How to motivate people to do good for others | Erez Yoeli

232,240 views ・ 2018-12-27

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Merve Kolşen Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:13
How can we get people to do more good,
0
13440
3056
İnsanları iyilik yapmaya nasıl yönlendirebiliriz?
00:16
to go to the polls, give to charity, conserve resources,
1
16520
4336
Oy vermeye, bağışta bulunmaya, kaynakları korumaya
00:20
or even to do something as simple as washing their mugs at work
2
20880
3336
ya da en basitinden iş yerinde kendi fincanlarını yıkayarak
00:24
so that the sink isn't always full of dirty dishes?
3
24240
2381
lavabonun kirli bulaşıklarla dolmasını önlemeye?
00:26
(Laughter)
4
26645
2011
(Gülüşmeler)
00:28
(Applause)
5
28680
4336
(Alkış)
00:33
When I first started working on this problem,
6
33040
2136
Bu sorun üzerinde çalışmaya ilk başladığımda
00:35
I collaborated with a power company
7
35200
1896
bir elektrik şirketiyle işbirliği yaptım ve aboneleri bir programa aldım.
00:37
to recruit customers for a program that prevents blackouts
8
37120
3536
Amaç, elektriğin en çok tüketildiği anlarda talebi kısarak
00:40
by reducing energy demand during peaks.
9
40680
2000
kesintileri önlemekti.
00:43
The program is based on a tried-and-true technology.
10
43600
2616
Program, denenmiş ve doğru bir teknoloji üzerine kurulu.
00:46
It's one the Obama administration even called
11
46240
2376
Hatta Obama yönetimi "Amerika'nın elektrik ağının
00:48
"the cornerstone to modernizing America's electrical grid."
12
48640
3120
modernleştirilmesinde bir kilometre taşıdır.'' dedi.
00:52
But, like so many great technological solutions,
13
52880
3496
Her büyük teknolojik çözüm gibi
00:56
it has a key weakness:
14
56400
1440
önemli bir zayıf noktası var:
00:59
people.
15
59760
1200
İnsan.
01:01
People need to sign up.
16
61720
1240
İnsanların katılması şart.
01:04
To try to get people to sign up, the power company sent them a nice letter,
17
64000
3536
Şirket, katılımı artırmak için abonelerine hoş birer yazı göndererek
01:07
told them about all the program's benefits,
18
67560
2016
programın yararlarını anlatmaya çalıştı.
01:09
and it asked them to call into a hotline if they were interested.
19
69600
3056
İlgilenenler için ücretsiz bir çağrı merkezi numarası verdi.
01:12
Those letters went out,
20
72680
1696
Mektuplar gönderildi
01:14
but the phones, they were silent.
21
74400
2760
ama telefonlar sessizdi.
01:18
So when we got involved, we suggested one small change.
22
78080
2760
Sonra biz dâhil olduğumuzda küçük bir değişiklik önerdik.
01:21
Instead of that hotline,
23
81360
1896
Çağrı merkezi yerine,
01:23
we suggested that they use sign-up sheets that they'd post near the mailboxes
24
83280
4616
katılım formlarını abonelerin apartmanlarındaki posta kutularına
01:27
in people's buildings.
25
87920
1240
yapıştırmalarını önerdik.
01:30
This tripled participation.
26
90120
2760
Katılım üç katına çıktı.
01:35
Why?
27
95160
1200
Neden?
01:37
Well, we all know people care deeply about what others think of them,
28
97680
4216
İnsanlar başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğünü çok önemserler.
01:41
that we try to be seen as generous and kind,
29
101920
2656
Dolayısıyla cömert ve nazik görünmeye çalışır.
01:44
and we try to avoid being seen as selfish or a mooch.
30
104600
2720
Bencil veya beleşçi görünmekten kaçınmaya çalışır.
01:48
Whether we are aware of it or not, this is a big part of why people do good,
31
108120
4416
Farkında olalım olmayalım insanlar çoğunlukla bu sebeple iyilik yaparlar.
01:52
and so small changes that give people more credit for doing good,
32
112560
5216
İnsanların iyiliğine daha fazla inancı yansıtan küçük değişiklikler
01:57
those changes can make a really big difference.
