Who would the rest of the world vote for in your country's election? | Simon Anholt

Çeviri: Mert İpsala Gözden geçirme: Figen Ergürbüz

Well, as many of you know,

Birçoğunuzun bildiği üzere

the results of the recent election were as follows:

yakın zamanda yapılan seçimin sonuçları şöyleydi:

Hillary Clinton, the Democratic candidate

Demokrat Parti adayı Hillary Clinton

won a landslide victory

genel oyların yüzde 52'sini alarak

with 52 percent of the overall vote.

açık ara farkla kazandı.

Jill Stein, the Green candidate,

Yeşil Parti adayı Jill Stein, yüzde 19 oy alarak

came a distant second, with 19 percent.

büyük bir farkla ikinci oldu.

Donald J. Trump, the Republic candidate,

Cumhuriyetçi Parti adayı Donald J. Trump ise

was hot on her heels with 14 percent,

yüzde 14 ile Hillary Clinton'ı takip etti.

and the remainder of the vote were shared between abstainers

Kalan oylar da Liberteryen Parti adayı Gary Johnson

and Gary Johnson, the Libertarian candidate.

ve çekimserler arasında paylaşıldı.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Now, what parallel universe do you suppose I live in?

Peki, ben hangi paralel evrende yaşıyorum sizce?

Well, I don't live in a parallel universe.

Tabii ki paralel evrende yaşamıyorum.

I live in the world, and that is how the world voted.

Dünyada yaşıyorum ve dünya, oyunu böyle kullandı.

So let me take you back and explain what I mean by that.

Biraz geriye dönüp ne demek istediğimi anlatayım.

In June this year,

Bu yılın Haziran ayında,

I launched something called the Global Vote.

Global Vote adında bir girişim başlattım.

And the Global Vote does exactly what it says on the tin.

Adından anlaşılacağı üzere "küresel oylama" yapmaya yarıyor.

For the first time in history,

Bu uygulama, tarihte ilk kez

it lets anybody, anywhere in the world,

herkesin dünyanın herhangi bir yerindeki bir seçimde

vote in the elections of other people's countries.

oy kullanmasını mümkün kılıyor.

Now, why would you do that?

Peki bunu neden isteyesiniz?

What's the point?

Amacı ne?

Well, let me show you what it looks like.

Size nasıl bir şey olduğunu göstereyim.

You go to a website,

Bir siteye giriyorsunuz,

rather a beautiful website,

bayağı da güzel bir siteye,

and then you select an election.

sonra seçimlerden birini seçiyorsunuz.

Here's a bunch that we've already covered.

Burada şu ana kadar yer verdiğimiz seçimleri görüyorsunuz.

We do about one a month, or thereabouts.

Neredeyse her ay bir seçim yapıyoruz.

So you can see Bulgaria, the United States of America,

Burada Bulgaristan, Amerika Birleşik Devletleri,

Secretary-General of the United Nations,

Birleşmiş Millletler Genel Sekreterliği,

the Brexit referendum at the end there.

en altta da Brexit referandumunu görüyorsunuz.

You select the election that you're interested in,

Buradan ilginizi çeken bir seçimi belirleyip

and you pick the candidates.

adayınızı seçiyorsunuz.

These are the candidates from the recent presidential election

Bunlar, Batı Afrika sahili yakınlarında,

in the tiny island nation of São Tomé and Príncipe,

199.000 nüfuslu küçük bir ada devleti olan

199,000 inhabitants,

São Tomé ve Príncipe'nin yakın zamanda yapılan

off the coast of West Africa.

başkanlık seçimi adayları.

And then you can look at the brief summary of each of those candidates

Sonra bütün adaylar hakkında tarafsız olmasını tüm kalbimle umduğum,

which I dearly hope is very neutral,

bilgilendirici, kısa ve öz

very informative and very succinct.

bir özet sayfasına ulaşabilirsiniz.

And when you've found the one you like, you vote.

Bir adayı beğendiğinizde de oy verebilirsiniz.

These were the candidates

Bunlar da yakın zamandaki

in the recent Icelandic presidential election,

İzlanda başkanlık seçimi adayları.

and that's the way it goes.

Bu şekilde devam ediyor.

