John Maeda: How art, technology and design inform creative leaders

John Maeda: Sanat, teknoloji ve tasarım, nasıl yaratıcı liderler şekillendirir

180,090 views

2012-10-09 ・ TED


New videos

John Maeda: How art, technology and design inform creative leaders

John Maeda: Sanat, teknoloji ve tasarım, nasıl yaratıcı liderler şekillendirir

180,090 views ・ 2012-10-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Enes Aygün Gözden geçirme: banu yobas
00:15
I have to say that I'm very glad to be here.
1
15508
2403
Burada bulunmaktan çok memnunum.
00:17
I understand we have over 80 countries here,
2
17911
3201
Görülüyor ki burada 80'in üzerinde ülke var;
00:21
so that's a whole new paradigm for me to speak
3
21112
2214
bu ülkelerin tümüne konuşma yapmak, benim için
00:23
to all of these countries.
4
23326
1379
bütünüyle yeni bir unsur.
00:24
In each country, I'm sure you have this thing called
5
24705
1985
Eminin her ülkede söyleyeceğim olgu mevcuttur:
00:26
the parent-teacher conference.
6
26690
2121
veli toplantısı.
00:28
Do you know about the parent-teacher conference?
7
28811
2114
Veli toplantısı nedir bilir misiniz?
00:30
Not the ones for your kids, but the one you had as a child,
8
30925
2400
Çocuklarınızı götürdüğünüz değil, sizin çocukken gittiğinizden bahsediyorum;
00:33
where your parents come to school and your teacher
9
33325
2818
aileleriniz okula gelip öğretmenin onlarla görüşme
00:36
talks to your parents, and it's a little bit awkward.
10
36143
2498
yaptığı yere denir, biraz da ürkütücüdür.
00:38
Well, I remember in third grade, I had this moment
11
38641
3341
Üçüncü sınıftayken, hatırlıyorum da, şöyle bir anım vardı.
00:41
where my father, who never takes off from work,
12
41982
2856
Babam, işinden hiç izin almazdı,
00:44
he's a classical blue collar, a working-class immigrant person,
13
44838
3930
klasik bir fabrika çalışanı ve işçi sınıfından bir göçmendi.
00:48
going to school to see his son, how he's doing,
14
48768
3160
Bir gün, beni ve ne durumda olduğumu görmek için okula geldi.
00:51
and the teacher said to him, he said, "You know,
15
51928
2507
Öğretmenim şöyle demiş: "Aslına bakarsanız,
00:54
John is good at math and art."
16
54435
2275
John matematikte ve sanatta yetenekli."
00:56
And he kind of nodded, you know?
17
56710
2062
Başını onaylar gibi salladı.
00:58
The next day I saw him talking to a customer at our
18
58772
2370
Ertesi gün, babam tofu (soya loru) dükkanımızda bir müşteriyle
01:01
tofu store, and he said, "You know, John's good at math."
19
61142
3795
konuşuyordu ve şöyle dedi: "John matematikte yetenekliymiş."
01:04
(Laughter)
20
64937
3291
(Gülüşmeler)
01:08
And that always stuck with me all my life.
21
68228
2431
Bu hayatım boyunca aklıma takılıp durmuştur.
01:10
Why didn't Dad say art? Why wasn't it okay?
22
70659
2857
Babam neden sanatı da söylemedi? Bunda ne vardı?
01:13
Why? It became a question my entire life, and
23
73516
3406
Neden? Tüm hayatım boyunca bu soru kafamı kurcaladı.
01:16
that's all right, because being good at math meant
24
76922
2917
Pek de bir önemi yoktu; çünkü matematikte iyi olduğum için
01:19
he bought me a computer, and some of you remember
25
79839
3532
bana bilgisayar almıştı; bazılarınız bu bilgisayarı
01:23
this computer, this was my first computer.
26
83371
1849
hatırlayacaktır, ilk bilgisayarım buydu.
01:25
Who had an Apple II? Apple II users, very cool. (Applause)
27
85220
3853
Kimin Apple II'si var? Apple II kullanıcıları, çok güzel. (Alkış)
01:29
As you remember, the Apple II did nothing at all. (Laughter)
28
89073
3254
Hatırlıyorsunuzdur, Apple II'nin hiçbir özelliği yoktu. (Gülüşmeler)
01:32
You'd plug it in, you'd type in it and green text would come out.
29
92327
2261
Fişe takardınız, bir iki şey yazardınız ve yeşil bir metin belirirdi.
01:34
It would say you're wrong most of the time.
30
94588
1557
Çoğu zaman bir şeylerin yanlış olduğunu söylerdi.
01:36
That was the computer we knew.
31
96145
1834
Bu bildiğimiz bir bilgisayardı.
01:37
That computer is a computer that I learned about
32
97979
2641
Bu bilgisayar ise babamın hayali olan
01:40
going to MIT, my father's dream. And at MIT, however,
33
100620
4577
MIT'ye gidişi hayalini öğrendiğim bilgisayardı,
01:45
I learned about the computer at all levels,
34
105197
3246
MIT’de bilgisayarları tüm seviyede kullanmayı öğrendim.
01:48
and after, I went to art school to get away from computers,
35
108443
3680
Sonrasında bilgisayarlardan kurtulmak için
01:52
and I began to think about the computer as more of
36
112123
2238
sanat okuluna gittim ve bilgisayarların düşünmede
01:54
a spiritual space of thinking.
37
114361
2181
daha yararlı olduğunu anlamaya başladım.
01:56
And I was influenced by performance art --
38
116542
2854
Sonrasında sanattan etkilenmeye başladım
01:59
so this is 20 years ago. I made a computer out of people.
39
119396
4235
tabi bu 20 yıl önceydi. İnsanlardan bir bilgisayar yaptım.
