How your emotions change the shape of your heart | Sandeep Jauhar

360,549 views ・ 2019-10-05

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:13
No other organ,
0
13207
1746
Başka hiçbir organ,
00:14
perhaps no other object in human life,
1
14977
3653
insan hayatında muhtemelen başka hiçbir nesne
00:18
is as imbued with metaphor and meaning as the human heart.
2
18654
4153
mecaz ve anlam açısından insan kalbi kadar ilham verici değil.
00:23
Over the course of history,
3
23347
1411
Tarih boyunca
00:24
the heart has been a symbol of our emotional lives.
4
24782
3341
kalp, duygusal hayatlarımızın bir sembolü oldu.
00:28
It was considered by many to be the seat of the soul,
5
28520
4302
Pek çok kişi tarafından ruhun merkezi olarak düşünüldü,
00:32
the repository of the emotions.
6
32846
2408
duyguların saklandığı yer olarak.
00:35
The very word "emotion" stems in part from the French verb "émouvoir,"
7
35278
6774
Duygu anlamındaki "emotion" kelimesi bile kısmen Fransızca "émouvoir"dan geliyor,
00:42
meaning "to stir up."
8
42076
1546
anlamı güçlü bir hisse kapılmak.
00:44
And perhaps it's only logical that emotions would be linked to an organ
9
44028
4488
Duyguların, çalkantılı hareketiyle anılan bir organla ilişkilendirilmesi
00:48
characterized by its agitated movement.
10
48540
2947
belki de oldukça mantıklı.
00:51
But what is this link?
11
51511
1559
Ama bu bağlantı ne?
00:53
Is it real or purely metaphorical?
12
53492
3124
Gerçek mi yoksa tamamen mecazi mi?
00:57
As a heart specialist,
13
57426
1971
Bir kalp uzmanı olarak
00:59
I am here today to tell you that this link is very real.
14
59421
5537
bu bağlantının tamamen gerçek olduğunu anlatmak için buradayım.
01:05
Emotions, you will learn,
15
65391
2074
Göreceksiniz ki duygular,
01:07
can and do have a direct physical effect on the human heart.
16
67489
5417
insan kalbi üzerinde doğrudan fiziksel bir etki yapabilir ve yapıyor da.
01:14
But before we get into this,
17
74446
1376
Ancak buna geçmeden önce
01:15
let's talk a bit about the metaphorical heart.
18
75846
2463
şu mecazi kalp hakkında biraz konuşalım.
01:18
The symbolism of the emotional heart endures even today.
19
78879
4057
Duygusal kalbin sembolizmi bugün hâlâ yerini koruyor.
01:23
If we ask people which image they most associate with love,
20
83415
5222
İnsanlara sevgiyle en çok hangi görseli ilişkilendirdiklerini sorsak
01:28
there's no question that the Valentine heart would the top the list.
21
88661
4320
listenin en başında sevgili kalbi olacağına hiç şüphe yok.
01:33
The heart shape, called a cardioid,
22
93614
3007
Kardiyoid denen kalp şekli
01:36
is common in nature.
23
96645
1440
doğada yaygın.
01:38
It's found in the leaves, flowers and seeds of many plants,
24
98550
4913
Yapraklarda, çiçeklerde, pek çok bitkinin çekirdeğinde,
01:43
including silphium,
25
103487
1942
silfiyum da dahil,
01:45
which was used for birth control in the Middle Ages
26
105453
3234
ki Orta Çağ'da doğum kontrolü olarak kullanılıyordu
01:48
and perhaps is the reason why the heart became associated
27
108711
3321
ve muhtemelen kalp,
bu yüzden seks ve romantizmle anılmaya başladı.
01:52
with sex and romantic love.
28
112056
2675
01:55
Whatever the reason,
29
115708
1384
Sebebi her neyse
01:57
hearts began to appear in paintings of lovers in the 13th century.
30
117116
4911
kalpler 13. yüzyılda aşıkların resimlerinde görünmeye başladı.
02:02
Over time, the pictures came to be colored red,
31
122479
3717
Zamanla bu resimler kırmızıya boyanmaya başladı,
02:06
the color of blood,
32
126220
1842
kan rengine,
02:08
a symbol of passion.
