Khadija Gbla: My mother’s strange definition of empowerment TED

Çeviri: Cansu BAYRAM Gözden geçirme: Ramazan Şen

Hi.

Merhaba.

Today I'm going to share my personal journey

Bugün, kadın sünneti konusundaki

with female genital mutilation, FGM.

kişisel hikayemi paylaşacağım.

Feel free to cry, laugh, cross your legs,

Ağlamakta, gülmekte, bacak bacak üstüne atmakta

or do anything your body feels like doing.

ya da vücudunuz ne istiyorsa onu yapmakta serbestsiniz.

I'm not going to name the things your body does.

Teker teker saymayacağım.

I was born in Sierra Leone.

Ben, Sierra Leone'da doğdum.

Did anybody watch "Blood Diamond"?

Aranızda "Kanlı Elmas"ı izleyen var mı?

If you have any thoughts --

Hemen bir fikir oluştuysa --

I don't have any diamonds on me, by the way.

Üstümde elmas yok bu arada.

If you have heard of Ebola, well, that's in Sierra Leone as well.

Ebola'yı duyduysanız, ondan da Sierra Leone'da var.

I don't have Ebola. You're all safe.

Ebola değilim. Hepiniz güvendesiniz.

Don't rush to the door.

Kapıya koşturmayın.

Be seated. You're fine. I was checked before I got here.

Oturun. Sorun yok. Buraya gelmeden önce kontrolden geçtim.

My grandfather had three wives.

Büyükbabamın üç karısı vardı.

Don't ask me why a man needs more than one wife.

Bir adamın neden birden fazla kadına ihtiyacı olduğunu bana sormayın.

Men, do you need more than one wife?

Beyler, birden fazla kadına gerek var mı?

I don't think so. There you go.

Hiç sanmıyorum.

He was looking for a heart attack, that's what I say.

Kalp krizi geçirmek istiyordu bence.

Oh yeah, he was.

Evet, öyle.

When I was three, war broke out in Sierra Leone in 1991.

1991'de ben üç yaşındayken, Sierra Leone'da savaş çıktı.

I remember literally going to bed one night, everything was good.

Çok iyi hatırlıyorum. Bir gece yatmaya gittik ve herşey yolundaydı.

The next day, I woke up,

Ertesi gün kalktığımda

bombs were dropping everywhere,

her yere bombalar atılıyordu

and people were trying to kill me and my family.

ve insanlar beni ve ailemi öldürmeye çalışıyordu.

We escaped the war and ended up in Gambia, in West Africa.

Savaştan kaçıp Batı Afrika'da Gambiya'ya gittik.

Ebola is there as well. Stay away from it.

Orada da Ebola var. Sakın gitmeyin.

While we were there as refugees,

Orada mülteci olarak kalırken

we didn't know what was going to become of us.

bize ne olacağını bilmiyorduk.

My mom applied for refugee status.

Mülteci statüsüne annem başvurdu.

She's a wonderful, smart woman, that one,

Akıllı, harika bir kadındır

and we were lucky.

ve şanslıydık ki

Australia said, we will take you in.

Avustralya bizi kabul edeceğini söyledi.

Good job, Aussies.

Aferin Avustralya.

Before we were meant to travel,

Gitmeden önce

my mom came home one day, and said,

bir gün annem eve geldi ve

"We're going on a little holiday, a little trip."

"Küçük bir yolculuğa çıkacağız." dedi.

She put us in a car,

Bizi arabaya bindirdi

and we drove for hours and ended up in a bush

saatlerce gittik ve Gambiya'nın ıssız bir köşesinde

in a remote area in Gambia.

çalılık bir araziye vardık.

In this bush, we found two huts.

Çalılıkta iki baraka vardı.

An old lady came towards us.

Yaşlı bir kadın bize doğru geldi.

She was ethnic-looking, very old.

Etnik görünümlü ve çok yaşlı bir kadın.

She had a chat with my mom, and went back.

Annemle konuşup geri gitti.

Then she came back and walked away from us into a second hut.

Sonra tekrar gelip ikinci barakaya doğru yürüdü.

