
330000
3216
05:33
that has ever been guided by a randomized controlled clinical trial,
115
333240
4256
bilginin en iyi türü olduğunu düşündüğümüz, rastgele bazlı
05:37
what we consider the best kind of population-based evidence in medicine.
116
337520
3720
klinik deneylere göre biçimlenen tekniklerle (bulgu) operasyon yapmadım.
05:42
People talk about thinking outside the box,
117
342400
2296
İnsanlar kalıpların dışında düşünmekten bahsediyor,
05:44
but we don't even have a box in sarcoma.
118
344720
2736
sarkom için bir kalıbımız bile yok.
05:47
What we do have as we take a bath in the uncertainty
119
347480
3336
Sarkom konusunda elimizde olanlar;
bir belirsizlik bulutu bilinmezlikler ve isitisnalar ve aykırıklıklar.
05:50
and unknowns and exceptions and outliers that surround us in sarcoma
120
350840
4136
Ne hissettiğimi tahmin etmeniz kolay. Bunlar her bilim dalının
05:55
is easy access to what I think are those two most important values
121
355000
4536
05:59
for any science:
122
359560
1536
en önemli iki kuralı;
alçakgönüllülük ve merak.
06:01
humility and curiosity.
123
361120
2200
Alçakgönüllü ve meraklı olduğum için,
06:04
Because if I am humble and curious,
124
364000
2296
06:06
when a patient asks me a question,
125
366320
2296
hasta bana bir soru sorduğunda,
06:08
and I don't know the answer,
126
368640
1440
cevabı bilmiyorsam,
06:10
I'll ask a colleague
127
370920
1216
sarkomalı bir hastası
olma ihtimali düşük de olsa bir meslakdaşıma danışırım.
06:12
who may have a similar albeit distinct patient with sarcoma.
128
372160
3016
06:15
We'll even establish international collaborations.
129
375200
2696
Hatta uluslararası bir işbirliği bile başlattık.
06:17
Those patients will start to talk to each other through chat rooms
130
377920
3136
Hastalar sohbet odaları aracılığı ile birbirleri ve destek
gruplarıyla konuşuyor.
06:21
and support groups.
131
381080
1200
06:22
It's through this kind of humbly curious communication
132
382800
3576
Bu alçakgönüllü ve meraklı iletişim sayesinde
06:26
that we begin to try and learn new things.
133
386400
3560
yeni şeyler öğrenmeye çalışıyoruz.
06:31
As an example, this is a patient of mine
134
391240
2056
Örnek olarak , bu benim bir hastam,
06:33
who had a cancer near his knee.
135
393320
1680
dizine yakın yerde kanser vardı.
06:35
Because of humbly curious communication
136
395480
2376
Uluslararası işbirliğinin alçakgönüllü
06:37
in international collaborations,
137
397880
2096
ve meraklı iletişimi sayesinde
kanserli diz alındıktan sonra hastanın ayak bileğini diz olarak
06:40
we have learned that we can repurpose the ankle to serve as the knee
138
400000
4536
yeniden tasarlayabileceğimizi öğrendik.
06:44
when we have to remove the knee with the cancer.
139
404560
2256
06:46
He can then wear a prosthetic and run and jump and play.
140
406840
2840
O zaman bir protez takabilir, koşar, sıçrar ve oynayabilirdi.
06:50
This opportunity was available to him
141
410360
3016
O bu fırsatı uluslararası işbirliği
06:53
because of international collaborations.
142
413400
2776
sayesinde kullanabildi.
06:56
It was desirable to him
143
416200
1696
Bunu istiyordu,
06:57
because he had contacted other patients who had experienced it.
144
417920
2960
çünkü bunu yaptıran diğer hastalarla temasa geçmişti.
07:01
And so exceptions and outliers in medicine
145
421920
4056
Yani, tıptaki istisna ve aykırılıklar
bize bilmediğimiz bir şey öğretir ve ayrıca bizi yeni bir düşünceye götürür.
07:06
teach us what we don't know, but also lead us to new thinking.