33
117800
2336
gerçekten büyük fark yaratabilirler.
02:00
Small changes like switching from a hotline,
34
120160
2896
Küçük değişiklikler,
02:03
where nobody will ever find out about your good deed,
35
123080
3016
örneğin kimsenin iyiliğinizi görmeyeceği çağrı merkezindense
02:06
to a sign-up sheet
36
126120
1736
isminizi görebilecekleri
02:07
where anyone who walks by can see your name.
37
127880
3120
katılım formlarına dönmek gibi.
02:12
In our collaborations with governments, nonprofits, companies,
38
132520
3176
Hükûmetler, STO'lar şirketlerle işbirliği yaparak
02:15
when we're trying to get people to do more good,
39
135720
2816
insanları iyiliğe yönlendirmeye çalışırken
02:18
we harness the power of reputations.
40
138560
2400
itibarın gücünden yararlandık.
02:22
And we have a simple checklist for this.
41
142000
2376
Bunun için basit bir kontrol listemiz var.
02:24
And in fact, you already know the first item on that checklist.
42
144400
3240
Aslında bu kontrol listesindeki ilk maddeyi siz zaten biliyorsunuz.
02:28
It's to increase observability,
43
148960
2296
Gözlenebilirliği artırarak
02:31
to make sure people find out about good deeds.
44
151280
2720
insanların iyi davranışları gördüğünden emin olmak.
02:35
Now, wait a minute, I know some of you are probably thinking,
45
155440
2896
Şimdi, durun bir dakika, bazılarınız şöyle düşünebilir,
02:38
there's no way people here thought,
46
158360
1696
"iyi davranışımdan dolayı takdir edildim
02:40
"Oh, well, now that I'm getting credit for my good deed,
47
160080
2656
ve buna değdi" diye
02:42
now it's totally worth it."
48
162760
1336
düşünecek kimse yoktur.
02:44
And you're right.
49
164120
1456
Haklısınız.
02:45
Usually, people don't.
50
165600
1240
Genellikle düşünmezler.
02:47
Rather, when they're making decisions in private,
51
167760
3056
Özel hayatlarında kararlar verirken bunun yerine
02:50
they worry about their own problems,
52
170840
1736
kendi sorunlarını düşünürler,
02:52
about what to put on the table for dinner or how to pay their bills on time.
53
172600
4136
akşam yemeğinde ne yesek ya da faturalar zamanında nasıl ödenecek gibi.
02:56
But, when we make their decision more observable,
54
176760
3096
Biz bu kararları daha gözlemlenebilir kılarsak
02:59
they start to attend more to the opportunity to do good.
55
179880
3080
iyilik yapma fırsatlarını daha çok yakalarlar.
03:03
In other words, what's so powerful about our approach
56
183760
2816
Bir başka deyişle yaklaşımımızı böyle güçlü kılan,
03:06
is that it could turn on people's existing desire to do good,
57
186600
4856
bu örnekte, elektrik kesintilerinin önlenmesine yardım gibi,
03:11
in this case, to help to prevent a blackout.
58
191480
2080
insanlarda mevcut iyilik arzusunu tetikleyebilmesidir.
03:15
Back to observability.
59
195160
1656
Gözlenebilirliğe dönecek olursak
03:16
I want to give you another example.
60
196840
1856
size başka bir örnek vermek istiyorum.
03:18
This one is from a collaboration
61
198720
1736
Kullanılan oyu arttırmak için
03:20
with a nonprofit that gets out the vote,
62
200480
2376
çalışan bir STO ile işbirliği yaptık.
03:22
and it does this by sending hundreds of thousands of letters every election
63
202880
3576
Bunun için, her seçimden önce seçmenlere
03:26
in order to remind people and try to motivate them to go to the polls.
64
206480
3320
yüz binlerce mektup göndererek onları sandığa çağırıyorlardı.
03:30
We suggested adding the following sentence:
65
210760
2160
Biz, aşağıdaki ifadeyi eklemelerini önerdik:
03:34
"Someone may call you to find out about your experience at the polls."
66
214440
3400
"Biri sizi arayarak oy kullanma deneyiminizi sorabilir."
