Natalie Jeremijenko: Let's teach fish to text! and other outlandish ideas

Natalie Jeremijenko: Ekolojik zihin değişimi sanatı

28,656 views

2010-10-14 ・ TED


New videos

Natalie Jeremijenko: Let's teach fish to text! and other outlandish ideas

Natalie Jeremijenko: Ekolojik zihin değişimi sanatı

28,656 views ・ 2010-10-14

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Elif Börekçi Gözden geçirme: Naz Beykan
00:15
I was informed by this kind of
0
15260
3000
Yeni teknolojilerin sosyal dönüşüm için
00:18
unoriginal and trite idea
1
18260
2000
bir fırsat olduğunun
00:20
that new technologies were an opportunity
2
20260
2000
sıradan ve bayat türde bir fikir olduğu
00:22
for social transformation,
3
22260
2000
konusunda uyarılmıştım,
00:24
which is what drove me then,
4
24260
2000
ki beni o zaman çileden çıkartmıştı
00:26
and still, it's a delusion that drives me now.
5
26260
2000
ve hâlâ da beni çileden çıkartan bir yanılgı.
00:28
I wanted to update what I've been doing since then --
6
28260
3000
O zamandan bu yana ne yaptıklarım hakkındaki bilgileri güncellemek
00:31
but it's still the same theme song --
7
31260
3000
-- ancak konu hala aynı --
00:34
and introduce you to my lab and current work,
8
34260
3000
ve size laboratuarımı ve şu anda üzerinde çalıştığım işim olan,
00:37
which is the Environmental Health Clinic
9
37260
2000
NYU'da yöneticiliğin yaptığım
00:39
that I run at NYU.
10
39260
2000
Çevresel Sağlık Kliniği'ni tanıtmak istedim.
00:41
And what it is -- it's a twist on health.
11
41260
2000
Ve bu - bu sağlık için bir dönüm noktası
00:43
Because, really, what I'm trying to do now
12
43260
2000
Çünkü, aslında, benim şu anda yapmaya çalıştığım
00:45
is redefine what counts as health.
13
45260
2000
sağlık teriminin neleri kapsadığını yeniden tanımlamak.
00:47
It's a clinic like a health clinic at any other university,
14
47260
3000
Bu, diğer birçok üniversitedeki gibi bir klinik,
00:50
except people come to the clinic
15
50260
2000
ama medikal endişelerle gelinen,
00:52
with environmental health concerns,
16
52260
2000
ve ilaç reçeteleriyle çıkılan kliniklerin aksine,
00:54
and they walk out with prescriptions
17
54260
2000
insanlar bu kliniğe çevresel sağlık endişeleriyle geliyorlar
00:56
for things they can do to improve environmental health,
18
56260
3000
ve klinikten çevresel sağlığı geliştirmek için
00:59
as opposed to coming to a clinic with medical concerns
19
59260
3000
yapabilecekleri şeyleri içeren reçetelerle
01:02
and walking out with prescriptions for pharmaceuticals.
20
62260
3000
çıkıyorlar.
01:05
It's a handy-dandy quote from Hippocrates of the Hippocratic oath
21
65260
3000
Hipokrat'ın Hipokrat yemininde geçen yararlı bir alıntı der ki:
01:08
that says, "The greater part of the soul lays outside the body,
22
68260
3000
"Ruhun büyük bir kısmı vücudun dışındadır,
01:11
treatment of the inner requires treatment of the outer."
23
71260
2000
içinin iyileştirilmesi, dışının da iyileştirilmesini gerektirir."
01:13
But that suggests the issue
24
73260
2000
Bu, burada varmaya çalıştığım sorunu
01:15
that I'm trying to get at here,
25
75260
2000
ortaya koyuyor:
01:17
that we have an opportunity to redefine what is health.
26
77260
3000
sağlığın ne olduğunu tekrar tanımlamak için bir fırsatımız olduğu.
01:20
Because this idea that health is internal
27
80260
2000
Çünkü sağlığın içsel,
01:22
and atomized and individual
28
82260
3000
parçalanmış, bireysel
01:25
and pharmaceutical
29
85260
2000
ve medikal olduğunu düşünmek
01:27
is largely an error.
30
87260
2000
büyük ölçüde bir hata.
01:29
And I would use this study,
31
89260
2000
Sağlık konusunda farklı bir bakış açısını harekete geçirmek için
01:31
a recent study by Philip Landrigan,
32
91260
2000
kullanacağım çalışma,
01:33
to motivate a different view of health,
33
93260
2000
Philip Landrigan'ın güncel bir araştırması olurdu.
01:35
where he went to most of the pediatricians in Manhattan
34
95260
3000
Manhattan ve New York bölgesindeki
01:38
and the New York area
35
98260
2000
çocuk doktorlarının çoğuna gitti
01:40
and logged what they spent their patient hours on.
36
100260
3000
ve hasta kabul saatlerini en çok nelerle harcadıklarını kaydetti.
01:43
80 to 90 percent of their time
37
103260
2000
Zamanlarının yüzde 80-90'ı
01:45
was spent on five things.
38
105260
2000
5 şeye harcanıyordu.
01:47
Number one was asthma,
39
107260
2000
İlk sırada astım vardı.
01:49
number two was developmental delays,
40
109260
3000
İkinci olarak gelişmişlikteki gecikmeler.
01:52
number three was 400-fold increases
41
112260
2000
Üçüncü sırada son 8-15 yılda
01:54
in rare childhood cancers
42
114260
2000
nadir görülen çocukluk çağı kanserlerindeki
01:56
in the last eight to 10, 15 years.
43
116260
3000
400 kat artış.
01:59
Number four and five were childhood obesity
44
119260
3000
Dördüncü ve beşinci, çocuklukta görülen obezite
02:02
and diabetes-related issues.
45
122260
3000
ve diyabetle alakalı sorunlardı.
02:05
So all of those -- what's common about all of those?
46
125260
3000
Peki tüm bunların -- tüm bunlarda ortak olan ne?
02:08
The environment is implicated, radically implicated, right.
47
128260
3000
Çevrenin rolü var, temel olarak rolü var, doğru.
02:11
This is not the germs
48
131260
2000
Bu, doktorların halletmek için eğitildikleri
02:13
that medicos were trained to deal with;
49
133260
3000
mikroplar değil;
02:16
this is a different definition of health,
50
136260
3000
bu, değişik bir sağlık tanımı,
02:19
health that has a great advantage
51
139260
3000
dışsal olduğu, paylaşıldığı ve
02:22
because it's external, it's shared,
52
142260
2000
hakkında bir şeyler yapabildiğimiz için
02:24
we can do something about it,
53
144260
2000
büyük bir avantajı olan bir sağlık tanımı,
02:26
as opposed to internal, genetically predetermined
54
146260
3000
içsel, genetik olarak belirlenmiş
02:29
or individualized.
55
149260
2000
ya da bireyselleştirilmiş olanın aksine.
