The tragic myth of the Sun God's son - Iseult Gillespie

1,977,628 views ・ 2022-01-18

TED-Ed


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gizem Nur Denizer Gözden geçirme: Gözde Alpçetin
00:07
Every morning, Helios harnessed his winged horses,
0
7086
3796
Helios her sabah kanatlı atlarını koşturur,
00:10
unleashed his golden chariot, and set out across the sky.
1
10882
4963
altın arabasını salıverir ve gökyüzüne doğru yola çıkar.
00:16
As the Sun God transformed the rosy dawn into the golden blooms of day,
2
16387
6090
Güneş Tanrısı, pembe şafağı günün altın çiçeklerine dönüştürürken
00:22
he thought of those far below.
3
22477
2085
çok aşağıda olanları düşündü.
00:25
Years ago, he fell in love with a water nymph named Clymene.
4
25271
4713
Yıllar önce Clymene adlı bir su perisine aşık olmuştu.
00:30
Together, they had seven daughters and one son named Phaethon.
5
30234
4880
Yedi kızları ve Phaethon adında bir oğulları vardı.
00:35
But Helios had a wandering eye.
6
35615
2294
Ama Helios’un gözü dışardaydı.
00:38
Clymene eventually left him, taking their children with her
7
38367
3754
Clymene sonunda onu terk etti, çocuklarını yanına aldı
00:42
and marrying King Merops of Ethiopia.
8
42121
2753
ve Etiyopya Kralı Merops ile evlendi.
00:46
When Phaethon was little, Clymene told him tales of his divine father.
9
46209
5338
Phaethon küçükken Clymene ona kutsal babasının hikâyelerini anlatırdı.
00:52
As he grew into a young man,
10
52006
2002
Genç bir adama dönüşürken
00:54
he took a special pride in knowing he was the Sun God’s child.
11
54258
4588
Güneş Tanrısı’nın çocuğu olduğunu bilmekten özel bir gurur duyuyordu.
00:59
However, one day, Epaphus, Phaethon’s peer who was himself the son of Zeus,
12
59514
6840
Ancak bir gün, Phaethon’un akranı ve Zeus’un oğlu olan Epaphus,
01:06
sought to temper Phaethon’s arrogance,
13
66354
2836
Phaethon’un kibrini azaltmak istedi
01:09
taunting that Helios wasn’t his father after all.
14
69357
3670
ve nihayetinde Helios’un onun babası olmadığını söyleyerek alay etti.
01:13
With no absolute proof to the contrary, the possibility bore into Phaethon’s mind.
15
73277
6298
Aksine kesin bir kanıt olmadığından, bu olasılık Phaethon’un da aklına geldi.
01:19
He feared that his mother had lied.
16
79784
2294
Annesinin yalan söylemiş olmasından korkuyordu.
01:22
And who was he if not Helios’ son?
17
82495
2919
Helios’un oğlu değilse kimdi?
01:25
When Phaethon confronted Clymene,
18
85832
2460
Phaethon, Clymene ile yüzleştiğinde,
01:28
she insisted that his father was the powerful Sun God.
19
88292
3712
babasının güçlü Güneş Tanrısı olduğu konusunda ısrar etti.
01:32
Nevertheless, Phaethon was seized by doubt.
20
92421
3003
Yine de Phaethon şüpheye kapıldı.
01:35
So, Clymene sent him off to ask Helios directly.
21
95716
3712
Clymene bunu sorması için onu doğrudan Helios’a gönderdi.
01:39
Walking eastward, Phaethon entered the Sun God’s gleaming palace at last.
22
99971
5922
Doğuya doğru yürüyen Phaethon, Güneş Tanrısı’nın ışıltılı sarayına girdi.
01:46
Once his eyes adjusted to the brightness,
23
106018
2628
Gözleri parlaklığa alıştığında,
01:48
he saw Helios’ radiant smile and open arms.
24
108646
4630
Helios’un ışıltılı gülümsemesini ve açık kollarını gördü.
01:53
When Phaethon expressed his skepticism that Helios was truly his father,
25
113609
4838
Phaethon, Helios’un gerçekten babası olduğuna dair şüphesini dile getirdiğinde
01:58
the Sun God only beamed.
26
118447
2169
Güneş Tanrısı sadece ışık saçarak gülümsedi.
02:01
To dispel all doubt, he would grant Phaethon anything he wanted.
27
121033
4964
Tüm şüpheleri ortadan kaldırmak için Phaethon’a istediği her şeyi verecekti.
02:06
Basking in Helios’ glow,
28
126622
2336
Helios’un ışıltısının tadını çıkaran Phaethon,
02:08
Phaethon felt there was but one way to prove their connection to the world—
29
128958
4880
aralarındaki bağlantıyı dünyaya ve kendisine kanıtlamanın
02:13
and himself.
30
133838
1168
tek bir yolu olduğunu düşündü.
02:15
He needed to drive Helios’ chariot for a day.
31
135381
3462
Helios’un arabasını bir günlüğüne kullanması gerekiyordu.
02:19
The Sun God’s smile dimmed.
32
139218
2419
Güneş Tanrısı’nın gülümsemesi soldu.
02:21
In his daily journey,
33
141846
1626
Günlük yolculuğunda,
02:23
he steered his fire-breathing horses through space at top speeds.
34
143472
5589
ateş soluyan atlarını uzayda en yüksek hızlarda yönlendirirdi.
02:29
The task required masterful control
35
149478
2461