02:03
It was called the Human Powered Computer Experiment.
40
123631
3038
Buna Gücünü İnsandan Alan Bilgisayar Deneyi diyordum.
02:06
I have a power manager, mouse driver, memory, etc.,
41
126669
3679
Elimde güç yönetimi, mouse sürücü yazılımı, hafıza gibi bilgisayar parçaları vardı
02:10
and I built this in Kyoto, the old capital of Japan.
42
130348
3787
ve bunu Japonya’nın en eski başkenti Kyoto’da yaptım.
02:14
It's a room broken in two halves.
43
134135
1965
Burası ikiye bölünmüş bir oda.
02:16
I've turned the computer on,
44
136100
2100
Bilgisayarı açtım ve buradaki asistanlar,
02:18
and these assistants are placing a giant floppy disk
45
138200
3553
ellerindeki mukavvadan yapılmış dev disketi
02:21
built out of cardboard, and it's put into the computer.
46
141753
2846
bilgisayara takıyorlar.
02:24
And the floppy disk drive person wears it. (Laughter)
47
144599
4309
Ve tabi ki disket sürücüsü onu giyen kişi. (Gülüşmeler)
02:28
She finds the first sector on the disk, and
48
148908
2517
İlk başta diskin birinci bölgesini buluyor
02:31
takes data off the disk and passes it off to, of course, the bus.
49
151425
5331
ve verileri diskten çıkarıp gönderiyor, elbette ki otobüse.
02:36
So the bus diligently carries the data into the computer
50
156756
3556
Böylece otobüs veriyi özenle bilgisayarın hafızasına,
02:40
to the memory, to the CPU, the VRAM, etc.,
51
160312
3444
oradan işlemciye, oradan da VRAM’e taşır. Bir bilgisayar bu şekilde çalışmaktadır.
02:43
and it's an actual working computer. That's a bus, really. (Laughter)
52
163756
4781
Ayrıca söyleyeyim, o gerçekten bir otobüs. (Gülüşmeler)
02:48
And it looks kind of fast. That's a mouse driver,
53
168537
2477
Biraz hızlı görünüyor.
02:51
where it's XY. (Laughter)
54
171014
1999
Bu bir mouse sürücüsü.
02:53
It looks like it's happening kind of quickly, but it's actually
55
173013
1709
Her ne kadar hızlıymış gibi görünse de aslında çok yavaş bir bilgisayar
02:54
a very slow computer, and when I realized how slow
56
174722
3196
ve bu yavaş bilgisayarın, nasıl olur da hızlı bir bilgisayarla karşılaştırıldığını
02:57
this computer was compared to how fast a computer is,
57
177918
4123
düşünmeye başlayınca, bu durum beni genelde
03:02
it made me wonder about computers and technology in general.
58
182041
4637
bilgisayarlarla ve teknolojiyle ilgilenmeye kadar götürdü.
03:06
And so I'm going to talk today about four things, really.
59
186678
2125
Ve bugün size dört şeyden bahsedeceğim.
03:08
The first three things are about how I've been curious
60
188803
3692
Bahsedeceğim ilk üç şey, teknolojiye,
03:12
about technology, design and art, and how they intersect,
61
192495
3534
tasrıma ve sanata nasıl ilgi duymaya başladığım
03:16
how they overlap, and also a topic that I've taken on
62
196029
2957
ve bunların nasıl kesiştiği, nasıl üst üste geldiği hakkında.
03:18
since four years ago I became the President
63
198986
2261
Ayrıca konu, dört yıldan bu yana dersini aldığım,
03:21
of Rhode Island School of Design: leadership.
64
201247
3573
Rhode Island Tasarım Okulunun başkanı olmamı sağlayan şey: liderlik.
03:24
And I'll talk about how I've looked to combine
65
204820
2717
Ayrıca sizlere bu dört ayrı alanı nasıl bir sentez ve
03:27
these four areas into a kind of a synthesis, a kind of experiment.
66
207537
4635
bir çeşit deney haline getirdiğimden de bahsedeceğim.
03:32
So starting from technology,
67
212172
2635
Öyleyse teknoloji ile başlayalım,
03:34
technology is a wonderful thing.
68
214807
2335
teknoloji muhteşem bir şeydir.
03:37
When that Apple II came out, it really could do nothing.
69
217142
3524
Apple II ilk çıktığında hiçbir şey yapamamıştı.
03:40
It could show text and
70
220666
2470
Yazılar gösterirdi
03:43
after we waited a bit, we had these things called images.
71
223136
3598
ve sonra biraz bekledik ve resimleri görüntüleyebilme ortaya çıktı.
03:46
Remember when images were first possible with a computer,
72
226734
2482
Bilgisayarlarda resim görüntüleyebilme zamanlarını hatırlayın,
03:49
those gorgeous, full-color images?
73
229216
2396
o muhteşem, tam renk fotoğraflar...
03:51
And then after a few years, we got CD-quality sound.
74
231612
3218
Birkaç yıl sonra, CD kalitesinde ses ortaya çıktı.
03:54
It was incredible. You could listen to sound on the computer.
75
234830
2352
Kesinlikle inanılmazdı. Bilgisayarda sesleri dinleyebiliyorduk.
03:57
And then movies, via CD-ROM. It was amazing.
76
237182
3937
Sonrasında CD-ROM aracılığıyla filmler izlenmeye başladı, harikaydı.
04:01
Remember that excitement?
77
241119
2143
Bu heyecanı hatırlıyor musunuz?
04:03
And then the browser appeared. The browser was great,
78
243262
3697
Ardından internet tarayıcısı ortaya çıktı. Tarayıcı güzeldi,
04:06
but the browser was very primitive, very narrow bandwidth.
79
246959
2857
ancak biraz ilkeldi ve çok dar bir bant genişliğine sahipti.