03:38
This sentence makes it feel more observable when you go to the polls,
67
218520
3400
Bu ifade ile oy kullanımınızın izlendiğini hissedersiniz.
03:43
and it increased the effect of the letter by 50 percent.
68
223040
3040
Bu, mektubun etkisini yüzde 50 artırdı.
03:48
Making the letter more effective reduced the cost of getting an additional vote
69
228680
3736
Mektubun daha etkili olması ise bir oy maliyetini
03:52
from 70 dollars down to about 40 dollars.
70
232440
1960
70 dolardan yaklaşık 40 dolara düşürdü.
03:55
Observability has been used to do things
71
235200
1936
Gözlenebilirlik, daha sık kan bağışı için
03:57
like get people to donate blood more frequently
72
237160
2656
isimlerin yerel gazetelerde çıkması
03:59
by listing the names of donors on local newsletters,
73
239840
2976
veya vergiyi zamanında ödetmek için
04:02
or to pay their taxes on time
74
242840
1640
zamanında ödemeyenlerin
04:05
by listing the names of delinquents on a public website.
75
245440
2816
halka açık bir web sitesinde yayınlanması için kullanılabilir.
04:08
(Laughter)
76
248280
1840
(Gülüşmeler)
04:12
What about this example?
77
252200
1200
Ya şu örneğe ne demeli?
04:14
Toyota got hundreds of thousands of people to buy a more fuel-efficient car
78
254560
4056
Toyota, Prius'u benzersiz kılarak
04:18
by making the Prius so unique ...
79
258640
3616
yüz binlerce insana yakıt tasarruflu bir araç satın aldırdı.
04:22
(Laughter)
80
262280
1600
(Gülüşmeler)
04:24
that their good deed was observable from a mile away.
81
264800
2680
Yaptıkları iyilik bir mil öteden bile görülebiliyor.
04:28
(Laughter)
82
268040
2816
(Gülüşmeler)
04:30
Alright, so observability is great,
83
270880
2375
Pekâlâ, gözlenebilirlik harika
04:33
but we all know, we've all seen
84
273279
3537
fakat hepimiz iyilik yapma fırsatını
04:36
people walk by an opportunity to do good.
85
276840
2160
es geçen insanlar görmüşüzdür.
04:40
They'll see somebody asking for money on the sidewalk
86
280080
3296
Kaldırımda para isteyen birini gördüklerinde
04:43
and they'll pull out their phones and look really busy,
87
283400
2616
telefonlarını çıkarıp çok meşgul görünürler
04:46
or they'll go to the museum and they'll waltz right on by the donation box.
88
286040
3560
veya müzeye gidenler bağış kutusunun etrafından dolaşırlar.
04:50
Imagine it's the holiday season
89
290320
2096
Noel zamanını düşünün,
04:52
and you're going to the supermarket, and there's a Salvation Army volunteer,
90
292440
3696
bir süpermarkete gidiyorsunuz ve orada çanını çalan
bir Kurtuluş Ordusu gönüllüsü var.
04:56
and he's ringing his bell.
91
296160
1256
04:57
A few years ago, researchers in San Diego
92
297440
1976
Birkaç yıl önce San Diego'dan araştırmacılar
04:59
teamed up with a local chapter from the Salvation Army
93
299440
3456
Kurtuluş Ordusu'nun yerel şubesiyle birlikte
05:02
to try to find ways to increase donations.
94
302920
2200
bağışları artırmanın yollarını bulmaya çalıştılar.
05:06
What they found was kind of funny.
95
306240
1620
Komik bir sonuca ulaştılar.
05:08
When the volunteer stood in front of just one door,
96
308680
2400
Gönüllü bir kapının önünde durduğunda
05:12
people would avoid giving by going out the other door.
97
312040
2560
insanlar bağış yapmamak için başka kapıdan çıkıyorlardı.
05:16
Why?
98
316880
1200
Neden?
05:19
Well, because they can always claim, "Oh, I didn't see the volunteer,"
99
319080
3696
Çünkü her zaman "ben gönüllüyü görmedim ki"
05:22
or, "I wanted to get something from over there,"
100
322800
2256
veya "oradan bir şey alacaktım"
05:25
or, "That's where my car is."
