Sherwin Nuland: A meditation on hope

Sherwin Nuland: Umut üzerine

32,389 views ・ 2009-01-26

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Hatice Bayindir Gözden geçirme: yasin alp aluç
00:12
You know, I am so bad at tech
0
12160
5000
Teknoloji konusunda o kadar kötüyüm ki
00:17
that my daughter -- who is now 41 --
1
17160
2000
şu an 41 yaşında olan kızımı
00:19
when she was five, was overheard by me
2
19160
3000
beş yaşındayken arkadaşına benimle
00:22
to say to a friend of hers,
3
22160
2000
ilgili şöyle derken duymuştum:
00:24
If it doesn't bleed when you cut it,
4
24160
2000
Eğer bir şey kestiğinde kanamıyorsa,
00:26
my daddy doesn't understand it.
5
26160
2000
babam kesildiğini anlamaz.
00:28
(Laughter)
6
28160
1000
(Kahkahalar)
00:29
So, the assignment I've been given
7
29160
2000
Dolayısıyla, bana verilen ödev
00:31
may be an insuperable obstacle for me,
8
31160
2000
benim için aşılamaz bir engel gibi
00:33
but I'm certainly going to try.
9
33160
3000
görünse de elimden geleni yapmaya çalışacağım.
00:36
What have I heard
10
36160
2000
Bu geçen dört gün
00:38
during these last four days?
11
38160
3000
boyunca neler duydum?
00:41
This is my third visit to TED.
12
41160
2000
Bu TED'e üçüncü ziyaretim.
00:43
One was to TEDMED, and one, as you've heard,
13
43160
2000
Birinde TEDMED'deydim, birinde de bildiğiniz gibi,
00:45
was a regular TED two years ago.
14
45160
2000
iki yıl önce normal TED'e geldim.
00:47
I've heard what I consider an extraordinary thing
15
47160
3000
Sıradışı olarak nitelendirebileceğim bir şey duydum
00:50
that I've only heard a little bit in the two previous TEDs,
16
50160
4000
bu konunun ancak çok az bir bölümünü önceki iki TED ziyaretimde duymuştum,
00:54
and what that is is an interweaving
17
54160
3000
işte bu, birbiriyle örülmüş
00:57
and an interlarding, an intermixing,
18
57160
3000
iç içe geçmiş
01:00
of a sense of social responsibility
19
60160
3000
bir sosyal sorumluluk bilinci
01:03
in so many of the talks --
20
63160
3000
pek çok konuşmada karşımıza çıkan--
01:06
global responsibility, in fact,
21
66160
3000
aslında küresel bir sorumluluk anlayışı,
01:09
appealing to enlightened self-interest,
22
69160
4000
kişisel çıkardan uzaklaştırmak üzere aydınlatmayı hedefleyen,
01:13
but it goes far beyond enlightened self-interest.
23
73160
4000
hatta bunun da ötesine geçen.
01:17
One of the most impressive things
24
77160
2000
En etkileyici noktalardan biri
01:19
about what some, perhaps 10,
25
79160
3000
belki bir 10 kişinin
01:22
of the speakers have been talking about
26
82160
3000
konuşmasında dile getirdiği,
01:25
is the realization, as you listen to them carefully, that they're not saying:
27
85160
3000
onları dikkatlice dünlediğinizde ortaya çıkan; bu insanlar şunu söylemiyorlar:
01:28
Well, this is what we should do; this is what I would like you to do.
28
88160
3000
İşte bakın yapmamız gereken budur, ya da sizden yapmanızı istediğim budur.
01:31
It's: This is what I have done
29
91160
2000
Diyorlar ki: İşte bu benim yaptığım şey,
01:33
because I'm excited by it,
30
93160
2000
çünkü bunu yapmak beni heyecanlandırıyor,
01:35
because it's a wonderful thing, and it's done something for me
31
95160
3000
çünkü bu harika bir şey ve bunun bana getirileri oldu
01:38
and, of course, it's accomplished a great deal.
32
98160
3000
ve elbette ki çok çok şey kazandırdı.
