Virginia Postrel: The power of glamour

Virginia Postrel cazibeyi anlatıyor.

30,849 views ・ 2008-10-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Bengisu Kiraz Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:18
You might be wondering why I'm wearing sunglasses,
0
18330
2000
Neden güneş gözlüğü taktığımı merak ediyorsunuzdur,
00:20
and one answer to that is, because I'm here to talk about glamour.
1
20330
5000
Bunun tek cevabı cazibe hakkında konuşmak için burada olmam.
00:25
So, we all think we know what glamour is. Here it is.
2
25330
3000
Evet, hepimiz cazibenin ne anlama geldiğini bildiğimizi sanırız. İşte burada.
00:28
It's glamorous movie stars, like Marlene Dietrich.
3
28330
3000
Marlene Dietrich gibi çekici film yıldızlarının vücutlarında hayat bulur
00:31
And it comes in a male form, too --
4
31330
2000
Erkek formunda da kendini gösterir --
00:33
very glamorous.
5
33330
2000
çok çekici.
00:35
Not only can he shoot, drive, drink -- you know, he drinks wine,
6
35330
4000
Ateş edebilmesinin, araba kullanabilmesinin ve içmesinin yanı sıra -- bilirsiniz, şarap içer,
00:39
there actually is a little wine in there --
7
39330
2000
hatta orada biraz şarap da var --
00:41
and of course, always wears a tuxedo.
8
41330
3000
tabii ki her zaman smokin giyer.
00:44
But I think that glamour actually has a much broader meaning --
9
44330
4000
Ama bence cazibe kelimesi daha kapsamlı bir anlama sahip --
00:48
one that is true for the movie stars and the fictional characters,
10
48330
4000
film yıldızları ve hayali karakterler için geçerli olan,
00:52
but also comes in other forms.
11
52330
2000
ama aynı zamanda başka açıklamalara da sahip olan bir anlam.
00:54
A magazine?
12
54330
2000
Bir magazin dergisi?
00:56
Well, it's certainly not this one.
13
56330
2000
Pekala, kesinlikle bu değil.
00:58
This is the least glamorous magazine on the newsstand -- it's all about sex tips.
14
58330
3000
Bu gazete bayiinde en az cazibeye sahip olan dergi -- seks hakkıda ip uçlarıyla dolu.
01:01
Sex tips are not glamorous.
15
61330
2000
Seks hakkında verilen ipuçları pek de cazibeli sayılmaz.
01:03
And Drew Barrymore, for all her wonderful charm,
16
63330
3000
Ve Drew Barrymore da, sahip olduğu harikulade büyüye rağmen,
01:06
is not glamorous either.
17
66330
2000
cazibeli değil.
01:08
But there is a glamour of industry.
18
68330
2000
Ama endüstri cazibesi denen bir şey var.
01:10
This is Margaret Bourke-White's --
19
70330
2000
Bu Margaret Bourke-White'ın --
01:12
one of her pictures she did.
20
72330
2000
yaptığı resimlerden biri.
01:14
Fantastic, glamorous pictures
21
74330
3000
Fantastik, çelik fabrikalarının,
01:17
of steel mills and paper mills and all kinds of glamorous industrial places.
22
77330
4000
kağıt imalathanelerinin ve her türden göz alıcı endüstri merkezlerinin göz alıcı resimleri.
01:21
And there's the mythic glamour
23
81330
2000
Ve bir de büyük girişimcilerin işlerine küçük garajlarda
01:23
of the garage entrepreneur.
24
83330
2000
başladıklarını söyleyen efsanenin göz alıcılığı var.
01:25
This is the Hewlett-Packard garage.
25
85330
2000
Bu Hewlett-Packard garajı.
01:27
We know everyone who starts a business in a garage
26
87330
3000
Garajında bir işe başlayan herkesin
01:30
ends up founding Hewlett-Packard.
27
90330
3000
Hewlett-Packard'ı bulduğunu biliyoruz zaten.
01:33
There's the glamour of physics.
28
93330
2000
Fiziğin de cazibesi var.
01:35
What could be more glamorous than understanding the entire universe,
29
95330
2000
Tüm evreni ve büyük birleşmeyi anlamaktan
01:37
grand unification? And, by the way, it helps if you're Brian Greene --
30
97330
4000
daha ilgi çekici ne olabilir ki? Tabii bu arada Brian Greene'seniz işinize yarayabilir,
01:41
he has other kinds of glamour.
31
101330
2000
o da başka cazibe türlerine sahip.
01:43
And there is, of course, this glamour.
32
103330
2000
Ve, tabii ki, bu cazibe var.
01:45
This is very, very glamorous: the glamour of outer space --
33
105330
3000
Bu gerçekten ilgi çekici: uzayın cazibesi --
01:48
and not the alien-style glamour,
34
108330
3000
uzaylı hikayelerine ev sahipliği yapan türden değil,
01:51
but the nice, clean, early '60s version.
35
111330
3000
daha güzel ve net olan, 60'lı yılların başındaki versiyonu.
01:54
So what do we mean by glamour?
36
114330
2000
Peki, cazibe derken ne kastediyoruz?
01:56
Well, one thing you can do if you want to know what glamour means
37
116330
4000
Cazibenin ne anlama geldiğini anlamak istiyorsanız,
02:00
is you can look in the dictionary.
38
120330
2000
sözlük kullanmak yapabileceğiniz şeylerden biri.
02:02
And it actually helps a lot more if you look in a very old dictionary,
39
122330
3000
Ve aslında eski bir sözlük kullanırsanız daha çok yardımcı olacaktır.
02:05
in this case the 1913 dictionary.
