Jan Chipchase: The anthropology of mobile phones

Jan Chipchase cep telefonlarımız üzerine

36,723 views ・ 2008-04-14

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ümitcan Altuğ Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:26
I live and work from Tokyo, Japan.
0
26000
3000
Tokyo, Japonya'da yaşıyorum ve çalışıyorum.
00:29
And I specialize in human behavioral research,
1
29000
4000
Uzmanlık alanım insan davranışı araştırmaları,
00:33
and applying what we learn to think about the future in different ways,
2
33000
6000
ve bugünlerde gelecek hakkında ne düşünmeyi öğrendiğimizi uygulayarak
00:39
and to design for that future.
3
39000
2000
bu gelecek için tasarımlar yapmak.
00:41
And you know, to be honest, I've been doing this for seven years,
4
41000
4000
Ve biliyorsunuz, dürüst olmak gerekirse, bu işi yedi senedir yapıyorum,
00:45
and I haven't got a clue what the future is going to be like.
5
45000
2000
ve geleceğin neye benzediği konusunda ipucum bile yok.
00:47
But I've got a pretty good idea
6
47000
2000
Ama insanların gelecekte nasıl
00:49
how people will behave when they get there.
7
49000
3000
davranacakları konusunda fikirlerim var.
00:53
This is my office. It's out there.
8
53000
3000
Bu benim ofisim. Dışarıda bir yer.
00:56
It's not in the lab,
9
56000
2000
Laboratuvarın içinde değil,
00:58
and it's increasingly in places like India, China, Brazil, Africa.
10
58000
6000
ve giderek artan bir şekilde Hindistan, Çin, Brezilya, Afrika gibi yerlerde.
01:07
We live on a planet -- 6.3 billion people.
11
67000
2000
Bir gezegende yaşıyoruz -- 6.3 milyar kişi.
01:10
About three billion people, by the end of this year,
12
70000
2000
Bu yılın sonuna kadar, üç milyar kişinin
01:12
will have cellular connectivity.
13
72000
3000
cep telefonu olacak.
01:15
And it'll take about another two years to connect the next billion after that.
14
75000
5000
Ve iki yıl daha sonra bir milyar kişi buna sahip olacak.
01:20
And I mention this because,
15
80000
2000
Bunu şunun için söylüyorum,
01:22
if we want to design for that future,
16
82000
2000
eğer bu gelecek için tasarlamak istiyorsak,
01:24
we need to figure out what those people are about.
17
84000
2000
bu kitlenin nasıl insanlar olduklarını anlamamız gerekiyor.
01:26
And that's, kind of, where I see what my job is
18
86000
2000
İşte bu, benim ve takımımızın işi
01:28
and what our team's job is.
19
88000
2000
olarak gördüğü şey.
01:31
Our research often starts with a very simple question.
20
91000
3000
Araştırmamız çoğunlukla çok kolay bir soruyla başlar.
01:34
So I'll give you an example. What do you carry?
21
94000
4000
Size bir örnek vereyim: Neleri taşırsınız ?
01:38
If you think of everything in your life that you own,
22
98000
4000
Eğer hayatınızdaki sahip olduğunuz herşeyi düşünürseniz,
01:43
when you walk out that door,
23
103000
2000
o kapıdan çıkarken,
01:45
what do you consider to take with you?
24
105000
2000
yanınıza neleri almayı düşünürsünüz ?
01:47
When you're looking around, what do you consider?
25
107000
3000
Etrafınıza bakarken, neleri dikkate alırsınız ?
01:50
Of that stuff, what do you carry?
26
110000
3000
Bunlardan, yanınızda neleri taşırsınız ?
01:53
And of that stuff, what do you actually use?
27
113000
3000
Ve bunlardan, gerçekten hangilerini kullanırsınız ?
01:56
So this is interesting to us,
28
116000
2000
Bu bizim için ilginç,
01:58
because the conscious and subconscious decision process
29
118000
4000
çünkü bilinç ve bilinçaltı karar verme işlemi
02:02
implies that the stuff that you do take with you and end up using
30
122000
3000
gösteriyor ki yanınıza aldığınız ve sonunda kullandığınız herşeyin,
02:05
has some kind of spiritual, emotional or functional value.
31
125000
3000
bir çeşit ruhsal, duygusal veya fonksiyonel bir değeri var.
02:08
And to put it really bluntly, you know,
32
128000
3000
Ve açıkça söylersek, biliyorsunuz,
02:11
people are willing to pay for stuff that has value, right?
33
131000
3000
insanlar değeri olan şeyler için para öderler, değil mi ?
02:15
So I've probably done about five years' research
34
135000
3000
Ben insanların ne taşıdığına bakarak bu
02:18
looking at what people carry.
35
138000
2000
araştırmayı beş yıl kadar sürdürdüm.
02:20
I go in people's bags. I look in people's pockets, purses.
36
140000
4000
İnsanların çantalarına bakıyorum.Ceplerine, cüzdanlarına bakıyorum.