01:41
It's the old concept, the real Greek concept,
33
101160
3000
Aslında kastedilen eski bir kavram, bir eski Yunan anlayışı olan
01:44
of philanthropy in its original sense:
34
104160
4000
özgün anlamıyla insancıllık, yani:
01:48
phil-anthropy, the love of humankind.
35
108160
3000
insana duyulan sevgi.
01:51
And the only explanation I can have
36
111160
2000
Ve yapabileceğim tek açıklama,
01:53
for some of what you've been hearing in the last four days
37
113160
3000
geçen dört gündür duyduğum bazı şeylerle ilgili olarak,
01:56
is that it arises, in fact, out of a form of love.
38
116160
4000
aslında bunların bir tür sevgiden kaynağını aldığı olur.
02:00
And this gives me enormous hope.
39
120160
3000
Ve işte bu bana inanılmaz büyük bir umut veriyor.
02:03
And hope, of course, is the topic
40
123160
2000
Ve anlaşıldığı üzere,umut
02:05
that I'm supposed to be speaking about,
41
125160
2000
bugün benim hakkında konuşacağım konu;
02:07
which I'd completely forgotten about until I arrived.
42
127160
4000
ancak buraya gelinceye kadar tamamen aklımdan çıkmıştı.
02:11
And when I did, I thought,
43
131160
2000
Hatırladığımda da,
02:13
well, I'd better look this word up in the dictionary.
44
133160
3000
kelimenin anlamı için sözlüğe baksam iyi olur diye düşündüm.
02:16
So, Sarah and I -- my wife -- walked over to the public library,
45
136160
3000
Bunun üzerine, eşim Sarah ile birlikte biraz ilerideki
02:19
which is four blocks away, on Pacific Street, and we got the OED,
46
139160
4000
Pacific Caddesi'ndeki halk kütüphanesine gittik ve OED sözlüğünü aldık,
02:23
and we looked in there, and there are 14 definitions of hope,
47
143160
4000
ve sözlükten baktığımızda umut kelimesinin 14 farklı tanımını gördük.
02:27
none of which really hits you
48
147160
3000
Ancak hiçbiri tam olarak
02:30
between the eyes as being the appropriate one.
49
150160
3000
uygun olan tanım olduğu hissini vermedi.
02:33
And, of course, that makes sense,
50
153160
2000
Aslında bu da anlaşılır bir durum
02:35
because hope is an abstract phenomenon; it's an abstract idea,
51
155160
3000
çünkü umut soyut bir olgu, soyut bir kavramdır;
02:38
it's not a concrete word.
52
158160
3000
somut bir kelime değil umut.
02:41
Well, it reminds me a little bit of surgery.
53
161160
3000
Bu durum bana ameliyatları hatırlatıyor.
02:44
If there's one operation for a disease, you know it works.
54
164160
4000
Bilirsiniz, bir hastalık için tek bir ameliyat varsa o işe yarar.
02:48
If there are 15 operations, you know that none of them work.
55
168160
2000
Ama 15 farklı ameliyat varsa hiçbiri işe yaramaz.
02:50
And that's the way it is with definitions of words.
56
170160
3000
İşte aynı durum kelime tanımlarında da olur.
02:53
If you have appendicitis, they take your appendix out, and you're cured.
57
173160
4000
Apandisitinizde sorun varsa onu alırlar ve böylece tedavi edilirsiniz.
02:57
If you've got reflux oesophagitis, there are 15 procedures,
58
177160
3000
Ama reflü sorununuz varsa, 15 farklı tedavi vardır,
03:00
and Joe Schmo does it one way
59
180160
2000
ve işte Joe Schmo bir yolu tercih eder
03:02
and Will Blow does it another way,
60
182160
2000
Will Blow bir başka yolu,
03:04
and none of them work, and that's the way it is with this word, hope.
61
184160
3000
ancak hiçbiri işe yaramaz; işte umut kelimesinde de aynısı olur.
