Paul Romer: Why the world needs charter cities

Paul Romer'ın radikal fikri: Pilot şehirler

162,269 views ・ 2009-08-05

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Zeynep Duygu Tamer Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:18
Take a look at this picture.
0
18330
3000
Bu resme bir bakın.
00:21
It poses a very fascinating puzzle for us.
1
21330
3000
Bize çok ilginç bir bulmaca sunuyor.
00:24
These African students are doing their homework
2
24330
4000
Bu Afrikalı öğrenciler başkentteki havaalanında
00:28
under streetlights at the airport in the capital city
3
28330
3000
sokak lambalarının altında ödevlerini yapıyorlar
00:31
because they don't have any electricity at home.
4
31330
4000
çünkü evlerinde elektrik yok.
00:35
Now, I haven't met these particular students,
5
35330
2000
Şimdi, gördüğünüz öğrencilerle tanışmadım,
00:37
but I've met students like them.
6
37330
2000
ama onlar gibi öğrencilerle tanıştım.
00:39
Let's just pick one -- for example, the one in the green shirt.
7
39330
4000
Bir tanesini seçelim, mesela, yeşil tişörtlü olanı.
00:43
Let's give him a name, too: Nelson.
8
43330
2000
Ona bir de isim verelim: Nelson.
00:45
I'll bet Nelson has a cellphone.
9
45330
3000
Bahse varım, Nelson'ın bir cep telefonu var.
00:48
So here is the puzzle.
10
48330
2000
İşte bulmaca şu.
00:50
Why is it that Nelson has access
11
50330
2000
Neden Nelson cep telefonu gibi
00:52
to a cutting-edge technology, like the cellphone,
12
52330
3000
üstün bir teknolojiye ulaşırken,
00:55
but doesn't have access to a 100-year-old technology
13
55330
3000
evi için elektrik ışık üretecek 100 yıllık bir teknolojiye
00:58
for generating electric light in the home?
14
58330
4000
ulaşamıyor?
01:02
Now, in a word, the answer is "rules."
15
62330
3000
Cevap, bir kelime ile, "kurallar."
01:05
Bad rules can prevent the kind of win-win solution that's available
16
65330
5000
Kötü kurallar, insanların yeni teknolojiler getirip, Nelson gibi birisi için
01:10
when people can bring new technologies in
17
70330
3000
kullanılabilir hale getirdiğinde mevcut olan
01:13
and make them available to someone like Nelson.
18
73330
3000
çift taraflı kazanç çözüm türünü engelleyebilir.
01:16
What kinds of rules?
19
76330
2000
Bunlar ne tür kurallar?
01:18
The electric company in this nation
20
78330
3000
Bu ülkedeki elektrik şirketi
01:21
operates under a rule, which says that it has to sell
21
81330
2000
bir kural altında çalışıyor ve bu kural da çok düşük,
01:23
electricity at a very low, subsidized price --
22
83330
3000
subvansiyonlu bir fiyatta elektrik satılmasını belirtiyor.
01:26
in fact, a price that is so low it loses money on every unit that it sells.
23
86330
4000
Hatta, o kadar düşük bir fiyat ki, sattığı her birimde para kaybediyor.
01:30
So it has neither the resources, nor the incentives,
24
90330
4000
Yani başka birçok kullanıcıyı bağlamak için ne kaynağı,
01:34
to hook up many other users.
25
94330
2000
ne de teşviği var.
01:36
The president wanted to change this rule.
26
96330
3000
Başkan bu kuralı değiştirmek istedi.
01:39
He's seen that it's possible to have a different set of rules,
27
99330
3000
Farklı bir kurallar dizisine sahip olmanın mümkün olduğunu gördü,
01:42
rules where businesses earn a small profit,
28
102330
3000
şirketlerin küçük bir kar kazandıkları, böylece
01:45
so they have an incentive to sign up more customers.
29
105330
2000
daha fazla müşteri bağlamaları için teşviğe sahip oldukları kurallar.
01:47
That's the kind of rules that the cellphone company
30
107330
4000
Nelson'ın telefonunu satın aldığı ceptelefonu şirketi
01:51
that Nelson purchases his telephony from operates under.
31
111330
4000
bu tür kurallar altında çalışıyor.
01:55
The president has seen how those rules worked well.
32
115330
3000
Başkan bu kuralların ne kadar iyi çalıştığını gördü.
01:58
So he tried to change the rules for pricing on electricity,
33
118330
3000
Bu yüzden elektriği fiyatlandırmak için varolan kuralları değiştirmeye çalıştı,
02:01
but ran into a firestorm of protest
34
121330
2000
ama varolan subvansiyonlu oranları
02:03
from businesses and consumers
35
123330
2000
muhafaza etmek isteyen şirketler ve
02:05
who wanted to preserve the existing subsidized rates.
36
125330
4000
tüketicilerin alevli protestosu ile karşılaştı.
02:09
So he was stuck with rules that prevented him
37
129330
4000
Böylece çift taraflı kazanç çözümünün
02:13
from letting the win-win solution help his country.
38
133330
5000
ülkesine yardım etmesine engel olan kurallarla takılıp kaldı.
02:18
And Nelson is stuck studying under the streetlights.
39
138330
5000
Ve Nelson sokak lambalarının altında ödev yapmaya devam ediyor.
02:23
The real challenge then, is to try to figure out
40
143330
2000
Gerçek sorun o zaman kuralları nasıl değiştirebileceğimizi
02:25
how we can change rules.
41
145330
3000
anlamaya çalışmak.
02:28
Are there some rules we can develop for changing rules?
42
148330
4000
Kuralları değiştirmek için geliştirebileceğimiz bazı kurallar var mı?
02:32
I want to argue that there is a general abstract insight
43
152330
4000
Uygulanabilir hale getirebileceğimiz genel bir soyut anlayış
02:36
that we can make practical,
44
156330
2000
olduğunu savunmak istiyorum,
02:38
which is that, if we can give more choices to people,
45
158330
3000
yani, insanlara daha çok seçenek verebilmeliyiz,
02:41
and more choices to leaders --
46
161330
4000
ve liderlere de daha çok seçenek verebilmeliyiz,
02:45
who, in many countries, are also people.