02:24
I go in their homes. And we do this worldwide,
37
144000
4000
Evlerine gidiyorum, ve bunu tüm dünyada yapıyoruz,
02:28
and we follow them around town with video cameras.
38
148000
3000
ve onları şehirde video kameralarla izliyoruz.
02:31
It's kind of like stalking with permission.
39
151000
2000
Bir nevi izinli sapıklık yapıyoruz.
02:33
And we do all this -- and to go back to the original question,
40
153000
4000
Ve bunları yapıyoruz -- ve asıl soruya dönersek:
02:37
what do people carry?
41
157000
2000
İnsanlar ne taşıyor ?
02:40
And it turns out that people carry a lot of stuff.
42
160000
2000
Ve görünüyor ki insanlar bir sürü şey taşıyor.
02:42
OK, that's fair enough.
43
162000
2000
Tamam. bu yeterli.
02:44
But if you ask people what the three most important things that they carry are --
44
164000
5000
Ama insanlara taşıdıkları en önemli üç şeyin ne olduğunu sorarsanız --
02:49
across cultures and across gender and across contexts --
45
169000
4000
kültürler, cinsiyet ve bağlam farkı olmaksızın --
02:53
most people will say keys, money
46
173000
3000
çoğu insan anahtarlar, para ve
02:56
and, if they own one, a mobile phone.
47
176000
3000
eğer sahiplerse, bir cep telefonu diyeceklerdir.
02:59
And I'm not saying this is a good thing, but this is a thing, right?
48
179000
3000
Ve ben bunu iyi birşey olduğu için söylemiyorum, ama bir şeydir, değil mi ?
03:02
I mean, I couldn't take your phones off you if I wanted to.
49
182000
2000
Yani, sizi telefonlarınızdan istesem de ayıramam.
03:04
You'd probably kick me out, or something.
50
184000
4000
Siz beni muhtemelen dışarı atar ya da başka birşey yapardınız.
03:09
OK, it might seem like an obvious thing
51
189000
3000
Tamam, bir cep telefonu firmasında çalışan
03:12
for someone who works for a mobile phone company to ask.
52
192000
2000
birinin sorması gereken bariz bir şey gibi görünebilir.
03:14
But really, the question is, why? Right?
53
194000
2000
Ama asıl soru neden ? Değil mi ?
03:16
So why are these things so important in our lives?
54
196000
3000
Bu şeyler neden hayatımızda bu kadar önemli ?
03:19
And it turns out, from our research, that it boils down to survival --
55
199000
4000
Bizim araştırmamızdan ortaya çıkıyor ki, bu hayatta kalma ile alakalı --
03:23
survival for us and survival for our loved ones.
56
203000
4000
bizim hayatta kalmamız ve sevdiklerimizin hayatta kalması.
03:27
So, keys provide an access to shelter and warmth --
57
207000
5000
Yani anahtarlar barınağa ve sıcaklığa erişim sağlıyor --
03:32
transport as well, in the U.S. increasingly.
58
212000
2000
taşımaya da, özellikle A.B.D.'de.
03:35
Money is useful for buying food, sustenance,
59
215000
4000
Para yemek ve temel gereksinimleri almak için gereklidir --
03:39
among all its other uses.
60
219000
1000
diğer kullanımları dışında.
03:40
And a mobile phone, it turns out, is a great recovery tool.
61
220000
5000
Ve bir cep telefonu, ortaya çıkıyor ki, mükemmel bir kurtarma aletidir.
03:46
If you prefer this kind of Maslow's hierarchy of needs,
62
226000
3000
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini tercih ederseniz,
03:49
those three objects are very good at supporting
63
229000
3000
bu üç obje Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinin en
03:52
the lowest rungs in Maslow's hierarchy of needs.
64
232000
2000
alttaki basamaklarını desteklemekte çok başarılıdır.
03:55
Yes, they do a whole bunch of other stuff,
65
235000
2000
Evet, bir sürü başka şey de yaparlar, ama
03:57
but they're very good at this.
66
237000
2000
bu konuda çok iyilerdir.
03:59
And in particular, it's the mobile phone's ability
67
239000
4000
Ve özellikle, cep telefonunun yetenekleri sayesinde,
04:03
to allow people to transcend space and time.
68
243000
3000
insanlar uzay ve zamanı aşabiliyorlar.
04:06
And what I mean by that is, you know,
69
246000
2000
Burada söylemek istediğim,
04:08
you can transcend space by simply making a voice call, right?
70
248000
4000
uzayı basit bir sesli görüşme yaparak aşabilirsiniz değil mi ?
04:13
And you can transcend time by sending a message at your convenience,
71
253000
3000
Ve zamanı da müsait olma durumunuza göre bir mesaj atarak aşabilirsiniz,
04:16
and someone else can pick it up at their convenience.
72
256000
3000
ve başka biri o mesajı kendi durumuna göre alabilir.
04:19
And this is fairly universally appreciated, it turns out,
73
259000
4000
Ve bu yetenek herkes tarafından takdir ediliyor, yani
04:23
which is why we have three billion plus people who have been connected.
