From death row to law graduate | Peter Ouko

62,280 views ・ 2018-02-26

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Fahrettin Perçin Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
I want to tell you a story about Manson.
0
12794
2126
Size Manson'un hikâyesini anlatmak istiyorum.
00:17
Manson was this 28-year-old interior designer,
1
17214
4093
Manson 28 yaşında bir iç mimardı.
00:21
a father to a loving daughter,
2
21331
1818
Onu çok seven bir kızı
00:23
and a son
3
23572
2079
ve bir oğlu olan Manson,
00:25
who found himself behind bars due to a broken-down judicial system.
4
25675
3756
kendini bozuk yargı sistemi yüzünden hapiste buldu.
00:30
He was framed for a murder he didn't commit
5
30516
3212
İşlemediği bir cinayet için suçlandı ve
00:33
and was sentenced to the gallows.
6
33752
1847
idama mahkum edildi.
00:36
There were two victims of this murder -- the victim who actually died in the murder
7
36855
4016
Bu cinayetin iki mağduru vardı. Cinayette ölen kişi ve Manson,
00:40
and Manson, who had been sentenced to prison
8
40895
2681
işlemediği bir cinayetten
00:43
for an offense which he did not commit.
9
43600
1938
hüküm giymiş olduğu için.
00:47
He was locked up in a cell, eight by seven,
10
47419
2372
8'e 7 bir hücrede, başka 13 yetişkin
00:49
with 13 other grown-up men
11
49815
1587
birey ile birlikte günde
00:52
for 23 and a half hours a day.
12
52262
1872
23.5 saat boyunca hapis yattı.
00:55
Food was not guaranteed that you'd get.
13
55188
3405
Yemeğin geleceği her zaman kesin değildi.
00:59
And I remember yesterday,
14
59688
1261
O günleri hatırlıyorum,
01:00
as I walked into the room where I was,
15
60973
3073
olduğum odaya yürürken,
01:04
I imagined the kind of cell that Manson would have been living in.
16
64070
3340
Manson'un nasıl bir hücrede yaşadığını hayal ettim.
01:07
Because the toilet --
17
67434
1400
Çünkü tuvaletteki...
01:09
The row of the small rooms
18
69371
1309
sıralı küçük odacıklar
01:10
that were there were slightly bigger than the eight-by-seven cell.
19
70704
3338
8'e 7 hücredeki alandan birazcık daha büyüktü.
01:14
But being in that cell as he awaited the executioner --
20
74551
2595
Ancak o hücrede, infazcısını beklerken...
01:17
because in prison, he did not have a name --
21
77170
2293
hapishanede adı olmadığı için
01:20
Manson was known by a number.
22
80292
1840
Manson sadece bir sayıyla biliniyordu.
01:22
He was just a statistic.
23
82625
1269
O sadece bir istatistikti.
01:25
He did not know how long he would wait.
24
85751
2064
Orada ne kadar bekleyeceğini bilmiyordu.
01:28
The wait could have been a minute,
25
88323
1754
Bekleme bir dakika olabilirdi,
01:30
the executioner could have come the next minute,
26
90101
2270
infazcı bir sonraki dakika odaya girebilirdi
01:32
the next day,
27
92395
1373
ya da bir sonraki gün
01:33
or it could have taken 30 years.
28
93792
1721
ya da 30 yıl sonra...
01:37
The wait had no end.
29
97511
1334
Beklemenin bir sonu yoktu.
01:40
And in the midst of the excruciating pain,
30
100194
2881
Dayanılmaz acının,
01:43
the mental torture,
31
103099
1266
zihinsel işkencenin ve
01:46
the many unanswered questions that Manson faced,
32
106061
2734
Manson'un karşılaştığı birçok belirsiz sorunun arasında
01:50
he knew he was not going to play the victim.
33
110411
2411
mağduru oynamayacağından emindi.
01:53
He refused to play the role of the victim.
34
113331
2317
Mağdur rolünü oynamayı reddetti.
