My Country Will Be Underwater Soon -- Unless We Work Together | Anote Tong | TED Talks

55,895 views ・ 2015-12-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ramazan Şen Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:12
Chris Anderson: Perhaps we could start by just telling us about your country.
0
12760
3656
Chris Anderson: Ülkenizle ilgili bir meseleden başlayabilirsiniz.
00:16
It's three dots there on the globe. Those dots are pretty huge.
1
16440
3856
Kürede üç nokta var, oldukça büyükler.
00:20
I think each one is about the size of California.
2
20320
2656
Sanırım her biri yaklaşık Kaliforniya büyüklüğünde.
00:23
Tell us about Kiribati.
3
23000
1856
Bize Kiribati'den bahsedin.
00:24
Anote Tong: Well, let me first begin by saying how deeply grateful I am
4
24880
4496
Anote Tong: Öncelikle, sorunumuzu konuya ilgi gösteren insanlarla
00:29
for this opportunity to share my story with people who do care.
5
29400
4136
paylaşma fırsatı verdiğiniz için minnettarım.
00:33
I think I've been sharing my story with a lot of people who don't care too much.
6
33560
5576
Sanırım, sorunumuzu konuya ilgi göstermeyen birçok insana anlattım.
00:39
But Kiribati is comprised of three groups of islands:
7
39160
3856
Fakat Kiribati üç ada topluluğundan oluşuyor:
00:43
the Gilbert Group on the west,
8
43040
2816
batıdaki Gilbert Grubu,
00:45
we have the Phoenix Islands in the middle,
9
45880
3336
ortadaki Phoenix Adaları
00:49
and the Line Islands in the east.
10
49240
4416
ve doğudaki Line Adaları.
00:53
And quite frankly, Kiribati is perhaps the only country
11
53680
3096
Ve açıkçası, Kiribati dünyanın dört köşesinde
00:56
that is actually in the four corners of the world,
12
56800
2341
bulunan belki de tek ülke.
00:59
because we are in the Northern Hemisphere, in the Southern Hemisphere,
13
59166
3299
Çünkü Kuzey ve Güney Yarıküredeyiz
ve Uluslararası Gün Değiştirme hattının doğusu ve batısındayız.
01:02
and also in the east and the west of the International Date Line.
14
62490
3055
01:05
These islands are entirely made up of coral atolls,
15
65570
6326
Bu adalar tamamen mercan resiflerinden oluşuyor
01:11
and on average about two meters above sea level.
16
71920
4935
ve deniz seviyesinden yaklaşık 2 metre yüksekte.
01:16
And so this is what we have.
17
76879
3457
Yani durum böyle.
01:20
Usually not more than two kilometers in width.
18
80360
4816
Genişliği genelde 2 kilometreyi geçmez.
01:25
And so, on many occasions, I've been asked by people,
19
85200
2936
Dolayısıyla, çoğu kez, insanlar bana
01:28
"You know, you're suffering, why don't you move back?"
20
88160
2536
"Madem sıkıntı çekiyorsunuz,
01:30
They don't understand.
21
90720
1216
neden iç bölgelere
01:31
They have no concept of what it is that's involved.
22
91960
3696
gitmiyorsunuz?" diye soruyorlar. oysa, işin iç yüzünü bilmiyorlar.
01:35
With the rising sea, they say, "Well, you can move back."
23
95680
3576
Yükselen deniz seviyesiyle birlikte, "İç bölgelere çekilebilirsiniz." diyorlar.
01:39
And so this is what I tell them.
24
99280
1576
Ben de onlara şunu söylüyorum:
01:40
If we move back, we will fall off on the other side of the ocean. OK?
25
100880
4336
İç bölgelere çekilirsek, okyanusun diğer tarafına düşeriz, anlıyor musunuz?
01:45
But these are the kinds of issues that people don't understand.
26
105240
4776
Fakat bunlar insanların anlamadığı konular.
CA: Bu kesinlikle konunun bir yönü.
01:50
CA: So certainly this is just a picture of fragility there.
27
110040
4216
01:54
When was it that you yourself realized
28
114280
2536
Ülkeniz için yaklaşan bir tehlike olabileceğini
01:56
that there might be impending peril for your country?
29
116840
3616
ne zaman anladınız?
02:00
AT: Well, the story of climate change has been one that has been going on
30
120480
3456
AT: İklim değişikliği konusu
oldukça uzun zamandır gündemde.
02:03
for quite a number of decades.
31
123960
1456
02:05
And when I came into office in 2003,
32
125440
4736
2003'te göreve geldiğimde,
02:10
I began talking about climate change at the United Nations General Assembly,
33
130200
4256
BM Genel Kurulu'nda iklim değişikliği konusunda
02:14
but not with so much passion,
34
134480
2736
konuşmaya başladım, fakat pek coşkulu değildim,
02:17
because then there was still this controversy among the scientists
35
137240
3616
çünkü o zaman bilim adamları arasında bunun hâlâ
02:20
whether it was human-induced, whether it was real or it wasn't.
36
140880
5256
insan kaynaklı mı olduğu ve gerçek olup olmadığı tartışılıyordu.
02:26
But I think that that debate was fairly much concluded in 2007
37
146160
6136
Fakat tartışma 2007'de IPCC'nin 4. Değerlendirme Raporu ile
02:32
with the Fourth Assessment Report of the IPCC,
38
152320
5576
büyük ölçüde sonuca ulaştı.
02:37
which made a categorical statement that it is real, it's human-induced,
39
157920
6856
Raporda, tehlikenin gerçek ve insan kaynaklı olduğu açıkça belirtiliyordu
02:44
and it's predicting some very serious scenarios
40
164800
3936
ve Kiribati gibi bazı ülkeler için
02:48
for countries like mine.
41
168760
2536
ciddi senaryolar öngörülüyordu.
02:51
And so that's when I got very serious.
42
171320
3256
İşte, o zaman çok ciddileştim.
02:54
In the past, I talked about it.
43
174600
3976
Geçmişte, bu konuda konuşmalar yaptım.
