A sci-fi vision of love from a 318-year-old hologram | Monica Byrne

171,437 views ・ 2016-05-31

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Olcay Söngüt Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:17
Do I look real to you?
0
17634
1270
Size gerçek görünüyor muyum?
00:20
Hope so.
1
20133
1208
Umarım öyleyimdir.
00:21
I have no idea if you're seeing this,
2
21797
1803
Bunu görüp göremediğinize dair hiç bir fikrim yok,
00:23
but I'm just going to look ahead and trust that you're there.
3
23624
3419
ama ben, sadece önüme bakacağım ve sizin orada olduğunuzu umacağım.
00:27
I've drawn a semicircle in the sand in front of me
4
27802
2764
Önümdeki kuma bir tane yarım daire çizdim
00:30
so I don't walk past it and look like I'm floating in midair.
5
30590
3355
üstünden geçmiyorum ve sanki havada süzülür gibi görünüyorum.
00:38
Right now I'm standing
6
38433
1628
Şimdi, ayakta duruyorum
00:41
in the open air,
7
41132
1151
açık bir havada
00:42
on a beach under a palm tree,
8
42307
1865
sahilde bir palmiye ağacının altında,
00:45
in the exact spot where your stage used to be.
9
45949
2666
tam sahnenizin bir zamanlar olduğu yerde.
00:50
I have 12 minutes with you.
10
50160
1574
Sizinle 12 dakikam var.
00:52
I set a limit.
11
52581
1462
Bir sınır koydum.
00:54
My wife Navid once said
12
54850
1155
Eşim Navid, zamanında bana,
00:56
that infinite possibility is a creator's worst enemy.
13
56029
4001
sonsuz ihtimal bir yaratıcının en kötü düşmanı demişti.
01:00
For example, this dress: I'd asked her to design something
14
60633
2877
Örneğin, bu elbise: ondan, 23.yüzyıl Kahire'sinde
01:03
that a priest might have worn in 23rd-century Cairo.
15
63534
3353
bir din adamının giyebileceği bir şeyler tasarlamasını istedim.
01:06
But we only had three days to make it,
16
66911
3032
Fakat, bunu yapmak için sadece üç günümüz vardı,
01:09
and the only fabric we had
17
69967
1704
ve elimizdeki tek kumaş
01:11
was an old duvet cover that another resident left behind.
18
71695
2721
başka bir mukimin geride bıraktığı yatak kılıfıydı.
01:14
But she did it, and it's perfect.
19
74440
3475
Ama yaptı ve harika oldu.
01:19
And she looked at it and said,
20
79010
1667
Ona baktı ve dedi ki,
01:21
"Proof of concept -- creation needs constraint."
21
81664
2670
"Kavramın delili -- yaratım sınırlanmalı."
01:27
So with these 12 minutes,
22
87727
2441
Yani bu 12 dakika içinde,
01:31
I'm going to tell you about my greatest discovery.
23
91072
2771
size en büyük keşfimi anlatacağım.
01:36
For my whole life, my obsession has been eternal life,
24
96812
3444
Tüm hayatım boyunca, sonsuz hayat, takıntım olmuştur,
01:41
as I know it is so many of yours.
25
101256
2135
bildiğim gibi, sizin de birçoğunuz için öyle.
01:45
You may be happy to know that your research will pay off.
26
105848
2939
Araştırmalarınızın meyve vereceğini bilmekten mutlu olabilirsiniz.
01:50
I am 318 years old.
27
110160
2238
Ben 318 yaşındayım.
01:53
The average human lifespan is now 432 years,
28
113486
3771
Ortalama yaşam süresi artık 432 yıl
01:57
and my work has been to extend the human lifespan indefinitely.
29
117281
3280
ve işim, insan yaşamını süresiz olarak uzatmaktır.
02:01
And I've never questioned that someday,
30
121363
2487
Ve bir gün hoşnut olacağımız
02:03
we'll reach a point where we'll be content.
31
123874
2942
bir noktaya ulaşacağımızı, asla sorgulamadım.