101
325080
1400
veya "arabam orada" diyebilecekler.
05:27
In other words, there's lots of excuses.
102
327560
1920
Yani bir sürü mazeret.
05:30
And that brings us to the second item on our checklist:
103
330640
2976
Bu bizi kontrol listemizdeki ikinci maddeye getiriyor:
05:33
to eliminate excuses.
104
333640
1720
Mazeretleri ortadan kaldır.
05:36
In the case of the Salvation Army,
105
336800
1656
Kurtuluş Ordusu durumunda,
05:38
eliminating excuses just means standing in front of both doors,
106
338480
3256
mazeretleri ortadan kaldırmak gönüllülerin iki kapı önünde de durmaları.
05:41
and sure enough, when they did this,
107
341760
2056
Bunu yaparlarsa
05:43
donations rose.
108
343840
1200
bağışlar kesin artacaktı.
05:47
But that's when things got kind of funny,
109
347280
2176
Fakat işler komikken
05:49
even funnier.
110
349480
1200
daha da komikleşti.
05:51
The researchers were out in the parking lot,
111
351960
2536
Araştırmacılar park yerinde durup
05:54
and they were counting people as they came in and out of the store,
112
354520
3176
mağazaya giren çıkanları sayarken bir şey dikkatlerini çekti.
05:57
and they noticed that when the volunteers stood in front of both doors,
113
357720
3816
Gönüllüler iki kapı önünde de durunca
06:01
people stopped coming out of the store at all.
114
361560
2176
insanlar mağazadan hiç çıkmaz oldu.
06:03
(Laughter)
115
363760
3056
(Gülüşmeler)
06:06
Obviously, they were surprised by this, so they decided to look into it further,
116
366840
4136
Tabii ki şaşırdılar ve daha fazla araştırmaya karar verdiler.
06:11
and that's when they found that there was actually a third, smaller utility door
117
371000
5096
Gördüler ki üçüncü bir kapı, geri dönüşümün alınmasında kullanılan
06:16
usually used to take out the recycling --
118
376120
1976
daha küçük bir servis kapısı var.
06:18
(Laughter)
119
378120
1536
(Gülüşmeler)
06:19
and now people were going out that door in order to avoid the volunteers.
120
379680
3496
İnsanlar gönüllülerden kaçmak için bu kapıyı kullanmaktaydılar.
06:23
(Laughter)
121
383200
2360
(Gülüşmeler)
06:26
This teaches us an important lesson though.
122
386320
2320
Yine de bu bize önemli bir ders verdi.
06:30
When we're trying to eliminate excuses, we need to be very thorough,
123
390480
3536
Biz mazeretleri ortadan kaldırmaya çalışırken daha azimli olmalıyız.
06:34
because people are really creative in making them.
124
394040
2376
Çünkü insanlar bu konuda çok yaratıcı.
06:36
(Laughter)
125
396440
2200
(Gülüşmeler)
06:41
Alright, I want to switch to a setting
126
401760
1856
Pekâlâ, mazeretlerin
06:43
where excuses can have deadly consequences.
127
403640
2200
ölümcül sonuçlar doğurduğu bir örneğe geçelim.
06:48
What if I told you that the world's deadliest infectious disease has a cure,
128
408160
3720
Size desem ki dünyadaki en ölümcül hastalığın bir tedavisi var.
06:52
in fact, that it's had one for 70 years,
129
412960
2936
Aslında 70 yıldır var.
06:55
a good one, one that works almost every time?
130
415920
2200
Neredeyse her zaman işe yarayan iyi bir tedavi.
06:59
It's incredible, but it's true.
131
419920
1560
İnanılmaz ama doğru.
07:02
The disease is tuberculosis.
132
422400
1976
Bu hastalık tüberküloz.
07:04
It infects some 10 million people a year,
133
424400
2296
Yılda 10 milyon kişi hastalanıyor,
07:06
and it kills almost two million of them.
134
426720
2120
neredeyse iki milyon kişi ölüyor.
07:09
Like the blackout prevention program, we've got the solution.
135
429680
4056
Elektrik kesintisi programında olduğu gibi bir çözümümüz var.
07:13
The problem is people.
136
433760
1240
Sorun, insanlar.