47
165330
3000
ne de olsa, birçok ülkede, onlar da insan.
02:48
(Laughter)
48
168330
3000
(Kahkahalar)
02:51
But, it's useful to present the opposition between these two.
49
171330
4000
Ama bu iki grup arasındaki farkları tanımlamamız gerek.
02:55
Because the kind of choice you might want to give to a leader,
50
175330
3000
Çünkü bir lidere vermek isteyebileceğiniz tür seçenekler,
02:58
a choice like giving the president the choice
51
178330
2000
mesela başkana elektrik fiyatını arttırması
03:00
to raise prices on electricity,
52
180330
3000
seçeneğini vermek, insanların mali durumlarında
03:03
takes away a choice that people in the economy want.
53
183330
3000
istedikleri bir seçeneği ortadan kaldırıyor.
03:06
They want the choice to be able to continue consuming
54
186330
2000
Onlar subvansiyonlu elektrik gücünü tüketmeye devam edebilme
03:08
subsidized electric power.
55
188330
3000
seçeneğini istiyorlar.
03:11
So if you give just to one side or the other,
56
191330
2000
Yani sadece bir tarafa seçenek verirseniz,
03:13
you'll have tension or friction.
57
193330
3000
gerilim ya da anlaşmazlık ortaya çıkar.
03:16
But if we can find ways to give more choices to both,
58
196330
3000
Ama eğer iki tarafa da daha fazla seçenek vermenin yollarını bulabilirsek,
03:19
that will give us a set of rules
59
199330
2000
kuralları değiştirmek için yeni bir norm
03:21
for changing rules that get us out of traps.
60
201330
5000
elde ederiz ve böylece olumsuz durumlardan kurtulabiliriz.
03:26
Now, Nelson also has access to the Internet.
61
206330
3000
Şimdi, Nelson internete de erişebiliyor.
03:29
And he says that if you want to see
62
209330
2000
Ve eğer kuralların zarar verici etkilerini,
03:31
the damaging effects of rules,
63
211330
2000
kuralların nasıl insanları karanlıkta
03:33
the ways that rules can keep people in the dark,
64
213330
2000
bıraktığını görmek istiyorsanız,
03:35
look at the pictures from NASA of the earth at night.
65
215330
4000
NASA'nın çektiği dünyanın gece görüntülerine bakın, diyor.
03:39
In particular check out Asia.
66
219330
2000
Özellikle Asya'ya dikkat edin.
03:41
If you zoom in here,
67
221330
3000
Eğer buraya zum yaparsak,
03:44
you can see North Korea, in outline here,
68
224330
2000
burada sınırda Kuzey Kore'yi görebiliriz.
03:46
which is like a black hole compared to its neighbors.
69
226330
3000
Komşularına kıyasla kara bir delik gibi görünüyor.
03:49
Now, you won't be surprised to learn
70
229330
2000
İnsanları karanlıkta bırakan şeyin
03:51
that the rules in North Korea
71
231330
2000
Kuzey Kore'deki kurallar olduğunu
03:53
keep people there in the dark.
72
233330
2000
öğrenmek sizi şaşırtmayacaktır.
03:55
But it is important to recognize
73
235330
2000
Fakat Kuzey Kore ve Güney Kore'nin
03:57
that North Korea and South Korea
74
237330
2000
yalnızca kurallar ve yasalar anlamında değil,
03:59
started out with identical sets of rules
75
239330
3000
ama ayrıca daha derin bir şekilde
04:02
in both the sense of laws and regulations,
76
242330
2000
anlayış, normlar, kültür, değerler, inançlar
04:04
but also in the deeper senses of understandings,
77
244330
4000
anlamında aynı dizi kurallar ile başladığını
04:08
norms, culture, values and beliefs.
78
248330
4000
farketmek önemli.
04:12
When they separated, they made choices
79
252330
2000
Ayrıldıklarında, kendi dizi kuralları için
04:14
that led to very divergent paths
80
254330
2000
çok farklı yollara yönelten seçimler
04:16
for their sets of rules.
81
256330
2000
yaptılar.
04:18
So we can change -- we as humans can change the rules
82
258330
3000
Yani biz, insanlar olarak, iyi ya da kötü anlamda
04:21
that we use to interact with each other,
83
261330
2000
birbirimizle iletişim kurmak için kullandığımız
04:23
for better, or for worse.
84
263330
4000
kuralları değiştirebiliriz.
04:27
Now let's look at another region, the Caribbean.
85
267330
3000
Şimdi, başka bir bölgeye bakalım, Karayiplere.
04:30
Zoom in on Haiti,
86
270330
2000
Haiti'ye zum edelim.
04:32
in outline here.
87
272330
2000
Sınırı işte burada.
04:34
Haiti is also dark,
88
274330
2000
Haiti de, yaklaşık aynı sayıda
04:36
compared to its neighbor here, the Dominican Republic,
89
276330
3000
nüfusa sahip komşusu Dominik Cumhuriyeti'ne
04:39
which has about the same number of residents.
90
279330
3000
kıyasla karanlık.
04:42
Both of these countries are dark compared to Puerto Rico,
91
282330
3000
Haiti ya da Dominik Cumhuriyeti'nin nüfusunun
04:45
which has half as many residents
92
285330
2000
yarısına sahip olan Porta Riko
04:47
as either Haiti or the Dominican Republic.
93
287330
3000
her iki ülkeye göre daha aydınlık.
04:50
What Haiti warns us is that
94
290330
2000
Haiti bizi şu konuda uyarıyor:
04:52
rules can be bad because governments are weak.
95
292330
4000
yönetim zayıf olduğunda kurallar kötü olabiliyor.
04:56
It's not just that the rules are bad because
96
296330
2000
Yani kötü kuralların varolmasının sebebi sadece
04:58
the government is too strong and oppressive, as in North Korea.
97
298330
3000
Kuzey Kore'de olduğu gibi, yönetimin aşırı güçlü ve baskıcı olması değil.
05:01
So that if we want to create environments with good rules,
98
301330
3000
Bu nedenle iyi kurallara sahip alanlar oluşturmak istiyorsak,
05:04
we can't just tear down.