02:08
But the opposite keeps happening:
32
128959
1606
Ama zıttı sürekli oluyor:
02:10
the longer we live, the longer we want to live,
33
130589
2474
daha uzun yaşadıkça, daha uzun yaşamak istiyoruz,
02:13
the less we want to die.
34
133087
1628
ölmeyi daha az istiyoruz.
02:15
Who can blame us?
35
135974
1336
Bizi kim suçlayabilir ki?
02:18
The universe is so big.
36
138183
3258
Kâinat öyle büyük ki.
02:22
There won't ever not be more to see.
37
142548
1906
Daha fazlasını göremeyeceğiz diye bir şey asla olmayacak.
02:24
Just yesterday,
38
144478
1151
Daha dün,
02:25
I was reading about how you can take out a boat on Europa
39
145653
2760
Avrupa'yı bir botla nasıl gezebileceğiniz ve gezegenin bir adasından
02:28
and sail from island to island all over the planet,
40
148437
2414
ötekisine nasıl yelken açabileceğinizle ilgili bir şeyler okuyordum
02:30
and some of the islands have villages that you can stay and visit
41
150875
3233
ve adaların bazılarında, kalıp gezebileceğiniz
02:34
and sleep under the shadow of Jupiter.
42
154132
2789
Jüpiter'in gölgesi altında uyuyabileceğiniz kasabalar var.
02:36
And then there's this other island where there's just one songwriter
43
156945
4047
Ve sonra, sadece bir tane şarkı yazarının oturup,
02:41
who sits and plays mandolin for the ocean.
44
161016
2477
okyanusa mandolin çaldığı şu ada var.
02:43
And then there are others where there's no one
45
163517
2340
Ve sonra, şimdi ve daha önce hiç kimsenin olmadığı
02:46
and there never has been,
46
166456
1406
diğer yerler var
02:47
and so you go just for the pleasure of touching your foot to sand
47
167886
3825
ve siz, daha önce hiç kimsenin ayak basmadığı toprağa
02:51
that no foot has ever touched before.
48
171735
2182
dokunmanın hazzına varıyorsunuz.
02:55
You could spend 400 years doing just that.
49
175309
2561
Sadece bunu yaparak 400 yıl geçirebilirsiniz.
03:03
Right now the Moon is rising in the Northeast.
50
183627
2417
Şimdi Ay, kuzeydoğudan yükseliyor.
03:07
I can see the cities on it with my naked eye.
51
187013
2151
Çıplak gözlerle, üstündeki şehirleri görebiliyorum.
03:09
They're connected like nerve clusters:
52
189188
2112
Sinir kümeleri gibi bağlılar:
03:12
Mariapolis on the South Pole, and Ramachandran on the Equator.
53
192332
5493
Güney Kutbu'nda Mariapolis, Ekvator'da Ramachandran.
03:18
And New Tehran in the Sea of Tranquility.
54
198956
3006
Ve Huzur Denizinde ise yeni Tahran.
03:24
That's where Navid and I met.
55
204334
2114
Burası Navid'le tanıştığımız yer.
03:26
We were both artists downtown.
56
206472
1985
İkimizde şehirde sanatçıydık.
03:30
The day we met, we were passing each other in Azadi Square,
57
210138
2856
Tanıştığımız gün, Azadi meydanında
birbirimizin yanından geçiyorduk
03:33
and we bumped shoulders.
58
213018
1462
ve omuzlarımız çarpıştı.
03:34
And I turned to apologize
59
214504
1751
Ve özür dilemek için döndüm
03:36
and she, without saying hello or introducing herself or anything,
60
216279
4299
ve o, daha selam vermeden ya da kendini tanıtmadan,
03:40
said, "Well, why do you think we didn't just pass through each other?"
61
220602
3538
dedi ki, "Madem öyle, neden sadece birbirimizin içinden geçmedik ki?"
03:46
And first of all, I thought, "Who the hell are you?"
62
226101
4238
Ve ilk düşündüğüm şey, "Sen de kimsin?"
03:50
But second, the question annoyed me,
63
230363
2022
Fakat sonra, bu soru beni rahatsız etti,
03:52
because the answer is so simple.
