A radical plan to end plastic waste | Andrew Forrest

710,019 views ・ 2019-11-01

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Can Boysan Gözden geçirme: Gözde Alpçetin
00:13
Chris Anderson: So, you've been obsessed with this problem
0
13111
2858
Chris Anderson: Son birkaç yıldır bu soruna takıntılısın.
00:15
for the last few years.
1
15993
1764
00:17
What is the problem, in your own words?
2
17781
2040
Kendi sözcüklerinle sorun nedir?
00:19
Andrew Forrest: Plastic.
3
19845
1150
Andrew Forrest: Plastik.
00:21
Simple as that.
4
21600
1688
Bu kadar basit.
00:23
Our inability to use it for the tremendous energetic commodity that it is,
5
23312
6993
Bu muazzam dinamik ürünü kullanmadaki yetersizliğimiz
00:30
and just throw it away.
6
30329
1376
ve doğrudan çöpe atmamız.
00:32
CA: And so we see waste everywhere.
7
32838
3071
CA: Bu yüzden her yerde atık görüyoruz.
00:35
At its extreme, it looks a bit like this.
8
35933
2464
En aşırı haliyle, biraz böyle görünüyor.
00:38
I mean, where was this picture taken?
9
38421
2331
Bu fotoğraf nerede çekilmişti?
00:40
AF: That's in the Philippines,
10
40776
1450
AF: Filipinler'de.
00:42
and you know, there's a lot of rivers, ladies and gentlemen,
11
42250
2905
Bayanlar ve baylar,
tamamen böyle görünen çok sayıda nehir var.
00:45
which look exactly like that.
12
45180
1381
00:46
And that's the Philippines.
13
46561
1333
Burası Filipinler.
00:47
So it's all over Southeast Asia.
14
47919
1570
Yani Güneydoğu Asya'nın her yeri.
00:49
CA: So plastic is thrown into the rivers,
15
49688
1981
CA: Plastik nehirlere atılıyor
00:51
and from there, of course, it ends up in the ocean.
16
51693
2609
ve oradan da okyanuslara karışıyor.
00:54
I mean, we obviously see it on the beaches,
17
54994
3573
Yani plastiği plajlarda açıkça görüyoruz
00:58
but that's not even your main concern.
18
58591
2542
ama sizin asıl endişeniz bu bile değil.
01:01
It's what's actually happening to it in the oceans. Talk about that.
19
61157
3467
Mesele, okyanuslarda başına gerçekten ne geldiği.
Bunun hakkında konuşalım.
01:04
AF: OK, so look. Thank you, Chris.
20
64648
2501
AF: Tamam. Teşekkürler Chris.
01:07
About four years ago,
21
67173
1174
Dört yıl kadar önce,
01:08
I thought I'd do something really barking crazy,
22
68371
3319
gerçekten delice bir şey yapmak istedim
01:11
and I committed to do a PhD in marine ecology.
23
71714
4708
ve deniz ekolojisi üzerine doktora yapmaya karar verdim.
01:16
And the scary part about that was,
24
76446
3217
Bunun korkunç tarafı şuydu:
01:19
sure, I learned a lot about marine life,
25
79687
1917
Tabii ki deniz yaşamına dair birçok şey öğrendim
01:21
but it taught me more about marine death
26
81628
2220
fakat deniz ölümleri hakkında daha çok şey öğrendim
01:23
and the extreme mass ecological fatality of fish,
27
83872
6160
ve balıkların, deniz yaşamının, deniz memelilerinin
aşırı kitle halindeki ekolojik ölüm oranı hakkında daha çok şey öğrendim,
01:30
of marine life, marine mammals,
28
90056
2256
01:32
very close biology to us,
29
92336
2464
biyolojileri bize çok yakın,
01:34
which are dying in the millions if not trillions that we can't count
30
94824
4238
milyonlarcası ölüyor, aksi halde plastiğin kontrolü altındayken
sayamayacağımız kadar trilyonlarcası ölecek.
01:39
at the hands of plastic.
31
99086
1676
01:40
CA: But people think of plastic as ugly but stable. Right?
32
100786
3841
CA: İnsanlar plastiğin çirkin ama kalıcı olduğunu düşünüyorlar, değil mi?
01:44
You throw something in the ocean, "Hey, it'll just sit there forever.
33
104652
3439
Okyanusa bir şey fırlatırsın;
"Hey, sonsuza kadar orada duracak. Herhangi bir zarar veremez, değil mi?"
01:48
Can't do any damage, right?"
34
108115
1646
01:49
AF: See, Chris, it's an incredible substance designed for the economy.
35
109785
6767
AF: Chris, bu, ekonomi için tasarlanmış inanılmaz bir madde.
01:56
It is the worst substance possible for the environment.
36
116576
4696
Çevre için olası en kötü madde.
02:01
The worst thing about plastics, as soon as it hits the environment,
37
121296
3187
Plastiklerle ilgili en kötü şey,
02:04
is that it fragments.
