Edith Widder: Glowing life in an underwater world

Edith Widder: Sualtındaki ışıltılı yaşam

88,233 views ・ 2010-04-19

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Isil Arican Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:15
In the spirit of Jacques Cousteau, who said,
0
15260
3000
"İnsanlar, sevdikleri şeyleri korurlar."
00:18
"People protect what they love,"
1
18260
2000
diyen Jaques Cousteau'nun anısına
00:20
I want to share with you today what I love most in the ocean,
2
20260
3000
bugün sizle okyanusta en sevdiğim şeyi paylaşmak istiyorum,
00:23
and that's the incredible number and variety
3
23260
3000
inanılmaz sayı ve çeşitliliğe sahip
00:26
of animals in it that make light.
4
26260
3000
ışık saçan canlılar.
00:29
My addiction began with this strange looking diving suit called Wasp;
5
29260
3000
Bu konuya olan tutkum, Wasp (eşekarısı) denen acaip görünüşlü bu dalış elbisesi ile başladı.
00:32
that's not an acronym -- just somebody thought it looked like the insect.
6
32260
3000
Wasp bir kısaltma değil -- biri elbisenin arıya benzediğini düşünmüş olmalı.
00:35
It was actually developed for use by the offshore oil industry
7
35260
3000
Aslında, derin deniz petrol arama endüstrisi tarafından
00:38
for diving on oil rigs down to a depth of 2,000 feet.
8
38260
3000
600 metreye kadar olan dalışlarda kullanılmak üzere tasarlanmış.
00:41
Right after I completed my Ph.D.,
9
41260
2000
Doktoramı tamamladıktan hemen sonra
00:43
I was lucky enough to be included with a group of scientists
10
43260
3000
bu cihazı okyanus araştırması için ilk defa kullanacak olan
00:46
that was using it for the first time
11
46260
2000
bir grup bilimadamından biri olma ayrıcalığına
00:48
as a tool for ocean exploration.
12
48260
2000
sahip oldum.
00:50
We trained in a tank in Port Hueneme,
13
50260
2000
Hueneme Limanı'ndaki bir su tankının içinde eğitildik.
00:52
and then my first open ocean dive
14
52260
2000
İlk açık okyanus dalışımı
00:54
was in Santa Barbara Channel.
15
54260
2000
Santa Barbara Kanalı'nda yaptım.
00:56
It was an evening dive.
16
56260
2000
Gece dalışıydı.
00:58
I went down to a depth of 880 feet
17
58260
3000
Yaklaşık 260 metreye indim
01:01
and turned out the lights.
18
61260
2000
ve ışıkları kapattım.
01:03
And the reason I turned out the lights is because I knew I would see
19
63260
2000
Işıkları kapattım, çünkü bunu yaparsam biyolümünesans denen
01:05
this phenomenon of animals making light
20
65260
2000
fenomeni, hayvanların ışık üretmesini
01:07
called bioluminescence.
21
67260
2000
gözleyebileceğimi biliyordum.
01:09
But I was totally unprepared
22
69260
2000
Ama gördüğüm şeyin ne kadar çok olduğu ve
01:11
for how much there was
23
71260
2000
ne kadar müthüş olduğu konusunda
01:13
and how spectacular it was.
24
73260
3000
tamamen hazırlıksızdım.
01:16
I saw chains of jellyfish called siphonophores
25
76260
3000
Bu odadan daha uzun ve zincirler halinde dolanan
01:19
that were longer than this room,
26
79260
2000
sifonofor denen dev denizanaları gördüm.
01:21
pumping out so much light
27
81260
2000
O kadar çok ışık saçıyorlardı ki
01:23
that I could read the dials and gauges
28
83260
2000
dalış elbisesinin içindeyken ilave ışık olmadan
01:25
inside the suit without a flashlight;
29
85260
2000
düğmeleri ve göstergeleri okuyabiliyordum.
01:27
and puffs and billows
30
87260
2000
Işıldatan mavi duman kitlelerine benzeyen
01:29
of what looked like luminous blue smoke;
31
89260
3000
baloncuklar ve dumanlar gördüm,
01:32
and explosions of sparks
32
92260
2000
itici motorların etrafında kıvrılan
01:34
that would swirl up out of the thrusters --
33
94260
2000
kıvılcım patlamaları gördüm,
01:36
just like when you throw a log on a campfire and the embers swirl up off the campfire,
34
96260
3000
hani kamp ateşine yeni bir odun atınca ateşteki közlerden kıvılcım çıkar ya, onun gibi.
01:39
but these were icy, blue embers.
35
99260
2000
Ama bunlar soğuk, mavi kıvılcımlardı.
01:41
It was breathtaking.
36
101260
2000
Nefes kesiciydiler.
01:43
Now, usually if people are familiar with bioluminescence at all,
37
103260
3000
Genelde insanlar eğer biyolüminesans kavramını duydularsa
01:46
it's these guys; it's fireflies.
38
106260
2000
bunu ateşböcekleri nedeniyle duymuşlardır.
01:48
And there are a few other land-dwellers that can make light --
39
108260
2000
Karada yaşayan ve ışık çıkaran birkaç canlı daha var,
01:50
some insects, earthworms, fungi --
40
110260
2000
bazı böcekler, solucanlar, mantarlar.
01:52
but in general, on land, it's really rare.
41
112260
3000
Ama genelde bu durum, karada oldukça nadir.
01:55
In the ocean, it's the rule
42
115260
2000
Oysa okyanusta,nadir bir olay değil,
01:57
rather than the exception.
43
117260
2000
adeta genel kural.
01:59
If I go out in the open ocean environment,
44
119260
2000
Eğer denize açılır ve açık bir okyanusa giderseniz
02:01
virtually anywhere in the world,
45
121260
2000
dünyanın neresi olursanız olun,
02:03
and I drag a net from 3,000 feet to the surface,
46
123260
3000
ve 900 metreden yüzeye bir ağ çekecek olsanız
02:06
most of the animals --
47
126260
2000
ağa takılan hayvanların
02:08
in fact, in many places, 80 to 90 percent
48
128260
2000
çoğu yerde yüzde 80'i, hatta %90'ı
02:10
of the animals that I bring up in that net --
49
130260
3000
ışık yapan hayvanlar
02:13
make light.
50
133260
2000
olacaktır.
02:15
This makes for some pretty spectacular light shows.
51
135260
2000
Bu durum, epey etkileyici ışık gösterileri oluşmasına neden olur.
02:17
Now I want to share with you a little video
52
137260
3000
Şimdi size denizaltındayken çektiğim
02:20
that I shot from a submersible.