02:31
People who come to the clinic are called, not patients,
56
151260
2000
Kliniğe gelenlere "hasta" değil de
02:33
but impatients,
57
153260
2000
"sabırsız" deniyor,
02:35
because they're too impatient to wait for legislative change
58
155260
3000
çünkü onlar yerel ve çevresel sağlık sorunlarına
02:38
to address local and environmental health issues.
59
158260
3000
değinen yasal değişiklikleri bekleyemeyecek kadar sabırsızlar.
02:41
And I meet them at the University, I also have a few field offices
60
161260
3000
Onlarla üniversitede tanıştım, ayrıca
02:44
that I set up in various places
61
164260
2000
çeşitli yerlerde kurduğum
02:46
that provide an immersion
62
166260
2000
ve karşı karşı geldiğimiz bazı çevresel zorluklarla
02:48
in some of the environmental challenges we face.
63
168260
2000
yüzleşmeyi sağlayan birkaç saha ofisim var.
02:50
I like this one from the Belgian field office,
64
170260
3000
Belçika alan ofisinden gelen
02:53
where we met in a roundabout,
65
173260
2000
ve bir döner kavşakta tanıştığımız, bunu seviyorum,
02:55
precisely because the roundabout iconified
66
175260
2000
çünkü, tam anlamıyla, bu döner kavşak,
02:57
the headless social movement
67
177260
2000
sosyal değişim hakkında bilgi veren
02:59
that informs much social transformation,
68
179260
3000
başsız bir sosyal hareketi simgelemekte,
03:02
as opposed to the top-down control
69
182260
2000
kırmızı ışıklı trafik kesişimlerin
03:04
of red light traffic intersections.
70
184260
3000
yukarıdan aşağı kontrolünün aksine.
03:07
In this case, of course, the roundabout
71
187260
3000
Bu durumda, tabii ki, döner kavşak,
03:10
with that micro-decisions being made in situ
72
190260
2000
ne yapması gerektiği kendisine söylenmeyen insanlarca
03:12
by people not being told what to do.
73
192260
3000
mikro kararların uygun yerde yapılmasıdır.
03:15
But, of course, affords greater throughput,
74
195260
2000
Ancak, tabii ki, daha fazla üretim çıktısına,
03:17
fewer accidents,
75
197260
2000
daha az kazaya,
03:19
and an interesting model of social movement.
76
199260
3000
ve ilginç bir sosyal değişim modeline vesile olmaktadır.
03:22
Some of the things that the monitoring protocols have developed:
77
202260
2000
Bu denetleme protokülünün geliştirdiği şeylerden bazıları:
03:24
this is the tadpole bureaucrat protocol,
78
204260
3000
bu yavru kurbağa bürokrat protokolü,
03:27
or keeping tabs, if you will.
79
207260
3000
ya da "kontrol altında tutmak", siz ne derseniz artık.
03:30
What they are is an addition of tadpoles
80
210260
2000
Kurbağa yavruları olmalarına ek olarak her birine,
03:32
that are named after a local bureaucrat
81
212260
2000
kararlarının sizin suyunuz kalitesini etkilediği
03:34
whose decisions affect your water quality.
82
214260
3000
yerel bürokratların isimleri verilmiş.
03:37
So an impatient concerned for water quality
83
217260
3000
Yani suyun kalitesi hakkında endişeli bir "sabırsız"
03:40
would raise a tadpole bureaucrat
84
220260
3000
ilgilendiği bu su örneği içinde
03:43
in a sample of water in which they're interested.
85
223260
3000
bir kurbağa yavrusu bürokratı yetiştirecektir.
03:46
And we give them a couple of things to do that,
86
226260
2000
Onlar, bloglarına yazarken ve e-postalarına bakarken
03:48
to help them do companion animal devices
87
228260
2000
onlara, yoldaş hayvan aletleri yapmalarında yardımcı olmak için
03:50
while they're blogging and doing their email.
88
230260
2000
bazı şeyler veriyoruz.
03:52
This is a tadpole walker
89
232260
2000
Bu, kurbağa yavrunuzu akşam yürüyüşe çıkarmanız için
03:54
to take your tadpole walking in the evening.
90
234260
3000
bir yavru kurbağa yürütücüsü.
03:57
And the interesting thing that happens --
91
237260
2000
Ve ilginç olan şey --
03:59
because we're using tadpoles, of course,
92
239260
2000
yavru kurbağaları kullandığımız için, tabii ki,
04:01
because they have the most exquisite biosenses that we have,
93
241260
3000
çünkü sahip olduğumuzdan çok daha hassas biyolojik algıları olduğu için,
04:04
several orders of magnitude more sensitive
94
244260
2000
hissetmek için olan bazı duyularımızdan
04:06
than some of our senses
95
246260
2000
onlarca kat daha duyarlılar,
04:08
for sensing,
96
248260
3000
ve endokrin bozucular
04:11
responding in a biologically meaningful way,
97
251260
2000
ya da hormon emülatörleri adını verdiğimiz
04:13
to that whole class of industrial contaminants
98
253260
2000
tüm endüstriyel kirleticiler sınıfına
04:15
we call endocrine disruptors
99
255260
2000
anlamlı biyolojik bir yolla
04:17
or hormone emulators.
100
257260
2000
cevap verebiliyorlar.
04:19
But by taking your tadpole out for a walk in the evening --
101
259260
3000
Ancak yavru kurbağanızı akşam yürüyüşe çıkarınca
04:22
there's a few action shots --
102
262260
2000
-- işte bazı hareket kareleri --
04:24
your neighbors are likely to say, "What are you doing?"
103
264260
3000
komşularınızın, "Ne yapıyorsun?" demesi olası.
04:27
And then you have to introduce your tadpole
104
267260
3000
Bunu ardından, yavru kurbağanızı onla tanıştırmalısınız ve
04:30
and who it's named after.
105
270260
2000
ona kimin adını verdiğinizi söylemelisiniz.
04:32
You have to explain what you're doing
106
272260
2000
Ne yaptığınızı ve
04:34
and how the developmental events of a tadpole
107
274260
2000
bir kurbağa yavrusunun gelişim aşamalarının
04:36
are, of course, very observable
108
276260
2000
oldukça gözlemlenebilir olduğunu
04:38
and they use the same T3-mediated hormones that we do.
109
278260
3000
ve bizimle aynı T3 hormonlarını kullandıklarını açıklamalısınız.
04:43
And so next time your neighbor sees you
110
283260
3000
Böylece komşunuz sizi bir daha gördüğünde
04:46
they'll say, "How is that tadpole doing?"
111
286260
3000
"Yavru kurbağa nasıl?" diye soracak
04:49
And you can let them social network with your tadpole,
112
289260
3000
ve siz de onların kurbağa yavrunuzla sosyal iletişime girmelerine izin vereceksiniz,
04:52
because the Environmental Health Clinic has a social networking site
113
292260
3000
çünkü Çevresel Sağlık Kliniği'nin sosyal ağı
04:55
for, not only impatients, humans,
114
295260
3000
sadece sabırsızlar, insanlar, için değil;
04:58
but non-humans,
115
298260
2000
aynı zamanda insan dışı canlılar için de:
05:00
social networking for humans and non-humans.
