The Irish myth of the Giant's Causeway - Iseult Gillespie

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz

On the coast of Northern Ireland,

Kuzey İrlanda kıyılarında,

a vast plateau of basalt slabs and columns

bazalt plak ve sütunlarından oluşan ve okyanusa kadar uzanan,

called the Giant’s Causeway

Devler Kaldırımı adında

stretches into the ocean.

dev bir plato var.

The scientific explanation for this

Bunun bilimsel açıklaması,

is that it’s the result of molten lava contracting and fracturing

bir volkan patlaması sonucunda erimiş lavanın

as it cooled in the wake of a volcanic eruption.

soğurken tabakalar hâlinde bu şekli aldığı yönünde.

But an ancient Irish myth has a different accounting.

Ancak eski bir İrlanda efsanesinin değişik bir açıklaması var.

According to legend,

Efsaneye göre,

the giant Finn MacCool lived happily on the North Antrim coast

Dev Finn MacCool, Kuzey Antrim kıyısında karısı Oonagh'la birlikte

with his wife Oonagh.

mutlu bir şekilde yaşıyordu.

Their only disturbance came from the taunts and threats

Tek sıkıntıları, İskoçya denizinin karşısında yaşayan,

of the giant Benandonner,

kızıl adam da denilen

or the red man, who lived across the sea in Scotland.

dev Benandonner tarafından gelen tehdit ve tartışmalardı.

The two roared insults and hurled rocks at each other

Birbirlerine hakaret edip taşlar fırlatıyorlar,

in dramatic shows of strength.

adeta güç gösterisi yapıyorlardı.

Once, Finn tore up a great clump of land and heaved it at his rival,

Bir keresinde Finn yerden devasa bir tabaka koparıp rakibinin bölgesine attı,

but it fell short of reaching land.

ama tabaka karaya ulaşamadı.

Instead, the clump became the Isle of Man,

Büyük parça Man Adası oldu

and the crater left from the disturbed earth filled with water

ve koparılan yerdeki büyük krater suyla dolarak

to become Lough Neagh.

Lough Neagh gölü oldu.

The giants’ tough talk continued,

Devlerin kapışması devam ediyordu,

until one day Benandonner challenged Finn to a fight, face to face.

ta ki bir gün Benandonner, Finn'e yüz yüze meydan okuyana kadar.

And so the Irish giant tossed enough boulders into the sea

İrlandalı dev, denize çok sayıda kaya fırlatarak

to create a bridge of stepping stones to the Scottish coast.

İskoçya kıyısına köprü görevi görecek olan taşları yarattı.

Finn marched across in a fit of rage.

Finn öfkeyle hedefine doğru yürüdü.

When Scotland loomed before him,

İskoçya önüne çıktığında

he made out the figure of Benandonner from afar.

uzaktan Benandonner'i görebiliyordu.

Finn was a substantial size,

Finn çok büyüktü,

but at the sight of his colossal enemy thundering towards him,

ama rakibinin inanılmaz büyüklüğünün ona doğru hamle yapıyor olması

his courage faltered.

cesaretini kırdı.

With one look at Benandonner’s thick neck and crushing fists, Finn turned and ran.

Benandonner'in kalın boynu ve ürkütücü yumruklarını görünce kaçtı.

Back home, with Benandonner fast approaching,

Evine vardığında Benandonner hızla yaklaşıyordu.

Finn trembled as he described his enemy’s bulk to Oonagh.

Karısı Oonagh'a düşmanın büyüklüğünü anlatırken titriyordu.

They knew that if he faced Benandonner head on,

Benandonner'le kavgaya tutuşurlarsa

he’d be crushed.

ezilip yok olacağını biliyordu.

And so Oonagh hatched a cunning plan -

Oonagh çok zekice bir plan yaptı;

they needed to create an illusion of size,

bir hacim ilüzyonu yaratmaları gerekiyordu,

to suggest Finn was a mountain of a man whilst keeping him out of sight.

böylece Finn dağ gibi bir adam olarak görünecek ve orada olmayacaktı.

As Benandonner neared the end of the bridge,

Benandonner köprünün sonuna yaklaştığında

Oonagh stuffed her husband in a huge cradle.

Oonagh kocasını dev bir beşiğe koydu.

Disguised as an enormous baby,

Dev bir bebek görünümündeydi,

Finn lay quiet as Benandonnner pounded on the door.

Benandonner kapıya vardığında Finn sessizce orada kaldı.

The house shook as he stepped inside.

Adam içeri adımı attığında ev sallandı.

Oonagh told the enraged visitor that her husband wasn’t home,

Oonagh öfkeli misafire kocasının evde olmadığını söyledi

but welcomed him to sit and eat while he waited.

ama yine de oturup bir şeyler yemesini ve beklemesini teklif etti.

When Benandonner tore into the cakes placed before him,

Benandonner önüne konan kekleri parçalarcasına yerken

he cried out in pain

birden acıyla inledi,

for he’d shattered his teeth on the metal Oonagh had concealed inside.

Oonagh'ın kekin içine sakladığı metal dişlerini kırmıştı.

She told him that this was Finn’s favorite bread,

Kadın ona bunun Finn'in en sevdiği kek olduğunu söyledi,

sowing a seed of doubt in Benandonner’s mind

böylece kafasına şüphe tohumu ekerek

that he was any match for his rival.

Finn'e rakip olamayacağını düşündürdü.

When Finn let out a squawk,

Finn, bebek sesi çıkardığında

Benandonner’s attention was drawn to the gigantic baby in the corner.

Benandonner'in dikkati köşedeki bebeğe çevrildi.

So hefty was the infant swaddled under piles of blankets,

Battaniyelerin altındaki bebek öylesine büyüktü ki

Benandonner shuddered at the thought of what the father would look like.

Benandonner babasının ne kadar büyük olabileceğini düşündü.

He decided he’d rather not find out.

Öğrenmemeye karar verdi.

As he fled, Benandonner tore up the rocks connecting the shores,

Kaçarken kıyıları birleştiren kayaları parçaladı,

breaking up the causeway.

ve kaldırım oluştu.

What remains are two identical rock formations:

Birbirine tıpatıp benzeyen iki kaya oluşumu kaldı:

one on the North Antrim coast of Ireland

Biri, İrlanda'nın kıyısındaki North Antrim kıyısında

and one at Fingal’s Cave in Scotland, right across the sea.

ve denizin karşısında İskoçya'da Fingal Mağarası'nda.