I'm standing there thinking,

Orada durup

"This is very confusing. I don't know what's going on."

"Bu çok tuhaf. Neler olduğunu bilmiyorum." diye düşündüm.

The next thing I knew,

Daha sonra

my mom took me into this hut.

annem beni barakanın içine soktu.

She took my clothes off,

Kıyafetlerimi çıkardı

and then she pinned me down on the floor.

ve beni yere yatırdı.

I struggled and tried to get her off me, but I couldn't.

Annemi üstümden atmaya çalıştım ama yapamadım.

Then the old lady came towards me with a rusty-looking knife,

Sonra yaşlı kadın elinde bir bıçakla bana doğru geldi.

one of the sharp knives,

Keskin, paslı bir bıçak.

orange-looking, has never seen water or sunlight before.

Daha önce hiç su ya da güneş yüzü görmemiş gibiydi.

I thought she was going to slaughter me,

Beni öldüreceğini sandım

but she didn't.

ama öldürmedi.

She slowly slid down my body

Yavaşça vücudumda aşağı indi

and ended up where my vagina is.

ve vajinamın olduğu yerde durdu.

She took hold of what I now know to be my clitoris,

Şu an klitoris olduğunu bildiğim yeri tuttu

she took that rusty knife, and started cutting away, inch by inch.

paslı bıçağı aldı ve yavaşça kesmeye başladı.

I screamed, I cried,

Çığlık attım, ağladım

and asked my mom to get off me so this pain will stop,

ve annemden üstümden çekilmesini ve bu acının bitmesini istedim

but all she did was say, "Be quiet."

ama o sadece "Sessiz ol." demekle yetindi.

This old lady sawed away at my flesh for what felt like forever,

Bu kadın bana sonsuz gibi gelen bir süre boyunca etimi doğradı

and then when she was done,

ve bitirdikten sonra

she threw that piece of flesh across the floor

o et parçasını yere fırlattı

as if it was the most disgusting thing she's ever touched.

sanki dokunduğu en iğrenç şeymişçesine.

They both got off me, and left me there bleeding,

İkisi de üstümden çekilip beni orada kanayarak,

crying, and confused as to what just happened.

ağlayarak ve az önce ne olduğunu anlamaya çalışır halde bıraktılar.

We never talked about this again.

Bir daha asla bunu konuşmadık.

Very soon, we found that we were coming to Australia,

Kısa süre sonra Avustralya'ya gideceğimizi öğrendik.

and this is when you had the Sydney Olympics at the time,

Bu, Sidney Olimpiyatları sırasındaydı.

and people said we were going to the end of the world,

İnsanlar dünyanın sonuna gidiyorsunuz

there was nowhere else to go after Australia.

Avustralya'dan ilerde gidecek yer yok diyorlardı.

Yeah, that comforted us a bit.

Evet, bunu duymak bizi biraz rahatlattı.

It took us three days to get here.

Buraya gelmek üç günümüzü aldı.

We went to Senegal, then France, and then Singapore.

Önce Senegal'e, sonra Fransa'ya, ardından Singapur'a gittik.

We went to the bathroom to wash our hands.

Ellerimizi yıkamak için lavaboya gittik.

We spent 15 minutes opening the tap like this.

15 dakika boyunca musluğu böyle açmaya çalıştık.

Then somebody came in,

Sonra içeri biri girdi

slid their hand under and water came out,

elini musluğun altına tuttu ve su akmaya başladı.

and we thought, is this what we're in for?

Biz de "Nereye geldik böyle?" diye düşünmeye başladık.

Like, seriously.

Gerçekten.

We got to Adelaide, small place,

Adelaide'ye geldik, küçük bir yerdi.

where literally they dumped us in Adelaide, that's what I would say.

Bizi Adelaide'ye attılar. Böyle demek daha doğru.

They dumped us there.

Bizi oraya attılar.

We were very grateful.

Minnettardık.

We settled and we liked it.

Oraya yerleştik ve sevdik.

We were like, "We're home, we're here."

"Evdeyiz, geldik." diye düşünüyorduk.