38
124507
2784
çevreye ulaşır ulaşmaz parçalanmasıdır.
02:07
It never stops being plastic.
39
127315
2443
Plastik olmayı asla bırakmaz.
02:09
It breaks down smaller and smaller and smaller,
40
129782
2695
Çok daha küçük ve küçük parçalara ayrılır
02:12
and the breaking science on this, Chris,
41
132501
2648
Chris, bu konuda birkaç senedir deniz ekolojisinde edindiğimiz
02:15
which we've known in marine ecology for a few years now,
42
135173
2658
son biyolojik gelişmelere göre,
02:17
but it's going to hit humans.
43
137855
1940
bu insanları da vuracak.
02:19
We are aware now that nanoplastic,
44
139918
3171
Negatif yüklü çok küçük plastik partiküllerden oluşan nanoplastiğin
02:23
the very, very small particles of plastic, carrying their negative charge,
45
143113
4602
deri gözeneklerinizden direkt geçebileceğinin şu an bilincindeyiz.
02:27
can go straight through the pores of your skin.
46
147739
2802
02:31
That's not the bad news.
47
151390
1175
Kötü haber bu değil.
02:32
The bad news is that it goes straight through the blood-brain barrier,
48
152589
4542
Kötü haber, bunun direkt beyninizi korumakla görevli olan
ve koruyucu bir kılıf görevi gören kan-beyin bariyerine gitmesidir.
02:37
that protective coating which is there to protect your brain.
49
157155
2884
Beyniniz küçük elektriksel yükle dolu, nemli, biçimsiz bir kütledir.
02:40
Your brain's a little amorphous, wet mass full of little electrical charges.
50
160063
4007
02:44
You put a negative particle into that,
51
164094
3277
Bunun içine negatif bir partikül bırakıyorsunuz,
02:47
particularly a negative particle which can carry pathogens --
52
167395
3529
özellikle patojen taşıyabilen negatif yüklü bir partikül.
02:50
so you have a negative charge, it attracts positive-charge elements,
53
170948
3584
Böylelikle patojenler, toksinler, cıva, kurşun gibi
02:54
like pathogens, toxins,
54
174556
2424
pozitif yüklü elementleri çeken
02:57
mercury, lead.
55
177004
1447
negatif bir yüke sahipsiniz.
02:58
That's the breaking science we're going to see in the next 12 months.
56
178595
3253
Bu, önümüzdeki 12 ay içinde göreceğimiz bilimsel bir gelişme.
03:01
CA: So already I think you told me that there's like 600 plastic bags or so
57
181873
3555
CA: Okyanusta bulunan bu büyüklükteki her balık için
03:05
for every fish that size in the ocean, something like that.
58
185453
3561
yaklaşık 600 plastik poşet olduğunu zaten söyledin.
03:09
And they're breaking down,
59
189388
2873
Giderek parçalanıyorlar
03:12
and there's going to be ever more of them,
60
192285
2039
ve bunların çok daha fazlası olacak,
03:14
and we haven't even seen the start of the consequences of that.
61
194348
2977
bunun sonuçlarının başlangıcını henüz görmedik bile.
AF: Evet, gerçekten görmedik.
03:17
AF: No, we really haven't.
62
197349
1597
03:18
The Ellen MacArthur Foundation, they're a bunch of good scientists,
63
198970
3224
Ellen MacArthur Vakfı'nda bir grup iyi bilim insanı var.
03:22
we've been working with them for a while.
64
202218
2048
Bir süredir onlarla çalışıyoruz.
03:24
I've completely verified their work.
65
204291
1740
Çalışmalarını tamamen onaylıyorum.
03:26
They say there will be one ton of plastic, Chris,
66
206055
2706
Söylediklerine göre Chris,
her üç ton balık için bir ton plastik olacak
03:28
for every three tons of fish by, not 2050 --
67
208785
2520
ve bu 2050'ye kadar değil --
03:31
and I really get impatient with people who talk about 2050 -- by 2025.
68
211329
4605
2050 hakkında konuşan insanlara tahammül edemiyorum --
bu sayı 2025'e kadar olacak.
03:35
That's around the corner.
69
215958
1243
Eli kulağında.
03:37
That's just the here and now.
70
217225
2123
Gerçekleşmek üzere.
03:39
You don't need one ton of plastic to completely wipe out marine life.
71
219372
3259
Deniz yaşamını komple yok etmek için bir ton plastiğe ihtiyacınız yok.
03:42
Less than that is going to do a fine job at it.
72
222655
3062
Daha azı bile güzel bir iş çıkarır.
03:45
So we have to end it straightaway. We've got no time.
73
225741
4470
Dolayısıyla buna derhal bir son vermeliyiz, zamanımız yok.
03:50
CA: OK, so you have an idea for ending it, and you're coming at this
74
230235
4369
CA: Peki, bunu bitirmek için bir fikrin var
ve bunu sanırım tipik bir çevre kampanyacısı olarak değil
03:54
not as a typical environmental campaigner, I would say,
75
234628
2691
bir iş insanı ve girişimci olarak öne sürüyorsun.