146
426000
3960
Şimdi, şu çok önemli;
07:11
Now, very importantly,
147
431080
1856
07:12
all the new thinking that outliers and exceptions lead us to in medicine
148
432960
3856
tıptaki aykırılık ve istisnaların bizi götürdüğü yeni düşünceler
07:16
does not only apply to the outliers and exceptions.
149
436840
3360
sadece aykırılık ve istisnalara uygulanmıyor.
07:20
It is not that we only learn from sarcoma patients
150
440920
3176
Sarkom hastalarından sadece sarkom tedavi etme
yöntemleri öğrenmiyoruz.
07:24
ways to manage sarcoma patients.
151
444120
1960
07:26
Sometimes, the outliers
152
446920
2056
Bazen, aykırılıklar
ve istisnalar
07:29
and the exceptions
153
449000
1696
07:30
teach us things that matter quite a lot to the general population.
154
450720
3240
bize genel nüfus için çok önemli şeyler öğretir.
07:35
Like a tree standing outside a forest,
155
455360
1856
Bu ormanın dışındaki bir ağaç gibidir,
07:37
the outliers and the exceptions draw our attention
156
457240
4016
aykırılık ve istisnalar dikkatimizi çeker
07:41
and lead us into a much greater sense of perhaps what a tree is.
157
461280
4336
ve belki de, bizi bir ağacın ne olduğunu daha iyi anlamaya götürür.
07:45
We often talk about losing the forests for the trees,
158
465640
2496
Sık sık ağaçlara bakıp ormanı görmüyoruz deriz
ama ormanın içindeki
07:48
but one also loses a tree
159
468160
1816
bir ağacı da görmeyiz.
07:50
within a forest.
160
470000
1520
Ancak bu ağaç tek başına durduğunda
07:53
But the tree that stands out by itself
161
473000
1856
07:54
makes those relationships that define a tree,
162
474880
2896
bir ağacı oluşturan bağlantıları
07:57
the relationships between trunk and roots and branches,
163
477800
3816
gövde, kök ve dalların ilişkilerini
08:01
much more apparent.
164
481640
1240
çok daha net anlatır.
08:03
Even if that tree is crooked
165
483360
1696
Bu ağaç eğri büğrü bile olsa
bu ağacın kendi gövdesi, kökleri ve dallarıyla çok anormal
08:05
or even if that tree has very unusual relationships
166
485080
2976
08:08
between trunk and roots and branches,
167
488080
2296
ilişkileri bile olsa
08:10
it nonetheless draws our attention
168
490400
2696
her şeye rağmen dikkatimizi çeker
ve gözlem yapmamızı mümkün kılar
08:13
and allows us to make observations
169
493120
1896
08:15
that we can then test in the general population.
170
495040
2240
ve sonra gözlemi genel nüfusta test edebilmeyi.
Sarkom'un nadir görüldüğünü söyledim.
08:18
I told you that sarcomas are rare.
171
498000
1976
Bütün kanser vakalarının %1'idir.
08:20
They make up about one percent of all cancers.
172
500000
2640
08:23
You also probably know that cancer is considered a genetic disease.
173
503280
3960
Muhtemelen siz de bilirsiniz, kanserin genetik olduğu düşünülüyor.
08:27
By genetic disease we mean that cancer is caused by oncogenes
174
507840
3336
Genetik olmasından kastettiğimiz; kanser, kansere dönüşen
onkojenler ve tümör baskılayıcı
08:31
that are turned on in cancer
175
511200
1376
08:32
and tumor suppressor genes that are turned off to cause cancer.
176
512600
3040
genlerin devre dışı kalmasından kaynaklanır.
Onkojenler ve tümör baskılayıcı genler hakkındaki bilgileri
08:36
You might think that we learned about oncogenes
177
516160
2416
08:38
and tumor suppressor genes from common cancers
178
518600
2216
meme kanseri, prostat kanseri ve akciğer kanseri gibi
08:40
like breast cancer and prostate cancer
179
520840
1976
yaygın kanser türlerinden öğrendiğimizi
08:42
and lung cancer,
180
522840
1496
düşünebilirsiniz
08:44
but you'd be wrong.