116
300260
2000
insan ve insan dışı varlıklar için sosyal ağ.
05:02
And of course, these endocrine disruptors
117
302260
2000
Ve tabii ki, bu endokrin bozucular,
05:04
are things that are implicated in the breast cancer epidemic,
118
304260
3000
göğüs kanseri salgınına,
05:07
the obesity epidemic,
119
307260
2000
obezite salgınına,
05:09
the two and a half year drop in the average age of onset of puberty in young girls
120
309260
3000
kızların ergenliğe girme yaşlarının 2.5 yıl erkene kaymasında
05:12
and other related things.
121
312260
2000
ve benzeri şeylerde rol oynamaktadırlar.
05:14
The culmination of this is if you've successfully raised your tadpole,
122
314260
3000
Tüm bunların sonunda, eğer kurbağa yavrunuzu,
05:17
observing the behavioral
123
317260
2000
davranışsal ve gelişimsel olaylarını gözleyerek
05:19
and developmental events,
124
319260
2000
başarıyla büyüttüyseniz,
05:21
you will then go and introduce your tadpole
125
321260
2000
gidip yavru kurbağanızı
05:23
to its namesake
126
323260
2000
adaşıyla tanıştıracak
05:25
and discuss the evidence that you've seen.
127
325260
3000
ve bulduğunuz kanıtları tartışacaksınız.
05:28
Another quick protocol -- and I'm going to go through these quickly,
128
328260
3000
Bir diğer protokol ise -- bunları hızlıca geçeceğim,
05:31
but just to give you the material sense of what we're doing here --
129
331260
3000
sadece ne yaptığımıza ilişkin somut bir çerçeve çizmek için --
05:34
instead of asking you for urine samples,
130
334260
2000
size idrar örnekleri sormak yerine,
05:36
I'll ask you for a mouse sample.
131
336260
2000
size bir fare örneği soracağım.
05:38
Anyone here lucky enough to share, to cohabit with a mouse --
132
338260
3000
Burada bir fare ile aynı ortamı paylaşmış, birlikte yaşama şansına erişmiş kimse var mı --
05:41
a domestic partnership with mice?
133
341260
2000
farelerle evcil bir ortaklığı olan?
05:43
Very lucky.
134
343260
3000
Çok şanslı.
05:46
Mice, of course, are the quintessential
135
346260
3000
Fareler, elbette, en mükemmel
05:49
model organism.
136
349260
2000
model organizmalardır.
05:51
They're even better models of environmental health,
137
351260
2000
Onlar çevresel sağlığın kurbağa yavrularından daha da iyi modelleridir,
05:53
because not only the same mammalian biology,
138
353260
2000
çünkü onlar bizimle aynı memeliler ailesinden gelmenin yanı sıra
05:55
but they share your diet, largely.
139
355260
2000
büyük oranda beslenme düzeninize ortak olurlar.
05:57
They share your environmental stressors,
140
357260
3000
Çevresel streslerinizi,
06:00
the asbestos levels and lead levels,
141
360260
2000
asbest seviyelerinizi ve kurşun seviyelerinizi
06:02
whatever you're exposed to.
142
362260
2000
her neye maruz kaldıysanız, paylaşırlar.
06:04
And they're geographically more limited than you are,
143
364260
2000
Ve coğrafi olarak sizden çok daha kısıtlıdırlar,
06:06
because we don't know if you've been exposed
144
366260
2000
çünkü biz sizin evde ya da iş yerinizde ya da çocukken
06:08
to persistent organic pollutants
145
368260
2000
inatçı organik kirliliklere
06:10
in your home, or occupationally
146
370260
2000
maruz kalıp kalmadığınızı
06:12
or as a child.
147
372260
2000
bilmiyoruz.
06:14
Mice are a very good representation.
148
374260
2000
Fareler bunun çok iyi bir göstergesi.
06:16
So it starts by building a better mousetrap, of course.
149
376260
3000
Tabii ki, her şey daha iyi bir fare kapanı yapmakla başlıyor.
06:19
This is one of them.
150
379260
2000
Bu onlardan biri.
06:21
Coping with environmental stressors is tricky.
151
381260
2000
Çevresel stres kaynaklarıyla başa çıkabilmek zordur.
06:23
Is anybody here on antidepressants?
152
383260
3000
İçinizde anti-depresan kullanan var mı?
06:26
(Laughter)
153
386260
2000
(Gülüşme)
06:28
There's a lot of people in Manhattan are.
154
388260
3000
Manhattan'da kullanan birçok insan var.
06:31
And we were testing if the mice
155
391260
2000
Farelerin de selektif serotonin gerialım inhibitörlerini
06:33
would also self-administer SSRIs.
156
393260
3000
kendilerinin kontrol edip etmediğini test ediyorduk.
06:36
So this was Prozac, this was Zoloft,
157
396260
2000
Pekala, bu Prozactı, bu Zoloft,
06:38
this was a black jellybean and this was muscle relaxant,
158
398260
3000
bu siyah jöleli şeker ve bu da kas gevşeticiydi,
06:41
all of which were the medications that the impatient was taking.
159
401260
3000
ve bunların hepsi sabırsızın aldığı ilaçlardı.
06:44
So do you think the mice
160
404260
2000
Peki, sizce fareler
06:46
self-administered antidepressants?
161
406260
2000
kendi kendilerine anti-depresan almışlar mıdır?
06:48
What's the -- (Audience: Sure. Yes.)
162
408260
3000
Sizce-- (Seyirciler: Kesinlikle. Evet.)
06:51
How did you know that? They did.
163
411260
3000
Nereden bildiniz? Evet, aldılar.
06:54
This was vodka and solution, gin and solution.
164
414260
2000
Bu vodka ve solüsyondu, gin ve solüsyon.
06:56
This guy also liked plain water and the muscle relaxant.
165
416260
3000
Buradaki adam, saf suyu ve kas gevşeticiyi de seviyordu.
06:59
Where's our expert?
166
419260
2000
Bizim çıkarımımız ne?
07:01
Vodka, gin --
167
421260
2000
Vodka, cin --
07:03
(Audience: [unclear])
168
423260
2000
(Seyirciler: [belirsiz])
07:05
Yes. Yes. You know your mice well.
169
425260
3000
Evet. Evet. Farelerinizi iyi tanıyorsunuz.
07:08
They did, yes.
170
428260
2000
Öyle yaptılar, evet.
07:10
So they drank as much vodka as they did plain water,
171
430260
2000
Yani, saf su içtikleri kadar votka içtiler
07:12
which was interesting.
172
432260
2000
ki bu ilginçti.
07:14
Then of course, it goes into the entrapment device.
173
434260
3000
Ardından fare, bu tuzak mekanizmasına gidiyor.
07:17
There's an old cellphone in there -- a good use for old cellphones --
174
437260
2000
Orada eski bir cep telefonu var, kliniği arayan, -- eski cep telefonları için iyi bir işlev --
07:19
which dials the clinic, we go and pick up the mouse.
175
439260
3000
gidiyoruz ve fareyi alıyoruz.