33
128086
1388
bir tutku sembolü olarak.
02:09
In the Roman Catholic Church,
34
129969
1890
Roma Katolik Kilisesi'nde,
02:11
the heart shape became known as the Sacred Heart of Jesus.
35
131883
4298
kalp şekli, İsa'nın Kutsal Kalbi olarak anılmaya başladı.
02:16
Adorned with thorns and emitting ethereal light,
36
136559
3786
Dikenlerle süslenmiş ve göz alıcı bir ışık yayan kalp
02:20
it became an insignia of monastic love.
37
140369
3192
adeta kutsal aşkın nişanı hâline geldi.
02:24
This association between the heart and love has withstood modernity.
38
144039
4881
Kalp ve aşk arasındaki bu bağ modern zamanda da ayakta kaldı.
02:28
When Barney Clark, a retired dentist with end-stage heart failure,
39
148944
5169
Son evresinde kalp hastası emekli diş hekimi Barney Clark
02:34
received the first permanent artificial heart in Utah in 1982,
40
154137
5835
1982'de Utah'da ilk kalıcı yapay kalp transplantını aldığında
02:39
his wife of 39 years reportedly asked the doctors,
41
159996
4839
söylenenlere göre 39 yıllık karısı doktorlara şunu sordu:
02:45
"Will he still be able to love me?"
42
165780
1984
''Beni sevmeye devam edecek mi?''
02:48
Today, we know that the heart is not the source of love
43
168715
3460
Bugün kalp yalnızca aşkın kaynağı değil
02:52
or the other emotions, per se;
44
172199
2004
diğer duyguların da kaynağı;
02:54
the ancients were mistaken.
45
174227
1656
atalarımız yanılıyorlardı.
02:55
And yet, more and more, we have come to understand
46
175907
2587
Ve hâlâ günden güne anlıyoruz ki
02:58
that the connection between the heart and the emotions is a highly intimate one.
47
178518
4801
kalp ve duygular arasındaki bu bağlantı oldukça derin.
03:03
The heart may not originate our feelings,
48
183343
2663
Kalp, hislerimizi yaratmıyor olabilir
03:06
but it is highly responsive to them.
49
186030
2094
ama hislere çok fazla tepki veriyor.
03:08
In a sense, a record of our emotional life
50
188148
2902
Bir bakıma, duygusal hayatlarımızın bir kaydı
03:11
is written on our hearts.
51
191074
2138
kalplerimizde yazılı.
03:13
Fear and grief, for example, can cause profound cardiac injury.
52
193909
4802
Örneğin korku ve yas, ciddi kardiyak yaralanmaya yol açabilir.
03:18
The nerves that control unconscious processes such as the heartbeat
53
198735
4451
Kalp atışı gibi bilinçaltı süreçleri kontrol eden sinirler
03:23
can sense distress
54
203210
1822
stresi hissedebilirler
03:25
and trigger a maladaptive fight-or-flight response
55
205056
4938
ve kötü huylu bir savaş veya kaç tepkimesini tetikleyebilir;
03:30
that triggers blood vessels to constrict,
56
210018
3488
bu da kan damarlarının büzüşmesini,
03:33
the heart to gallop
57
213530
1730
kalbin çok güçlü atmasını
03:35
and blood pressure to rise,
58
215284
2581
ve ardından tansiyonun yükselmesini tetikler,
03:37
resulting in damage.
59
217889
1754
bu da hasar demektir.
03:39
In other words,
60
219667
1761
Diğer bir deyişle
03:41
it is increasingly clear
61
221452
2640
şu giderek netleşiyor ki
03:44
that our hearts are extraordinarily sensitive to our emotional system,
62
224116
5046
kalplerimiz, duygusal sistemimize sıra dışı bir şekilde duyarlı,
03:49
to the metaphorical heart, if you will.
63
229186
3262
mecazi kalbe yani.
03:52
There is a heart disorder first recognized about two decades ago
64
232472
4448
İlk olarak yirmi yıl kadar önce teşhis edilen bir kalp hastalığı var,
03:56
called "takotsubo cardiomyopathy," or "the broken heart syndrome,"
65
236944
4922
adı ''takotsubo kardiyomiyopati'' veya ''kırık kalp sendromu,''
04:01
in which the heart acutely weakens in response to intense stress or grief,
66
241890
6092
öyle ki kalp stres ve üzüntüye tepki olarak akut bir şekilde zayıflıyor,
04:08
such as after a romantic breakup or the death of a loved one.