Then somebody took us to Rundle Mall.

Sonra biri bizi Rundle AVM'ye götürdü.

Adelaide has only one mall.

Adelaide'de sadece bir tane AVM var. Küçük bir yer.

It's this small place.

And we saw a lot of Asian people.

Orada bir sürü Asyalı gördük.

My mom said all of a sudden, panicking,

Annem bir anda paniğe kapıldı:

"You brought us to the wrong place. You must take us back to Australia."

"Bizi yanlış yere getirdiniz. Bizi Avustralya'ya götürün."

Yeah. It had to be explained to her that there were a lot of Asians in Australia

Ona Avustralya'da bir sürü Asyalı olduğunu ve doğru yerde

and we were in the right place.

olduğumuzu açıklamamız gerekti.

So fine, it's all good.

Yani sorun yoktu.

My mom then had this brilliant idea

Sonra annemin aklına bir fikir geldi.

that I should go to a girls school because they were less racist.

Sadece kızlara özel bir okula gitmeliydim çünkü onlar daha az ırkçıydılar.

I don't know where she read that publication. (Laughter)

Böyle bir şeyi nerede okudu bilmiyorum. (Gülüşmeler)

Never found evidence of it to this day.

Bugüne kadar bununla ilgili bir kanıt bulamadım.

Six hundred white kids, and I was the only black child there.

600 beyaz çocuk vardı ve ben aralarındaki tek siyahtım.

No, I was the only person with a bit of a color on me.

Hayır, ben üstünde birazcık renk olandım.

Let me say that. Chocolate color.

Çikolata rengi.

There were no Asians, no indigenous.

Asyalı yoktu, yerli yoktu.

All we had was some tan girls,

Sadece bronzlaşmış kızlar vardı.

girls who felt the need to be under the sun.

Güneşin altında durma gereği duymuş kızlar.

It wasn't the same as my chocolate, though. Not the same.

Benim çikolata rengimin aynısı değildi ama. Değildi.

Settling in Australia was quite hard,

Avustralya'ya yerleşmek oldukça zordu

but it became harder when I started volunteering for an organization

ama Ulusal Kadın Sağlığı ismindeki bir kuruluşta

called Women's Health Statewide,

gönüllü olduğumda daha da zorlaştı.

and I joined their female genital mutilation program

Orada kadın sünneti programlarına katıldım.

without any awareness of what this program was actually about,

Programın ne hakkında olduğunu ya da

or that it related to me in any way.

benimle ilgili olduğunu bilmeden.

I spent months educating nurses and doctors

Aylarca hemşireleri ve doktorları kadın sünneti

about what female genital mutilation was

üzerine eğittim.

and where it was practiced:

Nerelerde uygulandığını anlattım.

Africa, the Middle East, Asia, and now, Australia and London and America,

Afrika, Orta Doğu, Asya ve şimdi Avustralya, Londra ve Amerika.

because, as we all know, we live in a multicultural society,

Çünkü bildiğiniz gibi çok kültürlü bir toplumda yaşıyoruz.

and people who come from those backgrounds come with their culture,

O yerlerden gelen insanlar kendi kültürleriyle geliyorlar.

and sometimes they have cultural practices that we may not agree with,

Bazen bizim onaylamayacağımız kültürel alışkanlıkları olabiliyor.

but they continue to practice them.

Ama bunları uygulamaya devam ediyorlar.

One day, I was looking at the chart

Bir gün kadın genital sakatlaması

of the different types of female genital mutilation,

türlerinin tablosuna bakıyordum.

FGM, I will just say FGM for short.

Kısaca KGS diyeceğim

Type I is when they cut off the hood.

1. türde klitorisin üstünü kesiyorlar.

Type II is when they cut off the whole clitoris

2.türde tüm klitoris ve dış dudakların

and some of your labia majora, or your outer lips,

bir kısmı kesiliyor.

and Type III is when they cut off the whole clitoris

3.türde ise klitorisi kesiyorlar

and then they sew you up

ve geri kalanı dikerek kapatıyorlar.

so you only have a little hole to pee and have your period.