03:57
but as a businessman, as an entrepreneur, who has lived --
76
237343
3190
Tüm yaşamını küresel ekonomik sistemleri
04:00
you've spent your whole life thinking about global economic systems
77
240557
3489
ve nasıl çalıştıklarını düşünerek geçiren biri olarak söylüyorsun.
04:04
and how they work.
78
244070
1653
04:05
And if I understand it right,
79
245747
1604
Doğru anladıysam
04:07
your idea depends on heroes who look something like this.
80
247375
6522
fikrin buna benzeyen kahramanlara bağlı.
04:13
What's her profession?
81
253921
1512
Bu kız ne işle uğraşıyor?
04:15
AF: She, Chris, is a ragpicker,
82
255457
3209
AF: O bir eskici, Chris.
04:18
and there were 15, 20 million ragpickers like her,
83
258690
3718
Onun gibi 15-20 milyon eskici vardı,
04:22
until China stopped taking everyone's waste.
84
262432
4256
ta ki Çin herkesin çöpünü almayı bırakana kadar.
04:26
And the price of plastic, minuscule that it was, collapsed.
85
266712
4215
Plastiğin fiyatı çok düşüktü ve çöktü.
04:30
That led to people like her,
86
270951
1786
Bu durum, onun gibi insanları şuna itti --
04:32
which, now -- she is a child who is a schoolchild.
87
272761
4218
o şu anda okul çağında bir çocuk.
Okulda olması gerekiyor.
04:37
She should be at school.
88
277003
1665
04:38
That's probably very akin to slavery.
89
278692
2266
Bu muhtemelen köleliğe oldukça benzer bir şey.
04:40
My daughter Grace and I have met hundreds of people like her.
90
280982
2971
Kızım Grace ve ben onun gibi yüzlerce insanla tanıştık.
04:43
CA: And there are many adults as well, literally millions around the world,
91
283977
3555
CA: Böyle birçok yetişkin de var, dünya çapında abartısız milyonlarca insan var.
04:47
and in some industries,
92
287556
1176
Örneğin, dünyadaki bazı endüstrilerde
04:48
they actually account for the fact that, for example,
93
288756
2565
çok fazla metal atık görmediğimizi söylüyorlar.
04:51
we don't see a lot of metal waste in the world.
94
291345
2202
AF: Kesinlikle doğru.
04:53
AF: That's exactly right.
95
293571
1220
04:54
That little girl is, in fact, the hero of the environment.
96
294815
3130
Bu küçük kız gerçekten de çevre kahramanı.
04:57
She's in competition with a great big petrochemical plant
97
297969
3607
Şu an gelecekteki büyük bir petrokimya fabrikası ile yarışıyor.
05:01
which is just down the road,
98
301600
1350
05:02
the three-and-a-half-billion-dollar petrochemical plant.
99
302974
2681
Bu 3,5 milyar dolarlık bir petrokimya fabrikası.
İşte sorun bu.
05:05
That's the problem.
100
305679
1159
05:06
We've got more oil and gas in plastic and landfill
101
306862
4445
Plastik ve katı atık sahasında, Birleşik Devletler'de sahip olduğumuz
05:11
than we have in the entire oil and gas resources of the United States.
102
311331
3769
tüm petrol ve benzin kaynaklarından daha fazla petrol ve benzin var.
05:15
So she is the hero.
103
315124
2023
Bu yüzden, o bir kahraman.
05:17
And that's what that landfill looks like, ladies and gentlemen,
104
317171
2966
Bayanlar ve baylar, işte bir katı atık sahası böyle görünüyor,
05:20
and it's solid oil and gas.
105
320161
2418
katı petrol ve benzin.
05:22
CA: So there's huge value potentially locked up in there
106
322603
3672
CA: Yani dünyadaki eskicilerin geçimlerini sağlayacakları,
05:26
that the world's ragpickers would, if they could, make a living from.
107
326299
4539
ki sağlayabilirlerse çok yüksek bir potansiyel orada hapsolunmuş.
05:30
But why can't they?
108
330862
1600
Peki ama neden yapamıyorlar?
05:33
AF: Because we have ingrained in us
109
333303
3262
AF: Çünkü fosil yakıtlardan
05:36
a price of plastic from fossil fuels,
110
336589
4336
bir plastik fiyatı işlettik
05:40
which sits just under what it takes
111
340949
3571
ki bu, ekonomik ve kârlı olarak
05:44
to economically and profitably recycle plastic from plastic.
112
344544
4550
plastikten plastiğe geri dönüştürmek için mal olacağı şeye bağlı.
05:49
See, all plastic is is building blocks from oil and gas.
113
349118
5034
Tüm plastikler petrol ve benzinden üretiliyor.
05:54
Plastic's 100 percent polymer, which is 100 percent oil and gas.
114
354176
3885
Plastik %100 oranında polimerdir, polimer ise %100 petrol ve benzindir.