03:07
They all come down to the idea of an expectation
62
187160
3000
Tüm tanımlar en nihayetinde şu noktada birleşir:
03:10
of something good that is due to happen.
63
190160
3000
iyi bir şey olacak beklentisi.
03:13
And you know what I found out?
64
193160
2000
Ve ne buldum biliyor musunuz?
03:15
The Indo-European root of the word hope
65
195160
3000
Umut kelimesinin Hint-Avrupa dillerindeki kökü
03:18
is a stem, K-E-U --
66
198160
2000
K-E-U şeklinde hecelenen ve
03:20
we would spell it K-E-U; it's pronounced koy --
67
200160
5000
-koy- diye söylenen bir kelimedir,
03:25
and it is the same root from which the word curve comes from.
68
205160
4000
ve aynı kökten kavis, eğri kelimesi de gelir.
03:29
But what it means in the original Indo-European
69
209160
4000
Ancak Hint-Avrupa kökenindeki anlamı,
03:33
is a change in direction, going in a different way.
70
213160
4000
yöndeki bir değişiklik, farklı yönde gitmek demektir.
03:37
And I find that very interesting and very provocative,
71
217160
3000
Ben bu durumu çok ilgi çekici ve etkileyici buluyorum,
03:40
because what you've been hearing in the last couple of days
72
220160
3000
çünkü son birkaç gündür duyduklarınız,
03:43
is the sense of going in different directions:
73
223160
4000
farklı yönlere gitme anlayışı aslında:
03:47
directions that are specific and unique to problems.
74
227160
3000
sorunlara özgü ve birbirinden farklı yönler.
03:50
There are different paradigms.
75
230160
2000
Farklı paradigmalar vardır.
03:52
You've heard that word several times in the last four days,
76
232160
2000
son dört gündür bu kelimeyi birkaç defa duydunuz,
03:54
and everyone's familiar with Kuhnian paradigms.
77
234160
3000
ve zaten herkes Kuhn'ün paradigmalarına aşinadır.
03:57
So, when we think of hope now,
78
237160
2000
Dolayısıyla şimdi biz umut kavramını düşündüğümüzde,
03:59
we have to think of looking in other directions
79
239160
3000
bunu, bakmakta olduğumuz yönlerden farklı yönlere bakmak
04:02
than we have been looking.
80
242160
3000
olarak düşünmeliyiz.
04:05
There's another -- not definition, but description, of hope
81
245160
3000
Bir başka tasviri, tanımdan ziyade tasviri, var umut kelimesinin
04:08
that has always appealed to me, and it was one by Václav Havel
82
248160
4000
bana çok daha fazla hitap eden; Václav Havel'in bir tasviri,
04:12
in his perfectly spectacular book "Breaking the Peace,"
83
252160
4000
olağanüstü kitabı "Sessizliği Bozmak" ta geçen.
04:16
in which he says that hope
84
256160
2000
Ona göre umut,
04:18
does not consist of the expectation that things will
85
258160
3000
her şeyin tam olarak olması gerektiği gibi
04:21
come out exactly right,
86
261160
2000
olması beklentisini içermez;
04:23
but the expectation that they will make sense
87
263160
3000
her nasıl olurlarsa olsunlar
04:26
regardless of how they come out.
88
266160
3000
bir şey ifade edebilmeleri beklentisini içerir.
04:29
I can't tell you how reassured I was
89
269160
3000
Beni ne kadar rahatlattığını anlatamam
04:32
by the very last sentence
90
272160
3000
bir kaç gün önce Dean Kamen'in görkemli sunumundaki
04:35
in that glorious presentation by Dean Kamen a few days ago.
91
275160
5000
şu son cümlenin.
04:40
I wasn't sure I heard it right,
92
280160
2000
Doğru duyduğumdan emin olamadığım için
04:42
so I found him in one of the inter-sessions.
93
282160
4000
oturum arasında onu buldum.
04:46
He was talking to a very large man, but I didn't care.
94
286160
3000
İrice bir adamla konuşuyordu ama umursamadım.
04:49
I interrupted, and I said, "Did you say this?"