07:22
We take the blood sample
176
442260
2000
Kan örneği alıyoruz
07:24
and do the blood work and hair work on the mice.
177
444260
2000
ve fare üzerinde kan ve saç deneylerini yapıyoruz.
07:26
And I want to sort of point out the big advantage
178
446260
2000
Böyle dışsal bir biçimde, sağlığı çerçevelemenin
07:28
of framing health in this external way.
179
448260
3000
büyük avantajına işaret etmek istiyorum.
07:31
But we do have a few prescription products through this.
180
451260
3000
Ama, bunun aracılığıyla birkaç reçeteli ürünümüz var.
07:34
It's very different from the medical model.
181
454260
3000
Bu tıbbi modelden oldukça farklı.
07:37
Anything you do to improve your water quality or air quality,
182
457260
3000
Havanızın ya da suyunuzun kalitesini geliştirmek için
07:40
or to understand it or to change it,
183
460260
3000
onu anlamak için ya da onu değiştirmek için yaptığınız
07:43
the benefits are enjoyed by anyone
184
463260
2000
herhangi bir şeyin faydalarından, o suyu ya da hava kalitesini paylaştığınız
07:45
you share that water quality or air quality with.
185
465260
3000
herhangi bir kişi yararlanıyor.
07:48
And that aggregating effect,
186
468260
2000
Ve bu artan etki,
07:50
that collective action effect,
187
470260
3000
bu toplu hareket etkisi
07:53
is actually something we can use to our advantage.
188
473260
3000
bizim yararımıza kullanabileceğimiz bir şey.
07:56
So I want to show you one prescription product in the clinic
189
476260
3000
Şimdi size klinikte "Park Yok" denilen
07:59
called the No Park.
190
479260
2000
reçeteli bir ürününü göstermek istiyorum.
08:01
This is a prescription to improve water quality.
191
481260
3000
Bu su kalitesini iyileştirmek için bir reçete.
08:04
Many impatients are very concerned for water quality and air quality.
192
484260
3000
Birçok sabırsız su ve hava kalitesine ilişkin çok endişeliler.
08:07
What we do is we take a fire hydrant,
193
487260
2000
Yaptığımız, bir yangın musluğunu ele almak,
08:09
a "no parking" space associated with a fire hydrant,
194
489260
3000
ve o yangın musluğuyla ilişkili bir "park yapılamaz" alanı,
08:12
and we prescribe the removal of the asphalt
195
492260
3000
ve tasarlanmış bir mikro peyzaj yaratmak ve
08:15
to create an engineered micro landscape,
196
495260
2000
bir müdahale fırsatı yaratmak için
08:17
to create an infiltration opportunity.
197
497260
2000
asfaltın çıkarılmasını öneren bir reçete yazıyoruz.
08:19
Because, many of you will know,
198
499260
2000
Çünkü, birçoğunuzun bildiği gibi
08:21
that the biggest pollution burden
199
501260
2000
New York, New Hersey limanındaki
08:23
that we have on the New York, New Jersey harbor right now
200
503260
2000
en büyük kirlilik
08:25
is no longer the point sources,
201
505260
2000
artık noktasal kaynaklar
08:27
no longer the big polluters,
202
507260
2000
büyük kirleticiler,
08:29
no longer the GEs,
203
509260
2000
ya da GE'ler değil
08:31
but that massive network of roads,
204
511260
2000
ama o devasa yol ağları,
08:33
[those] impervious surfaces,
205
513260
2000
fren silindirlerinizden gelen cadmium nörotoksinleri toplayan
08:35
that collect all that cadmium neurotoxin that comes from your brake liners
206
515260
3000
[o] geçirimsiz yüzeyler
08:38
or the oily hydrocarbon waste
207
518260
2000
ya da her fırtına olayındaki hidrokarbon atıklar
08:40
in every single storm event and medieval infrastructure
208
520260
3000
ve bunları doğrudan nehrin ağzına doğru taşıyan
08:43
washes it straight into the estuary system.
209
523260
2000
ortaçağsal altyapı.
08:45
That doesn't do a lot of good.
210
525260
2000
Bu, pek iyi bir şey değildir.
08:47
These are little opportunities to intercept those pollutants
211
527260
3000
Bunlar, kirleticileri limana girmeden önce
08:50
before they enter the harbor,
212
530260
2000
engellemek için küçük fırsatlardır
08:52
and they're produced by impatients
213
532260
2000
ve sabırsızlar tarafından
08:54
on various city blocks
214
534260
2000
çeşitli şehir bloklarında
08:56
in some very interesting ways.
215
536260
2000
birçok ilginç şekilde üretilmektedirler.
08:58
I just want to say it was sort of a rule of thumb though,
216
538260
2000
Benim söylemek istediğim, bu bir bakıma pratik bir yaklaşımdı,
09:00
there's about two or three fire hydrants
217
540260
3000
her şehir bloğunda yaklaşık
09:03
on every city block.
218
543260
2000
iki ya da üç yangın musluğu bulunmaktadır.
09:05
By creating engineered micro landscapes to infiltrate in them,
219
545260
3000
Onlara sızmak için tasarlanmış mikro peyzajlar yaratınca
09:08
we don't prevent them from being used
220
548260
2000
onların acil durum aracı park alanı olarak kullanılmalarını
09:10
as emergency vehicle parking spaces,
221
550260
2000
engellemiş olmuyoruz;
09:12
because, of course, a firetruck can come and park there.
222
552260
3000
çünkü, tabii ki, bir itfaiye aracı gelebilir ve oraya park edebilir.
09:15
They flatten a few plants. No big deal, they'll regenerate.
223
555260
3000
Birkaç bitkiyi dümdüz edebilirler. Ama önemli değil, onlar kendilerini yeniler.
09:19
But if we did this
224
559260
2000
Ama eğer biz bunu
09:21
in every single --
225
561260
3000
her bir
09:24
every fire hydrant
226
564260
2000
yangın musluğu için yapsaydık,
09:26
we could redefine the emergency.
227
566260
3000
acil kelimesini yeniden tanımlayabilirdik.
09:29
That 99 percent of the time
228
569260
2000
Bir itfaiye aracının orada park etmediği
09:31
when a firetruck is not parking there,
229
571260
3000
zamanın yüzde 99'unda
09:34
it's infiltrating pollutants.
230
574260
2000
kirleticileri süzmektedir.
09:36
It's also increasing fixing CO2s,
231
576260
3000
Ayrıca CO2 bağlanmasını arttırmakta,
09:39
sequestering some of the airborne pollutants.
232
579260
3000
havadaki bazı kirleticileri tutmaktadır.
09:42
And aggregated,
233
582260
2000
Bir arada,
09:44
these smaller interceptions
234
584260
2000
bu küçük önlemler,
09:46
could actually infiltrate all the roadborne pollution
235
586260
3000
aslında nehir ağzı sistemlerine akan
09:49
that now runs into the estuary system,
236
589260
2000
yedi inçlik yağmurdan 100 yıllık fırtınaya kadar
09:51
up to a seven inch rain event, up to a hundred-year storm.
