The true story of 'true' - Gina Cooke

"Doğru"'nun doğru hikâyesi - Gina Cooke

446,146 views ・ 2013-12-16

TED-Ed


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Yunus ASIK Gözden geçirme: Mehmet Şeker
00:06
Everyone knows that stories
0
6723
1551
Hepimiz, kısa şiirlerden
00:08
are made up of words,
1
8274
1619
destanlara kadar
00:09
from short poems
2
9893
788
hikâyelerin kelimelerden
00:10
to epic novels.
3
10681
1314
oluştuğunu biliyoruz.
00:11
But did you know
4
11995
1082
Fakat, tek bir kelimenin
00:13
that a single word itself
5
13077
1775
kendi başına bir hikâyesinin
00:14
can tell an entire story?
6
14852
1806
olabileceğini biliyor muydunuz?
00:16
You see, just as we can look at a story's plot,
7
16658
2955
Bir hikâyenin planını, dekorunu
00:19
setting,
8
19613
885
ve karakterlerini
00:20
and characters,
9
20498
1132
görebileceğimiz gibi
00:21
we can also study the history
10
21630
1634
bir kelimenin de nasıl ortaya
00:23
of an individual word,
11
23264
1616
çıktığını ve kelimenin
00:24
where it developed,
12
24880
969
oluşmasına yardımcı
00:25
and the cultures and people
13
25849
1198
olan kültür ve insanları da
00:27
who helped shape it.
14
27047
1630
görebiliriz.
00:28
Looking into the story of a word
15
28677
1751
Bir kelimenin hikâyesini incelemek,
00:30
is like counting the rings of a tree.
16
30428
2215
bir ağacın halkalarını saymak gibidir.
00:32
Newer words, like Google
17
32643
1709
Google veya Cyborg gibi
00:34
or cyborg,
18
34352
1278
yeni kelimelerin
00:35
have shorter stories.
19
35630
1255
hikâyeleri daha kısadır.
00:36
But the older the word,
20
36885
1550
Fakat kelime ne kadar eskiyse,
00:38
the longer the story
21
38435
1467
hikâyesi de o kadar uzundur
00:39
and the more it stands to reveal to us
22
39902
2118
ve kelime sadece
00:42
not only about itself,
23
42020
1584
kendisini değil,
00:43
but about ourselves and our history.
24
43604
3036
bizi ve bizim tarihimizi de açıklar.
00:46
The oldest words in present-day English
25
46640
1692
Günümüz İngilizcesindeki en eski kelimeler,
00:48
are those that come from Old English,
26
48332
1992
modern dilimizin atası olan ve
00:50
the ancestor of our modern language
27
50324
2178
temelleri 1500 yıl önce atılan
00:52
whose first seeds were planted
28
52502
1389
eski İngilizce'den
00:53
about 1500 years ago.
29
53891
2326
gelmektedir.
00:56
Compared to languages like Greek or Chinese
30
56217
2498
Binlerce yıl önceye dayanan Yunanca veya Çince
00:58
that date back thousands of years,
31
58715
1997
gibi diller ile karşılaştırıldığında,
01:00
English is just a sapling in the lexical forest.
32
60712
3168
İngilizce, sözlük ormanında sadece bir fidandır.
01:03
But the stories of its words
33
63880
1752
Fakat kelimelerinin hikâyeleri
01:05
often start long before English itself took root.
34
65632
3666
İngilizce'nin kendisinden çok daha önce başlar.
01:09
One such word is the familiar word true,
35
69298
2994
Bu kelimelerden bir tanesi, "doğru,"
01:12
as in true stories.
36
72292
1972
doğru hikâyelerdeki gibi.
01:14
Let's take a look.
37
74264
1372
Kelimeye bir göz atalım.
01:16
True usually means factual, correct,
38
76220
2416
Doğru kelimesi genellikle gerçek, kusursuz
01:18
or faithful to reality.
39
78636
1767
veya gerçeğe sadık anlamındadır.
01:20
It can also mean exact,
40
80403
1709
Bu kelime ayrıca hatasız,
01:22
properly positioned,
41
82112
1160
düzgün konumlanmış,
01:23
upright,
42
83272
1000
dik veya düz
01:24
or straight.