Bu görev, arabanın sağlamlığını felaketten ayıran ince bir çizgiyle
02:31
to ensure that the chariot raced along its precise celestial trajectory,
36
151939
5047
hassas göksel yörüngesi boyunca koşmasını sağlamak için
02:37
with a thin margin separating stability from catastrophe.
37
157403
4254
ustaca bir kontrol gerektiriyordu.
02:41
Even Zeus wasn’t confident in driving his chariot.
38
161991
3670
Zeus bile arabasını sürmek için kendine güvenmiyordu.
02:46
Helios begged his son to reconsider,
39
166120
2503
Helios, oğluna yeniden düşünmesi için yalvardı
02:48
but Phaethon was steadfast, so the god prepared him for the journey.
40
168706
5214
ama Phaethon kararlıydı
bu yüzden Tanrı onu yolculuk için hazırladı.
02:54
With a crack of the reins, he was off.
41
174670
3295
Dizginleri kırarak uzaklaştı.
02:58
In flight, Phaethon’s mortal insecurities fell away.
42
178424
4671
Uçuş sırasında Phaethon’un fani güvensizlikleri ortadan kalktı.
03:03
But soon, the reins slackened in his hands.
43
183638
3628
Ama çok geçmeden dizginler elinde gevşedi.
03:07
Unaccustomed to the feathery weight of a mortal,
44
187892
3587
Bir ölümlünün tüy gibi hafif ağırlığına alışık olmayan
03:11
the radiant horses climbed higher and higher.
45
191479
3336
ışıltılı atlar gittikçe daha yükseğe tırmandılar.
03:15
The chariot whirled past constellations,
46
195107
2962
Araba, takımyıldızların etrafında fırıl fırıl döndü;
03:18
narrowly missing the pincers of Scorpio and the arrow of Sagittarius.
47
198069
5672
Akrep’in kıskaçlarından ve Yay’ın okundan kıl payı kaçtı.
03:23
With the Sun so far away, the Earth darkened,
48
203908
4129
Güneş bu kadar uzaktayken Dünya karardı
03:28
and the seas began to crackle and freeze.
49
208037
3378
ve denizler çatırdamaya ve donmaya başladı.
03:31
Startled, Phaethon sharply pulled the reins.
50
211499
3712
Şaşıran Phaethon dizginleri sertçe çekti.
03:35
The horses lurched and the chariot plunged towards the Earth's surface.
51
215211
4671
Atlar sendeledi ve araba Dünya’nın yüzeyine doğru daldı.
03:39
Lakes boiled and forests burned as Phaethon struggled to pull the chariot up,
52
219882
5923
Phaethon savaş arabasını yukarı çekmek için çabaladıkça arkasında çöller bıraktı;
03:45
leaving deserts in his wake.
53
225805
2544
göller sıcaktan kaynadı, ormanlar yandı.
03:48
Back on Mount Olympus, the Gods were panicking.
54
228933
4004
Dönüp Olimpos Dağı’na baktığımızda, Tanrılar paniğe kapıldılar.
03:53
Zeus saw that Phaethon was destined for a crash that would set the Earth ablaze.
55
233104
6006
Zeus, Phaethon’un kaderinde Dünya’yı tutuşturacak bir çarpışma gördü.
03:59
So, he hurled one of his mighty thunderbolts at the boy.
56
239277
3837
Bu yüzden kudretli yıldırımlarından birini çocuğa fırlattı.
04:03
The horses tore away,
57
243656
2169
Atlar aceleyle kaçtı,
04:05
leaving Phaethon suspended in the heavens for just one moment,
58
245825
6131
Phaethon’u bir an için göklerde asılı bıraktı,
04:12
before he plummeted to the Earth, into the river Eridanus,
59
252081
5005
Dünya’ya, Eridanus nehrine düşmeden önce...
04:17
never to resurface.
60
257086
2085
Phaethon bir daha hiç su yüzeyine çıkmadı.
04:19
Phaethon’s sisters gathered on the riverbank to weep,
61
259630
3587
Phaethon’un kız kardeşleri ağlamak için nehir kıyısında toplandılar,
04:23
gradually metamorphosing into poplar trees that leaked precious amber into the water.
62
263509
6298
yavaş yavaş suya değerli kehribarı sızdıran kavak ağaçlarına dönüştüler.
04:30
Zeus repaired the Earth and created an everlasting memorial,
63
270433
4629
Zeus Dünya’yı onardı ve yıldızlara Phaethon’un suretini
04:35
strewing Phaethon’s likeness in the stars.
64
275062
3379
saçan sonsuz bir anıt yarattı.
04:39
Overcome by grief, Helios had hidden himself from the sky.
65
279108
5297
Üzüntüsünden etkilenen Helios, kendini gökten saklamıştı.
04:44
But he soon returned, and every day from then on,
66
284405
3462
Ama çok geçmeden geri döndü ve o günden sonra her gün
04:47
as he raced through the heavens, he greeted his son.
67
287867
3712
göklerde koştururken oğlunu selamladı.
04:52
The constellation, known as “Auriga,” or “the charioteer,”
68
292163
4880
“Auriga” ya da “Arabacı” olarak bilinen takımyıldızı,
04:57
stands as a reminder of a lost young man,
69
297251
3629
kayıp bir genç adamın ve onun kendisinden çok daha büyük güçleri
05:00
and his bid to harness powers far greater than himself.
70
300880
4337
hakimiyet altına alma arzusunun hatırasını temsil ediyor.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7