95
289160
2000
Konuşmalarını bölerek, "Bunu mu dediniz?" diye sordum.
04:51
He said, "I think so."
96
291160
2000
"Sanırım öyle," dedi.
04:53
So, here's what it is: I'll repeat it.
97
293160
2000
Şimdi aynen tekrarlıyorum:
04:55
"The world will not be saved by the Internet."
98
295160
4000
"Dünyayı Internet kurtarmayacak."
04:59
It's wonderful. Do you know what the world will be saved by?
99
299160
4000
Bu muhteşem bir ifade. Dünyayı neyin kurtaracağını biliyor musunuz?
05:03
I'll tell you. It'll be saved by the human spirit.
100
303160
2000
Size söyleyeyim. Dünyayı insan ruhu kurtaracak.
05:05
And by the human spirit, I don't mean anything divine,
101
305160
3000
İnsan ruhuyla kast ettiğim kutsal bir şey değil,
05:08
I don't mean anything supernatural --
102
308160
2000
doğaüstü bir şeyi de kast etmiyorum--
05:10
certainly not coming from this skeptic.
103
310160
4000
kesinlikle böyle kuşkucu birinden bu tür bir ifade çıkmaz.
05:14
What I mean is this ability
104
314160
2000
Bahsettiğim,
05:16
that each of us has
105
316160
2000
her birimizde olan bu yetenek,
05:18
to be something greater than herself or himself;
106
318160
6000
olduğundan çok daha büyük bir şey olma yeteneği;
05:24
to arise out of our ordinary selves and achieve something
107
324160
4000
kendi sıradan benliğimizden sıyrılarak başlangıçta
05:28
that at the beginning we thought perhaps we were not capable of.
108
328160
4000
yapamayacağımızı sandığımız bir şeyleri başarmak.
05:32
On an elemental level, we have all felt
109
332160
3000
Bu duyguyu hepimiz
05:35
that spirituality at the time of childbirth.
110
335160
3000
çocuk doğumu esnasında hissederiz.
05:38
Some of you have felt it in laboratories;
111
338160
2000
Kiminiz bunu laboratuvarlarda,
05:40
some of you have felt it at the workbench.
112
340160
2000
kiminiz iş tezgahlarında hissettiniz.
05:42
We feel it at concerts.
113
342160
2000
Bunu konserlerde hissederiz.
05:44
I've felt it in the operating room, at the bedside.
114
344160
3000
Ameliyathanede, yatağın başında hissettim ben bunu.
05:47
It is an elevation of us beyond ourselves.
115
347160
3000
Kendimizin ötesinde bir yükselme durumu bu.
05:50
And I think that it's going to be, in time,
116
350160
4000
Ve inanıyorum ki, zamanla,
05:54
the elements of the human spirit that we've been hearing about
117
354160
4000
son bir kaç gündür pek çok konuşmacıdan hakkında parça parça şeyler duyduğumuz
05:58
bit by bit by bit from so many of the speakers in the last few days.
118
358160
5000
insan ruhunun ögeleri bunu oluşturacak.
06:03
And if there's anything that has permeated this room,
119
363160
4000
Ve bu odaya nüfuz eden bir şey varsa,
06:07
it is precisely that.
120
367160
3000
o da tam olarak budur.
06:10
I'm intrigued by
121
370160
3000
Beni çok etkileyen
06:13
a concept that was brought to life
122
373160
3000
bir kavram var;
06:16
in the early part of the 19th century --
123
376160
2000
19. yüzyılın başlarında -
06:18
actually, in the second decade of the 19th century --
124
378160
4000
hatta ikinci 10 yılında-
06:22
by a 27-year-old poet
125
382160
3000
27 yaşında Percy Shelley
06:25
whose name was Percy Shelley.
126
385160
2000
adında bir şair tarafından hayat verilen.