02:58
We were worried.
44
178600
1216
Endişeliydik.
02:59
But when the scenarios, the predictions came in 2007,
45
179840
3736
Fakat 2008'de senaryolar ve öngörüler gündeme geldiğinde,
03:03
it became a real issue for us.
46
183600
2336
bizim için gerçek bir soruna dönüştü.
03:05
CA: Now, those predictions are, I think, that by 2100,
47
185960
5616
CA: Bu öngörüler 2100 yılında deniz seviyelerinin 1 metre
03:11
sea levels are forecast to rise perhaps three feet.
48
191600
2776
kadar yükselebileceğine işaret ediyor.
03:14
There's scenarios where it's higher than that, for sure,
49
194400
2620
Elbette daha fazla yükselebileceğine dair
03:17
but what would you say to a skeptic who said,
50
197044
2136
senaryolar da mevcut, fakat
03:19
"What's three feet?
51
199204
1172
"Siz 2 metre yüksektesiniz
03:20
You're on average six feet above sea level.
52
200400
2176
Sorun ne peki?" diye soranlara
03:22
What's the problem?"
53
202600
1576
ne yanıt verirsiniz?
03:24
AT: Well, I think it's got to be understood
54
204200
2056
AT: Öncelikle şunun anlaşılması lazım,
03:26
that a marginal rise in sea level
55
206280
2056
deniz seviyesinin az yükselmesi bile
03:28
would mean a loss of a lot of land,
56
208360
2576
çok miktarda toprak kaybı demek
03:30
because much of the land is low.
57
210960
3256
çünkü toprağın büyük bölümü alçakta.
03:34
And quite apart from that, we are getting the swells at the moment.
58
214240
5096
Ayrıca, şu anda deniz yükseliyor.
03:39
So it's not about getting two feet.
59
219360
2176
Dolayısıyla mesele yarım metre değil.
03:41
I think what many people do not understand
60
221560
3016
Sanırım birçok insanın anlamadığı şu
03:44
is they think climate change is something that is happening in the future.
61
224600
6176
iklim değişikliğinin gelecekte oluşacağını sanıyorlar.
03:50
Well, we're at the very bottom end of the spectrum.
62
230800
2816
Biz yelpazenin en ucundayız.
03:53
It's already with us.
63
233640
1256
Bunu zaten yaşıyoruz.
03:54
We have communities who already have been dislocated.
64
234920
3816
Halkımızın bir bölümü şimdiden yerlerini terk etti.
03:58
They have had to move, and every parliament session,
65
238760
3936
Buna mecburdular ve her parlamento toplantısında
04:02
I'm getting complaints from different communities
66
242720
2336
çeşitli kesimlerden şikayetler alıyorum,
04:05
asking for assistance to build seawalls,
67
245080
3056
deniz duvarları oluşturmak ve taze su merceği hakkında
04:08
to see what we can do about the freshwater lens
68
248160
2536
neler yapabileceğimizi görmek için yardım istiyorlar
04:10
because it's being destroyed,
69
250720
1816
çünkü zarar görüyor.
04:12
and so in my trips to the different islands,
70
252560
2736
Ve adaları ziyaret ettiğimde,
04:15
I'm seeing evidence of communities
71
255320
2696
gıda ürünlerinin kaybı ile,
04:18
which are now having to cope with the loss of food crops,
72
258040
3616
su lenslerinin kirlenmesi ile
04:21
the contamination of the water lenses,
73
261680
3576
mücadele etmeye çalışanları görüyorum.
04:25
and I see these communities perhaps leaving, having to relocate,
74
265280
4336
Bu toplulukların 5-10 yıl içinde
yerlerini terk etmek zorunda kalabileceklerini görüyorum.
04:29
within five to 10 years.
75
269640
2336
04:32
CA: And then, I think the country suffered its first cyclone,
76
272000
3936
CA: Ve ülke ilk kasırgasını yaşadı ve bu bununla ilişkili, değil mi?
04:35
and this is connected, yes? What happened here?
77
275960
3536
Ne oldu orada?
04:39
AT: Well, we're on the equator,
78
279520
2696
AT: Ekvatordayız ve bir çoğunuz biliyorsunuz ki ekvatorda iseniz
04:42
and I'm sure many of you understand that when you're on the equator,
79
282240
4416
04:46
it's supposed to be in the doldrums. We're not supposed to get the cyclones.
80
286680
3576
doldrum kuşağı rüzgarsızdır, kasırga yaşamamamız gerekir.
Fırtınaları yaratıp kuzeye ve güneye göndeririz.
04:50
We create them, and then we send them either north or south.
81
290280
2810
04:53
(Laughter)
82
293114
1382
(Gülüşmeler)
04:54
But they aren't supposed to come back.
83
294520
1856
Fakat geri gelmemeleri gerekiyor.
04:56
But for the first time, at the beginning of this year,
84
296400
2524
Fakat ilk kez, bu yılın başlarında,
04:58
the Cyclone Pam, which destroyed Vanuatu,
85
298948
3668
Pam Kasırgası, Vanuatu'yu tahrip etti
05:02
and in the process, the very edges of it actually touched
86
302640
3456
ve güneydeki iki adamızı etkiledi.
05:06
our two southernmost islands,
87
306120
2376
05:08
and all of Tuvalu was underwater when Hurricane Pam struck.
88
308520
5376
Tuvalu'nun tamamı sular altında kaldı.
05:13
But for our two southernmost islands,
89
313920
3696
Fakat güneydeki iki adamızın yarısı dalgalar altında kaldı
05:17
we had waves come over half the island,
90
317640
3336
Böyle birşey daha önce hiç olmamıştı.
05:21
and so this has never happened before.
91
321000
2456
Bu yeni bir durum.
05:23
It's a new experience.
92
323480
1576
05:25
And I've just come back from my own constituency,
93
325080
5336
Seçmenlerimin yanından geliyorum.
On yıllardır orada bulunan
05:30
and I've seen these beautiful trees which had been there for decades,
94
330440
3336
güzel ağaçların
hepsi tamamen yok olmuştu.