05:58
And you know we've got enough plastic in the world
115
358085
2399
Tüm ihtiyaçlarımız için dünyada yeteri kadar plastik var.
06:00
for all our needs.
116
360508
1180
06:01
And when we recycle plastic,
117
361712
2520
Plastiği geri dönüştürdüğümüzde,
06:04
if we can't recycle it cheaper than fossil fuel plastic,
118
364256
3265
eğer fosil yakıttan yapılan plastikten daha ucuza geri dönüştüremezsek,
06:07
then, of course, the world just sticks to fossil fuel plastic.
119
367545
3335
o zaman dünya tabii ki fosil yakıttan yapılan plastiğe mecbur kalır.
06:10
CA: So that's the fundamental problem,
120
370904
1980
CA: Temel sorun bu.
06:12
the price of recycled plastic is usually more
121
372908
4110
Geri dönüştürülmüş plastiğin fiyatı,
daha çok benzinle yeni yapılmış plastiğin fiyatından genellikle daha yüksek.
06:17
than the price of just buying it made fresh from more oil.
122
377042
4516
06:21
That's the fundamental problem.
123
381582
1547
İşte temel mesele bu.
06:23
AF: A slight tweak of the rules here, Chris.
124
383153
3139
AF: Burada, kurallarda ince bir ayar var, Chris.
06:26
I'm a commodity person.
125
386316
1768
Ben bir madde insanıyım.
06:28
I understand that we used to have scrap metal and rubbish iron
126
388108
6999
Bütün köylerin etrafında eskiden hurda metal, moloz demir
ve bakır parçalarının olduğunu anlıyorum,
06:35
and bits of copper lying all round the villages,
127
395131
3011
bu özellikle gelişen dünyada gerçekleşirdi.
06:38
particularly in the developing world.
128
398166
1829
İnsanlar bunun değerinin olduğunu anladılar.
06:40
And people worked out it's got a value.
129
400019
1896
06:41
It's actually an article of value,
130
401939
3155
Aslında kıymetli bir eşya,
06:45
not of waste.
131
405118
1420
bir atık değil.
06:46
Now the villages and the cities and the streets are clean,
132
406562
3178
Şu an köyler, şehirler ve caddeler temiz,
06:49
you don't trip over scrap copper or scrap iron now,
133
409764
4538
bakır hurdasına ya da demir hurdasına takılıp düşmüyorsunuz.
06:54
because it's an article of value, it gets recycled.
134
414326
3355
Çünkü kıymetli bir eşya ve geri dönüştürülüyor.
06:57
CA: So what's your idea, then, to try to change that in plastics?
135
417705
5593
CA: Peki, plastikte bu durumu değiştirmeye çalışmak adına fikrin nedir?
07:03
AF: OK, so Chris,
136
423322
1612
AF: Peki, Chris,
07:04
for most part of that PhD, I've been doing research.
137
424958
3959
doktoramın büyük bir kısmında araştırma yaptım.
07:08
And the good thing about being a businessperson who's done OK at it
138
428941
3271
Bu meslekte sorunu olmayan bir iş insanı olmanın iyi tarafı,
07:12
is that people want to see you.
139
432236
1861
insanların sizi görmek istemesi.
07:14
Other businesspeople,
140
434121
1165
Yani, diğer iş insanları,
07:15
even if you're kind of a bit of a zoo animal species they'd like to check out,
141
435310
4103
bir hayvanat bahçesindeki hayvan bile olsanız görmek isterler
ve şöyle derler: "Peki, tamam, hepimiz Twiggy Forrest ile tanışacağız."
07:19
they'll say, yeah, OK, we'll all meet Twiggy Forrest.
142
439437
2486
07:21
And so once you're in there,
143
441947
1869
Orayı bir kez girdiğinizde onları sorgulayabilirsiniz.
07:23
you can interrogate them.
144
443840
1520
07:25
And I've been to most of the oil and gas and fast-moving consumer good companies
145
445384
5969
Dünyadaki birçok petrol ve benzin şirketinde,
hızla gelişen tüketim ürünleri şirketinde bulundum
07:31
in the world,
146
451377
1201
07:32
and there is a real will to change.
147
452602
3080
ve değişmek adına gerçek bir irade var.
07:35
I mean, there's a couple of dinosaurs
148
455706
1805
En iyisini umut eden
07:37
who are going to hope for the best and do nothing,
149
457535
2488
ve hiçbir şey yapmayan birkaç dinozor var
fakat değişmek adına gerçek bir irade var.
07:40
but there's a real will to change.
150
460047
1950
07:42
So what I've been discussing is,
151
462021
1789
Bu yüzden, tartıştığım şey
07:43
the seven and a half billion people in the world
152
463834
3476
dünyadaki 7,5 milyar insanın
07:47
don't actually deserve to have their environment smashed by plastic,
153
467334
3917
çevrelerinin plastikle tarumar edilmesini hak etmemeleri,
07:51
their oceans rendered depauperate or barren of sea life because of plastic.