07:16
People need to take their medication
137
436000
1736
İnsanlar iyileşmek için
07:17
so that they're cured,
138
437760
1896
tedavi görmek zorunda ki
07:19
and so that they don't get other people sick.
139
439680
2160
başka insanları da hasta etmesinler.
07:23
For a few years now, we've been collaborating
140
443520
2136
Birkaç yıldır, tedavi gören TB hastalarını
07:25
with a mobile health startup called Keheala
141
445680
2296
destekleyen Keheala adlı
07:28
to support TB patients as they undergo treatment.
142
448000
2680
mobil bir sağlık girişimiyle işbirliği içindeyiz.
07:31
Now, you have to understand, TB treatment, it's really tough.
143
451280
3096
Şimdi anlamak zorundasınız, TB tedavisi gerçekten zordur.
07:34
We're talking about taking a really strong antibiotic
144
454400
2576
En az altı ay boyunca her gün güçlü bir
07:37
every single day for six months or more.
145
457000
2336
antibiyotik almaktan söz ediyoruz.
07:39
That antibiotic is so strong that it will make you feel sick.
146
459360
2896
Bu antibiyotik öylesine güçlü ki hasta hissettiriyor,
07:42
It will make you feel nauseous and dizzy.
147
462280
1976
baş dönmesi ve bulantı yapıyor,
07:44
It will make your pee turn funny colors.
148
464280
1920
idrarınız komik renklere dönüşüyor.
07:46
It's also a problem because you have to go back to the clinic
149
466720
2896
Ayrıca bir sorun daha var ki her hafta kliniğe giderek
07:49
about every week in order to get more pills,
150
469640
2416
ilaçlarınızı almanız gerekiyor.
07:52
and in sub-Saharan Africa or other places where TB is common,
151
472080
3456
Sahra altı Afrika ya da TB'nin yaygın olduğu diğer yerlerde
07:55
now you're talking about going someplace pretty far,
152
475560
2456
zorlu ve yavaş toplu taşıma araçlarıyla
07:58
taking tough and slow public transport,
153
478040
3016
oldukça uzak yerlere, muhtemelen yetersiz bir kliniğe gitmekten
08:01
maybe the clinic is inefficient.
154
481080
2056
söz ediyoruz.
08:03
So now you're talking about taking a half day off of work every week
155
483160
3216
Her hafta yarım gün kaybetme lüksümüz olmayan işten
08:06
from a job you desperately can't afford to lose.
156
486400
2880
izin almaktan söz ediyoruz.
08:09
It's even worse when you consider the fact that there's a terrible stigma,
157
489920
3496
Daha da kötüsü bunun bir utanç kaynağı olduğunu düşünerek
08:13
and you desperately don't want people to find that you have the disease.
158
493440
3416
kimsenin hasta olduğumuzu anlamasını istemiyoruz.
08:16
Some of the toughest stories we hear are actually from women
159
496880
2856
Özellikle aile içi şiddetin yaygın olduğu yerlerde
08:19
who, in these places where domestic violence can be kind of common,
160
499760
3536
kadınlardan bazı kötü haberler dinliyoruz.
08:23
they tell us that they have to hide it from their husbands
161
503320
2736
Bize kliniğe kocalarından gizli
08:26
that they're coming to the clinic.
162
506080
1640
geldiklerini söylüyorlar.
08:29
So it's no surprise that people don't complete treatment.
163
509800
2800
Yani insanların tedaviden kaçmalarına şaşmamak gerek.
08:33
Can our approach really help them?
164
513840
2136
Yaklaşımımız onlara yardımcı olabilir mi?
08:36
Can we really get them to stick it out?
165
516000
1880
Tedaviye devamlarını sağlayabilir miyiz?
08:40
Yeah.
166
520040
1200
Evet.
08:42
Every day, we text patients to remind them to take their medication,
167
522080
4096
Her gün, hastalara mesaj atarak tedavilerini hatırlatıyoruz.
08:46
but if we stopped there,
168
526200
1536
Fakat orada duracak olursak
08:47
there'd be lots of excuses.
169
527760
2056
birçok bahane üreteceklerdir.
08:49
"Well, I didn't see the text."
