George Dyson: The birth of the computer

George Dyson, bilgisayarın doğuşu üzerine

121,181 views ・ 2008-06-23

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Meric Aydonat Gözden geçirme: Ahmet Yükseltürk
00:12
Last year, I told you the story, in seven minutes, of Project Orion,
0
12160
4000
Geçen yıl size 7 dakikada Orion Projesi'nden bahsetmiştim.
00:16
which was this very implausible technology
1
16160
2000
İnanması güç bir teknolojiydi.
00:18
that technically could have worked,
2
18160
4000
Teknik olarak çalışabilirdi,
00:22
but it had this one-year political window where it could have happened.
3
22160
4000
ama gerçekleşebileceği bir yıllık bürokratik bir süre vardı,
00:26
So it didn't happen. It was a dream that did not happen.
4
26160
2000
fakat hayata geçirilemedi. Gerçekleşemeyen bir hayal olarak kaldı.
00:28
This year I'm going to tell you the story of the birth of digital computing.
5
28160
5000
Bu yıl size dijital hesaplamanın doğuşundan bahsedeceğim.
00:33
This was a perfect introduction.
6
33160
2000
Harika bir buluştu.
00:35
And it's a story that did work. It did happen,
7
35160
2000
Ve gerçekleşen bir hikaye,
00:37
and the machines are all around us.
8
37160
2000
dört bir yanımız makinalarla çevrili.
00:39
And it was a technology that was inevitable.
9
39160
4000
Kaçınılmaz bir teknolojiydi.
00:43
If the people I'm going to tell you the story about,
10
43160
2000
Şimdi size hikayesini anlatacağım insanlar yapmasaydı,
00:45
if they hadn't done it, somebody else would have.
11
45160
2000
başka birileri mutlaka yapacaktı.
00:47
So, it was sort of the right idea at the right time.
12
47160
4000
Bir bakıma, doğru zamanda doğru fikirdi.
00:51
This is Barricelli's universe. This is the universe we live in now.
13
51160
3000
Bu Barricelli'nin evreni. Yaşadığımız evren, bu evren.
00:54
It's the universe in which these machines
14
54160
2000
Bu evrende bu makinalar bir sürü şey yapıyorlar,
00:56
are now doing all these things, including changing biology.
15
56160
6000
biyolojiyi değiştirmek dahil.
01:02
I'm starting the story with the first atomic bomb at Trinity,
16
62160
5000
Hikayeme Trinity'deki atom bombasıyla başlıyorum,
01:07
which was the Manhattan Project. It was a little bit like TED:
17
67160
2000
yani Manhattan Projesi'yle. Aslında bu biraz TED'e benziyordu,
01:09
it brought a whole lot of very smart people together.
18
69160
3000
birçok akıllı insanı bir araya getirmişti.
01:12
And three of the smartest people were
19
72160
2000
En akıllılarından üçü:
01:14
Stan Ulam, Richard Feynman and John von Neumann.
20
74160
4000
Stan Ulam, Richard Feynman ve John von Neumann'dı.
01:18
And it was Von Neumann who said, after the bomb,
21
78160
2000
von Neumann bombadan sonra,
01:20
he was working on something much more important than bombs:
22
80160
4000
bombadan çok daha önemli şeyleri üzerine çalışıyordu:
01:24
he's thinking about computers.
23
84160
2000
bilgisayarları düşünüyordu.
01:26
So, he wasn't only thinking about them; he built one. This is the machine he built.
24
86160
4000
Sadece düşünmüyordu, bir tane de yaptı. Yaptığı bilgisayar buydu.
01:30
(Laughter)
25
90160
4000
(Gülüşmeler)
01:34
He built this machine,
26
94160
2000
Bu makinayı yaptı
01:36
and we had a beautiful demonstration of how this thing really works,
27
96160
3000
ve nasıl çalıştığı hakkında bir bilgimiz olmuş oldu:
01:39
with these little bits. And it's an idea that goes way back.
28
99160
3000
bu küçük bitlerle (ikilik sayma sistemindeki sayılar). Bu aslında bir hayli eskiye dayanan bir fikir.
01:42
The first person to really explain that
29
102160
3000
Bunu ilk açıklayan insan 1651'de Thomas Hobbes'tı.
01:45
was Thomas Hobbes, who, in 1651,
30
105160
3000
Aritmetik ve mantığın aslında aynı şey olduğunu
01:48
explained how arithmetic and logic are the same thing,
31
108160
3000
ve eğer sanal düşünme ve sanal mantığı yaratmak istiyorsak,
01:51
and if you want to do artificial thinking and artificial logic,
32
111160
3000
bunu yapmak için sadece
01:54
you can do it all with arithmetic.
33
114160
2000
aritmetiğin yeterli olduğunu açıkladı.
01:56
He said you needed addition and subtraction.
34
116160
4000
Toplama ve çıkarmaya ihtiyacınız vardı.
02:00
Leibniz, who came a little bit later -- this is 1679 --
35
120160
4000
Biraz daha sonra yaşayan Leibniz 1679'da,
02:04
showed that you didn't even need subtraction.
36
124160
2000
aslında çıkarmaya bile ihtiyacınız olmadığını gösterdi.
02:06
You could do the whole thing with addition.
37
126160
2000
Tamamını toplamayla yapabilirdiniz.
02:08
Here, we have all the binary arithmetic and logic
38
128160
3000
Bilgisayar devrimi için gerekli olan
02:11
that drove the computer revolution.
39
131160
2000
ikili sistem aritmetiğine ve mantığına sahiptik
02:13
And Leibniz was the first person to really talk about building such a machine.