So why on earth would you want to vote in another country's election?

Peki, birisi ne diye başka bir ülkenin seçimlerinde oy kullanmak ister ki?

Well, the reason that you wouldn't want to do it,

Size neden istemeyeceğinizi söyleyeyim:

let me reassure you,

Çünkü başka bir ülkenin

is in order to interfere in the democratic processes of another country.

demokratik süreçlerine müdahale etmek istemezsiniz.

That's not the purpose at all.

Amaç kesinlikle bu değildir.

In fact, you can't,

Zaten yapamazsınız da.

because usually what I do is I release the results

Çünkü çoğunlukla sonuçları,

after the electorate in each individual country has already voted,

her ülkenin seçimleri bittikten sonra açıklarım.

so there's no way that we could interfere in that process.

Böylece bu sürece müdahale etme imkânımız olmaz.

But more importantly,

Daha da önemlisi

I'm not particularly interested

ülkelerin iç sorunlarıyla

in the domestic issues of individual countries.

pek ilgilenmiyorum.

That's not what we're voting on.

Biz bunun için oy kullanmıyoruz.

So what Donald J. Trump or Hillary Clinton proposed to do for the Americans

Donald J. Trump ya da Hillary Clinton'ın Amerikalılara vaatleri

is frankly none of our business.

bizi hiç ilgilendirmiyor.

That's something that only the Americans can vote on.

Bu sadece Amerikalıların oyunu etkileyen bir durum.

No, in the global vote, you're only considering one aspect of it,

Hayır. Global Vote'ta konunun yalnızca bir yönü sizi ilgilendirir.

which is what are those leaders going to do for the rest of us?

O da bu liderlerin dünyanın geri kalanı için ne yapacağıdır.

And that's so very important because we live,

Bu oldukça önemli çünkü hepinizin duymaktan bıktığına

as no doubt you're sick of hearing people tell you,

emin olduğum üzere küreselleşmiş, aşırı etkileşim hâlinde,

in a globalized, hyperconnected, massively interdependent world

birbirimize çok bağımlı olduğumuz bir dünyada yaşıyoruz

where the political decisions of people in other countries

ve kim olursak olalım, nerede yaşarsak yaşayalım,

can and will have an impact on our lives

diğer ülkelerdeki insanların politika ile ilgili kararları

no matter who we are, no matter where we live.

bizim hayatımızı etkiliyor.

Like the wings of the butterfly

Tıpki bir kelebeğin Pasifik'in

beating on one side of the Pacific

bir ucunda kanatlarını çırpmasının,

that can apparently create a hurricane on the other side,

diğer uçta fırtınaya sebep olabilmesi gibi...

so it is with the world that we live in today

Bugün yaşadığımız dünya ve politika dünyası da

and the world of politics.

aynen böyle işliyor.

There is no longer a dividing line between domestic and international affairs.

Ulusal ve uluslararası ilişkileri ayıran keskin bir çizgi yok artık.

Any country, no matter how small,

Herhangi bir ülke, ne kadar küçük olursa olsun;

even if it's São Tomé and Príncipe,

São Tomé ve Príncipe olsa bile,

could produce the next Nelson Mandela

bir sonraki Nelson Mandela'yı çıkarabilir.

or the next Stalin.

Ya da bir sonraki Stalin'i.

They could pollute the atmosphere and the oceans, which belong to all of us,

Hepimize ait olan atmosferi ve okyanusları kirletebilir

or they could be responsible and they could help all of us.

veya sorumluluk alabilir ve hepimize yardım edebilirler.

And yet, the system is so strange

Buna rağmen sistem bu küreselleşmiş gerçekliğe

because the system hasn't caught up with this globalized reality.

henüz adapte olamadığı için oldukça garip işliyor.

Only a small number of people are allowed to vote for those leaders,

Etkileri devasa ve neredeyse evrensel olduğu hâlde,

even though their impact is gigantic

bu liderleri sadece ufak bir grup insanın

and almost universal.

seçmesine izin veriliyor.

What number was it?

Kaç kişiydi?