06:27
Now, we all think that Shelley
127
387160
2000
Hepimiz Shelley'i
06:29
obviously is the great romantic poet that he was;
128
389160
3000
önemli bir romantik şair olarak tanıyoruz;
06:32
many of us tend to forget that he wrote
129
392160
5000
ancak çoğumuz onun aynı zamanda
06:37
some perfectly wonderful essays, too,
130
397160
3000
mükemmel makalelerinin de olduğunu unutuyoruz.
06:40
and the most well-remembered essay
131
400160
3000
Kendisinin en çok hatırlanan makalesi
06:43
is one called "A Defence of Poetry."
132
403160
4000
"Şiiri Savunma" dır.
06:47
Now, it's about five, six, seven, eight pages long,
133
407160
3000
Makale yaklaşık beş, altı, yedi, sekiz sayfa uzunluğunda
06:50
and it gets kind of deep and difficult after about the third page,
134
410160
3000
ve yaklaşık üçüncü sayfadan itibaren de derinleşiyor ve anlaşılması güçleşiyor,
06:53
but somewhere on the second page
135
413160
4000
ancak ikinci sayfada bir yerlerde
06:57
he begins talking about the notion
136
417160
4000
"ahlaki hayal gücü" diye adlandırdığı
07:01
that he calls "moral imagination."
137
421160
5000
bir düşünceden bahsetmeye başlıyor.
07:06
And here's what he says, roughly translated:
138
426160
5000
Ve aşağı yukarı şöyle bir şey diyor:
07:11
A man -- generic man --
139
431160
4000
Bir insanın -genel anlamda insandan bahsediyor-
07:15
a man, to be greatly good,
140
435160
3000
çok iyi olması için,
07:18
must imagine clearly.
141
438160
3000
açık ve net olarak hayal etmesi gerekir.
07:21
He must see himself and the world
142
441160
5000
Kendisini ve dünyayı
07:26
through the eyes of another,
143
446160
3000
başkasının hatta başkalarının gözlerinden
07:29
and of many others.
144
449160
3000
görebilmelidir.
07:34
See himself and the world -- not just the world, but see himself.
145
454160
6000
Kendisini ve dünyayı -sadece dünyayı değil kendini de.
07:40
What is it that is expected of us
146
460160
3000
Bizden beklenen nedir
07:43
by the billions of people
147
463160
3000
bu milyarlarca insan tarafından?
07:46
who live in what Laurie Garrett the other day
148
466160
3000
Bu insanlar, önceki gün Laurie Garrett'in
07:49
so appropriately called
149
469160
2000
çok uygun bir tabirle umutsuzluk ve eşitsizlik
07:51
despair and disparity?
150
471160
2000
içinde yaşayanlar diye nitelendirdiği insanlar.
07:53
What is it that they have every right
151
473160
4000
Onların çok haklı olarak
07:57
to ask of us?
152
477160
2000
bizden istedikleri nedir?
07:59
What is it that we have every right to ask of ourselves,
153
479160
4000
Onların çok haklı olarak
08:03
out of our shared humanity and out of the human spirit?
154
483160
5000
ortak insanlığımız ve insan ruhu adına bizden istedikleri nedir?
08:08
Well, you know precisely what it is.
155
488160
3000
Ne olduğunu tam olarak biliyorsunuz.
08:11
There's a great deal of argument
156
491160
2000
Çok fazla tartışma var
08:13
about whether we, as the great nation that we are,
157
493160
4000
büyük bir millet olarak
08:17
should be the policeman of the world,
158
497160
3000
bizim dünyanın polisi, güvenlik teşkilatı olmamız
08:20
the world's constabulary,
159
500160
3000
gerekip gerekmediği konusunda;
08:23
but there should be virtually no argument
160
503160
4000
ancak, hakikaten bizim dünyanın yaralarını
08:27
about whether we should be the world's healer.
161
507160
5000
saran olmamız gerekip gerekmediği konusunda hiç tartışma yok.
08:32
There has certainly been no argument about that
162
512160
3000
Bu konuda kesinlikle hiç tartışma yaşanmadı
08:35
in this room in the past four days.
163
515160
4000
son dört günde bu odada.