01:56
He was angry at the justice system that had put him behind bars.
35
116497
3366
Onu parmaklıklar arkasına atan adalet sistemine sinirliydi.
02:01
But he knew the only way he could change that justice system
36
121188
2929
Ama adalet sistemini değiştirmenin ya da başkalarının adaleti
02:04
or help other people get justice
37
124141
2213
bulmasına yardımcı olmanın tek yolunun mağduru
02:06
was not to play the victim.
38
126378
1421
oynamamak olduğunu biliyordu.
02:09
Change came to Manson when he decided to embrace forgiveness
39
129435
4238
Manson onu hapse atanlar için affı kucaklamayı
02:13
for those who had put him in prison.
40
133697
1750
seçtiğinde Manson değişti.
02:17
I speak that as a fact.
41
137784
2159
Bunu bir gerçek olarak söylüyorum.
02:20
Because I know who Manson is.
42
140776
1632
Çünkü Manson'un kim olduğunu biliyorum.
02:24
I am Manson.
43
144403
1150
Manson benim.
02:26
My real name is Peter Manson Ouko.
44
146546
2266
Gerçek adım Peter Manson Ouko.
02:30
And after my conviction,
45
150260
1523
Ve o mahkumiyetimden sonra,
02:31
after that awakening of forgiveness,
46
151807
2400
affetmenin verdiği uyanıştan sonra,
02:35
I had this move
47
155318
1150
sistemi değiştirmeye
02:37
to help change the system.
48
157826
1443
yardım etmeye başladım.
02:40
I already decided I was not going to be a victim anymore.
49
160318
2864
Çoktan, artık bir mağdur olmayacağıma karar vermiştim.
02:44
But how was I going to help change a system
50
164276
2309
Ancak aslında aileleriyle birlikte olması gereken
02:46
that was bringing in younger inmates every day
51
166609
3111
genç çocukları hapseden bir sistemi
02:49
who deserve to be with their families?
52
169744
1857
nasıl değiştirebilirdim?
02:52
So I started mobilizing my colleagues in prison, my fellow inmates,
53
172862
3857
Bunun için hapisteki arkadaşlarımı harekete geçirdim.
02:56
to write letters and memoranda to the justice system,
54
176743
4207
Adalet sistemine, Adli Hizmetler Komisyonu'na, mektup ve
03:00
to the Judicial Service Commission,
55
180974
2127
memorandum göndermelerini istedim.
03:03
the numerous task forces that had been set up
56
183125
3111
Ülkemiz Kenya'da, Anayasayı
03:06
in our country, Kenya,
57
186260
1674
değiştirebilmek için
03:07
to help change the constitution.
58
187958
1809
ekipler kurduk.
03:10
And we decided to grasp at those --
59
190260
2539
Ve onları kabul etmeye karar verdik
03:12
to clutch at those straws, if I may use that word --
60
192823
3111
o ağlara tutunarak,
03:15
if only to make the justice system work,
61
195958
2397
adalet sistemimizin çalışması için
03:18
and work for all.
62
198379
1150
herkes için çalışmasını sağlamak için.
03:21
Just about the same time,
63
201029
1937
Tam da o zamanlarda,
03:22
I met a young university graduate from the UK,
64
202990
2825
Birleşik Krallık'tan gelen genç bir ünivesite mezunu olan
03:25
called Alexander McLean.
65
205839
1600
Alexander McLean ile tanıştım.
03:28
Alexander had come in with three or four of his colleagues from university
66
208228
3485
Alexander, üniversiteden üç ya da dört arkadaşıyla,
03:31
in their gap year,
67
211737
1166
okullarına ara vererek,
03:32
and they wanted to help assist,
68
212927
2333
bize yardımcı olmak için geldiler.
03:35
set up a library in Kamiti Maximum Prison,
69
215284
3086
Kamiti Maksimum Hapishanesinde bir kütüphane kurdular.
