Michael Metcalfe: We need money for aid. So let's print it.

59,415 views ・ 2014-02-26

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Sena Berra Çalışkan Gözden geçirme: Ömer Faruk Zeren
On üç sene önce,
bizler yoksulluğu ortadan kaldırmak için kendimize bir hedef koyduk.
00:12
Thirteen years ago,
0
12903
2166
Birtakım başarıdan sonra,
00:15
we set ourselves a goal to end poverty.
1
15069
6381
büyük bir engele çarptık.
Finansal krizin ardından,
00:21
After some success,
2
21450
2619
iki yıl peş peşe düşen
yardım ödemelerine vurmaya başladı.
00:24
we've hit a big hurdle.
3
24069
3054
00:27
The aftermath of the financial crisis
4
27123
2521
Benim sorum, finansal sistemi kurtarmaktan
00:29
has begun to hit aid payments,
5
29644
2725
00:32
which have fallen for two consecutive years.
6
32369
4764
öğrenilen derslerin
bu engeli aşıp milyonlara
00:37
My question is whether the lessons learned
7
37133
3979
yardımcı olup olmayacağıdır.
00:41
from saving the financial system
8
41112
3920
Yardım için basitçe para basabilir miyiz?
00:45
can be used to help us overcome that hurdle
9
45032
3482
00:48
and help millions.
10
48514
3205
“Elbette hayır.”
00:51
Can we simply print money for aid?
11
51719
6910
Bu genel bir tepki.
(Kahkaha)
Hazır bir cevap.
Diğerleri John McEnroe’yu örnek alıyor.
00:58
"Surely not."
12
58629
1507
01:00
It's a common reaction.
13
60136
2009
“Ciddi olamazsınız!”
01:02
(Laughter)
14
62145
1022
01:03
It's a quick talk.
15
63167
2510
Şu anda aksanı yapamıyorum ama gerçekten ciddiyim.
01:05
Others channel John McEnroe.
16
65677
4777
Bu iki çocuk sayesinde,
01:10
"You cannot be serious!"
17
70454
1972
01:12
Now, I can't do the accent, but I am serious,
18
72426
4931
öğreneceğiniz üzere, konuşmamın merkezinde
çok şey var.
01:17
thanks to these two children,
19
77357
4000
Sol tarafta Pia var.
01:21
who, as you'll learn, are very much at the heart
20
81357
3680
İngiltere’de yaşıyor.
İki sevecen ebeveyni var.
01:25
of my talk.
21
85037
2492
Bir tanesi tam burada duruyor.
01:27
On the left, we have Pia.
22
87529
2966
01:30
She lives in England.
23
90495
1590
Sağ tarafta da Dorothy var.
01:32
She has two loving parents,
24
92085
3144
Kendisi kırsal Kenya’da yaşıyor.
01:35
one of whom is standing right here.
25
95229
4900
O, 13.000 yetim ve savunmasız çocukları
desteklediğim bir
01:40
Dorothy, on the right,
26
100129
2392
hayır kurumundan yalnızca biri.
01:42
lives in rural Kenya.
27
102521
2899
01:45
She's one of 13,000 orphans
28
105420
2639
Bunu yapıyorum çünkü
01:48
and vulnerable children
29
108059
1505
01:49
who are assisted by a charity that I support.
30
109564
5348
Dorothy’nin, Pia gibi ona sağlayabileceğimiz
en iyi yaşam şansını
01:54
I do that because I believe
31
114912
2780
hak ettiğine inanıyorum.
01:57
that Dorothy, like Pia,
32
117692
2321
Siz de bana katılacaksınız, eminim.
02:00
deserves the best life chances
33
120013
3338
Birleşmiş Milletler de aynı şekilde.
02:03
that we can afford to give her.
34
123351
2564
Onların uluslararası yardım için
02:05
You'll all agree with me, I'm sure.