Böylece geriye sadece idrar ve regl için küçük bir delik kalıyor.

My eyes went onto Type II.

Gözlerim 2.türe takıldı.

Before all of this, I pretty much had amnesia.

Bundan önce sanki hafıza kaybı yaşıyordum.

I was in so much shock and traumatized by what had happened,

Olanlar beni o kadar şok etmiş ve travmaya sokmuştu ki

I didn't remember any of it.

hiçbir şey hatırlamıyordum.

Yes, I was aware something bad happened to me,

Evet, başıma kötü bir şey geldiğinin farkındaydım

but I had no recollection of what had happened.

ama neler olduğunu hatırlamıyordum.

I knew I had a scar down there,

Orada bir yara izim olduğunu biliyordum

but I thought everybody had a scar down there.

ama herkesin orada bir yara izi olur

This had happened to everybody else.

bu herkesin başına gelir sanıyordum.

But when I looked at Type II, it all came back to me.

Ama 2.türe bakarken her şeyi hatırladım.

I remembered what was done to me.

Bana yapılanları hatırladım.

I remembered being in that hut

O kulübenin içinde olduğumu ve

with that old lady and my mom holding me down.

annemle o yaşlı kadının beni yerde tutmalarını hatırladım.

Words cannot express the pain I felt,

Hissettiğim korkuyu ve kafa karışıklığını

the confusion that I felt,

kelimeler ifade edemez.

because now I realized that what was done to me was a terrible thing

Çünkü bana yapılanın korkunç bir şey olduğunu fark etmiştim.

that in this society was called barbaric,

Bu toplumda barbarca sayılıyordu

it was called mutilation.

ve sakatlık deniyordu.

My mother had said it was called circumcision,

Annem adına sünnet demişti

but here it was mutilation.

ama burada sakatlık diyorlardı.

I was thinking, I'm mutilated? I'm a mutilated person.

"Ben sakat mıyım?" diye düşünüyordum. "Ben sakat bir insanım."

Oh my God.

Aman Tanrım.

And then the anger came.

Sonra öfke geldi.

I was a black angry woman. (Laughter)

Kızgın siyah bir kadın oldum. (Gülüşmeler)

Oh yeah.

Evet.

A little one, but angry nevertheless.

Minik ama yine de kızgın.

I went home and said to my mom,

Eve gittim ve anneme

"You did something."

"Sen bir şey yaptın." dedim.

This is not the African thing to do, pointing at your mother,

Anneye parmak sallamak pek de Afrikalı bir hareket değil

but hey, I was ready for any consequences.

ama sonuçlarıyla yüzleşmeye hazırdım.

"You did something to me."

"Sen bana bir şey yaptın."

She's like, "What are you talking about, Khadija?"

"Ne diyorsun sen Khadija?" dedi.

She's used to me mouthing off.

Lafı geçiştirmek istedi.

I'm like, "Those years ago, You circumcised me.

"Yıllar önce beni sünnet ettirdin.

You cut away something that belonged to me."

Bana ait olan bir şeyi kesip aldın."

She said, "Yes, I did.

"Evet yaptım." dedi.

I did it for your own good.

"Senin iyiliğin için yaptım.

It was in your best interest.

Senin için en iyisi buydu.

Your grandmother did it to me, and I did it to you.

Büyükannen bana yaptı ben de sana yaptım.

It's made you a woman."

Böylece bir kadın oldun."

I'm like, "How?"

"Nasıl?" dedim.

She said, "You're empowered, Khadija.

"Sen özgürleştirildin Khadija." dedi.

Do you get itchy down there?"

"Oraların kaşınıyor mu?"

I'm like, "No, why would I get itchy down there?"

"Hayır, niye kaşınsın ki?" dedim.

She said, "Well, if you were not circumcised,

Annem dedi ki "Eğer sünnet olmasaydın

you would get itchy down there.

oraların kaşınırdı.

Women who are not circumcised get itchy all the time.

Sünnet olmayan kadınların sürekli kaşınıyor.

Then they sleep around with everybody.