04:09
Text first, then images, we waited,
80
249816
3257
Önce yazılar, sonra resimler, biraz bekledik,
04:13
CD-quality sound over the Net,
81
253073
1796
üzerinden CD kalitesinde sesler,
04:14
then movies over the Internet. Kind of incredible.
82
254869
4644
ardından internetten izlenen filmler. Bir anlamda inanılmaz.
04:19
And then the mobile phone occurred,
83
259513
2870
Daha sonralarda cep telefonları ortaya çıktı.
04:22
text, images, audio, video. And now we have iPhone,
84
262383
5535
Mesajlaşma, resimler, ses ve video vs. Şu anda ise mesajlaşma,
04:27
iPad, Android, with text, video, audio, etc.
85
267918
4124
video ve sesler ile birlikte iPhone, iPad, Android işletim sistemi var.
04:32
You see this little pattern here?
86
272042
2027
Örnek alma şeklini görebiliyor musunuz?
04:34
We're kind of stuck in a loop, perhaps, and this sense
87
274069
3333
Bir anlamda döngüde kalmış gibiyiz, elbette ki bu programlamadan gelen imkan hissi
04:37
of possibility from computing is something I've been
88
277402
2606
bu programlamadan gelen imkan hissi
04:40
questioning for the last 10 or so years,
89
280008
2817
benim de yaklaşık on yıldır cevaplamaya çalıştığım
04:42
and have looked to design, as we understand most things,
90
282825
4214
bir soruydu ve tasarıma baktığımızda, teknolojiyle uyumu
04:47
and to understand design with our technology has been a passion of mine.
91
287039
3888
en büyük zevklerimden biriydi.
04:50
And I have a small experiment to give you a quick design lesson.
92
290927
4756
Şimdi size hızlı bir tasarım dersi vererek bir deney yapmak istiyorum.
04:55
Designers talk about the relationship between form
93
295683
2498
Tasarımcılar biçim ve içerik ile içerik ve biçim
04:58
and content, content and form. Now what does that mean?
94
298181
3341
arasındaki ilişki hakkında konuşurlar. Şimdi, sizce bunun anlamı nedir?
05:01
Well, content is the word up there: fear.
95
301522
2567
Pekala, içeriğimiz ekrandaki kelime: korku.
05:04
It's a four-letter word. It's a kind of a bad feeling word, fear.
96
304089
5071
Beş harfli bir kelime. Bir çeşit kötü hissetme ile ilgili bir kelimedir, korku.
05:09
Fear is set in Light Helvetica, so it's not too stressful,
97
309160
4657
Bu kelimeyi Light Helvetica yazı tipiyle yazarsak pek de korkunç değil,
05:13
and if you set it in Ultra Light Helvetica,
98
313817
2701
eğer Ultra Light Helvetica ile yazarsak,
05:16
it's like, "Oh, fear, who cares?" Right? (Laughter)
99
316518
3938
"Ah, korku mu? Kimin umurunda?" şeklinde görünür. (Gülüşmeler)
05:20
You take the same Ultra Light Helvetica and make it big,
100
320456
2598
Yine aynı yazı tipiyle yazıp, boyutunu büyütürsek,
05:23
and like, whoa, that hurts. Fear.
101
323054
2542
işte şimdi daha korkutucu oldu. Fear (korku).
05:25
So you can see how you change the scale, you change
102
325596
1915
Böylece boyutu değiştirdiğinizde,
05:27
the form. Content is the same, but you feel differently.
103
327511
4308
biçimin nasıl da değiştiğini görebilirsiniz. İçerik aynı ama hissettiğiniz duygular farklı.
05:31
You change the typeface to, like, this typeface,
104
331819
2067
Yazı biçimini bu şekilde değiştirebilirsiniz ve bu biraz komik.
05:33
and it's kind of funny. It's like pirate typeface,
105
333886
2783
Korsanlara özgü bir yazı biçimi gibi,
05:36
like Captain Jack Sparrow typeface. Arr! Fear!
106
336669
2924
Sanki Kaptan Jack Sparrow’un yazı biçimi. Arr! Fear (korku)!
05:39
Like, aww, that's not fearful. That's actually funny.
107
339593
2891
Oo, hiç de korkunç değil, aksine komik.
05:42
Or fear like this, kind of a nightclub typeface. (Laughter)
108
342484
3869
Peki ya böyle, bir çeşit gece kulübü yazısı gibi. (Gülüşmeler)
05:46
Like, we gotta go to Fear. (Laughter)
109
346353
2420
Fear’a gidiyormuşuz gibi. (Gülüşmeler)
05:48
It's, like, amazing, right? (Laughter) (Applause)
110
348773
3013
Muhteşem değil mi? (Gülüşmeler) (Alkış)
05:51
It just changes the same content.
111
351786
2452
Yalnızca aynı içeriği değiştirir.
05:54
Or you make it -- The letters are separated apart,
112
354238
2254
ayrıldılar, Titanik filmindeki güverte gibi bir araya toplandılar
05:56
they're huddled together like on the deck of the Titanic,
113
356492
2188
ve onlar için üzülürsünüz,
05:58
and you feel sorry for the letters, like, I feel the fear.
114
358680
2999
aynı benim korkuyu hissettiğim gibi.
06:01
You feel for them.
115
361679
2185
Hissedersiniz.
06:03
Or you change the typeface to something like this.
116
363864
2134
Ya da bunun gibi bir yazı tipi ile değiştirebilirsiniz.
06:05
It's very classy. It's like that expensive restaurant, Fear.
117
365998
3532
Bu da çok şık oldu. Sanki pahalı bir restaurant ismi gibi, Fear.
06:09
I can never get in there. (Laughter)
118
369530
2286
Gideceğimi pek zannetmiyorum. (Gülüşmeler)
06:11
It's just amazing, Fear. But that's form, content.