35
125915
3039
en önemli amacı,
herkes adına onurlu bir yaşam için çabalamaktır.
02:08
The U.N. agrees too.
36
128954
2610
02:11
Their overriding aim
37
131564
2052
02:13
for international aid
38
133616
2076
Ama -- işte engel burada --
02:15
is to strive for a life of dignity for all.
39
135692
6138
yardım isteklerimizi karşılayabilir miyiz?
02:21
But -- and here's that hurdle --
40
141834
4520
Tarih öyle olmadığını gösteriyor.
1970 Yılında hükümetler,
02:26
can we afford our aid aspirations?
41
146354
4550
02:30
History suggests not.
42
150904
3293
yurt dışı yardım ödemelerini
milli gelirlerinin yüzde 0,7′sine çıkarmayı hedeflemişlerdi.
02:34
In 1970, governments set themselves a target
43
154197
5322
Gördüğünüz gibi gerçek yardım
02:39
to increase overseas aid payments
44
159519
2495
ve hedef arasında büyük bir boşluk açılıyor.
02:42
to 0.7 percent
45
162014
2269
02:44
of their national income.
46
164283
1639
02:45
As you can see, a big gap opens up
47
165922
4277
Ama sonra, 2015 yılına kadar ulaşılması gereken,
02:50
between actual aid and that target.
48
170199
4594
sekiz iddialı hedef olan
Millennium Development Goals geliyor.
02:54
But then come the Millennium Development Goals,
49
174793
4263
Bu hedeflerden sadece biri,
02:59
eight ambitious targets
50
179056
2409
aşırı açlığı ve yoksulluğu ortadan kaldırmak olduğunu söylesem
03:01
to be met by 2015.
51
181465
3908
hırs duygusuna kapılırsınız.
03:05
If I tell you that just one of those targets
52
185373
2995
Bazı başarılar da oldu.
03:08
is to eradicate extreme hunger and poverty,
53
188368
4183
Günde 1,25 doların altında
yaşayan insan sayısı yarı yarıya azaldı.
03:12
you get a sense of the ambition.
54
192551
2818
03:15
There's also been some success.
55
195369
3605
Ancak iki yıl içinde yapılması gereken çok şey var.
03:18
The number of people living
56
198974
1309
03:20
on less than $1.25 a day has halved.
57
200283
5976
İnsanların sekizde biri aç kalıyor.
Bu toplantı salonu kapsamında,
03:26
But a lot remains to be done in two years.
58
206259
3727
öndeki iki sıra yiyecek alamayacak.
03:29
One in eight remain hungry.
59
209986
3691
Bunu kabul edemeyiz.
03:33
In the context of this auditorium,
60
213677
2611
Başta düştüğünü söylediğim
03:36
the front two rows aren't going to get any food.
61
216288
4448
finansmanla ilgili
03:40
We can't settle for that,
62
220736
2158
sekizinci hedefe dair endişeler,
03:42
which is why the concern about the eighth goal,
63
222894
4504
çok rahatsız edici.
03:47
which relates to funding,
64
227398
1820
Öyleyse ne yapılabilir?
03:49
which I said at the beginning is falling,
65
229218
2914
Finansal piyasalarda çalışıyorum,
03:52
is so troubling.
66
232132
4460
kalkınmada değil.
Yatırımcıların davranışlarını, politikaya ve
03:56
So what can be done?
67
236592
2054
03:58
Well, I work in financial markets,
68
238646
2992
ekonomiye nasıl tepki verdiklerini inceliyorum.
04:01
not development.
69
241638
2451
04:04
I study the behavior of investors,
70
244089
3037
Yardım konusunda bana farklı bir bakış açısı kazandırıyor.
04:07
how they react to policy and the economy.
71
247126
5586
Ama o zamanlarda dört yaşında
olan kızımdan takdir ettiğim
04:12
It gives me a different angle on the aid issue.
72
252712
4633
masum bir soru aldım.