53
140260
2000
kısa bir film göstermek istiyorum.
02:22
I first developed this technique working from a little
54
142260
2000
Bu tekniği ilk defa tek kişilik bir denizaltı olan
02:24
single-person submersible called Deep Rover
55
144260
3000
Deep Rover'da çalışırken geliştirdim
02:27
and then adapted it for use on the Johnson Sea-Link,
56
147260
2000
daha sonra burada gördüğünüz Johnson Sea-Link denizaltısında
02:29
which you see here.
57
149260
2000
kullanmak için uyarladım.
02:31
So, mounted in front of the observation sphere,
58
151260
2000
Gözlem küresinin ön tarafına
02:33
there's a a three-foot diameter hoop
59
153260
3000
yaklaşık bir metre çapında bir halka monte ettim
02:36
with a screen stretched across it.
60
156260
2000
önüne de bir ekran gerdim.
02:38
And inside the sphere with me is an intensified camera
61
158260
2000
Gözlem küresinin içine girerken yanıma karanlığa
02:40
that's about as sensitive as a fully dark-adapted human eye,
62
160260
3000
tamamen adapte olmuş insan gözü kadar hassas bir kamera da aldım.
02:43
albeit a little fuzzy.
63
163260
2000
Biraz bulanık ama olsun.
02:45
So you turn on the camera, turn out the lights.
64
165260
2000
Sonra kamerayı çalıştırıp ışıkları kapatıyorsunuz.
02:47
That sparkle you're seeing is not luminescence,
65
167260
2000
Bu gördüğünüz kıvılcım biyolüminesans değil,
02:49
that's just electronic noise
66
169260
2000
sadece bu tip yoğun
02:51
on these super intensified cameras.
67
171260
2000
kameralarda görülen bir parazit.
02:53
You don't see luminescence until the submersible
68
173260
2000
Büyolüminesans'ı denizlatı suyun içinde
02:55
begins to move forward through the water,
69
175260
2000
hareket etmeye başlamadan göremiyorsunuz,
02:57
but as it does, animals bumping into the screen
70
177260
2000
Hareket etmeye başlayınca ise öndeki ekrana çarpan
02:59
are stimulated to bioluminesce.
71
179260
2000
canlılar uyarılarak biyolümünesans gösteriyorlar.
03:01
Now, when I was first doing this,
72
181260
2000
Bunu ilk yaptığımda
03:03
all I was trying to do was count the numbers of sources.
73
183260
2000
etraftaki ışık kaynaklarını saymaya çalışıyordum.
03:05
I knew my forward speed, I knew the area,
74
185260
2000
Hareket hızımı biliyorsum, içinde bulunduğum suyu da tanıyordum
03:07
and so I could figure out how many hundreds of sources
75
187260
2000
Bu nedenle her bir metreküpte yaklaşık kaç tane
03:09
there were per cubic meter.
76
189260
2000
ışık yayan canlı olduğunu hesaplayabilirdim.
03:11
But I started to realize that I could actually identify animals
77
191260
2000
Ancak bir süre sonra aslında ışık saçan hayvanları saçtıkları
03:13
by the type of flashes they produced.
78
193260
2000
ışığın şeklinden tanıyabildiğimi fark ettim.
03:15
And so, here, in the Gulf of Maine
79
195260
3000
İşte burada, Maine körfezinde
03:18
at 740 feet,
80
198260
2000
225 metre derinlikte
03:20
I can name pretty much everything you're seeing there to the species level.
81
200260
3000
gördüğünüz hemen hemen tümışıltıların hangi canlıdan geldiğini sayabilirim,
03:23
Like those big explosions, sparks,
82
203260
2000
örneğin bu dev kıvılcımlar, patlamalar
03:25
are from a little comb jelly,
83
205260
2000
bir tür taraklı denizanasından geliyor.
03:27
and there's krill and other kinds of crustaceans,
84
207260
3000
Burada kriller, diğer kabuklular ve
03:30
and jellyfish.
85
210260
2000
denizanaları var.
03:32
There was another one of those comb jellies.
86
212260
2000
Bu da o taraklı denizanalarından biri.
03:34
And so I've worked with computer image analysis engineers
87
214260
3000
Bilgisayar görüntüleme analiz mühendisleri ile birlikte çalışarak
03:37
to develop automatic recognition systems
88
217260
3000
bu canlıları tanımlayarak, onlarla çarpışma noktasının
03:40
that can identify these animals
89
220260
2000
X,Y,Z koordinatlarını hesaplayabilmek için
03:42
and then extract the XYZ coordinate of the initial impact point.
90
222260
3000
otomatik tanıma sistemleri geliştirmeye çalıştık.
03:45
And we can then do the kinds of things that ecologists do on land,
91
225260
3000
Böylece ekolojistlerin karada yaptığı bazı şeyleri
03:48
and do nearest neighbor distances.
92
228260
2000
en azından yakın mesafeden yapabileceğiz.
03:51
But you don't always have to go down to the depths of the ocean
93
231260
2000
Ama böyle bir gösteriye şahit olmak için her zaman okyanusun
03:53
to see a light show like this.
94
233260
2000
derinliklerine inmeniz gerekmez.
03:55
You can actually see it in surface waters.
95
235260
2000
Aslında yüzeyde de bunlardan görebilirsiniz.
03:57
This is some shot, by Dr. Mike Latz at Scripps Institution,
96
237260
3000
Bu video, biyolüminesans bir plankton sürüsünün içinde yüzen
04:00
of a dolphin swimming through bioluminescent plankton.
97
240260
2000
bir yunusa ait, Scripps Enstitüsünden Dr. Mike Latz kaydetmiş.
04:02
And this isn't someplace exotic
98
242260
2000
Çekildiği yer de öyle sıradışı bir yer değil,
04:04
like one of the bioluminescent bays in Puerto Rico,
99
244260
3000
şu Porto Rico'daki meşhur biyolüminesans körfezlerden biri değil burası.
04:07
this was actually shot in San Diego Harbor.
100
247260
2000
Aslında San Diego limanında çekilmiş.
04:09
And sometimes you can see it even closer than that,
101
249260
3000
Bazen bu parıltıyı çok daha yakından görebilirsiniz.
04:12
because the heads on ships --
102
252260
2000
Çünkü gemilerdeki başaltı-
04:14
that's toilets, for any land lovers that are listening --
103
254260
3000
karadan adımını denize atmayanlar varsa bu tuvaletlerin bulunduğu yer-
04:17
are flushed with unfiltered seawater
104
257260
3000
sifon suyu olarak filtre edilmemiş deniz suyu kullanır,
04:20
that often has bioluminescent plankton in it.