Sonra da herkesle yatıp kalkıyorlar.

You are not going to sleep around with anybody."

Sen kimseyle yatıp kalkmayacaksın."

And I thought,

Düşündüm,

her definition of empowerment was very strange. (Laughter)

annemin özgürleştirme tanımı fazlasıyla tuhaftı. (Gülüşmeler)

That was the end of our first conversation.

Bu, ilk konuşmamızın sonu oldu.

I went back to school.

Okula geri döndüm.

These were the days when we had Dolly and Girlfriend magazines.

Dolly and Girlfriend dergilerinin okunduğu zamanlardı.

There was always the sealed section. Anybody remember those sealed sections?

Hep şu kilitli bölümler olurdu. Kilitli bölümleri hatırlayan var mı?

The naughty bits, you know?

Şu azgın kısımlar, bilirsiniz.

Oh yeah, I love those. (Laughter)

Evet, bayılırdım onlara. (Gülüşmeler)

Anyway, there was always an article about pleasure

Neyse, orada her zaman zevk, ilişkiler

and relationships and, of course, sex.

ve tabii ki seks üzerine yazılar olurdu.

But it always assumed that you had a clitoris, though,

Ama hep klitorisiniz olduğu varsayılırdı.

and I thought, this doesn't fit me.

Bu bana uymuyor diye düşünürdüm.

This doesn't talk about people like me.

Bu benim gibi insanlardan bahsetmiyor.

I don't have a clitoris.

Benim klitorisim yok.

I watched TV and those women would moan like, "Oh! Oh!"

Televizyona bakardım ve oradaki kadınlar "Oo! Oo!" diye inlerdi.

I was like, these people and their damned clitoris.

Şu insanlar ve lanet klitorisleri

diye düşünürdüm.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

What is a woman without a clitoris supposed to do with her life?

Klitorisi olmayan bir kadın ne yapacaktı?

That's what I want to know.

Bilmek istediğim buydu.

I want to do that too -- "Oh! Oh!" and all of that.

Ben de öyle "Oo! Oo!" yapmak istiyorum.

Didn't happen.

Olmadı.

So I came home once again and said to my mom,

Sonra bir kez daha eve gidip anneme dedim ki

"Dolly and Girlfriend said I deserve pleasure,

"Dolly and Girlfriend zevki hak ettiğimi söylüyor.

that I should be having orgasms,

Orgazm olmalıymışım ve

and that white men should figure out how to find the clitoris."

beyaz erkekler klitorisimin yerini bulmayı öğrenmeliymiş."

Apparently, white men have a problem finding the clitoris.

Anlaşılan beyaz erkeklerin klitorisi bulmakla ilgili bir sorunu var.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Just saying, it wasn't me. It was Dolly that said that.

Ben değil Dolly öyle söylüyor.

And I thought to myself, I had an inner joke in my head

Kafamda bir espri dönerdi

that said, "I will marry a white man.

"Beyaz bir erkekle evleneceğim.

He won't have that problem with me." (Laughter)

Benle öyle bir sorun yaşamaz." (Gülüşmeler)

So I said to my mom,

Anneme dedim ki

"Dolly and Girlfriend said I deserve pleasure, and do you know

"Dolly and Girlfriend zevki hak ettiğimi söyledi ve sen benden

what you have taken away from me, what you have denied me?

neyi aldığını biliyor musun? Neyi benim yerime reddettiğini?

You have invaded me in the most sacred way.

Beni olabilecek en kutsal yönden engelledin.

I want pleasure.

Ben zevk istiyorum.

I want to get horny, dammit, as well."

Lanet olsun, ben de azmak istiyorum."

And she said to me, "Who is Dolly and Girlfriend?

Annem "Dolly ve Girlfriend de kim?"

Are they your new friends, Khadija?"

"Yeni arkadaşların mı Khadija?" dedi.

I was like, "No, they're not. That's a magazine, mom, a magazine."

"Hayır değil. Dergi o anne, dergi." dedim.

She didn't get it.

Anlamadı.

We came from two different worlds.

Biz iki farklı dünyanın insanlarıydık.