04:17
But it took an innocent question
73
257345
2521
Pia ve ben yerel bir kafeye gidiyorduk
04:19
from my then-four-year-old daughter
74
259866
2635
ve hayır için toplayan bir adamın yanından geçtik.
04:22
to make me appreciate that.
75
262501
4059
Ona bir şans vermemiştim
04:26
Pia and I were on the way to a local cafe
76
266560
3195
ve Pia hayal kırıklığına uğramıştı.
04:29
and we passed a man collecting for charity.
77
269755
4416
Pia kafeye girince boyama kitabını çıkarıp
karalamaya başladı.
04:34
I didn't have any change to give him,
78
274171
1551
04:35
and she was disappointed.
79
275722
2501
Bir süre sonra ona ne yaptığını sordum
04:38
Once in the cafe, Pia takes out her coloring book
80
278223
3778
ve o da bana dışarıdaki
adama vermek maksadıyla
04:42
and starts scribbling.
81
282001
1742
04:43
After a little while, I ask her what she's doing,
82
283743
4024
çizdiği 5 doları gösterdi
Bu çok hoş bir davranıştı.
04:47
and she shows me a drawing
83
287767
2536
ve babasının olabileceğinden daha cömertti.
04:50
of a £5 note
84
290303
2212
Ama ona tabi ki de şöyle söyledim:
04:52
to give to the man outside.
85
292515
2043
“Bunu yapamazsın; doğru değil”
04:54
It's so sweet,
86
294558
1253
Klasik dört yaşındaki yanıtı alıyorum:
04:55
and more generous than Dad would have been.
87
295811
3100
04:58
But of course I explained to her,
88
298911
1926
“Neden olmasın?”
05:00
"You can't do that; it's not allowed."
89
300837
2503
Şimdi heyecanlıydım çünkü
05:03
To which I get the classic four-year-old response:
90
303340
4694
bu sefer cevap verebilirdim.
Bu yüzden, sınırlı sayıda malın peşinden koşan sınırsız bir para arzının
05:08
"Why not?"
91
308034
2548
05:10
Now I'm excited, because I actually think
92
310582
2414
05:12
I can answer this time.
93
312996
1841
fiyatları Ay’a nasıl gönderildiğine
05:14
So I launch into an explanation of how
94
314837
2915
dair bir açıklamaya yapmaya başlıyorum.
05:17
an unlimited supply of money
95
317752
3315
05:21
chasing a limited number of goods
96
321067
3179
Borsayla ilgili bir şey aklıma takıldı,
05:24
sends prices to the moon.
97
324246
4934
ama sözümü bitirdiğimde Pia’nın yüzündeki
rahatlamış görünümünden dolayı değildi.
05:31
Something about that exchange stuck with me,
98
331036
4319
Bunun para arzının
05:35
not because of the look of relief
99
335355
2103
kutsallığıyla ilgili olduğu içindi sadece.
05:37
on Pia's face when I finally finished,
100
337458
2263
05:39
but because it related
101
339721
4790
Merkez bankalarının finansal krize
05:44
to the sanctity of the money supply,
102
344511
4901
tepkileriyle meydan okunan
ve sorgulanan bir kutsallıktı.
05:49
a sanctity that had been challenged and questioned
103
349412
4302
Yatırımcılara güvence vermek için,
05:53
by the reaction of central banks
104
353714
2919
merkez bankaları, yatırımcılara aynı şeyi yapmaya
05:56
to the financial crisis.
105
356633
2476
teşvik etmek için varlık satın almaya başladı.
05:59
To reassure investors,
106
359109
2567
06:01
central banks began buying assets
107
361676
4897
Bu satın almaları
06:06
to try and encourage investors to do the same.
108
366573
5036
kendi ürettikleri parayla finanse ettiler.
Para aslında fiziksel olarak basılmadı.
06:11
They funded these purchases
109
371609
3598
Bugünün bankacılık sisteminde hala bir şekilde kilit durumda.
