Where joy hides and how to find it | Ingrid Fetell Lee

331,432 views ・ 2018-06-11

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
It's 2008,
0
12786
1761
2008 yılıydı
00:14
and I'm just finishing my first year of design school.
1
14571
3500
ve tasarım fakültesinde ilk yılımı henüz tamamlıyordum.
00:19
And I'm at my first year-end review,
2
19074
2857
İlk yıl sonu değerlendirmemde,
00:21
which is a form of ritual torture for design students,
3
21955
6867
tasarım öğrencileri için adeta bir işkence gibidir bu,
00:28
where they make you take everything you made over the course of the year
4
28846
3723
yıl içinde yaptığınız her şeyi
00:32
and lay it out on a table
5
32593
2340
bir masanın üzerine dizip
00:34
and stand next to it while a bunch of professors,
6
34957
2861
daha önce hiç görmediğiniz bir dizi akademisyenin huzurunda
00:37
most of whom you've never seen before,
7
37842
2721
eserlerinizin yanında durursunuz,
00:40
give you their unfiltered opinions of it.
8
40587
2619
onlar da hiç filtrelemeden düşüncelerini söylerler.
00:44
So it's my turn and I'm standing next to my table,
9
44699
3191
Sıra bana geldiğinde ve masamın yanında durduğumda
00:47
everything neatly lined up,
10
47914
2796
her şey güzelce sıralanmıştı
00:50
and I'm just hoping that my professors can see
11
50734
3800
ve tasarımlarım kullanışlı, ergonomik ve uzun süreli olsun diye
00:54
how much effort I've put into making my designs practical
12
54558
5573
ne kadar emek sarf ettiğimi
01:00
and ergonomic and sustainable.
13
60155
3655
hocalarımın görmesini istiyordum.
01:05
And I'm starting to get really nervous,
14
65430
1860
Bir hâyli gerilmeye başlamıştım,
01:07
because for a long time, no one says anything.
15
67314
3291
çünkü uzun bir süre hiç kimse bir şey söylemedi.
01:10
It's just completely silent.
16
70629
1951
Bir sessizlik hâkimdi.
01:13
And then one of the professors starts to speak, and he says,
17
73067
2880
Sonra hocalarımdan birisi şunu söyledi:
01:15
"Your work gives me a feeling of joy."
18
75971
2477
''Çalışman bana neşe veriyor.''
01:19
Joy?
19
79407
1150
Neşe mi?
01:21
I wanted to be a designer because I wanted to solve real problems.
20
81467
3383
Tasarımcı olmak istememin nedeni gerçek sorunları çözmek istememdi.
01:24
Joy is nice, I guess, but it's kind of light --
21
84874
4358
Neşe güzel, tabii... ama çok yalın bir kavram,
01:29
not substantial.
22
89256
1439
tatmin edici değil.
01:31
But I was also kind of intrigued,
23
91921
1572
Ama ilgimi çekti,
01:33
because joy is this intangible feeling,
24
93517
4487
çünkü neşe soyut bir his
01:38
and how does that come from the stuff on the table next to me?
25
98028
3551
ve masamda duran şeylerden böyle bir şey çıkarılıyordu.
01:42
I asked the professors,
26
102468
1218
Ben de hocalara sordum:
01:43
"How do things make us feel joy?
27
103710
2409
''Eşyalar bize nasıl neşe hisettirir?
01:46
How do tangible things make us feel intangible joy?"
28
106143
4963
Somut şeyler bize nasıl soyut neşeyi hissetirebilir?''
01:52
They hemmed and hawed and gestured a lot with their hands.
29
112306
4184
Bir dizi el kol hareketiyle mırın kırın ettiler.
01:57
"They just do," they said.
30
117030
1752
''Hisettiriyorlar işte,'' dediler.
01:59
I packed up my things for the summer,
31
119907
1828
Yaz için eşyalarımı topladım,
02:01
but I couldn't stop thinking about this question ...
32
121759
3152
ama bu soruyu düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum...
Bu benim için yeni bir yolculuktu,
02:06
and this launched a journey --
33
126107
1469
02:07
one that I didn't know at the time would take me 10 years --
34
127600
3132
10 yıl süreceğini o zamanlar bilmediğim bir yolculuk.