140 million Americans voted

140 milyon Amerikalı oy kullanarak

for the next president of the United States,

ABD'nin bir sonraki başkanını seçti,

and yet, as all of us knows, in a few weeks time,

ancak hepimiz biliyoruz ki birkaç hafta içinde

somebody is going to hand over the nuclear launch codes

birisi nükleer fırlatma kodlarını

to Donald J. Trump.

Donald J. Trump'a verecek.

Now, if that isn't having a potential impact on all of us,

Eğer bunun hepimiz üzerinde potansiyel bir etkisi yoksa

I don't know what is.

neyin var bilmiyorum.

Similarly, the election for the referendum on the Brexit vote,

Benzer şekilde Brexit referandumunda

a small number of millions of British people voted on that,

birkaç milyon Britanyalı oy kullandı

but the outcome of the vote, whichever way it went,

fakat referandumun sonucu ne olursa olsun

would have had a significant impact

dünyadaki onlarca, hatta yüzlerce milyon insanın hayatını

on the lives of tens, hundreds of millions of people around the world.

önemli ölçüde etkileyecekti.

And yet, only a tiny number could vote.

Yine de sadece çok az sayıda kişi oy kullanabildi.

What kind of democracy is that?

Böyle demokrasi olur mu?

Huge decisions that affect all of us

Hepimizi etkileyen önemli kararları

being decided by relatively very small numbers of people.

nispeten az sayıda insan veriyor.

And I don't know about you,

Sizi bilmem ama bana göre

but I don't think that sounds very democratic.

bu pek demokratik değil.

So I'm trying to clear it up.

Ben de bunu düzeltmeye çalışıyorum.

But as I say,

Ancak dediğim gibi

we don't ask about domestic questions.

biz ulusal sorular sormuyoruz.

In fact, I only ever ask two questions of all of the candidates.

Hatta tüm adaylara sadece iki soru soruyorum.

I send them the same two questions every single time.

Onlara her seferinde aynı iki soruyu gönderiyorum.

I say, one,

İlki:

if you get elected, what are you going to do for the rest of us,

Seçilirseniz bizim için, yani dünyadaki yedi milyar insandan

for the remainder of the seven billion who live on this planet?

geriye kalanlar için ne yapacaksınız?

Second question:

İkincisi:

What is your vision for your country's future in the world?

Ülkeniz için dünyanın geleceğine yönelik vizyonunuz nedir?

What role do you see it playing?

Ülkenizin nasıl bir rol oynayacağını düşünüyorsunuz?

Every candidate, I send them those questions.

Her adaya bu soruları gönderiyorum.

They don't all answer. Don't get me wrong.

Yanlış anlamayın, hepsi cevap vermiyor.

I reckon if you're standing

Amerika Birleşik Devletleri'nin bir sonraki başkanı

to become the next president of the United States,

olmaya çalışıyorsanız

you're probably pretty tied up most of the time,

oldukça meşgul olursunuz herhâlde.

so I'm not altogether surprised that they don't all answer, but many do.

Bu yüzden hepsinin cevap vermemesine şaşırmıyorum

ama birçoğu cevap veriyor ve sayı her seferinde artıyor.

More every time.

And some of them do much more than answer.

Bazıları cevap vermekten fazlasını yapıyor.

Some of them answer in the most enthusiastic and most exciting way

Hayal edebileceğiniz en hevesli ve en heyecanlı şekilde

you could imagine.

cevap verenler oluyor.

I just want to say a word here for Saviour Chishimba,

Bu noktada geçtiğimiz Zambiya seçiminde

who was one of the candidates

aday olan Saviour Chishimba hakkında

in the recent Zambian presidential election.

bir şeyler söylemek istiyorum.

His answers to those two questions were basically an 18-page dissertation

Kendisinin bu iki soruya cevabı resmen, Zambiya'nın dünyadaki

on his view of Zambia's potential role in the world

ve uluslararası toplumdaki potansiyel rolüne dair görüşünü anlatan

and in the international community.

18 sayfalık bir tezdi.

I posted it on the website so anybody could read it.

Herkes okuyabilsin diye bunu sitede paylaştım.

Now, Saviour won the global vote,

Saviour küresel oylamayı kazandı

but he didn't win the Zambian election.

ancak Zambiya seçimlerini kaybetti.