67
248006
3882
mesela sevgilinizden ayrıldığınızda veya sevdiğinizi kaybettiğinizde.
04:11
As these pictures show, the grieving heart in the middle
68
251912
3691
Bu resimlerde görünen, ortada yas tutan bir kalp var
04:15
looks very different than the normal heart on the left.
69
255627
3196
ve soldaki normal kalpten oldukça farklı görünüyor.
04:18
It appears stunned
70
258847
1309
Donmuş gibi dörünüyor
04:20
and frequently balloons into the distinctive shape of a takotsubo,
71
260180
4416
ve sık sık bir takotsubonun şekline bürünüyor,
04:24
shown on the right,
72
264620
1172
sağda gördüğünüz gibi,
04:25
a Japanese pot with a wide base and a narrow neck.
73
265816
4141
alt kısmı geniş, üst kısmı dar bir Japon kabı.
04:29
We don't know exactly why this happens,
74
269981
2884
Bunun neden olduğunu tam olarak bilmiyoruz
04:32
and the syndrome usually resolves within a few weeks.
75
272889
2602
ve bu sendrom genellikle birkaç hafta içinde düzeliyor.
04:35
However, in the acute period,
76
275515
1974
Ancak o akut dönem içinde,
04:37
it can cause heart failure,
77
277513
2773
kalp yetmezliğine neden olabilir,
04:40
life-threatening arrhythmias,
78
280310
1957
hayatı tehdit eden aritmiyaya
04:42
even death.
79
282291
1363
ve hatta ölüme bile.
04:43
For example, the husband of an elderly patient of mine
80
283678
5408
Örneğin yaşça olgun bir hastamın kocası
04:49
had died recently.
81
289110
1553
geçenlerde vefat etti.
04:51
She was sad, of course, but accepting.
82
291362
3321
Hastam üzgündü tabii ama kabullendi de.
04:55
Maybe even a bit relieved.
83
295568
1880
Hatta biraz rahatlamış gibiydi.
04:57
It had been a very long illness; he'd had dementia.
84
297472
2618
Uzun zamandır çekiyordu, demans hastasıydı.
05:00
But a week after the funeral, she looked at his picture
85
300114
3565
Ancak cenazeden bir hafta sonra bu resme baktı
05:04
and became tearful.
86
304481
1389
ve gözleri doldu.
05:06
And then she developed chest pain, and with it, came shortness of breath,
87
306811
5074
Sonra göğsünde ağrı oldu, ardından nefes daralması yaşadı,
05:11
distended neck veins, a sweaty brow,
88
311909
3006
boyun damarları şişti, alnı terledi,
05:14
a noticeable panting as she was sitting up in a chair --
89
314939
3342
bir sandalyede oturuyordu ama nefes nefeseydi --
05:18
all signs of heart failure.
90
318305
3986
kalp yetmezliğinin tüm işaretleri.
05:23
She was admitted to the hospital,
91
323270
2224
Hastaneye yatış yapıldı,
05:25
where an ultrasound confirmed what we already suspected:
92
325518
4071
ultrason şüphelendiğimiz her şeyi doğruladı:
05:29
her heart had weakened to less than half its normal capacity
93
329613
6424
kalp, normal kapasitesinin yarıdan azına zayıflamıştı
05:36
and had ballooned into the distinctive shape of a takotsubo.
94
336061
4442
ve bir takotsubonun şekline bürünmüştü.
05:40
But no other tests were amiss,
95
340527
2467
Diğer tahlillerde bir sorun yoktu,
05:43
no sign of clogged arteries anywhere.
96
343018
2435
hiçbir yerde tıkalı damar görülmedi.
05:46
Two weeks later, her emotional state had returned to normal
97
346400
4392
İki hafta sonra duygusal durumu normale döndü
05:50
and so, an ultrasound confirmed,
98
350816
4223
ve ultrason da doğruladı ki
05:55
had her heart.