02:10
to understand the relationship between the physical world
35
130756
3463
Bu yolculukta fiziksel dünyayla ''neşe'' dediğimiz o gizemli,
02:14
and the mysterious, quixotic emotion we call "joy."
36
134243
4980
roman gibi duygu arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışacaktım.
02:20
And what I discovered is that not only are they linked,
37
140007
4130
Sadece bağlantılı olduklarını değil,
02:24
but that the physical world can be a powerful resource to us
38
144161
3634
fiziksel dünyanın daha mutlu ve sağlıklı hayatlar yaratmak için
02:27
in creating happier, healthier lives.
39
147819
3605
ne kadar zengin bir kaynak olduğunu öğrendim.
Değerlendirmeden sonra şöyle düşündüm,
02:32
After my review,
40
152362
1179
02:33
I thought, "I know what joy feels like,
41
153565
2473
''Neşenin nasıl bir his olduğunu biliyorum,
02:36
but what is it, exactly?"
42
156062
2309
ama bu tam olarak ne?''
02:38
And I found that even scientists don't always agree,
43
158717
3427
Sonra bilim insanlarının bile anlaşmaya varamadıklarını gördüm,
02:42
and they sometimes use the words "joy" and "happiness" and "positivity"
44
162168
3475
üstelik ''neşe'', ''mutluluk'' ve ''pozitiflik'' kavramlarını
02:45
more or less interchangeably.
45
165667
1794
birbirleri yerine kullanıyorlardı.
02:48
But broadly speaking, when psychologists use the word joy,
46
168989
2889
Genel olarak konuşursak psikologlar neşe sözünü kullandıklarında
02:51
what they mean is an intense, momentary experience
47
171902
3405
yoğun ve geçici bir
02:55
of positive emotion --
48
175331
1443
pozitif duyguyu kastederler,
02:56
one that makes us smile and laugh and feel like we want to jump up and down.
49
176798
3997
bu duygu bizi güldürür ve yerimizde duramama hissi yaratır.
03:01
And this is actually a technical thing.
50
181152
1859
Aslında teknik bir kavram.
03:03
That feeling of wanting to jump up and down
51
183035
2001
Yerinde duramama hissi
03:05
is one of the ways that scientists measure joy.
52
185060
3261
bilim insanlarının neşeyi ölçmede kullandıkları yollardan biri.
03:09
It's different than happiness,
53
189387
1618
Mutluluktan farklı,
mutlulukta zaman içinde ne kadar iyi hissettiğimiz ölçülür.
03:11
which measures how good we feel over time.
54
191029
2635
03:13
Joy is about feeling good in the moment,
55
193688
2984
Neşe ise anı yaşamakla ilgili,
03:16
right now.
56
196696
1150
şu anı.
03:19
And this was interesting to me
57
199007
1474
Bu benim oldukça ilgimi çekti,
03:20
because as a culture, we are obsessed with the pursuit of happiness,
58
200505
3518
çünkü kültürel olarak mutluluk konusunda takılmış durumdayız,
03:24
and yet in the process, we kind of overlook joy.
59
204047
3860
bu süreçte de neşeyi görmezden geliyoruz.
03:30
So this got me thinking:
60
210737
3167
Bu da beni düşündürüyor:
03:33
Where does joy come from?
61
213928
1938
Neşe nereden geliyor?
03:36
I started asking everyone I knew,
62
216797
1573
Tanıdığım herkese sormaya başladım,
03:38
and even people I just met on the street,
63
218394
2941
yolda tanıştığım insanlara bile,
03:41
about the things that brought them joy.
64
221359
1860
onlara neşe veren şeyleri sordum.
03:43
On the subway, in a café, on an airplane,
65
223243
2913
Metroda, kafede, uçakta...
03:46
it was, "Hi, nice to meet you. What brings you joy?"
66
226180
3245
Şöyle oluyordu: ''Selam. Memnun oldum. Sizi ne neşelendiriyor?''
03:50
I felt like a detective.
67
230544
1776
Detektif gibi hissetmeye başladım.
03:52
I was like, "When did you last see it?
68
232867
1925
''En son ne zaman gördün?
03:54
Who were you with? What color was it?