105
260260
2000
genelde bu suyun içinde biyolüminesans planktonlar vardır.
04:22
So, if you stagger into the head late at night
106
262260
2000
Yani gecenin bir vakti başaltına gider,
04:24
and you're so toilet-hugging sick
107
264260
2000
ve bu sırada ışığı yakamayacak kadar da
04:26
that you forget to turn on the light,
108
266260
2000
sıkışmış durumda olursanız,
04:28
you may think that you're having a religious experience. (Laughter)
109
268260
2000
bir an dini bir deneyim yaşamakta olduğunuzu zanabilirsiniz.
04:31
So, how does a living creature make light?
110
271260
2000
Peki, yaşayan bir canlı nasıl ışık üretir?
04:33
Well, that was the question that 19th century
111
273260
2000
Bu soruyu ilk defa 19 yüzyılda,
04:35
French physiologist Raphael Dubois,
112
275260
2000
Fransız bir biyolog olan Raphael Dubois
04:37
asked about this bioluminescent clam.
113
277260
2000
bu biyolüminesans midye için sormuştu.
04:39
He ground it up and he managed to get out a couple of chemicals;
114
279260
3000
Midyeyi öğüttü ve ondan bazı kimyasal maddeler elde etmeyi başardı,
04:42
one, the enzyme, he called luciferase;
115
282260
3000
bulduğu maddelerden biri enzim idi, ona Lüsiferaz dedi,
04:45
the substrate, he called luciferin
116
285260
2000
diğer maddeye de Lüsüferin adını verdi.
04:47
after Lucifer the Lightbearer.
117
287260
2000
İsimleri Lusifer'den geliyor, yani ışık taşıyan demek.
04:49
That terminology has stuck, but it doesn't actually refer to specific chemicals
118
289260
3000
Bu terminoloji öylece kaldı, ama aslında lzel kimyasallara işaret etmiyor bu isimler,
04:52
because these chemicals come in a lot of different shapes and forms.
119
292260
3000
çünkü bu kimyasallar çok farklı biçim ve yapıda olabilirler.
04:55
In fact, most of the people
120
295260
2000
Aslında, günümüzde biyolümünesansla
04:57
studying bioluminescence today
121
297260
2000
ilgilenen insanların pekçoğu
04:59
are focused on the chemistry, because these chemicals
122
299260
2000
bu maddelerin kimyasal yapısına eğilmiş durumda,
05:01
have proved so incredibly valuable
123
301260
2000
çünkü bu maddeler antibakteriyel madde geliştirmeden
05:03
for developing antibacterial agents,
124
303260
3000
tutun da kanser ilaçları geliştirmeye,
05:06
cancer fighting drugs,
125
306260
2000
hatta Mars'ta yaşam olup olmadığını
05:08
testing for the presence of life on Mars,
126
308260
2000
test etmeye, bizim ORCA'da kullandığımız
05:10
detecting pollutants in our waters --
127
310260
2000
gibi sularımızdaki kirli maddelerin tesbitine
05:12
which is how we use it at ORCA.
128
312260
2000
kadar pekçok yerde kullanılıyor.
05:14
In 2008,
129
314260
2000
2008 yılında
05:16
the Nobel Prize in Chemistry
130
316260
2000
Nobel Kimya ödülü
05:18
was awarded for work done
131
318260
2000
bir tür denizanasının
05:20
on a molecule called green fluorescent protein
132
320260
2000
biyolüminesans kimyasal tepkimelerinden
05:22
that was isolated from the bioluminescent chemistry
133
322260
3000
izole edilmiş yeşil florasan bir molekülün
05:25
of a jellyfish,
134
325260
2000
icadına verildi.
05:27
and it's been equated to the invention of the microscope,
135
327260
2000
Bu buluş mikroskobun icadı kadar önemli sayılıyor,
05:29
in terms of the impact that it has had
136
329260
3000
hücre biyolojisi ve genetik mühendisliğe etkisi
05:32
on cell biology and genetic engineering.
137
332260
3000
onun kadar önemli olacak.
05:35
Another thing all these molecules are telling us
138
335260
2000
Bu moleküllerin bize söylediği bir başka şey daha var,
05:37
that, apparently, bioluminescence has evolved
139
337260
3000
görünen o ki, biyolüminesans evrim süreci
05:40
at least 40 times, maybe as many as 50 separate times
140
340260
3000
boyunca en az 40 defa, hatta belki de 50 defa ayr ayrı
05:43
in evolutionary history,
141
343260
2000
evrimleşmiş bir özellik.
05:45
which is a clear indication
142
345260
2000
Bu da hayatta kalmak için ne kadar önemli
05:47
of how spectacularly important
143
347260
3000
bir özellik olduğunu çok net olarak
05:50
this trait is for survival.
144
350260
2000
gösteriyor.
05:52
So, what is it about bioluminescence
145
352260
2000
Peki, pekçok hayvan için biyolümünesans
05:54
that's so important to so many animals?
146
354260
2000
neden bu kadar önemli?
05:56
Well, for animals that are trying to avoid predators
147
356260
3000
Kendilerini avlamaya gelen canlılardan saklanmak için
05:59
by staying in the darkness,
148
359260
3000
karanlıklara gizlenen hayvanlar için
06:02
light can still be very useful
149
362260
2000
ışık en temel üç faaliyeti sürdürme
06:04
for the three basic things that animals have to do to survive:
150
364260
3000
konusunda çok faydalı olabilir.
06:07
and that's find food,
151
367260
2000
Bunlar, besin bulmak,
06:09
attract a mate and avoid being eaten.
152
369260
2000
çiftleşek bir eşi cezbetmek ve yem olmaktan kurtulmak.
06:11
So, for example, this fish
153
371260
2000
Bakın, örneğin bu balığın
06:13
has a built-in headlight behind its eye
154
373260
2000
gözünün arkasında bir nevi far var,
06:15
that it can use for finding food
155
375260
2000
yemek bulmaya da yarar,
06:17
or attracting a mate.
156
377260
2000
karşı cinsi cezbetmeye de.
06:19
And then when it's not using it, it actually can roll it down into its head
157
379260
3000
Bu farı kullanmadığı zaman, aynı Lamborgini arabanızın farları gibi
06:22
just like the headlights on your Lamborghini.
158
382260
2000
bu ışıklı organları rula yapıp ortadan kaldırabilir.
06:25
This fish actually has high beams.
159
385260
3000
Bu balığın aslında uzun farları var.
06:28
And this fish, which is one of my favorites,
160
388260
2000
Bu balık ise, ki benim favorilerimden biri,
06:30
has three headlights on each side of its head.