99
355063
1286
kalbi yeniden fonksiyoneldi.
05:56
Takotsubo cardiomyopathy has been linked to many stressful situations,
100
356978
5929
Takotsubo kardiyomiyopati pek çok stresli durumla ilişkili,
06:02
including public speaking --
101
362931
1780
topluluk önünde konuşmak dahil.
06:05
(Laughter)
102
365029
2795
(Kahkahalar)
06:10
(Applause)
103
370772
4111
(Alkışlar)
06:16
domestic disputes, gambling losses,
104
376952
3088
Aile içi anlaşmazlıklar, kumar kayıpları
06:20
even a surprise birthday party.
105
380064
2141
hatta sürpriz doğum günü.
06:22
(Laughter)
106
382229
1592
(Kahkahalar)
06:23
It's even been associated with widespread social upheaval,
107
383845
4569
Geniş çaplı toplu kargaşa bile bu konuya dahil,
06:28
such as after a natural disaster.
108
388438
2160
bir doğal afet sonrası gibi.
06:30
For example, in 2004,
109
390622
2306
Örneğin 2004'te
06:32
a massive earthquake devastated a district on the largest island in Japan.
110
392952
5649
devasa bir deprem, Japonya'nın en büyük adasında bir bölgeyi mahvetti.
06:39
More than 60 people were killed, and thousands were injured.
111
399154
3718
En az 60 kişi hayatını kaybetti ve binlerce yaralı vardı.
06:43
On the heels of this catastrophe,
112
403422
2116
Bu korkunç olayın yaşandığı sırada
06:45
researchers found that the incidents of takotsubo cardiomyopathy
113
405562
5037
araştırmacılar, takotsubo kardiyomiyopati vakalarının
06:50
increased twenty-four-fold in the district one month after the earthquake,
114
410623
5624
deprem sonrasında o bölgede 24 kat arttığını gözlemledi,
06:56
compared to a similar period the year before.
115
416271
2701
kıyaslanan benzer dönem sadece bir yıl öncesiydi.
07:00
The residences of these cases
116
420131
2655
Bu vakaların sakinleri
07:02
closely correlated with the intensity of the tremor.
117
422810
2971
sarsıntının şiddetiyle yakından ilişkilendirildiler.
07:05
In almost every case, patients lived near the epicenter.
118
425805
4328
Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.
07:10
Interestingly, takotsubo cardiomyopathy has been seen after a happy event, too,
119
430902
6211
İlginç olan, takotsubo kardiyomiyopatinin mutlu bir olay sonrasında da görülmesi,
07:17
but the heart appears to react differently,
120
437137
2706
ancak kalp, farklı bir şekilde görünüyor;
07:19
ballooning in the midportion, for example, and not at the apex.
121
439867
3780
üst kısımda değil orta kısımda şişme gözlemleniyor.
07:24
Why different emotional precipitants would result in different cardiac changes
122
444382
5237
Farklı duygusal durumların nasıl farklı kalp değişikliğine yol açtığı
07:29
remains a mystery.
123
449643
1359
şu an için gizemini korumakta.
07:31
But today, perhaps as an ode to our ancient philosophers,
124
451567
4818
Ancak bugün, belki de eski filozoflarımıza bir övgü olarak
07:36
we can say that even if emotions are not contained inside our hearts,
125
456409
6053
şunu söyleyebiliriz ki eğer duygular kalplerimizde saklı değilse bile
07:42
the emotional heart overlaps
126
462486
4999
duygusal kalp
07:48
its biological counterpart,
127
468696
2277
biyolojik kalbin önüne geçiyor,
07:50
in surprising and mysterious ways.
128
470997
3445
hem de şaşırtıcı ve gizemli şekillerde.
07:54
Heart syndromes, including sudden death,
129
474948
3681
Ani ölüm de dahil kalp sendromları
07:58
have long been reported in individuals experiencing intense emotional disturbance
130
478653
5072
mecazi kalplerinde şiddetli duygusal rahatsızlık ve sarsıntı yaşayan bireylerde
08:03
or turmoil in their metaphorical hearts.
131
483749
2660
uzun zamandır bildiriliyor.