40
133160
4000
ve böyle bir makinayı yapmaktan ilk bahseden Leibniz oldu.
02:17
He talked about doing it with marbles,
41
137160
2000
Bunu bilyelerle, geçitlerle ve şimdi kaydırma kaydı dediğimiz,
02:19
having gates and what we now call shift registers,
42
139160
2000
geçitleri ve bilyeleri yollardan aşağıya kaydırmaya
02:21
where you shift the gates, drop the marbles down the tracks.
43
141160
3000
yarayan elemanlarla yapmayı önerdi.
02:24
And that's what all these machines are doing,
44
144160
2000
Bütün bu makinalar temelde böyle çalışıyor,
02:26
except, instead of doing it with marbles,
45
146160
2000
sadece bilyeler yerine bu işi
02:28
they're doing it with electrons.
46
148160
2000
elektronlar yapıyor.
02:30
And then we jump to Von Neumann, 1945,
47
150160
4000
Bundan sonra von Neumann'a geçiyoruz,
02:34
when he sort of reinvents the whole same thing.
48
154160
2000
1945'te bir bakıma aynı şeyi yeniden keşfediyor.
02:36
And 1945, after the war, the electronics existed
49
156160
3000
1945'te, savaştan sonra, elektronik bilimi
02:39
to actually try and build such a machine.
50
159160
3000
böyle bir makinayı gerçekten deneyip, yapacak kadar ilerlemişti.
02:42
So June 1945 -- actually, the bomb hasn't even been dropped yet --
51
162160
4000
Haziran 1945. Daha bomba fırlatılmamıştı
02:46
and Von Neumann is putting together all the theory to actually build this thing,
52
166160
4000
ve von Neumann teoriyi bir araya getirip bu makinayı yapıyordu.
02:50
which also goes back to Turing,
53
170160
2000
Teori Turing'e kadar gidiyor.
02:52
who, before that, gave the idea that you could do all this
54
172160
3000
Turing bu işleri bir şeridi okuyup, şeride yazabilen
02:55
with a very brainless, little, finite state machine,
55
175160
4000
beyinsiz, küçük bir sonlu durum makinası ile
02:59
just reading a tape in and reading a tape out.
56
179160
3000
yapma fikrini öne sürmüştü.
03:02
The other sort of genesis of what Von Neumann did
57
182160
3000
von Neumann'ın yarattığı başka bir şeyse,
03:05
was the difficulty of how you would predict the weather.
58
185160
4000
hava tahmininin ne kadar zor olacağıydı.
03:09
Lewis Richardson saw how you could do this with a cellular array of people,
59
189160
4000
Lewis Richardson, hücresel bir insan ağına problemin küçük bir parçasını
03:13
giving them each a little chunk, and putting it together.
60
193160
3000
verip, sonra birleştirerek çözülebileceğini öngördü.
03:16
Here, we have an electrical model illustrating a mind having a will,
61
196160
3000
Burada bir karar verme mekanizmasının elektriksel modelini görüyoruz.
03:19
but capable of only two ideas.
62
199160
2000
Tek sorunu var: sadece iki fikri olabiliyor.
03:21
(Laughter)
63
201160
1000
(Gülüşmeler)
03:22
And that's really the simplest computer.
64
202160
3000
Bu gerçekten görebileceğiniz en basit bilgisayar.
03:25
It's basically why you need the qubit,
65
205160
2000
Bu temelde qubit'e neden ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor,
03:27
because it only has two ideas.
66
207160
2000
çünkü sadece iki fikri olabiliyor.
03:29
And you put lots of those together,
67
209160
2000
Bunlardan birçoğunu bir araya getirdiğinizde,
03:31
you get the essentials of the modern computer:
68
211160
3000
modern bilgisayarın ana parçasını elde ediyorsunuz.
03:34
the arithmetic unit, the central control, the memory,
69
214160
3000
Aritmetik ünitesi, işlemci, hafıza,
03:37
the recording medium, the input and the output.
70
217160
3000
kayıt ortamı, girdiler ve çıktılar.
03:40
But, there's one catch. This is the fatal -- you know,
71
220160
4000
Ama, kritik bir hata var.
03:44
we saw it in starting these programs up.
72
224160
3000
Bunu programı başlatırken gördük.
03:47
The instructions which govern this operation
73
227160
2000
Bu operasyonu kontrol eden talimatlar
03:49
must be given in absolutely exhaustive detail.
74
229160
2000
çok ayrıntılı bir şekilde verilmeli.
03:51
So, the programming has to be perfect, or it won't work.
75
231160
3000
Yani mükemmel programlanmış olmalı, yoksa çalışmaz.
03:54
If you look at the origins of this,
76
234160
2000
Bunun özüne baktığınızda,
03:56
the classic history sort of takes it all back to the ENIAC here.
77
236160
4000
klasik tarih sizi burada gördüğünüz ENIAC'a götürecek.
04:00
But actually, the machine I'm going to tell you about,
78
240160
2000
Ama aslında şimdi size anlatacağım
04:02
the Institute for Advanced Study machine, which is way up there,
79
242160
3000
Üstün Çalışma Makinası Enstitüsü, taa yukarıdaki,
04:05
really should be down there. So, I'm trying to revise history,
80
245160
2000
aslında şurada aşağıda olmalıydı. Şimdi tarihi canlandırıp,
04:07
and give some of these guys more credit than they've had.
81
247160
3000
bu insanlara haklarını teslim etmek istiyorum.
04:10
Such a computer would open up universes,
82
250160
2000
Böyle bir makina bize yeni evrenler keşfetme imkanı verecekti,
04:12
which are, at the present, outside the range of any instruments.