40
125330
2000
Bu durumda 1913 basımlı bir sözlük işinizi görür.
02:07
Because for centuries, glamour had a very particular meaning,
41
127330
5000
Çünkü cazibe yüzyıllar boyunca çok belirli bir anlama sahipti,
02:12
and the word was actually used differently from the way we think of it.
42
132330
5000
ve bu kelime düşündüğümüz anlamından çok daha farklı şekillerde kullanıldı.
02:17
You had "a" glamour.
43
137330
2000
Cazibe somut bir şekilde sahip olunabilen bir şeydi.
02:19
It wasn't glamour as a quality -- you "cast a glamour."
44
139330
2000
Nitelik olan bir cazibe değildi bu. Cazibeyi bir hareket olarak sergilerdiniz.
02:21
Glamour was a literal magic spell.
45
141330
3000
Cazibe tam anlamıyla bir büyüydü.
02:24
Not a metaphorical one, the way we use it today,
46
144330
2000
Bugün kullandığımız mecazi anlamda değil,
02:26
but a literal magic spell associated with witches and gypsies
47
146330
4000
gerçek anlamıyla cadılar, çingeneler ve
02:30
and to some extent, Celtic magic.
48
150330
3000
kısmen de Kelt büyüsüyle ilişkilendirilen bir büyü.
02:33
And over the years, around the turn of the 20th century,
49
153330
3000
Yıllar geçtikçe, 19. yüzyıldan 20.yüzyıla geçiş sırasında,
02:36
it started to take on this other kind of deception --
50
156330
6000
diğer aldatmaca haline bürünmeye başladı.
02:42
this definition for any artificial interest in, or association with,
51
162330
5000
Bu tanımlama aldatıcı bir biçimde büyütülmüş veya abartılmış gözüken bir obje ile
02:47
an object through which it appears delusively magnified or glorified.
52
167330
5000
yüzeysel bir ilgi veya bağlantı anlamına gelir.
02:52
But still, glamour is an illusion.
53
172330
2000
Yine de cazibe bir illüzyondur.
02:54
Glamour is a magic spell.
54
174330
3000
Cazibe bir büyüdür.
02:57
And there's something dangerous about glamour
55
177330
2000
Ve genellikle tarih boyunca cazibe tehlikeli olmuştur.
02:59
throughout most of history. When the witches cast a magic spell
56
179330
4000
Cadılar size bir büyü yaptıklarında
03:03
on you, it was not in your self-interest --
57
183330
2000
bu sizin çıkarınız için değil,
03:05
it was to get you to act against your interest.
58
185330
2000
kendi isteğiniz dışında hareket etmenizi sağlamak için yapılırdı.
03:07
Well of course, in the 20th century,
59
187330
2000
Tabii 20. yüzyılda,
03:09
glamour came to have this different meaning associated with Hollywood.
60
189330
4000
cazibe Hollywood ile ilişkilendirilen bir anlam taşımaya başladı.
03:13
And this is Hedy Lamarr.
61
193330
2000
Ve bu da Hedy Lamarr.
03:15
Hedy Lamarr said, "Anyone can look glamorous,
62
195330
2000
Hedy Lamarr, "Herkes çekici olabilir,
03:17
all you have to do is sit there and look stupid." (Laughter)
63
197330
3000
tek yapmanız gereken orada öylece oturmak ve aptal gözükmek." demişti. (Gülüşmeler)
03:20
But in fact, with all due respect to Hedy --
64
200330
5000
Ama aslında, Hedy'ye saygısızlık etmek istemem ama --
03:25
about whom we'll hear more later -- there's a lot more to it.
65
205330
4000
- ki onun adını daha sonra sıklıkla duyacağız - ortada cazibe hakkında söylenecek daha fazla şey var.
03:29
There was a tremendous amount of technical achievement
66
209330
3000
Bu Hollywood cazibesinin yaratılmasıyla bağlantılı olarak
03:32
associated with creating this Hollywood glamour.
67
212330
2000
büyük ölçülü teknik başarılar elde edildi.
03:34
There were scores of retouchers and lighting experts and make-up experts.
68
214330
4000
Yüzlerce rötuş görevlisi, ışıklandırma ve makyaj uzmanları vardı.
03:38
You can go to the museum of Hollywood history in Hollywood
69
218330
3000
Hollywood'daki Hollywood Tarih Müzesi'ne gidebilir ve
03:41
and see Max Factor's special rooms that he painted different colors
70
221330
3000
Max Factor'ün makyaj yapacağı yıldızın cildine bağlı olarak
03:44
depending on the complexion of the star he was going to make up.
71
224330
4000
farklı renklerde boyadığı özel odaları görebilirsiniz.
03:48
So you've got this highly stylized portrait of something
72
228330
3000
Yani tamamen bu dünyadan olmayan bir şeyin,
03:51
that was not entirely of this earth -- it was a portrait of a star.
73
231330
3000
bir hayli stilize edilmiş portresine sahip olursunuz. -- Bu da bir film yıldızının portresi olurdu.
03:54
And actually, we see glamorized photos of stars all the time --
74
234330
4000
Ve aslında yıldızların göz alıcı hale getirilmiş fotoğraflarını sürekli görüyoruz --
03:58
they call them false color.
75
238330
2000
buna sahte renk deniliyor.
04:00
Glamour is a form of falsification,
76
240330
4000
Cazibe bir sahtecilik şeklidir,
04:04
but falsification to achieve a particular purpose.
77
244330
3000
ama bu sahtecilik belirli bir amaca ulaşmaya yönelik çalışır.
04:07
It may be to illuminate the star; it may be to sell a film.