181
524360
1199
ama yanılıyorsunuz.
Onkojenler ve tümör baskılayıcı genler hakkındaki bilgileri
08:46
We learned about oncogenes and tumor suppressor genes
182
526000
2895
08:48
for the first time
183
528919
1216
ilk kez
bu minicik %1'lik, sarkom denen kanser sayesinde öğrendik.
08:50
in that itty-bitty little one percent of cancers called sarcoma.
184
530159
3441
08:54
In 1966, Peyton Rous got the Nobel Prize
185
534760
2576
Peyton Rous, tavukların geçirilebilen
08:57
for realizing that chickens
186
537360
2016
bir sarkom formuna sahip
08:59
had a transmissible form of sarcoma.
187
539400
3120
olduklarını fark etti ve 1966'da Nobel Ödülü aldı.
30 yıl sonra Harold Varmus ve Mike Bishop
09:03
Thirty years later, Harold Varmus and Mike Bishop discovered
188
543260
2836
bu aktarılabilen ögenin ne olduğunu buldu.
09:06
what that transmissible element was.
189
546120
2536
09:08
It was a virus
190
548680
1576
Bu bir virüstü,
09:10
carrying a gene,
191
550280
1416
bir gen taşıyordu:
09:11
the src oncogene.
192
551720
1440
src onkojen.
09:13
Now, I will not tell you that src is the most important oncogene.
193
553880
3656
Şimdi size src'nin en önemli onkojen olduğunu söylemeyeceğim.
09:17
I will not tell you
194
557560
1216
Size src'nin
09:18
that src is the most frequently turned on oncogene in all of cancer.
195
558800
3496
bütün kanserlerde en sık onkojen başlatan olduğunu söylemeyeceğim.
09:22
But it was the first oncogene.
196
562320
2440
Ancak bu ilk onkojendir.
09:25
The exception, the outlier
197
565960
2336
Bir aykırılıktı, bir istisnaydı,
09:28
drew our attention and led us to something
198
568320
2520
dikkatimizi çekti ve bizi biyolojinin
09:31
that taught us very important things about the rest of biology.
199
571520
4040
geri kalanına dair çok önemli şeyler öğreten bir şeye yöneltti.
09:36
Now, TP53 is the most important tumor suppressor gene.
200
576880
4096
En önemli tümör baskılayıcı gen TP53'dür.
Neredeyse bütün kanser türlerinde en sıklıkla
09:41
It is the most frequently turned off tumor suppressor gene
201
581000
2736
09:43
in almost every kind of cancer.
202
583760
1800
devre dışı kalan baskılayıcı gendir
09:46
But we didn't learn about it from common cancers.
203
586360
2296
ama biz bunu yaygın kanser türlerinden öğrenmedik.
09:48
We learned about it when doctors Li and Fraumeni
204
588680
2416
Biz bunu Doktor Li ve Fraumeni'nin
ailelere bakıp bu ailelerde
09:51
were looking at families,
205
591120
1576
09:52
and they realized that these families
206
592720
2016
çok fazla sarkom görüldüğünü
09:54
had way too many sarcomas.
207
594760
2520
fark etmeleriyle öğrendik.
09:57
I told you that sarcoma is rare.
208
597920
1776
Söylemiştim, sarkom nadirdir.
09:59
Remember that a one in a million diagnosis,
209
599720
3176
Unutmayalım, milyonda bir tanıdır,
10:02
if it happens twice in one family,
210
602920
2136
eğer bu bir ailede iki kez çıkmışsa
o ailede çok yaygın demektir.
10:05
is way too common in that family.
211
605080
2400
10:08
The very fact that these are rare
212
608640
2696
Bunların nadir olması gerçeği
10:11
draws our attention
213
611360
1440
dikkatimizi çeker
10:13
and leads us to new kinds of thinking.
214
613760
2240
ve bizi yeni bir düşünme biçimine götürür.