83
252160
4000
bütün cihazların kapasitelerinin ötesinde olan evrenler.
04:16
So it opens up a whole new world, and these people saw it.
84
256160
3000
Yepyeni bir dünyanın kapılarını açacaktı ve bu insanlar bunu gördüler.
04:19
The guy who was supposed to build this machine
85
259160
2000
Bu makinayı yapacak olan kişi, ortada gördüğünüz,
04:21
was the guy in the middle, Vladimir Zworykin, from RCA.
86
261160
3000
RCA'dan Vladimir Zworykin idi.
04:24
RCA, in probably one of the lousiest business decisions
87
264160
3000
RCA herhalde şimdiye kadar verilmiş en aptalca kararlardan olan,
04:27
of all time, decided not to go into computers.
88
267160
3000
bilgisayar işine girmeme kararı verdi.
04:30
But the first meetings, November 1945, were at RCA's offices.
89
270160
5000
Ama ilk toplantılar Kasım 1945'te RCA'da yapıldı.
04:35
RCA started this whole thing off, and said, you know,
90
275160
4000
Bütün bunları RCA başlattı ve sonra geleceğin bilgisayarda değil,
04:39
televisions are the future, not computers.
91
279160
3000
televizyonda olduğuna karar verdi.
04:42
The essentials were all there --
92
282160
2000
Makinanın çalışmasını sağlayacak
04:44
all the things that make these machines run.
93
284160
4000
parçalar ortadaydı.
04:48
Von Neumann, and a logician, and a mathematician from the army
94
288160
3000
von Neumann, bir mantıkbilimcisi ve ordudan bir matematikçi,
04:51
put this together. Then, they needed a place to build it.
95
291160
2000
bu parçaları bir araya getirdi. Sadece makinayı yapacak bir yere ihtiyaçları vardı.
04:53
When RCA said no, that's when they decided to build it in Princeton,
96
293160
4000
RCA hayır deyince, Freeman'ın çalıştığı
04:57
where Freeman works at the Institute.
97
297160
2000
Princeton'da yapmaya karar verdiler,
04:59
That's where I grew up as a kid.
98
299160
2000
benim çocukluğumun geçtiği yerde.
05:01
That's me, that's my sister Esther, who's talked to you before,
99
301160
4000
Bu ben ve sizinle daha önce konuşan kardeşim Esther.
05:05
so we both go back to the birth of this thing.
100
305160
3000
Gördüğünüz gibi ilk bilgisayarın doğuşunda oradaydık.
05:08
That's Freeman, a long time ago,
101
308160
2000
Bu da uzun zaman önce Freeman,
05:10
and that was me.
102
310160
1000
ve ben.
05:11
And this is Von Neumann and Morgenstern,
103
311160
3000
Bunlar von Neumann ve Morgenstern
05:14
who wrote the "Theory of Games."
104
314160
2000
Oyunların Kuramı'nın yazarı.
05:16
All these forces came together there, in Princeton.
105
316160
4000
Bütün bu güçler Princeton'da bir araya geldi.
05:20
Oppenheimer, who had built the bomb.
106
320160
2000
Bombayı yapan Oppenheimer'ı görüyorsunuz.
05:22
The machine was actually used mainly for doing bomb calculations.
107
322160
4000
Bu makina bomba hesaplamalarını sıralamada kullanıldı.
05:26
And Julian Bigelow, who took
108
326160
2000
Ve Julian Bigelow
05:28
Zworkykin's place as the engineer, to actually figure out, using electronics,
109
328160
4000
elektronik bilimini kullanarak bu aletin nasıl yapılacağını
05:32
how you would build this thing. The whole gang of people who came to work on this,
110
332160
3000
öneren mühendis. Bütün bu insanlar ve kodların
05:35
and women in front, who actually did most of the coding, were the first programmers.
111
335160
5000
çoğunu yazan öndeki kadınlar, ilk programcılardı.
05:40
These were the prototype geeks, the nerds.
112
340160
4000
Bunlar geeklerin ve ineklerin prototipleri idi.
05:44
They didn't fit in at the Institute.
113
344160
2000
Enstitü'ye sığmadılar.
05:46
This is a letter from the director, concerned about --
114
346160
3000
Bu oranın müdüründen bir mektup --
05:49
"especially unfair on the matter of sugar."
115
349160
3000
"şeker miktarının yetersiz olduğundan" şikayetçi.
05:52
(Laughter)
116
352160
1000
(Gülüşmeler)
05:53
You can read the text.
117
353160
1000
Yazıları okuyabilirsiniz.
05:54
(Laughter)
118
354160
6000
(Gülüşmeler)
06:00
This is hackers getting in trouble for the first time.
119
360160
4000
Bu ise hackerların ilk defa başlarını belaya sokmaları oldu.
06:04
(Laughter).
120
364160
5000
(Gülüşmeler)
06:09
These were not theoretical physicists.
121
369160
2000
Bunlar teorik fizikçiler değildi,
06:11
They were real soldering-gun type guys, and they actually built this thing.
122
371160
5000
ellerine lehim aletini alıp bu şeyi birleştirdiler.
06:16
And we take it for granted now, that each of these machines
123
376160
2000
Bu insanlar sayesinde simdi içinde milyarlarca transistör olan,
06:18
has billions of transistors, doing billions of cycles per second without failing.
124
378160
5000
saniyede milyarlarca işlem yapan bilgisayarlar hiç şaşırmadan çalışıyorlar.
06:23
They were using vacuum tubes, very narrow, sloppy techniques
125
383160
4000
İkili sonuçlar almak için,
06:27
to get actually binary behavior out of these radio vacuum tubes.