05:33
they've been totally destroyed.
95
333800
1976
05:35
So this is what's happening,
96
335800
1696
Durum bu,
05:37
but when we talk about the rising sea level,
97
337520
3856
fakat yükselen deniz seviyeleri
hakkında konuştuğumuzda,
05:41
we think it's something that happens gradually.
98
341400
3096
bunun zaman içinde, yavaş oluştuğunu düşünüyoruz.
05:44
It comes with the winds, it comes with the swells,
99
344520
3056
Rüzgarla ve dalgalarla geliyor,
05:47
and so they can be magnified,
100
347600
1936
dolayısıyla boyutları büyebiliyor
05:49
but what we are beginning to witness is the change in the weather pattern,
101
349560
6176
fakat hava modelinin değiştiğini fark etmeye başlıyoruz
05:55
which is perhaps the more urgent challenge
102
355760
2736
ve bu muhtemelen daha da acil bir konu, muhtemelen
05:58
that we will face sooner than perhaps the rising sea level.
103
358520
4536
deniz seviyesindeki yükselişten
daha erken karşılaşacağız.
06:03
CA: So the country is already seeing effects now.
104
363080
3256
CA: Ülke şimdiden etkilenmeye başladı.
06:06
As you look forward,
105
366360
2176
06:08
what are your options as a country, as a nation?
106
368560
3936
Ülkenizin ve halkınızın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
06:12
AT: Well, I've been telling this story every year.
107
372520
2656
AT: Bu hikayeyi her yıl anlatıyorum.
06:15
I think I visit a number of --
108
375200
1429
İnsanların bu konuyu
06:16
I've been traveling the world to try and get people to understand.
109
376653
4963
anlamalarını sağlamak için dünyayı dolaşıyorum.
06:21
We have a plan, we think we have a plan.
110
381640
2456
Bir planımız olduğunu düşünüyorum.
06:24
And on one occasion, I think I spoke in Geneva
111
384120
3416
Bir keresinde, Cenevre'de konuştum
06:27
and there was a gentleman who was interviewing me
112
387560
4176
ve biri benimle mülakat yaptı,
06:31
on something like this,
113
391760
1736
ona şunu söyledim:
06:33
and I said, "We are looking at floating islands,"
114
393520
2336
"Yüzen adalara bakıyoruz."
06:35
and he thought it was funny, but somebody said,
115
395880
2216
Bunun eğlenceli bir fikir olduğunu düşündük,
06:38
"No, this is not funny. These people are looking for solutions."
116
398120
3936
Fakat birileri şöyle söylüyor: "Hayır bu hiç de eğlenceli değil.
06:42
And so I have been looking at floating islands.
117
402080
3536
Bu insanlar bir çözüm arıyor."
06:45
The Japanese are interested in building floating islands.
118
405640
3736
Japonlar yüzen adalar inşa etmeye ilgi gösteriyor.
06:49
But, as a country, we have made a commitment
119
409400
2936
Fakat ülke olarak biz,
06:52
that no matter what happens, we will try as much as possible
120
412360
3696
ne olursa olsun, olabildiğince yerimizde kalmaya
06:56
to stay and continue to exist as a nation.
121
416080
4176
ve bir ulus olarak kalmaya çalışacağız.
07:00
What that will take,
122
420280
1536
Bu neye mal olacaksa,
07:01
it's going to be something quite significant,
123
421840
3416
oldukça önemli bir şey olacak.
07:05
very, very substantial.
124
425280
2016
çok çok önemli bir şey.
07:07
Either we live on floating islands,
125
427320
1776
Deniz seviyesi yükseldikçe,
07:09
or we have to build up the islands to continue to stay out of the water
126
429120
3976
veya fırtınalar şiddetlendikçe,
07:13
as the sea level rises and as the storms get more severe.
127
433120
4736
suyun altında kalmamak için
ya yüzen adalarda yaşayacağız,
07:17
But even that, it's going to be very, very difficult
128
437880
2429
ya da adalar inşa edeceğiz.
07:20
to get the kind of resourcing that we would need.
129
440333
2843
Böyle bile olsa, ihtiyaç duyduğumuz kaynakları
07:23
CA: And then the only recourse is some form of forced migration.
130
443200
3856
temin etmek çok zor olacak.
CA: O zaman tek yol bir tür göç.
07:27
AT: Well, we are also looking at that
131
447080
2216
AT: Bunu bile isteriz, çünkü
07:29
because in the event that nothing comes forward
132
449320
2896
uluslararası toplumdan hiçbir yardım
07:32
from the international community,
133
452240
1816
07:34
we are preparing,
134
454080
1256
gelmemesi ihtimaline göre hazırlanıyoruz.
07:35
we don't want to be caught like what's happening in Europe.
135
455360
3216
07:38
OK? We don't want to mass migrate at some point in time.
136
458600
2696
Bugün Avrupa'daki göç dalgası gibi, hazırlıksız yakalanmak istemiyoruz.
07:41
We want to be able to give the people the choice today,
137
461320
3416
Bir dönemde toplu halde göç etmek istemiyoruz.
07:44
those who choose and want to do that, to migrate.
138
464760
3656
Halkımıza, göç etmek isteyenlere
bugün seçenek sunabilmek istiyoruz.
07:48
We don't want something to happen that they are forced to migrate
139
468440
5056
07:53
without having been prepared to do so.
140
473520
2296
Göçe hazırlıksız yakalanmalarını istemiyoruz.
07:55
Of course, our culture is very different, our society is very different,
141
475840
3496
Elbette kültürümüz çok farklı, toplumumuz çok farklı,
07:59
and once we migrate into a different environment,
142
479360
2336
bir kez farklı bir ortama,
08:01
a different culture,
143
481720
1216
farklı bir kültüre göç ettiğimizde
08:02
there's a whole lot of adjustments that are required.
144
482960
2936
büyük bir adaptasyona ihtiyaç duyacağız.