When she was growing up, not having a clitoris was the norm.

Onun zamanında klitorisinin olmaması normaldi.

It was celebrated.

Kutlanırdı.

I was an African Australian girl.

Ben Afro-Avustralyan bir kızdım.

I lived in a society that was very clitoris-centric.

Klitoris üzerine kurulu bir toplumda yaşıyordum.

It was all about the damn clitoris!

Her şey şu lanet klitoris hakkındaydı!

And I didn't have one!

Ve bende yoktu!

That pissed me off.

Bu da beni sinirlendirdi.

So once I went through this strange phase of anger

Böyle bir öfke, acı ve kafa karışıklığı

and pain and confusion,

evresinden geçerken

I remember booking an appointment with my therapist.

terapistimden bir randevu aldığımı hatırlıyorum.

Yes, I'm an African who has a therapist. There you go.

Evet, ben terapisti olan bir Afrikalıyım.

And I said to her,

Ona dedim ki

"I was 13. I was a child.

"13 yaşındaydım. Çocuktum.

I was settling in a new country,

Yeni bir ülkeye yerleşiyordum.

I was dealing with racism and discrimination,

Irkçılık ve ayrımcılıkla uğraşıyordum.

English is my third language, and then there it was."

İngilizce benim üçüncü dilimdi ve bir de bu vardı."

I said to her, "I feel like I'm not a woman

Dedim ki "Bana yapılanlar yüzünden

because of what was done to me.

bir kadın değilmiş gibi hissediyorum.

I feel incomplete.

Eksik hissediyorum.

Am I going to be asexual?"

Aseksüel mi olacağım?"

Because from what I knew about FGM,

Çünkü bildiğim kadarıyla KGS'nin tüm amacı

the whole aim of it was to control the sexuality of women.

kadın cinselliğini kontrol altına almaktı.

It's so that we don't have any sexual desire.

Hiçbir cinsel istek duymayalım diyeydi.

And I said, "Am I asexual now?

"Ben aseksüel miyim şimdi?" dedim.

Will I just live the rest of my life not feeling like having sex,

Hayatımın geri kalanını seksi istemeyerek, seksten zevk

not enjoying sex?"

almayarak mı geçireceğim?"

She couldn't answer my questions,

Sorularıma cevap veremedi

so they went unanswered.

böylece yanıtsız kaldılar.

When I started having my period around the age of 14,

14 yaşlarındayken regl olmaya başladığımda

I realized I didn't have normal periods because of FGM.

KGS yüzünden normal regller geçirmediğimi fark ettim.

My periods were heavy, they were long, and they were very painful.

Benim adet kanamalarım ağır, çok uzun ve fazlasıyla acılıydı.

Then they told me I had fibroids.

Sonra bende fibroid olduğunu söylediler.

They're like these little balls sitting there.

Şurada oturan küçük toplar yani.

One was covering one of my ovaries.

Bir tanesi yumurtalıklarımın üstündeydi.

And there came then the big news.

Ardından büyük haber geldi.

"We don't think you can have children, Khadija."

"Çocuk sahibi olabileceğini sanmıyoruz Khadija."

And once again, I was an angry black woman.

Bir kez daha kızgın siyah kadına dönüştüm.

I went home and I said to my mom,

Eve gidip anneme dedim ki

"Your act, your action, no matter what your may defense may be" --

"Senin bu hareketin, savunman ne olursa olsun..."

because she thought she did it out love --

Çünkü beni sevdiği için yaptığını söylerdi.

"what you did out of love is harming me, and it's hurting me.

"Sevgiden yaptığın bu hareket bana zarar veriyor, canımı yakıyor.

What do you have to say for that?"

Buna ne diyeceksin?"

She said, "I did what I had to do as a mother."

"Bir anne olarak ne yapmam gerektiyse onu yaptım."

I'm still waiting for an apology, by the way.

Hâlâ bir özür bekliyorum bu arada.

Then I got married.

Sonra evlendim.

And once again --

Ve bir kez daha...

FGM is like the gift that keeps giving.