126
387160
5000
çok ilkel vakum tüplerini kullanıyorlardı.
06:32
They actually used 6J6, the common radio tube,
127
392160
3000
Pahalı olanlardan daha güvenilir olduğu için,
06:35
because they found they were more reliable than the more expensive tubes.
128
395160
4000
sık kullanılan bir radyo tüpü olan 6J6'yı kullandılar.
06:39
And what they did at the Institute was publish every step of the way.
129
399160
4000
Enstitü'de attıkları her adımı yayınladılar.
06:43
Reports were issued, so that this machine was cloned
130
403160
3000
Böylece bu makinadan dünyanın başka yerlerinde
06:46
at 15 other places around the world.
131
406160
3000
15 tane daha yapıldı.
06:49
And it really was. It was the original microprocessor.
132
409160
4000
Böylece ilk mikroişlemci yapıldı.
06:53
All the computers now are copies of that machine.
133
413160
2000
Şimdi kullandığımız bütün bilgisayarlar bunun bir kopyası.
06:55
The memory was in cathode ray tubes --
134
415160
3000
Bellek katot ışınlı tüpteydi (CRT) --
06:58
a whole bunch of spots on the face of the tube --
135
418160
3000
elektromanyetik tepkilere bir hayli duyarlı
07:01
very, very sensitive to electromagnetic disturbances.
136
421160
3000
birçok nokta olarak.
07:04
So, there's 40 of these tubes,
137
424160
2000
Bu tüplerin 40 tanesi
07:06
like a V-40 engine running the memory.
138
426160
3000
V-40 motoru gibi çalışıyordu.
07:09
(Laughter)
139
429160
1000
(Gülüşmeler)
07:10
The input and the output was by teletype tape at first.
140
430160
5000
Başlangıçta girdi ve çıktı teletype aracılığıyla idi.
07:15
This is a wire drive, using bicycle wheels.
141
435160
2000
Bu bisiklet tekerleklerini kullananan bir kablo sürücüsüydü.
07:17
This is the archetype of the hard disk that's in your machine now.
142
437160
5000
Bu şimdiki bilgisayarlarınızdaki sabit diskin atası.
07:22
Then they switched to a magnetic drum.
143
442160
2000
Daha sonra manyetik zara geçtiler.
07:24
This is modifying IBM equipment,
144
444160
2000
Bu IBM'in değiştirdiği ekipman,
07:26
which is the origins of the whole data-processing industry, later at IBM.
145
446160
4000
ileride IBM'de bilgi-işleme endüstrisinin temeli.
07:30
And this is the beginning of computer graphics.
146
450160
3000
Bu bilgisayar grafiklerinin başlangıcı oldu.
07:33
The "Graph'g-Beam Turn On." This next slide,
147
453160
3000
Bu slayt "G-ışını grafiği başlangıcı",
07:36
that's the -- as far as I know -- the first digital bitmap display, 1954.
148
456160
7000
1954'te -- bildiğim kadarıyla -- ilk dijital bmp dosyası.
07:43
So, Von Neumann was already off in a theoretical cloud,
149
463160
3000
Evet, von Neumann güvenilmez parçalardan nasıl güvenilir
07:46
doing abstract sorts of studies of how you could build
150
466160
3000
bir makina yapılabileceği konusunda
07:49
reliable machines out of unreliable components.
151
469160
3000
teorik araştırma yapıyordu.
07:52
Those guys drinking all the tea with sugar in it
152
472160
2000
Bu bilim insanları, bol şekerli çaylarını içip,
07:54
were writing in their logbooks, trying to get this thing to work, with all
153
474160
4000
sürekli arıza çıkaran 2600 vakum tüpüyle bu şeyi
07:58
these 2,600 vacuum tubes that failed half the time.
154
478160
3000
çalıştırmaya çalışıp, çabalarını kayıt ediyorlardı.
08:01
And that's what I've been doing, this last six months, is going through the logs.
155
481160
5000
Ben de son altı aydır onların kayıtlarını inceliyorum.
08:06
"Running time: two minutes. Input, output: 90 minutes."
156
486160
3000
"Çalışma zamanı: iki dakika. Girdi, çıktı: 90 dakika."
08:09
This includes a large amount of human error.
157
489160
3000
Büyük miktarda insan hatası içeriyor.
08:12
So they are always trying to figure out, what's machine error? What's human error?
158
492160
3000
Makina hatası nedir? İnsan hatası nedir? Bu sorulara cevap vermeye çalışıyorlardı.
08:15
What's code, what's hardware?
159
495160
2000
Program nedir? Donanım nedir?
08:17
That's an engineer gazing at tube number 36,
160
497160
2000
Bu 36 numaralı tübe bakıp,
08:19
trying to figure out why the memory's not in focus.
161
499160
2000
belleğin neden odaklanmadığını anlamaya çalışan bir mühendis.
08:21
He had to focus the memory -- seems OK.
162
501160
3000
Belleği odaklamaya çalışıyordu -- düzgün gözüküyor.
08:24
So, he had to focus each tube just to get the memory up and running,
163
504160
4000
Belleğin çalışması için her bir tüpü odaklaması gerekiyordu.
08:28
let alone having, you know, software problems.
164
508160
2000
Tabii bir de programlama hataları vardı.
08:30
"No use, went home." (Laughter)
165
510160
2000
"Çalışmadı, eve gittim." (Gülüşmeler)
08:32
"Impossible to follow the damn thing, where's a directory?"
166
512160
3000
"Kahrolası şeyi çalıştırmak imkansız, dizin nerede?"
08:35
So, already, they're complaining about the manuals:
167
515160
2000
Yani daha o zamandan şikayet etmeye başlamışlardı.