03:38
which if you Google,
70
218394
1152
Google'da aratırsanız
03:39
you will see is written as one of the 15 worst prisons in the world.
71
219570
3197
hapishanenin en kötü 15 arasında sayıldığını görebilirsiniz.
03:43
That was then.
72
223784
1150
O geçmişteydi.
03:45
But when Alexander came in,
73
225307
1453
Alexander geldiğinde,
03:46
he was a young 20-year-old boy.
74
226784
1896
daha 20 yaşında genç bir çocuktu.
03:48
And I was on death row at that time.
75
228704
1801
Ben de idam mahkumuydum.
03:51
And we took him under our wing.
76
231696
1810
Onu kanatlarımız altına aldık.
03:53
It was an honest trust issue.
77
233530
2769
Dürüst bir güven meselesiydi.
03:56
He trusted us, even though we were on death row.
78
236323
2254
Biz idam mahkumu olsak da, o bize güvendi.
03:59
And through that trust,
79
239157
1245
Ve o güven ile birlikte,
04:00
we saw him and his colleagues from the university
80
240426
2596
onun ve üniversiteden arkadaşlarının
04:03
refurbish the library with the latest technology
81
243046
3635
kütüphaneyi son teknolojiyle yenilediklerini
04:06
and set up the infirmary to very good standards
82
246705
3944
ve oldukça iyi standartlarda bir revir açarak
04:10
so that those of us falling sick in prison
83
250673
2785
hapishanede hasta olanlarımızın
04:13
would not necessarily have to die in indignity.
84
253482
2873
onursuz bir şekilde ölmek zorunda olmadıklarını gördük.
04:17
Having met Alexander,
85
257950
2214
Alexander ile tanıştıktan sonra,
04:20
I had a chance,
86
260188
1159
bir şansım vardı.
04:21
and he gave me the opportunity and the support,
87
261371
3412
O bana Londra Üniversitesi'nden üniversite diploması almam için
04:24
to enroll for a university degree at the University of London.
88
264807
3305
fırsat ve destek verdi.
04:28
Just like Mandela studied from South Africa,
89
268958
2381
Mandela nasıl Güney Afrika'da okuduysa,
04:31
I had a chance to study at Kamiti Maximum Security Prison.
90
271363
3238
benim de Kamiti Maksimum Güvenlikli Hapishanesi'nden okuma şansım vardı.
04:35
And two years later,
91
275498
1666
2 yıl sonra ise,
04:37
I became the first graduate of the program
92
277188
2508
bu programın ilk mezunu oldum.
04:39
from the University of London from within the prison system.
93
279720
3484
Hapishane içinden Londra Üniversitesi diploması aldım.
04:44
Having graduated, what happened next --
94
284744
1920
Mezun olduktan sonra olanlar ise...
04:46
(Applause)
95
286688
3505
(Alkışlar)
04:50
Thank you.
96
290217
1150
Teşekkürler.
04:51
(Applause)
97
291391
1083
(Alkışlar)
04:52
Having graduated,
98
292498
1492
Mezun olduktan sonra,
04:54
now I felt empowered.
99
294014
1400
kendimi güçlenmiş hissettim.
04:56
I was not going to play the helpless victim.
100
296014
2444
Çaresiz bir mağduru oynamayacaktım.
04:58
But I felt empowered not only to assist myself,
101
298823
2754
Kendimi güçlenmiş hissettim. Ancak sadece kendime yardım etmek
05:01
to prosecute my own case,
102
301601
1849
ve kendi davamı takip etmek için değil,
05:03
but also to assist the other inmates
103
303474
3055
aynı zamanda burada bahsedilen haksızlıklardan mağdur
05:06
who are suffering the similar injustices that have just been spoken about here.
104
306553
3833
diğer tutuklulara yardım etmek için.
05:11
So I started writing legal briefs for them.
105
311490
2397
Onlar için dava özetleri yazmaya başladım.
05:13
With my other colleagues in prison, we did as much as we could.