69
234816
1787
''Kimleydin? Ne renkti?
03:56
Did anyone else see it?"
70
236627
1175
Başka gören oldu mu?'' tarzı sorular...
03:58
I was the Nancy Drew of joy.
71
238353
2254
Neşenin Nancy Drew'u oldum!
04:00
(Laughter)
72
240631
1150
(Kahkahalar)
04:02
And after a few months of this, I noticed that there were certain things
73
242579
3381
Bunu takip eden birkaç ay belli başlı şeylerin
04:05
that started to come up again and again and again.
74
245984
3053
tekrar tekrar olmaya başladığını gördüm.
04:09
They were things like cherry blossoms
75
249061
3283
Kiraz çiçekleri gibi şeyler
04:12
and bubbles ...
76
252368
1304
ve balonlar...
04:14
swimming pools and tree houses ...
77
254810
3119
yüzme havuzları ve ağaç evler...
04:19
hot air balloons and googly eyes --
78
259728
3718
sıcak hava balonları, yapma gözler...
04:23
(Laughter)
79
263470
1079
(Kahkahalar)
04:24
and ice cream cones, especially the ones with the sprinkles.
80
264573
3105
ve dondurma külahları, hem de üzerinde renkli şekerler olan.
04:29
These things seemed to cut across lines of age and gender and ethnicity.
81
269172
4865
Bu şeyler yaş, cinsiyet ve etnik özellik tanımıyordu.
04:34
I mean, if you think about it,
82
274543
1477
Şöyle bir düşünün,
04:36
we all stop and turn our heads to the sky
83
276044
1960
bir an durup gökyüzüne baktığımızda
04:38
when the multicolored arc of a rainbow streaks across it.
84
278028
2803
o rengârenk gökkuşağı kavisini gördüğünüzü düşünün.
04:41
And fireworks --
85
281909
1539
Havai fişekleri...
04:43
we don't even need to know what they're for,
86
283472
2088
Neden havai fişek gösterisi olduğunu bilmesek bile
04:45
and we feel like we're celebrating, too.
87
285584
2867
biz de kutlama yapıyoruz gibi hissediyoruz.
04:50
These things aren't joyful for just a few people;
88
290860
2748
Bu şeyler yalnızca bir grup insana değil,
04:53
they're joyful for nearly everyone.
89
293632
2829
nerdeyse herkese neşe veren şeyler.
04:56
They're universally joyful.
90
296485
2061
Evrensel neşe kaynakları.
05:00
And seeing them all together,
91
300504
2379
Bunların hepsini bir arada gördüğümde
05:02
it gave me this indescribably hopeful feeling.
92
302907
3681
içim tarif edemeyeceğim bir umutla doldu.
05:08
The sharply divided, politically polarized world we live in
93
308012
3089
İçinde yaşadığımız bu bölünmüş, siyasi kutuplaşmalı dünya
05:11
sometimes has the effect of making our differences feel so vast
94
311125
5030
bazen farklılıklarımızı öylesine büyük gösteriyor ki
05:16
as to be insurmountable.
95
316179
1901
bunu aşılamaz bir şeymiş gibi.
05:18
And yet underneath it all,
96
318104
1292
Ama bütün bunların altında,
05:19
there's a part of each of us that finds joy in the same things.
97
319420
3632
hepimizin içinde aynı şeylerde neşe bulan bir parça var.
05:24
And though we're often told that these are just passing pleasures,
98
324156
4127
Sürekli bunların gelip geçici olduklarını duymamıza rağmen
05:28
in fact, they're really important,
99
328307
2554
aslında bunlar çok önemli,
05:30
because they remind us of the shared humanity we find
100
330885
3452
çünkü fiziksel dünyanın ortak deneyiminde bulabileceğimiz
05:34
in our common experience of the physical world.
101
334361
2812
paylaşılan insanlığı bize hatırlatıyorlar.
05:38
But I still needed to know:
102
338309
1445
Yine de bilmem gerekiyordu:
05:39
What is it about these things that makes them so joyful?
103
339778
4655
Onları bu kadar neşe verici kılan şey ne?
05:45
I had pictures of them up on my studio wall,
104
345299
2908
Atölyemdeki duvarda bunların resimleri asılıydı,
05:48
and every day, I would come in and try to make sense of it.