99
304330
2000
sadece yıkmamalı, ama ayrıca
05:06
We've got to find ways to build up, as well.
100
306330
4000
inşa etmenin de yollarını bulmalıyız.
05:10
Now, China dramatically demonstrates
101
310330
3000
Burada, Çin, kurallar ile çalışmanın
05:13
both the potential and the challenges
102
313330
2000
hem potansiyeli, hem de zorlukları açısından
05:15
of working with rules.
103
315330
3000
çarpıcı bir örnek oluşturuyor.
05:18
Back in the beginning of the data presented in this chart,
104
318330
3000
Bu tabloda gösterilen verilerin başlangıç zamanında,
05:21
China was the world's high-technology leader.
105
321330
3000
Çin dünyanın gelişmiş teknoloji lideriydi.
05:24
Chinese had pioneered technologies like steel, printing, gunpowder.
106
324330
5000
Çinliler çelik, baskı, barut gibi teknolojilere öncülük etti.
05:29
But the Chinese never adopted, at least in that period,
107
329330
3000
Fakat Çinliler hiçbir zaman, en azından o dönemde,
05:32
effective rules for encouraging the spread of those ideas --
108
332330
4000
bu fikirlerin yayılmasını teşvik etmek için, ya da yayılmasını sağlayabilecek
05:36
a profit motive that could have encouraged the spread.
109
336330
2000
ekonomik bir teşvik yaratmak için etkili kurallar benimsemedi.
05:38
And they soon adopted rules which
110
338330
2000
Ve çok geçmeden, yenilikleri
05:40
slowed down innovation
111
340330
3000
yavaşlatan ve Çin'i dünyanın geri kalanından
05:43
and cut China off from the rest of the world.
112
343330
2000
koparan kurallar benimsediler.
05:45
So as other countries in the world innovated,
113
345330
3000
Böylece diğer ülkeler hem daha yeni teknolojiler,
05:48
in the sense both of developing
114
348330
2000
hem de daha yeni kurallar geliştirme açısından
05:50
newer technologies,
115
350330
2000
yenilikler yaparken
05:52
but also developing newer rules,
116
352330
2000
Çinliler bu yeni gelişmelerden
05:54
the Chinese were cut off from those advances.
117
354330
4000
yoksun kaldı.
05:58
Income there stayed stagnant,
118
358330
2000
Gelir seviyesi, dünyanın geri kalanında artarken
06:00
as it zoomed ahead in the rest of the world.
119
360330
3000
orada hareketsiz kaldı.
06:03
This next chart looks at more recent data.
120
363330
3000
Bir sonraki tablo daha yakın zamandaki verilere bakıyor.
06:06
It plots income, average income in China
121
366330
2000
Çin'deki ortalama geliri, A.B.D.'deki
06:08
as a percentage of average income in the United States.
122
368330
3000
ortalama gelirin bir yüzdesi olarak gösteriyor.
06:11
In the '50s and '60s you can see that it was hovering at about three percent.
123
371330
3000
50 ve 60'larda, gördüğünüz gibi yaklaşık yüzde üçlerde geziniyordu.
06:14
But then in the late '70s something changed.
124
374330
3000
Ama sonra 70'lerin sonlarında birşey değişti.
06:17
Growth took off in China. The Chinese started catching up
125
377330
3000
Çin'de büyüme başladı. Çinliler, çok hızlı bir şekilde A.B.D. ile
06:20
very quickly with the United States.
126
380330
3000
olan arayı kapattı.
06:23
If you go back to the map at night, you can get a clue
127
383330
3000
Gece görüntüsüne dönersek, Çin'de kuralların çarpıcı bir şekilde
06:26
to the process that lead to the dramatic change in rules in China.
128
386330
3000
değişmesine neden olan sürece dair bir ipucuna sahip olabiliriz.
06:29
The brightest spot in China,
129
389330
3000
Burada sınırın kenarında
06:32
which you can see on the edge of the outline here,
130
392330
3000
görebileceğiniz Çin'deki en parlak nokta
06:35
is Hong Kong.
131
395330
2000
Hong Kong.
06:37
Hong Kong was a small bit of China
132
397330
3000
Hong Kong, 20. yüzyılın çoğunu
06:40
that, for most of the 20th century,
133
400330
2000
anakara Çin'in geri kalanından
06:42
operated under a very different set of rules
134
402330
2000
çok daha farklı bir dizi kural altında işleyen
06:44
than the rest of mainland China --
135
404330
2000
ülkenin küçük bir bölümüydü.
06:46
rules that were copied
136
406330
2000
Bu kurallar o dönemde İngilizler tarafından
06:48
from working market economies of the time,
137
408330
2000
yönetilen başarılı pazar ekonomilerinden
06:50
and administered by the British.
138
410330
3000
kopyalanmıştı.
06:53
In the 1950s, Hong Kong was a place where
139
413330
3000
1950'lerde, Hong Kong milyonlarca insanın
06:56
millions of people could go, from the mainland,
140
416330
2000
anakaradan giderek, tişört dikmek veya oyuncak yapmak
06:58
to start in jobs like sewing shirts, making toys.
141
418330
5000
gibi işlere başalayabilecekleri bir yerdi.
07:03
But, to get on a process of increasing income,
142
423330
3000
Ama, artan gelir, artan becerinin görüldüğü
07:06
increasing skills
143
426330
2000
bir sürece girmek
07:08
led to very rapid growth there.
144
428330
3000
orada çok hızlı bir büyümeye neden oldu.
07:11
Hong Kong was also the model
145
431330
2000
Anakaranın tümünü pazar modeline
07:13
which leaders like Deng Xiaoping
146
433330
3000
taşımaya karar verdiklerinde,
07:16
could copy, when they decided to move
147
436330
2000
Hong Kong, Deng Xiaoping gibi liderlerin
07:18
all of the mainland towards the market model.
148
438330
4000
kopyalayabilecekleri bir model haline de geldi.
07:22
But Deng Xiaoping instinctively understood
149
442330
2000
Ama Deng Xiaoping insanlarına seçenekler sunmanın
07:24
the importance of offering choices to his people.
150
444330
4000
önemini derinden anlıyordu.