08:05
CA: Well, there's forced migration in your country's past,
145
485920
3256
CA: Ülkenizde geçmişte de zorunlu göç
08:09
and I think just this week,
146
489200
1656
yaşandı ve bu hafta
08:10
just yesterday or the day before yesterday,
147
490880
3256
dün ya da önceki gün
08:14
you visited these people.
148
494160
2176
bu insanları ziyaret ettiniz.
08:16
What happened here? What's the story here?
149
496360
2176
Orada ne oldu? Hikayesi nedir?
08:18
AT: Yes, and I'm sorry, I think somebody was asking
150
498560
2416
AT: Evet, üzgünüm. Sanırım bazıları
08:21
why we were sneaking off to visit that place.
151
501000
2976
burayı ziyaret etmek için neden kaçtığımızı soruyor.
08:24
I had a very good reason, because we have a community of Kiribati people
152
504000
3976
Çok iyi bir nedenim var, çünkü Solomon Adaları'nın
08:28
living in that part of the Solomon Islands,
153
508000
4096
bir bölümünde yaşayan bir Kiribati halkımız var,
08:32
but these were people who were relocated from the Phoenix Islands, in fact,
154
512120
3856
fakat aslında bu insanlar 1960'larda
08:36
in the 1960s.
155
516000
1456
Phoenix Adaları'ndan gelmişlerdi.
08:37
There was serious drought, and the people could not continue to live on the island,
156
517480
4536
Ciddi kuraklık vardı, adada yaşamını sürdüremedi
08:42
and so they were moved to live here in the Solomon Islands.
157
522040
3376
ve Solomon Adaları'na taşındılar.
08:45
And so yesterday it was very interesting to meet with these people.
158
525440
3176
Ve dün bu insanlarla buluşmak çok ilginç oldu.
08:48
They didn't know who I was. They hadn't heard of me.
159
528640
2456
Kim olduğumu bilmiyorlardı. Adımı duymamışlardı.
08:51
Some of them later recognized me,
160
531120
2576
Bazıları beni sonradan tanıdı,
08:53
but I think they were very happy.
161
533720
3576
fakat sanırım çok mutluydular.
08:57
Later they really wanted to have the opportunity to welcome me formally.
162
537320
4416
Sonra beni resmi olarak karşılamak istediler.
09:01
But I think what I saw yesterday was very interesting
163
541760
3256
Fakat sanırım dün gördüklerim çok ilginçti
09:05
because here I see our people.
164
545040
1816
çünkü burada insanlarımı görüyorum.
09:06
I spoke in our language, and of course they spoke back, they replied,
165
546880
5816
Dilimizi konuştum ve tabii onlarda yanıt verdiler.
09:12
but their accent, they are beginning not to be able to speak Kiribati properly.
166
552720
4696
Fakat şiveleri var, Kiribati dilini artık düzgün konuşamıyorlar.
09:17
I saw them, there was this lady with red teeth.
167
557440
2496
Kırmızı renkli dişleri olan bir bayan vardı,
09:19
She was chewing betel nuts,
168
559960
2216
hurma çiğniyordu,
09:22
and it's not something we do in Kiribati.
169
562200
2256
bu Kiribati'de yaptığımız birşey değil.
09:24
We don't chew betel nuts.
170
564480
2616
Biz hurma yemeyiz.
09:27
I met also a family who have married the local people here,
171
567120
5856
Oradaki yerel halk ile evlenmiş bir aile ile
09:33
and so this is what is happening.
172
573000
4096
karşılaştım, yani böyle şeyler oluyor.
09:37
As you go into another community, there are bound to be changes.
173
577120
3576
Başka bir topluluğa karıştıkça, değişiklikler oluyor, bu kaçınılmaz.
09:40
There is bound to be a certain loss of identity,
174
580720
4456
Belirli bir kimlik kaybı yaşanması kaçınılmaz.
09:45
and this is what we will be looking for in the future
175
585200
3456
Gelecekte de, göç ettikçe,
09:48
if and when we do migrate.
176
588680
2256
bunu göreceğiz.
09:50
CA: It must have been just an extraordinarily emotional day
177
590960
3176
CA: Kimlik hakkındaki bu sorular nedeniyle
09:54
because of these questions about identity,
178
594160
2816
aşırı duygusal bir gün olmalı,
09:57
the joy of seeing you and perhaps an emphasized sense of what they had lost.
179
597000
5216
sizi görmenin heyecanı belki de onlara
10:02
And it's very inspiring to hear you say you're going to fight to the end
180
602240
3381
kaybettikleri şeyleri hissettirdi.
10:05
to try to preserve the nation in a location.
181
605645
4411
Ulusu bir yerde tutmak için sonuna kadar mücadele edeceğinizi
söylemeniz çok heyecan verici.
10:10
AT: This is our wish.
182
610080
1296
10:11
Nobody wants ever to leave their home,
183
611400
3056
AT: Dileğimiz bu yönde.
Hiç kimse evini, vatanını bırakmak istemez.
10:14
and so it's been a very difficult decision for me.
184
614480
3056
10:17
As a leader, you don't make plans to leave your island, your home,
185
617560
5376
Bu benim için çok zor bir karar.
Bir lider, adasını bırakmak için
10:22
and so I've been asked on a number of occasions,
186
622960
2256
plan yapmaz.
10:25
"So how do you feel?"
187
625240
1216
Bana çok sorarlar: "Ne hissediyorsunuz?"
10:26
And it doesn't feel good at all.
188
626480
3136
Hiç iyi bir his değil. Duygusal birşey. Alışmaya çalıştım.
10:29
It's an emotional thing, and I've tried to live with it,
189
629640
3576
10:33
and I know that on occasions, I'm accused of not trying to solve the problem
190
633240
4936
Bazen, sorunu çözmeye çalışmamaya alışıyorum
10:38
because I can't solve the problem.
191
638200
1976
çünkü sorunu çözemem.
10:40
It's something that's got to be done collectively.
192
640200
2816
Bu hep birlikte çözülebilecek birşey.