08:07
In 1942,
132
487235
1801
1942'de
08:09
the Harvard physiologist Walter Cannon published a paper called "'Voodoo' Death,"
133
489060
5149
Harvard fizyoloğu Waltor Cannon "Lanetli Ölüm" adlı bir çalışma yayımladı
08:14
in which he described cases of death from fright
134
494233
3754
ve çalışmada lanetlendiklerine inanan insanların
08:18
in people who believed they had been cursed,
135
498011
2421
korkudan ölme vakalarını anlattı,
08:20
such as by a witch doctor or as a consequence of eating taboo fruit.
136
500456
4254
mesela cadı bir doktor veya tabu bir meyve yemenin sonucu olarak.
08:25
In many cases, the victim, all hope lost, dropped dead on the spot.
137
505316
4730
Pek çok vakada mağdur, tüm umudunu kaybetmiş ve olay yerinde vefat etmiş.
08:31
What these cases had in common was the victim's absolute belief
138
511139
4916
Bu vakaların ortak yanı, kurbanların
sonlarını getirecek dış bir güç olduğuna mutlak surette inanmalarıydı
08:36
that there was an external force that could cause their demise,
139
516079
3039
08:39
and against which they were powerless to fight.
140
519142
2387
ve de savaşmak için güçsüz olduklarına.
08:41
This perceived lack of control, Cannon postulated,
141
521920
3610
Cannon'ın açıklamasına göre bu algısal kontrol eksikliği,
08:45
resulted in an unmitigated physiological response,
142
525554
3305
tamamen kötü bir fizyolojik tepkimeye yol açıyordu,
08:48
in which blood vessels constricted to such a degree
143
528883
4605
buna göre kan damarları öylesine daralıyordu ki
08:53
that blood volume acutely dropped,
144
533512
3210
kan hacmi akut bir şekilde düşüyor,
08:56
blood pressure plummeted,
145
536746
1641
tansiyon birden alırı düşüyor,
08:58
the heart acutely weakened,
146
538411
1577
kalp akut şekilde zayıflıyor
09:00
and massive organ damage resulted from a lack of transported oxygen.
147
540012
4119
ve taşınan oksijen yetersizliği sonucu ciddi organ hasarı meydana geliyor.
09:05
Cannon believed that voodoo deaths
148
545853
2267
Cannon'a göre lanetli ölümler
09:09
were limited to indigenous or "primitive" people.
149
549017
3700
endüjen veya "ilkel" insanlarla kısıtlıydı.
09:13
But over the years, these types of deaths have been shown to occur
150
553511
4851
Ancak yıllar geçtikçe bu ölüm türleri
09:18
in all manner of modern people, too.
151
558386
2679
her tür modern insanda da görülmeye başladı.
09:21
Today, death by grief has been seen in spouses and in siblings.
152
561642
6048
Bugün yas sonucu ölüm eşlerde ve kardeşlerde gözlemleniyor.
09:28
Broken hearts are literally and figuratively deadly.
153
568217
4190
Kırık kalpler mecazi olarak da kelimenin tam anlamıyla da ölümcül.
09:32
These associations hold true even for animals.
154
572855
2892
Bu ilişkilendirilmeler hayvanlar için bile geçerli.
09:36
In a fascinating study in 1980 published in the journal "Science,"
155
576781
6146
"Science" dergisinin 1980 yılında yayımladığı inanılmaz çalışmada
09:42
researchers fed caged rabbits a high-cholesterol diet
156
582951
3854
araştırmacılar kafesteki tavşanları yüksek kolesterollü gıdalarla besledi,
09:46
to study its effect on cardiovascular disease.
157
586829
3188
amaçları bunun katdiyovasküler etkilerini izlemekti.
09:50
Surprisingly, they found that some rabbits developed a lot more disease than others,
158
590624
5513
Şaşırtıcı şekilde bazı tavşanlar diğerlerine göre daha çok hasta oldu,
09:56
but they couldn't explain why.
159
596161
1619
ancak sebebini bulamadılar.
09:57
The rabbits had very similar diet, environment and genetic makeup.
160
597804
5755
Tavşanların beslenmesi, çevreleri ve genetik alt yapıları benzerdi.