07:28
So instead of forcing everyone in China
151
448330
3000
Bu nedenle Çin'deki herkesi hemen
07:31
to shift immediately to the market model,
152
451330
2000
pazar modeline dönmeye zorlamak yerine,
07:33
they proceeded by creating some special zones
153
453330
3000
bir anlamda Britanya'nın yaptığını yapabilecek
07:36
that could do, in a sense, what Britain did:
154
456330
2000
bazı özel bölgeler oluşturarak devam ettiler.
07:38
make the opportunity to go work with the market rules
155
458330
2000
Yani orayı tercih etmek isteyen insanlara
07:40
available to the people who wanted to opt in there.
156
460330
3000
mevcut pazar kuralları ile çalışma olanağı sağlamak gibi.
07:43
So they created four special economic zones around Hong Kong:
157
463330
3000
Böylece Hong Kong çevresinde dört özel ekonomik bölge oluşturdular:
07:46
zones where Chinese could come and work,
158
466330
3000
Çinlilerin gelip, çalışabilecekleri ve şehirlerin
07:49
and cities grew up very rapidly there;
159
469330
2000
hızlı bir şekilde büyüdüğü bölgeler;
07:51
also zones where foreign firms could come in
160
471330
3000
ayrıca yabancı şirketlerin gelip, birşeyler yapabilecekleri
07:54
and make things.
161
474330
2000
bölgeler.
07:56
One of the zones next to Hong Kong has a city called Shenzhen.
162
476330
3000
Hong Kong'un yanındaki bölgelerden birinde Shenzhen adlı bir şehir var.
07:59
In that city there is a Taiwanese firm
163
479330
3000
O şehirde, birçoğunuzun sahip olduğu
08:02
that made the iPhone that many of you have,
164
482330
3000
iPhone'u yapan Tayvanlı bir şirket var,
08:05
and they made it with labor from Chinese
165
485330
3000
ve bunu, Shenzhen'e taşınan Çinlilerin
08:08
who moved there to Shenzhen.
166
488330
2000
emekleriyle gerçekleştirdiler.
08:10
So after the four special zones,
167
490330
2000
Dört özel bölgeden sonra,
08:12
there were 14 coastal cites
168
492330
2000
aynı anlamda açık olan,
08:14
that were open in the same sense,
169
494330
2000
ve insanların tercih edebilecekleri,
08:16
and eventually demonstrated successes
170
496330
3000
sundukları avantajlar nedeniyle akın ettikleri
08:19
in these places that people could opt in to,
171
499330
2000
bu yerlerde neticede başarılar gösteren
08:21
that they flocked to because of the advantages they offered.
172
501330
3000
14 kıyı şehri oluştu.
08:24
Demonstrated successes there led to a consensus for
173
504330
4000
Orada gösterilen başarılar, bütün ekonominin pazar modeline
08:28
a move toward the market model for the entire economy.
174
508330
5000
taşınması adına bir fikir birliğine sebep oldu.
08:33
Now the Chinese example shows us several points.
175
513330
4000
Şimdi Çin örneği bize birkaç nokta gösteriyor.
08:37
One is: preserve choices for people.
176
517330
3000
Birincisi, insanlar için seçenekler muhafaza etmek.
08:40
Two: operate on the right scale.
177
520330
2000
İkincisi, doğru ölçüde hareket etmek.
08:42
If you try to change the rules in a village, you could do that,
178
522330
3000
Eğer bir köyde kuralları değiştirmek istiyorsanız, bunu kolaylıkla yapabilirsiniz,
08:45
but a village would be too small
179
525330
2000
ama bir köy, iyi kurallar altında
08:47
to get the kinds of benefits you can get if you have millions of people
180
527330
2000
çalışan milyonlarca insandan alabileceğiniz türlü faydaları almanız için
08:49
all working under good rules.
181
529330
2000
çok küçük olur.
08:51
On the other hand, the nation is too big.
182
531330
3000
Öte yandan, ülke çok büyük.
08:54
If you try to change the rules in the nation,
183
534330
2000
Eğer ülkede kuralları değiştirmeye çalışırsanız,
08:56
you can't give some people a chance
184
536330
2000
bazı insanlara geride kalıp, herşeyin
08:58
to hold back, see how things turn out,
185
538330
2000
nasıl sonuçlanacağını görme, ve diğerlerine
09:00
and let others zoom ahead and try the new rules.
186
540330
3000
ileriye bakıp, yeni kuralları deneme şansı veremezsiniz.
09:03
But cities give you this opportunity
187
543330
2000
Ama şehirler, insanların tercih edebileceği
09:05
to create new places,
188
545330
2000
yeni kurallara sahip
09:07
with new rules that people can opt in to.
189
547330
2000
yeni yerler oluşturmak için bu fırsatı veriyor.
09:09
And they're large enough
190
549330
2000
Milyonlarca insanın, iyi kurallar
09:11
to get all of the benefits that we can have
191
551330
2000
altında hep beraber çalıştığında sahip olabileceğimiz
09:13
when millions of us work together under good rules.
192
553330
4000
her türlü faydayı almamız için yeterince büyükler.
09:17
So the proposal is that we
193
557330
3000
Bu nedenle ortaya attığımız teklif
09:20
conceive of something called a charter city.
194
560330
3000
pilot şehir adlı bir şey.
09:23
We start with a charter that specifies
195
563330
2000
Şehri inşa etmek için ihtiyacımız olacak insanları
09:25
all the rules required
196
565330
2000
çekmek için gerekli
09:27
to attract the people who we'll need to build the city.
197
567330
4000
tüm kuralları belirten bir tüzük ile başlıyoruz.
09:31
We'll need to attract the investors
198
571330
2000
Altyapıyı, yani güç sistemi, yollar, liman,
09:33
who will build out the infrastructure --
199
573330
2000
havaalanı, binaları inşa edecek
09:35
the power system, the roads, the port, the airport, the buildings.
200
575330
3000
yatırımcıları çekmemiz gerekecek.
09:38
You'll need to attract firms,
201
578330
2000
Oraya ilk taşınan insanları
09:40
who will come hire the people who move there first.
202
580330
3000
işe alacak şirketleri çekmemiz gerekecek.