08:37
"before closing down in disgust ... "
168
517160
4000
"tiksinerek kapatmadan önce."
08:41
"The General Arithmetic: Operating Logs."
169
521160
2000
Genel aritmetik -- çalışma kayıtları,
08:43
Burning lots of midnight oil.
170
523160
3000
sabahlara kadar çalışıyorlardı.
08:46
"MANIAC," which became the acronym for the machine,
171
526160
2000
Matematik Ve Sayısal Birleştirici Ve Hesaplayıcı,
08:48
Mathematical and Numerical Integrator and Calculator, "lost its memory."
172
528160
3000
kısaca MANIAC (İngilizce'de manyak), "belleğini kaybetti."
08:51
"MANIAC regained its memory, when the power went off." "Machine or human?"
173
531160
6000
"MANIAC güç gidince belleğini geri kazandı", "makina mı insan mı?"
08:57
"Aha!" So, they figured out it's a code problem.
174
537160
3000
"Aha!" Sonunda buldular: kodlama hatası.
09:00
"Found trouble in code, I hope."
175
540160
2000
"Sorunu kodda bulduk, umarım."
09:02
"Code error, machine not guilty."
176
542160
3000
"Kod hatası, alet suçlu değil."
09:05
"Damn it, I can be just as stubborn as this thing."
177
545160
3000
"Kahretsin, bu makina kadar inatçı olabilirim."
09:08
(Laughter)
178
548160
5000
(Gülüşmeler)
09:13
"And the dawn came." So they ran all night.
179
553160
2000
"Ve gün ağardı." Bütün gece çalıştılar.
09:15
Twenty-four hours a day, this thing was running, mainly running bomb calculations.
180
555160
4000
Alet günde 24 saat çalışıyordu, büyük ölçüde bomba hesaplamaları yaparak.
09:19
"Everything up to this point is wasted time." "What's the use? Good night."
181
559160
5000
"Şimdiye kadar yapılan her şey zaman kaybı." "Ne işe yarayacak sanki? İyi geceler."
09:24
"Master control off. The hell with it. Way off." (Laughter)
182
564160
4000
"Ana kontrol kapalı. Cehenneme kadar yolu var." (Gülüşmeler)
09:28
"Something's wrong with the air conditioner --
183
568160
2000
"Havalandırmada bir sorun var --
09:30
smell of burning V-belts in the air."
184
570160
3000
havada yanan v-kemerinin kokusu var."
09:33
"A short -- do not turn the machine on."
185
573160
2000
"Kısa devre -- makinayı açmayın."
09:35
"IBM machine putting a tar-like substance on the cards. The tar is from the roof."
186
575160
5000
"IBM makinası kartların üstüne zift gibi bir şey döküyor. Zift tavandan geliyor."
09:40
So they really were working under tough conditions.
187
580160
2000
Gerçekten zor şartlar altında çalışıyorlardı.
09:42
(Laughter)
188
582160
1000
(Gülüşmeler)
09:43
Here, "A mouse has climbed into the blower
189
583160
2000
"Soğutucunun içine fare girdi,
09:45
behind the regulator rack, set blower to vibrating. Result: no more mouse."
190
585160
4000
soğutucuyu çalıştırdı. Sonuç: artık fare yok."
09:49
(Laughter)
191
589160
5000
(Gülüşmeler)
09:54
"Here lies mouse. Born: ?. Died: 4:50 a.m., May 1953."
192
594160
7000
"Fare burada yatıyor. Doğum? Ölüm 4:50, Mayıs 1953."
10:01
(Laughter)
193
601160
1000
(Gülüşmeler)
10:02
There's an inside joke someone has penciled in:
194
602160
2000
Birisinin kaleme aldığı bir şaka:
10:04
"Here lies Marston Mouse."
195
604160
2000
"Fare Marston burada yatıyor."
10:06
If you're a mathematician, you get that,
196
606160
2000
Matematikçiyseniz bunu anlarsınız.
10:08
because Marston was a mathematician who
197
608160
1000
Çünkü Marston orada duran bilgisayara
10:09
objected to the computer being there.
198
609160
3000
karşı çıkan bir matematikçi idi.
10:12
"Picked a lightning bug off the drum." "Running at two kilocycles."
199
612160
4000
"Zardan bir ampul alındı, iki kilodevirde çalışıyor."
10:16
That's two thousand cycles per second --
200
616160
2000
Saniyede 2000 devire denk geliyor.
10:18
"yes, I'm chicken" -- so two kilocycles was slow speed.
201
618160
3000
"evet, korkağım" -- yani iki kilodevir düşük hızdı.
10:21
The high speed was 16 kilocycles.
202
621160
3000
Yüksek hız 16 kilodevirdi.
10:24
I don't know if you remember a Mac that was 16 Megahertz,
203
624160
3000
Bilmiyorum 16 megahertzde çalışan bir Mac hatırlar mısınız.
10:27
that's slow speed.
204
627160
2000
O düşük bir hız.
10:29
"I have now duplicated both results.
205
629160
3000
"İki sonucu da tekrarladım.
10:32
How will I know which is right, assuming one result is correct?
206
632160
3000
Hangisinin doğru olduğunu nereden bilebilirim, tabii birisinin doğru olduğunu varsayarsak?
10:35
This now is the third different output.
207
635160
2000
Bu da üçüncü sonuç.
10:37
I know when I'm licked."
208
637160
2000
Ne zaman başımın belada olduğunu bilirim."
10:39
(Laughter)
209
639160
2000
(Gülüşmeler)
10:41
"We've duplicated errors before."
210
641160
2000
"Daha önce hatalı sonuçları tekrarlamıştık."