119
371816
5286
Muhteşem bir şey bu, Fear. Ancak bu biçim, içerik.
06:17
If you just change one letter in that content,
120
377102
3049
Yalnızca bir harfini değiştirirseniz,
06:20
you get a much better word, much better content: free.
121
380151
3980
daha iyi bir kelime ve içerik elde edersiniz: free (bedava)
06:24
"Free" is a great word. You can serve it almost any way.
122
384131
4368
"Free" güzel bir kelimedir. İstediğiniz gibi kullanabilirsiniz.
06:28
Free bold feels like Mandela free.
123
388499
2595
Kalın ve Mandela yazı tipinde free sizi özgür hissettirir.
06:31
It's like, yes, I can be free.
124
391094
2681
Tıpkı, evet, özgürüm demek gibidir.
06:33
Free even light feels kind of like, ah, I can breathe in free.
125
393775
3272
Daha ince yazılmış bir free tıpkı özgürce nefes alabilirim havası uyandırır.
06:37
It feels great. Or even free spread out,
126
397047
2730
İyi hissettirir. Hatta biraz genişlettiğimizde,
06:39
it's like, ah, I can breathe in free, so easily.
127
399777
3572
özgürce nefes alabilirim ve bu çok basit hissi verir.
06:43
And I can add in a blue gradient and a dove,
128
403349
3207
Mavi bir arka plan ve güvercin eklediğimizde ise
06:46
and I have, like, Don Draper free. (Laughter)
129
406556
2351
Don Draper Free’si elde ederiz. (Gülüşmeler)
06:48
So you see that -- form, content, design, it works that way.
130
408907
3362
Evet, gördüğünüz gibi – biçim, içerik ve dizayn bu şekilde çalışır.
06:52
It's a powerful thing. It's like magic, almost,
131
412269
2433
Çok güçlü bir şey. Tıpkı bir sihir gibi, aynı TED’de
06:54
like the magicians we've seen at TED. It's magic.
132
414702
4286
gördüğümüz sihirbazlar gibi. Büyüleyici.
06:58
Design does that.
133
418988
2287
Dizayn böyledir.
07:01
And I've been curious about how design and technology intersect,
134
421275
3148
Dizaynın ve teknolojinin nasıl birleştiğini merak etmiştim
07:04
and I'm going to show you some old work I never really
135
424423
1469
ve bu nedenle yalnızca bir defaya mahsus
07:05
show anymore, to give you a sense of what I used to do.
136
425892
3288
sizlere nasıl kullandığımı anlatmak adına bazı eski çalışmalarımı sunacağım.
07:09
So -- yeah.
137
429180
2626
Evet, başlıyorum.
07:11
So I made a lot of work in the '90s.
138
431806
3191
90’lı yıllarda birçok çalışma yaptım.
07:14
This was a square that responds to sound.
139
434997
3296
Bu gördüğünüz şey sese duyarlı bir kare.
07:18
People ask me why I made that. It's not clear. (Laughter)
140
438293
3426
Birçok kişi neden böyle birşey yaptığımı sordu ancak bunu ben de bilmiyorum. (Gülüşmeler)
07:21
But I thought it'd be neat for the square
141
441719
5716
Ancak sese karşı duyarlı bir kare yapmanın iyi olduğunu düşündüm
07:27
to respond to me, and my kids were small then,
142
447435
5056
ve çocuklarım o zaman ufaklardı. “Aaahh” diye bağırarak
07:32
and my kids would play with these things, like, "Aaah,"
143
452491
2576
bu kareyle oynamayı seviyorlardı.
07:35
you know, they would say, "Daddy, aaah, aaah." You know, like that.
144
455067
2926
“Baba, aaah, aaah” diyerek konuşurlardı.
07:37
We'd go to a computer store, and they'd do the same thing.
145
457993
2385
Bilgisayar mağazasına giderdik ve orada da aynı şeyi yaparlardı.
07:40
And they'd say, "Daddy, why doesn't the computer respond to sound?"
146
460378
3172
Gittiğimizde “Baba, bu bilgisayar neden sese tepki vermiyor ?” derlerdi.
07:43
And it was really at the time I was wondering why doesn't the computer respond to sound?
147
463550
3543
Bunu duyduktan sonra düşündüm ve dedim ki, neden bu bilgisayarlar sese karşı duyarlı değiller?
07:47
So I made this as a kind of an experiment at the time.
148
467093
3219
Böylece ben de bunu bir deney olarak ele almaya başladım.
07:50
And then I spent a lot of time in the space of
149
470312
3184
Ardından etkileşimli bilgisayar grafiği alanında zamanımı
07:53
interactive graphics and things like this, and I stopped doing it because
150
473496
2969
harcamaya başladım ve sonrasında bununla uğraşmayı bıraktım
07:56
my students at MIT got so much better than myself,
151
476465
2712
çünkü MIT’deki öğrencilerim bu konuda benden çok daha iyilerdi.
07:59
so I had to hang up my mouse.
152
479177
1810
Ben de bu yüzden işi bıraktım.
08:00
But in '96, I made my last piece. It was in black and white,
153
480987
3568
Fakat 96 yılında son bir iş daha yaptım. Siyah ve beyaz, tek renkli,
08:04
monochrome, fully monochrome, all in integer mathematics.
154
484555
3227
tamamen renkli, hepsi tamsayı matematiğiydi.
08:07
It's called "Tap, Type, Write."
155
487782
1666
Buna “Tap tap yazı” diyordum.
08:09
It's paying a tribute to the wonderful typewriter
156
489448
3486
Annemin sekreter olduğu zamanlarda
08:12
that my mother used to type on all the time as a legal secretary.
157
492934
4085
kullandığı gibi bir daktiloydu bu.