KGS sürekli başınıza yeni sürprizler çıkarıyor.

You figure that out very soon.

Bunu kısa sürede anlıyorsunuz.

Sex was very painful.

Seks çok acı vericiydi.

It hurt all the time.

Hep acıdı.

And of course I realized, they said, "You can't have kids."

Tabii ki bir de "Çocuğun olamaz." demişlerdi.

I thought, "Wow, is this my existence? Is this what life is all about?"

"Varoluşum bu mu? Hayatım böyle mi olacak?" diye düşündüm.

I'm proud to tell you,

Sizinle paylaşmaktan gurur duyuyorum:

five months ago,

5 ay önce,

I was told I was pregnant.

hamile olduğumu öğrendim.

(Applause)

(Alkışlar)

I am the lucky girl.

Ben şanslıyım.

There are so many women out there who have gone through FGM

KGS'yi yaşamış ve kısır olan

who have infertility.

bir sürü kadın var.

I know a nine-year-old girl who has incontinence, constant infections, pain.

9 yaşında ve çişini tutamayıp sürekli iltihap ve acı içinde olan bir kız tanıyorum.

It's that gift. It doesn't stop giving.

Başınıza getirdiği sürprizler bir türlü bitmiyor.

It affects every area of your life,

Hayatınızın her alanını etkiliyor

and this happened to me because I was born a girl

ve bu, ben yanlış bir yerde, kız olarak

in the wrong place.

doğduğum için başıma geldi.

That's why it happened to me.

İşte bu yüzden oldu.

I channel all that anger, all that pain, into advocacy

Tüm o öfkeyi ve acıyı destek çalışmalarına yönlendirdim.

because I needed my pain to be worth something.

Çünkü acımın bir şeye yaraması gerekiyordu.

So I'm the director of an organization called No FGM Australia.

"KGS'ye Hayır Avustralya" kuruluşunun yöneticisiyim.

You heard me right.

Doğru duydunuz.

Why No FGM Australia?

Niye KGS'ye Hayır Avustralya?

FGM is in Australia.

KGS Avustralya'da.

Two days ago, I had to call Child Protective Services,

2 gün önce Çocuk Koruma Servisi'ni aramak zorunda kaldım.

because somewhere in Australia,

Çünkü Avustralya'da bir yerde

there's a four-year old

4 yaşında bir kız vardı.

there's a four-year-old whose mom is planning on performing FGM on her.

Annesi ona KGS uygulamayı planlamıştı.

That child is in kindy. I'll let that sink in: four years old.

O çocuk anaokulunda. Bir daha söyleyeyim; 4 yaşında.

A couple of months ago, I met a lady who is married to a Malaysian man.

Birkaç ay önce Malezyalı biriyle evli bir kadınla tanıştım.

Her husband came home one day and said he was going to take their daughters

Kocası bir gün eve gelip kızlarını Malezya'ya klitorislerini kesmeye

back to Malaysia to cut off their clitoris.

götüreceğini söylemiş.

And she said, "Why?" He said they were dirty.

Kadın "Niye?" demiş. Adam da kızların kirlenmiş olduğunu söylemiş.

And she said, "Well, you married me."

"Ama benimle evlendin." demiş kadın.

He said, "Oh, this is my cultural belief."

Adam "Bu benim kültürel inancım." demiş.

They then went into a whole discussion where she said to him,

Sonra bir tartışma çıkmış ve kadın ona

"Over my dead body will you do that to my daughters."

"Ancak cesedimi çiğnersen böyle bir şeyi kızlarıma yaparsın." demiş.

But imagine if this woman wasn't aware of what FGM was,

Ama bir düşünün, ya bu kadın KGS'nin ne olduğunu bilmeseydi

if they never had that conversation?

ya da bu konuşmayı hiç yapmamış olsalardı?

Her children would have been flown over to Malaysia

Çocukları Malezya'ya gönderilirdi.

and they would have come back changed for the rest of their lives.

Oradan da hayatları boyunca değişmiş olarak dönerlerdi.