09:43
And you'll need to attract families,
203
583330
2000
Ve oraya gelecek ve temelli olarak
09:45
the residents who will come and live there permanently,
204
585330
2000
yaşayacak, çocuklarını büyütecek,
09:47
raise their children, get an education for their children,
205
587330
2000
onlara bir eğitim sunacak ve ilk işlerini bulacak aileleri
09:49
and get their first job.
206
589330
2000
çekmemiz gerekecek.
09:51
With that charter, people will move there.
207
591330
3000
O tüzük ile, insanlar oraya taşınacaklar.
09:54
The city can be built.
208
594330
2000
Şehir inşa edilebilir.
09:56
And we can scale this model.
209
596330
2000
Ve biz bu modeli çoğaltabiliriz.
09:58
We can go do it over and over again.
210
598330
4000
Tekrar, tekrar yapabiliriz.
10:02
To make it work, we need good rules. We've already discussed that.
211
602330
3000
Çalışır hale getirmek için, iyi kurallara ihtiyacımız var. Zaten bundan bahsettik.
10:05
Those are captured in the charter.
212
605330
2000
Bunlar tüzükte mevcut.
10:07
We also need the choices for people.
213
607330
3000
Ayrıca insanlar için seçeneklere ihtiyacımız var.
10:10
That's really built into the model
214
610330
2000
Eğer boş toprak üzerine şehirler
10:12
if we allow for the possibility of building cities
215
612330
3000
inşa etme olasılığına izin verirsek, insanlara
10:15
on uninhabited land.
216
615330
2000
seçenekler sunabiliriz.
10:17
You start from uninhabited territory.
217
617330
2000
Boş bölge ile başlıyorsunuz.
10:19
People can come live under the new charter,
218
619330
2000
İnsanlar yeni tüzük altında yaşamaya gelebilir,
10:21
but no one is forced to live under it.
219
621330
3000
ama kimse buna zorlanmıyor.
10:24
The final thing we need are choices for leaders.
220
624330
3000
İhtiyacımız olan son şey liderler için seçenekler.
10:27
And, to achieve the kind of choices we want for leaders
221
627330
2000
Ve, liderler için istediğimiz türlü seçenekleri başarmak için,
10:29
we need to allow for the potential for partnerships between nations:
222
629330
4000
uluslararası ortaklıkların oluşması potansiyeline izin vermeliyiz:
10:33
cases where nations work together,
223
633330
2000
ulusların beraber fiilen çalıştıkları
10:35
in effect, de facto,
224
635330
2000
durumlar, örneğin
10:37
the way China and Britain worked together
225
637330
2000
Çin ve Britanya'nın, ilk olarak pazar modelinin
10:39
to build, first a little enclave of the market model,
226
639330
4000
küçük bir yerleşim bölgesini inşa edip, sonra Çin'in hertarafına
10:43
and then scale it throughout China.
227
643330
2000
yaymak için beraber çalışması gibi.
10:45
In a sense, Britain, inadvertently,
228
645330
2000
Bir anlamda, Britanya, istemeden,
10:47
through its actions in Hong Kong,
229
647330
2000
Hong Kong'ta yaptıkları sayesinde,
10:49
did more to reduce world poverty
230
649330
3000
dünyadaki yoksukluğu azaltmak için
10:52
than all the aid programs that we've undertaken
231
652330
2000
geçen yüzyıl içinde giriştiğimiz tüm yardım programlarından
10:54
in the last century.
232
654330
2000
daha çok şey yaptı.
10:56
So if we allow for these kind of partnerships
233
656330
2000
Yani eğer bu tür ortaklıkların tekrarlanmasına
10:58
to replicate this again,
234
658330
2000
izin verirsek,
11:00
we can get those kinds of benefits scaled throughout the world.
235
660330
4000
bu tür faydaların tüm dünyaya yayılmasını sağlayabiliriz.
11:04
In some cases this will involve a delegation of responsibility,
236
664330
4000
Bazı durumlarda, bu, bir ülkenin başka bir ülkeye,
11:08
a delegation of control from one country to another
237
668330
4000
belli tür yönetimsel sorumluluklarını üstlenmesi için
11:12
to take over certain kinds of administrative responsibilities.
238
672330
4000
sorumluluklar, bir kontrol yetkisi devretmesini içerebilir.
11:16
Now, when I say that,
239
676330
3000
Şimdi, bunu söylediğimde,
11:19
some of you are starting to think,
240
679330
2000
bazılarınız şöyle düşünmeye başlayabilir,
11:21
"Well, is this just bringing back colonialism?"
241
681330
5000
"Peki, bu sömürgeciliği geri getirmek anlamına gelmiyor mu?"
11:26
It's not. But it's important to recognize that the kind of emotions
242
686330
4000
Hayır. Ama bu konular hakkında düşünmeye başladığımızda
11:30
that come up when we start to think about these things,
243
690330
2000
ortaya çıkan çeşitli duyguların araya girebileceği, geri çekilmemize
11:32
can get in the way, can make us pull back,
244
692330
3000
neden olabileceği, yeni fikirleri keşfetmeye
11:35
can shut down our ability,
245
695330
2000
çalışmamızdaki becerimizi
11:37
and our interest in trying to explore new ideas.
246
697330
3000
ve ilgimizi durdurabileceğini fark etmemiz önemli.
11:40
Why is this not like colonialism?
247
700330
2000
Peki bu neden sömürgecilik gibi değil?
11:42
The thing that was bad about colonialism,
248
702330
3000
Sömürgeciliğin kötü olan tarafı,
11:45
and the thing which is residually bad in some of our aid programs,
249
705330
4000
ve yardım programlarımızın bazılarındaki kalıcı olarak kötü olan şey
11:49
is that it involved elements of
250
709330
2000
baskı ve küçültme unsurları
11:51
coercion and condescension.
251
711330
3000
barındırmasıydı.
11:54
This model is all about choices,
252
714330
2000
Bu model tamamiyle, hem liderler için,
11:56
both for leaders and for the people who will live in these new places.
253
716330
4000
hem de orada yaşayan insanlar için seçeneklerden ibaret.
12:00
And, choice is the antidote to coercion and condescension.
254
720330
4000
Ve, seçenek, baskı ve küçültme için panzehir niteliğinde.