Şimdi pek çoğunuz şöyle diyebilir
10:17
Now, many of you may say,
215
617480
1456
10:18
and may rightly say,
216
618960
1536
veya haklı olarak der:
10:20
that yeah, Kevin, that's great,
217
620520
1896
"Tamam Kevin bu güzel ama
10:22
but you're not talking about a bird's wing.
218
622440
2056
anlattığın şey kuşların kanatları değil ki,
10:24
You're not talking about moons floating around some planet Jupiter.
219
624520
3480
Jüpiter denen bir gezegenin etrafında süzülen uydulardan bahsetmiyorsun.
10:28
This is a person.
220
628520
1536
Bu bir insan.
Bu aykırılık, bu istisna bilimde bir ilerlemeye yol açabilir,
10:30
This outlier, this exception, may lead to the advancement of science,
221
630080
3256
10:33
but this is a person.
222
633360
1200
ama bu bir insan."
10:36
And all I can say
223
636280
1616
Tek söyleyebileceğim
10:37
is that I know that all too well.
224
637920
2360
bunu çok iyi biliyor olduğum.
10:41
I have conversations with these patients with rare and deadly diseases.
225
641760
3400
Nadir ve ölümcül hastalıkları olan hastalarla konuşuyorum.
10:45
I write about these conversations.
226
645800
1936
Bu konuşmalar hakkında yazıyorum.
10:47
These conversations are terribly fraught.
227
647760
2296
Bu konuşmalar korkunç şekilde yüklü.
Bu konuşmalar, "Size kötü bir haberim var"
10:50
They're fraught with horrible phrases
228
650080
1816
10:51
like "I have bad news" or "There's nothing more we can do."
229
651920
3240
veya "Artık yapabileceğimiz bir şey yok" gibi iğrenç sözlerle yüklü.
10:55
Sometimes these conversations turn on a single word:
230
655760
3200
Bazen bu konuşmalar tek bir kelimeye iniyor:
10:59
"terminal."
231
659760
1200
"Ölümcül."
11:04
Silence can also be rather uncomfortable.
232
664920
2920
Sessizlik de oldukça rahatsız edici olabiliyor.
11:09
Where the blanks are in medicine
233
669360
2576
Tıptaki boşluklar, bizim bu
11:11
can be just as important
234
671960
1856
konuşmalarda kullandığımız
11:13
as the words that we use in these conversations.
235
673840
2240
kelimeler kadar önemli olabilir.
Bilinmeyenler neler?
11:17
What are the unknowns?
236
677080
1536
11:18
What are the experiments that are being done?
237
678640
2200
Yapılmakta olan deneyler neler?
11:21
Do this little exercise with me.
238
681680
1696
Birlikte küçük bir alıştırma yapalım.
11:23
Up there on the screen, you see this phrase, "no where."
239
683400
3216
Yukarıda ekranda bir söz görüyorsunuz: "hiçbir yerde"
11:26
Notice where the blank is.
240
686640
1280
Boşluğun yerine dikkat edin.
11:28
If we move that blank one space over
241
688680
3200
Eğer bu boşluğu bir tık kaydırırsak,
11:32
"no where"
242
692640
1576
"hiçbir yerde"
11:34
becomes "now here,"
243
694240
2696
"şimdi burada" olur,
11:36
the exact opposite meaning,
244
696960
1896
tam ters bir anlama dönüşür.
11:38
just by shifting the blank one space over.
245
698880
2200
Boşluğu sadece bir yana kaydırdık.
11:43
I'll never forget the night
246
703680
1576
Asla unutmayacağım;
11:45
that I walked into one of my patients' rooms.
247
705280
2240
bir gece hastalarımdan birinin odasına gittim,
o gün çok uzun ameliyatlar yapmıştım
11:48
I had been operating long that day
248
708280
1656
11:49
but I still wanted to come and see him.
249
709960
2016
ama yine de gidip bir görmek istedim.
Birkaç gün önce kemik kanseri tanısı konmuş bir oğlandı.
11:52
He was a boy I had diagnosed with a bone cancer a few days before.