08:17
It has 10 variations. (Typing noise)
158
497019
2521
Tam 10 farklı çeşiti var. (Daktilo sesi)
08:19
(Typing noise)
159
499540
2129
(Daktilo sesi)
08:21
There's a shift.
160
501669
3373
Buradan da değişiyor.
08:25
Ten variations. This is, like, spin the letter around.
161
505042
4265
On çeşit. Bunda sanki harfler etrafında dönüyor.
08:29
(Typing noises)
162
509307
3604
(Daktilo sesleri)
08:32
This is, like, a ring of letters. (Typing noises)
163
512911
6985
Bunda ise harfler yuvarlak oluşturmuş. (Daktilo sesleri)
08:39
This is 20 years old, so it's kind of a --
164
519896
2911
Bu ise 20 yıllık, bir çeşit,
08:42
Let's see, this is —
165
522807
1814
Şuna bakın.
08:44
I love the French film "The Red Balloon."
166
524621
2116
Fransız yapımı “The Red Balloon.” filmini severim.
08:46
Great movie, right? I love that movie. So,
167
526737
2258
Güzel filmdir, değil mi? Çok severim o filmi.
08:48
this is sort of like a play on that. (Typing noises) (Typewriter bell)
168
528995
3608
Bu yüzden, bu da biraz onun gibi. (Daktilo sesleri) (Daktilo zili)
08:52
It's peaceful, like that. (Laughter)
169
532603
4130
Bu biraz rahat gibi. (Gülüşmeler)
08:56
I'll show this last one. This is about balance, you know.
170
536733
4167
Bu da sonuncu çeşit. Biraz denge ile ilgili, bilirsiniz.
09:00
It's kind of stressful typing out, so if you
171
540900
1951
Yazmak biraz stresli bir iştir, eğer ki bu klavye çeşidini kullanıyorsanız
09:02
type on this keyboard, you can, like, balance it out.
172
542851
3361
seveceğinizi düşünüyorum, biraz dengelidir.
09:06
(Laughter)
173
546212
2070
(Gülüşmeler)
09:08
If you hit G, life's okay, so I always say,
174
548282
2548
Eğer ki G harfine basarsanız, hayat güzeldir her zaman söylediğim gibi.
09:10
"Hit G, and it's going to be all right.
175
550830
3357
“G’ye bas, herşey düzelecek.”
09:14
Thank you. (Applause)
176
554187
2511
Teşekkür ederim. (Alkış)
09:16
Thank you.
177
556698
2647
Teşekkürler.
09:19
So that was 20 years ago, and
178
559345
3332
Bu 20 yıl önceydi,
09:22
I was always on the periphery of art.
179
562677
4642
ve her zaman sanatla iç içeydim.
09:27
By being President of RISD I've gone deep into art,
180
567319
2350
RISD’in başkanı olmamla beraber sanatta daha da derine indim
09:29
and art is a wonderful thing, fine art, pure art.
181
569669
3659
ve sanat gerçekten muhteşem bir şey, güzel sanatlar, soyut sanatlar…
09:33
You know, when people say, "I don't get art.
182
573328
2804
Duymuşsunuzdur, insanlar “Sanattan anlamıyorum.” derler.
09:36
I don't get it at all." That means art is working, you know?
183
576132
4388
“Ben hiç anlamıyorum.” Bu demektir ki sanat işliyor, çalışıyor.
09:40
It's like, art is supposed to be enigmatic, so when you say,
184
580520
2076
Bu bir anlamda sanatın esrarengiz olduğunu farz etmektir,
09:42
like, "I don't get it," like, oh, that's great. (Laughter)
185
582596
2964
bu nedenle “Anlamıyorum” dediğinizde, bu güzel bir şeydir. (Gülüşmeler)
09:45
Art does that, because art is about asking questions,
186
585560
2632
Sanat böyledir, çünkü sanat soru sormakla alakalıdır,
09:48
questions that may not be answerable.
187
588192
2712
sorular bazen cevapsız da olabilirler.
09:50
At RISD, we have this amazing facility called
188
590904
1928
RISD’de Edna Lawrance Doğa Laboratuarı adında
09:52
the Edna Lawrence Nature Lab. It has 80,000 samples
189
592832
3670
muhteşem bir tesisimiz var. İçinde yaklaşık 80.000 kadar
09:56
of animal, bone, mineral, plants.
190
596502
3581
hayvan, kemik, mineral ve bitki numuneleri barındırıyor.
10:00
You know, in Rhode Island, if an animal gets hit on the road,
191
600083
2710
Bilirsiniz, Rhode Island’da eğer bir hayvana araba çarpmışsa
10:02
they call us up and we pick it up and stuff it.
192
602793
3174
bizi ararlar ve biz de gelip onu alır, doldururuz.
10:05
And why do we have this facility?
193
605967
2541
Peki neden böyle bir tesisimiz var?
10:08
Because at RISD, you have to look at the actual animal,
194
608508
3443
Çünkü RISD’de gerçek hayvanlara ve objelere bakmak,
10:11
the object, to understand its volume, to perceive it.
195
611951
2880
hacmini anlamak ve algılamak zorundasınızdır.
10:14
At RISD, you're not allowed to draw from an image.
196
614831
2712
RISD’de resimlerden yararlanmanıza izin verilmez.
10:17
And many people ask me, John, couldn't you just
197
617543
1665
Ve birçok insan bana bunu neden dijitalleştirmediğimi sordu.
10:19
digitize all this? Make it all digital? Wouldn't it be better?
198
619208
4128
Tümünü dijitale çevirmek mi? Daha iyi olmaz mıydı?
10:23
And I often say, well, there's something good to how things
199
623336
2942
Ben de genel olarak bir şeylerin normali nasılsa
10:26
used to be done. There's something very different about it,
200
626278
3665
o şekilde iyidir derim. Hatta bu dönemde bile,
10:29
something we should figure out what is good about
201
629943
2326
nasıl yaptığımız konusunda nelerin
10:32
how we did it, even in this new era.