10:43
Climate change is a global phenomenon, and as I've often argued,
193
643040
5776
İklim değişikliği küresel bir sorun, sıkça söylediğim gibi,
10:48
unfortunately, the countries, when we come to the United Nations --
194
648840
4496
maalesef, Birleşmiş Milletler konusunda
10:53
I was in a meeting with the Pacific Island Forum countries
195
653360
4896
Pasifik Adaları Forumu ülkeleriyle biraraya geliyordum,
10:58
where Australia and New Zealand are also members,
196
658280
2496
Avustralya ve Yeni Zelanda da üyedir.
11:00
and we had an argument.
197
660800
1736
Bir savımız vardı.
11:02
There was a bit of a story in the news
198
662560
2696
Haberlere yansımıştı,
11:05
because they were arguing that to cut emissions,
199
665280
4296
çünkü salınımı azaltmayı tartışıyorlardı.
11:09
it would be something that they're unable to do
200
669600
2256
Bu başaramayacakları birşeydi,
11:11
because it would affect the industries.
201
671880
3216
çünkü sanayiyi etkiliyor.
11:15
And so here I was saying,
202
675120
1456
Orada şunu söyledim:
11:16
OK, I hear you,
203
676600
2216
Tamam, sizi duyuyorum,
11:18
I understand what you're saying,
204
678840
1656
ne söylediğinizi anlıyorum.
11:20
but try also to understand what I'm saying
205
680520
2256
Fakat siz de benim söylediklerimi anlayın.
11:22
because if you do not cut your emissions,
206
682800
2616
Salınımı azaltmaz iseniz, hayatımız tehlike altında.
11:25
then our survival is on the line.
207
685440
2376
Dolayısıyla buna,
11:27
And so it's a matter for you to weigh this, these moral issues.
208
687840
4336
bu ahlaki konulara önem vermelisiniz.
11:32
It's about industry as opposed to the survival of a people.
209
692200
4016
Bir halkın hayatta kalması yerine sanayinin ayakta kalması.
11:36
CA: You know, I ask you yesterday what made you angry,
210
696240
2656
CA: Size dün neye kızdığınızı sordum,
11:38
and you said, "I don't get angry." But then you paused.
211
698920
3496
"Ben kızmam" dediniz, fakat sonra duraksadınız.
11:42
I think this made you angry.
212
702440
1616
Sanırım bu sizi kızdırdı.
11:44
AT: I'd refer you to my earlier statement at the United Nations.
213
704080
4896
AT: BM'de yaptığım konuşmalara bakmanızı öneririm.
11:49
I was very angry, very frustrated and then depressed.
214
709000
4936
Öfkeliydim, çok hayalkırıklığı ve depresyon yaşadım.
11:53
There was a sense of futility
215
713960
1976
Kazanamayacağımız bir mücadeleyi boşuna
11:55
that we are fighting a fight that we have no hope of winning.
216
715960
5456
sürdürdüğümüz gibi bir his vardı.
12:01
I had to change my approach.
217
721440
2176
Yaklaşımımı değiştirmem gerekiyordu.
12:03
I had to become more reasonable
218
723640
2096
Daha rasyonel olmalıydım
12:05
because I thought people would listen to somebody who was rational,
219
725760
3143
çünkü insanlar rasyonel kişileri dinliyor,
12:08
but I remain radically rational, whatever that is.
220
728927
2569
fakat ne olursa olsun çok rasyonel kaldım.
12:11
(Laughter)
221
731520
1616
(Kahkahalar)
12:13
CA: Now, a core part of your nation's identity is fishing.
222
733160
3736
CA: Balıkçılık, ulusal kimliğinizin hayati bir parçası.
12:16
I think you said pretty much everyone is involved in fishing in some way.
223
736920
3496
Sanırım herkesin bir şekilde balıkçılıkla ilişkili olduğunu söylemiştiniz.
12:20
AT: Well, we eat fish every day, every day,
224
740440
2776
AT: Her gün balık yiyoruz,
12:23
and I think there is no doubt that our rate of consumption of fish
225
743240
4536
dünyada en fazla balık tüketen biziz.
12:27
is perhaps the highest in the world.
226
747800
2136
Fazla hayvanımız yok, dolayısıyla
12:29
We don't have a lot of livestock,
227
749960
2456
balık tüketiyoruz.
12:32
so it's fish that we depend on.
228
752440
2776
CA: hem yerel düzeyde, hem de küresel
12:35
CA: So you're dependent on fish, both at the local level
229
755240
3136
ton balığı ticaretinde ülkenin gelirleri
12:38
and for the revenues that the country receives
230
758400
2696
bakımından balığa bağımlısınız. Buna rağmen,
12:41
from the global fishing business for tuna,
231
761120
2576
birkaç yıl önce çok radikal bir karar aldınız.
12:43
and yet despite that, a few years ago you took a very radical step.
232
763720
4896
Biraz anlatır mısınız? Sanırım Phoenix Adaları'nda
12:48
Can you tell us about that?
233
768640
1376
birşey oldu.
12:50
I think something happened right here in the Phoenix Islands.
234
770040
3336
AT: Bizim için hangi balıkların önemli
12:53
AT: Let me give some of the background of what fish means for us.
235
773400
5296
olduğu konusunda müsadenizle biraz bilgi vereyim.
12:58
We have one of the largest tuna fisheries remaining in the world.
236
778720
3936
Dünyadaki ton balığı rezervlerinin en büyüklerinden birine sahibiz.
13:02
In the Pacific, I think we own something like 60 percent
237
782680
2856
Pasifik'te, mevcut ton balığı rezervinin %60'ına
13:05
of the remaining tuna fisheries,
238
785560
1896
sahibiz. Bazı türler için de
13:07
and it remains relatively healthy for some species, but not all.
239
787480
4256
hala nispeten sağlıklı.
13:11
And Kiribati is one of the three major resource owners,
240
791760
5120
Kiribati, en büyük üç ton kaynağından birine sahip.
Şu anda, gelirlerimizin %80-90'ını
13:17
tuna resource owners.