12:04
So let's talk about how this could play out in practice.
255
724330
3000
Peki bunun gerçekte nasıl işleyebileceği hakkında konuşalım.
12:07
Let's take a particular leader, Raul Castro, who is the leader of Cuba.
256
727330
3000
Belli bir lideri ele alalım, örneğin Küba'nın lideri Raul Castro.
12:10
It must have occurred to Castro
257
730330
2000
Deng Xiaoping'in Çin için yaptıklarını
12:12
that he has the chance to do for Cuba
258
732330
3000
kendisinin Küba için yapma şansı olduğu
12:15
what Deng Xiaoping did for China,
259
735330
2000
Castro'nun aklına gelmiş olmalıydı,
12:17
but he doesn't have a Hong Kong there on the island in Cuba.
260
737330
4000
ama orada Küba'daki adada bir Hong Kong'u yoktu.
12:21
He does, though, have a little bit of light down in the south
261
741330
4000
Ama aşağıda güneyde çok özel bir statüye sahip küçük bir
12:25
that has a very special status.
262
745330
2000
ışığa sahipti.
12:27
There is a zone there, around Guantanamo Bay,
263
747330
4000
Guantanamo Körfezi'nin çevresinde, bir antlaşmanın
12:31
where a treaty gives the United States
264
751330
2000
A.B.D.'ye Manhattan'ın yaklaşık
12:33
administrative responsibility
265
753330
2000
iki katı büyüklüğünde bir parça toprak için
12:35
for a piece of land that's about twice the size of Manhattan.
266
755330
3000
yönetimsel sorumluluk verdiği bir bölge var.
12:38
Castro goes to the prime minister of Canada
267
758330
3000
Castro Kanada'nın başbakanına gitti ve şöyle dedi,
12:41
and says, "Look, the Yankees have a terrible PR problem.
268
761330
4000
"Bakın, Amerikalıların çok kötü bir halkla ilişkiler sorunu var.
12:45
They want to get out.
269
765330
2000
Çıkmak istiyorlar.
12:47
Why don't you, Canada, take over?
270
767330
2000
Neden siz, Kanada, devralmıyorsunuz?
12:49
Build -- run a special administrative zone.
271
769330
4000
İnşa edin -- özel bir yönetimsel bir bölge işletin.
12:53
Allow a new city to be built up there.
272
773330
2000
Orada yeni bir şehrin inşa edilmesine izin verin.
12:55
Allow many people to come in.
273
775330
2000
İnsanların gelmesine izin verin.
12:57
Let us have a Hong Kong nearby.
274
777330
2000
Yakınımızda bir Hong Kong olmasını sağlayın.
12:59
Some of my citizens will move into that city as well.
275
779330
3000
Vatandaşlarımın bazıları da o şehre taşınacak.
13:02
Others will hold back. But this will be
276
782330
2000
Diğerleri geride kalacak. Ama bu,
13:04
the gateway that will connect
277
784330
2000
ülkemi modern ekonomiye ve
13:06
the modern economy and the modern world
278
786330
2000
modern dünyaya bağlayacak bir geçit
13:08
to my country."
279
788330
2000
olacak."
13:10
Now, where else might this model be tried?
280
790330
3000
Peki, bu model başka nerede denenebilir?
13:13
Well, Africa. I've talked with leaders in Africa.
281
793330
2000
Afrika'da mesela. Afrika'daki liderle konuştum.
13:15
Many of them totally get the notion of a special zone
282
795330
4000
Birçoğu, insanların, bir kural olarak, tercih edebilecekleri
13:19
that people can opt into as a rule.
283
799330
3000
özel bir bölge fikrini bütünüyle anlıyor.
13:22
It's a rule for changing rules.
284
802330
2000
Bu, kuralları değiştirmek için bir kural.
13:24
It's a way to create new rules, and let people opt-in
285
804330
3000
Bu, yeni kurallar oluşturmak, ve insanların baskı ve onun doğurabileceği
13:27
without coercion, and the opposition that coercion can force.
286
807330
4000
karşı koyma olmaksızın, tercih etmelerine izin vermek için bir yol.
13:31
They also totally get the idea that in some instances
287
811330
3000
Bazı durumlarda uzun vadeli yatırımcılara daha güvenilir
13:34
they can make more credible promises to long-term investors --
288
814330
4000
sözler verebilecekleri fikrini de tamamiyle anlıyorlar --
13:38
the kind of investors who will come build the port,
289
818330
2000
yeni bir şehirde limanı kuracak, yolları kuracak
13:40
build the roads, in a new city --
290
820330
3000
türlü yatırımcılar --
13:43
they can make more credible promises
291
823330
2000
eğer ortak bir ulus ile beraber yaparlarsa,
13:45
if they do it along with a partner nation.
292
825330
2000
daha güvenilir sözler verebilirler.
13:47
Perhaps even in some arrangement
293
827330
2000
Belki bazı düzenlemelerde bile
13:49
that's a little bit like an escrow account,
294
829330
2000
emanet hesabı gibi birşey olabilir,
13:51
where you put land in the escrow account
295
831330
2000
toprağı, emanet hesabına koyarsınız ve
13:53
and the partner nation takes responsibility for it.
296
833330
3000
ortak ulus onun sorumluluğunu alır.
13:56
There is also lots of land in Africa
297
836330
3000
Afrika'da yeni şehirlerin kurulabileceği
13:59
where new cities could be built.
298
839330
2000
çok sayıda yer de var.
14:01
This is a picture I took when I was flying along the coast.
299
841330
3000
Bu, deniz kıyısı üzerinden uçarken çektiğim bir resim.
14:04
There are immense stretches of land like this --
300
844330
2000
Bunun gibi uçsuz bucaksız yerler var --
14:06
land where hundreds of millions of people could live.
301
846330
3000
yüz milyonlarca insanın yaşayabileceği yerler.