74
263000
3000
bizim üç milyardan fazla insanın kullanmasının nedeni olarak ortaya çıkıyor.
04:26
And they value that connectivity.
75
266000
2000
İnsanlar bu bağlanabilirliğe değer veriyorlar.
04:28
But actually, you can do this kind of stuff with PCs.
76
268000
2000
Aslında, bu tür birşeyi bilgisayarlarla da yapabilirsiniz.
04:30
And you can do them with phone kiosks.
77
270000
3000
Telefon kulübeleri ile de yapabilirsiniz.
04:33
And the mobile phone, in addition, is both personal --
78
273000
4000
Cep telefonu, bunlara ek olarak, hem kişiseldir --
04:37
and so it also gives you a degree of privacy -- and it's convenient.
79
277000
3000
yani bir derece mahremiyet verir -- hem de kullanılmaya hazırdır.
04:40
You don't need to ask permission from anyone,
80
280000
2000
Hiç kimseden izin istemeniz gerekmez,
04:42
you can just go ahead and do it, right?
81
282000
3000
hemen kullanabilirsiniz değil mi?
04:46
However, for these things to help us survive,
82
286000
4000
Gene de, bu şeylerin hayatta kalmaya yardım etmesi,
04:50
it depends on them being carried.
83
290000
2000
onları taşıyanlara bağlıdır.
04:52
But -- and it's a pretty big but -- we forget.
84
292000
4000
Ama -- ve bu büyük bir ama -- unutuyoruz.
04:56
We're human, that's what we do. It's one of our features.
85
296000
3000
Biz insanız, bu yaptığımız bir şey. Bizim özelliklerimizden biri.
04:59
I think, quite a nice feature.
86
299000
2000
Bence, oldukça iyi bir özellik.
05:01
So we forget, but we're also adaptable,
87
301000
5000
Yani unutuyoruz, ama uyumluyuz,
05:06
and we adapt to situations around us pretty well.
88
306000
3000
ve etrafımızda durumlara çok iyi uyum sağlayabiliyoruz.
05:09
And so we have these strategies to remember,
89
309000
2000
Yani hatırlamamız gereken bazı stratejilerimiz var,
05:11
and one of them was mentioned yesterday.
90
311000
2000
dün bir tanesinden bahsedildi.
05:13
And it's, quite simply, the point of reflection.
91
313000
3000
Ve çok basit, düşünme noktası.
05:16
And that's that moment when you're walking out of a space,
92
316000
3000
Ve bir yerden çıkarken o anda,
05:19
and you turn around, and quite often you tap your pockets.
93
319000
3000
geriye dönüp çoğunlukla ceplerinizi yokluyorsunuz.
05:22
Even women who keep stuff in their bags tap their pockets.
94
322000
2000
Eşyalarını çantalarında taşıyan kadınlar bile ceplerini yokluyorlar.
05:24
And you turn around, and you look back into the space,
95
324000
3000
Ve geriye dönüp, çıktığınız yere bakıyorsunuz,
05:27
and some people talk aloud.
96
327000
2000
ve bazı insanlar yüksek sesle konuşuyor.
05:29
And pretty much everyone does it at some point.
97
329000
2000
Ve herkes bazen bunu yapar.
05:31
OK, the next thing is -- most of you, if you have a stable home life,
98
331000
5000
Tamam bir sonraki şey -- çoğunuz, eğer düzenli bir ev hayatınız varsa,
05:36
and what I mean is that you don't travel all the time, and always in hotels,
99
336000
3000
yani devamlı seyahat etmiyorsanız ve otellerde değilseniz --
05:39
but most people have what we call a center of gravity.
100
339000
3000
çoğu insan bizim ağırlık merkezi dediğimiz şeye sahiptir.
05:42
And a center of gravity is where you keep these objects.
101
342000
4000
Ve ağırlık merkezi bu objeleri tuttuğunuz yerdir.
05:46
And these things don't stay in the center of gravity,
102
346000
2000
Ve bu şeyler ağırlık merkezinde kalmazlar,
05:48
but over time, they gravitate there.
103
348000
2000
ama zamanla, oraya doğru çekilirler.
05:50
It's where you expect to find stuff.
104
350000
2000
Burası bunları bulmayı beklediğiniz yerdir.
05:52
And in fact, when you're turning around,
105
352000
1000
Ve aslında, geri döndüğünüzde ve
05:53
and you're looking inside the house,
106
353000
2000
evin içine baktığınızda
05:55
and you're looking for this stuff,
107
355000
2000
ve bu şeyleri ararken baktığınız
05:57
this is where you look first, right?
108
357000
2000
ilk yer burasıdır, değil mi ?
05:59
OK, so when we did this research,
109
359000
4000
Tamam, bu araştırmayı yaptığımızda,
06:03
we found the absolutely, 100 percent, guaranteed way
110
363000
3000
bir daha hiçbir şey unutmamanın %100 garantili,
06:06
to never forget anything ever, ever again.
111
366000
3000
kesin yolunu bulduk.
06:09
And that is, quite simply, to have nothing to remember.