237
591260
3000
tüm yol bazlı kirlilikleri engelleyebilirler.
09:54
So these are small actions
238
594260
2000
Yani, bunlar, yerel çevresel sağlığı geliştirmek için
09:56
that can amount to a significant effect
239
596260
2000
kayda değer bir etkiye ulaşabilecek
09:58
to improve local environmental health.
240
598260
3000
küçük hareketler.
10:01
This is one of the more ambitious ones.
241
601260
2000
Bu en hırslı olanlarından.
10:03
What the climate crisis has revealed to us
242
603260
3000
İklim krizinin bizim için ortaya çıkardığı
10:06
is a secondary, more insidious
243
606260
2000
ikinci dereceden, daha hain
10:08
and more pervasive crisis,
244
608260
3000
ve daha yayılmacı bir kriz
10:11
which is the crisis of agency,
245
611260
3000
ki bu da aracılık krizidir
10:14
which is what to do.
246
614260
3000
yani ne yapılacağı krizidir.
10:17
Somehow buying a local lettuce, changing a light bulb,
247
617260
3000
Her nasılsa yerel bir marul almak, bir ampülü değiştirmek,
10:20
driving the speed limit, changing your tires regularly,
248
620260
2000
hız sınırında araba kullanmak, lastiklerinizi düzenli değiştirmek
10:22
doesn't seem sufficient
249
622260
2000
iklim krizi karşısında
10:24
in the face of climate crisis.
250
624260
3000
yeterli gibi görünmemektedir.
10:27
And this is an interesting icon that happened --
251
627260
2000
Bu, ortaya çıkmış ilginç bir ikon --
10:29
you remember these: fallout shelters.
252
629260
3000
bunları hatırlarsınız: radyoaktif serpinti sığınakları.
10:32
What is the fallout shelter
253
632260
2000
İklim krizinin
10:34
for the climate crisis?
254
634260
2000
sığınağı nedir?
10:36
This was civic mobilization.
255
636260
2000
Bu sivil bir seferberlikti.
10:38
Churches, school groups,
256
638260
2000
Kiliseler, okul grupları,
10:40
hospitals, private residents --
257
640260
2000
hastahaneler, özel mülkü olan ahali --
10:42
everyone built one of these in a matter of months.
258
642260
2000
herkes birkaç ay içinde bunlardan bir tane inşa etti.
10:44
And they still remain
259
644260
2000
Bunlar hala ortak, belirsiz, toplu tehdite cevap veren
10:46
as icons of civic response
260
646260
3000
toplumsal tepkinin bir simgeleri olarak
10:49
in the face of shared, uncertain, collective threat.
261
649260
2000
durmaktalar.
10:51
Fallout shelter for the climate crisis,
262
651260
2000
İklim krizi sığınakları,
10:53
I would say, looks something like this, or this,
263
653260
3000
diyebilirim ki, bunun ya da bunun gibi görünüyorlar
10:56
which is an intensive urban agriculture facility
264
656260
2000
ki NYU'daki laboratuvar binamın üstüne yerleşmesi planlanan
10:58
that's due to go on my lab building at NYU.
265
658260
3000
yoğun kentsel tarım tesisidir.
11:01
What it does
266
661260
2000
Yaptığı şey,
11:03
is a very simple idea
267
663260
2000
basit olarak,
11:05
of taking --
268
665260
2000
aldığımız --
11:07
80 to 90 percent of the CO2 produced in Manhattan
269
667260
3000
Manhattan'da üretilen CO2 'in yüzde 80-90'ını
11:10
is building related --
270
670260
2000
binalarla ilişkilidir --
11:12
we take, just like a commercial greenhouse,
271
672260
2000
tıpkı ticari sera gazı gibi,
11:14
we take the CO2 from the building --
272
674260
2000
binadan CO2'yi alıyoruz --
11:16
CO2-enriched air --
273
676260
2000
zengin CO2'li havayı --
11:18
we force it through the urban agriculture facility,
274
678260
3000
onu şehir tarım tesisinin içinden geçiriyoruz ve
11:21
and then we resupply oxygen-enriched air.
275
681260
2000
oksijenle zenginleştirilmiş havayı binaya geri veriyoruz.
11:23
You can't actually build much on a roof, they're not designed for that.
276
683260
3000
Aslında çatıya çok fazla şey inşa edemezsin, bunun için tasarlanmamışlardır.
11:26
So it's on legs,
277
686260
2000
Bu nedenle bacakların üzerine,
11:28
so it focuses all the load on the masonry walls and the columns.
278
688260
3000
böylece tüm yükü yığma duvarlara ve kolonlara aktarmaktadır.
11:31
It's built as a barn raising,
279
691260
2000
Açık kaynaklı donanımları kullanarak
11:33
using open source hardware.
280
693260
2000
yükselen bir ahır gibi inşa edilmiştir.
11:35
This is the quarter-scale prototype
281
695260
2000
Bu İspanya'da işler durumda olan
11:37
that was functioning in Spain.
282
697260
2000
dörtte bir ölçekte bir prototip.
11:39
This is what it will look like, fingers crossed,
283
699260
2000
Bu da nasıl görüneceği, şans dileyin,
11:41
NYU willing.
284
701260
2000
NYU istekli.
11:43
And what I want to show you is --
285
703260
2000
Size göstermek istediğim,
11:45
actually this is one of the components of it that we've just recently been testing --
286
705260
3000
aslında, son zamanlarda test etmekte olduğumuz bileşenlerinden bir tanesi --
11:48
which is a solar chimney --
287
708260
2000
ki bu bir güneş bacası --
11:50
we have got 17 of them now put around New York at the moment --
288
710260
2000
şu anda New York'da çeşitli yerlere bunlardan 17 tane koyduk --
11:52
that passively draws air up.
289
712260
2000
bu, havayı pasif olarak düzenlemektedir.
11:54
You understand a solar chimney.
290
714260
2000
Güneş bacasının ne olduğunu anlıyorsunuz.
11:56
Hot air rises.
291
716260
2000
Sıcak hava yükselir.
11:58
You put a bit of black plastic on the side of a building,
292
718260
2000
Binanın yanına bir parça siyah plastik koyun,
12:00
it'll heat up, and you'll get passive airflow.
293
720260
3000
ısınacaktır ve pasif bir hava akımınız olacaktır.
12:03
What we do is actually
294
723260
2000
Bizim asıl yaptığımız
12:05
put a standard HVAC filter on the top of that.
295
725260
3000
bunun üzerine standart bir HVAC filtresi koymak.
12:08
That actually removes about 95 percent
296
728260
2000
Bu, aslında, "karbon siyahı"nın
12:10
of the carbon black,
297
730260
2000
yaklaşık yüzde 95'ini tutuyor,
12:12
that stuff that, with ozone,
298
732260
2000
ki "karbon siyahı", ozonlar birlikte
12:14
is responsible for about half of global warming's effects,
299
734260
2000
küresel ısınmanın etkilerinin neredeyse yarısından sorumlu,
12:16
because it changes, it settles on the snow,
300
736260
2000
çünkü değişiyor, karın üzerine yerleşiyor,
12:18
it changes the reflectors,
301
738260
2000
yansıtıcıları değiştiriyor,
12:20
it changes
302
740260
2000
atmosferin geçirgenlik kalitesini
12:22
the transmission qualities of the atmosphere.