105
348231
3317
her gün içeri girdiğimde bir anlam çıkarmaya çalışıyordum.
05:52
And then one day, something just clicked.
106
352662
2632
Sonra bir gün bir şey oldu.
05:56
I saw all these patterns:
107
356144
2158
Tüm bu parçaları görmeye başladım,
05:59
round things ...
108
359422
1293
yuvarlak şeyler...
06:01
pops of bright color ...
109
361969
1936
parlak renkler...
06:05
symmetrical shapes ...
110
365512
1699
simetrik şekiller...
06:08
a sense of abundance and multiplicity ...
111
368636
2797
çokluk ve arttırılabilir hissi...
06:12
a feeling of lightness or elevation.
112
372877
3384
bir hafiflik veya yükselme hissi...
06:17
When I saw it this way,
113
377328
1151
Bu şekilde baktığımda
06:18
I realized that though the feeling of joy is mysterious and elusive,
114
378503
4079
gizemli ve anlatması zor bir his olmasına rağmen
06:22
we can access it through tangible, physical attributes,
115
382606
3318
somut, fiziksel niteliklerle neşeye sahip olabileceğimizi fark ettim,
06:25
or what designers call aesthetics,
116
385948
2814
veya tasarımcıların estetik dediği şeye,
06:28
a word that comes from the same root as the Greek word "aísthomai,"
117
388786
3646
Yunanca bir kelime olan ''aisthomai'' ile aynı köke sahip,
06:32
which means, "I feel," "I sense," "I perceive."
118
392456
3996
anlamı ''Hissediyorum, algılıyorum.''
06:37
And since these patterns were telling me that joy begins with the senses,
119
397668
4451
Tüm bu kalıplar bana neşenin hislerle başladğını söylüyordu,
06:42
I began calling them "Aesthetics of Joy";
120
402143
2843
onlara ''Neşe estetiği'' adını koydum;
06:45
the sensations of joy.
121
405010
1949
neşe uyandıran şeyler.
06:48
And in the wake of this discovery,
122
408484
1628
Bu keşfimin ardından
06:50
I noticed something that as I walked around,
123
410136
2145
bir şeye daha yakın olduğumu fark ettim,
06:52
I began spotting little moments of joy everywhere I went --
124
412305
5091
gittiğim her yerde küçük neşe anları vardı --
06:57
a vintage yellow car
125
417420
1356
eski bir sarı araba
06:58
or a clever piece of street art.
126
418800
1922
veya zekice çalışılmış bir sokak resmi.
07:00
It was like I had a pair of rose-colored glasses,
127
420746
4733
Sanki dünyaya pembe camlı bir gözlükle bakıyordum,
07:05
and now that I knew what to look for,
128
425503
2860
ne arayacağımı da biliyordum,
07:08
I was seeing it everywhere.
129
428387
1354
baktığım her yerde görebiliyordum.
07:09
It was like these little moments of joy were hidden in plain sight.
130
429765
3429
Sanki bu küçük neşe anları ulu orta yerde bizden saklıydı.
07:14
And at the same time,
131
434870
1578
Aynı zamanda
07:16
I had another realization,
132
436472
1333
bir şeyi daha fark ettim,
07:17
that if these are the things that bring us joy,
133
437829
3049
bizde neşe uyandıran şeyler bunlarsa
07:20
then why does so much of the world look like this?
134
440902
2475
dünya neden buna benziyor?
07:23
(Laughter)
135
443401
1589
(Kahkahalar)
07:25
Why do we go to work here?
136
445014
1531
Neden burada çalışıyoruz?
07:27
Why do we send our kids to schools that look like this?
137
447476
2689
Neden çocuklarımızı böyle görünen okullara gönderiyoruz?
07:31
Why do our cities look like this?
138
451384
2018
Peki ya şehirlerimiz?
07:34
And this is most acute for the places that house the people
139
454256
4811
Bu da içimizde en hassas olanlara
07:39
that are most vulnerable among us:
140
459091
2128
ev sahipliği yapan yerler:
07:41
nursing homes,
141
461243
1333
huzurevleri,
07:43
hospitals,
142
463312
1200
hastaneler,
07:45
homeless shelters,
143
465413
1393
evsiz barınakları,
07:47
housing projects.