112
369000
5000
Ve bu, hatırlayacak hiçbir şeye sahip olmamaktır.
06:14
(Laughter)
113
374000
1000
(Kahkahalar)
06:16
OK, now, that sounds like something you get on a Chinese fortune cookie, right?
114
376000
3000
Tamam, bu Çin kurabiyesinden çıkan bir deyişe benziyor, değil mi ?
06:19
But is, in fact, about the art of delegation.
115
379000
4000
Ama aslında bu yetki aktarma sanatı hakkında.
06:23
And from a design perspective,
116
383000
2000
Ve tasarım bakış açısından,
06:25
it's about understanding what you can delegate to technology
117
385000
5000
bu teknolojiye neler emanet edebileceğimiz ve diğer kişileri
06:30
and what you can delegate to other people.
118
390000
3000
neyle görevlendirebileceğimizle anlamak ile ilgili.
06:33
And it turns out, delegation -- if you want it to be --
119
393000
2000
Ve görülüyor ki, yetki aktarma -- bunu isterseniz --
06:35
can be the solution for pretty much everything,
120
395000
4000
tuvalete gitmek gibi, vücut işlemleri dışında,
06:39
apart from things like bodily functions, going to the toilet.
121
399000
3000
neredeyse herşeyin çözümü olabiliyor.
06:42
You can't ask someone to do that on your behalf.
122
402000
2000
Bunu birinden sizin yerinize yapmasını isteyemezsiniz.
06:44
And apart from things like entertainment,
123
404000
3000
Ve eğlenmek gibi şeylerin dışında,
06:47
you wouldn't pay for someone to go to the cinema for you and have fun on your behalf,
124
407000
3000
birisine sinemaya gitmesi ve sizin adınıza eğlenmesi için para vermezsiniz.
06:50
or, at least, not yet.
125
410000
2000
Ya da en azından şimdilik.
06:52
Maybe sometime in the future, we will.
126
412000
3000
Belki gelecekte bir zaman bunu yapacağız.
06:55
So, let me give you an example of delegation in practice, right.
127
415000
4000
Öyleyse size pratikte bir yetki aktarma örneği vereyim, tamam mı ?
06:59
So this is -- probably the thing I'm most passionate about
128
419000
3000
Bu -- muhtemelen benim en tutkulu olduğum konu,
07:02
is the research that we've been doing on illiteracy
129
422000
2000
okuma-yazma bilmeyiş ve okuma-yazma bilmeyenlerin
07:04
and how people who are illiterate communicate.
130
424000
2000
nasıl haberleştiği konusunda yaptığım araştırma.
07:06
So, the U.N. estimated -- this is 2004 figures --
131
426000
4000
Birleşmiş Milletler'in tahminine göre -- bunlar 2004 rakamları --
07:10
that there are almost 800 million people who can't read and write, worldwide.
132
430000
4000
tüm dünyada neredeyse 800 milyon kişi okuma yazma bilmiyor.
07:14
So, we've been conducting a lot of research.
133
434000
4000
Biz bu konuda birçok araştırma yapıyoruz.
07:18
And one of the things we were looking at is --
134
438000
3000
Araştırdığımız konulardan biri de --
07:21
if you can't read and write,
135
441000
2000
okuma yazma bilmiyorsanız,
07:23
if you want to communicate over distances,
136
443000
2000
eğer uzaktan haberleşmek isterseniz,
07:25
you need to be able to identify the person
137
445000
3000
haberleşmek istediğiniz kişinin hüviyetini
07:28
that you want to communicate with.
138
448000
2000
tayin etmeniz gerekir.
07:30
It could be a phone number, it could be an e-mail address,
139
450000
2000
Bu bir telefon numarası olabilir, e-posta adresi olabilir,
07:32
it could be a postal address.
140
452000
1000
posta adresi olabilir.
07:33
Simple question: if you can't read and write,
141
453000
2000
Basit soru, okuma yazma bilmiyorsanız,
07:35
how do you manage your contact information?
142
455000
2000
kontakt bilgilerinizi nasıl yönetirsiniz ?
07:37
And the fact is that millions of people do it.
143
457000
3000
Gerçek şu ki milyonlarca insan bunu yapıyor.
07:40
Just from a design perspective, we didn't really understand how they did it,
144
460000
4000
Tasarım bakış açısından, bunu nasıl yaptıklarını anlayamadık,
07:44
and so that's just one small example
145
464000
2000
ve bu ne tür araştırmalar yaptığımıza
07:46
of the kind of research that we were doing.
146
466000
3000
basit bir örnek olabilir.
07:49
And it turns out that illiterate people are masters of delegation.
147
469000
3000
Ve ortaya çıkıyor ki okuma-yazma bilmeyen insanlar yetki aktarma üstatlarıdır.
07:52
So they delegate that part of the task process to other people,
148
472000
4000
Yani kendi yapamayacakları şeyleri, işin o kısmını
07:56
the stuff that they can't do themselves.
149
476000
3000
diğer insanlara emanet ediyorlar.
07:59
Let me give you another example of delegation.