303
742260
3000
değiştiriyor.
12:25
Carbon black is that grime
304
745260
2000
"Karbon siyahı", işte o kir tabakası,
12:27
that otherwise lodges in your pretty pink lungs,
305
747260
2000
diğer türlü, güzel pembe akciğerlerinize
12:29
and it's associated with.
306
749260
2000
yerleşmesiyle ilişkilendirilen.
12:31
It's not good stuff, and it's from inefficient combustion,
307
751260
3000
Bu iyi bir şey değil ve verimsiz yanmadan kaynaklanıyor,
12:34
not from combustion itself.
308
754260
2000
yanmanın kendisinden değil.
12:36
When we put it through our solar chimney,
309
756260
3000
Bunu güneş bacamızdan geçirdiğimizde,
12:39
we remove actually about 95 percent of that.
310
759260
3000
"karbon siyahı"nın yüzde 95'ini yakalayabiliyoruz.
12:42
And then I swap it out
311
762260
3000
Sonra filtreyi öğrencilerle
12:45
with the students
312
765260
2000
değiştiriyorum
12:47
and actually re-release that carbon black.
313
767260
2000
ve aslında "karbon siyahı"nı tekrar serbest bırakıyorum.
12:49
And we make pencils the length of which measures the grime
314
769260
3000
Havadan yakaladığımız kirlerin tabakasının uzunluğunda
12:52
that we've pulled out of the air.
315
772260
2000
kurşun kalemler yapıyoruz.
12:54
Here's one of them that we have up now.
316
774260
2000
İşte, şu an kullanılmakta olan bir tanesi.
12:56
Here's who put them up and who are avid pencil users.
317
776260
3000
İşte burada da onları yerleştirenler, açgözlü kurşun kalem kullanıcıları.
12:59
Okay, so I want to show you
318
779260
2000
Pekala, şimdi sizlere sadece iki tane daha
13:01
just two more interfaces,
319
781260
2000
arayüz göstermek istiyorum,
13:03
because I think one of our big challenges
320
783260
2000
çünkü bence en büyük zorluklarımızdan bir tanesi
13:05
is re-imagining our relationship to natural systems,
321
785260
3000
doğal sistemlerle olan ilişkimizi yeniden hayal etmek,
13:08
not only through this model
322
788260
3000
sadece bu çarpık bireyselleşmiş
13:11
of twisted personalized health,
323
791260
3000
sağlık modeliyle değil
13:14
but through the animals
324
794260
2000
ama doğayı paylaştığımız
13:16
with whom we cohabit.
325
796260
2000
hayvanlar yoluyla.
13:18
We are not alone; the animals are moving in.
326
798260
2000
Bizler yalnız değiliz, hayvanlar da taşınıyor.
13:20
In fact, urban migration now describes
327
800260
2000
Aslında, kete göç, şu anda
13:22
the movement of animals formerly known as wild
328
802260
3000
önceden vahşi olarak bildiğimiz hayvanların
13:25
into urban centers.
329
805260
2000
şehir merkezlerine doğru hareketleri olarak tanımlanıyor.
13:27
You know, coyote in Central Park, a whale in the Gowanus Canal,
330
807260
2000
Central Park'taki çakalı, Gowanus Kanalı'ndaki balinayı,
13:29
elk in Westchester County.
331
809260
2000
Westchester County'deki Kanada geyiğini biliyorsunuz.
13:31
It's happening all over the Developed World,
332
811260
2000
Bunların hepsi Gelişmiş Dünya'nın dört bir yanında oluyor,
13:33
probably for loss of habitat,
333
813260
2000
büyük ihtimalle doğal ortamların kaybı nedeniyle,
13:35
but also because our cities are a little bit more livable
334
815260
2000
ama aynı zamanda şehirlerimiz artık eskiye göre
13:37
than they have been.
335
817260
2000
biraz daha yaşanılabilir olduğu için.
13:39
And every green space we create
336
819260
2000
Yarattığımız her yeşil alan
13:41
is an invitation for non-humans to cohabit with us.
337
821260
2000
bizimle beraber yaşayan insan dışı her canlı için bir davetiye.
13:43
But we've kind of lacked imagination
338
823260
2000
Ancak biz bunu daha iyi ya da nasıl daha ilginç yapabileceğimiz konusunda
13:45
in how we could do that well or interestingly.
339
825260
3000
hayal gücünden yoksunduk.
13:48
And I want to show you a few of the technological interfaces
340
828260
2000
Şimdi size bu ilişkiyi denemek
13:50
that have been developed under the moniker of OOZ --
341
830260
3000
ve yeniden ele almak için
13:53
which is zoo backwards and without cages --
342
833260
3000
OOZ adı altında --
13:56
to try and reform
343
836260
2000
ki bu hayvanat bahçesi anlamına gelen "zoo"nun tersten yazılmışı ve kafesleri yok --
13:58
that relationship.
344
838260
2000
geliştirilmiş bazı teknolojik arayüzleri göstermek istiyorum.
14:00
This is communication technology for birds. It looks like this.
345
840260
3000
Bu kuşlar için bir iletişim teknolojisi. Böyle görünüyor.
14:03
When a bird lands on it, they trigger a sound file.
346
843260
3000
Üzerine bir kuş indiği zaman, bir ses dosyasını tetikliyor.
14:06
This is actually in the Whitney Museum, where there were six of them,
347
846260
3000
Bu aslında Whitney Müzesinde, orada bunlardan 6 tane var,
14:09
each of which had a different argument on it,
348
849260
2000
her birinin üstünde değişik bir argümanı,
14:11
different sound file.
349
851260
2000
değişik bir ses dosyası var.
14:13
They said things like this.
350
853260
2000
Bunun gibi şeyler söylediler.
14:15
(Whistling)
351
855260
2000
(Islıklar)
14:17
Recorded Voice: Here's what you need to do.
352
857260
3000
Kaydedilmiş ses: İşte yapmanız gereken şey:
14:20
Go down there and buy some of those health food bars,
353
860260
3000
Aşağı in, kuş yemi dediğiniz
14:23
the ones you call bird food,
354
863260
2000
o sağlıklı yiyeceklerden al,
14:25
and bring it here and scatter it around.
355
865260
2000
buraya getir ve etrafa saç.
14:27
There's a good person.
356
867260
3000
İşte iyi bir insan.
14:30
Natalie Jeremijenko: Okay. (Laugher)
357
870260
3000
Natalie Jeremijenko: Tamam. (Gülüşmeler)
14:33
So there was several of these.
358
873260
2000
Bunlardan birkaç tane vardı.
14:35
The birds were able to jump from one to the other.
359
875260
2000
Kuşlar birinden ötekine atlayabiliyorlardı.
14:37
These are just your average urban pigeon.