161
390260
3000
kafasının iki yanında üçer tane farı var.
06:33
Now, this one is blue,
162
393260
2000
Bundaki ışıklar mavi.
06:35
and that's the color of most bioluminescence in the ocean
163
395260
2000
genelde okyanustaki biyolüminesans bu renktir,
06:37
because evolution has selected
164
397260
2000
çünkü evrim, iletişimi en etkin hale getirmek için
06:39
for the color that travels farthest through seawater
165
399260
2000
deniz suyunda en uzağa yayılabilen
06:41
in order to optimize communication.
166
401260
2000
rengi seçmiş.
06:43
So, most animals make blue light,
167
403260
2000
Bu nedenle çoğu canlı mavi ışık saçar,
06:45
and most animals can only see blue light,
168
405260
3000
ve şoğu canlı da sadece mavi ışığı görebilir.
06:48
but this fish is a really fascinating exception
169
408260
2000
Ama bu balık gerçekten de hayret verici bir istisna
06:50
because it has two red light organs.
170
410260
3000
çünkü bakın iki tane kırmızı ışık organı var.
06:53
And I have no idea why there's two,
171
413260
2000
Neden iki tane olduğu hakkında hiç bir fikrim yok,
06:55
and that's something I want to solve some day --
172
415260
2000
günün birinde cevabını bulmak istediğim bir soru bu.
06:57
but not only can it see blue light,
173
417260
3000
Böylece sadece mavi ışığı değil,
07:00
but it can see red light.
174
420260
2000
kırmızı ışığı da görebiliyor.
07:02
So it uses its red bioluminescence like a sniper's scope
175
422260
3000
Kırmızı ışık saçan organını gece görüş dürbünü kullanan
07:05
to be able to sneak up on animals
176
425260
2000
bir nişancı gibi kırmızı ışığa kör olan
07:07
that are blind to red light
177
427260
2000
canlılara gizlice yanaşmak için kullanıyor,
07:09
and be able to see them without being seen.
178
429260
2000
görülmeden onları görebiliyor.
07:11
It's also got a little chin barbel here
179
431260
2000
Çenesinin şurasında ufak bir sakalı var,
07:13
with a blue luminescent lure on it
180
433260
2000
ucunda mavi renkli ışıklı bir yem var
07:15
that it can use to attract prey from a long way off.
181
435260
3000
uzak mesafelerden bile avlarının ilgisini çekebiliyor.
07:18
And a lot of animals will use their bioluminescence as a lure.
182
438260
3000
Çoğu canlı biyolüm,nesans özelliğini yem olarak kullanır.
07:22
This is another one of my favorite fish.
183
442260
2000
Bu favori balıklarımdan bir başkası.
07:24
This is a viperfish, and it's got a lure
184
444260
2000
Bu bir viperfish (engerek balığı), bol dişli
07:26
on the end of a long fishing rod
185
446260
2000
çenesinin üzerinde, uzun bir oltanın ucunda bir yem var
07:28
that it arches in front of the toothy jaw
186
448260
2000
kocaman dişlerle dolu çenenin hemen önünde sallanıyor,
07:30
that gives the viperfish its name.
187
450260
3000
Balığa ismini veren bu dişler,
07:33
The teeth on this fish are so long
188
453260
2000
o kadar uzunlar ki
07:35
that if they closed inside the mouth of the fish,
189
455260
2000
eğer normal şekilde ağzının içine kapansalardı
07:37
it would actually impale its own brain.
190
457260
3000
kendi beynini delerdi.
07:40
So instead, it slides in grooves
191
460260
2000
Bu nedenle ağzın dışındaki oluklarda kayarak
07:42
on the outside of the head.
192
462260
2000
kafanın dışında kapanıyor.
07:44
This is a Christmas tree of a fish;
193
464260
2000
Bu gördüğünüz yılbaşı ağacının balık versiyonu.
07:46
everything on this fish lights up,
194
466260
2000
üzerindeki herşey ışıldıyor.
07:48
it's not just that lure.
195
468260
2000
Sadece yemi değil,
07:50
It's got a built-in flashlight.
196
470260
2000
farları var,
07:52
It's got these jewel-like light organs on its belly
197
472260
2000
göbeğinde mücevher gibi duran iki ışık organı daha var
07:54
that it uses for a type of camouflage
198
474260
3000
ve bunu kendi gögesini aydınlatarak
07:57
that obliterates its shadow,
199
477260
3000
kamuflaj amaçlı kullanıyor.
08:00
so when it's swimming around and there's a predator looking up from below,
200
480260
3000
yani ortalıkta yüzerken aşağıdan bir avcı yukarı bakarsa
08:03
it makes itself disappear.
201
483260
2000
kendisini görünmez hale getirebiliyor.
08:05
It's got light organs in the mouth,
202
485260
2000
Ağzında ışık organları var,
08:07
it's got light organs in every single scale, in the fins,
203
487260
2000
her bir pulunda, yüzgeçlerinde, sırtındaki
08:09
in a mucus layer on the back and the belly,
204
489260
2000
sümüksü tabakada ve göbeğinde ışık organları var,
08:11
all used for different things --
205
491260
2000
her birini farklı şekilde kullanıyor.
08:13
some of which we know about, some of which we don't.
206
493260
2000
bazılarının ne işe yaradığını biliyoruz, bazılarının bilmiyoruz.
08:15
And we know a little bit more about bioluminescence thanks to Pixar,
207
495260
3000
Pixar sayesinde artık biyolümünesans hakkında biraz daha bilgi sahibiyiz,
08:18
and I'm very grateful to Pixar for sharing
208
498260
2000
en sevdiğim konuyu daha fazla insanla
08:20
my favorite topic with so many people.
209
500260
2000
paylaştığı için Pixar'a minnetarım.
08:22
I do wish, with their budget,
210
502260
2000
Ama gene de, bütçelerinden
08:24
that they might have spent just a tiny bit more money
211
504260
3000
biraz daha fazla para ayırıp, parasız ve aç bir doktora
08:27
to pay a consulting fee to some poor, starving graduate student,
212
507260
3000
öğrencisine danışmanlık ücreti verselerdi, o öğrenci onlara
08:30
who could have told them that those are the eyes
213
510260
2000
bu gözlerin aslında formalin içinde saklanan
08:32
of a fish that's been preserved in formalin.
214
512260
3000
ölü bir balığın gözleri olduğunu söyleyebilirdi.
08:35
These are the eyes of a living anglerfish.
215
515260
2000
Bu gördükleriniz canlı bir fener balığının gözleri.