43
84272
1064
anlamına da gelir.
01:25
A true friend is loyal,
44
85336
1946
Doğru bir arkadaş,
01:27
reliable,
45
87282
1132
sadık, güvenlilir,
01:28
faithful,
46
88414
688
vefalı
01:29
and steadfast.
47
89102
1596
ve sadakatli arkadaştır.
01:30
The word true is a simple word,
48
90698
2183
Doğru kelimesi basit bir kelimedir.
01:32
and we can add some affixes
49
92881
1491
Bazı ekler ile kelimenin
01:34
to grow its family tree
50
94372
1708
aile ağacını, daha doğru,
01:36
with words like truer,
51
96080
1331
en doğru,
01:37
truest,
52
97411
1157
doğrulukla,
01:38
truly,
53
98568
584
doğruluk ve
01:39
truth,
54
99152
753
01:39
and untruth.
55
99905
1330
doğru olmama
ile genişletebiliriz.
01:41
But if we go in the other direction
56
101235
1583
Fakat doğru kelimesinin
01:42
to look at the roots of true itself,
57
102818
2720
kendi köklerine bakacak olursak,
01:45
we find even more relatives
58
105538
1836
aile ağacında daha fazla
01:47
further up the family tree.
59
107374
2467
akraba buluruz.
01:49
The words trust,
60
109841
917
Güven,
01:50
bethroth,
61
110758
1087
nişanlanma,
01:51
and truce
62
111845
1090
ve ateşkes
01:52
all derive from the same source as true,
63
112935
3121
kelimeleri de doğru ile aynı kökten türemiştir
01:56
and these words all denote faithfulness
64
116056
2173
ve bu kelimelerin hepsi sadakat ve güven
01:58
or confidence.
65
118229
1564
anlamına gelir.
01:59
A thousand years ago,
66
119793
1382
Bin yıl önce,
02:01
the word true looked and sounded
67
121175
2372
doğru kelimesinin görünüşü ve sesi,
02:03
different than it does today.
68
123547
1922
bugünkünden daha farklıydı.
02:05
In several Old English dialects,
69
125469
1868
Birçok eski İngilizce lehçesinde
02:07
the word treow was a noun
70
127337
1904
''Treow'' kelimesi, iyi niyet veya güven,
02:09
that meant good faith or trust,
71
129241
2018
vaat veya söz
02:11
a pledge or a promise.
72
131259
2241
anlamına gelen bir isimdi.
02:13
But it also had another definition,
73
133500
2357
Bu kelimenin başka bir anlamı daha vardı,
02:15
tree,
74
135857
818
ağaç.
02:16
and that's no coincidence.
75
136675
1584
Bu bir rastlantı değil.
02:18
If we trace the roots back even farther,
76
138259
2473
Eğer kökleri geriye doğru biraz daha araştırırsak,
02:20
we find that both meanings
77
140732
1434
iki anlamında ortak bir kökten
02:22
derive from a common origin,
78
142166
2034
geldiğini görürüz.
02:24
where some of the earliest expressions
79
144200
1755
Doğruluk kavramının en eski
02:25
of the concept of truth
80
145955
1580
ifadelerinden bazıları,
02:27
were associated with the uprightness of an oak,
81
147535
3137
meşe ağacının dik konumu,
02:30
the steadiness of a silver birch,
82
150672
2361
kayın ağacının sabitliği ve
02:33
and the fidelity of an orchard baring fruit
83
153033
2249
her yıl meyve veren meyveliğin sadakati
02:35
year after year.
84
155282
1721
ile ilişkilendirilmiştir.
02:37
This may sound like a stretch at first,
85
157003
2249
Bu biraz abartı gibi görünse de ağaçlar
02:39
but trees are the oldest living organisms
86
159252
2007
bu gezegende yaşayan en eski
02:41
on this planet.
87
161259
1454
organizmalardır.
02:42
Some that would have been called treow long ago
88
162713
2626
Uzun zaman önce ''treow'' olarak adlandırılan ağaçların bazıları
02:45
still stand today.
89
165339
1835
bugün hâlâ ayakta.
02:47
The Fortingall Yew in Scotland
90
167174
1913
İskoçya'daki Fortingall Yew ağacı,
02:49
is more than 2,000 years old.