250
712000
3200
11:55
He and his mother had been meeting with the chemotherapy doctors
251
715840
3056
O gün sabah, annesiyle birlikte kemoterapi
11:58
earlier that day,
252
718920
1216
uzmanlarıyla görüşmüştü
ve kemoterapi için hastaneye yatmıştı.
12:00
and he had been admitted to the hospital to begin chemotherapy.
253
720160
2976
Odasına gittiğimde neredeyse gece yarısıydı.
12:03
It was almost midnight when I got to his room.
254
723160
2176
12:05
He was asleep, but I found his mother
255
725360
2176
Uyuyordu ama annesi oradaydı,
12:07
reading by flashlight
256
727560
1576
yatağın kenarında el feneriyle
kitap okuyordu.
12:09
next to his bed.
257
729160
1456
12:10
She came out in the hall to chat with me for a few minutes.
258
730640
2800
Benimle bir iki dakika konuşmak için koridora çıktı.
Okuduğu şey kemoterapi doktorlarının
12:14
It turned out that what she had been reading
259
734280
2096
12:16
was the protocol that the chemotherapy doctors
260
736400
2176
ona o gün verdikleri
12:18
had given her that day.
261
738600
1240
protokoldü.
12:20
She had memorized it.
262
740200
1240
Onu ezberlemişti.
12:23
She said, "Dr. Jones, you told me
263
743200
3536
Dedi ki: "Doktor Jones, bize
12:26
that we don't always win
264
746760
2176
bu tür bir kanserde, her zaman
12:28
with this type of cancer,
265
748960
1280
kazanamayız dediniz,
12:31
but I've been studying this protocol, and I think I can do it.
266
751680
3480
ama ben bu protokolü inceledim ve sanıyorum bunu yapabilirim.
12:35
I think I can comply with these very difficult treatments.
267
755960
3576
Bu çok zor bir tedavi ama sanırım buna izin verebilirim.
12:39
I'm going to quit my job. I'm going to move in with my parents.
268
759560
2976
İşten ayrılacağım, annemlere taşınacağım
12:42
I'm going to keep my baby safe."
269
762560
1960
ve bebeğime bakacağım."
12:47
I didn't tell her.
270
767320
1200
Ona söylemedim.
12:49
I didn't stop to correct her thinking.
271
769840
2920
Düzeltmek için sözünü kesmedim.
12:53
She was trusting in a protocol
272
773680
2256
Protokole güveniyordu,
12:55
that even if complied with,
273
775960
3216
ben bile razı olsam,
bu oğlunu kurtarmayabilirdi.
12:59
wouldn't necessarily save her son.
274
779200
2400
13:03
I didn't tell her.
275
783960
1200
Ona söylemedim.
O boşluğu doldurmadım.
13:06
I didn't fill in that blank.
276
786360
1400
Bir buçuk yıl sonra
13:09
But a year and a half later
277
789080
1976
oğlu yine de kanserden öldü.
13:11
her boy nonetheless died of his cancer.
278
791080
2720
Ona söylemeli miydim?
13:15
Should I have told her?
279
795400
1320
Şimdi çoğunuz şunu diyebilir: "Ne olmuş yani?"
13:17
Now, many of you may say, "So what?
280
797360
2256
13:19
I don't have sarcoma.
281
799640
1256
Bende sarkom yok.
13:20
No one in my family has sarcoma.
282
800920
1896
Ailede kimsede sarkom yok.
13:22
And this is all fine and well,
283
802840
1456
Her şey gayet güzel
13:24
but it probably doesn't matter in my life."
284
804320
2696
ama bu benim hayatımla bir sorun olmaz."
Muhtemelen haklısınız.
13:27
And you're probably right.
285
807040
1256
13:28
Sarcoma may not matter a whole lot in your life.
286
808320
2680
Sarkom hayatınızda çok önem kazanmaz.
Ama tıptaki boşluklar
13:33
But where the blanks are in medicine
287
813040
2336
13:35
does matter in your life.
288
815400
1320
hayatınız için önemlidir.
Size küçük pis bir sırrı söylemedim.
13:38
I didn't tell you one dirty little secret.