64
232409
1792
çünkü cevabı gayet netti.
03:54
I said, "We didn't pass through each other
65
234898
2410
Dedim ki, "Birbirimizin içinden geçmedik
03:57
because elementary particles have mass
66
237332
2244
çünkü temel parçacıkların kütlesi var
03:59
and because the space between elementary particles
67
239600
2373
ve temel parçacıklar arasındaki boşluk
04:01
is filled with the binding energy that also has the properties of mass,
68
241997
3372
kütle özelliklerine de sahip bağlanım enerji ile dolu
04:05
and we've known that for 800 years."
69
245393
2180
ve biz bunu 800 yıldır biliyoruz."
04:09
She must have been in one of those moods
70
249919
1956
Büyük ihtimalle, yabancılarla dalaşmayı
04:11
where she likes to mess with strangers.
71
251899
1888
sevdiği ruh hallerinden birisi içindeydi.
04:13
Or maybe she was just flirting with me,
72
253811
1889
Ya da sadece, benle flört ediyordu,
04:15
because she looked at me and said, "I thought you'd say that.
73
255724
3371
çünkü bana bakıp, "böyle söyleyeceğini biliyordum.
04:20
Think deeper."
74
260636
1151
Derin düşünüyorsun." dedi.
04:21
And then she took off her belt,
75
261811
1523
Ve sonra kemerini çıkarttı,
04:23
this belt that I'm wearing now,
76
263358
3503
şimdi takıyor olduğum bu kemeri
04:28
and she said,
77
268408
1175
ve dedi ki,
04:32
"Our universe is built so that particles have mass.
78
272607
3765
"Kainat, parçacıkların kütlesi olacak şekilde inşa ediliyor.
04:38
Without that basic constraint,
79
278769
1501
Bu temel kısıtlama olmazsa,
04:40
we'd have just passed right through each other at the speed of light
80
280294
3483
birbirimizin içinden ışık hızıyla geçer
04:43
and never even known."
81
283801
1470
ve bundan haberimiz bile olmazdı."
04:48
And that's how our romance began.
82
288239
2136
Ve böylece ilişkimiz başladı.
04:58
Navid and I
83
298128
1460
Navid'le benim
05:01
never ran out of things to talk about.
84
301239
2492
konuşacak şeylerimiz hiç bitmezdi.
05:05
Never.
85
305310
1166
Hem de hiç.
05:07
It was incredible.
86
307100
1152
Bu inanılmaz bir şeydi.
05:08
It was like we were both heroes climbing up into a mountain range together
87
308276
4534
Sanki, ikimizde birlikte dağlardan yukarı tırmanan kahramanlar gibiydik
05:12
and we kept arriving at new vistas,
88
312834
2455
ve yeni manzaralara varıp durduk
05:15
and these new, perfect constellations of words
89
315313
2996
ve bu mükemmel kelimeler kümesi
05:18
would come out of us to describe them.
90
318333
1857
bunları tasvir etmek için ağzımızdan çıkıverirdi.
05:20
And we'd forget them as soon as we made them,
91
320214
2124
Ve bunu yapar yapmaz hemen unutur
05:22
and throw them over our shoulder and go on to the next thing, on and up.
92
322362
3421
ve omzumuzdan silkeler, bir sonraki şeye geçer ve devam ederdik.
05:25
Or one time, Navid said that our talk was like we were always making bread,
93
325807
3914
Bir keresinde, Navid, sohbetlerimizin ekmek yapmak gibi olduğunu söyledi,
05:29
and that we were always adding in a little more flour
94
329745
3519
sanki her defasında biraz daha fazla un katıyor
05:33
and a little more water,
95
333288
1449
biraz daha fazla su ekliyorduk,
05:34
and folding it in and turning it over
96
334761
1953
içine kıvırıp, ters yüz ediyor,
05:36
and never getting around to baking it.
97
336738
3674
ve bir türlü pişiremiyorduk.
05:44
If my obsession was eternal life, Navid's obsession was touch.
98
344589
3429
Benim takıntım sonsuz hayat ise, Navid'inki de dokunmaktır.