154
471275
5212
okyanusları plastik yüzünden fakir ya da çorak deniz haline geliyor.
07:56
So you come down that chain,
155
476511
1433
Bu silsileye geliyorsunuz
07:57
and there's tens of thousands of brands which we all buy heaps of products from,
156
477968
4143
ve bir sürü ürün satın aldığımız on binlerce marka var
08:02
but then there's only a hundred major resin producers,
157
482135
3475
fakat tek kullanımlık bütün plastiği püskürten
08:05
big petrochemical plants,
158
485634
2136
sadece 100 tane reçine üreticisi
08:07
that spew out all the plastic which is single use.
159
487794
2719
ve petrokimya tesisi var.
08:10
CA: So one hundred companies
160
490537
1383
CA: Yani, 100 tane şirket,
08:11
are right at the base of this food chain, as it were.
161
491944
2501
bir bakıma bu besin zincirinin tam merkezinde.
08:14
AF: Yeah.
162
494469
1159
AF: Evet.
08:15
CA: And so what do you need those one hundred companies to do?
163
495652
2945
CA: Peki, bu 100 şirketin ne yapmasına ihtiyacınız var?
08:18
AF: OK, so we need them to simply raise the value
164
498621
4549
AF: Peki, plastiğin yapı taşı olan petrolün ve benzinin değerini
08:23
of the building blocks of plastic from oil and gas,
165
503194
2864
yükseltmelerine ihtiyacımız var,
08:26
which I call "bad plastic,"
166
506082
2575
ki ben bunlara "kötü plastik" diyorum.
08:28
raise the value of that,
167
508681
1302
Bunların değerini yükseltince
08:30
so that when it spreads through the brands and onto us, the customers,
168
510007
3829
bunlar markalara ve biz tüketicilere yayıldığı zaman
08:33
we won't barely even notice an increase in our coffee cup
169
513860
4457
kahve fincanımızdaki, koladaki, Pepsi'deki
veya herhangi içecekteki artışı fark etmeyeceğiz bile.
08:38
or Coke or Pepsi, or anything.
170
518341
2983
08:41
CA: Like, what, like a cent extra?
171
521348
1764
CA: Ne kadar, bir sent kadar mı fazla?
08:43
AF: Less. Quarter of a cent, half a cent.
172
523136
1998
AF: Daha az. Çeyrek sent ya da yarım sent.
08:45
It'll be absolutely minimal.
173
525158
3190
Kesinlikle çok küçücük artış.
08:48
But what it does,
174
528372
1253
Fakat ne işe yarar?
08:49
it makes every bit of plastic all over the world an article of value.
175
529649
4692
Tüm dünyadaki plastiğin kıymetli eşya olmasını sağlar.
08:54
Where you have the waste worst,
176
534365
3477
En kötü atık nerede?
08:57
say Southeast Asia, India,
177
537866
1884
Diyelim ki Güneydoğu Asya'da, Hindistan'da,
08:59
that's where the wealth is most.
178
539774
2081
orada plastik en değerli olacak.
09:01
CA: OK, so it feels like there's two parts to this.
179
541879
2453
CA: Peki, burada iki kısım var gibi hissediyorum.
09:04
One is, if they will charge more money
180
544356
3998
İlki, eğer daha çok para isterlerse
09:08
but carve out that excess
181
548378
3183
ve bu aşırılığı biçimlendirip
09:11
and pay it -- into what? -- a fund operated by someone
182
551585
4470
ödemesini yaparlarsa -- nereye ödeyecekler?
09:16
to tackle this problem of -- what?
183
556079
2765
Bu sorunu ele almak için işletilen bir fona -- hangi sorunu?
09:18
What would that money be used for, that they charge the extra for?
184
558868
3591
Bu parayı ne için kullanacaklar? Ekstra aldıkları parayı kastediyorum.
09:22
AF: So when I speak to really big businesses,
185
562483
2460
AF: Çok büyük işletmelere seslendiğimde şöyle diyorum:
09:24
I say, "Look, I need you to change, and I need you to change really fast,"
186
564967
3546
"Sizi değiştirmek istiyorum ve bunu çok hızlı yapmak istiyorum."
09:28
their eyes are going to peel over in boredom,
187
568537
2716
Ben şöyle demedikçe gözleri sıkıntıdan dökülüyor:
09:31
unless I say, "And it's good business."
188
571277
2339
"Bu iyi bir iş."
09:33
"OK, now you've got my attention, Andrew."
189
573640
2093
"Peki, şimdi dikkatimizi çektin Andrew."
09:35
So I say, "Right, I need you to make a contribution
190
575757
2836
Ben de şöyle diyorum: "Peki, çevresel ve endüstriyel bir geçiş fonuna
09:38
to an environmental and industry transition fund.
191
578617
2536
katkıda bulunmanıza ihtiyacım var.