So I found myself wondering,

Bu nedenle kendimce

what am I going to do with this extraordinary group of people?

bu sıra dışı insan grubu ile ne yapacağımı düşündüm.

I've got some wonderful people here who won the global vote.

Elimde küresel oylamayı kazanmış harika insanlar var.

Daha hiç tutturamadık bu arada.

We always get it wrong, by the way.

The one that we elect

Bizim seçtiğimiz kişi

is never the person who's elected by the domestic electorate.

hiçbir zaman ulusal seçimi kazanan kişi olmuyor.

That may be partly because we always seem to go for the woman.

Bunun nedeni hep kadınları seçiyor olmamız olabilir.

But I think it may also be a sign

Ancak bu durumun, yerel seçmenin

that the domestic electorate is still thinking very nationally.

hâlâ çok ulusal düşündüğünün bir göstergesi olduğunu düşünüyorum.

They're still thinking very inwardly.

Hâlâ bencilce düşünüyorlar.

They're still asking themselves: What's in it for me? ...

hâlâ "Benim çıkarım ne?" diye düşünüyorlar.

instead of what they should be asking today,

Ancak bunun yerine artık "Bizim çıkarımız ne?"

which is, what's in it for we?

diye sormalılar.

But there you go.

Ancak sonuçlar ortada.

So suggestions, please, not right now,

Önerilere açığım, şimdi değil tabii

but send me an email if you've got an idea

ama bu şanlı mağluplardan oluşan harika ekiple neler yapabileceğimiz

about what we can do with this amazing team of glorious losers.

hakkında bir fikriniz varsa daha sonra bana mail atabilirsiniz.

(Laughter)

We've got Saviour Chishimba, who I mentioned before.

(Kahkahalar)

Elimizde daha önce bahsettiğim Saviour Chishimba,

We've got Halla Tómasdóttir,

İzlanda başkanlık seçimlerinde

who was the runner up in the Icelandic presidential election.

ikinci olan Halla Tómasdóttir var.

Many of you may have seen her amazing talk at TEDWomen

Birçoğunuz birkaç hafta önce onun, TEDWomen'da,

daha çok kadının politikaya atılması gerektiği hakkında

just a few weeks ago

where she spoke about the need for more women to get into politics.

yaptığı harika konuşmayı görmüş olabilirsiniz.

We've got Maria das Neves from São Tomé and Príncipe.

São Tomé ve Príncipe'den Maria das Neves var.

We've got Hillary Clinton.

Hillary Clinton var.

I don't know if she's available.

Uygun mu bilmiyorum gerçi.

We've got Jill Stein.

Jill Stein var.

And we covered also the election

Ayrıca Birleşmiş Milletler'in bir sonraki

for the next Secretary-General of the United Nations.

Genel Sekreteri'nin seçildiği seçime de yer verdik.

We've got the ex-prime minister of New Zealand,

Ekibimize tam uyacak biri olan

who would be a wonderful member of the team.

Yeni Zelanda'nın eski başbakanı var.

So I think maybe those people,

Belki de bu insanlar,

the glorious loser's club, could travel around the world

şanlı mağluplar kulübü, dünyada nerede seçim varsa

wherever there's an election

oraya giderek insanlara

and remind people of the necessity in our modern age

çağımızın gerekliliği olan

biraz diğerlerini de düşünmeyi

of thinking a little bit outwards

and thinking of the international consequences.

ve uluslararası sonuçları düşünmeyi hatırlatabilir.

So what comes next for the global vote?

Peki, Global Vote için sıradaki adım ne?

Well, obviously,

Yani, tabii ki

the Donald and Hillary show is a bit of a difficult one to follow,

Donald ve Hillary çekişmesini takip etmek biraz zor

but there are some other really important elections coming up.

ama yaklaşan diğer birçok önemli seçim var.

Hatta gittikçe çoğalıyor gibiler.

In fact, they seem to be multiplying.

Eminim siz de dünyada bir şeyler döndüğünün farkındasınızdır

There's something going on, I'm sure you've noticed, in the world.

And the next row of elections are all critically important.

ve yaklaşan seçimlerin hepsi hayati önem taşıyor.