08:39
So, if we are to be the world's healer,
164
519160
3000
Dolayısıyla, eğer dünyanın yaralarını saracaksak,
08:42
every disadvantaged person in this world --
165
522160
3000
bu dünyadaki her mağdur insan -
08:45
including in the United States -- becomes our patient.
166
525160
5000
bunlara Amerika'dakiler da dahil- bizim hastamızdır.
08:50
Every disadvantaged nation, and perhaps our own nation,
167
530160
4000
Her mağdur ulus ve belki kendi ulusumuz,
08:54
becomes our patient.
168
534160
3000
hastamız olur.
08:57
So, it's fun to think about the etymology of the word "patient."
169
537160
5000
Bu noktada "hasta" kelimesinin kökenine bakmak ilginç olur:
09:02
It comes initially from the Latin patior, to endure, or to suffer.
170
542160
9000
Kelime ilk olarak Latince'deki dayanmak, acı çekmek anlamına gelen patior'dan geliyor.
09:11
So, you go back to the old Indo-European root again,
171
551160
3000
Yine eski Hint-Avrupa köküne baktığımızda,
09:14
and what do you find? The Indo-European stem is pronounced payen --
172
554160
4000
Hint-Avrupa dilinde payen diye söylenen
09:18
we would spell it P-A-E-N -- and, lo and behold, mirabile dictu,
173
558160
5000
P-A-E-N diye hecelenen bir kelime olduğunu görüyoruz;
09:23
it is the same root as the word compassion comes from, P-A-E-N.
174
563160
6000
ve karşımıza ne çıksa beğenirsiniz, bu kökten merhamet kelimesi de geliyor.
09:29
So, the lesson is very clear. The lesson is that our patient --
175
569160
5000
Yani aslında çıkarılacak ders çok net: hastamız -
09:34
the world, and the disadvantaged of the world --
176
574160
4000
dünya ve mağdur dünya-
09:38
that patient deserves our compassion.
177
578160
5000
merhametimizi hak ediyor.
09:43
But beyond our compassion, and far greater than compassion,
178
583160
3000
Ama merhametimizin ötesinde ve ondan çok daha büyük olan
09:46
is our moral imagination
179
586160
2000
bizim ahlaki hayal gücümüzdür;
09:48
and our identification with each individual
180
588160
4000
ve bizim o dünyada yaşayan
09:52
who lives in that world,
181
592160
3000
her bireyle özdeşleşmemizdir;
09:55
not to think of them as a huge forest,
182
595160
4000
onları büyük bir orman gibi değil,
09:59
but as individual trees.
183
599160
3000
ayrı birer ağaç gibi düşünmemizdir.
10:02
Of course, in this day and age, the trick is not to let each tree
184
602160
4000
Elbette bugün bu çağda, asıl mesele her bir ağacın
10:06
be obscured by that Bush in Washington that can get --
185
606160
4000
araya girebilecek Washington'daki Bush tarafından
10:10
can get in the way.
186
610160
2000
görünmez hale getirilmesine izin vermemektir.
10:12
(Laughter)
187
612160
2000
(Kahkahalar)
10:14
So, here we are.
188
614160
2000
İşte burdayız.
10:16
We are, should be,
189
616160
3000
Biz,
10:19
morally committed to
190
619160
3000
ahlaki açıdan kendimizi
10:22
being the healer of the world.
191
622160
4000
dünyanın yaralarını sarmaya adıyoruz, adamalıyız da.
10:26
And we have had examples over and over and over again --
192
626160
4000
Ve tekrar tekrar duyduk örneklerini --
10:30
you've just heard one in the last 15 minutes --
193
630160
4000
son 15 dakikada bir tanesini dinlediniz--
10:34
of people who have not only had that commitment,
194
634160
4000
bu şekilde kendilerini adamanın yanı sıra
10:38
but had the charisma, the brilliance --
195
638160
2000
o karizmaya ve zekaya sahip insanların örneklerini--
10:40
and I think in this room it's easy to use the word brilliant, my God --
196
640160
4000
ve bence bu odada zeki kelimesini kullanmak çok kolay, Tanrım --
10:44
the brilliance to succeed at least at the beginning
197
644160
4000
başarmak için gereken zeka
10:48
of their quest,
198
648160
2000
en azından arayışlarının başlangıcında
10:50
and who no doubt will continue to succeed,
199
650160
3000
ve kuşkusuz bu insanlar başarmaya devam edecek,
10:53
as long as more and more of us enlist ourselves in their cause.