08:37
So, she's got a lure that she sticks out
216
517260
2000
Bakın, adeta bir kapan gibi olan
08:39
in front of this living mousetrap
217
519260
2000
sipsivri dişlerin önünde sallanan
08:41
of needle-sharp teeth
218
521260
2000
yalancı bir yeme sahip,
08:43
in order to attract in some unsuspecting prey.
219
523260
3000
bununla hiç bir şeyden habersiz balıkları yakalıyor.
08:46
And this one has a lure
220
526260
2000
Bu gördüğünüzün yeminde
08:48
with all kinds of little interesting threads coming off it.
221
528260
3000
acaip bir sürü iplikçikler var.
08:51
Now we used to think that the different shape of the lure
222
531260
3000
En başta yemin şeklinin farklı olmasının
08:54
was to attract different types of prey,
223
534260
2000
farklı balıkları avlamaya yaradığını sanıyorduk,
08:56
but then stomach content analyses on these fish
224
536260
3000
ama sonra bilim adamlar, ya da daha doğrusu onların
08:59
done by scientists, or more likely their graduate students,
225
539260
3000
doktora öğrencileri bu balıkların mide içeriklerini incelediler,
09:02
have revealed that
226
542260
2000
ve gördüler ki
09:04
they all eat pretty much the same thing.
227
544260
2000
hemen hemen aynı şeyleri yiyorlar.
09:06
So, now we believe that the different shape of the lure
228
546260
2000
Bu nedenle fener balıkları dünyasında, farklı yem şekillerinin
09:08
is how the male recognizes the female
229
548260
2000
aslında erkeklerin dişileri tanımasına yaradığına
09:10
in the anglerfish world,
230
550260
2000
inanıyoruz artık.
09:12
because many of these males
231
552260
2000
Bu erkeklerin çoğunluğu
09:14
are what are known as dwarf males.
232
554260
2000
cüce erkekler diye bilinirler.
09:16
This little guy
233
556260
2000
Bu ufaklık
09:18
has no visible means of self-support.
234
558260
3000
kendi başının çaresine bakacak özelliklere sahip değil.
09:21
He has no lure for attracting food
235
561260
2000
Yemek yakalamak için yemi yok,
09:23
and no teeth for eating it when it gets there.
236
563260
2000
yakalasa bile yiyecek dişleri yok.
09:25
His only hope for existence on this planet
237
565260
3000
Bu dünyada var olabilmesinin tek yolu
09:28
is as a gigolo. (Laughter)
238
568260
2000
jıgolo olmak.
09:30
He's got to find himself a babe
239
570260
2000
Kendine bir fıstık bulması
09:32
and then he's got to latch on for life.
240
572260
3000
ve ona ömür boyu yapışması lazım.
09:35
So this little guy
241
575260
2000
Bu nedenle bu ufalık,
09:37
has found himself this babe,
242
577260
2000
kendine bir fıstık bulmuş,
09:39
and you will note that he's had the good sense
243
579260
2000
ama fark ettiğiniz gibi, yeterince sağduyu sahibi ki,
09:41
to attach himself in a way that he doesn't actually have to look at her.
244
581260
3000
dişisinin suratını göremeyeceğ bir yere tuturmayı da akıl etmiş.
09:44
(Laughter)
245
584260
2000
(Kahkahalar)
09:46
But he still knows a good thing when he sees it,
246
586260
2000
Ama iyi bir kısmet bulunca kaçırmamayı da biliyor ki,
09:48
and so he seals the relationship with an eternal kiss.
247
588260
3000
bu beraberliği sonsuz bir öpücükle damgalamış
09:51
His flesh fuses with her flesh,
248
591260
2000
Eti, dişisinin eti ile kaynaşıyor,
09:53
her bloodstream grows into his body,
249
593260
2000
dişinin kan dolaşımı erkeğin vücuduna geçiyor,
09:55
and he becomes nothing more than a little sperm sac.
250
595260
3000
zamanla, bir sperm kesesinden farksız hale geliyor.
09:58
(Laughter)
251
598260
2000
(Gülüşmeler)
10:00
Well, this is a deep-sea version of Women's Lib.
252
600260
2000
Bu, kadınlar özgürlük hareketinin derin deniz versiyonu.
10:02
She always knows where he is,
253
602260
2000
Dişi, erkeğinin nerede olduğunu her zaman biliyor,
10:04
and she doesn't have to be monogamous,
254
604260
2000
tek eşli olmak zorunda da değil,
10:06
because some of these females
255
606260
2000
çünkü bu dişilerin bazıları
10:08
come up with multiple males attached.
256
608260
2000
bedenlerine asılmış birden fazla erkekle de dolanırlar.
10:10
So they can use it for finding food, for attracting mates.
257
610260
3000
Demek ki, bunları yemek bulmak, erkekleri cezbetmek
10:13
They use it a lot for defense, many different ways.
258
613260
3000
kendini savunmak ve farklı başka şekiller için kullanabiliyorlar.
10:16
A lot of them can release their luciferin or luferase in the water
259
616260
3000
Çoğu lüsiferin ve lüsiferazlarını suya bırakır,
10:19
just the way a squid or an octopus will release an ink cloud.
260
619260
2000
aynı bir mürekkep balığı ya da ahtapotun mürekkep fışkırtması gibi.
10:21
This shrimp is actually
261
621260
2000
Bu karides aslında
10:23
spewing light out of its mouth
262
623260
2000
ağzından ışık saçıyor
10:25
like a fire breathing dragon
263
625260
2000
alev püsküren bir ejderha gibi aynı.
10:27
in order to blind or distract this viperfish
264
627260
2000
Bunu, fenerbalığını kör etmek ya da dikkatini dağıtmak
10:29
so that the shrimp can swim away into the darkness.
265
629260
2000
için kullanıyor, böylece karanlıklara kaçıp saklanabiliyor.
10:31
And there are a lot of different animals that can do this:
266
631260
3000
Bunu yapabilen çok farklı canlılar mevcut.
10:34
There's jellyfish, there's squid,
267
634260
2000
Denizanası, mürekkep balığı
10:36
there's a whole lot of different crustaceans,
268
636260
2000
ve farklı kabukluklar.
10:38
there's even fish that can do this.
269
638260
2000
Bazı balıklar bile yapabiliyor bunu.
10:40
This fish is called the shining tubeshoulder
270
640260
3000
Bu balığın adı "ışıklı omuz"
10:43
because it actually has a tube on its shoulder
271
643260
2000
çünkü gerçekten de sırtında ışık püskürtebilen
10:45
that can squirt out light.
272
645260
2000
bir tüp var.