05:50
She had a genius for it.
99
350772
2016
Bunun için eşsiz bir yeteneği var.
05:53
All of her work revolved around it.
100
353502
1937
Bütün işi bununla alakalı.
05:57
My body was like a canvas for her,
101
357383
2206
Vücudum onun için bir tuval gibiydi
05:59
and she would draw her fingertip down over my face so slowly
102
359613
4621
ve parmağını yüzümden aşağı öyle yavaş indirirdi ki
06:04
that I couldn't feel it moving.
103
364258
1983
hareket ettiğini bile hissetmezdim.
06:06
And she was obsessed with the exact moment
104
366265
2673
Ve onun, kendi vücudumla onunkini
06:08
when I would stop being able to tell the difference between her body and mine.
105
368962
3878
ayırt edemediğim o ana takıntısı vardı.
06:15
Or she would just lie across me and dig her shoulder into mine
106
375721
2995
Ya da boylu boyuna uzanıp, omuzunu omuzuma sokuşturdu
06:18
and say, "Pilar, why does this feel so good?"
107
378740
2891
ve "Pilar, bu neden bu kadar güzel hissettiriyor?" derdi.
06:23
I'd say, "I don't know!"
108
383009
1583
Ben de, "Bilmem!" diyordum.
06:27
And she always had a facetious answer for her facetious question,
109
387640
3986
Ve onun, bu şakacı soruları için hep şakacı cevapları olurdu,
06:33
but the answer I remember today is,
110
393033
2564
fakat şimdi benim hatırladığım cevabı,
06:37
"It feels good
111
397399
1151
"İyi hissettiriyor
06:38
because the universe chose its constraints,
112
398574
2780
çünkü kâinat sınırlarını seçti
06:41
and we are its art."
113
401378
1285
ve biz onun sanatıyız."
06:53
It's always funny what you think the future is going to be like
114
413677
3025
Geleceğin neye benzeyeceğini ve gerçekte neye dönüştüğünü
06:56
versus what it turns out to be.
115
416726
1570
düşünmek hep komik olmuştur.
07:00
In your time, scientists thought humans could freeze themselves
116
420169
3104
Sizin zamanınızda, bilim adamları, insanların kendilerini dondurup
07:03
and wake up in the future.
117
423297
1332
gelecekte uyanacaklarını sanıyorlardı.
07:05
And they did -- but then they died.
118
425761
2710
Evet uyandılar -- ama sonra öldüler.
07:11
In your time, scientists thought humans could replace organs
119
431083
3760
Sizin zamanınızda bilim adamları insanların organlarını değiştirip
07:14
and extend life for hundreds of years.
120
434867
2253
hayatlarını yüzlerce yıl uzatacaklarını düşünüyorlardı.
07:18
And they did,
121
438311
1346
Ve yaptılar da,
07:19
but eventually, they died anyway.
122
439681
2002
ama sonunda, yine de öldüler.
07:23
In your time, Earth is the only place people live.
123
443381
3390
Sizin zamanınızda, yeryüzü insanların yaşadığı tek yerdi.
07:29
In my time, Earth is the place people come to die.
124
449826
3385
Benim zamanımda, yeryüzü insanların ölmeye geldiği bir yer.
07:37
So when Navid started to show the signs,
125
457539
3520
Ve Navid işaretleri göstermeye başladığında,
07:41
our friends assumed I would do what everyone does,
126
461083
2432
arkadaşlarımız, herkesin yapacağı şeyi yapacağımı tahmin etmişlerdi,
07:43
which is say goodbye and send her to Earth,
127
463539
2135
yani ona hoşçakal deyip onu yeryüzüne göndermeyi,
07:46
so that none of us would have to look at her
128
466517
3215
böylece hiçbirimiz ona bakmak zorunda kalmayacaktık
07:49
or be around her or think about her and her ...
129
469756
3736
ya da onun etrafında olmak veya onu düşünmek, onun ...
07:54
failure to keep living.
130
474225
1633
yaşamını sürdüremeyişini.