06:15
with money they created themselves.
110
375207
3549
Ancak yaratılan miktarın eşi benzeri görülmemişti.
06:18
The money wasn't actually physically printed.
111
378756
3286
06:22
It's still sort of locked away in the banking system today.
112
382042
3614
ABD, İngiltere ve Japonya
06:25
But the amount created was unprecedented.
113
385656
5201
merkez bankaları birlikte
ekonomilerindeki para stokunu
06:30
Together, the central banks of the U.S.,
114
390857
3505
3,7 trilyon dolara kadar artırdı.
06:34
U.K and Japan
115
394362
1870
Bu, dolaşımdaki toplam fiziksel dolar
06:36
increased the stock of money in their economies
116
396232
3390
stokunun üç katı, aslında üç katından da fazladır.
06:39
by 3.7 trillion dollars.
117
399622
4028
06:43
That's three times, in fact that's more than three times,
118
403650
3455
Üç kat!
06:47
the total physical stock of dollar notes in circulation.
119
407105
4812
Krizden önce,
bu bütünüyle düşünülemezdi,
06:51
Three times!
120
411917
4248
ancak yine de oldukça hızlı bir şekilde kabul edildi.
06:56
Before the crisis,
121
416165
1910
06:58
this would have been utterly unthinkable,
122
418075
4948
Enflasyona karşı koruduğu düşünülen bir varlık olan altının fiyatı sıçradı.
07:03
yet it was accepted remarkably quickly.
123
423023
7464
Ancak yatırımcılar enflasyona karşı çok az koruma
07:10
The price of gold,
124
430487
2027
07:12
an asset thought to protect against inflation,
125
432514
2748
sağlayan diğer varlıkları satın aldı.
07:15
did jump,
126
435262
2826
Sabit getirili menkul kıymetler, tahviller satın aldılar.
07:18
but investors bought other assets
127
438088
2798
Onlar da hisse senedi aldılar.
07:20
that offered little protection from inflation.
128
440886
2631
Tüm korku hikayeleri için,
07:23
They bought fixed income securities, bonds.
129
443517
3544
yatırımcıların asıl eylemleri
07:27
They bought equities too.
130
447061
2767
hızlı kabul ve güvenden bahsediyordu.
07:29
For all the scare stories,
131
449828
2659
07:32
the actual actions of investors
132
452487
3029
Bu güven iki sütuna dayanıyordu.
07:35
spoke of rapid acceptance and confidence.
133
455516
6525
İlki, yıllar sonra
enflasyonu kontrol altında tutmanın ardından,
07:42
That confidence was based on two pillars.
134
462041
5675
enflasyon bir tehdit haline gelirse
07:47
The first was that, after years
135
467716
2465
merkez bankalarına para basımını ortadan
07:50
of keeping inflation under control,
136
470181
3256
kaldırmaları konusunda güvenildi.
07:53
central banks were trusted
137
473437
2807
İkincisi, enflasyon hiçbir zaman bir tehdit olmadı.
07:56
to take the money-printing away
138
476244
3287
07:59
if inflation became a threat.
139
479531
3621
Görebileceğiniz üzere, Amerika Birleşik Devletleri’nde
dönemin çoğunda enflasyon
08:03
Secondly, inflation simply never became a threat.
140
483152
6229
ortalamanın altında kaldı.
Başka yerlerde de aynıydı.
08:09
As you can see, in the United States,
141
489381
1868
08:11
inflation for most of this period
142
491249
2041
Peki tüm bunların yardımla nasıl bir ilişkisi olabilir?
08:13
remained below average.
143
493290
3457
İşte burada ise Dorothy ve
08:16
It was the same elsewhere.
144
496747
3272
onu destekleyen Mango Tree
08:20
So how does all this relate to aid?
145
500019
3417
yardım kuruluşu devreye giriyor.