10:43
"Machine run, fine. Code isn't."
211
643160
3000
"Makina çalışıyor, güzel. Kod değil."
10:46
"Only happens when the machine is running."
212
646160
2000
"Yalnız makina çalışırken olur."
10:48
And sometimes things are okay.
213
648160
4000
Bazen işlerin iyi gittiği de oluyordu.
10:52
"Machine a thing of beauty, and a joy forever." "Perfect running."
214
652160
4000
"Makine muazzam bir şey." "Mükemmel çalışıyor."
10:56
"Parting thought: when there's bigger and better errors, we'll have them."
215
656160
4000
"Ayrılırken not: Daha büyük ve güzel hatalarımız da olacak."
11:00
So, nobody was supposed to know they were actually designing bombs.
216
660160
3000
Aslında bombaları tasarladıklarını kimsenin bilmemesi gerekiyordu.
11:03
They're designing hydrogen bombs. But someone in the logbook,
217
663160
2000
Hidrojen bombası tasarlıyorlardı. Ama bir gece, geç saatte
11:05
late one night, finally drew a bomb.
218
665160
2000
birisi sonunda bir bomba çizdi.
11:07
So, that was the result. It was Mike,
219
667160
2000
Sonuç buydu. Mike,
11:09
the first thermonuclear bomb, in 1952.
220
669160
3000
ilk termonükleer bomba.
11:12
That was designed on that machine,
221
672160
2000
1952'de enstitünün arkasındaki korulukta
11:14
in the woods behind the Institute.
222
674160
2000
tasarlandı.
11:16
So Von Neumann invited a whole gang of weirdos
223
676160
4000
von Neumann çeşitli işlerde çalışmak üzere,
11:20
from all over the world to work on all these problems.
224
680160
3000
dünyanın dört bir yanından insanlar davet etti.
11:23
Barricelli, he came to do what we now call, really, artificial life,
225
683160
4000
Barricelli şimdi sanal yaşam dediğimiz
11:27
trying to see if, in this artificial universe --
226
687160
3000
şey üzerinde çalışmak için geldi.
11:30
he was a viral-geneticist, way, way, way ahead of his time.
227
690160
3000
Zamanının çok çok ötesinde bir virüs genetikçisiydi.
11:33
He's still ahead of some of the stuff that's being done now.
228
693160
3000
3 Mart 1953'te başladı.
11:36
Trying to start an artificial genetic system running in the computer.
229
696160
5000
Bilgisayarda çalışan sanal genetik sistem yaratmaya çalıştı.
11:41
Began -- his universe started March 3, '53.
230
701160
3000
3 Mart 1953'te başladı.
11:44
So it's almost exactly -- it's 50 years ago next Tuesday, I guess.
231
704160
5000
Önümüzdeki Salı 50 yıl oluyor.
11:49
And he saw everything in terms of --
232
709160
2000
Bilgisayardan bitleri
11:51
he could read the binary code straight off the machine.
233
711160
2000
direk olarak okuyabiliyordu.
11:53
He had a wonderful rapport.
234
713160
2000
Harika bir ilişkisi vardı onlarla.
11:55
Other people couldn't get the machine running. It always worked for him.
235
715160
3000
Diğerleri beceremezken o, makinayı her zaman çalıştırabiliyordu.
11:58
Even errors were duplicated.
236
718160
2000
Hataları bile tekrar ediyordu.
12:00
(Laughter)
237
720160
1000
(Gülüşmeler)
12:01
"Dr. Barricelli claims machine is wrong, code is right."
238
721160
3000
"Dr. Barricelli kodunun dogru, makinanın yanlış olduğunu iddia ediyor."
12:04
So he designed this universe, and ran it.
239
724160
3000
Bu evreni tasarladı ve çalıştırdı.
12:07
When the bomb people went home, he was allowed in there.
240
727160
3000
Bombacılar eve gittiğinde içeriye girmesine izin verildi.
12:10
He would run that thing all night long, running these things,
241
730160
3000
Bütün gece bunları çalıştırıyordu.
12:13
if anybody remembers Stephen Wolfram,
242
733160
2000
Stephen Wolfram'ı hatırlıyorsanız,
12:15
who reinvented this stuff.
243
735160
2000
bunları baştan keşfetti.
12:17
And he published it. It wasn't locked up and disappeared.
244
737160
2000
Ve yayınladı. Tozlu raflara kaldırılmadı.
12:19
It was published in the literature.
245
739160
2000
Literatürde yayınlandı.
12:21
"If it's that easy to create living organisms, why not create a few yourself?"
246
741160
3000
"Yaşayan canlılar yaratmak bu kadar kolaysa, neden kendimizden birkaç tane yaratmayalım?"
12:24
So, he decided to give it a try,
247
744160
2000
Sanal biyolojiyi makinada çalıştırmayı
12:26
to start this artificial biology going in the machines.
248
746160
4000
denemeye karar verdi.
12:30
And he found all these, sort of --
249
750160
2000
Bütün bunları buldu bir bakıma.
12:32
it was like a naturalist coming in
250
752160
2000
Biyolojide bir doğabilimcinin gelip,
12:34
and looking at this tiny, 5,000-byte universe,
251
754160
3000
bu 5000 baytlık küçük evrene bakıp,
12:37
and seeing all these things happening
252
757160
2000
dış dünyada gördüğümüz her şeyi
12:39
that we see in the outside world, in biology.
253
759160
3000
görmesi gibiydi.
12:42
This is some of the generations of his universe.
254
762160
6000
Bu onun evreninin yarattıklarının bir kısmı.