10:03
They thought it might have something to do with
161
603583
2620
Bu durumun sebebinin
10:06
how frequently the technician interacted with the rabbits.
162
606227
4171
teknisyenin tavşanlarla olan etkileşim sıklığı olabileceğini düşündüler.
10:10
So they repeated the study,
163
610422
1767
O yüzden çalışmayı tekrarladılar,
10:12
dividing the rabbits into two groups.
164
612213
2357
tavşanları iki gruba ayırdılar.
10:14
Both groups were fed a high-cholesterol diet.
165
614594
2516
İki grup da yüksek kolesterollü beslendi.
10:17
But in one group, the rabbits were removed from their cages,
166
617880
4226
Ancak bir grupta, tavşanlar kafeslerinden çıkarıldı,
10:22
held, petted, talked to, played with,
167
622130
4300
kucaklandı, okşandı, onlarla konuşuldu ve birlikte oynandı.
10:26
and in the other group, the rabbits remained in their cages
168
626454
2829
Diğer grupta ise tavşanlar kafeslerinde tutuldu
10:29
and were left alone.
169
629307
1333
ve tek başlarına bırakıldı.
10:31
At one year, on autopsy,
170
631249
3406
Bir yılda, otopside,
10:34
the researchers found that the rabbits in the first group,
171
634679
5494
araştırmacıların bulgularına göre
insan etkileşimi yaşayan birinci grup tavşanlar
10:40
that received human interaction,
172
640197
1939
10:42
had 60 percent less aortic disease than rabbits in the other group,
173
642160
6180
diğer gruba göre yüzde 60 daha az aortic hastalık geliştirdi,
10:48
despite having similar cholesterol levels, blood pressure and heart rate.
174
648364
5040
üstelik aynı kolesterol düzeyi, tansiyon ve kalp oranı olmasına karşın.
10:53
Today, the care of the heart has become less the province of philosophers,
175
653704
6126
Bugün kalp bakımı filozofların başlıca konusu değil,
10:59
who dwell upon the heart's metaphorical meanings,
176
659854
4950
onlar kalbin mecazi anlamlarıyla ilgileniyorlar
11:04
and more the domain of doctors like me,
177
664828
3681
ve bu benim gibi doktorların konusu hâline geliyor,
11:08
wielding technologies that even a century ago,
178
668533
2823
silah teknolojileri bile yüzyıl öncesinde
11:11
because of the heart's exalted status in human culture,
179
671380
3097
insan kültüründe kalbin onurlu statüsünden ötürü
11:14
were considered taboo.
180
674501
1343
tabu kabul ediliyordu.
11:16
In the process, the heart has been transformed
181
676225
4235
Bu süreçte kalp,
11:20
from an almost supernatural object imbued with metaphor and meaning
182
680484
5088
mecaz ve anlam yüklü neredeyse doğaüstü bir nesneden
11:25
into a machine that can be manipulated and controlled.
183
685596
4391
manipüle ve kontrol edilen bir makineye dönüştü.
11:31
But this is the key point:
184
691040
2319
Ama kilit nokta şu:
11:33
these manipulations, we now understand,
185
693383
3161
şimdi anladığımız bu manipülasyonlar
11:36
must be complemented by attention to the emotional life
186
696568
4918
kalbin binlerce yıl boyunca barındırdığı inanılan
11:41
that the heart, for thousands of years, was believed to contain.
187
701510
3242
duygusal hayata gösterilen dikkatle tamamlanmalı.
11:45
Consider, for example, the Lifestyle Heart Trial,
188
705836
3497
Lifestyle Heart Trial'ı düşünün örneğin,
11:49
published in the British journal "The Lancet" in 1990.
189
709357
4504
1990 yılında İngiliz dergisi ''The Lancet''te yayımlandı.
11:53
Forty-eight patients with moderate or severe coronary disease
190
713885
4043
Orta veya şiddetli koroner hastalığı olan 48 hastaya
11:57
were randomly assigned to usual care
191
717952
2743
rastgele sıradan bakıma verildi
12:00
or an intensive lifestyle that included a low-fat vegetarian diet,
192
720719
5443
veya yoğun bir yaşam tarzı, bu da az yağlı vejetaryen diyet,
12:06
moderate aerobic exercise,
193
726186
1849
orta düzeyde aerobik egzersiz,
12:08
group psychosocial support
194
728059
1571
grup psiko sosyal destek
12:09
and stress management advice.