10:47
And I was luck enough to capture one of these
273
647260
2000
Bunlar bir tanesini yakalama şansım oldu,
10:49
when we were on a trawling expedition
274
649260
2000
"Mavi Gezegen" serisi, bu serinin derin deniz ile
10:51
off the northwest coast of Africa for "Blue Planet,"
275
651260
3000
ilgili kısımları için Afrika'nın kuzeybatı sahiline
10:54
for the deep portion of "Blue Planet."
276
654260
2000
gitmiştik. Özel bir keşif gezisindeydik.
10:56
And we were using a special trawling net
277
656260
2000
Bu hayvanları su yüzeyine canlı olarak
10:58
that we were able to bring these animals up alive.
278
658260
2000
çıkarabilmek için özel bir trol ağı kullanıyorduk.
11:00
So we captured one of these, and I brought it into the lab.
279
660260
3000
Böylece bu balıklardan birini yakaldık ve laboratuvara getirdik.
11:03
So I'm holding it,
280
663260
2000
Burada balığı tutuyorum,
11:05
and I'm about to touch that tube on its shoulder,
281
665260
2000
şimdi de sırtındaki tüpe dokunuyorum,
11:07
and when I do, you'll see bioluminescence coming out.
282
667260
3000
dokunur dokunmaz biyolüminesans maddenin fışkırdığını göreceksiniz.
11:11
But to me, what's shocking
283
671260
2000
Ama benim için esas şaşırtıcı olan
11:13
is not just the amount of light,
284
673260
2000
çıkan ışığın miktarı değil,
11:15
but the fact that it's not just luciferin and luciferase.
285
675260
2000
ışığın sadece lüsiferin ve lüsiferaz karışımından ibaret olmaması.
11:17
For this fish, it's actually whole cells
286
677260
2000
Bu balık için, bu ışık aslında bütün haldeki
11:19
with nuclei and membranes.
287
679260
2000
hücrelerden oluşuyor, çekirdekleri ve zarları da dahil.
11:21
It's energetically very costly for this fish to do this,
288
681260
2000
Enerji açısından, bunu iretmek balık için çok maliyetli.
11:23
and we have no idea why it does it --
289
683260
3000
neden yaptığı konusunda ise hiç bir fikrimiz yok.
11:26
another one of these great mysteries that needs to be solved.
290
686260
3000
Bu, çözülmesi gereken büyük gizemlerden biri.
11:31
Now, another form of defense
291
691260
2000
Şimdi bir başka savunma şekline bakalım
11:33
is something called a burglar alarm --
292
693260
2000
buna hırsız alarmı diyoruz.
11:35
same reason you have a burglar alarm on your car;
293
695260
2000
Arabanıza alarm taktırmanızla aynı şey.
11:37
the honking horn and flashing lights
294
697260
2000
Çalan korna ve yanıp sönen ışıklar
11:39
are meant to attract the attention of, hopefully,
295
699260
2000
aslında polisin dikkatini çekmek ve şanslıysanız
11:41
the police that will come and take the burglar away --
296
701260
2000
hırsızı kaçırmak için.
11:43
when an animal's caught in the clutches of a predator,
297
703260
2000
Bir avcının pençesine düşen bir hayvan için ise
11:45
its only hope for escape may be
298
705260
2000
bazen tek kaçış yolu
11:47
to attract the attention of something bigger and nastier
299
707260
2000
daha büyük ve korkunç bir canlının dikkatini çekmek,
11:49
that will attack their attacker,
300
709260
2000
böylece gelen yeni canlı onlara saldırana
11:51
thereby affording them a chance for escape.
301
711260
3000
musallat olacağından kaçma fırsatı bulabiliyorlar.
11:54
This jellyfish, for example, has
302
714260
2000
Örneğin bu denizanası,
11:56
a spectacular bioluminescent display.
303
716260
2000
müthiş bir biyolümüninesans gösteri sergiliyor.
11:58
This is us chasing it in the submersible.
304
718260
2000
Biz de onu denizaltıyla takip ediyoruz.
12:00
That's not luminescence, that's reflected light from the gonads.
305
720260
3000
Bu biyolümünesans değil, salgı bezlerinden yansıyan ışık sadece
12:03
We capture it in a very special device on the front of the submersible
306
723260
3000
Onu denizaltının ön kısmındaki özel bir aletle yakaladık,
12:06
that allows us to bring it up in really pristine condition,
307
726260
3000
ki bu cihaz hiç zarar vermeden denizanasını gemideki
12:09
bring it into the lab on the ship.
308
729260
2000
laboratuvara getirmemizi sağlıyor.
12:11
And then to generate the display you're about to see,
309
731260
2000
Birazdan izleyeceğiniz gösteriyi ortaya çıkarmak için
12:13
all I did was touch it once per second
310
733260
2000
onun sinir halkasına bir balığın
12:15
on its nerve ring with a sharp pick
311
735260
2000
keskin dişlerini andıran sivri bir cisimle
12:17
that's sort of like the sharp tooth of a fish.
312
737260
2000
bir defalığına dokunmam yetti.
12:19
And once this display gets going, I'm not touching it anymore.
313
739260
3000
Gösteri bir defa başladıktan sonra ona bir daha dokunmadım.
12:22
This is an unbelievable light show.
314
742260
3000
Bu inanılmaz bir ışık gösterisi.
12:25
It's this pinwheel of light,
315
745260
2000
Işıktan oluşmuş bir fırıldak gibi.
12:27
and I've done calculations that show that this could be seen
316
747260
2000
Hesaplamalarımıza göre, bu ışık gösterisi
12:29
from as much as 300 feet away by a predator.
317
749260
3000
avcı türeler tarafından 90 metre uzaktan bile seçilebiliyor.
12:32
And I thought, "You know,
318
752260
2000
Ve şunu düşündüm,
12:34
that might actually make a pretty good lure."
319
754260
2000
bu ışık epey iyi bir tuzak olabilir.
12:36
Because one of the things that's frustrated me
320
756260
3000
Çünkü beni, bir derin deniz araştırmacısı olarak
12:39
as a deep-sea explorer
321
759260
2000
Çünkü
12:41
is how many animals there probably are in the ocean that we know nothing about
322
761260
3000
okyanusu araştırma şeklimiz nedeniyle hala okyanusta hakkında hiçbir şey
12:44
because of the way we explore the ocean.
323
764260
3000
bilmediğimiz pek çok canlı olması.
12:47
The primary way that we know about what lives in the ocean
324
767260
3000
Okyanuslar hakkında bilgi edinme yöntemlerimizin başında
12:50
is we go out and drag nets behind ships.