202
632269
3077
iyi olduğunu anlayacağımız şeyler var.
10:35
And I have a good friend, he's a new media artist named
203
635346
2891
Yeni ortam sanatçısı olan bir arkadaşım var, ismi Tota Hasegawa.
10:38
Tota Hasegawa. He's based in London, no, actually it's in Tokyo,
204
638237
3538
Londra doğumludur, yok hayır aslen Tokyo’ludur
10:41
but when he was based in London, he had a game
205
641775
2102
ama Londra’da olduğu zamanlarda eşiyle birlikte bir oyun oynar.
10:43
with his wife. He would go to antique shops,
206
643877
3291
Birlikte bir antika dükkanlarına giderler ve
10:47
and the game was as such:
207
647168
2147
oyunun tamamen şu şekilde olduğunu anlatıyorlar:
10:49
When we look at an antique we want,
208
649315
2681
Ne zaman antika bir şey görsek hemen onu almak isteriz.
10:51
we'll ask the shopkeeper for the story behind the antique,
209
651996
2847
Mağaza sahibine o antikanın arkasındaki hikayeyi
10:54
and if it's a good story, we'll buy it.
210
654843
1630
sorduğumuz zaman eğer iyi bir hikayesi varsa onu alırız.
10:56
So they'd go to an antique shop, and they'd look at this cup,
211
656473
2241
Bir gün yine antika dükkanına giderler ve bir kupa görürler.
10:58
and they'd say, "Tell us about this cup."
212
658714
1329
Ardından bu kupa hakkında bir şeyler söylemesini isterler mağaza sahibinden.
11:00
And the shopkeeper would say, "It's old." (Laughter)
213
660043
4104
Ve mağaza sahibi ise “Çok eskidir.” der. (Gülüşmeler)
11:04
"Tell us more." "Oh, it's really old." (Laughter)
214
664147
3724
“Daha fazla bilgi verir misiniz?” “Ah, gerçekten çok eski bir parçadır bu.” (Gülüşmeler)
11:07
And he saw, over and over, the antique's value
215
667871
2546
Sonrasında antikanın değerinin tamamen
11:10
was all about it being old.
216
670417
2663
eski olmasıyla ilgili olduğunu anladı.
11:13
And as a new media artist, he reflected, and said,
217
673080
2509
Bir yeni ortam sanatçısı olarak düşündü ve tüm kariyerini
11:15
you know, I've spent my whole career making new media art.
218
675589
2644
yeni bir medya sanatı yaparak harcadığını söyledi.
11:18
People say, "Wow, your art, what is it?" It's new media.
219
678233
4702
İnsanlar “Vay, senin sanatın mı, nedir o? dediklerinde onlara “Yeni ortam sanatı” diyor.
11:22
And he realized, it isn't about old or new.
220
682935
3038
Ve bunun eski yada yeni olmakla alakalı olmadığını anladı.
11:25
It's about something in between.
221
685973
1514
Bu bir şeylerin arasında.
11:27
It isn't about "old," the dirt, "new," the cloud. It's about what is good.
222
687487
5461
Eski, kirli, yeni olduğu ile ilgili değildir bu. Bu tamamen neyin iyi olduğuyla ilgilidir.
11:32
A combination of the cloud and the dirt is where the action is at.
223
692948
5434
Bulut ve toprağın biraraya geldiği yerde hareket başlar.
11:38
You see it in all interesting art today, in all
224
698382
1984
Bunu artık ilginç olan tüm sanat dallarında
11:40
interesting businesses today. How we combine
225
700366
2019
dallarında ve işlerde görmek mümkün. Bu ikisini
11:42
those two together to make good is very interesting.
226
702385
4289
nasıl birleştirip daha iyi yapacağımız ise çok ilginç.
11:46
So art makes questions, and
227
706674
2771
Pekala, sanat sorular yapar ve liderlik ise
11:49
leadership is something that is asking a lot of questions.
228
709445
4823
çok fazla soru soran bir şeydir.
11:54
We aren't functioning so easily anymore.
229
714268
2002
Artık kolayca çalıştıramıyoruz.
11:56
We aren't a simple authoritarian regime anymore.
230
716270
3128
Artık basit bir otoriter rejim değiliz.
11:59
As an example of authoritarianism, I was in Russia one time
231
719398
3406
Otoriterliğe örnek olarak; bir gün Rusya’da St. Petersburg’da
12:02
traveling in St. Petersburg, at a national monument,
232
722804
2176
seyahat sırasında, ulusal anıtın önünde bir tabela gördüm.
12:04
and I saw this sign that says, "Do Not Walk On The Grass,"
233
724980
3162
Tabela’da “Çimlere basmayınız” yazıyordu ve
12:08
and I thought, oh, I mean, I speak English,
234
728142
1643
İngilizce konuştuğumu düşündüm,
12:09
and you're trying to single me out. That's not fair.
235
729785
2737
bu da demektir ki beni kayırmaya çalışıyorlar. Hiç de adil değil.
12:12
But I found a sign for Russian-speaking people,
236
732522
2874
Fakat sonra Rusça konuşan insanlar için bir tabela gördüm
12:15
and it was the best sign ever to say no.
237
735396
3173
ve şu zamana kadarki en iyi hayır diyen tabelaydı.
12:18
It was like, "No swimming, no hiking, no anything."
238
738569
2724
“Yüzmek yasaktır, yürümek yasaktır, hiçbir şey.”
12:21
My favorite ones are "no plants." Why would you bring a plant to a national monument? I'm not sure.
239
741293
5599
En sevdiğim ise “Çiçekler yasaktır.” Neden ulusal bir anıta çiçek getirilir ki? Emin değilim.