91
169087
1997
2000 yaşından daha büyüktür.
02:51
A Californian Bristlecone Pine
92
171084
1848
Bir Kaliforniya Bristlecone çamı,
02:52
is more than 5,000.
93
172932
1931
5000 yaşından daha büyüktür.
02:54
And Utah's Pando-quaking Aspen Grove
94
174863
2948
Utah'ın Pando kavak ağaçları,
02:57
has a single root system
95
177811
1306
80 bin yıllık tarihte
02:59
that dates back more than 80 millennia.
96
179117
3530
aynı kök hücre sistemine sahiptir.
03:02
Trees have also held a sacred place
97
182647
1665
Ağaçlar, tarih boyunca birçok kültürde
03:04
in many cultures throughout history.
98
184312
2111
kutsal bir yere sahip olmuştur.
03:06
The Celtic peoples
99
186423
1231
Britanya adalarınının ilk
03:07
who first inhabited the British Isles
100
187654
1677
sakinleri olan Keltler, ağaçlarda
03:09
believed that trees housed deities.
101
189331
2691
Tanrıların yaşadığına inanırlardı.
03:13
And, in fact, the ancient Druids take their name
102
193114
2882
Aslında antik Kelt rahipleri olan Druidler, adlarını
03:15
from the same ancient root as tree.
103
195996
2676
ağaç kelimesi ile aynı kökten alır.
03:18
Planting a tree is itself an act of faith
104
198672
2248
Ağaç dikmek, inancı ve kararlılığı
03:20
and commitment.
105
200920
1256
işaret eder.
03:22
Not only are trees upright and prototypically straight,
106
202176
3114
Ağaçlar sadece dik ve ilk örnek olarak düz değildir.
03:25
but they are actual, solid, and real,
107
205290
2665
Aynı zamanda doğru, sağlam ve gerçektir.
03:27
something you can see and touch.
108
207955
2144
Onları görebilir ve dokunabilirsiniz.
03:30
And they are as reliable and steadfast to us today
109
210099
2707
Ayrıca ağaçlar bin yıl önce olduğu gibi bugün de,
03:32
as they were a millennium ago,
110
212806
1981
güvenilir ve bize sadıktırlar.
03:34
nurturing us,
111
214787
745
Bizi beslerler,
03:35
sheltering us,
112
215532
824
barınak sağlarlar
03:36
and providing the pages of our books.
113
216356
2300
ve kitaplarımızın sayfalarını oluştururlar.
03:38
Philosophers and poets,
114
218656
1211
Filozoflar ve şairler gibi
03:39
people in search of the truth,
115
219867
1708
doğrunun peşindeki insanlar,
03:41
have often sought it in trees.
116
221575
2327
bunu genellikle ağaçlarda aramışlardır.
03:43
"What did the tree learn from the Earth
117
223902
1677
Pablo Neruda; ''Ağaç gökle konuşabilmek
03:45
to be able to talk with the sky?"
118
225579
1787
için yerden ne öğrendi?''
03:47
asked Pablo Neruda.
119
227366
1720
diye sormuştur.
03:49
"A tree falls the way it leans,"
120
229086
1698
Eski bir deyim; ''Ağaç eğildiği
03:50
says an old proverb.
121
230784
1598
yere düşer'' der.
03:52
Just as trees mark our landscapes
122
232382
1911
Ağaçların manzarayı güzelleştirdiği ve
03:54
and witness our histories,
123
234293
1454
tarihimize tanıklık ettiği gibi,
03:55
the stories of words landscape our language,
124
235747
3347
kelimeler de, hikâyeleri nesillerin üzerine yağan yağmurları
03:59
capturing the rains and sunshine of generations
125
239094
2873
ve doğan güneşi yakalayarak ve çok uzaklara
04:01
and sending roots and branches far and wide.
126
241967
3550
kök ve dallarını göndererek dilimizi güzelleştirir.
04:05
As there is a whole orchard in a single seed,
127
245517
2670
Tek bir tohumun içinde koca bir meyve bahçesi olduğu gibi
04:08
there is a whole story in a single word,
128
248187
2929
tek bir kelimenin içinde de bütün bir hikâye vardır
04:11
and that's the truth.
129
251116
1701
ve hakikat budur.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7