78
247330
4000
Bu amaç bir yıldızı aydınlatmak veya bir filmi satmak olabilir.
04:11
And it involves a great deal of technique.
79
251330
2000
Ve büyük miktarda teknik gerektirir.
04:13
It's not -- glamour is not something --
80
253330
2000
Yoktur -- cazibe varolan bir şey değildir --
04:15
you don't wake up in the morning glamorous. I don't care who you are.
81
255330
3000
Sabah çekici bir şekilde uyanmazsınız. Kim olduğunuz umrumda bile değil.
04:18
Even Nicole Kidman doesn't wake up in the morning glamorous.
82
258330
3000
Nicole Kidman bile sabah uyandığında çekici değildir.
04:21
There is a process of "idealization, glorification and dramatization,"
83
261330
4000
Ortada "idealleştirme, yüceltme ve dramatize etme" süreci vardır,
04:25
and it's not just the case for people.
84
265330
2000
ve bu sadece insanlar için geçerli değildir.
04:27
Glamour doesn't have to be people.
85
267330
2000
Cazibe insanları nitelemek zorunda değildir.
04:29
Architectural photography --
86
269330
2000
Mimari fotoğrafçılık --
04:31
Julius Schulman, who has talked about transfiguration,
87
271330
3000
başkalaşım hakkında konuşmuş olan Julius Schulman
04:34
took this fabulous, famous picture of the Kauffman House.
88
274330
3000
Kauffman House’un bu enfes ve ünlü fotoğrafını çekti.
04:37
Architectural photography is extremely glamorous.
89
277330
3000
Mimari fotoğrafçılık fazlasıyla ilgi çekici.
04:40
It puts you into this special, special world.
90
280330
4000
Sizi özel mi özel bir dünyaya sürüklüyor.
04:44
This is Alex Ross's comic book art,
91
284330
3000
Bu Alex Ross’un son derece
04:47
which appears to be extremely realistic,
92
287330
2000
gerçekçi gözüken karikatür kitabı.
04:49
as part of his style is he gives you a kind of realism in his comic art.
93
289330
5000
Tarzının bir parçası olarak karikatür kitabında size kısmi bir gerçeklik sunuyor.
04:54
Except that light doesn't work this way in the real world.
94
294330
3000
Tabii o ışık normal dünyada bu şekilde parlamıyor.
04:57
When you stack people in rows,
95
297330
2000
İnsanları sıraya dizdiğinizde,
04:59
the ones in the background look smaller than the ones in the foreground --
96
299330
3000
öndekiler arkadakilerden daha küçük gözükürler --
05:02
but not in the world of glamour.
97
302330
3000
ama cazibe dünyasında bu böyle değildir.
05:05
What glamour is all about -- I took this from a blurb
98
305330
3000
Cazibenin tam anlamı -- Cazibenin geri döndüğünü söyleyen
05:08
in the table of contents of New York magazine,
99
308330
3000
bu tanıtıcı yazıyı New York dergisinin
05:11
which was telling us that glamour is back --
100
311330
2000
içindekiler bölümünden aldım. --
05:13
glamour is all about transcending the everyday.
101
313330
3000
Cazibenin tam anlamı gündelik dünyayı aşabilmektir.
05:16
And I think that that's starting to get at what the core
102
316330
3000
Ve bunun da cazibenin tüm anlamlarını birleştiren
05:19
that combines all sorts of glamour is.
103
319330
3000
çekirdeğe erişmeye başladığını düşünüyorum.
05:22
This is Filippino Lippi's 1543 portrait of Saint Apollonia.
104
322330
5000
Bu Filippino Lippi’nin 1543 yılında yaptığı Saint Apollonia portresi.
05:27
And I don't know who she is either,
105
327330
2000
Kadının kim olduğunu bilmiyorum,
05:29
but this is the [16th] century equivalent of a supermodel.
106
329330
3000
ama bu süpermodel tanımının 16.yüzyılda vücut bulmuş hali.
05:32
It's a very glamorous portrait.
107
332330
2000
Gerçekten ilgi çekici bir portre bu.
05:34
Why is it glamorous?
108
334330
2000
Peki neden ilgi çekici?
05:36
It's glamorous, first, because she is beautiful --
109
336330
2000
İlgi çekici çünkü, öncelikle, kadın çok güzel --
05:38
but that does not make you glamorous,
110
338330
2000
ama bu sizi çekici değil,
05:40
that only makes you beautiful.
111
340330
2000
sadece güzel yapar.
05:42
She is graceful, she is mysterious and she is transcendent,
112
342330
5000
O aynı zamanda zarif, gizemli, yüce,
05:47
and those are the central qualities of glamour.
113
347330
2000
ve bunlar da cazibenin temel nitelikleri.
05:49
You don't see her eyes; they're looking downward.
114
349330
4000
Gözlerini göremiyorsunuz; aşağı doğru bakıyorlar.
05:53
She's not looking away from you exactly,
115
353330
2000
Bakışlarını tam olarak sizden kaçırmıyor,
05:55
but you have to mentally imagine her world.
116
355330
4000
ama onun dünyasını zihinsel olarak hayal etmek zorundasınız.
05:59
She's encouraging you to contemplate this higher world
117
359330
4000
Sizi, ait oldugu ve ölümünün demir enstrümanlarını azap içinde tutarken
06:03
to which she belongs, where she can be completely tranquil
118
363330
3000
tamamen huzurlu hissettigi o ileri dünya hakkında
06:06
while holding the iron instruments of her death by torture.
119
366330
4000
kafa yormak için cesaretlendiriyor.
06:10
Mel Gibson's "Passion Of The Christ" -- not glamorous.