14:09
Now, if we generalize this and think about
302
849330
2000
Şimdi, eğer bunu genele yayıp,
14:11
not just one or two charter cites, but dozens --
303
851330
3000
sadece bir ya da iki değil düzinelerce pilot şehri düşünürsek --
14:14
cities that will help create places for the
304
854330
4000
gelecek asırda şehirlere taşınacak
14:18
many hundreds of millions, perhaps billions of people
305
858330
3000
yüz milyonlarca, belki de milyarlarca insan için
14:21
who will move to cities in the coming century --
306
861330
2000
alanlar oluşturmaya yardım edecek şehirler --
14:23
is there enough land for them?
307
863330
2000
onlar için yeterince toprak var mı?
14:25
Well, throughout the world, if we look at the lights at night,
308
865330
3000
Dünya boyunca, eğer gece çekilen resimdeki ışıklara bakarsak,
14:28
the one thing that's misleading is that, visually, it looks
309
868330
2000
bizi yanıltan tek şey, görsel olarak, dünyanın büyük bir
14:30
like most of the world is already built out.
310
870330
2000
bölümünün zaten inşa edilmiş gibi görünüyor olması.
14:32
So let me show you why that's wrong.
311
872330
3000
Size bunun neden yanlış olduğunu gösteriyim.
14:35
Take this representation of all of the land.
312
875330
2000
Dünyadaki karanın tümünün gösterildiği bu tabloya bakın.
14:37
Turn it into a square that stands for
313
877330
2000
Dünya üzerindeki ekilebilir tüm toprağı
14:39
all the arable land on Earth.
314
879330
2000
temsil eden bir kareye dönüştürün.
14:41
And let these dots represent the land that's already taken up
315
881330
2000
Ve bu noktalar, şu an üç milyar insanın yaşadığı şehirler tarafından
14:43
by the cities that three billion people now live in.
316
883330
3000
çoktan kaplanmış olan toprağı temsil etsin.
14:46
If you move the dots down to the bottom of the rectangle
317
886330
3000
Eğer noktaları dikdörtgenin altına taşırsanız,
14:49
you can see that the cities for the existing three billion urban residents
318
889330
4000
kentsel yaşam sürdüren mevcut üç milyar insanın yaşadığı şehirlerin
14:53
take up only three percent of the arable land on earth.
319
893330
4000
dünyada üzerindeki ekilebilir karanın sadece yüzde üçünü oluşturduğunu görebilirsiniz.
14:57
So if we wanted to build cities for another billion people,
320
897330
3000
Yani eğer bir milyar daha insan için şehirler inşa etmek isteseydik,
15:00
they would be dots like this.
321
900330
2000
bunun gibi noktalar olacaktı.
15:02
We'd go from three percent of the arable land, to four percent.
322
902330
3000
Yüzde üçlük ekilebilebilir alandan, yüzde dörde giderdik.
15:05
We'd dramatically reduce the human footprint on Earth
323
905330
4000
İnsanların taşınabileceği daha çok şehir inşa ederek
15:09
by building more cities that people can move to.
324
909330
2000
Dünya'daki insan ayak izini dramatik bir şekilde azaltırdık.
15:11
And if these are cities governed by good rules,
325
911330
3000
Ve eğer bu şehirler iyi kurallar ile yönetilirlerse,
15:14
they can be cities where people are safe from crime,
326
914330
3000
insanların suçtan, hastalıktan ve kötü temizlikten
15:17
safe from disease and bad sanitation,
327
917330
3000
korunacakları, bir işe girme şansına sahip
15:20
where people have a chance to get a job.
328
920330
2000
olacakları alanlar olabilirler.
15:22
They can get basic utilities like electricity.
329
922330
2000
Elektrik gibi temel kamu hizmetlerini alabilirler.
15:24
Their kids can get an education.
330
924330
3000
Çocukları eğitim görebilir.
15:27
So what will it take to get started
331
927330
2000
Peki ilk pilot şehirleri ve
15:29
building the first charter cities,
332
929330
2000
bu modeli çoğaltarak, daha fazlasını
15:31
scaling this so we build many more?
333
931330
2000
kurmaya başlamak için gereken ne?
15:33
It would help to have a manual.
334
933330
2000
Bir kullanım kılavuzu fena olmazdı.
15:35
(Laughter)
335
935330
4000
(Kahkahalar)
15:39
What university professors could do
336
939330
2000
Üniversite profesörleri, bu kılavuza
15:41
is write some details that might go into this manual.
337
941330
4000
girebilecek bazı detayları yazabilirler.
15:45
You wouldn't want to let us run the cities,
338
945330
3000
Şehirleri bizim yönetmemizi ve
15:48
go out and design them.
339
948330
2000
tasarlamamızı istemezsiniz.
15:50
You wouldn't let academics out in the wild. (Laughter)
340
950330
3000
Akademisyenleri başıboş bırakmak istemezsiniz. (Kahkahalar)
15:53
But, you could set us to work thinking about questions like,
341
953330
3000
Ama, bizi şu tarz sorular hakkında düşünmeye itebilirsiniz,
15:56
suppose it isn't just Canada
342
956330
2000
varsayalım ki Raul Castro ile
15:58
that does the deal with Raul Castro.
343
958330
3000
sadece Kanada anlaşma yapmadı.
16:01
Perhaps Brazil comes in as a participant,
344
961330
3000
Belki Brezilya da bir pay sahibi olarak geldi,
16:04
and Spain as well. And perhaps Cuba wants to be
345
964330
2000
İspanya da geldi. Ve belki Küba da dörtlü bir ortaklıkta
16:06
one of the partners in a four-way joint venture.
346
966330
3000
ortaklardan biri olmak istiyor.
16:09
How would we write the treaty to do that?
347
969330
2000
Böyle bir antlaşma nasıl yazarız?
16:11
There is less precedent for that, but that could easily be worked out.
348
971330
3000
O konuda daha az örnek var, ama kolaylıkla çözülebilir.
16:14
How would we finance this?
349
974330
2000
Bunu nasıl finanse ederiz?
16:16
Turns out Singapore and Hong Kong
350
976330
2000
Ortaya çıktı ki Singapur ve Hong Kong gibi şehirler
16:18
are cities that made huge gains
351
978330
2000
başladıklarında sahip oldukları
16:20
on the value of the land that they owned when they got started.
352
980330
3000
toprağın değerinden büyük kazanç çıkarttıkları ortaya çıktı.