170
529840
1456
"Mesajı görmedim"
08:51
Or, "You know, I saw the text, but then I totally forgot,
171
531320
2695
"Biliyorum, mesajı gördüm ama tamamen unuttum,
08:54
put the phone down and I just forgot about it."
172
534039
2217
telefonu kapattım ve unuttum"
08:56
Or, "I lent the phone out to my mom."
173
536280
1800
veya "telefonumu anneme vermiştim."
08:59
We have to eliminate these excuses
174
539600
2016
Biz bahaneleri ortadan kaldırmak zorundayız
09:01
and we do that by asking patients
175
541640
2016
ve hastalardan
09:03
to log in and verify that they've taken their medication.
176
543680
2960
giriş yapıp tedavi gördüklerini doğrulamalarını istiyoruz.
09:07
If they don't log in, we text them again.
177
547680
2256
Giriş yapmazlarsa tekrar mesaj atıyoruz.
09:09
If they don't log in, we text them yet again.
178
549960
2096
Yine giriş yapmazlarsa tekrar mesaj atıyoruz.
09:12
If, after three times, they still haven't verified,
179
552880
3216
Üç mesajdan sonra doğrulama yapmazlarsa
destekçilerden oluşan bir ekibe haber veriyoruz.
09:16
we notify a team of supporters
180
556120
1816
09:17
and that team will call and text them
181
557960
2256
Ekip onları tedaviye döndürebilmek için
09:20
to try to get them back on the wagon.
182
560240
1800
arıyor ve mesaj atıyor.
09:22
No excuses.
183
562960
1200
Bahane yok.
09:25
Our approach, which, admittedly, uses all sorts of behavioral techniques,
184
565520
3776
İtiraf edecek olursak yaklaşımımızda her tür davranışsal teknik var.
09:29
including, as you've probably noticed, observability,
185
569320
3216
Örneğin, muhtemelen dikkat etmişsinizdir, gözlenebilirlik.
09:32
it was very effective.
186
572560
1240
Çok etkiliydi.
09:34
Patients without access to our platform
187
574800
2176
Platformumuza erişemeyen hastaların
09:37
were three times more likely not to complete treatment.
188
577000
3160
tedavilerini tamamlamama olasılığı üç kat daha fazla.
09:43
Alright,
189
583520
1376
Pekala,
09:44
you've increased observability,
190
584920
1536
gözlenebilirleriği artırdınız,
09:46
you've eliminated excuses,
191
586480
2216
bahaneleri ortadan kaldırdınız
09:48
but there's still a third thing you need to be aware of.
192
588720
2640
ama yine de farkında olmanız gereken üçüncü bir şey var.
09:52
If you've been to Washington, DC or Japan or London,
193
592800
3256
Washington DC, Japonya veya Londra'da bulunduysanız
09:56
you know that metro riders there
194
596080
1696
oralarda metro yolcularının
09:57
will be very careful to stand on the right-hand side of the escalator
195
597800
3456
yürüyen merdivenin sağında durarak soldan geçişe izin vermek
10:01
so that people can go by on the left.
196
601280
1920
konusundaki hassasiyetini bilirsiniz.
10:04
But unfortunately, not everywhere is that the norm,
197
604160
2376
Ne yazık ki buna başka yerde rastlayamazsınız.
10:06
and there's plenty of places where you can just stand on both sides
198
606560
3176
Birçok yerde yürüyen merdivenin iki yanında da durarak
10:09
and block the escalator.
199
609760
1256
geçişi kapatırsınız.
10:11
Obviously, it's better for others
200
611040
1616
Açıktır ki sağda durup
10:12
when we stand on the right and let them go by,
201
612680
2296
insanlara yol vermek daha iyidir
10:15
but we're only expected to do that some places.
202
615000
2720
ama bazı yerlerde bunu sadece umabiliriz.
10:18
This is a general phenomenon.
203
618720
1416
Bu, genel bir olaydır.
10:20
Sometimes we're expected to do good
204
620160
2056
Bazen iyiyi umarız,
10:22
and sometimes not,
205
622240
1816
bazense ummayız.