289
818520
2296
13:40
I told you that in medicine, we test predictions in populations,
290
820840
4376
Size tıbbın öngörülerini nüfus üzerinde test ettiğini söyledim,
ama şunu söylemedim
13:45
but I didn't tell you,
291
825240
1256
13:46
and so often medicine never tells you
292
826520
2216
ve tıp bunu genelde söylemez,
13:48
that every time an individual
293
828760
2856
bir birey ne zaman tıpla
13:51
encounters medicine,
294
831640
2096
karşılaşsa
13:53
even if that individual is firmly embedded in the general population,
295
833760
4040
hatta bu birey genel nüfusun içinde iyice erimiş de olsa
13:59
neither the individual nor the physician knows
296
839360
2376
ne bu birey, ne de hekim
14:01
where in that population the individual will land.
297
841760
2680
bireyin genel nüfus içinde konumlanacağı yeri bilmez.
Dolayısıyla, tıpla her karşılaşma
14:05
Therefore, every encounter with medicine
298
845040
2696
14:07
is an experiment.
299
847760
1440
bir deneydir.
14:09
You will be a subject
300
849920
2016
Deneyde bir
14:11
in an experiment.
301
851960
1680
denek olursunuz.
14:14
And the outcome will be either a better or a worse result for you.
302
854560
4840
Ve sonuç sizin için iyi de olabilir, kötü de.
14:20
As long as medicine works well,
303
860320
2016
Tıp iyi işlediği sürece,
14:22
we're fine with fast service,
304
862360
3016
hızlı hizmettten, kurusıkı atmaktan
ve özgüvenin coştuğu konuşmalardan şikâyetimiz yok.
14:25
bravado, brimmingly confident conversations.
305
865400
3440
14:29
But when things don't work well,
306
869720
1656
Ama işler iyi gitmediğinde
14:31
sometimes we want something different.
307
871400
1840
bazen farklı şeyler isteriz.
14:34
A colleague of mine removed a tumor from a patient's limb.
308
874520
3280
Bir meslektaşım bir hastanın bacağından bir tümör aldı.
14:38
He was concerned about this tumor.
309
878920
1816
Bu tümörden endişeleniyordu.
14:40
In our physician conferences, he talked about his concern
310
880760
3016
Hekim toplantısında bu endişesini dile getirdi,
14:43
that this was a type of tumor
311
883800
1416
bu tömör aynı bacakta
14:45
that had a high risk for coming back in the same limb.
312
885240
2560
tekrarlama riski yüksek tipten bir tümördü.
14:48
But his conversations with the patient
313
888680
1976
Fakat hastasıyla konuşması
14:50
were exactly what a patient might want:
314
890680
2096
tam da bir hastanın istediği konuşmaydı,
14:52
brimming with confidence.
315
892800
1256
özgüvenle dolup taşıyordu.
Şöyle demişti: "Hepsini aldım, rahatça git."
14:54
He said, "I got it all and you're good to go."
316
894080
3016
O ve kocası çok mutluydu.
14:57
She and her husband were thrilled.
317
897120
1736
14:58
They went out, celebrated, fancy dinner, opened a bottle of champagne.
318
898880
4080
Çıktılar, güzel bir yemekle kutladılar, şampanya açtılar.
Tek sorun, birkaç hafta sonra
15:04
The only problem was a few weeks later,
319
904040
2296
15:06
she started to notice another nodule in the same area.
320
906360
3096
aynı bölgede başka bir nodül olduğunu fark etmesiydi.
15:09
It turned out he hadn't gotten it all, and she wasn't good to go.
321
909480
4136
Anlaşıldı ki hepsini almamıştı ve henüz iş bitmemişti.
15:13
But what happened at this juncture absolutely fascinates me.
322
913640
2840
Ama o noktada olan şey beni kesinlikle mest etti.
Meslektaşım bana gelip şunu dedi:
15:17
My colleague came to me and said,
323
917200
1616
15:18
"Kevin, would you mind looking after this patient for me?"