200
653160
4000
her geçen gün daha çoğumuz onlara katıldıkça.
10:58
Now, if we're talking
201
658160
3000
Şimdi, tıptan
11:01
about medicine,
202
661160
2000
bahsediyorsak,
11:03
and we're talking about healing,
203
663160
3000
ve iyileştirmekten bahsediyorsak,
11:06
I'd like to quote someone who hasn't been quoted.
204
666160
4000
birinin, hiç alıntı yapılmamış birinin sözünü aktarmak istiyorum.
11:10
It seems to me everybody in the world's been quoted here:
205
670160
2000
Burada dünyadaki herkesten alıntı yapıldı gibi geliyor bana:
11:12
Pogo's been quoted;
206
672160
2000
Pogo'dan yapıldı;
11:14
Shakespeare's been quoted backwards, forwards, inside out.
207
674160
4000
Shakespeare'den öyle çok alıntı yapıldı ki ters yüz edildi.
11:18
I would like to quote one of my own household gods.
208
678160
3000
Bilindik bir tanrıdan alıntı yapmak istiyorum.
11:21
I suspect he never really said this,
209
681160
3000
Bunu gerçekten söylediğini hiç sanmıyorum,
11:24
because we don't know what Hippocrates really said,
210
684160
3000
çünkü Hipokrat'ın gerçekte ne dediğini bilmiyoruz,
11:27
but we do know for sure that one of the great Greek physicians
211
687160
3000
ama büyük Yunan hekimlerinden birinin
11:30
said the following,
212
690160
3000
şunu dediğinden eminiz,
11:33
and it has been recorded in one of the books attributed to Hippocrates,
213
693160
3000
ve bu Hipokrat'a atfedilen kitaplardan birinde geçiyor,
11:36
and the book is called "Precepts."
214
696160
2000
ve bu kitabın adı "Temel İlkeler."
11:38
And I'll read you what it is.
215
698160
3000
Şimdi size ne olduğunu okuyorum.
11:41
Remember, I have been talking about,
216
701160
3000
Öz itibariyle insan sevgisi üzerine
11:44
essentially philanthropy:
217
704160
2000
konuştuğumu unutmayın:
11:46
the love of humankind, the individual humankind
218
706160
5000
insanlığa, insanoğluna duyulan sevgi
11:51
and the individual humankind
219
711160
2000
ve bu insanoğlu
11:53
that can bring that kind of love
220
713160
2000
bu türden bir sevgiyi
11:55
translated into action,
221
715160
3000
hayata geçirebilir,
11:58
translated, in some cases, into enlightened self-interest.
222
718160
3000
kimi durumlarda kişisel çıkardan uzak aydınlanmaya ulaştırabilir.
12:01
And here he is, 2,400 years ago:
223
721160
4000
İşte o, iki bin dört yüz yıl önce diyor ki:
12:06
"Where there is love of humankind,
224
726160
4000
"İnsan sevgisinin olduğu yerde,
12:10
there is love of healing."
225
730160
3000
iyileştirme isteği de vardır."
12:13
We have seen that here today
226
733160
3000
Bunu biz bugün burada gördük
12:16
with the sense,
227
736160
2000
duyularımızla
12:18
with the sensitivity --
228
738160
3000
hassasiyetimizle
12:21
and in the last three days,
229
741160
2000
ve son üç gündür
12:23
and with the power of the indomitable human spirit.
230
743160
4000
ve boyun eğmez insan ruhunun gücüyle.
12:27
Thank you very much.
231
747160
2000
Çok teşekkür ederim.
12:29
(Applause)
232
749160
2000
(Alkışlar)

Original video on YouTube.com
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7