195
729654
1951
ve stres yönetimi tavsiyesi içeriyordu.
12:11
The researchers found that the lifestyle patients
196
731629
4746
Araştırmacıların bulgularına göre bu yaşam tarzı hastalarında
12:16
had a nearly five percent reduction in coronary plaque.
197
736399
5134
koroner plak rahatsızlığı yaklaşık yüzde beş azalma gösterdi.
12:21
Control patients, on the other hand,
198
741557
2015
Diğer yandan kontrol grubu hastaları
12:23
had five percent more coronary plaque at one year
199
743596
4470
bir yılda yüzde beş daha fazla koroner plak rahatsızlığı yaşadılar
12:28
and 28 percent more at five years.
200
748090
2413
ve beş yılda bu oran yüzde 28'e çıktı.
12:30
They also had nearly double the rate of cardiac events,
201
750527
4387
Ayrıca kardiyak vaka oranı neredeyse iki katına çıktı,
12:34
like heart attacks, coronary bypass surgery
202
754938
3379
kalp krizi, koroner bypass ameliyatı
12:38
and cardiac-related deaths.
203
758341
1884
ve kalple ilgili ölümler gibi.
12:40
Now, here's an interesting fact:
204
760249
1575
İlginç bir bilgi daha:
12:42
some patients in the control group adopted diet and exercise plans
205
762719
5294
Kontrol grubundaki bazı hastalar yoğun yaşam şekli hastalarıyla
12:48
that were nearly as intense as those in the intensive lifestyle group.
206
768037
4254
neredeyse aynı yoğunlukta beslenme ve egzersiz planı benimsediler.
12:53
Their heart disease still progressed.
207
773203
2086
Kalp hastalıkları yine de ilerledi.
12:56
Diet and exercise alone were not enough to facilitate coronary disease regression.
208
776900
5330
Beslenme ve egzersiz tek başına koroner hastalığı geriletmede yeterli değildi.
13:02
At both one- and five-year follow-ups,
209
782738
2804
Hem bir yıllık hem de beş yıllık takiplerde,
13:06
stress management was more strongly correlated
210
786526
2969
stres yönetimi
13:09
with reversal of coronary disease
211
789519
2052
koroner hastalığın iyileşmesinde
13:11
than exercise was.
212
791595
1528
egzersizden çok daha ilgiliydi.
13:14
No doubt, this and similar studies are small,
213
794001
3617
Şüphesiz bu ve benzer çalışmalar küçük
13:17
and, of course, correlation does not prove causation.
214
797642
3181
ve tabii ilişkilendirmeler nedene kanıt teşkil etmiyor.
13:20
It's certainly possible that stress leads to unhealthy habits,
215
800847
4358
Stresin sağlıksız alışkanlıklara yol açması kesinlikle mümkün
13:25
and that's the real reason for the increased cardiovascular risk.
216
805229
3279
ve artan kardiyovasküler riskin asıl sebebi de bu.
13:28
But as with the association of smoking and lung cancer,
217
808532
3601
Ancak sigara ve akciğer kanseri de aynı ilişkilendirmeye konu,
13:32
when so many studies show the same thing,
218
812157
3257
pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.
13:35
and when there are mechanisms to explain a causal relationship,
219
815438
3410
Nedensel bir ilişki açıklamak için gerekli koşullar sağlandığında da
13:38
it seems capricious to deny that one probably exists.
220
818872
4411
bir nedenin varlığını reddetmek konusunda gelgit yaşıyoruz.
13:43
What many doctors have concluded is what I, too, have learned
221
823798
3679
Çok sayıda doktorun ortak çıkarımı
ve benim de kalp uzmanı olarak geçirdiğim yaklaşık 20 seneden öğrendiğim,
13:47
in my nearly two decades as a heart specialist:
222
827501
2658
13:51
the emotional heart intersects with its biological counterpart
223
831033
4408
duygusal kalbin yolu, şaşırtıcı ve gizemli şekillerde
13:55
in surprising and mysterious ways.