12:26
And also "no love." (Laughter)
240
746892
2273
Tabi ayrıca “Sevişmek yasaktır.” (Gülüşmeler)
12:29
So that is authoritarianism.
241
749165
3553
Öyleyse bu otoriteciliktir.
12:32
And what is that, structurally?
242
752718
2165
Peki yapısal olarak bu nedir?
12:34
It's a hierarchy. We all know that a hierarchy is how we run
243
754883
2750
Hiyerarşi. Hepimiz biliyoruz ki günümüzde hiyerarşi, sistemleri
12:37
many systems today, but as we know, it's been disrupted.
244
757633
3025
nasıl yürüttüğümüzdür, ama bildiğimiz gibi bu artık bozuldu.
12:40
It is now a network instead of a perfect tree.
245
760658
3518
Bu muhteşem bir ağaçtan çok, artık bir ağ.
12:44
It's a heterarchy instead of a hierarchy. And that's kind of awkward.
246
764176
3220
Bu hiyerarşi yerine bir anlamda heterarşidir. Biraz garip.
12:47
And so today, leaders are faced
247
767396
3400
Ve günümüzde liderler, nasıl farklı bir şekilde öncülük etmeleri
12:50
with how to lead differently, I believe.
248
770796
1914
gerektiğiyle karşı karşıyalar, buna inanıyorum.
12:52
This is work I did with my colleague Becky Bermont
249
772710
2230
Bu çalışmayı yaratıcı liderlikten çalışma arkadaşım
12:54
on creative leadership. What can we learn
250
774940
2240
Becky Bermont ile yaptım. Sanatçılardan ve tasarımcılardan
12:57
from artists and designers for how to lead?
251
777180
2425
liderlik anlamında neler öğrenebiliriz?
12:59
Because in many senses, a regular leader loves to avoid mistakes.
252
779605
4005
Çünkü birçok algıda, düzenli bir lider yanlışlardan kaçınmayı sever.
13:03
Someone who's creative actually loves to learn from mistakes.
253
783610
4073
Gerçekten yaratıcı bir insan ise aslında yanlışlardan öğrenmeyi sever.
13:07
A traditional leader is always wanting to be right,
254
787683
3178
Gelenekselci lider ise her zaman doğru olmayı ister,
13:10
whereas a creative leader hopes to be right.
255
790861
4461
halbuki yaratıcı lider doğru olmayı umar.
13:15
And this frame is important today, in this complex,
256
795322
2498
Bu çerçeve günümüzde önemlidir, bu karmaşada, belirsiz bir yerde,
13:17
ambiguous space, and artists and designers have a lot to teach us, I believe.
257
797820
4770
sanatçıların ve tasarımcıların bize öğretecek çok şeyleri olduğuna inanıyorum.
13:22
And I had a show in London recently where my friends
258
802590
3710
Geçenlerde arkadaşlarım beni Londra’ya
13:26
invited me to come to London for four days
259
806300
1877
dört günlüğüne kum havuzunda oturacağım bir şov
13:28
to sit in a sandbox, and I said great.
260
808177
2462
için çağırdılar ve ben de güzel olduğunu düşündüm.
13:30
And so I sat in a sandbox for four days straight,
261
810639
3348
Dört gün boyunca her gün altışar saat kum havuzunda oturdum
13:33
six hours every day, six-minute appointments with anyone in London,
262
813987
3161
Londra'da bulunan kişilerden rastgele biriyle altı dakika süren randevularla geçti
13:37
and that was really bad.
263
817148
2187
Gerçekten çok kötüydü.
13:39
But I would listen to people, hear their issues,
264
819335
3632
Fakat insanları dinleyebildim, onların sorunlarını duydum,
13:42
draw in the sand, try to figure things out,
265
822967
1894
kuma çizdim ve anlamaya çalıştım.
13:44
and it was kind of hard to figure out what I was doing.
266
824861
2543
Ne yaptığımı anlamaya çalışmak ise bir anlamda zordu.
13:47
You know? It's all these one-on-one meetings for like four days.
267
827404
2708
Biliyor musunuz? Yüz yüze yapılan görüşmeler bu dört günü sevmek içindi.
13:50
And it felt kind of like being president, actually.
268
830112
1906
Aslına bakarsanız bu yaptıklarım kendimi bir başkanmış gibi hissettirdi.
13:52
I was like, "Oh, this my job. President. I do a lot of meetings, you know?"
269
832018
2997
Sevmiştim de, “Bu benim işim. Başkanlık. Bir sürü görüşme yapıyorum.”
13:55
And by the end of the experience,
270
835015
1908
Ve tüm bu deneyimlerin sonucunda,
13:56
I realized why I was doing this.
271
836923
2839
bunu neden yaptığımı fark ettim.
13:59
It's because leaders, what we do is we connect
272
839762
4129
Liderler yüzünden, yaptığımız şeyler yalnızca beklenmedik
14:03
improbable connections and hope something will happen,
273
843891
4157
bağlantılar kurmak ve bir şeylerin olmasını beklemektir.
14:08
and in that room I found so many connections
274
848048
1755
Bu odada, Londra boyunca birçok insanla bağlantılar buldum.
14:09
between people across all of London, and so leadership,
275
849803
4320
Böylece liderlik ve insanlara bağlanma,
14:14
connecting people, is the great question today.
276
854123
2637
günümüzün en güzel sorularından biridir.
14:16
Whether you're in the hierarchy or the heterarchy,
277
856760
2257
Hiyerarşı yada heterarşi içinde olmanız farketmez,
14:19
it's a wonderful design challenge.