324
918840
2720
"Kevin, sakıncası yoksa benim için bu hastaya bakabilir misin?"
Cevaben: "Neden, yapılacak doğru şeyi sen de benim kadar biliyorsun,
15:22
I said, "Why, you know the right thing to do as well as I do.
325
922240
3216
15:25
You haven't done anything wrong."
326
925480
1616
yanlış bir şey yapmadın ki." dedim.
Bana: "Lütfen, hastaya benim için bak." dedi.
15:27
He said, "Please, just look after this patient for me."
327
927120
4480
Utanmıştı --
15:33
He was embarrassed --
328
933200
1536
15:34
not by what he had done,
329
934760
1400
yaptığı şeyden değil,
aşırı güvenle yapmış olduğu
15:37
but by the conversation that he had had,
330
937154
1926
15:39
by the overconfidence.
331
939760
1440
konuşmadan utanmıştı.
Böylece hastaya çok daha yaygın bir operasyon yaptım
15:42
So I performed a much more invasive surgery
332
942600
2616
15:45
and had a very different conversation with the patient afterwards.
333
945240
3136
ve daha sonra hastayla çok farklı bir konuşma yaptım.
15:48
I said, "Most likely I've gotten it all
334
948400
2336
Şöyle dedim: "Büyük ihtimalle hepsini aldım
15:50
and you're most likely good to go,
335
950760
2416
ve büyük ihtimalle rahatça gidebilirsiniz
15:53
but this is the experiment that we're doing.
336
953200
3160
ama bu bizim yaptığımız bir deney.
Bu sizin gözleyeceğiniz şey.
15:57
This is what you're going to watch for.
337
957040
2016
Bu benim gözleyeceğim şey.
15:59
This is what I'm going to watch for.
338
959080
1896
Operasyonun işe yarayıp yaramadığını kanserden kurtulup kurtulmadığınızı
16:01
And we're going to work together to find out if this surgery will work
339
961000
3936
16:04
to get rid of your cancer."
340
964960
1320
görmek için beraber çalışacağız."
16:06
I can guarantee you, she and her husband
341
966920
1936
Size garanti ederim benimle konuştuktan
16:08
did not crack another bottle of champagne after talking to me.
342
968880
2920
sonra kocasıyla bir şampanya patlatmamıştır.
16:13
But she was now a scientist,
343
973600
2856
Şimdi o bir bilim kadınıydı
16:16
not only a subject in her experiment.
344
976480
3360
sadece kendi deneyinde bir denek değildi.
16:21
And so I encourage you
345
981960
1616
Yani, doktorunuzda
16:23
to seek humility and curiosity
346
983600
3456
alçakgönüllülük ve merak
arayın.
16:27
in your physicians.
347
987080
1200
16:28
Almost 20 billion times each year,
348
988760
2976
Yılda neredeyse 20 milyon kişi
16:31
a person walks into a doctor's office,
349
991760
3936
bir doktorun odasına giriyor
16:35
and that person becomes a patient.
350
995720
2280
ve bir hastaya dönüşüyor.
Siz veya sevdiğiniz biri yakın bir zamanda hasta olacak.
16:39
You or someone you love will be that patient sometime very soon.
351
999320
3520
16:43
How will you talk to your doctors?
352
1003840
1640
Doktorunuzla nasıl konuşacaksınız?
16:46
What will you tell them?
353
1006640
1200
Onlara ne anlatacaksınız?
16:48
What will they tell you?
354
1008760
1520
Onlar size ne anlatacak?
16:52
They cannot tell you
355
1012600
2216
Size bilmedikleri bir şeyi
16:54
what they do not know,
356
1014840
1520
anlatamazlar
16:57
but they can tell you when they don't know
357
1017560
3560
ama sadece sorduğunuzda, bilmediklerini
size söylerler.
17:02
if only you'll ask.
358
1022280
1360
Öyleyse lütfen, sohbete katılın.
17:04
So please, join the conversation.
359
1024160
2840
Teşekkürler.
17:08
Thank you.
360
1028200
1216
17:09
(Applause)
361
1029440
2868
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7