Do you know the millions of dollars

Böyle bir sorunla baş edebilmek için

it would take us to deal with an issue like that?

kaç milyon dolar gerektiğini biliyor musunuz?

[Three children per day] in Australia

Avustralya'da günde 3 çocuk

are at risk of having FGM performed on them.

KGS uygulaması riski altında.

This is an Australian problem, people.

Bu bir Avustralya problemi, millet.

It's not an African problem. It's not a Middle Eastern problem.

Afrika problemi değil. Orta Doğu problemi değil.

It's not white, it's not black, it has no color, it's everybody's problem.

Beyaz ya da siyah değil. Bir rengi yok. Herkesin sorunu.

FGM is child abuse.

KGS çocuk istismarıdır.

It's violence against women.

Kadına karşı şiddettir.

It's saying that women don't have a right to sexual pleasure.

Kadının cinsel zevke hakkı yok demektir.

It says we don't have a right to our bodies.

Kendi vücudumuz üstünde hakkımız yok demektir.

Well, I say no to that, and you know what? Bullshit.

Ben bunu reddediyorum. Bu nedir biliyor musunuz? Zırvalık.

That's what I have to say to that.

Aynen öyle.

(Applause)

(Alkışlar)

I am proud to say that I'm doing my part in ending FGM.

KGS'yi bitirmek için üstüme düşeni yaptığımı söylemekle gurur duyuyorum.

What are you going to do?

Peki siz ne yapacaksınız?

There may be a child in your classroom who is at risk of FGM.

Sınıfınızda KGS riski altında bir çocuk olabilir.

There may be a patient who comes to your hospital

Hastanenize gelen bir hasta

who is at risk of FGM.

KGS riskinde olabilir.

But this is the reality,

Ama dünyanın en güzel yeri

that even in our beloved Australia,

değerli Avustralyamızda bile

the most wonderful place in the world,

çocukların bir kültür nedeniyle

children are being abused because of a culture.

istismar edildiği bir gerçek.

Culture should not be a defense for child abuse.

Kültür, çocuk istismarı için bir savunma olmamalı.

I want ever single one of you to see FGM as an issue for you.

Hepinizin KGS'yi kendi sorununuzmuş gibi görmenizi istiyorum.

Make it personal.

Kişiselleştirin.

It could be your daughter, your sister, your cousin.

Kızınıza olabilir, kardeşinize ya da kuzeninize.

I can't fight FGM alone.

KGS'yle tek başıma savaşamam.

I could try, but I can't.

Deneyebilirim ama yapamam.

So my appeal to you is, please join me.

Size teklifim, bana katılın.

Sign my petition on Change.org

Change.org'daki imza kampanyama destek verin.

and type in Khadija, my name, and it'll come up, and sign it.

Adımı yazın, Khadija, önünüze gelecektir imzalayın.

The aim of that is to get support for FGM victims in Australia

Amacı Avustralya'daki KGS kurbanlarına destek bulmak

and to protect little girls growing up here

ve burada büyüyen küçük kızları

to not have this evil done to them,

bu kötülüğün onlara yapılmasından kurtarmak.

because every child has a right to pleasure.

Çünkü her çocuğun zevk hakkı vardır.

Every child has a right to their bodies being left intact,

Her çocuğun vücudunun bir bütün halinde tutulmasına hakkı vardır

and dammit, ever child has a right to a clitoris.

ve lanet olsun, her çocuğun bir klitorise sahip olmaya hakkı vardır.

So please join me in ending this act.

Lütfen bunu bitirmek için bana katılın.

My favorite quote is,

En sevdiğim alıntı,

"All it takes for evil to prevail

"Kötülüğün kazanması için

is for a few good men and women to do nothing."

bir-iki adamın ve kadının hiçbir şey yapmaması yeterlidir."

Are you going to let this evil of female genital mutilation

Bu şeytani kadın genital sakatlamanın Avustralya'da

to prevail in Australia?

kazanmasına izin verecek misiniz?

I don't think so,

Hiç sanmıyorum.

so please join me in ensuring that it ends in my generation.

O zaman lütfen bu işin benim neslimde bitmesini sağlamada bana katılın.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)