360
877260
3000
Bunlar yalnızca sıradan şehir güvercinleri.
14:40
And an early test
361
880260
2000
Aslında bir testti,
14:42
which argument elicited cooperative behavior
362
882260
2000
hangi konunun, işbirlikçi davranışı en çok tetiklediğini aydınlatmak için --
14:44
from the people below --
363
884260
3000
aşağıdaki insanlar,
14:47
about a hundred to one
364
887260
2000
yaklaşık bire yüz oranında
14:49
decided that this was the argument
365
889260
2000
üzerimizde en iyi işleyen argümanın
14:51
that worked best on us.
366
891260
2000
bu olduğuna karar verdiler.
14:53
Recorded Voice: Tick, tick, tick.
367
893260
3000
Kaydedilmiş Ses: Tik, tik, tik.
14:56
That's the sound of genetic mutations
368
896260
2000
Bu kuş gribinin
14:58
of the avian flu
369
898260
2000
insanlar için ölümcül bir virüs haline gelişindeki
15:00
becoming a deadly human flu.
370
900260
2000
genetik mutasyonların sesi.
15:02
Do you know what slows it down?
371
902260
2000
Bunu ne yavaşlatır biliyor musunuz?
15:04
Healthy sub-populations of birds,
372
904260
2000
Kuşların sağlıklı alt-nüfusları,
15:06
increasing biodiversity generally.
373
906260
3000
genellikle, artan bir biyolojik çeşitlilik.
15:09
It is in your interests that I'm healthy,
374
909260
3000
Benim sağlıklı, mutlu ve tok olmam
15:12
happy, well-fed.
375
912260
2000
senin çıkarına.
15:14
Hence, you could share some of your nutritional resources
376
914260
3000
Bu yüzden, hepsini tekelinize almak yerine,
15:17
instead of monopolizing them.
377
917260
2000
besin kaynaklarınızın bir kısmını benimle paylaşabilirsin.
15:19
That is, share your lunch.
378
919260
3000
Yani, öğle yemeğini paylaş.
15:22
(Laughter)
379
922260
2000
(Gülüşmeler)
15:24
NJ: It worked, and it's true.
380
924260
3000
NJ: İşe yaradı ve bu doğru.
15:27
The final project I'd like to show you
381
927260
2000
Size göstermek istediğim son proje ise
15:29
is a new interface for fish
382
929260
2000
balıklar için yeni bir arayüz
15:31
that has just been launched --
383
931260
2000
henüz başlatıldı --
15:33
it's actually officially launched next week --
384
933260
2000
aslında resmi olarak önümüzdeki hafta uygulamaya konacak --
15:35
with a wonderful commission from the Architectural League.
385
935260
2000
Mimarlar Cemiyeti'nden muhteşem bir kurul ile.
15:37
You may not have known that you need to communicate with fish,
386
937260
3000
Balıklarla iletişime geçmeniz gerektiğini bilmiyor olabilirsiniz,
15:40
but there is now a device for you to do so.
387
940260
2000
ama burada bunu yapabilmeniz için bir araç var.
15:42
It looks like this: buoys that float on the water,
388
942260
3000
Şuna benziyor: suyun üzerinde yüzen şamandıralar,
15:45
project three foot up, three foot down.
389
945260
2000
90 cm üstüne ve 90cm de altına uzanıyorlar.
15:47
When a fish swims underneath, a light goes on.
390
947260
3000
Eğer bir balık altından geçerse, bir ışık yanıyor.
15:50
This is what it looks like.
391
950260
2000
İşte buna benziyor.
15:57
So there's another function on here.
392
957260
3000
Bunun üzerinde bir başka fonksiyon daha var.
16:00
This top light is -- I'm sorry if I'm making you seasick --
393
960260
3000
Bu yukarıdaki ışık -- sizi denizin tutmasına sebep oluyorsam özür dilerim --
16:04
this top light is actually a water quality display
394
964260
2000
bu yukarıdaki ışık aslında bir su kalitesi göstergesi
16:06
that shifts from red, when the dissolved oxygen is low,
395
966260
3000
çözünmüş oksijen azsa kırmızıya dönüyor,
16:09
to a blue/green, when its dissolved oxygen is high.
396
969260
3000
çözünmüş oksijen fazlaysa mavi/yeşile dönüyor.
16:12
And then you can also text the fish.
397
972260
3000
Sonra, balığa mesaj da çekebilirsiniz.
16:15
So there's business cards down there
398
975260
2000
Aşağıda size iletişim bilgileri verecek
16:17
that'll give you contact details.
399
977260
2000
bir kartvizit bulunmakta.
16:19
And they text back.
400
979260
2000
Onlar da size mesaj atacaklar.
16:21
When the buoys get your text, they wink at you twice to say, we've got your message.
401
981260
3000
Şamandıralar sizin mesajınızı aldıklarında, size mesajınızı aldık dercesine iki defa göz kırpıyorlar.
16:24
But perhaps the most popular has been
402
984260
2000
Ama büyük olasılıkla en popüleri,
16:26
that we've got another array of these boys in the Bronx River,
403
986260
2000
bunlardan bir dizi de Bronx Nehri'nde var,
16:28
where the first beaver --
404
988260
2000
son 250 yıl içinde
16:30
crazy as he is --
405
990260
2000
New York'a yerleşen ve yuva inşa eden
16:32
to have moved in and built a lodge in New York
406
992260
2000
ilk kunduzun -- deli olacak ki --
16:34
in 250 years, hangs out.
407
994260
3000
takıldığı yer.
16:37
So updates from a beaver.
408
997260
2000
Kunduzdan en yeni haberler.
16:39
You can subscribe to updates from him. You can talk to him.
409
999260
3000
Ondan gelen güncellemelere abone olabilirsiniz. Onunla konuşabilirsiniz.
16:42
And what I like to think of
410
1002260
3000
Benim düşünmeyi en çok sevdiğim ise
16:45
is this is an interface
411
1005260
3000
bu arayüzün
16:48
that re-scripts how we interact with natural systems,
412
1008260
3000
bizim doğal sistemlerle nasıl etkileştiğimizi yeniden yazıyor olması,
16:51
specifically by changing who has information,
413
1011260
3000
özellikle de, kimin bilgiye sahip olduğunu,
16:54
where they have it,
414
1014260
2000
bu bilginin nerede olduğunu,
16:56
who can make sense of that information,
415
1016260
2000
böyle bir bilgiyi kimin yorumlayabileceğini
16:58
and what you can do about it.
416
1018260
2000
ve onun hakkında ne yapabileceğinizi değiştirerek.
17:00
In this case, instead of throwing chewing gum,
417
1020260
3000
Bu durumda, sakızı balıklara atmak yerine,
17:03
or Doritos or whatever you have in your pocket at the fish --
418
1023260
3000
ya da Doritos'u ya da cebinizde o anda ne varsa --
17:06
There's a body of water in Iceland that I've been dealing with
419
1026260
2000
Şu anda, uğraştığım İzlanda'da şehrin tam ortasında
17:08
that's in the middle of the city,
420
1028260
2000
bir su kütlesi var
17:10
and the largest pollution burden on it
421
1030260
2000
ve üzerindeki en büyük kirlilik yükü
17:12
is not the roadborne pollution,
422
1032260
2000
yol bazlı kirlilik değil,
17:14
it's actually white bread
423
1034260
2000
insanların kuşları ve balıkları beslemek için attıkları
17:16
from people feeding the fish and the birds.