16:23
You could use the gains on the value of the land
353
983330
2000
Toprağın değerinden elde edilen kazançları
16:25
to pay for things like the police, the courts,
354
985330
3000
polis, mahkeme gibi şeylerin yanısıra
16:28
but the school system and the health care system too,
355
988330
2000
eğitim ve sağlık sistemini için kullanabilirsiniz.
16:30
which make this a more attractive place to live,
356
990330
3000
Böylece şehir, yaşamak için daha çekici bir yer,
16:33
makes this a place where people have higher incomes --
357
993330
2000
insanların daha yüksek gelire sahip olduğu bir yer haline gelir
16:35
which, incidentally, makes the land more valuable.
358
995330
3000
ve bu da toprağın daha da değerlenmesine sebep olur.
16:38
So the incentives for the people helping to construct this zone
359
998330
3000
Yani insanların bu bölgeyi oluşturma, inşa etme ve temel kuralları
16:41
and build it, and set up the basic rules,
360
1001330
3000
koymaya yardım etmelerini teşvik etmek
16:44
go very much in the right direction.
361
1004330
2000
doğru yönde ilerlemeyi sağlıyor.
16:46
So there are many other details like this.
362
1006330
2000
Bunun gibi başka birçok detay var.
16:48
How could we have buildings that are
363
1008330
2000
iPhone gibi şeyleri biraraya getirdikleri
16:50
low cost and affordable for people who work
364
1010330
2000
ilk işlerinde çalışan insanlar için düşük maliyetli
16:52
in a first job, assembling something like an iPhone,
365
1012330
3000
ve uygun fiyatlı binalara nasıl sahip olabiliriz?
16:55
but make those buildings energy efficient,
366
1015330
2000
Ama aynı zamanda bu binaları enerji tasarruflu
16:57
and make sure that they are safe, so they don't fall down
367
1017330
2000
ve bir depremde ya da kasırgada yıkılmamaları için güvenilir
16:59
in an earthquake or a hurricane.
368
1019330
3000
yapmamız da gerekiyor.
17:02
Many technical details to be worked out,
369
1022330
2000
Çözülmesi gereken birçok teknik detay var,
17:04
but those of us who are already starting to pursue these things
370
1024330
4000
ama bu konuların çoktan peşine düşmeye başlamış
17:08
can already tell that there is no roadblock,
371
1028330
2000
bizim gibi insanlar, gerçekten küresel açıdan
17:10
there's no impediment, other than a failure of imagination,
372
1030330
3000
çift taraflı kazanç sağlayan bir çözümü sunmamızı engelleyecek
17:13
that will keep us from delivering on
373
1033330
2000
hayal gücü eksikliği dışında, önümüzde
17:15
a truly global win-win solution.
374
1035330
5000
hiçbir engel olmadığını söyleyebilir.
17:20
Let me conclude with this picture.
375
1040330
3000
Bu resimle sonuca varmak istiyorum.
17:23
The reason we can be so well off,
376
1043330
2000
Bu kadar iyi durumda olabilmemizin nedeni,
17:25
even though there is so many people on earth,
377
1045330
2000
dünya üzerinde çok sayıda insanın olmasına rağmen,
17:27
is because of the power of ideas.
378
1047330
3000
fikirlerin gücü.
17:30
We can share ideas with other people,
379
1050330
2000
Başka insanlarla fikirlerimizi paylaşabiliriz,
17:32
and when they discover them, they share with us.
380
1052330
2000
ve onlar da yeni fikirler keşfettiklerinde, bizimle paylaşırlar.
17:34
It's not like scarce objects,
381
1054330
2000
Fikirler, sınırlı sayıda bulunan nesneler gibi değildir,
17:36
where sharing means we each get less.
382
1056330
2000
onları paylaşmak, herbirimizin daha az kazanacağı anlamına gelmez.
17:38
When we share ideas we all get more.
383
1058330
3000
Fikirlerimizi paylaştığımızda, hepimiz daha fazla kazanıyoruz.
17:41
When we think about ideas in that way,
384
1061330
2000
Fikirleri bu şekilde düşünürsek,
17:43
we usually think about technologies.
385
1063330
2000
genellikle teknolojileri düşünürüz.
17:45
But there is another class of ideas:
386
1065330
2000
Ama başka bir fikir sınıfı var:
17:47
the rules that govern how we interact with each other;
387
1067330
3000
birbirimizle nasıl iletişim kurduğumuzu yöneten kurallar;
17:50
rules like, let's have a tax system
388
1070330
2000
belirli türde bilgileri ücretsiz veren
17:52
that supports a research university
389
1072330
2000
bilgiyi ücretsiz olarak
17:54
that gives away certain kinds of knowledge for free.
390
1074330
3000
bir vergi sisteminde sahip olma kuralı gibi,
17:57
Let's have a system where we have ownership of land
391
1077330
2000
ya da bir devlet dairesinde kayıtlı olan ve insanların
17:59
that is registered in a government office,
392
1079330
2000
teminat olarak gösterebileceği toprağa
18:01
that people can pledge as collateral.
393
1081330
2000
sahip olduğumuz bir sistem kuralı gibi.
18:03
If we can keep innovating on our space of rules,
394
1083330
2000
Eğer kurallarımızda yenilikler yapmaya devam edebilirsek
18:05
and particularly innovate in the sense
395
1085330
2000
ve özellikle neticede kötü kurallara
18:07
of coming up with rules for changing rules,
396
1087330
2000
takılıp kalmamak için kuralları değiştirecek
18:09
so we don't get stuck with bad rules,
397
1089330
3000
kurallar oluşturma anlamında yenilikler yapabilirsek,
18:12
then we can keep moving progress forward
398
1092330
3000
o zaman gelişmeye devam edebiliriz ve
18:15
and truly make the world a better place,
399
1095330
2000
dünyayı gerçekten daha iyi bir yer haline getirebiliriz,
18:17
so that people like Nelson and his friends
400
1097330
3000
böylece Nelson ve arkadaşları gibi insanlar
18:20
don't have to study any longer under the streetlights. Thank you.
401
1100330
3000
artık sokak lambaları altında ödev yapmak zorunda kalmazlar. Teşekkür ederim.
18:23
(Applause)
402
1103330
2000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7