12:48
But they're just going to stay numbers;
255
768160
2000
Fakat sayı olarak kalacaklar,
12:50
they're not going to become organisms.
256
770160
2000
organizmaya dönüşemeyecekler.
12:52
They have to have something.
257
772160
1000
Bir şeye sahip olmalılar.
12:53
You have a genotype and you have to have a phenotype.
258
773160
2000
Bir genetik haritanız, bir de dış görüntünüz var.
12:55
They have to go out and do something. And he started doing that,
259
775160
3000
Dışarı çıkıp bir şey yapmalılar. Bunu yapmaya başladı.
12:58
started giving these little numerical organisms things they could play with --
260
778160
3000
Bu küçük sayısal organizmalara, oynayacakları bir şeyler vermeye başladı,
13:01
playing chess with other machines and so on.
261
781160
2000
diğer makinalarla oynayabilecekleri satranç vb.
13:03
And they did start to evolve.
262
783160
2000
Ve gelişmeye başladılar.
13:05
And he went around the country after that.
263
785160
2000
Bundan sonra ülkeyi dolaştı.
13:07
Every time there was a new, fast machine, he started using it,
264
787160
4000
Yeni, hızlı makina bulduğunda onu kullanmaya başladı
13:11
and saw exactly what's happening now.
265
791160
2000
ve tam olarak şunu gördü:
13:13
That the programs, instead of being turned off -- when you quit the program,
266
793160
6000
programları kapatmaktansa -- programdan çıktığınızda,
13:19
you'd keep running
267
799160
2000
çalıştırmaya devam edersiniz
13:21
and, basically, all the sorts of things like Windows is doing,
268
801160
4000
ve Windows gibi programların yaptıkları --
13:25
running as a multi-cellular organism on many machines,
269
805160
2000
birçok makinada çalışan çok hücreli organizmalar gibi --
13:27
he envisioned all that happening.
270
807160
1000
bunların olacağını gördü.
13:28
And he saw that evolution itself was an intelligent process.
271
808160
3000
Evrimin kendisinin akıllı bir şey olduğunu gördü.
13:31
It wasn't any sort of creator intelligence,
272
811160
3000
Yaratıcı bir zeka değildi,
13:34
but the thing itself was a giant parallel computation
273
814160
3000
bu şey zekası olan
13:37
that would have some intelligence.
274
817160
2000
dev bir paralel programdı.
13:39
And he went out of his way to say
275
819160
2000
Bunun yaşam benzeri,
13:41
that he was not saying this was lifelike,
276
821160
3000
ya da yeni bir yaşam formu değil de
13:44
or a new kind of life.
277
824160
2000
aynı şeyin tekrarlandığı başka bir versiyon
13:46
It just was another version of the same thing happening.
278
826160
3000
olduğunu söyledi.
13:49
And there's really no difference between what he was doing in the computer
279
829160
3000
Gerçekten bilgisayarda yaptığının,
13:52
and what nature did billions of years ago.
280
832160
3000
doğanın milyarlarca yıl önce yaptığından bir farkı yoktu.
13:55
And could you do it again now?
281
835160
2000
Yeniden yapabilir misiniz?
13:57
So, when I went into these archives looking at this stuff, lo and behold,
282
837160
4000
Bunlara bakmak için arşivleri kurcaladığımda,
14:01
the archivist came up one day, saying,
283
841160
2000
arşiv sorumlusu bir gün bana
14:03
"I think we found another box that had been thrown out."
284
843160
3000
"Sanırım atılan başka bir kutu bulduk." dedi.
14:06
And it was his universe on punch cards.
285
846160
2000
Bu da onun delikli kartlardaki evreni idi.
14:08
So there it is, 50 years later, sitting there -- sort of suspended animation.
286
848160
6000
50 yıl sonra orada duruyor. Durdurulmuş animasyon gibi.
14:14
That's the instructions for running --
287
854160
2000
Bu çalıştırma talimatları --
14:16
this is actually the source code
288
856160
2000
bu evrenlerden birisinin
14:18
for one of those universes,
289
858160
2000
kaynak kodu,
14:20
with a note from the engineers
290
860160
2000
mühendislerden bir notla birlikte,
14:22
saying they're having some problems.
291
862160
1000
bazı sorunlar yaşadıklarını söylüyor.
14:23
"There must be something about this code that you haven't explained yet."
292
863160
5000
"Bu kodun daha açıklamadığınız bir yönü olmalı."
14:28
And I think that's really the truth. We still don't understand
293
868160
3000
Bence bu gerçek. Şimdi bile bu basit komutların,
14:31
how these very simple instructions can lead to increasing complexity.
294
871160
4000
nasıl da karmaşıklaştığını anlamıyoruz.
14:35
What's the dividing line between
295
875160
2000
Yaşam benzeri ve yaşayanı ayırt eden
14:37
when that is lifelike and when it really is alive?
296
877160
4000
çizgi nedir?
14:41
These cards, now, thanks to me showing up, are being saved.
297
881160
4000
Bu kartlar benim sayemde kurtuldu.
14:45
And the question is, should we run them or not?
298
885160
2000
Şimdi asıl soru onları çalıştırmalı mıyız?
14:47
You know, could we get them running?
299
887160
2000
Çalıştırabilir miyiz?
14:49
Do you want to let it loose on the Internet?
300
889160
1000
İnternete salmak iyi bir fikir mi?
14:50
These machines would think they --
301
890160
2000
Bu makinalar şunu düşünecekler mi acaba --
14:52
these organisms, if they came back to life now --
302
892160
3000
bu organizmalar tekrar yaşamaya başlarlarsa,
14:55
whether they've died and gone to heaven, there's a universe.