278
859017
2395
bu tasarım açısından muhteşem bir meydan okumadır
14:21
And one thing I've been doing is doing some research
279
861412
3725
Ve yaptığım şeylerden birisi de,
14:25
on systems that can combine technology and leadership
280
865137
3648
teknoloji ve liderliği, sanat ve tasarı perspektifiyle birleştirerek
14:28
with an art and design perspective.
281
868785
994
bazı araştırmalar yapmaktı.
14:29
Let me show you something I haven't shown anywhere, actually.
282
869779
4273
Size şuana kadar hiçbir yerde gösterilmeyen birkaç şey göstereyim.
14:34
So what this is, is a kind of a sketch, an application sketch
283
874052
2442
Pekala, bu nedir? Bir çeşit taslak, Python’da yazdığım bir başvuru taslağı.
14:36
I wrote in Python. You know how there's Photoshop?
284
876494
2558
Photoshop’un orada nasıl olduğunu bilirsiniz.
14:39
This is called Powershop, and the way it works is
285
879052
4259
da Powershop olarak adlandırılıyor ve bir kuruluşu düşünerek çalışır.
14:43
imagine an organization. You know, the CEO isn't ever
286
883311
3027
Bilirsiniz, bir CEO hiçbir zaman
14:46
at the top. The CEO's at the center of the organization.
287
886338
2282
en üstte değildir. Bir CEO kuruluşun tam merkezindedir.
14:48
There may be different subdivisions in the organization,
288
888620
2219
Belki de kuruluşta farklı alt bölümler olabilir
14:50
and you might want to look into different areas. For instance,
289
890839
2685
ve başka alanlara bakmak istersiniz.
14:53
green are areas doing well, red are areas doing poorly.
290
893524
3502
Mesela, yeşil alanlar iyi, kırmızı alanlar ise daha zayıf.
14:57
You know, how do you, as the leader, scan, connect,
291
897026
2250
Liderlerin nasıl taradığını,
14:59
make things happen? So for instance, you might open up
292
899276
3004
ilişki kurduğunu bilirsiniz.
15:02
a distribution here and find the different subdivisions in there,
293
902280
3150
Mesela bir kuruluş açabilir ve orada
15:05
and know that you know someone in Eco, over here,
294
905430
3711
farklı alt bölümler bulabilirsiniz. Eco’dan birilerini
15:09
and
295
909141
1981
tanıdığınızı düşünün, tam burada, Eco’da.
15:11
these people here are in Eco, the people you might
296
911122
2008
CEO olarak ilişki kuracağınız kişiler,
15:13
engage with as CEO, people going across the hierarchy.
297
913130
4068
hiyerarşiye karşı gelebilirler.
15:17
And part of the challenge of the CEO is to find
298
917198
3085
Bir CEO’nun görevi, bölgeler arası farklı bağlantılar bulmaktır.
15:20
connections across areas, and so you might look in R&D,
299
920283
3459
R&D’ye bakarsınız ve orada iki
15:23
and here you see one person who crosses the two areas
300
923742
3200
ilgi alanının birleştiği insan görürsünüz.
15:26
of interest, and it's a person important to engage.
301
926942
3557
Bu kişi bağlanabileceğiniz önemli bir kişidir.
15:30
So you might want to, for instance, get a heads-up display
302
930499
4036
Mesela bu sayede onlarla nasıl etkileşimde bulunduğuna
15:34
on how you're interacting with them.
303
934535
2599
dair bilgiler alabilirsiniz.
15:37
How many coffees do you have?
304
937134
1579
Kaç fincan kahveniz var?
15:38
How often are you calling them, emailing them?
305
938713
3394
Onları ne sıklıkta arayıp, e-posta atıyorsunuz?
15:42
What is the tenor of their email? How is it working out?
306
942107
2790
E-postanın akışı nasıl? Nasıl işliyor?
15:44
Leaders might be able to use these systems to
307
944897
2362
Liderler bu tarz sistemleri insanları en iyi nasıl düzene sokabilirim
15:47
better regulate how they work inside the heterarchy.
308
947259
2982
ve onları nasıl bir heterarşi içinde çalıştırabilirim diyerek kullanıyorlar.
15:50
You can also imagine using technology like from Luminoso,
309
950241
3427
Hatta Luminoso’dan bu teknolojiyi kullandığınızı hayal edebilirsiniz.
15:53
the guys from Cambridge who were looking at deep
310
953668
2525
Cambridge’den derinlemesine metin analizi yapan kişileri…
15:56
text analysis. What is the tenor of your communications?
311
956193
3229
Sizin iletişiminizin akışı nasıl?
15:59
So these kind of systems, I believe, are important.
312
959422
3453
Bu tarz sistemlerin önemli olduğuna inanıyorum.
16:02
They're targeted social media systems around leaders.
313
962875
2858
Liderlerinin çevresinde sosyal medya sistemlerine hedef oldular.
16:05
And I believe that this kind of perspective will only begin
314
965733
3309
Ayrıca bu yaklaşımdaki bir perspektifin
16:09
to grow as more leaders enter the space of art and design,
315
969042
5307
yalnızca daha fazla liderin sanat ve tasarım alanına
16:14
because art and design lets you think like this,
316
974349
3425
girerse büyüyeceğini düşünüyorum çünkü sanat ve tasarım,
16:17
find different systems like this,
317
977774
1775
bu şekilde düşünmenize izin verir ve bunun gibi farklı sistemler bulur.
16:19
and I've just begun thinking like this,
318
979549
1873
Ben de bu şekilde düşünmeye başladım ve bunları sizlerle
16:21
so I'm glad to share that with you.
319
981422
1933
paylaştığım için de çok mutluyum.
16:23
So in closing, I want to thank all of you
320
983355
3182
Konuşmamı bitirirken de, herkese
16:26
for your attention. Thanks very much. (Applause)
321
986537
4082
ilgisinden dolayı teşekkür ediyorum.
16:30
(Applause)
322
990619
4684
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7