150
479000
2000
Size yetki aktarmayla ilgili bir örnek daha vereyim.
08:01
This one's a little bit more sophisticated,
151
481000
2000
Bu örnek Uganda'da yaptığımız bir çalışmadan,
08:03
and this is from a study that we did in Uganda
152
483000
2000
haberleşme cihazlarını ortak kullanan insanların
08:05
about how people who are sharing devices, use those devices.
153
485000
4000
bu cihazları nasıl kullandığı hakkında daha karmaşık bir örnek.
08:09
Sente is a word in Uganda that means money.
154
489000
3000
"Sente" Uganda dilinde para anlamına gelen bir kelime.
08:12
It has a second meaning, which is to send money as airtime. OK?
155
492000
5000
İkinci bir anlamı da var, o da konuşma dakikası olarak para göndermek.Tamam mı ?
08:17
And it works like this.
156
497000
2000
Şu şekilde oluyor.
08:19
So let's say, June, you're in a village, rural village.
157
499000
3000
Diyelim, June sen bir köydesin, kırsal kesimdeki bir köyde.
08:22
I'm in Kampala and I'm the wage earner.
158
502000
4000
Ben de Kampala'dayım ve para kazanan benim.
08:26
I'm sending money back, and it works like this.
159
506000
3000
Sana para gönderiyorum ve şu şekilde oluyor.
08:29
So, in your village, there's one person in the village with a phone,
160
509000
3000
Senin köyünde, telefonu olan bir kişi var,
08:32
and that's the phone kiosk operator.
161
512000
1000
ve bu telefon kulübesi işletmecisi oluyor.
08:33
And it's quite likely that they'd have a quite simple mobile phone as a phone kiosk.
162
513000
4000
Ve büyük ihtimalle telefon kulübesi içerisinde basit bir cep telefonu var.
08:37
So what I do is, I buy a prepaid card like this.
163
517000
5000
Benim yaptığım ise, bunun gibi bir kontör kartı alıyorum.
08:42
And instead of using that money to top up my own phone,
164
522000
3000
Ve kendi telefonuma kontör yüklemek yerine,
08:45
I call up the local village operator.
165
525000
2000
köydeki telefon işletmecisini arıyorum.
08:47
And I read out that number to them, and they use it to top up their phone.
166
527000
4000
Ve numarayı onlara okuyorum, onlar da bunu kontör yüklemek için kullanıyorlar.
08:51
So, they're topping up the value from Kampala,
167
531000
2000
Yani Kampala'da yüklenmek yerine,
08:53
and it's now being topped up in the village.
168
533000
3000
köyde kontör yükleniyor.
08:56
You take a 10 or 20 percent commission, and then you --
169
536000
3000
Telefon kulübesi işletmecisi
08:59
the kiosk operator takes 10 or 20 percent commission,
170
539000
3000
yüzde 10-20 komisyon alıyor.
09:02
and passes the rest over to you in cash.
171
542000
4000
ve kalan parayı nakit olarak size iletiyor.
09:06
OK, there's two things I like about this.
172
546000
2000
Bu konuyla ilgili iki şey var.
09:08
So the first is, it turns anyone who has access to a mobile phone --
173
548000
5000
Birincisi, cep telefonuna erişimi olan herkesi,
09:13
anyone who has a mobile phone --
174
553000
2000
cep telefonu olan herkesi,
09:15
essentially into an ATM machine.
175
555000
2000
bir bankamatiğe çeviriyor.
09:17
It brings rudimentary banking services to places
176
557000
3000
Bankacılık altyapısı olmayan yerlere,
09:20
where there's no banking infrastructure.
177
560000
2000
temel bankacılık hizmetlerini götürüyor.
09:22
And even if they could have access to the banking infrastructure,
178
562000
3000
Bankacılık alt yapısına erişimleri olsa bile,
09:25
they wouldn't necessarily be considered viable customers,
179
565000
3000
onlar banka hesapları olacak kadar zengin olmadıklarından
09:28
because they're not wealthy enough to have bank accounts.
180
568000
3000
uygun müşteriler olarak değerlendirilmeyeceklerdi.
09:31
There's a second thing I like about this.
181
571000
3000
Bununla ilgili hoşuma giden birşey daha var.
09:34
And that is that despite all the resources at my disposal,
182
574000
4000
Kullanımımdaki tüm kaynaklara ve
09:38
and despite all our kind of apparent sophistication,
183
578000
2000
tüm çok bilmişliğimize rağmen,
09:40
I know I could never have designed something as elegant
184
580000
4000
biliyorum ki ben bu kadar zarif ve yerel şartlarla tamamen
09:44
and as totally in tune with the local conditions as this. OK?
185
584000
5000
uyumlu bir şeyi kesinlikle tasarlayamazdım.
09:49
And, yes, there are things like Grameen Bank and micro-lending.
186
589000
3000
Evet, Graemen Bankası ve mikro-kredi tarzı şeyler var.
09:52
But the difference between this and that
187
592000
2000
Ama bunlarla arasındaki fark şu ki,
09:54
is, there's no central authority trying to control this.