08:23
Well, this is where Dorothy
146
503436
3875
Bu yılın başlarında bağış toplama etkinliklerinden birindeydim
08:27
and the Mango Tree charity
147
507311
2466
ve firmamın, çalışanlarının yaptığı hayırsever katkıları karşılamayı
08:29
that supports her comes in.
148
509777
2558
teklif ettiğini hatırladığımda
08:32
I was at one of their fundraising events
149
512335
2097
bir kereliğine mahsus bağış yapmak için esinlendim.
08:34
earlier this year,
150
514432
1220
08:35
and I was inspired to give a one-off donation
151
515652
3749
08:39
when I remembered that my firm
152
519401
2838
Öyleyse şunu düşünün:
08:42
offers to match the charitable contributions
153
522239
3259
Dorothy ve dört sınıf arkadaşına
birkaç yıllığına ortaokula
08:45
its employees make.
154
525498
2743
devam etmeleri için yardım edebilmek yerine,
08:48
So think of this:
155
528241
2726
katkımı ikiye katlayabildim.
08:50
Instead of just being able to help Dorothy
156
530967
2287
08:53
and four of her classmates
157
533254
2706
Müthiş bir şeydi bu.
08:55
to go through secondary school for a few years,
158
535960
2280
Kızımla yaptığım bu konuşmanın ardından,
08:58
I was able to double my contribution.
159
538240
4304
09:02
Brilliant.
160
542544
2413
para basımı karşısında enflasyonun
09:04
So following that conversation with my daughter,
161
544957
5963
olmadığını görmek ve
uluslararası yardım ödemelerinin
09:10
and seeing the absence of inflation
162
550920
2637
tam da yanlış zamanda düştüğünü bilmek,
09:13
in the face of money-printing,
163
553557
1947
beni şöyle düşünmemi sağladı:
09:15
and knowing that international aid payments
164
555504
3087
Ancak çok daha büyük bir ölçekte
09:18
were falling at just the wrong time,
165
558591
3312
eşleşebilir miyiz?
09:21
this made me wonder:
166
561903
3961
09:25
Could we match
167
565864
2095
Bu plana “Print Aid (Yardım Basımı)” diyelim.
09:27
but just on a much grander scale?
168
567959
6050
Ve işte şöyle işe yarayabilir:
Bunu yaparken çok az enflasyon riski görmesi şartıyla
09:34
Let's call this scheme "Print Aid."
169
574009
4453
merkez bankası, hükümetin
09:38
And here's how it might work.
170
578462
2658
yurt dışı yardım ödemelerini belirli bir limite kadar
09:41
Provided it saw little inflation risk from doing so,
171
581120
5157
eşleştirmekle görevlendirilecekti.
Hükümetler yıllardır yüzde 0,7′ye kadar
09:46
the central bank would be mandated
172
586277
2310
09:48
to match the government's overseas aid payments
173
588587
3393
yardım almayı hedefliyordu.
Bu yüzden sınırı bunun yarısı,
09:51
up to a certain limit.
174
591980
2467
gelirlerinin yüzde 0,35′i olarak belirleyelim.
09:54
Governments have been aiming to get aid
175
594447
2073
09:56
to 0.7 percent for years,
176
596520
1718
Yani şu şekilde işe yarayacaktı: Eğer belirli bir yılda hükümet
09:58
so let's set the limit at half of that,
177
598238
2885
gelirinin yüzde 0,2′sini yurt dışı yardıma verirse,
10:01
0.35 percent of their income.
178
601123
4109
merkez bankası bunu yüzde 0,2′lik bir ilave ile tamamlayacaktı.
10:05
So it would work like this: If in a given year
179
605232
2072
10:07
the government gave 0.2 percent of its income
180
607304
2686
Şimdiye kadar bu iyi bir rakamdı.
10:09
to overseas aid,
181
609990
1132
Peki bu ne kadar riskli?