424
1036260
2000
beyaz ekmek.
17:18
Instead of doing that actually, we've developed some fish sticks
425
1038260
2000
Bunu yapmak yerine, biz balıkları besleyebileceğiniz
17:20
that you can feed the fish.
426
1040260
3000
bazı balık çubukları geliştirdik.
17:23
They're delicious.
427
1043260
2000
Çok lezzetliler.
17:25
They're cross-species delicious that is,
428
1045260
3000
Türler-ötesi çok lezzetliler,
17:28
delicious for humans and non-humans.
429
1048260
2000
insanlar ve insan olmayan canlılar için lezzetliler.
17:30
But they also have a chelating agent in them.
430
1050260
2000
Ama aynı zamanda içlerinde "şelat ajanı" denen bir madde de var.
17:32
They're nutritionally appropriate,
431
1052260
2000
Besinsel olarak uygunlar,
17:34
not like Doritos.
432
1054260
2000
Doritos'un aksine.
17:36
And so every time
433
1056260
3000
Yani, hayvanlarla etkileşime geçme arzusu duyduğumuz
17:39
that desire to interact with the animals,
434
1059260
3000
her zaman,
17:42
which is at least as ubiquitous
435
1062260
4000
ki bununla en azından "Hayvanları beslemeyin!" tabelası kadar
17:46
as that sign: "Do not feed the animals."
436
1066260
2000
sık karşılaşılır.
17:48
And there's about three of them on every New York City park.
437
1068260
3000
New York Şehir parkında onlardan üç tane kadar var,
17:51
And Yellowstone National Park,
438
1071260
2000
ve Yellowstone Milli Parkı'nda
17:53
there's more "do not feed the animals" signs
439
1073260
2000
sizin beslemeyi isteyeceğiniz hayvanlardan daha fazla
17:55
than there are animals you might wish to feed.
440
1075260
3000
"hayvanları beslemeyin" tabelası var.
17:58
But in that action, that interaction,
441
1078260
3000
Fakat bu harekette, bu etkileşimi,
18:01
by re-scripting that,
442
1081260
2000
yeniden kurgulayarak,
18:03
by changing it into an opportunity
443
1083260
2000
balık popülasyonunu çoğaltmak amacıyla
18:05
to offer food that is nutritionally appropriate,
444
1085260
3000
bizzat tükettiğimiz
18:08
that could augment the nutritional resources
445
1088260
2000
doğal besin kaynaklarını arttıracak
18:10
that we ourselves have depleted
446
1090260
2000
uygun besin değerleri olan bir yiyecek önerip
18:12
for augmenting the fish population
447
1092260
2000
bunu bir fırsata dönüştürerek.
18:14
and also adding chelating agent,
448
1094260
2000
Ayrıca "şelat ajanı"nı da ekleyerek,
18:16
which, like any chelating agent that we use medicinally,
449
1096260
4000
ki bu, aynı tıbbi olarak kullanılan "şelat ajanı" gibi,
18:20
binds to the bioaccumulated heavy metals and PCBs
450
1100260
3000
belirli habitatta yaşayan balıklarda
18:23
that are in the fish
451
1103260
2000
biyolojik olarak birikmiş ağır metallere ve poliklorobifenillere
18:25
living in this particular habitat
452
1105260
3000
bağlanıyor
18:28
and allows them to pass it out as a harmless salt
453
1108260
2000
ve bu maddeleri reaktiflerle kompleks haline getirerek
18:30
where it's complexed by a reactive,
454
1110260
3000
zararsız tuzlara dönüştürüyor,
18:33
effectively removing it from bioavailability.
455
1113260
3000
böylece biyoyararlanımlarını etkili bir biçimde ortadan kaldırıyor.
18:36
But I wanted to say that interaction,
456
1116260
2000
Ama benim demek istediğim, bu etkileşim,
18:38
re-scripting that interaction,
457
1118260
2000
bu etkileşimin
18:40
into collective action, collective remediative action,
458
1120260
3000
toplu hareket, toplu iyileştirme hareketi, olarak yeniden kurgulanması,
18:43
very different from the approach
459
1123260
3000
poliklorobifenileri tarakladığımız
18:46
that's being used on the other side on the Hudson River,
460
1126260
3000
Poliklorlu bifenilleri dipden tarakladığımız
18:49
where we're dredging the PCBs --
461
1129260
3000
yaklaşımdan epey farklı --
18:52
after 30 years of legislative and legal struggle,
462
1132260
4000
30 yıl süren yasal ve yasamaya dayalı bir mücadeleden sonra
18:56
GE's paying for the dredging
463
1136260
2000
dünyadaki en büyük yatırım merkezlerinden GE
18:58
of the largest Superfund site in the world --
464
1138260
3000
taraklamayı finanse etmekte --
19:01
we're dredging it, and it'll probably get shipped off to Pennsylvania
465
1141260
3000
dibi taraklıyoruz ve kazılan, büyük ihtimalle
19:04
or the nearest Third World country,
466
1144260
2000
zehirli çamur yığını olmaya devam edeceği
19:06
where it will continue to be toxic sludge.
467
1146260
3000
Pensilvanya'ya ya da en yakın 3. Dünya Ülkesi'ne yollanacak.
19:10
Displacement is not the way to deal with environmental issues.
468
1150260
3000
Yer değiştirme çevresel sorunlarla başa çıkmak için bir yol değil.
19:14
And that's typically the paradigm
469
1154260
2000
Bu, bizim altında faaliyet gösterdiğimiz
19:16
under which we've operated.
470
1156260
2000
tipik paradigma.
19:18
By actually taking the opportunity
471
1158260
2000
Aslında, etkileşimlerimizi yeniden kurgulamak için
19:20
that new technologies,
472
1160260
2000
için yeni teknolojilerin,
19:22
new interactive technologies, present
473
1162260
2000
yeni interaktif teknolojilerin sunduğu fırsatları değerlendirerek,
19:24
to re-script our interactions,
474
1164260
2000
onları sadece izole,
19:26
to script them,
475
1166260
2000
bireyselleştirilmiş etkileşimler olarak değil de
19:28
not just as isolated, individuated interactions,
476
1168260
3000
bir işe yarayacak
19:31
but as collective aggregating actions
477
1171260
4000
toplu, bütünleşik hareketler
19:35
that can amount to something,
478
1175260
2000
olarak kurgulayarak,
19:37
we can really begin to address
479
1177260
2000
bazı önemli çevresel sorunlarımıza
19:39
some of our important environmental challenges.
480
1179260
2000
gerçekten değinmeye başlayabiliriz.
19:41
Thank you.
481
1181260
2000
Teşekkürler.
19:43
(Applause)
482
1183260
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7