188
594000
4000
burada bu olayı kontrol eden merkezi bir otorite yok.
09:58
This is just street-up innovation.
189
598000
3000
Bu sadece sokaktan gelen bir ilerleme.
10:03
So, it turns out the street is a never-ending source of
190
603000
3000
Yani, öyle görülüyor ki, sokaklar bizim için hiç bitmeyen
10:06
inspiration for us.
191
606000
2000
bir ilham kaynağıdır.
10:08
And OK, if you break one of these things here, you return it to the carrier.
192
608000
4000
Tamam, eğer bunlardan birini burada kırarsanız, bunu telefon şirketine verirsiniz.
10:12
They'll give you a new one.
193
612000
1000
Onlar da size yeni bir tane verirler.
10:13
They'll probably give you three new ones, right?
194
613000
2000
Hatta muhtemelen size 3 tane yeni verirler, değil mi?
10:15
I mean, that's buy three, get one free. That kind of thing.
195
615000
3000
Yani 3 tane alana 1 tane bedava tarzı şeyleri kastediyorum.
10:18
If you go on the streets of India and China, you see this kind of stuff.
196
618000
4000
Eğer Hindistan ve Çin'in sokaklarına giderseniz, bu tip şeyler görürsünüz.
10:22
And this is where they take the stuff that breaks,
197
622000
2000
Ve burası kırılan şeyleri götürdükleri yerdir,
10:24
and they fix it, and they put it back into circulation.
198
624000
4000
onları tamir ederler ve tekrar dolaşıma sokarlar.
10:30
This is from a workbench in Jilin City, in China,
199
630000
4000
Bu Jilin City, Çin'deki bir atölyeden,
10:34
and you can see people taking down a phone
200
634000
2000
ve insanların bir telefonu parçalayıp
10:36
and putting it back together.
201
636000
2000
topladıklarını görebilirsiniz.
10:38
They reverse-engineer manuals.
202
638000
3000
Onlar kullanma kılavuzlarını tersine çeviriyorlar.
10:41
This is a kind of hacker's manual,
203
641000
3000
Bu bir çeşit kırıcının kılavuzu ve
10:44
and it's written in Chinese and English.
204
644000
2000
Çince ve İngilizce'de yazılmış.
10:46
They also write them in Hindi.
205
646000
2000
Bunları Hinduca olarak ta yazıyorlar.
10:48
You can subscribe to these.
206
648000
2000
Bunlara üye olabiliyorsunuz.
10:51
There are training institutes where they're churning out people
207
651000
3000
Bunları ve tamir etmeyi insanlara öğretmek için
10:54
for fixing these things as well.
208
654000
3000
eğitim enstitüleri bile var.
10:57
But what I like about this is,
209
657000
3000
Bu konuda hoşuma giden ise,
11:00
it boils down to someone on the street with a small, flat surface,
210
660000
6000
herşey sonunda sokaktaki düz bir yüzeye, bir tornavidaya
11:06
a screwdriver, a toothbrush for cleaning the contact heads --
211
666000
4000
ve kontak başlarını temizlemek için bir diş fırçasına -- çünkü kontak başlarında çoğunlukla toz olur --
11:10
because they often get dust on the contact heads -- and knowledge.
212
670000
4000
sahip olan bir adama ve bilgiye geliyor
11:14
And it's all about the social network of the knowledge, floating around.
213
674000
4000
Ve bu konu bilginin sosyal ağı ve onun dolaşımı hakkında.
11:18
And I like this because it challenges the way that we design stuff,
214
678000
4000
Bu hoşuma gidiyor çünkü bu bizim tasarımımıza,
11:22
and build stuff, and potentially distribute stuff.
215
682000
2000
üretimimize ve hatta dağıtımımıza meydan okuyor.
11:24
It challenges the norms.
216
684000
2000
Normlara meydan okuyor.
11:27
OK, for me the street just raises so many different questions.
217
687000
6000
Tamam, benim için sokaklar bir çok farklı soru ortaya çıkarıyor.
11:33
Like, this is Viagra that I bought from a backstreet sex shop in China.
218
693000
6000
Mesela, Çin'deki arka sokaktaki bir seks dükkanından aldığım bu Viagra gibi.
11:39
And China is a country where you get a lot of fakes.
219
699000
3000
Ve Çin bir çok taklidin olduğu bir ülke.
11:42
And I know what you're asking -- did I test it?
220
702000
2000
Ve sorduğunuzu biliyorum, bunu denedin mi ?
11:44
I'm not going to answer that, OK.
221
704000
2000
Buna cevap vermeyeceğim, tamam mı.
11:46
But I look at something like this, and I consider the implications
222
706000
4000
Ama ben bunun gibi birşeye bakıyorum ve satın alma sürecindeki
11:50
of trust and confidence in the purchase process.