10:11
the central bank would simply top it up
182
611122
1483
10:12
with a further 0.2 percent.
183
612605
3176
Bu, varlıkları değil, malları satın almak için
10:15
So far so good.
184
615781
3601
para üretmeyi içerir.
10:19
How risky is this?
185
619382
2680
Kulağa daha da enflasyonist gibi geliyor, öyle değil mi?
10:22
Well, this involves the creation of money
186
622062
4242
Ancak burada iki önemli hafifletici faktör var.
10:26
to buy goods, not assets.
187
626304
2808
İlkini tanımlayacak olursak,
10:29
It sounds more inflationary already, doesn't it.
188
629112
3553
10:32
But there are two important mitigating factors here.
189
632665
4428
basılan bu paranın yurt dışında harcanacağıdır.
10:37
The first is that by definition,
190
637093
3543
Dolayısıyla, o ülkenin para biriminin
10:40
this money printed would be spent overseas.
191
640636
5150
değer kaybetmesine yol açmadıkça
10:45
So it's not obvious how it leads to inflation
192
645786
3541
asıl basımı yapan ülkede enflasyona nasıl yol açtığı açık değildir.
10:49
in the country doing the actual printing
193
649327
4409
Fakat ikinci nedenden dolayı bu pek olası değildi :
10:53
unless it leads to a currency depreciation of that country.
194
653736
4934
Bu plan kapsamında basılacak paranın ölçeği.
10:58
That is unlikely for the second reason:
195
658670
3293
Bunun ABD’ de, İngiltere’ de ve Japonya’da Print Aid’in
11:01
the scale of the money that would be printed
196
661963
2881
11:04
under this scheme.
197
664844
2820
uygulandığı bir örnek düşünelim.
11:07
So let's think of an example
198
667664
3140
11:10
where Print Aid was in place
199
670804
3543
Bu hükümetler tarafından son dört yılda
yapılan yardım ödemelerini eşleştirmek için,
11:14
in the U.S., U.K. and Japan.
200
674347
4342
Print Aid 200 milyar dolar değerinde ek yardım üretmiş olacaktı.
11:18
To match the aid payments made
201
678689
2303
11:20
by those governments over the last four years,
202
680992
2736
Bu, finansal sistemi kurtarmak için bu ülkelerde meydana gelen
11:23
Print Aid would have generated
203
683728
2227
11:25
200 billion dollars' worth of extra aid.
204
685955
4335
para stokundaki artış bağlamında neye benzeyecekti?
11:30
What would that look like
205
690290
2187
Bunun için hazır mısınız?
11:32
in the context of the increase in the money stock
206
692477
3602
Bunu arka planda görmekte zorlanabilirsiniz,
11:36
that had already happened in those countries
207
696079
2276
çünkü boşluk oldukça küçüktür.
11:38
to save the financial system?
208
698355
2081
11:40
Are you read for this?
209
700436
3157
Yani demeye çalıştığımız şey şu, finansal sistemlerimizi kurtarmak için
11:43
You might struggle to see that at the back,
210
703593
2084
11:45
because the gap is quite small.
211
705677
3570
3.7 trilyon dolarlık bir kumar oynadık,
ve bakın ne diyeceğim, bunun karşılığını da aldık.
11:49
So what we're saying here
212
709247
2448
11:51
is that we took a $3.7 trillion gamble
213
711695
3468
Enflasyon yoktu.
Gerçekten yardım için fazladan 200 milyar
11:55
to save our financial systems,
214
715163
2376
11:57
and you know what, it paid off.
215
717539
2055
para basmanın riske değmeyeceğini mi söylüyoruz?
11:59
There was no inflation.
216
719594
2573
Riskler gerçekten bu kadar farklı olabilir miydi?
12:02
Are we really saying that it's not worth the risk
217
722167
3306
Bana göre o kadar da belli değil.
12:05
to print an extra 200 billion for aid?