144
467473
1375
toplu konutlar.
07:49
How did we end up in a world that looks like this?
145
469925
3214
Nasıl böyle görünen bir dünyada bulduk kendimizi?
07:54
We all start out joyful,
146
474992
2078
Hepimiz neşeyle başlıyoruz,
07:57
but as we get older,
147
477094
3574
ama yaşlandıkça
08:00
being colorful or exuberant opens us up to judgment.
148
480692
4513
renkli ve hayat dolu olursak yargılanmaya maruz kalıyoruz.
08:05
Adults who exhibit genuine joy are often dismissed as childish
149
485883
5175
Neşeli yetişkinler ya çocuksu olarak adlandırılır
08:11
or too feminine
150
491082
2060
ya da feminen olarak,
08:13
or unserious
151
493166
2162
hatta ciddiyetsiz
08:15
or self-indulgent,
152
495352
1964
veya bildiğini okuyan
08:18
and so we hold ourselves back from joy,
153
498139
3595
ve bu şekilde kendimizi neşeden geri çekiyoruz,
08:21
and we end up in a world that looks like this.
154
501758
2583
sonra da böyle görünen bir dünyada buluyoruz kendimizi.
Eğer neşe estetiği çevremizdeki dünyada
08:25
But if the aesthetics of joy can be used
155
505936
1906
08:27
to help us find more joy in the world around us,
156
507866
2262
daha çok neşe bulmamız için kullanılırsa
08:30
then couldn't they also be used to create more joy?
157
510152
2686
daha fazla neşe yaratmak için de kullanılamaz mı?
08:33
I spent that last two years scouring the planet,
158
513537
2434
Son iki yıl tüm gezegeni araştırarak
08:35
looking for different ways that people have answered this question.
159
515995
3959
bu sorunun değişik şekillerdeki yanıtlarını aradım.
08:40
And this led me to the work of the artist Arakawa
160
520719
2513
Bu arayış beni ressam Arakawa
ve şair Madeline Gins'in çalışmalarına yönlendirdi,
08:43
and the poet Madeline Gins,
161
523256
1731
08:45
who believed that these kinds of environments are literally killing us.
162
525011
4792
bu tür çevrelerin bizi resmen öldürdüklerine inanıyorlardı.
08:50
And so they set out the create an apartment building
163
530686
3833
Onlar da yaşlanmayı tersine çevireceğine inandıkları
08:54
that they believed would reverse aging.
164
534543
2515
bir apartman yapmaya koyuldular.
08:58
And this is it.
165
538313
1170
İşte sonuç.
09:00
(Laughter)
166
540026
3215
(Kahkahalar)
09:03
(Applause)
167
543265
3493
(Alkışlar)
09:06
It's a real place, just outside Tokyo.
168
546782
2969
Bu gerçek bir yer, Tokyo'nun biraz dışında.
09:09
I spent a night there, and it's a lot.
169
549775
3627
Orada bir gece konakladım, harika bir yer.
09:13
(Laughter)
170
553426
2699
(Kahkahalar)
09:16
The floors undulate,
171
556149
1737
Zeminler iniş çıkışlı,
09:17
so you don't end up walking around
172
557910
2265
yani öylesine yürümüyorsunuz,
09:20
so much as kind of bouncing around the apartment,
173
560199
2502
evin içinde adeta yaylanıyorsunuz,
09:22
and there are bright colors in every direction.
174
562725
4232
ayrıca her tarafında parlak renkler var.
09:28
I'm not sure I left any younger,
175
568265
2337
Gençleştim mi bilmiyorum ama
09:30
but it's as if, by trying to create an apartment
176
570626
4204
onların amacı bizi genç hissettirecek
09:34
that would make us feel youthful,
177
574854
2072
bir apartman yapmaktı,
09:36
they ended up creating one that was joyful.
178
576950
3330
bize neşe veren bir tane yaptılar.
09:41
And yes, this is a bit much for everyday life,
179
581277
2532
Tamam, bu günlük yaşam için biraz fazla olabilir,
09:43
but it made me wonder: What about the rest of us?
180
583833
3406
ama yine de merak ediyorum, peki ya geri kalanımız?