325
770260
3000
gemilerle denize açılıp ağ atmak geliyor.
12:53
And I defy you to name any other branch of science
326
773260
2000
Lütfen bana söyleyin, başka hangi bilim dalı
12:55
that still depends on hundreds of year-old technology.
327
775260
3000
hala yüzlerce yıllık bir teknolojiye bel bağlamış durumda?
12:58
The other primary way is we go down
328
778260
2000
Başvurduğumuz bir diğer yöntem ise
13:00
with submersibles and remote-operated vehicles.
329
780260
2000
denizaltı veya uzaktan kumandalı cihazlarla su altına inmek.
13:02
I've made hundreds of dives in submersibles.
330
782260
3000
Denizaltıların içince yüzlerce dalış yaptım
13:05
When I'm sitting in a submersible though,
331
785260
2000
Ama denizaltının içinde otururken şunu biliyorum ki
13:07
I know that I'm not unobtrusive at all --
332
787260
3000
çevreye epey sıkıntı veriyorum.
13:10
I've got bright lights and noisy thrusters --
333
790260
2000
Parlak ışıkların ve gürültülü motorlarım var,
13:12
any animal with any sense is going to be long gone.
334
792260
3000
birazcık aklı olan her canlı çoktan kaçmış olur.
13:15
So, I've wanted for a long time
335
795260
3000
Bu nedenle epey bir zamandır
13:18
to figure out a different way to explore.
336
798260
2000
farklı bir araştırma yolu bulmaya çalışıyordum.
13:20
And so, sometime ago, I got this idea for a camera system.
337
800260
3000
Böylece bir süre önce, bir kamera sistemi ile ilgili bir fikir belirdi aklımda.
13:23
It's not exactly rocket science. We call this thing Eye-in-the-Sea.
338
803260
3000
O kadar zor ve anlaşılmaz bir şey değil. Biz buna Denizdeki-Göz adını verdik.
13:26
And scientists have done this on land for years;
339
806260
2000
Aslında bilimadamları bunu yıllardır karada yapıyorlar,
13:28
we just use a color that the animals can't see
340
808260
3000
Hayvanların göremediği bir ışık kullanıyor ve
13:31
and then a camera that can see that color.
341
811260
2000
o ışığa duyarlı bir kamera ile de görüntüleri kaydediyoruz.
13:33
You can't use infrared in the sea.
342
813260
2000
Denizde kızılötesi kullanamazsınız.
13:35
We use far-red light, but even that's a problem
343
815260
2000
Bazen uzak-kızıl kullanıyoruz, ama o bile sorun oluyor
13:37
because it gets absorbed so quickly.
344
817260
2000
çünkü çok hızlı soğruluyor.
13:39
Made an intensified camera,
345
819260
2000
Biz de gelişmiş bir kamera yaptık,
13:41
wanted to make this electronic jellyfish.
346
821260
2000
bir nevi elektronik denizanası yapmak istedik.
13:43
Thing is, in science,
347
823260
3000
Sorun şu ki, bilim için
13:46
you basically have to tell the funding agencies what you're going to discover
348
826260
3000
ödenek bulabilmek için, size para verecek mercilere ne keşfedeceğinizi
13:49
before they'll give you the money.
349
829260
2000
önceden söylemeniz lazım.
13:51
And I didn't know what I was going to discover,
350
831260
2000
Ben ne keşfedeceğimi bilmiyordum ki,
13:53
so I couldn't get the funding for this.
351
833260
2000
bu nedenle bu proje için ödenek bulamadım.
13:55
So I kluged this together, I got the Harvey Mudd Engineering Clinic
352
835260
3000
Ben de bir sürü yerden ufak katıkıları birleştirdim, başlangıçta lisan öğrencileri
13:58
to actually do it as an undergraduate student project initially,
353
838260
3000
için proje olmak üzere Harvey Mudd Mühendislik Kliniğiinde destek aldım
14:01
and then I kluged funding from a whole bunch of different sources.
354
841260
3000
daha sonra bir sürü başka kaynaktan topladığım paraları birleştirdim.
14:04
Monterey Bay Aquarium Research Institute
355
844260
2000
Monterey Körfezi Akvaryumu ve Araştırma Enstitüsü
14:06
gave me time with their ROV
356
846260
3000
bana istediğim zamanı ve uzaktan kumandalı aracı sağladı.
14:09
so that I could test it and we could figure out,
357
849260
2000
Böylece elektronik denizlatımızı çalıştırırken
14:11
you know, for example, which colors of red light we had to use
358
851260
3000
hangi kırmızı ışık tonlarını kullanarak denizaltı canlıları bizi görmeden,
14:14
so that we could see the animals, but they couldn't see us --
359
854260
3000
bizim onları görebileceğimizi deneyerek
14:17
get the electronic jellyfish working.
360
857260
3000
bulmaya çalıştık.
14:20
And you can see just what a shoestring operation this really was,
361
860260
3000
Bunun ne kadar düşük bitçeli bir proje olduğunu şuradan anlayabilirsiniz
14:23
because we cast these 16 blue LEDs in epoxy
362
863260
3000
16 adet LED lambasını bu epoksi kalıbın içine gömdüm-
14:26
and you can see in the epoxy mold that we used,
363
866260
2000
kullandığımız epoksi kalıba bakarsanız tabanında
14:28
the word Ziploc is still visible.
364
868260
3000
hala Ziploc yazısının olduğunu göreceksiniz.
14:31
Needless to say, when it's kluged together like this,
365
871260
3000
Söylememe gerek bile yok, biliyorsunuz ki
14:34
there were a lot of trials and tribulations getting this working.
366
874260
3000
böyle parça parça bir araya gelen bir çalışmada epey uğraşmamız gerekti.
14:37
But there came a moment when it all came together,
367
877260
2000
Ama bir an geldi ki, bir araya koyduğumuz herşey
14:39
and everything worked.
368
879260
2000
düzgün bir şekilde çalışmaya başladı,
14:41
And, remarkably, that moment got caught on film
369
881260
2000
ve fotoğrafçı Mark Richards bu eşsiz anı
14:43
by photographer Mark Richards,
370
883260
2000
görüntülemeyi başardı,
14:45
who happened to be there at the precise moment
371
885260
2000
çünkü her parçanın bir araya gelip
14:47
that we discovered that it all came together.
372
887260
3000
düzgün çalıştığı o anda yanımızdaydı.
14:50
That's me on the left,
373
890260
2000
Soldaki benim,
14:52
my graduate student at the time, Erika Raymond,
374
892260
2000
sağdaki doktora öğrencim Erica Raymond,
14:54
and Lee Fry, who was the engineer on the project.