106
313911
3498
Hapishanedeki diğer arkadaşlarımla elimizden geleni yaptık.
05:19
That wasn't enough.
107
319743
1347
Ama yeterli değildi.
05:23
Alexander McLean
108
323022
1912
Alexandar Mclaen
05:24
and his team at the African Prisons Project
109
324958
3730
ve Afrika Hapishaneleri Projesi'ndeki takımı daha çok
05:28
decided to support more inmates.
110
328712
1897
daha çok tutukluyu desteklemeye karar verdi.
05:30
And as I'm speaking to you today,
111
330919
1614
Bugün sizle burada konuşurken,
05:32
there are 63 inmates and staff in the Kenya Prison Service
112
332561
4135
Kenya Hapishane Servisi kapsamında 63 tutuklu ve personel
05:36
studying law at the University of London through distance learning.
113
336720
3325
uzaktan öğrenme ile Londra Üniversitesi'nde hukuk okuyorlar.
05:40
(Applause)
114
340903
5031
(Alkışlar)
05:45
These are changemakers who are being motivated
115
345958
3754
Bu değişim yaratan kişiler,
05:49
not only to assist the most indolent in society,
116
349736
3143
sadece toplumdaki en tembellere değil,
05:52
but also to help the inmates and others get access to justice.
117
352903
3738
adalet arayan tutuklulara yardım etmek için hareket ediyorlar.
05:59
Down there in my prison cell, something kept stirring me.
118
359125
3248
O hapishane hücresindeyken içimdeki bir coşku durmak bilmedi.
06:03
The words of Martin Luther King kept hitting me.
119
363584
2517
Martin Luther King'in sözleri sürekli aklımda döndü dolaştı.
06:07
And he was always telling me, "Pete, if you can't fly,
120
367822
2985
Sanki bana söylüyordu; "Pete, eğer uçamıyorsan,
06:12
you can run.
121
372370
1150
koşabilirsin,
06:14
And if you can't run,
122
374395
1865
eğer koşamıyorsan,
06:16
you can walk.
123
376284
1150
yürüyebilirsin.
06:18
But if you can't walk,
124
378133
1992
Eğer yürüyemiyorsan,
06:20
then you can crawl.
125
380149
1477
o zaman sürünebilirsin.
06:22
But whatever it is, whatever it takes,
126
382331
2262
Ama ne olursa olsun, ne yaparsan yap,
06:24
just keep on moving."
127
384617
1333
ilerlemeye devam et."
06:26
And so I had this urge to keep moving.
128
386831
2341
Devam etmek için içimde bir tutku vardı.
06:29
I still have this urge to keep moving in whatever I do.
129
389196
2754
Bu tutkuya yaptığım her işte hâlâ sahibim.
06:31
Because I feel the only way we can change our society,
130
391974
3444
Çünkü toplumumuzu değiştirmenin tek yolunun ve
06:35
the only way we can change the justice system --
131
395442
2276
son zamanlarda gerçekten iyileşme gösteren
06:37
which has really improved in our country --
132
397742
2009
adalet sistemimizi değiştirmek için tek yolun
06:39
is to help get the systems right.
133
399775
1627
bu sistemleri doğrultmaya yardım etmekten geçiyor.
06:42
So, on 26th October last year, after 18 years in prison,
134
402300
3372
Geçen sene 26 Ekim'de, hapishanede 18 yıl yattıktan sonra,
06:47
I walked out of prison on presidential pardon.
135
407482
2404
başkanlık affıyla hapishaneden çıktım.
06:51
I'm now focused on helping APP -- the African Prisons Project --
136
411061
3246
Afrika Hapishaneleri Projesi'ne destek vermek hayatım hâline geldi.
06:54
achieve its mandate of training and setting up
137
414331
3061
Bu projenin amacı, parmaklıklar arkasındaki ilk
06:57
the first law school and legal college behind bars.
138
417416
3487
hukuk okulunu kurmak ve tutukluların eğitimini sağlamak.