08:00
More than anything,
131
480811
1184
Her şeyden çok,
08:02
they didn't want to be around her actual physical body.
132
482019
2777
onlar, onun fiziksel vücudunun yakınlarında olmak istemediler.
08:04
They kept referring to it as "declining,"
133
484820
3004
Vücudundan "düşüş" olarak bahsediyorlardı,
08:08
even though she herself was fascinated by it,
134
488536
2265
buna karşın, o vücuduna hayranlık duyuyordu,
08:10
the changes it was going through,
135
490825
2123
vücudunun geçirdiği değişikliklere
08:12
following the rules of its nature day by day, independent of her will.
136
492972
3873
ve onun isteğinin dışında, gün be gün doğasının kurallarına uymasına.
08:20
I did send Navid to Earth.
137
500481
1570
Navid'i yeryüzüne gönderdim.
08:23
But I came with her.
138
503948
1407
Fakat ben de onunla gittim.
08:26
I remember a friend of ours, just before we left, said,
139
506600
2909
Bir arkadaşımızın, ayrılmadan hemen önce bize,
08:30
"I just think it's arrogant,
140
510192
1547
"Bunun küstahça olduğunu düşünüyorum,
08:33
like the rules don't apply to you, like you think your love is that special."
141
513080
3873
sanki kurallar sizin için geçerli değil, sanki aşkınız o kadar özelmiş gibi."
dediğini hatırlıyorum.
08:39
But I did.
142
519497
1223
Ama öyleydi.
08:44
So, even here on Earth,
143
524468
1390
Ve işte burada yeryüzünde bile,
08:45
I kept working on how to extend life.
144
525882
2697
hayatı nasıl uzatacağımla ilgili çalıştım.
08:49
It didn't occur to me
145
529198
1151
Sonra aklıma başka
08:50
that there could be any other response.
146
530373
2043
bir cevabın olabileceği geldi.
08:52
I kept going back to that thing that Navid said to me
147
532440
2539
Navid'in bana, o gün Azadi Meydanı'nda söylediği,
08:55
that day in Azadi Square,
148
535003
1739
o şeye aklım gidiyordu,
08:56
that without that basic constraint --
149
536766
1941
o temel kısıtlama olmasaydı --
08:59
a universe that granted mass to matter --
150
539486
2276
kütleyi maddeye heba eden bir kâinat olmasaydı --
09:01
we would not exist.
151
541786
1397
biz var olmazdık.
09:05
That's one rule.
152
545481
1171
Bu tek kural.
09:06
Another rule is that all mass is subject to entropy.
153
546676
3888
Diğer kural, bütün kütle entropiye mahkumdur.
09:11
And there is no way to be in this universe without mass.
154
551929
2771
Ve kütle olmadan, bu kâinatta olmanın hiç bir yolu yok.
09:14
I know. I tried everything.
155
554724
1682
Biliyorum. Her şeyi denedim.
09:16
I tried creating a photon box where the Higgs field was altered.
156
556430
4139
Higgs alanının değiştirildiği bir foton kutusu yaratmayı denedim.
09:21
I tried recording all subatomic movements in my body
157
561043
4132
Vücudumdaki, bütün atom altı hareketleri kaydedip,
09:25
and replaying them on closed loop.
158
565199
1787
onları kapalı bir döngüde yeniden oynatmayı denedim.
09:27
Nothing worked.
159
567010
1181
Hiçbiri işe yaramadı.
09:33
But my final innovation was to create a coil dimension
160
573184
5760
Fakat, son metodum, içinde zamanın süresiz yavaşladığı,
09:38
with the boundaries of a body in which time moved infinitely slower,
161
578968
4331
bir vücudun sınırlarıyla, bir sarmal boyutu yaratmaktı,
09:44
but whose projection would appear to move in normal time.
162
584635
3083
ama yansıması, normal akıyormuş gibi görünecekti.
09:49
That body would then appear in our universe as a hologram --
163
589400
3659
Bu vücut bizim kainatımızda bir hologram olarak görünecekti
09:55
here but not here.
164
595215
1389
burada ama burada değil.