375
894260
3000
ortadaki de proje mühendisi Lee Fry.
14:57
And we have this photograph posted in our lab in a place of honor
376
897260
3000
Bu fotoğrafı laboratuvardaki şeref köşesine astık
15:00
with the caption: "Engineer satisfying two women at once." (Laughter)
377
900260
3000
altına da "Mühendis, iki kadını aynı anda mutlu ediyor." yazdık.
15:04
And we were very, very happy.
378
904260
2000
Gerçekten de çok ama çok mutluyduk.
15:06
So now we had a system
379
906260
2000
Şimdi elimizde,
15:08
that we could actually take to some place
380
908260
2000
devasa yaratıkların cirit attığı yerlere,
15:10
that was kind of like an oasis on the bottom of the ocean
381
910260
2000
okyanus dibine gerçekten de indirebileceğimiz
15:12
that might be patrolled by large predators.
382
912260
3000
bir sistem vardı artık.
15:16
And so, the place that we took it to
383
916260
2000
Biz de cihazımızı Meksika Körfezinin
15:18
was this place called a Brine Pool,
384
918260
2000
kuzay kısmında bulunan -Tuzlu Su Gölü-
15:20
which is in the northern part of the Gulf of Mexico.
385
920260
2000
adı verilen yere götürdük.
15:22
It's a magical place.
386
922260
2000
Gerçekten de büyülü bir yer.
15:24
And I know this footage isn't going to look like anything to you --
387
924260
2000
Bu çekimin size çok birşey ifade etmeyeceğini biliyorum --
15:26
we had a crummy camera at the time --
388
926260
2000
çünkü o sırada elimizdeki kamera çok iyi değildi
15:28
but I was ecstatic.
389
928260
2000
ama ben mest olmuştum.
15:30
We're at the edge of the Brine Pool,
390
930260
2000
Burada tuzlu su gölünün hemen dibindeyiz
15:32
there's a fish that's swimming towards the camera.
391
932260
3000
kameraya doğru yüzen bir balık görüyorsunuz.
15:35
It's clearly undisturbed by us.
392
935260
2000
Bizim varlığımızın onu rahatsız etmediği ortada.
15:37
And I had my window into the deep sea.
393
937260
3000
İlk defa derin denize açılan bir pencereden
15:40
I, for the first time, could see what animals were doing down there
394
940260
3000
oradaki yaratıkların neler yaptığını, onları bir şekilde
15:43
when we weren't down there disturbing them in some way.
395
943260
3000
rahatsız etmeden izleme şansına sahip oluyordum.
15:47
Four hours into the deployment,
396
947260
2000
Elektronik denizanasını, sistemi kurduktan
15:49
we had programmed the electronic jellyfish
397
949260
2000
dört saat sonra devreye girecek şekilde
15:51
to come on for the first time.
398
951260
2000
programladık.
15:53
Eighty-six seconds after
399
953260
2000
Fırıldak görüntüsü
15:55
it went into its pinwheel display,
400
955260
2000
devreye girdikten 86 saniye sonra
15:57
we recorded this:
401
957260
2000
bunu kaydettik.
16:00
This is a squid, over six feet long,
402
960260
2000
Bu 2 metreye yakın bşir mürekkep balığı,
16:02
that is so new to science,
403
962260
2000
o kadar yeni bir tür ki
16:04
it cannot be placed in any known scientific family.
404
964260
3000
bilimsel olarak soyağacında bir yere yerleştirilemedi.
16:08
I could not have asked for a better proof of concept.
405
968260
3000
Daha iyi bir ispat yöntemi isteyemezdim.
16:11
And based on this, I went back to the National Science Foundation
406
971260
2000
Bunun üzerine Ulusal Bilim Vakfına tekrar gittim ve
16:13
and said, "This is what we will discover."
407
973260
3000
dedim ki "Keşfedeceğimiz şey bu işte."
16:16
And they gave me enough money to do it right,
408
976260
2000
onlar da bana bunu düzgün yapmam için yeterli parayı verdiler,
16:18
which has involved developing the world's first deep-sea webcam --
409
978260
3000
bununla dünyanın ilk derin deniz web-kamerasını geliştirdik
16:21
which has been installed in
410
981260
2000
ve geçen yıl Monterey Kanyonuna
16:23
the Monterey Canyon for the past year --
411
983260
2000
yerleştirdik, bir yıldır orada.
16:25
and now, more recently,
412
985260
2000
Şimdi, daha yakın zamanda ise
16:27
a modular form of this system,
413
987260
2000
bu sistemin modüler ve
16:29
a much more mobile form
414
989260
2000
çok daha hareketli bir versiyonunu geliştirdik,
16:31
that's a lot easier to launch and recover,
415
991260
2000
yerleştirmesi ve toplaması çok daha kolay,
16:33
that I hope can be used on Sylvia's "hope spots"
416
993260
3000
Umarım bu cihazı Sylvia'nın umut noktalarında,
16:36
to help explore
417
996260
2000
bu bölgeleri korumak ve
16:38
and protect these areas,
418
998260
2000
onlar hakkında daha çok şey
16:40
and, for me, learn more about
419
1000260
2000
öğrenebilmek için, bu sıcak bögelerdeki
16:42
the bioluminescence in these "hope spots."
420
1002260
3000
biyolüminesans aktiviteyi izlemek için kullanabileceğiz.
16:45
So one of these take-home messages here
421
1005260
3000
Bu konuşmadan çıkaracağınız ama mesaj şu olmalı,
16:48
is, there is still a lot to explore in the oceans.
422
1008260
3000
okyanuslarda hala keşfedilecek çok çey var,
16:51
And Sylvia has said
423
1011260
2000
ve Sylvia'nın dediği gibi
16:53
that we are destroying the oceans before we even know what's in them,
424
1013260
3000
daha okyanusların içindekileri öğrenmeden onları yok ediyoruz,
16:56
and she's right.
425
1016260
2000
bu konuda çok haklı.
16:58
So if you ever, ever get an opportunity
426
1018260
2000
Bu nedenle, olur da da eğer
17:00
to take a dive in a submersible,
427
1020260
2000
bir denizlatı ile damla şansını yakalarsanız
17:02
say yes -- a thousand times, yes --
428
1022260
3000
kesinlikle kabul edin,
17:05
and please turn out the lights.
429
1025260
2000
ve ışıkları kapamayı unutmayın.
17:07
I promise, you'll love it.
430
1027260
2000
Size söz veriyorum, buna bayılacaksınız.
17:09
Thank you.
431
1029260
2000
Teşekkürler.
17:11
(Applause)
432
1031260
2000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7