241
797920
1696
13:19
And at the moment, we have been getting
242
799640
3576
erişim ücretlerinden, lisans ücretlerinden
13:23
something like 80 to 90 percent of our revenue
243
803240
2896
elde ediyoruz.
13:26
from access fees, license fees.
244
806160
2456
13:28
CA: Of your national revenue.
245
808640
1856
CA: Ulusal gelirlerinizin.
13:30
AT: National revenue,
246
810520
1816
AT: Evet, ulusal gelirlerimizin,
13:32
which drives everything that we do
247
812360
2816
herşeyimizi, hastaneleri, okulları,
bu gelirlerle yapıyoruz.
13:35
in governments, hospitals, schools and what have you.
248
815200
4016
Fakat bunu kapatmaya karar verdik.
13:39
But we decided to close this, and it was a very difficult decision.
249
819240
5216
Çok zor bir karardı. Siyaseten ve yerel olarak,
13:44
I can assure you, politically, locally, it was not easy,
250
824480
5536
kolay değildi.
Fakat balıkçılığı sürdürülebilir halde tutmak için
13:50
but I was convinced that we had to do this
251
830040
3936
13:54
in order to ensure that the fishery remains sustainable.
252
834000
4576
bunu yapmak zorunda olduğumuzu düşündük.
13:58
There had been some indications that some of the species,
253
838600
2776
Başta irigöz balığı olmak üzere,
14:01
in particular the bigeye, was under serious threat.
254
841400
4136
bazı balık türlerinin ciddi tehdit altında
14:05
The yellowfin was also heavily fished.
255
845560
3376
olduğuna dair göstergeler vardı.
14:08
Skipjack remains healthy.
256
848960
1736
Çizgili ton balığı hala iyi durumda.
14:10
And so we had to do something like that, and so that was the reason I did that.
257
850720
4776
Yani birşeyler yapmamız gerekiyordu, kararımızın nedeni buydu.
14:15
Another reason why I did that
258
855520
3896
Bir başka nedeni ise şuydu,
14:19
was because I had been asking the international community
259
859440
4696
iklim değişikliğiyle mücadele etmek için
14:24
that in order to deal with climate change, in order to fight climate change,
260
864160
4536
fedakarlık yapılması ve kararlı olunması gerektiği
14:28
there has got to be sacrifice, there has got to be commitment.
261
868720
3896
konusunda uluslararası topluma çağrıda bulunuyordum.
14:32
So in asking the international community to make a sacrifice,
262
872640
5296
Onlarda fedakarlık yapmalarını isterken,
14:37
I thought we ourselves need to make that sacrifice.
263
877960
2816
bizim de fedakarlık yapmamız gerektiğini düşündüm.
14:40
And so we made the sacrifice.
264
880800
1816
Dolayısıyla bu kararı aldık.
14:42
And forgoing commercial fishing
265
882640
4943
Phoenix Adaları'ndaki koruma alanlarında ticari balıkçılıktan vazgeçmek
14:47
in the Phoenix Islands protected area
266
887608
2608
bir gelir kaybı demekti.
14:50
would mean a loss of revenue.
267
890240
1856
Hala bu zararın ne ölçüde olacağını
14:52
We are still trying to assess what that loss would be
268
892120
2477
anlamaya çalışıyoruz. Çünkü
14:54
because we actually closed it off at the beginning of this year,
269
894621
5235
aslında bunu yılbaşında yasakladık
14:59
and so we will see by the end of this year
270
899880
2336
ve ne kadar gelir kaybına neden olacağını
15:02
what it means in terms of the lost revenue.
271
902240
3496
bu yılın sonunda göreceğiz.
15:05
CA: So there's so many things playing into this.
272
905760
2256
CA: Yani burada bir çok faktör var.
15:08
On the one hand, it may prompt healthier fisheries.
273
908040
6976
Bir taraftan da, bu durum daha sağlıklı balıkçılığın ortaya çıkmasını sağlayabilir.
15:15
I mean, how much are you able to move the price up
274
915040
2376
Yani, diğer bölgelerde fiyatları
15:17
that you charge for the remaining areas?
275
917440
2496
ne kadar artırabilirsiniz?
15:19
AT: The negotiations have been very difficult,
276
919960
4616
AT: Müzakereler çok zorlu geçti,
15:24
but we have managed to raise the cost of a vessel day.
277
924600
3856
fakat balıkçı gemilerinin günlük fiyatını artırmayı başardık.
15:28
For any vessel to come in to fish for a day,
278
928480
2616
Bir balıkçı gemisinin günlük avlanmaya çıkma maliyeti
15:31
we have raised the fee from -- it was $6,000 and $8,000,
279
931120
3616
6,000$ ila 8,000$ arasındaydı,
15:34
now to $10,000, $12,000 per vessel day.
280
934760
4576
şimdi gemi başına 10,000$ ila 12,000$ e yükselttik.
15:39
And so there's been that significant increase.
281
939360
3216
Önemli bir artış oldu.
15:42
But at the same time, what's important to note is,
282
942600
4576
Fakat aynı zamanda, şunu da belirtmek gerekir ki,
15:47
whereas in the past these fishing boats
283
947200
4336
geçmişte balıkçı tekneleri günde
15:51
might be fishing in a day and maybe catch 10 tons,
284
951560
3936
10 ton balık yakalarken,
15:55
now they're catching maybe 100 tons because they've become so efficient.
285
955520
3896
bugün etkinlikleri arttı ve 100 ton tutar hale geldiler.
Bizim de benzer şekilde tepki vermemiz gerekiyor.
15:59
And so we've got to respond likewise.
286
959440
2336
16:01
We've got to be very, very careful because the technology has so improved.
287
961800
4176
Çok çok dikkatli olmalıyız, çünkü teknoloji çok gelişti.
16:06
There was a time when the Brazilian fleet moved from the Atlantic to the Pacific.
288
966000
5416
Biz zamanlar Brezilya donanması Atlantik'ten Pasifik'e yola çıkmış,
fakat ulaşamamıştı.
16:11
They couldn't.