In just a few day's time

Sadece birkaç gün içerisinde

we've got the rerun of the Austrian presidential election,

Avusturya başkanlık seçimleri yeniden yapılacak

with the prospect of Norbert Hofer

ve Norbert Hofer'in kullanılan yaygın tabirle

becoming what is commonly described

İkinci Dünya Savaşı'ndan beri Avrupa'daki ilk aşırı sağcı devlet başkanı

as the first far-right head of state in Europe since the Second World War.

olma ihtimali bulunuyor.

Next year we've got Germany,

Önümüzdeki sene Almanya'da,

we've got France,

Fransa'da

we've got presidential elections in Iran

İran'da ve daha birçok yerde

and a dozen others.

başkanlık seçimleri var.

It doesn't get less important.

Seçimler gittikçe daha az önemli olmuyor.

It gets more and more important.

Aksine daha da önemli oluyorlar.

Clearly, the global vote is not a stand-alone project.

Global Vote tabii ki başlı başına bir oluşum değil.

It's not just there on its own.

Tek başına var olmadı.

It has some background.

Bir geçmişi var.

It's part of a project which I launched back in 2014,

2014'te hayata geçirdiğim ve İyi Ülke adını verdiğim

which I call the Good Country.

bir projenin parçası.

The idea of the Good Country is basically very simple.

İyi Ülke'nin ana fikri oldukça basit.

It's my simple diagnosis of what's wrong with the world

Dünyada neyin yanlış gittiğini basitçe ortaya koymak

and how we can fix it.

ve bu sorunlara çözüm aramak.

What's wrong with the world I've already hinted at.

Neyin yanlış gittiğiyle ilgili zaten ipucu verdim.

Basically, we face an enormous and growing number

Esasen devasa, varlığımızı tehdit eden ve sayıları

of gigantic, existential global challenges:

her geçen gün artan küresel zorluklarla karşı karşıyayız:

climate change, human rights abuses,

İklim değişikliği, insan hakları ihlalleri,

mass migration, terrorism, economic chaos, weapons proliferation.

toplu göç, terörizm, ekonomik kaos, silahların yaygınlaşması.

All of these problems which threaten to wipe us out

Bizi yok etme ihtimali taşıyan bütün bu sorunlar

are by their very nature globalized problems.

doğaları gereği küreselleşmiş sorunlardır.

No individual country has the capability of tackling them on its own.

Hiçbir ülkenin, bu sorunlarla kendi başına başa çıkma kapasitesi yoktur.

And so very obviously

Ve şüphesiz,

we have to cooperate and we have to collaborate as nations

bu sorunları çözmek için uluslar olarak iş birliği

if we're going to solve these problems.

ve dayanışma içinde olmalıyız.

It's so obvious, and yet we don't.

Bu çok açık ama yine de bunu yapmıyoruz.

We don't do it nearly often enough.

Yeteri kadar yapmaya yakın bile değiliz.

Most of the time, countries still persist in behaving

Ülkeler çoğu zaman hâlâ

asırlar önce ulus devletlerin ortaya çıkmasından beri süregelen,

as if they were warring, selfish tribes battling against each other,

birbirleriyle sürekli savaş hâlinde olan

much as they have done since the nation-state was invented

bencil kabileler gibi davranma ısrarını sürdürüyor.

hundreds of years ago.

And this has got to change.

Bunun değişmesi gerekiyor.

This is not a change in political systems or a change in ideology.

Bu değişim siyasi sistemlerle ya da ideolojiyle ilgili değil.

This is a change in culture.

Kültürle ilgili.

We, all of us, have to understand

Hepimizin, bencilce düşünmenin

that thinking inwards is not the solution to the world's problems.

dünyanın sorunlarına çözüm olmayacağını anlaması gerekiyor.

We have to learn how to cooperate and collaborate a great deal more

Çok daha fazla iş birliği yapmayı ve dayanışma içinde olmayı öğrenmemiz;

and compete just a tiny bit less.

birazcık daha az rekabet etmemiz gerekiyor.

Otherwise things are going to carry on getting bad

Aksi takdirde işler kötüye gitmeye devam edecek

and they're going to get much worse, much sooner than we anticipate.

ve tahmin ettiğimizden çok daha erken, çok daha beter olacak.