120
370330
3000
Bu Mel Gibson'ın "Passion of the Christ"ı -- ilgi çekici değil.
06:13
That's glamour:
121
373330
2000
İşte cazibe bu:
06:15
that's Michelangelo's "Pieta," where Mary is the same age as Jesus
122
375330
3000
Mary’nin İsa ile aynı yaşta oldugu
06:18
and they're both awfully happy and pleasant.
123
378330
3000
ve ikisininde müthiş derecede mutlu ve memnun gözüktüğü Michelangelo’nun “Pieta,”sı.
06:21
Glamour invites us to live in a different world.
124
381330
3000
Cazibe bizi farklı bir dünyada yaşamaya davet eder.
06:24
It has to simultaneously be mysterious, a little bit distant --
125
384330
4000
Aynı zamanda gizemli olmak zorundadır, biraz uzak --
06:28
that's why, often in these glamour shots,
126
388330
2000
bu yüzden cazibe temalı fotoğraf çekimlerinde,
06:30
the person is not looking at the audience,
127
390330
2000
modelin gözü izleyici üzerinde değildir,
06:32
it's why sunglasses are glamorous --
128
392330
3000
güneş gözlükleri bu yüzden cazibelidir --
06:35
but also not so far above us that we can't identify with the person.
129
395330
4000
fakat ayrıca bizden çok da yüksekte değildir böylece modelle kendimizi özdeşleştirebiliriz.
06:39
In some sense, there has to be something like us.
130
399330
4000
Bir anlamda, orada bizden biri olmak zorundadır.
06:43
So as I say, in religious art, you know, God is not glamorous.
131
403330
3000
Yani dediğim gibi dini sanatta Tanrı cazibeli değildir.
06:46
God cannot be glamorous because God is omnipotent,
132
406330
3000
Tanrı cazibeli olamaz çünkü o her şeye gücü yeten,
06:49
omniscient -- too far above us.
133
409330
2000
ve her şeyi bilen güçtür. -- Bizden çok yüksektedir.
06:51
And yet you will see in religious art, saints or the Virgin Mary
134
411330
3000
Ama yine de dini sanatta azizlerin veya Bakire Meryem’in
06:54
will often be portrayed -- not always -- in glamorous forms.
135
414330
3000
genellikle – her zaman değil – cazibeli şekillerde portrelendiğini görürsünüz.
06:57
As I said earlier, glamour does not have to be about people,
136
417330
4000
Daha once de belirttiğim gibi, cazibe insanlar hakkında olmak zorunda değildir,
07:01
but it has to have this transcendent quality.
137
421330
3000
ama yüce bir nitelikte olmak zorundadır.
07:04
What is it about Superman?
138
424330
2000
Superman’in ilgi çekici yanı nedir?
07:06
Aside from Alex Ross's style, which is very glamorous,
139
426330
2000
Alex Ross’un cazibeli stili dışında,
07:08
one thing about Superman is he makes you believe that a man can fly.
140
428330
4000
Superman ile ilgili çekici olan şey size bir insanın uçabileceğine inandırmasıdır.
07:12
Glamour is all about transcending this world
141
432330
3000
Cazibe tamamen dünyevi sınırları aşmak ve
07:15
and getting to an idealized, perfect place.
142
435330
4000
dünyayı daha ideal ve mükemmel bir hale getirmektir.
07:19
And this is one reason that modes of transportation
143
439330
4000
Bu da ulaşım şekillerinin
07:23
tend to be extremely glamorous.
144
443330
2000
son derece ilgi çekici olmasının bir nedenidir.
07:25
The less experience we have with them,
145
445330
2000
Onlar hakkında ne kadar az tecrübeye sahip olursanız,
07:27
the more glamorous they are.
146
447330
2000
o kadar ilgi çekici bir hal alırlar.
07:29
So you can do a glamorized picture of a car,
147
449330
3000
Bir arabayı göz alıcı bir şekilde resmedebilirsiniz,
07:32
but you can't do a glamorized picture of traffic.
148
452330
2000
ama aynı şeyi trafik için yapamazsınız.
07:34
You can do a glamorized picture of an airplane, but not the inside.
149
454330
4000
Bir uçağı gözalıcı şekilde resmedebilirsiniz ama içini resmederken aynı göz alıcılığı yakalayamazsınız.
07:38
The notion is that it's going to transport you,
150
458330
2000
Buradaki ana fikir aracın size taşıyacağıdır,
07:40
and the story is not about, you know, the guy in front of you in the airplane,
151
460330
4000
ve hikaye uçakta önünüzde oturan,
07:44
who has this nasty little kid, or the big cough.
152
464330
4000
yaramaz çocuk sahibi olan veya öksürük krizlerine tutunan adamla ilgili değildir.
07:48
The story is about where you're arriving,
153
468330
2000
Hikaye nereye gittiğiniz,
07:50
or thinking about where you're arriving.
154
470330
2000
veya nereye gitmeyi hayal ettiğinizle alakalıdır.
07:52
And this sense of being transported
155
472330
2000
Ve bir yerden bir yere taşınıyor olma algısı
07:54
is one reason that we have glamour styling.
156
474330
4000
ilgi çekici endüstriyel tasarımlar yapılmasının bir sebebidir.
07:58
This sort of streamlining styling is not just glamorous
157
478330
4000
Bu türde modernize edilmiş tasarımlar
08:02
because we associate it with movies of that period, but because,
158
482330
4000
yalnızca kullanıldıkları dönemde çekilen filmlerle bağdaştırdğımız için değil,
08:06
in it's streamlining, it transports us from the everyday.
159
486330
3000
modernize edilmiş halinde bizi her gün taşıyor olması sayesinde ilgi çekicidir.
08:09
The same thing -- arches are very glamorous.
160
489330
3000
Aynı şekilde – kemerler son derece ilgi çekicidir.
08:12
Arches with stained glass -- even more glamorous.
161
492330
3000
Lekelenmiş camlı kemerler ise daha da ilgi çekicidir.
08:15
Staircases that curve away from you are glamorous.
162
495330
3000
Dairesel merdivenler ilgi çekicidir.
08:18
I happen to find that particular staircase picture very glamorous
163
498330
3000
O türde bir merdiven fotoğrafını çok ilgi çekici buluyorum
08:21
because, to me, it captures the whole promise
164
501330
2000
çünkü, benim gözümde, akademik düşünce hayatının tüm sözünü yakalıyorlar.
08:23
of the academic contemplative life --
165
503330
3000
tüm sözünü yakalıyorlar. --
08:26
but maybe that's because I went to Princeton.
166
506330
2000
Ama bu belki Princeton Üniversitesi’nde okuduğum içindir.
08:28
Anyway, skylines are super glamorous,
167
508330
3000
Her neyse, ufuk çizgileri ilgi çekicidir,
08:31
city streets -- not so glamorous.
168
511330
2000
şehir sokakları ise pek değil.
08:33
You know, when you get, actually to this town it has reality.
169
513330
3000
Bu şehre ulaştığınızda gerçekliğini görürsünüz.
08:36
The horizon, the open road, is very, very glamorous.
170
516330
4000
Ufuk, uçsuz bucaksız yol son derece ilgi çekicidir.
08:40
There are few things more glamorous than the horizon --
171
520330
3000
Ufuktan daha ilgi çekici olan çok az sey vardır --
08:43
except, possibly, multiple horizons.
172
523330
4000
tabii birkaç tane ufuk dışında.
08:47
Of course, here you don't feel the cold, or the heat --
173
527330
5000
Tabii ki burada soğuğu veya sıcağı hissetmezsiniz --
08:52
you just see the possibilities.
174
532330
2000
yalnızca olasılıkları görürsünüz.
08:54
In order to pull glamour off, you need this Renaissance quality
175
534330
4000
Çekiciliği ortaya çıkartmak için, Rönesans tarzı
08:58
of sprezzatura, which is a term coined by Castiglione
176
538330
4000
sprezzatura’ya (soğukkanlılık) ihtiyaç duyarsınız. Sprezzatura terimini Castiglione türetmiş
09:03
in his book, "The Book Of The Courtier."
177
543330
2000
ve kitabı “The Book Of The Courtier” da kullanmıştır.
09:05
There's the not-glamorous version of what it looks like today,
178
545330
3000
Birkaç yüzyıl sonra bugün,
09:08
after a few centuries.
179
548330
2000
pek de ilgi çekici olmayan bir hali var.
09:10
And sprezzatura is the art that conceals art.
180
550330
4000
Sprezzatura sanatı gizleyen sanattır.
09:14
It makes things look effortless.
181
554330
2000
Her şeyin yapılırken çaba harcanmamış gibi gözükmesine yol açar.
09:16
You don't think about how Nicole Kidman is maneuvering that dress --
182
556330
4000
Nicole Kidman’ın o elbiseyi nasıl taşıyor olduğunu düşünmezsiniz --
09:20
she just looks completely natural.
183
560330
2000
çünkü o tamamen doğal gözükür.
09:22
And I remember reading, after the Lara Croft movies,
184
562330
3000
Ve Lara Croft filmlerinden sonra,
09:25
how Angelina Jolie would go home completely black and blue.
185
565330
4000
Angelina Jolie’nin eve tamamen morluklara bürünmüş halde gittiğini okumuştum.
09:29
Of course, they covered that with make-up,
186
569330
2000
Tabii ki morluklar makyajla kapatmışlardır,
09:31
because Lara Croft did all those same stunts --
187
571330
2000
çünkü Lara Croft tüm o akrobatik uçuşları yapar --
09:33
but she doesn't get black and blue, because she has sprezzatura.
188
573330
4000
ama morarmaz çünkü sprezzatura sahibidir.
09:37
"To conceal all art and make whatever is done or said appear to be without effort":
189
577330
5000
“Tüm sanatı gizlemek ve yapılan veya söylenen şeyi çabasız bir şekilde gerçekleşmiş gibi göstermek.”
09:42
And this is one of the critical aspects of glamour.
190
582330
3000
Ve bu da cazibenin kritik bir yönü.
09:45
Glamour is about editing.
191
585330
2000
Cazibe biçimlendirmedir.
09:47
How do you create the sense of transcendence,
192
587330
2000
Üstünlük ve kusursuz bir dünyayı uyandırma algısını
09:49
the sense of evoking a perfect world?
193
589330
3000
nasıl yaratırsınız?
09:52
The sense of, you know, life could be better, I could join this --
194
592330
4000
Bilirsiniz, yaşam daha iyi olabilir algısı, buna katılabilirim --
09:56
I could be a perfect person, I could join this perfect world.
195
596330
2000
Kusursuz bir insan olabilirim, mükemmel bir hayatım olabilir.
09:58
We don't tell you all the grubby details.
196
598330
3000
Tabii biz size işin kötü tarafındaki detaylardan bahsetmeyiz.
10:01
Now, this was kindly lent to me by Jeff Bezos, from last year.
197
601330
4000
Bu bana Jeff Bezos tarafından geçen yıl ödünç verildi.
10:05
This is underneath Jeff's desk.
198
605330
2000
Bu Jeff’in masasının altı.
10:07
This is what the real world of computers,
199
607330
3000
Bilgisayarların, lambaların, her çeşit elektronik araç gereçlerin
10:10
lamps, electrical appliances of all kinds, looks like.
200
610330
4000
gerçek dünyası işte böyle gözüküyor.
10:14
But if you look in a catalog --
201
614330
2000
Ama bir kataloga bakarsanız --
10:16
particularly a catalog of modern, beautiful objects for your home --
202
616330
3000
özellikle modern, eviniz için güzel objeler için hazırlanmış bir katalog –
10:19
it looks like this.
203
619330
2000
böyle gözükür.
10:21
There are no cords.
204
621330
2000
Kablolardan eser yok.
10:23
Look next time you get these catalogs in your mail --
205
623330
3000
Bir sonraki sefere bu kataloglar postanıza geldiğinde
10:26
you can usually figure out where they hid the cord.
206
626330
3000
neden kabloları sakladıklarını anlayabilirsiniz.
10:29
But there's always this illusion that if you buy this lamp,
207
629330
3000
Ama eğer bu lambayı alırsanız kablosuz bir dünyada
10:32
you will live in a world without cords. (Laughter)
208
632330
3000
yaşayacağınız yanılsaması her zaman vardır. (Gülüşmeler)
10:35
And the same thing is true of, if you buy this laptop
209
635330
3000
aynı şey laptop veya bilgisayar aldığınızda da geçerlidir.
10:38
or you buy this computer -- and even in these wireless eras,
210
638330
3000
bilgisayar aldığınızda da geçerlidir. -- Kablosuz zamanlarda bile,
10:41
you don't get to live in the world without cords.
211
641330
2000
kablosuz bir dünyada yaşayamazsınız.
10:43
You have to have mystery and you have to have grace.
212
643330
4000
Gizem ve inceliğe sahip olmak zorundasınız.
10:47
And there she is -- Grace.
213
647330
2000
Ve işte burada – Grace.
10:49
This is the most glamorous picture, I think, ever.
214
649330
2000
Bu sanırım tarihteki en çekici fotoğraf.
10:51
Part of the thing is that, in "Rear Window,"
215
651330
3000
“Rear Window”daki soru,
10:54
the question is, is she too glamorous to live in his world?
216
654330
3000
Grace bu dünyadan olamayacak kadar çekici biri mi?
10:57
And the answer is no, but of course it's really just a movie.
217
657330
3000
Ve cevap hayır, ama tabii ki bu sadece bir film.
11:00
Here's Hedy Lamarr again.
218
660330
2000
İşte tekrar Hedy Lamarr.
11:02
And, you know, this kind of head covering is extremely glamorous
219
662330
3000
Ve bilirsiniz başı bu şekilde kapatmak son derece cazibelidir
11:05
because, like sunglasses, it conceals and reveals at the same time.
220
665330
4000
güneş gözlükleri gibi, gizleme ve ortaya çıkarma işini aynı anda yapıyor.
11:09
Translucence is glamorous --
221
669330
2000
Yarısaydamlık cazibelidir --
11:11
that's why all these people wear pearls.
222
671330
2000
tüm bu insanların inci takmasının sebebi budur.
11:13
It's why barware is glamorous. Glamour is translucent --
223
673330
4000
Barlarda kullanılan araç gereçler bu yüzden ilgi çekicidir. Cazice yarısaydamdır --
11:17
not transparent, not opaque.
224
677330
2000
transparan veya opak değildir.
11:19
It invites us into the world
225
679330
2000
Bizi dünyasına davet eder
11:21
but it doesn't give us a completely clear picture.
226
681330
4000
eder ama tamamen net bir resim göstermez.
11:25
And I think if Grace Kelly is the most glamorous person,
227
685330
3000
Ve bence eğer Grace Kelly en çekici insansa,
11:28
maybe a spiral staircase with glass block may be the most glamorous interior shot,
228
688330
6000
camla kaplanmış dairesel bir merdiven de en çekici iç mimari tasarımdır,
11:34
because a spiral staircase is incredibly glamorous.
229
694330
3000
çünkü dairesel merdiven son derece ilgi çekidir.
11:37
It has that sense of going up and away,
230
697330
4000
Yukarı ve uzağa gitme hissi verir,
11:41
and yet you never think about how you would really trip
231
701330
3000
ama yine de aşağı inecek olsanız
11:44
if you were -- particularly going down.
232
704330
2000
nasıl ineceğiniz konusunda bir fikriniz olmaz.
11:46
And of course glass block has that sense of translucence.
233
706330
3000
Ve tabii ki cam kaplama yarı saydamlık algısına sahiptir.
11:49
So, this session's supposed to be about pure pleasure
234
709330
4000
Yani, bu seansın saf zevk üzerine olması gerekiyordu
11:53
but glamour's really partly about meaning.
235
713330
3000
ama cazibe kısmen anlamla ilgili.
11:56
All individuals and all cultures have ideals
236
716330
3000
Tüm bireyler ve tüm kültürler
11:59
that cannot possibly be realized in reality.
237
719330
4000
gerçeklikte gerçekleştirilemeyecek ideallere sahiptir.
12:03
They have contradictions,
238
723330
2000
Karşıtlıklara sahipler,
12:05
they uphold principles that are incommensurable with each other --
239
725330
3000
birbirleriyle kıyaslanamaz ilkeleri destekliyorlar --
12:08
whatever it is -- and yet these ideals give meaning and purpose
240
728330
3000
her ne demekse – ama yine de bireyler ve kültürler olarak bu idealler
12:11
to our lives as cultures and as individuals.
241
731330
3000
hayatımıza anlam ve amaç katıyor.