289
971440
1216
16:12
They started experimenting if they could, per se.
290
972680
3216
Bunu başarıp başaramayacaklarını denemeye başladılar.
16:15
But now they've got ways of doing it, and they've become so efficient.
291
975920
3680
Fakat günümüzde çok etkin hale geldiler
ve bunu başarmanın çeşitli yolları bulundu
16:21
CA: Can you give us a sense of what it's like in those negotiations?
292
981000
3198
CA: Müzakerelerin nasıl geçtiğine
16:24
Because you're up against companies
293
984223
1697
16:25
that have hundreds of millions of dollars at stake, essentially.
294
985944
3592
dair görüşlerinizi alabilir miyiz? Çünkü yüz milyonlarca dolarını riske eden
16:29
How do you hold the line?
295
989560
3336
firmalara karşısınız. Çizginizi nasıl sürdürdünüz?
16:32
Is there any advice you can give
296
992920
2056
Ülkeniz ve balıkçılığınız için
16:35
to other leaders who are dealing with the same companies
297
995000
3056
en fazlasını elde etme konusunda
16:38
about how to get the most for your country,
298
998080
4296
aynı firmalarla müzakere eden diğer liderlere ne önerirsiniz?
16:42
get the most for the fish?
299
1002400
4016
Tavsiyeniz ne olur?
16:46
What advice would you give?
300
1006440
1536
16:48
AT: Well, I think we focus too often on licensing
301
1008000
6256
AT: Sanırım, getiri miktarını
artırmak için, genellikle, lisanslamaya fazla odaklanıyoruz.
Çünkü, lisans ücretlerinden
16:54
in order to get the rate of return,
302
1014280
1667
16:55
because what we are getting from license fees
303
1015971
2805
yakalanan balıkların limandaki değerinin
16:58
is about 10 percent of the landed value of the catch
304
1018800
2616
yaklaşık %10'unu alıyoruz.
17:01
on the side of the wharf, not in the retail shops.
305
1021440
3136
satıcı dükkandaki fiyatın değil.
17:04
And we only get about 10 percent.
306
1024600
3976
Sadece %10 alıyoruz.
17:08
What we have been trying to do over the years
307
1028600
2616
Geçtiğimiz yıllarda yapmaya çalıştığımız şey,
17:11
is actually to increase our participation in the industry,
308
1031240
3856
ürün toplama, işleme ve nihai aşamada pazarlama
17:15
in the harvesting, in the processing,
309
1035120
2616
konularında sektöre katılımımızı artırmaktı.
17:17
and eventually, hopefully, the marketing.
310
1037760
1857
17:19
They're not easy to penetrate,
311
1039642
3694
Nüfuz etmek kolay değil,
fakat bu yönde çalışıyoruz.
17:23
but we are working towards that,
312
1043359
2297
Evet, yanıtım artırmak.
17:25
and yes, the answer would be to enhance.
313
1045680
2616
Getiri oranımızı artırmak için,
17:28
In order to increase our rate of return, we have to become more involved.
314
1048319
4217
daha fazla dahil olmak zorundayız.
17:32
And so we've started doing that,
315
1052560
3176
Nüfuz etmeye başladık,
17:35
and we have to restructure the industry.
316
1055760
4256
sektörü de yeniden yapılandırmak zorundayız.
17:40
We've got to tell these people that the world has changed.
317
1060040
3376
Dünyanın değiştiğini bu insanlara anlatmak zorundayız.
17:43
Now we want to produce the fish ourselves.
318
1063440
2416
Şimdi balığı kendimiz üretmek istiyoruz.
17:45
CA: And meanwhile, for your local fishermen,
319
1065880
2096
CA: Bu arada, yerel balıkçılarınız,
17:48
they are still able to fish,
320
1068000
3096
hala balık tutabiliyorlar,
17:51
but what is business like for them?
321
1071120
2456
fakat bu iş onlara nasıl görünüyor?
17:53
Is it getting harder? Are the waters depleted?
322
1073600
2336
Giderek zorlaşıyor mu? Denizlerde balık tükeniyor mu?
17:55
Or is that being run on a sustainable basis?
323
1075960
3456
Yoksa bu iş sürdürülebilir bir şekilde mi yapılıyor?
17:59
AT: For the artisanal fishery,
324
1079440
1456
AT: Elle tutulan balıkçılık için,
18:00
we do not participate in the commercial fishing activity
325
1080920
3256
iç piyasaya sunma amacı dışında
18:04
except only to supply the domestic market.
326
1084200
3016
ticari balıkçılık faaliyetlerine katılmıyoruz.
18:07
The tuna fishery is really entirely for the foreign market,
327
1087240
3296
Ton balığı tamamen dış piyasa için,
18:10
mostly here in the US, Europe, Japan.
328
1090560
6216
yani ABD, Avrupa ve Japonya için tutuluyor.
18:16
So I am a fisherman, very much,
329
1096800
4536
Ben de bir balıkçıyım,
18:21
and I used to be able to catch yellowfin.
330
1101360
3176
eskiden sarı kanat tutabiliyordum.
18:24
Now it's very, very rare to be able to catch yellowfin
331
1104560
2776
Fakat artık sarı kanat çok nadir çıkıyor.
18:27
because they are being lifted out of the water by the hundreds of tons
332
1107360
3376
Çünkü gırgır ağlarıyla, denizden tonlarca
18:30
by these purse seiners.
333
1110760
1880
gruplar halinde çıkarılıyorlar.
18:34
CA: So here's a couple of beautiful girls from your country.
334
1114360
4936
CA: Burada ülkenizden gelen birkaç güzel bayan var.
18:39
I mean, as you think about their future,
335
1119320
3216
Onların geleceğini düşündüğünüzde,
18:42
what message would you have for them
336
1122560
2656
onlara ve dünyaya
18:45
and what message would you have for the world?
337
1125240
3016
ne mesajlar vermek istersiniz?