This change will only happen

Bu değişim ancak

if we ordinary people

biz, sıradan insanlar

tell our politicians that things have changed.

politikacılara işlerin değiştiğini söylersek gerçekleşebilir.

We have to tell them that the culture has changed.

Onlara kültürün değiştiğini söylemeliyiz.

We have to tell them that they've got a new mandate.

Onlara yeni bir görevleri olduğunu söylemeliyiz.

The old mandate was very simple and very single:

Eskiden tek bir görevleri vardı ve çok basitti:

if you're in a position of power or authority,

Eğer iktidarda ya da yetkili bir konumdaysanız

you're responsible for your own people and your own tiny slice of territory,

kendi halkınızdan ve size ait ufak bölgeden sorumluydunuz.

İşte bu kadar.

and that's it.

And if in order to do the best thing for your own people,

Ve halkınız için en iyisini yapmak

you screw over everybody else on the planet, that's even better.

dünyadaki diğer herkesi kazıklamanızı gerektiriyorsa daha da iyi.

That's considered to be a bit macho.

Bunun biraz maço bir yanı da var.

Today, I think everybody in a position of power and responsibility

Günümüzde ise iktidardakilerin

has got a dual mandate,

ve yetkililerin çift görevi var.

which says if you're in a position of power and responsibility,

Bu da iktidarda veya yetkili bir konumdaysanız

you're responsible for your own people

hem kendi halkınızdan hem de dünyadaki

and for every single man, woman, child and animal on the planet.

her bir erkek, kadın, çocuk ve hayvandan sorumlusunuz demektir.

You're responsible for your own slice of territory

Kendi ufak bölgenizden,

and for every single square mile of the earth's surface

dünya üzerindeki her kilometrekareden

and the atmosphere above it.

ve atmosferden sorumlusunuz.

And if you don't like that responsibility, you should not be in power.

Eğer bu sorumluluğu istemiyorsanız iktidarda olmamalısınız.

That for me is the rule of the modern age,

Bana göre çağımızın kuralı budur.

and that's the message that we've got to get across to our politicians,

Bu mesajı politikacılara iletmemiz

and show them that that's the way things are done these days.

ve onlara artık işlerin böyle yürüdüğünü göstermemiz gerekiyor.

Otherwise, we're all screwed.

Yoksa hapı yuttuk.

I don't have a problem, actually,

Açıkçası benim Donald Trump'ın

with Donald Trump's credo of "America first."

"Önce Amerika" sloganıyla bir derdim yok.

It seems to me that that's a pretty banal statement

Bana göre bu, politikacıların hep kullandığı

of what politicians have always done and probably should always do.

ve belki de kullanılması gereken bir ifade.

Of course they're elected to represent the interests of their own people.

Politikacılar kendi halkının çıkarlarını temsil etmek için seçiliyorlar.

But what I find so boring and so old-fashioned

Ancak bana oldukça sıkıcı, eski kafalı

and so unimaginative about his take on that

ve yaratıcılıktan yoksun gelen şey

is that America first means everyone else last,

önce Amerika derken diğer herkesi sona atması.

that making America great again means making everybody else small again,

Amerika'yı yeniden harika yapalım derken diğer herkesi yerin dibine sokması.

and it's just not true.

Bu hiç doğru değil.

In my job as a policy advisor over the last 20 years or so,

Politika danışmanı olarak geçirdiğim son 20 yılda

I've seen so many hundreds of examples of policies

ulusal ve uluslararası ihtiyaçları bir araya getiren

that harmonize the international and the domestic needs,

yüzlerce politika örneği gördüm.

and they make better policy.

Açıkçası politikalar bu şekilde daha iyi.

I'm not asking nations to be altruistic or self-sacrificing.

Ülkelerden kendilerini feda etmelerini beklemiyorum.

That would be ridiculous.

Bu çok saçma olurdu.

No nation would ever do that.

Hiçbir ülke bunu yapmaz.

I'm asking them to wake up and understand that we need a new form of governance,

Uyanmalarını ve yeni bir yönetişime olan ihtiyacı görmelerini bekliyorum.

which is possible

Bu iki ihtiyacı bir araya getiren; hem kendi halkımız

and which harmonizes those two needs,

hem de geriye kalan herkes için iyi olacak bir yönetişim

those good for our own people and those good for everybody else.

yaratmak mümkün.