223
710000
3000
güven ve gizlilik çıkarımlarını değerlendiriyorum,
11:53
And we look at this and we think, well, how does that apply,
224
713000
2000
ve buna bakıyor ve düşünüyoruz, bundan çıkarılan dersler,
11:55
for example, for the design of -- the lessons from this --
225
715000
3000
bu pazarlardaki gelecek canlı servislerin tasarımına
11:58
apply to the design of online services, future services in these markets?
226
718000
7000
nasıl uygulanabilir ?
12:05
This is a pair of underpants from --
227
725000
4000
Bu bir külot --
12:09
(Laughter) --
228
729000
2000
(Kahkahalar)
12:11
from Tibet.
229
731000
2000
Tibet'ten.
12:13
And I look at something like this, and honestly, you know,
230
733000
3000
Ve bunun gibi bir şeye bakıyorum, ve dürüstçe, bilirsiniz
12:16
why would someone design underpants with a pocket, right?
231
736000
3000
neden birisi cebi olan bir külot tasarlasın, değil mi ?
12:19
And I look at something like this and it makes me question,
232
739000
3000
Ve bunun gibi bir şeye bakıyorum, ve bu bana şu soruyu sorduruyor,
12:22
if we were to take all the functionality in things like this,
233
742000
4000
bu tip şeylerdeki tüm işlevselliği alsaydık ve
12:26
and redistribute them around the body
234
746000
1000
bunları kişisel alan ağının
12:27
in some kind of personal area network,
235
747000
2000
tüm vücuduna dağıtsaydık, bu şeyleri
12:29
how would we prioritize where to put stuff?
236
749000
2000
nereye koymak için nasıl önceliklendirirdik?
12:31
And yes, this is quite trivial, but actually the lessons from this can apply to that
237
751000
4000
Evet, bu oldukça basit ama gerçekten bundan alınan dersler kişisel alan ağları
12:35
kind of personal area networks.
238
755000
3000
konusunda uygulanabilir.
12:38
And what you see here is a couple of phone numbers
239
758000
3000
Ve burada gördüğünüz ise Uganda kırsallarında
12:41
written above the shack in rural Uganda.
240
761000
3000
bir kulübenin üzerine yazılmış bir çift telefon numarası.
12:44
This doesn't have house numbers. This has phone numbers.
241
764000
5000
Bunda ev numaraları yok, telefon numaraları var.
12:49
So what does it mean when people's identity is mobile?
242
769000
6000
Bir kişinin kimliğinin taşınabilir olması ne demektir?
12:55
When those extra three billion people's identity is mobile, it isn't fixed?
243
775000
5000
Diğer 3 milyar kişinin de kimliği taşınabilirdir, sabit değildir di mi?
13:00
Your notion of identity is out-of-date already, OK,
244
780000
4000
Sizin kimlik kavramınız şimdiden zamanın gerisinde, tamam,
13:04
for those extra three billion people.
245
784000
3000
bu diğer 3 milyar kişi için de öyle.
13:07
This is how it's shifting.
246
787000
2000
İşte bu şekilde kayıyor.
13:09
And then I go to this picture here, which is the one that I started with.
247
789000
5000
Ve sonra bu resme gidiyorum, bu başladığım resim.
13:14
And this is from Delhi.
248
794000
3000
Bu -- Delhi'den.
13:17
It's from a study we did into illiteracy,
249
797000
2000
Okuma-yazma bilmeyiş hakkında yaptığımız araştırmadan,
13:20
and it's a guy in a teashop.
250
800000
2000
ve bu bir çayhanedeki bir adam.
13:22
You can see the chai being poured in the background.
251
802000
2000
Arka planda çay konduğunu görebilirsiniz.
13:24
And he's a, you know, incredibly poor teashop worker,
252
804000
4000
Ve bilirsiniz, bu adam çok fakir bir çayhane çalışanı,
13:28
on the lowest rungs in the society.
253
808000
2000
toplumun en alt basamaklarında.
13:30
And he, somehow, has the appreciation
254
810000
4000
Ve o bir şekilde LiveStrong (kanser kampanyası)
13:34
of the values of Livestrong.
255
814000
2000
değerlerini takdir ediyor.
13:36
And it's not necessarily the same values,
256
816000
2000
Tam anlamıyla aynı değerler olmayabilir,
13:38
but some kind of values of Livestrong,
257
818000
2000
ama LiveStrong değerlerine yakın değerler ki
13:40
to actually go out and purchase them,
258
820000
3000
gidip onları alıyor ve
13:43
and actually display them.
259
823000
2000
onları gösteriyor.
13:45
For me, this kind of personifies this connected world,
260
825000
2000
Benim için, bu bir şekilde bağlanmış dünyayı cisimleştiriyor,
13:47
where everything is intertwined, and the dots are --
261
827000
4000
öyle ki herşey birbirine sarmalanmış ve noktalar --
13:51
it's all about the dots joining together.
262
831000
3000
herşey noktaları birleştirmekle alakalı.