18:48
AT: Well, I've been telling the world that we really have to do something
338
1128280
3429
AT: Dünyaya şunu söylüyorum: iklimde oluşan değişiklikler
18:51
about what is happening to the climate
339
1131733
1843
konusunda bir şeyler yapmalıyız.
18:53
because for us, it's about the future of these children.
340
1133600
2776
Çünkü bu çocuklarımızın geleceği demek.
18:56
I have 12 grandchildren, at least.
341
1136400
1936
En az 12 torunum var.
18:58
I think I have 12, my wife knows.
342
1138360
2016
Sanırım 12 idi, eşim daha iyi bilir.
19:00
(Laughter)
343
1140400
2216
(Kahkahalar)
19:02
And I think I have eight children.
344
1142640
3016
Ve sanırım sekiz çocuğum var.
19:05
It's about their future.
345
1145680
1256
Konu onların geleceğini ilgilendiriyor.
19:06
Every day I see my grandchildren, about the same age as these young girls,
346
1146960
3736
Her gün torunlarımı görüyorum, Bu genç kızlarla yaşıtlar,
19:10
and I do wonder,
347
1150720
2416
ve merak ediyorum
19:13
and I get angry sometimes, yes I do.
348
1153160
2216
ve bazen de kızıyorum, gerçekten.
19:15
I wonder what is to become of them.
349
1155400
2056
Onlara ne olacağını merak ediyorum.
19:17
And so it's about them
350
1157480
3136
Konu bizim ulusal çıkarlarımızla değil onlarla ilgili,
19:20
that we should be telling everybody,
351
1160640
2256
bunu herkese anlatmalıyız.
19:22
that it's not about their own national interest,
352
1162920
2256
çünkü maalesef iklim değişikliği
19:25
because climate change, regrettably, unfortunately,
353
1165200
3656
birçok ülke tarafından bizim
19:28
is viewed by many countries as a national problem. It's not.
354
1168880
4096
ulusal sorunumuz olarak görülüyor. Öyle değil.
19:33
And this is the argument we got into recently with our partners,
355
1173000
3000
Son zamanlarda Avustralya ve
19:36
the Australians and New Zealanders,
356
1176024
1696
Yeni Zelanda gibi ortaklarımızla
19:37
because they said, "We can't cut any more."
357
1177744
3312
bunu tartışmaya başladık. Çünkü, "Daha fazla kesemeyiz" diyorlar.
19:41
This is what one of the leaders, the Australian leader, said,
358
1181080
3616
Avustralya lideri böyle söyledi,
19:44
that we've done our part, we are cutting back.
359
1184720
4256
salınımı kestiklerini ve üzerlerine düşeni yaptıklarını söyledi.
19:49
I said, What about the rest? Why don't you keep it?
360
1189000
3656
Kendisine "Ya geri kalanı? Bunu neden sürdürmüyorsunuz?" dedim.
19:52
If you could keep the rest of your emissions
361
1192680
2696
Sınırlarınızdaki diğer emisyonları azaltmaya devam ederseniz,
19:55
within your boundaries, within your borders,
362
1195400
2296
hiçbir sorumuz kalmaz, dedim.
19:57
we'd have no question.
363
1197720
1776
19:59
You can go ahead as much as you like.
364
1199520
1816
Dilediğiniz kadar devam edebilirsiniz.
Fakat maalesef,
20:01
But unfortunately, you're sending it our way,
365
1201360
2136
üzerimize salıyorsunuz ve bu
20:03
and it's affecting the future of our children.
366
1203520
2191
çocuklarımızın geleceğini etkiliyor"
20:05
And so surely I think that is the heart of the problem of climate change today.
367
1205735
5041
dedim. Günümüzdeki iklim değişikliği sorununun özü bu.
20:10
We will be meeting in Paris at the end of this year,
368
1210800
3056
Bu yılın sonunda Paris'te toplanacağız.
20:13
but until we can think of this as a global phenomenon,
369
1213880
3936
Bunun küresel bir sorun olduğunu düşünene kadar
20:17
because we create it, individually, as nations,
370
1217840
3256
çünkü bunu bireyler ve uluslar olarak
20:21
but it affects everybody else,
371
1221120
1936
biz yarattık fakat herkesi etkiliyor,
20:23
and yet, we refuse to do anything about it,
372
1223080
3616
buna rağmen bu konuda bir şeyler yapmayı reddediyoruz.
20:26
and we deal with it as a national problem,
373
1226720
2456
Bu yüzden bununla ulusal bir sorun olarak biz
20:29
which it is not -- it is a global issue,
374
1229200
2096
mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Oysa bu küresel bir sorun
20:31
and it's got to be dealt with collectively.
375
1231320
2720
ve birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.
20:35
CA: People are incredibly bad at responding to graphs and numbers,
376
1235120
4336
CA: İnsanlar grafiklere ve rakamlara pek iyi yanıt veremiyorlar
20:39
and we shut our minds to it.
377
1239480
3776
ve zihinlerini buna kapatıyorlar.
20:43
Somehow, to people, we're slightly better at responding to that sometimes.
378
1243280
6256
Bazen insanlara daha iyi tepki veriyoruz.
20:49
And it seems like it's very possible that your nation,
379
1249560
2936
Öyle görünüyor ki, ulus olarak
20:52
despite, actually because of the intense problems you face,
380
1252520
4456
karşılaştığınız yoğun sorunlar nedeniyle
20:57
you may yet be the warning light to the world that shines most visibly,
381
1257000
4896
dünya için en görünür, en güçlü uyarı ışığı olabilir.
21:01
most powerfully.
382
1261920
1976
Olağanüstü liderliğiniz
21:03
I just want to thank you, I'm sure, on behalf of all of us,
383
1263920
2817
ve buraya geldiğiniz için teşekkür etmek istiyorum.
21:06
for your extraordinary leadership and for being here.
384
1266762
2494
Sn. Başkan çok teşekkürler.
21:09
Mr. President, thank you so much.
385
1269280
1573
AT: Teşekkür ederim.
21:10
AT: Thank you.
386
1270873
773
21:11
(Applause)
387
1271666
2454
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7