Since the US election and since Brexit

ABD seçimlerinden ve Brexit'ten bu yana,

it's become more and more obvious to me

eski sağ-sol ayrımlarının

that those old distinctions of left wing and right wing

artık bir anlam ifade etmediğini

no longer make sense.

gün geçtikçe daha çok anlıyorum.

They really don't fit the pattern.

Sisteme tam anlamıyla uymuyorlar.

What does seem to matter today

Bugün bir anlam ifade eden şey

is very simple,

oldukça basit.

whether your view of the world is

Dünya görüşünüzde bencilce

that you take comfort from looking inwards and backwards,

ve geçmişe odaklanarak avunmak mı var?

or whether, like me, you find hope in looking forwards and outwards.

Yoksa benim gibi umudu gelecekte ve diğerlerinde mi arıyorsunuz?

That's the new politics.

Siyasetin yeni hâli bu.

That's the new division that is splitting the world right down the middle.

Dünyayı tam ortadan ikiye bölen yeni ayrım bu.

Now, that may sound judgmental, but it's not meant to be.

Kulağa yargılayıcı gelebilir ama niyetim öyle değil.

I don't at all misunderstand

Bencil ve geçmişe takılı olmanın

why so many people find their comfort in looking inwards and backwards.

bu kadar çok insan için neden rahatlatıcı olduğunu anlıyorum.

When times are difficult, when you're short of money,

Zor zamanlarda, para sıkıntınız olduğunda,

when you're feeling insecure and vulnerable,

çaresiz ve savunmasız hissettiğinizde

it's almost a natural human tendency to turn inwards,

insanın kendini düşünmesi oldukça doğal bir şey.

to think of your own needs

Kendi ihtiyaçlarını düşünmek

and to discard everybody else's,

ve diğer herkesinkini göz ardı etmek;

and perhaps to start to imagine that the past was somehow better

belki de geçmişin bugünden veya gelecekte olabileceklerden

than the present or the future could ever be.

daha iyi olduğu düşüncesine kapılmak.

But I happen to believe that that's a dead end.

Ancak bence bu bizi çıkmaza sürüklüyor.

History shows us that it's a dead end.

Tarih bize bunu gösteriyor.

When people turn inwards and turn backwards,

İnsanlar bencilce davranmaya başladığında

human progress becomes reversed

insanlığın gelişimi geriye gidiyor

and things get worse for everybody very quickly indeed.

ve işler herkes için çabucak kötüye gidiyor.

If you're like me

Eğer benim gibiyseniz,

and you believe in forwards and outwards,

geleceğe ve diğerlerine inanıyorsanız,

and you believe that the best thing about humanity is its diversity,

insanlıkla ilgili en iyi şeyin farklılıklarımız olduğuna

and the best thing about globalization

ve küreselleşmenin en iyi yanının

is the way that it stirs up that diversity, that cultural mixture

farklılıkları ve kültürel etkileşimi besleyerek insanlık tarihinde

to make something more creative, more exciting, more productive

daha önce hiç olmadığı kadar yaratıcı, heyecan verici ve üretken

than there's ever been before in human history,

bir şeyler ortaya çıkarması olduğunu düşünüyorsanız

then, my friends, we've got a job on our hands,

o hâlde bize bir görev düşüyor.

because the inwards and backwards brigade

Çünkü benciller ve geçmişe saplanıp kalanlar,

are uniting as never before,

daha önce hiç olmadığı kadar birleşiyor

and that creed of inwards and backwards,

ve insanların temel duygularıyla oynayan

that fear, that anxiety,

korku ve endişeyle

playing on the simplest instincts,

hareket eden bu güruh

is sweeping across the world.

dünyayı kasıp kavuruyor.

Those of us who believe,

Bizim gibi geleceğe

as I believe, in forwards and outwards,

ve diğerlerine inanan insanlar,

we have to get ourselves organized,

bir araya gelip organize olmalıyız

because time is running out very, very quickly.

çünkü zaman hızla azalıyor.

Thank you.

Teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkış)