Why should you read “The God of Small Things” by Arundhati Roy? - Laura Wright

Çeviri: Nihal Aksakal Gözden geçirme: Saliha Karatepeli

“A few dozen hours can affect the outcome of whole lifetimes/

Birkaç saat, koca bir ömrün gidişatını etkileyebilir.

And that when they do, those few dozen hours,

Böyle olunca da o birkaç saat,

like the salvaged remains of a burned clock…

kömürleşmiş bir saatten arta kalan şeyler gibi

must be resurrected from the ruins and examined.”

yıkıntıların arasından kurtarılıp incelenmelidir.

This is the premise of Arundhati Roy’s 1997 novel "The God of Small Things."

Bu, Arundhati Roy’un 1997 tarihli "Küçük Şeylerin Tanrısı" romanının önermesidir.

Set in a town in Kerala, India called Ayemenem,

Hindistan'ın Kerala kentinde, Ayemenem adında bir kasabada geçen hikaye,

the story revolves around fraternal twins Rahel and Estha,

kuzeninin boğulduğu, annesinin yasak ilişkisinin ortaya çıktığı

who are separated for 23 years after the fateful few dozen hours

ve sevgilisinin öldürüldüğü, bahtsız geçen birkaç saatten sonra

in which their cousin drowns, their mother’s illicit affair is revealed,

23 yıl ayrı kalan çift yumurta ikizleri

and her lover is murdered.

Rahel ve Estha'yı konu alıyor.

While the book is set at the point of Rahel and Estha’s reunion,

Kitap, Rahel ve Estha’nın yeniden bir araya geldiği noktada kurulurken

the narrative takes place mostly in the past, reconstructing the details

anlatı çoğunlukla geçmişte yer almakta ve ayrılıklarına yol açan

around the tragic events that led to their separation.

trajik olayların etrafındaki detayları yeniden inşa etmektedir.

Roy’s rich language and masterful storytelling

Roy’un zengin dili ve usta öykü anlatımı sayesinde,

earned her the prestigious Booker prize for "The God of Small Things."

“Küçük Şeylerin Tanrısı” prestijli Booker ödülünü kazandı.

In the novel, she interrogates the culture of her native India,

Romanda, toplumsal gelenekler ve sömürge tarihini de dahil ederek

including its social mores and colonial history.

kendi Hindistan yerlisinin kültürünü sorguluyor.

One of her focuses is the caste system,

Odaklarından biri, insanları binlerce yıllık

a way of classifying people by hereditary social class

kalıtsal sosyal sınıflara göre sınıflandırmanın

that is thousands of years old.

bir yolu olan kast sistemidir.

By the mid-20th century,

20. yüzyılın ortalarına kadar,

the original four castes associated with specific occupations

belirli mesleklerle ilişkilendirilen orijinal dört kast,

had been divided into some 3000 sub-castes.

yaklaşık 3000 alt kasta bölünmüştü.

Though the caste system was Constitutionally abolished in 1950,

Kast sistemi 1950'de Anayasal olarak kaldırılmış olmasına rağmen,

it continued to shape social life in India,

Hindistan'da sosyal yaşamı şekillendirmeye devam etti

routinely marginalizing people of lower castes.

ve düşük kasttaki insanları hep ötekileştirdi.

In the novel, Rahel and Estha have a close relationship with Velutha,

Romanda Rahel ve Estha, ailelerinin turşu fabrikasında çalışan

a worker in their family’s pickle factory

ve “dokunulmaz” kastın bir üyesi olan

and member of the so-called “untouchable” caste.

Velutha ile yakın ilişki içerisindedir.

When Velutha and the twins’ mother, Ammu, embark on an affair,

Velutha ve ikizlerin annesi Ammu, bir ilişkiye başladığında,

they violate what Roy describes as the “love laws”

Roy'un farklı kastlar arasındaki samimiyeti yasaklayan

forbidding intimacy between different castes.

“aşk yasaları” olarak tanımladığı şeyleri ihlal ediyorlar.

Roy warns that the tragic consequences of their relationship

Roy, ilişkilerinin trajik sonuçlarının, “elbise askısı”,

“would lurk forever in ordinary things,” like “coat hangers,” “the tar on roads,”

“yollardaki katran” ve “kelimelerin yokluğu” gibi

“sıradan şeylerde sonsuza dek gizleneceği”, konusunda uyarıyor.

and “the absence of words.”

Roy’s writing makes constant use of these ordinary things,

Roy’un yazıları bu sıradan şeyleri sürekli kullanır

bringing lush detail to even the most tragic moments.

ve en trajik anlara bile harika bir ayrıntı katar.

The book opens at the funeral of the twins’ half-British cousin Sophie

Kitap, ikizlerin yarı İngiliz kuzeni Sophie'nin

after her drowning.

boğulduktan sonraki cenazesinde başlıyor.

As the family mourns, lilies curl and crisp in the hot church.

Aile yas tutarken zambaklar sıcak kilisede kıvrılır ve dalgalanır.

A baby bat crawls up a funeral sari.

Bir yavru yarasa, bir cenaze sarisine tırmanır.

Tears drip from a chin like raindrops from a roof.

Gözyaşları bir çatıdaki yağmur damlaları gibi çeneden damlar.

The novel forays into the past to explore the characters’ struggles

Roman, karakterlerin milletlerinin siyasi kargaşasının yanı sıra,

to operate in a world where they don’t quite fit,

uygun olmadıkları bir dünyada faaliyet gösterme mücadelelerini

alongside their nation’s political turmoil.

keşfetmek için geçmişe gidiyor.

Ammu struggles not to lash out at her beloved children

Ammu, komşularının boşandığı için onu yargıladığı ve küçümsediği,

when she feels particularly trapped in her parents’ small-town home,

ailesinin küçük kasabasının evinde mahsur kaldığını hissettiğinde

where neighbors judge and shun her for being divorced.

sevgili çocuklarına saldırmamaya çalışıyor.

Velutha, meanwhile, balances his affair with Ammu and friendship with the twins

Bu arada Velutha, Ammu ile ilişkisini ve ikizlerle arkadaşlığını,

not only with his employment to their family,

sadece aileleri için çalışmasıyla değil,

but also with his membership to a budding communist countermovement

aynı zamanda Indira Ghandi’nin “Yeşil Devrim”ine karşı tomurcuklanan

to Indira Ghandi’s “Green Revolution.”

komünist karşıtı harekete üyeliği sayesinde dengeledi.

In the 1960s, the misleadingly named “Green Revolution”

1960'larda yanıltıcı ismiyle “Yeşil Devrim”,

introduced chemical fertilizers and pesticides

Hindistan'ı nehir setleri, kimyasal gübreler

and the damming of rivers to India.

ve böcek ilaçları ile tanıştırdı.

While these policies produced high-yield crops that staved off famine,

Bu politikalar kıtlıktan uzaklaşan yüksek verimli mahsuller üretirken

they also forced people from lower castes off their land

aynı zamanda insanları topraklarının alçak kastlarına zorladı

and caused widespread environmental damage.

ve geniş çapta çevresel hasara neden oldu.

When the twins return to Ayemenem as adults,

İkizler Ayemenem'e yetişkin olarak döndüğünde

the consequences of the Green Revolution are all around them.

Yeşil Devrimin sonuçları her yerdeydi.

The river that was bursting with life in their childhood

Çocukluklarında hayatla dolu olan nehir,

greets them “with a ghastly skull’s smile, with holes where teeth had been,

onları “dişlerin olduğu deliklerde korkunç bir kafatasının gülümsemesi

and a limp hand raised from a hospital bed.”

ve hastane yatağından kaldırılan bir el ile” selamladı.

As Roy probes the depths of human experience,

Roy, insan deneyiminin derinliklerini araştırırken

she never loses sight of the way her characters are shaped

karakterlerinin zaman ve yaşadıkları yere göre

by the time and the place where they live.

şekillenmesini gözden kaçırmaz.

In the world of "The God of Small Things,"

“Küçük Şeylerin Tanrısı” dünyasında,

“Various kinds of despair competed for primacy…

“Öncelikli olarak çeşitli türlerde umutsuzluklar vardır...

personal despair could never be desperate enough...

kişisel umutsuzluk asla yeterince umutsuz olamazdı...

personal turmoil dropped by at the wayside shrine of the vast, violent, circling,

kişisel kargaşa; bir ulusun geniş, şiddetli, çevreleyen, deli eden,

driving, ridiculous, insane, unfeasible public turmoil of a nation.”

saçma ve imkansız toplumsal hengamesinin kenarındaki tapınağın yanına bırakıldı. ”