07:01
Where we are going to train --
139
421569
1437
Eğiteceğiz...
07:03
(Applause)
140
423030
3912
(Alkışlar)
07:06
Where we are going to train inmates and staff
141
426966
3524
Personeli ve tutukluları sadece yanındaki tutuklu arkadaşına
07:10
not only to assist their fellow inmates,
142
430514
2277
yardım edecek şekilde değil,
07:12
but to assist the entire wider society of the poor
143
432815
3095
fakirlikten dolayı yasal adalete erişimi olmayan
07:15
who cannot access legal justice.
144
435934
2082
tüm halka yardım edecek şekilde eğiteceğiz.
07:19
So as I speak before you today,
145
439180
2423
Bugün karşınızda,
07:21
I stand here in the full knowledge that we can all reexamine ourselves,
146
441627
5571
hepimizin kendini tekrar inceleyebileceğinin,
07:27
we can all reexamine our situations,
147
447222
2762
durumları inceleyebileceğinin,
07:30
we can all reexamine our circumstances
148
450008
2533
olayları inceleyebileceğinin ve mağdur rolü oynamak
07:33
and not play the victim narrative.
149
453959
2267
zorunda olmadığının kanıtıyım.
07:36
The victim narrative will not take us anywhere.
150
456792
2198
Mağdur rolü bizi hiçbir yere götürmeyecek.
07:40
I was behind bars, yeah.
151
460149
1600
Ben parmaklıklar arkasındaydım, evet.
07:42
But I never felt and I was not a prisoner.
152
462958
2328
Ama asla kendimi bir tutuklu gibi hissetmedim.
07:48
The basic thing I got to learn
153
468236
2325
Öğrendiğim en temel şeyin
07:50
was that if I thought,
154
470585
2278
ise şu olduğunu düşünüyorum:
07:52
and if you think, you can,
155
472887
2182
Eğer yapabileceğini düşünüyorsan,
07:55
you will.
156
475093
1150
yapacaksın.
07:56
But if you sit thinking that you can't,
157
476601
2745
Ancak yapamayacağını düşünüyorsan,
07:59
you won't.
158
479370
1150
yapamayacaksın.
08:01
It's as simple as that.
159
481593
1533
Bu kadar basit.
08:04
And so I'm encouraged by the peaceful revolutionaries
160
484259
2501
Bu sahnede barışçıl devrimcilerin yaptıklarını duydukça
08:06
I've heard on this stage.
161
486784
1276
kendimde cesaret buluyorum.
08:08
The world needs you now, the world needs you today.
162
488633
2801
Dünyanın size ihtiyacı var. Dünyanın size bugün ihtiyacı var.
08:12
And as I finish my talk,
163
492394
2588
Konuşmamı bitirirken,
08:15
I'd just like to ask each and every single one of you here,
164
495006
3248
burada dinleyen her birinizden,
08:19
wonderful thinkers, changemakers, innovators,
165
499744
3881
harika düşünürler, değişim yaratanlar, mucitler ve
08:23
the wonderful global citizens we have at TED,
166
503649
3103
TED'deki harika global vatandaşlardan
08:26
just remember the words of Martin Luther King.
167
506776
2483
Martin Luther King'in sözlerini hatırlamalarını istiyorum.
08:29
Let them continue ringing in your heart and your life.
168
509958
2587
Kalbinizde ve hayatınızda bu sözler çınlamaya devam etsin.
08:33
Whatever it is,
169
513252
1783
Ne olursa olsun,
08:35
wherever you are,
170
515059
1626
nerede olursan ol,
08:36
whatever it takes,
171
516709
1683
ne yaparsan yap
08:38
keep on moving.
172
518416
1151
ilerlemeye devam et.
08:39
Thank you.
173
519591
1159
Teşekkürler.
08:40
(Applause)
174
520774
3377
(Alkışlar)
08:44
Thank you.
175
524175
1151
Teşekkürler.
08:45
(Applause)
176
525350
4261
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7