09:47
How do we bring these ideas back into the real world?
181
587263
4411
Bu fikirleri gerçek hayata nasıl geri getireceğiz?
09:52
So I started finding people who were doing just that.
182
592621
2688
Tam da bunu yapan insanları bulmaya başladım.
09:55
For example, this hospital, designed by the Danish artist Poul Gernes.
183
595939
4004
Örneğin Danimarkalı ressam Poul Gernes'in tasarımı olan bu hastane.
10:00
Or these schools,
184
600674
1480
Veya bu okullar,
10:02
transformed by the non-profit Publicolor.
185
602178
2448
kâr amacı gütmeyen Publicolor bu dönüşümü yaptı.
10:05
What's interesting is that Publicolor has heard from school administrators
186
605195
3539
İşin ilginç yanı Publicolor okul yönetiminden
10:08
who say that attendance improves,
187
608758
3130
katılımın düzeldiğini öğrendi,
10:11
graffiti disappears
188
611912
1876
duvar yazısı kayboldu
10:13
and kids actually say they feel safer in these painted schools.
189
613812
3741
ve çocuklar bu resimli okullarda daha güvende hissediyorlar.
10:18
And this aligns with research conducted in four countries,
190
618090
2997
Ayrıca bu durum dört ülkede yapılan araştırmayla da bağdaşıyor,
10:21
which shows that people working in more colorful offices
191
621111
3627
renkli ofislerde çalışan insanlar
10:24
are actually more alert,
192
624762
1655
daha atik,
10:26
more confident
193
626441
1257
daha özgüvenli
10:27
and friendlier than those working in drab spaces.
194
627722
2947
ve sıkıcı ortamlarda çalışanlara göre daha arkadaş canlısı.
10:32
Why would this be the case?
195
632620
1592
Neden böyle oluyor?
10:34
Well, as I started to trace back our love of color,
196
634236
3991
Renklere olan tutkumuzun izini sürdüm,
10:38
I found that some researchers see a connection to our evolution.
197
638251
4302
bazı araştırmacılar, bunun evrimimizle bir bağlantısı olduğunu bulmuş.
10:43
Color, in a very primal way, is a sign of life, a sign of energy.
198
643292
5271
En ilkel açıdan renk, bir hayat ve enerji işareti.
10:49
And the same is true of abundance.
199
649063
2029
Aynısı bolluk için de geçerli.
10:51
We evolved in a world where scarcity is dangerous,
200
651116
3350
Kıtlığın tehlikeli olduğu ve bolluğun hayatta kamak demek olduğu
10:54
and abundance meant survival.
201
654490
2685
bir dünyada evrim geçirdik.
10:58
So, one confetto --
202
658091
3223
Yani tek başına bir konfeto parçası
11:01
which happens to be the singular of confetti,
203
661338
2230
konfeti kelimesinin tekili yani,
11:03
in case you were wondering --
204
663592
1397
bilmiyorsanız diye söyledim.
11:05
(Laughter)
205
665013
1365
(Kahkahalar)
11:06
isn't very joyful,
206
666402
2061
çok neşe veriyor olmayabilir,
11:08
but multiply it,
207
668487
1423
ama onu arttırın
11:09
and you have a handful of one of the most joyful substances
208
669934
2763
ve dünyanın en çok neşe uyandıran
11:12
on the planet.
209
672721
1150
maddelerinden birine sahipsiniz.
11:14
The architect Emmanuelle Moureaux uses this idea in her work a lot.
210
674494
3985
Mimar Emmanuelle Moureaux da işinde bu fikre çok yer verdi.
11:18
This is a nursing home she designed,
211
678503
1792
İşte tasarladığı bir bakımevi,
11:20
where she uses these multicolored spheres to create a feeling of abundance.
212
680319
4437
çokluk hissi yaratması için çok renkli küreler kullanmış.
11:25
And what about all those round things I noticed?
213
685752
2264
Peki bahsettiğim tüm bu yuvarlak şeyler?
11:29
Well, it turns out neuroscientists have studied this, too.
214
689159
3292
Anlaşılan o ki nöro bilimciler bunu da araştırmış.
11:32
They put people into fMRI machines,
215
692475
2421
İnsanları MR'a gönderiyorlar
11:34
and they showed them pictures of angular objects and round ones.