10:01
When I realized I'd done it,
165
601166
1355
Bu yaptığımı farkettiğimde,
10:03
I ran to her room,
166
603987
1856
odasına koştum,
10:05
so happy to tell her I'd done it,
167
605867
2194
başarımı anlatmak için o kadar mutluydum ki,
10:08
moving through space almost normally to all eyes,
168
608838
2858
nerdeyse normal şekilde uzaydan geçip bütün gözlere girmeyi
10:12
even to my own,
169
612366
1338
hatta kendiminkine bile
10:15
and went to lie down next to her,
170
615950
1635
ve yanına uzanmaya gittim
10:19
and forgot, and fell right through her.
171
619262
2332
ve unutmuşum, onun içine düştüm.
10:28
I'd found a way to eternal life,
172
628303
2185
Sonsuz hayatın bir yolunu bulmuştum
10:32
at the expense of the one thing Navid loved most,
173
632448
2310
ve bunu, Navid'in en sevdiği tek şey pahasına yaptım,
10:34
which was to touch and be touched.
174
634782
3346
yani dokunmak ve dokunulmak.
10:41
And she threw me out.
175
641939
1347
Ve beni dışarı attı.
10:48
I still got to watch, though.
176
648420
1992
Yine de izlemek zorundaydım.
10:51
Humans live 400 years now,
177
651748
1732
İnsanlar artık 400 yıl yaşıyor,
10:53
and we still die.
178
653504
1378
ve hala ölüyoruz.
10:54
And when death comes,
179
654906
2208
Ve ölüm geldiğinde,
10:58
the dying still pick at their bedsheets,
180
658342
3255
hala onları yatak örtülerinde yakalıyor
11:04
and their arms break out in blue and violet blooms on the insides,
181
664319
3811
ve kolları şişip kararıyor ve içleri morarıyor
11:08
and their breaths get further and further apart,
182
668154
3514
ve nefesleri git gide, git gide yavaşlıyor,
11:11
like they're falling asleep.
183
671692
2649
sanki uykuya dalıyorlarmış gibi.
11:21
I've always thought that
184
681780
1254
Her zaman, hayata anlam
11:23
what gives a life meaning is adventure.
185
683796
2094
katan şeyin macera olduğunu düşünürdüm.
11:27
And death is just a problem
186
687476
2393
Ve ölüm, çözümünü
11:29
we haven't discovered the solution to yet.
187
689893
2468
henüz bulamadığımız bir problem.
11:36
But maybe a life has meaning only because it ends.
188
696594
2703
Fakat, belki de, sırf bittiği için, hayatın bir anlamı var.
11:40
Maybe that's the paradox:
189
700221
1323
Belki de paradoks bu:
11:41
constraints don't constrain, they allow perfect freedom.
190
701568
3851
Sınırlar sınırlamıyor, mükemmel özgürlüğe izin veriyor.
11:51
(Sighs)
191
711175
1260
(İç çekiyor)
11:57
There was a thunderstorm here this morning.
192
717963
2024
Bu sabah burada bir fırtına vardı.
12:00
There is another forecast for tonight,
193
720011
1833
Gece için başka bir hava tahmini var
12:01
but for now the sky is clear.
194
721868
1769
ama şimdilik, hava açık.
12:04
I can't feel the wind here,
195
724937
1353
Burada rüzgarı hissedemiyorum
12:06
but I just asked one of the caretakers who passed by what it felt like,
196
726314
3364
ama az önce yanımdan geçen bakıcılardan
birine havanın nasıl olduğunu sordum
12:09
and she said it felt warm, like melted butter.
197
729702
3143
ve o da, ılık olduğunu söyledi, sanki erimiş tereyağı gibi.
12:15
An answer worthy of my wife.
198
735464
1711
Eşime layık bir cevap.
12:22
I have to find my way back to the flesh.
199
742861
2365
Bir şekilde bedenime geri dönmeliyim.
12:28
Until then, I take up no space but the space you give me.
200
748980
4215
O zamana dek, hiç ara vermeyeceğim sizin bana verdiğiniz ara hariç.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7