10:24
and it means that people are really sensitive to cues
206
624080
3376
Yani, insanların kuyruklara gerçekten hassas olmaları
10:27
that they're expected to do good in a particular situation,
207
627480
2960
belirli bir durumda iyinin onlardan beklenmesi
10:31
which brings us to the third and final item on our checklist:
208
631600
3696
bizi listemizdeki üçüncü ve son maddeye getirir:
10:35
to communicate expectations,
209
635320
1776
Beklentilerini ilet,
10:37
to tell people,
210
637120
1416
insanlara şöyle de:
10:38
"Do the good deed right now."
211
638560
2080
"Şimdi iyi bir şey yapın."
10:42
Here's a simple way to communicate expectations;
212
642680
2256
İşte beklentileri iletmenin basit bir yolu,
10:44
simply tell them, "Hey, everybody else is doing the good deed."
213
644960
3176
onlara şöyle deyin: "Hey, başka herkes iyi davranışı sergiliyor."
10:48
The company Opower sends people in their electricity bill
214
648160
4176
Opower şirketi, elektrik faturasında insanların tüketimini
10:52
a small insert that compares their energy consumption
215
652360
2776
benzer evlere sahip başka insanlarınkiyle
10:55
with that of people with similarly sized homes.
216
655160
3240
kıyaslıyor.
10:59
And when people find out that their neighbors are using less electricity,
217
659000
3456
İnsanlar komşularının daha az elektrik kullandığını görünce
11:02
they start to consume less.
218
662480
1896
daha az harcamaya başlıyorlar.
11:04
That same approach, it's been used to get people to vote or give to charity
219
664400
3656
Aynı yaklaşım insanları oy vermeye veya bağışa, otellerde havlularını
11:08
or even reuse their towels in hotels.
220
668080
2120
tekrar kullanmaya ikna için kullanılıyor.
11:12
What about this one?
221
672240
1200
Şuna ne dersiniz?
11:14
Here's another way to communicate expectations;
222
674240
2496
Beklentilerini iletmenin bir başka yolu,
11:16
simply do it by saying, "Do the good deed" just at the right time.
223
676760
4080
sadece doğru zamanda "İyi olanı yap" deyin.
11:23
What about this one?
224
683840
1200
Ya buna ne dersiniz?
11:26
This ticker reframes
225
686320
2616
Bu ibareyle
11:28
the kind of mundane task of turning off the lights
226
688960
2816
ışıkları söndürmek gibi sıradan bir iş
11:31
and turns it instead into an environmental contribution.
227
691800
2840
çevreye katkı sağlamaya dönüşebilir.
11:36
The bottom line is, lots of different ways to do this,
228
696320
2816
Esas olarak, bunu yapmanın beklentileri iletmenin
11:39
lots of ways to communicate expectations.
229
699160
2056
birçok farklı yolu vardır.
11:41
Just don't forget to do it.
230
701240
1286
Tek yapmanız gereken bunu unutmamaktır.
11:43
And that's it.
231
703320
1296
Ve işte
11:44
That's our checklist.
232
704640
1200
kontrol listemiz.
11:48
Many of you are working on problems with important social consequences,
233
708440
4336
Birçoğunuz önemli sosyal sonuçlara sahip sorunlar üzerinde çalışıyorsunuz
11:52
and sometimes you might need to motivate people to do more good.
234
712800
3400
ve bazen insanları iyiye yönlendirmek zorunda kalabilirsiniz.
11:57
The tools you learned today can help you with this.
235
717520
3016
Burada bugün öğrendiğiniz araçlar size yardımcı olacaktır
12:00
And these tools, they don't require that you raise additional funds
236
720560
3176
ve bu araçlar için paraya
12:03
or that you develop any more fancy technologies.
237
723760
2896
veya yüksek teknolojiler geliştirmeye ihtiyaç yoktur.
12:06
They just require harnessing reputations
238
726680
2776
Tek yapmanız gereken itibarı kullanmak için
12:09
by increasing observability, eliminating excuses
239
729480
3416
gözlenebilirliği artırmak, bahaneleri ortadan kaldırmak
12:12
and communicating expectations.
240
732920
1600
ve beklentilerinizi iletmektir.
12:16
Thank you.
241
736120
1216
Teşekkürler.
12:17
(Applause)
242
737360
4440
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7