13:54
OK, the title of this presentation is "Connections and Consequences,"
263
834000
3000
Tamam, bu sunumun başlığı "bağlantılar ve sonuçlar",
13:58
and it's really a kind of summary of five years of trying to figure out
264
838000
5000
ve aslında bu sunum, gezegendeki herkes zaman ve uzayı
14:03
what it's going to be like when everyone on the planet
265
843000
3000
kendine özgü bir şekilde aşabilirse
14:06
has the ability to transcend space and time
266
846000
3000
dünyanın nasıl bir yer olacağını anlamaya
14:09
in a personal and convenient manner, right?
267
849000
3000
çalışarak geçen 5 yılın bir özeti.
14:12
When everyone's connected.
268
852000
2000
Herkes bağlı olduğunda.
14:14
And there are four things.
269
854000
4000
Ve dört şey var.
14:18
So, the first thing is the immediacy of ideas,
270
858000
2000
Birincisi fikirlerin vasıtasızlığı,
14:20
the speed at which ideas go around.
271
860000
3000
fikirlerin dolaşım hızı.
14:23
And I know TED is about big ideas,
272
863000
2000
TED'in büyük fikirler hakkında olduğunu biliyorum,
14:25
but actually, the benchmark for a big idea is changing.
273
865000
5000
ama büyük bir fikir için kıyaslama değişiyor.
14:30
If you want a big idea, you need to embrace everyone on the planet,
274
870000
4000
Eğer büyük bir fikir istiyorsanız dünyadaki herkesi kucaklamanız gerekir,
14:34
that's the first thing.
275
874000
2000
bu birinci şey.
14:36
The second thing is the immediacy of objects.
276
876000
3000
İkinci şey ise nesnelerin vasıtasızlığı.
14:39
And what I mean by that is, as these become smaller,
277
879000
4000
Bundan kastettiğim şey ise, bunlar küçüldükçe,
14:43
as the functionality that you can access through this becomes greater --
278
883000
4000
ve ulaşabildiğiniz işlevsellik arttıkça --
14:47
things like banking, identity --
279
887000
2000
bankacılık, kimlik vb gibi --
14:49
these things quite simply move very quickly around the world.
280
889000
5000
bu şeyler, dünya etrafında çok çabuk yayılyorlar.
14:54
And so the speed of the adoption of things
281
894000
2000
Yani bu şeylerin benimsenmesi
14:56
is just going to become that much more rapid,
282
896000
2000
6.3 milyar kişiye sunulursa ve .
14:58
in a way that we just totally cannot conceive,
283
898000
3000
dünya nüfusunun artışını da katarsak,
15:01
when you get it to 6.3 billion
284
901000
2000
bizim tahayyül edemeyeceğimiz bir şekilde
15:03
and the growth in the world's population.
285
903000
2000
çok daha hızlı bir hale gelecek.
15:06
The next thing is that, however we design this stuff --
286
906000
4000
Bir sonraki şey ise nasıl tasarım yaparsak yapalım --
15:10
carefully design this stuff --
287
910000
1000
ne kadar dikkatli bir şekilde tasarlasak ta --
15:11
the street will take it, and will figure out ways to innovate,
288
911000
3000
tasarım temel ihtiyaçları karşıladığı sürece,
15:14
as long as it meets base needs --
289
914000
3000
sokak bunu alacak ve geliştirmenin yollarını bulacaktır.
15:17
the ability to transcend space and time, for example.
290
917000
2000
Zaman ve uzayı aşma yeteneği, örneğin.
15:20
And it will innovate in ways that we cannot anticipate.
291
920000
4000
Tahmin edemeyeceğimiz yollarla gelişecek.
15:25
In ways that, despite our resources, they can do it better than us.
292
925000
3000
Öyle yollar ki, bizim kaynaklarımıza rağmen bizden iyisini yapabilirler.
15:28
That's my feeling.
293
928000
2000
Bu benim hissim.
15:30
And if we're smart, we'll look at this stuff that's going on,
294
930000
4000
Ve eğer akıllıysak, şimdi devam eden gelişime bakıp,
15:34
and we'll figure out a way to enable it to inform and infuse
295
934000
5000
bunun ne tasarladığımızı ve nasıl tasarladığımızı bilgilendirme
15:39
both what we design and how we design.
296
939000
3000
ve ilham etmesinin bir yolunu bulacağız.
15:42
And the last thing is that -- actually, the direction of the conversation.
297
942000
7000
Ve son olarak ta -- gerçekte görüşmenin yolu.
15:49
With another three billion people connected,
298
949000
5000
3 milyar daha insan bağlı olduğunda,
15:54
they want to be part of the conversation.
299
954000
2000
onlar görüşmenin bir parçası olmak istiyorlar.
15:56
And I think our relevance and TED's relevance
300
956000
5000
Bence bizim ve TED'in alakası,
16:01
is really about embracing that and learning how to listen, essentially.
301
961000
6000
aslında bunu kabul etmek ve esas olarak dinlemeyi öğrenmektir.
16:07
And we need to learn how to listen.
302
967000
1000
Ve nasıl dinleyeceğimizi öğrenmemiz gerekiyor.
16:08
So thank you very, very much.
303
968000
2000
Çok çok teşekkür ederim.
16:10
(Applause)
304
970000
1000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7