216
694920
4347
ve hem köşeli hem de yuvarlak cisimlerin resimlerini gösteriyorlar.
11:40
And what they found is that the amygdala,
217
700011
2406
Bulgularına göre amigdala,
11:42
a part of the brain associated in part with fear and anxiety,
218
702441
3626
beynin korku ve gerginlikten sorumlu kısmı,
11:46
lit up when people looked at angular objects,
219
706091
2189
insanlar köşeli cisimlere bakarken uyarılıyor
11:48
but not when they looked at the round ones.
220
708304
2000
ama yuvarlak cisimlere bakarken değil.
11:51
They speculate that because angles in nature
221
711310
3520
Onlara göre bunun sebebi
11:54
are often associated with objects that might be dangerous to us,
222
714854
3533
doğada köşeli cisimlerin tehlikeli olabileceği,
11:58
that we evolved an unconscious sense of caution around these shapes,
223
718411
5015
bu tür şekillere karşı bilinçaltımızda bir dikkat hissi ile evrimleştik,
12:03
whereas curves set us at ease.
224
723450
2595
diğer yandan kıvrımlar bize huzur veriyor.
12:06
You can see this in action in the new Sandy Hook Elementary School.
225
726637
3876
yeni Sandy Hook ilkokulunda bunu uygulamalı olarak görebilirsiniz.
12:11
After the mass shooting there in 2012,
226
731257
2003
2012'deki toplu silahlı saldırı sonrası,
12:13
the architects Svigals + Partners
227
733284
1969
mimarlar Svigals + Partners
12:15
knew that they needed to create a building that was secure,
228
735277
3263
güvenli bir bina yapmaları gerektiğini biliyordu,
12:18
but they wanted to create one that was joyful,
229
738564
2247
ama neşe uyandıran bir bina yapmak istediler
12:20
and so they filled it with curves.
230
740835
1693
ve binayı kıvrımlarla doldurdular.
12:22
There are waves running along the side of the building,
231
742552
2841
Binanın yan kısmında dalgalar,
12:25
and these squiggly canopies over the entryway,
232
745417
3341
girişinde cıvıl cıvıl kanopiler var
12:28
and the whole building bends toward the entrance
233
748782
2904
ve tüm bina hoşgeldiniz dercesine
12:31
in a welcoming gesture.
234
751710
1656
girişe doğru eğimli.
12:35
Each moment of joy is small,
235
755726
2623
Her neşe anı küçük,
12:38
but over time, they add up to more than the sum of their parts.
236
758373
4210
ama zamanla giderek büyüyorlar.
12:44
And so maybe instead of chasing after happiness,
237
764553
3339
Belki de mutluluğun peşinde koşmak yerine,
12:47
what we should be doing is embracing joy
238
767916
3178
neşeye kucak açmalıyız
12:51
and finding ways to put ourselves in the path of it more often.
239
771118
4945
ve kendimize neşe uyandıracak yollar bulmaya.
12:57
Deep within us,
240
777697
1189
Hepimizin içinde
12:58
we all have this impulse to seek out joy in our surroundings.
241
778910
4898
çevremizde neşe veren şeyler görmeye yönelik bir istek var.
13:04
And we have it for a reason.
242
784453
2099
Bunun bir sebebi var.
13:07
Joy isn't some superfluous extra.
243
787223
3452
Neşe lüzumsuz bir ekstra değil.
13:11
It's directly connected to our fundamental instinct for survival.
244
791573
5120
Bizim temel hayatta kalma içgüdümüzle doğrudan bağlantılı.
13:17
On the most basic level,
245
797885
2244
En basit hâliyle,
13:20
the drive toward joy is the drive toward life.
246
800153
4728
neşeye doğru atılacak bir adım, hayata doğru atılan bir adımdır.
13:25
Thank you.
247
805534
1150
Teşekkür ederim.
13:26
(Applause)
248
806708
1884
(Alkışlar)
13:28
Thank you.
249
808616
1151
Teşekkürler.
13:29
Thank you,
250
809791
1186
Teşekkürler.
13:31
thank you.
251
811001
1151
Teşekkürler.
13:32
(Applause)
252
812176
5427
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7