12:14
And the way we deal with that is we displace them --
242
734330
4000
Ve bununla başa çıkma yöntemimiz onların yerlerini değiştirmek –
12:18
we put them into a golden world, an imagined world,
243
738330
3000
onları altından, hayal gücüyle üretilmiş bir dünyaya,
12:21
an age of heroes, the world to come.
244
741330
3000
gelmekte olan kahramanların zamanının içine koyuyoruz.
12:24
And in the life of an individual, we often associate that with some object.
245
744330
4000
Ve bir bireyin hayatında bunu bir objeyle bağdaştırıyoruz.
12:28
The white picket fence, the perfect house.
246
748330
4000
Beyaz tahta çitler, kusursuz ev.
12:32
The perfect kitchen -- no bills on the counter in the perfect kitchen.
247
752330
3000
Kusursuz mutfak – kusursuz mutfakta tezgahta faturalar yok.
12:35
You know, you buy that Viking range, this is what your kitchen will look like.
248
755330
3000
O Viking Range marka ocağı alıyorsunuz ve işte sonuç, mutfağınız böyle gözüküyor.
12:38
The perfect love life -- symbolized by the perfect necklace,
249
758330
3000
Kusursuz aşk hayatı -- kusursuz kolye ve pırlanta yüzükle sembolize edilmiş.
12:41
the perfect diamond ring.
250
761330
2000
pırlanta yüzükle sembolize edilmiş.
12:43
The perfect getaway in your perfect car.
251
763330
2000
Kusursuz arabayla yapılan kusursuz kaçamak.
12:45
This is an interior design firm that is literally called Utopia.
252
765330
4000
Bu adı gerçekten Utopia olan içmimari tasarım firması.
12:49
The perfect office --
253
769330
2000
Kusursuz ofis –
12:51
again, no cords, as far as I can tell.
254
771330
2000
yine, gördüğüm kadarıyla kablolardan eser yok.
12:53
And certainly, no, it doesn't look a thing like my office.
255
773330
3000
Ve kesinlikle hayır, benim ofisimin nasıl gözüktüğüyle alakası yok.
12:56
I mean, there's no paper on the desk.
256
776330
2000
Yani demek istediğim, şuraya bakın masada kağıt yok.
12:58
We want this golden world.
257
778330
2000
Bu altın dünyayı istiyoruz.
13:00
And some people get rich enough,
258
780330
2000
Ve bazı insanlar yeteri kadar zengin oluyorlar,
13:02
and if they have their ideals -- in a sort of domestic sense,
259
782330
3000
ve eğer idealleri varsa -- evcil bir türden,
13:06
they get to acquire their perfect world.
260
786330
2000
kusursuz dünyalarını elde ediyorlar.
13:08
Dean Koontz built this fabulous home theater, which is --
261
788330
3000
Dean Koontz bu enfes –tesadüfi olduğunu sanmıyorum –
13:11
I don't think accidentally -- in Art Deco style.
262
791330
4000
Art Deco stilindeki ev sinemasını inşa etti.
13:15
That symbolizes this sense of being safe and at home.
263
795330
3000
Güvende ve evde olma algısını sembolize ediyor.
13:18
This is not always good, because what is your perfect world?
264
798330
3000
Bu her zaman iyi değildir, çünkü sizin kusursuz dünyanız nedir?
13:21
What is your ideal, and also, what has been edited out?
265
801330
3000
İdealiniz ve ortaya çıkardığınız kısmı nedir?
13:24
Is it something important?
266
804330
2000
Önemli bir şey mi?
13:26
"The Matrix" is a movie that is all about glamour.
267
806330
3000
“The Matrix” tamamen cazibe ile alakalı bir film.
13:29
I could do a whole talk on "The Matrix" and glamour.
268
809330
2000
“The Matrix” ve cazibe hakkında bir konuşma yapabilirim.
13:31
It was criticized for glamorizing violence,
269
811330
4000
Şiddeti göz alıcı hale getirdiği için eleştirilmişti,
13:35
because, look -- sunglasses and those long coats, and, of course,
270
815330
5000
çünkü bakın – güneş gözlükleri ve şu uzun ceketler ve tabii ki
13:40
they could walk up walls and do all these kinds of things
271
820330
2000
duvarlarda yürüyebiliyor ve gerçek dünyada yapılması imkansız olan şeyleri yapıyorlar.
13:42
that are impossible in the real world.
272
822330
2000
yapılması imkansız olan şeyleri yapıyorlar.
13:44
This is another Margaret Bourke-White photo.
273
824330
2000
Bu Margaret Bourke-White’ın bir başka fotoğrafı.
13:46
This is from Soviet Union. Attractive.
274
826330
2000
Sovyetler Birliği’nden. Çekici.
13:48
I mean, look how happy the people are, and good-looking too.
275
828330
4000
Demek istediğim, insanların ne kadar mutlu olduklarına bir bakın, ve ne kadar güzel olduklarına.
13:52
You know, we're marching toward Utopia.
276
832330
3000
Biliyorsunuz, Utopia’ya doğru yol alıyoruz.
13:55
I'm not a fan of PETA, but I think this is a great ad.
277
835330
3000
Bir PETA destekçisi değilim ama bu reklamı sevdim.
13:58
Because what they're doing is they're saying,
278
838330
2000
Çünkü ceketiniz pek de çekici sayılmaz diyorlar,
14:00
your coat's not so glamorous, what's been edited out is something important.
279
840330
4000
ortaya konan şey önemli.
14:04
But actually, what's even more important
280
844330
2000
Ama aslında, ortaya konan şeyi hatırlamaktan daha önemli olan şey
14:06
than remembering what's been edited out is thinking, are the ideals good?