09:41
Over two or three years,
192
581177
1435
İki-üç yıldır, tüm küresel plastik endüstrisi,
09:42
the entire global plastics industry
193
582636
2197
09:44
can transition from getting its building blocks from fossil fuel
194
584857
4106
yapı taşlarını fosil yakıtlardan elde etmek yerine
09:48
to getting its building blocks from plastic.
195
588987
2095
plastikten elde etmek için geçiş halinde.
09:51
The technology is out there.
196
591106
1461
Teknoloji oralarda.
09:52
It's proven."
197
592591
1270
Bu kanıtlanmış."
09:53
I've taken two multibillion-dollar operations from nothing,
198
593885
3477
İki multi dolar milyarderi işletmesini sıfırdan aldım,
09:57
recognizing that the technology can be scaled.
199
597386
2819
onlara teknolojinin hesaplanabileceğini fark ettirdim.
10:00
I see at least a dozen technologies in plastic to handle all types of plastic.
200
600229
4494
Plastik sektöründeki en azından bir düzine teknolojinin,
her tür plastiği ele aldığını görüyorum.
10:04
So once those technologies have an economic margin,
201
604747
3552
Bu yüzden, bu teknolojilerin bir kez ekonomik bir limiti olduğunda,
10:08
which this gives them,
202
608323
1922
ki bu durum onlara bunu sağlıyor,
10:10
that's where the global public will get all their plastic from,
203
610269
3264
o zaman küresel toplum,
bütün plastiği var olan plastikten alacak.
10:13
from existing plastic.
204
613557
1874
10:15
CA: So every sale of virgin plastic contributes money to a fund
205
615455
4141
CA: Yani işlenmemiş plastiğin her satışı, esasen endüstrinin geçişi için
10:19
that is used to basically transition the industry
206
619620
2834
temizlemeye ve başka parçalara ödeme yapmaya başlamak için
10:22
and start to pay for things like cleanup and other pieces.
207
622478
2843
kullanılan bir fona para katkısı yapıyor.
AF: Kesinlikle, kesinlikle.
10:25
AF: Absolutely. Absolutely.
208
625345
1365
10:26
CA: And it has the incredible side benefit,
209
626734
2012
CA: Ayrıca inanılmaz bir yan faydası da var
10:28
which is maybe even the main benefit,
210
628770
1781
ki bu bir pazar oluşturmanın
10:30
of creating a market.
211
630575
1350
temel bir faydası bile olabilir.
10:31
It suddenly makes recyclable plastic
212
631949
3132
Geri dönüştürülebilir plastiği,
dünya çapındaki milyonlarca insanın saklamasının yeni bir yolunu bulmak için
10:35
a giant business that can unlock millions of people around the world
213
635105
4589
ortaya çıkarabilen devasa bir iş haline birden getirir.
10:39
to find a new living collecting it.
214
639718
1841
10:41
AF: Yeah, exactly.
215
641583
1153
AF: Evet, kesinlikle.
10:42
So all you do is, you've got fossil fuel plastics at this value
216
642760
4524
Yani tek yaptığınız şu: Bu değerde fosil yakıttan elde edilmiş plastik var
ve şu değerde de geri dönüştürülmüş plastik var.
10:47
and recycled plastic at this value.
217
647308
2057
10:49
You change it.
218
649389
1313
Bunu değiştiriyorsunuz.
10:50
So recycled plastic is cheaper.
219
650726
2587
Böylece geri dönüştürülmüş plastik daha ucuz oluyor.
10:53
What I love about this most, Chris, is that, you know,
220
653636
3167
Chris, bu konuda en sevdiğim şey,
10:56
we waste into the environment 300, 350 million tons of plastic.
221
656827
5551
çevreye 300-350 milyon ton atık plastik boşaltıyoruz.
11:02
On the oil and gas companies own accounts,
222
662402
2537
Petrol ve benzin şirketlerinin kendi hesaplarında,
11:04
it's going to grow to 500 million tons.
223
664963
2016
bu miktar 500 milyon tona ulaşacak.
11:07
This is an accelerating problem.
224
667003
2428
Bu artış gösteren bir sorun.
11:09
But every ton of that is polymer.
225
669455
3750
Fakat bunun her bir tonu polimer.
11:13
Polymer is 1,000 dollars, 1,500 dollars a ton.
226
673229
3504
Polimerin bir tonu, 1000-1500 dolar.
11:16
That's half a trillion dollars which could go into business
227
676757
4104
Bu, yarım trilyon doların işe dahil olup
istihdamlar, fırsatlar yaratabilmesi ve dünya çapındaki servetin
11:20
and could create jobs and opportunities and wealth right across the world,
228
680885
3539
özellikle en yoksul bölgelere adil dağıtılabilmesi demek.
11:24
particularly in the most impoverished.
229
684448
1999
Şimdiye dek bunları kenara attık.
11:26
Yet we throw it away.
230
686471
1257
11:27
CA: So this would allow the big companies to invest in recycling plants
231
687752
3380
CA: Yani bu durum büyük şirketlerin
geri dönüşüm tesislerine yatırım yapmalarını sağlayacak
11:31
literally all over the world --
232
691156
1509
-- hem de bütün dünyada.