218
725473
4652
Belli olan, yardım üzerindeki etkisidir.
Bu sadece üç merkez bankasının basımı olmasına rağmen,
12:10
Would the risks really be that different?
219
730125
1909
12:12
To me, it's not that clear.
220
732034
2543
bu dönemde verilen küresel yardım
12:14
What is clear is the impact on aid.
221
734577
3358
12:17
Even though this is the printing
222
737935
2116
neredeyse yüzde 40 arttı.
12:20
of just three central banks,
223
740051
1836
12:21
the global aid that's given
224
741887
3621
Milli gelirin bir oranı olarak yardım,
aniden 40 yılın zirvesinde belirdi.
12:25
over this period is up by almost 40 percent.
225
745508
4921
Şimdi yüzde 0,7′ye ulaşamıyoruz.
12:30
Aid as a proportion of national income
226
750429
2431
Hükümetler hala vermeye teşvik ediliyor.
12:32
all of a sudden is at a 40-year high.
227
752860
3450
Ama biliyor musunuz, eşleştirme planının amacı da bu zaten.
12:36
Now, we don't get to 0.7 percent.
228
756310
2987
Bu yüzden öğrendiğimiz şey,
12:39
Governments are still incentivized to give.
229
759297
2745
bu para üretme planından kaynaklanan risklerin
12:42
But you know what, that's the point of a matching scheme.
230
762042
4493
12:46
So I think what we've learned
231
766535
3815
oldukça az olduğu,
ancak faydalarının potansiyel olarak
12:50
is that the risks from this money creation scheme
232
770350
4594
çok büyük olduğudur.
12:54
are quite modest,
233
774944
2781
Yüzde 40 daha fazla fonla neler yapabileceğimizi bir düşünün.
12:57
but the benefits
234
777725
2800
Ön sırayı besleyebiliriz.
13:00
are potentially huge.
235
780525
2466
13:02
Imagine what we could do with 40 percent more funding.
236
782991
3303
Korktuğum şey, zamanımın kalmamış
olması dışında korktuğum tek şey,
13:06
We might be able to feed the front row.
237
786294
4971
bu fikir için fırsat penceresinin kısa olmasıdır.
13:11
The thing that I fear, the only thing that I fear,
238
791265
2698
13:13
apart from the fact that I've run out of time,
239
793963
1724
Günümüzde, merkez bankaları tarafından para üretilmesi
13:15
is that the window of opportunity for this idea
240
795687
4717
kabul edilen bir politika aracıdır.
13:20
is a short one.
241
800404
2833
Bu durum her zaman böyle olmayabilir.
13:23
Today, money creation by central banks
242
803237
3825
Günümüzde, uluslararası yardım için evrensel olarak
13:27
is an accepted policy tool.
243
807062
2914
kabul edilmiş hedefler vardır.
13:29
That may not always be the case.
244
809976
2481
Bu durum her zaman böyle de olmayabilir.
13:32
Today there are universally agreed aims
245
812457
4363
Bugün bu iki şeyin çakıştığı tek zaman olabilir,
13:36
for international aid.
246
816820
1891
13:38
That may not always be the case.
247
818711
3620
öyle ki her zaman vermek istediğimiz
13:42
Today might be the only time
248
822331
2638
yardımı karşılayabiliriz.
13:44
that these two things coincide,
249
824969
2883
Peki, uluslararası yardım için para basabilir miyiz?
13:47
such that we can afford the aid
250
827852
3975
13:51
that we've always aspired to give.
251
831827
3643
Gerçekten sorunun şu olması gerektiğine inanıyorum,
13:55
So, can we print money for international aid?
252
835470
8430
neden olmasın?
Çok teşekkürler.
14:03
I seriously believe the question should be,
253
843900
3738
(Alkış)
14:07
why not?
254
847638
2063
14:09
Thank you very much.
255
849701
2813
14:12
(Applause)
256
852514
5684
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7