303
895160
2000
ölüp cennete gitmişler gibi mi düşünecekler, bir evren var --
14:57
My laptop is 10 thousand million times
304
897160
5000
benim dizüstü bilgisayarım Barricelli'nin onları yarattıklarında
15:02
the size of the universe that they lived in when Barricelli quit the project.
305
902160
5000
yaşadıkları evrenden 10 milyon kat büyük.
15:07
He was thinking far ahead, to
306
907160
2000
İleriyi düşünüyordu, bunların gerçekte
15:09
how this would really grow into a new kind of life.
307
909160
3000
nasıl yeni bir yaşam şekli oluşturacaklarını.
15:12
And that's what's happening!
308
912160
2000
Şimdi bu oluyor!
15:14
When Juan Enriquez told us about
309
914160
2000
Juan Enriquez bize proteomik laboratuvarına gönderilen
15:16
these 12 trillion bits being transferred back and forth,
310
916160
4000
12 milyon trilyon biti
15:20
of all this genomics data going to the proteomics lab,
311
920160
4000
anlattı,
15:24
that's what Barricelli imagined:
312
924160
2000
bu işte Barricelli'nin hayal ettiği şeydi:
15:26
that this digital code in these machines
313
926160
3000
makinalardaki bu dijital komutlar
15:29
is actually starting to code --
314
929160
2000
gerçekten kodlamaya başlıyorlar --
15:31
it already is coding from nucleic acids.
315
931160
3000
gerçekten nükleik asitlerden kodluyorlar.
15:34
We've been doing that since, you know, since we started PCR
316
934160
3000
PCR'ye ve küçük DNA parçacıklarını
15:37
and synthesizing small strings of DNA.
317
937160
6000
birleştirmeye başladığımızdan beri aslında bunu yapıyoruz.
15:43
And real soon, we're actually going to be synthesizing the proteins,
318
943160
3000
Çok yakında protein sentezlemeye başlayacağız.
15:46
and, like Steve showed us, that just opens an entirely new world.
319
946160
5000
Steve'in bize gösterdiği gibi, bu yeni bir dünyanın kapılarını açacak.
15:51
It's a world that Von Neumann himself envisioned.
320
951160
3000
von Neumann'ın kendisinin hayal ettiği dünyanın.
15:54
This was published after he died: his sort of unfinished notes
321
954160
3000
Kendi kendini çoğaltan makinalar üzerine tamamlanmamış notları
15:57
on self-reproducing machines,
322
957160
2000
o öldükten sonra yayınlandı.
15:59
what it takes to get the machines sort of jump-started
323
959160
3000
Bu makinaların üremeye başlayacakları yere
16:02
to where they begin to reproduce.
324
962160
2000
hızla ilerlemeleri için gerekli olanlar.
16:04
It took really three people:
325
964160
2000
Burada üç isim rol oynadı:
16:06
Barricelli had the concept of the code as a living thing;
326
966160
3000
kodları yaşayan şeylere Barricelli benzetti.
16:09
Von Neumann saw how you could build the machines --
327
969160
3000
Makinaların nasıl yapılacağını von Neumann gördü.
16:12
that now, last count, four million
328
972160
3000
Son sayıma göre her 24 saatte
16:15
of these Von Neumann machines is built every 24 hours;
329
975160
3000
4 milyon von Neumann makinası yapılıyor.
16:18
and Julian Bigelow, who died 10 days ago --
330
978160
4000
Ve 10 gün önce ölen Julian Bigelow --
16:22
this is John Markoff's obituary for him --
331
982160
3000
bu John Markaoff"un anma yazısından --
16:25
he was the important missing link,
332
985160
2000
o kayıp halka idi,
16:27
the engineer who came in
333
987160
2000
gelip bu vakum tüplerini nasıl birleştirip,
16:29
and knew how to put those vacuum tubes together and make it work.
334
989160
3000
çalıştıracağımızı bilen mühendisti.
16:32
And all our computers have, inside them,
335
992160
2000
Şimdi kullandığımız bütün bilgisayarların
16:34
the copies of the architecture that he had to just design
336
994160
4000
içindeki mimariyi günün birinde
16:38
one day, sort of on pencil and paper.
337
998160
3000
kağıt kalemle tasarlayandı.
16:41
And we owe a tremendous credit to that.
338
1001160
2000
Ona çok şey borçluyuz.
16:43
And he explained, in a very generous way,
339
1003160
4000
O 40'larda bu değişik insanları
16:47
the spirit that brought all these different people to
340
1007160
2000
Gelişmiş Araştırma Enstitüsü'ne
16:49
the Institute for Advanced Study in the '40s to do this project,
341
1009160
3000
getiren ruhu cömertçe açıkladı
16:52
and make it freely available with no patents, no restrictions,
342
1012160
3000
ve patentsiz, kısıtlamasız,
16:55
no intellectual property disputes to the rest of the world.
343
1015160
3000
herkesle bedelsiz paylaştı.
16:58
That's the last entry in the logbook
344
1018160
3000
Bu kayıt defterindeki son not,
17:01
when the machine was shut down, July 1958.
345
1021160
3000
makina Haziran 1958'de kapandığında yazılmış.
17:04
And it's Julian Bigelow who was running it until midnight
346
1024160
3000
Makina kapatıldığında onu geceyarısına kadar
17:07
when the machine was officially turned off.
347
1027160
2000
çalıştıran Julian Bigelow'du.
17:09
And that's the end.
348
1029160
2000
Anlatacaklarım bu kadar.
17:11
Thank you very much.
349
1031160
2000
Çok teşekkür ederim.
17:13
(Applause)
350
1033160
1000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7