11:32
AF: All over the world.
233
692689
1152
AF: Tüm dünyada.
11:33
Because the technology is low-capital cost,
234
693865
2048
Çünkü teknoloji düşük sermayeli bir maliyet,
11:35
you can put it in at rubbish dumps, at the bottom of big hotels,
235
695937
3037
onu atığı reçineye çeviren bir çöp kutusuna koyabilirsin,
11:38
garbage depots, everywhere,
236
698998
1302
bir otelin dibine atabilirsin,
atık deposuna, her yere atabilirsin.
11:40
turn that waste into resin.
237
700324
1294
11:41
CA: Now, you're a philanthropist,
238
701642
1598
CA: Sen bir hayırseversin
ve kendi servetinin bir kısmını buna adamaya hazırsın.
11:43
and you're ready to commit some of your own wealth to this.
239
703264
2789
Hayırseverliğin bu projedeki rolü nedir?
11:46
What is the role of philanthropy in this project?
240
706077
2298
AF: Bence yapmak zorunda olduğumuz şey,
11:48
AF: I think what we have to do is kick in the 40 to 50 million US dollars
241
708399
3834
bu işin sürmesi için 40-50 milyon dolar bağışlamak,
11:52
to get it going,
242
712257
1400
11:53
and then we have to create absolute transparency
243
713681
2469
sonra da tam bir şeffaflık yaratmak zorundayız,
11:56
so everyone can see exactly what's going on.
244
716174
3230
böylece herkes neler olduğunu tam olarak görebilir.
11:59
From the resin producers to the brands to the consumers,
245
719428
3260
Reçine üreticilerinden, markalara ve tüketicilere kadar
12:02
everyone gets to see who is playing the game,
246
722712
2524
herkes oyunu kimin oynadığını,
dünyayı kimin koruduğunu ve kimin umurunda olmadığını görebilir.
12:05
who is protecting the Earth, and who doesn't care.
247
725260
2658
12:07
And that'll cost about a million dollars a week,
248
727942
2331
Bu, haftalık bir milyon dolara mal olacak
12:10
and we're going to underwrite that for five years.
249
730297
2386
ve bunu beş yıl boyunca finanse edeceğiz.
12:12
Total contribution is circa 300 million US dollars.
250
732707
2830
Toplam katkı yaklaşık 300 milyon Amerikan Doları.
12:15
CA: Wow.
251
735561
1327
CA: Vay canına.
12:16
Now --
252
736912
1253
Peki --
12:18
(Applause)
253
738189
4882
(Alkış)
12:23
You've talked to other companies, like to the Coca-Colas of this world,
254
743095
3431
Coca-Cola gibi diğer şirketlerle de görüştün,
12:26
who are willing to do this, they're willing to pay a higher price,
255
746550
3138
bunu yapmaya istekliler, daha yüksek ücret ödemeye istekliler,
12:29
they would like to pay a higher price,
256
749712
1827
adil olduğu sürece,
daha yüksek bir ücret ödemek istiyorlar.
12:31
so long as it's fair.
257
751563
1155
12:32
AF: Yeah, it's fair.
258
752742
2384
AF: Evet, adil bir durum.
12:35
So, Coca-Cola wouldn't like Pepsi to play ball
259
755150
3155
Coca-Cola, Pepsi'nin her şeye evet demediğini tüm dünya öğrenmedikçe
12:38
unless the whole world knew that Pepsi wasn't playing ball.
260
758329
2797
Pepsi ile işbirliği yapmak istemiyor.
12:41
Then they don't care.
261
761150
1174
Sonra da umursamıyorlar.
12:42
So it's that transparency of the market
262
762348
2894
Bu, pazarın şeffaflığı,
12:45
where, if people try and cheat the system,
263
765266
2334
eğer insanlar sistemi dolandırmayı denerlerse
12:47
the market can see it, the consumers can see it.
264
767624
2361
pazar ve tüketiciler bunu görebilecek.
Tüketiciler bunun içinde bir rol almayı istiyorlar.
12:50
The consumers want a role to play in this.
265
770009
2126
12:52
Seven and a half billion of us.
266
772159
1527
7,5 milyar insanız.
12:53
We don't want our world smashed by a hundred companies.
267
773710
2610
100 şirket tarafından dünyamızın parçalanmasını istemiyoruz.
CA: Şirketlerin ne yapabileceğini
12:56
CA: Well, so tell us, you've said what the companies can do
268
776344
2808
ve sizin ne yapmak istediğinizi söyledin.
12:59
and what you're willing to do.
269
779176
1467
Bizi dinleyen insanlar ne yapabilir?
13:00
What can people listening do?
270
780667
1393
13:02
AF: OK, so I would like all of us,
271
782084
2297
AF: Peki, tüm dünyadaki herkesin
13:04
all around the world,
272
784405
1199
noplasticwaste.org web sitesine girmesini istiyorum.