224
835465
2556
biyolojik eşinin yoluyla kesişiyor.
13:58
And yet, medicine today continues to conceptualize the heart as a machine.
225
838045
4778
Ama bugün tıp, kalbi bir makine olarak kavramsallaştırmaya devam ediyor.
14:03
This conceptualization has had great benefits.
226
843312
3173
Bu kavramsallaştırmanın harika faydaları var.
14:07
Cardiology, my field,
227
847027
2558
Alanım kardiyoloji
14:09
is undoubtedly one of the greatest scientific success stories
228
849609
4638
şüphesiz son 100 yılın
en büyük başarı öykülerinden birine sahip.
14:14
of the past 100 years.
229
854271
1587
14:17
Stents, pacemakers, defibrillators, coronary bypass surgery,
230
857170
5648
Stentler, kalp pilleri, defibrilatörler, koroner bypass ameliyatı,
14:22
heart transplants --
231
862842
1320
kalp nakilleri --
14:24
all these things were developed or invented after World War II.
232
864186
3949
bunların hepsi II. Dünya Savaşı sonrasında geliştirildi.
14:28
However, it's possible
233
868159
2111
Ancak şu ihtimali düşünelim ki
14:30
that we are approaching the limits of what scientific medicine can do
234
870294
5286
bilimsel tıbbın kalp hastalığını yenmek için
14:35
to combat heart disease.
235
875604
1598
mevcut sınırlarına yaklaşıyoruz.
14:37
Indeed, the rate of decline of cardiovascular mortality
236
877226
3365
Gerçekten de kardiyovasküler ölümlerdeki azalma oranı
14:40
has slowed significantly in the past decade.
237
880615
3689
son on yılda ciddi anlamda yavaşladı.
14:45
We will need to shift to a new paradigm
238
885312
2980
Yeni bir bakış açısı edinmemiz lazım,
14:48
to continue to make the kind of progress to which we have become accustomed.
239
888316
3995
alıştığımız ilerlemeyi devam ettirebileceğimiz bir bakış açısı.
14:52
In this paradigm, psychosocial factors will need to be front and center
240
892335
5425
Bu bakış açısında, psikolojik ve sosyal faktörler
kalp rahatsızlıklarını anlamada bizim için birincil olacak.
14:57
in how we think about heart problems.
241
897784
2124
15:00
This is going to be an uphill battle,
242
900685
2138
Bu zor bir savaş olacak
15:02
and it remains a domain that is largely unexplored.
243
902847
3943
ama henüz keşfedilmemiş bir alan.
15:07
The American Heart Association still does not list emotional stress
244
907956
5165
Amerikan Kalp Derneği hâlâ duygusal stresi
15:13
as a key modifiable risk factor for heart disease,
245
913145
3791
kalp hastalığı için düzeltilebilir, önemli bir risk faktörü olarak listelemiyor,
15:16
perhaps in part because blood cholesterol is so much easier to lower
246
916960
4803
kısmen sebebi belki de kan kolesterolünü düşürmenin
duygusal ve sosyal rahatsızlığı azaltmaktan çok daha kolay olması.
15:21
than emotional and social disruption.
247
921787
2675
15:25
There is a better way, perhaps,
248
925582
2392
Ama belki de ''kalbi kırık'' dediğimiz zaman
15:27
if we recognize that when we say "a broken heart,"
249
927998
4877
gerçekten de kırık ve hasarlı bir kalpten bahsediyor olabileceğimizi kabul edersek
15:32
we are indeed sometimes talking about a real broken heart.
250
932899
4614
tüm bunlara daha iyi bir yol bulabiliriz.
15:37
We must, must pay more attention to the power and importance of the emotions
251
937537
6442
Kalp sağlığımızı düşünürken
duygularımızın gücü ve önemini kesinlikle göz önüne almak zorundayız.
15:44
in taking care of our hearts.
252
944003
1751
15:46
Emotional stress, I have learned,
253
946442
2339
Şunu öğrendim ki duygusal stres
15:48
is often a matter of life and death.
254
948805
2878
çoğu zaman hayatla ölüm arasındaki fark.
15:53
Thank you.
255
953048
1160
Teşekkürler.
15:54
(Applause)
256
954232
5323
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7