13:05
to go a website called noplasticwaste.org.
273
785628
3084
13:08
You contact your hundred resin producers
274
788736
2126
100 reçine üreticisinden
13:10
which are in your region.
275
790886
1440
bölgenizde bulunan bir tanesine ulaşın.
13:12
You will have at least one
276
792350
1673
E-posta, Twitter ya da telefon numarası olan
13:14
within an email or Twitter or a telephone contact from you,
277
794047
4434
en az bir tanesini bulun
13:18
and let them know that you would like them to make a contribution to a fund
278
798505
5435
ve sizin adınıza bir fona
katkıda bulunmalarını istediğinizi onlara bildirin.
13:23
which industry can manage or the World Bank can manage.
279
803964
2627
bu fonu endüstri ya da Dünya Bankası yönetiyor olabilir.
13:26
It raises tens of billions of dollars per year
280
806615
3694
Fonda, yılda onlarca milyar dolar artış oluyor,
13:30
so you can transition the industry to getting all its plastic from plastic,
281
810333
4682
böylece endüstrinin plastiği fosil yakıttan ziyade
plastikten elde etmeye geçişine katkı sağlayabilirsiniz.
13:35
not from fossil fuel.
282
815039
1172
13:36
We don't need that. That's bad. This is good.
283
816235
2247
Buna ihtiyacımız yok. O kötü, bu iyi.
13:38
And it can clean up the environment.
284
818506
2012
Ayrıca bu plastik çevreyi temizleyebilir.
13:40
We've got enough capital there,
285
820542
1553
Bunun için yeterli sermayemiz var,
13:42
we've got tens of billions of dollars, Chris, per annum
286
822119
2957
çevreyi temizlemek için
yıllık onlarca milyar dolarımız var, Chris.
13:45
to clean up the environment.
287
825100
1432
13:46
CA: You're in the recycling business.
288
826556
1775
CA: Geri dönüşüm sektöründesin.
13:48
Isn't this a conflict of interest for you,
289
828355
2006
Bu durum muazzam bir iş fırsatından ziyade,
13:50
or rather, a huge business opportunity for you?
290
830385
2209
senin için bir çıkar çatışması değil mi?
13:52
AF: Yeah, look, I'm in the iron ore business,
291
832619
2131
AF: Evet, ben demir cevheri işi yapıyorum,
13:54
and I compete against the scrap metal business,
292
834775
2209
hurda metal sektörüyle rekabet halindeyim,
bu yüzden etrafta düşüp duran
13:57
and that's why you don't have any scrap lying around to trip over,
293
837008
3435
ve ayak parmağınızı kesen hiçbir hurdanız yok
14:00
and cut your toe on,
294
840467
1449
14:01
because it gets collected.
295
841940
1276
çünkü bunlar toplanıyor.
14:03
CA: This isn't your excuse to go into the plastic recycling business.
296
843240
3294
CA: Plastik geri dönüşüm işine girmek senin için bir bahane değil.
14:06
AF: No, I am going to cheer for this boom.
297
846558
2321
AF: Bu yükselişe alkış tutacağım.
14:08
This will be the internet of plastic waste.
298
848903
2111
Bu, plastik atığın interneti olacak.
14:11
This will be a boom industry which will spread all over the world,
299
851038
3339
Tüm dünyaya yayılan canlı bir endüstri olacak
14:14
and particularly where poverty is worst because that's where the rubbish is most,
300
854401
4059
ve yoksul yerlerdeki çöp daha fazla olduğundan, özellikle oralarda canlanacak.
14:18
and that's the resource.
301
858484
1316
İşte bu da kaynak.
14:19
So I'm going to cheer for it and stand back.
302
859824
3207
Arkama yaslanıp buna alkış tutacağım.
14:23
CA: Twiggy, we're in an era
303
863055
1345
CA: Twiggy, dünyadaki birçok insanın
14:24
where so many people around the world are craving a new, regenerative economy,
304
864424
4665
temelden dönüşüm geçirmek için canlandırıcı yeni ekonomilere,
14:29
these big supply chains, these big industries,
305
869113
2629
büyük tedarik zincirlerine,
böyle büyük endüstrilere hasret kaldığı bir çağdayız.
14:31
to fundamentally transform.
306
871766
2041
14:33
It strikes me as a giant idea,
307
873831
1732
Bu, aklıma muazzam bir fikir getiriyor,
14:35
and you're going to need a lot of people cheering you on your way
308
875587
3060
bunu gerçekleştirmek için seni bu yolda destekleyecek çok insana ihtiyacın olacak.
14:38
to make it happen.
309
878671
1166
14:39
Thank you for sharing this with us.
310
879861
1675
Bizimle paylaştığın için teşekkürler.
14:41
AF: Thank you very much. Thank you, Chris.
311
881560
2024
AF: Çok teşekkür ederim. Teşekkürler Chris.
14:43
(Applause)
312
883608
1492
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7