281
846330
4000
düşünmek, idealler iyi mi?
14:10
Because glamour can be very totalitarian and deceptive.
282
850330
4000
Çünkü cazibe baskıcı ve yanıltıcı olabilir.
14:14
And it's not just a matter of glamorizing cleaning your floor.
283
854330
3000
Ve bu sadece gözalıcı bir biçimde zemininizi temizleme meselesi değil.
14:17
This is from "Triumph Of The Will" --
284
857330
2000
Bu “Triump Of The Will”den --
14:19
brilliant editing to cut together things.
285
859330
2000
kesip birleştirmenin enfes bir biçimlendirmesi.
14:21
There's a glamour shot.
286
861330
2000
Bu da cazibeli bir fotoğraf.
14:23
National Socialism is all about glamour.
287
863330
2000
Ulusal sosyalizm cazibeden ibaret.
14:25
It was a very aesthetic ideology.
288
865330
2000
Çok estetik bir ideolojiydi.
14:27
It was all about cleaning up Germany, and the West, and the world,
289
867330
3000
Tamamen Almanya’yı , Batı’yı ve dünyayı temizlemekle
14:30
and ridding it of anything unglamorous.
290
870330
2000
ve cazibeli olmayan her şeyi defetmekten ibaretti.
14:32
So glamour can be dangerous.
291
872330
2000
Yani cazibe tehlikeli olabilir.
14:34
I think glamour has a genuine appeal, has a genuine value.
292
874330
3000
Bence cazibenin özgün bir görünüşü ve özgün bir değeri var.
14:37
I'm not against glamour.
293
877330
2000
Cazibe karşıtı değilim.
14:39
But there's a kind of wonder in the stuff that gets edited away in the cords of life.
294
879330
5000
Hayatın bağlarında biçimlendirilerek kaybolan şeylerde bir merak var.
14:44
And there is both a way to avoid the dangers of glamour
295
884330
4000
Ve cazibenin tehlikelerinden kaçınmak için ve
14:48
and a way to broaden your appreciation of it.
296
888330
2000
cazibeye karşı duyduğunuz minnettarlığı genişletmek için yollar var.
14:50
And that's to take Isaac Mizrahi's advice
297
890330
3000
Bunun yolu da Isaac Mizrahi’nin tavsiyesine uymak
14:53
and confront the manipulation of it all,
298
893330
2000
ve kötüye kullanmayla yüzleşmek,
14:55
and sort of admit that manipulation is something that we enjoy,
299
895330
5000
bir bakıma kötüye kullanmanın hoşlandığımız bir şey olduğunu,
15:00
but also enjoy how it happens.
300
900330
2000
ve ayrıca yapılış şeklinden de hoşnut olduğumuzu kabul etmektir.
15:02
And here's Hedy Lamarr.
301
902330
2000
Ve işte Hedy Lamarr.
15:04
She's very glamorous but, you know, she invented spread-spectrum technology.
302
904330
3000
Çok çekici ama bildiğiniz gibi yayılı izge teknolojisini icat etti.
15:07
So she's even more glamorous if you know that she really wasn't stupid,
303
907330
3000
Yani aptal olmadığını bildiğinizde o tam tersini düşünse de
15:10
even though she thought she could look stupid.
304
910330
2000
daha da çekici gözüküyor.
15:12
David Hockney talks about how the appreciation of this
305
912330
4000
David Hockney saniyeler içinde gerçekleşen su sıçramasını resmetmenin
15:16
very glamorous painting is heightened if you think about
306
916330
3000
yaklaşık iki hafta kadar sürdüğü gerçeği göz önünde bulundurulursa
15:19
the fact that it takes two weeks to paint this splash,
307
919330
4000
bu çok ilgi çekici tablonun takdir edilmesinin
15:23
which only took a fraction of a second to happen.
308
923330
2000
ne kadar da arttığını söylüyor.
15:25
There is a book out in the bookstore --
309
925330
2000
Kitapçılarda bu kitaba rastlayabilirsiniz –
15:28
it's called "Symphony In Steel,"
310
928330
2000
adı “Symphony In Steel,”
15:30
and it's about the stuff that's hidden under the skin of the Disney Center.
311
930330
3000
ve Disney Merkezi’nin temelinde saklı olan şeyleri konu ediniyor.
15:33
And that has a fascination.
312
933330
2000
Kulağa büyüleyici geliyor.
15:35
It's not necessarily glamorous, but unveiling the glamour has an appeal.
313
935330
3000
Çok çekici olmasa da, cazibeyi açığa çıkarmak ilgi çekici.
15:38
There's a wonderful book called "Crowns"
314
938330
3000
Siyahi kadınların kilise şapkalarıyla çekildikleri cazibeli fotoğraflardan oluşan
15:41
that's all these glamour pictures of black women in their church hats.
315
941330
4000
“Crowns” adında harika bir kitap var.
15:45
And there's a quote from one of these women, and she talks about,
316
945330
3000
Kadınlardan biri,
15:48
"As a little girl, I'd admire women at church with beautiful hats.
317
948330
3000
“Küçük bir kız olarak, kilisedeki güzel şapkalı kadınlara hayranlık duyardım.
15:51
They looked like beautiful dolls, like they'd just stepped out of a magazine.
318
951330
4000
Çok güzel oyuncak bebeklere benziyorlardı, sanki bir magazin dergisinden fırlayıp gelmişlerdi.
15:55
But I also knew how hard they worked all week.
319
955330
3000
Ama aynı zamanda tüm hafta boyunca ne kadar çok çalıştıklarını da biliyordum.
15:58
Sometimes under those hats there's a lot of joy and a lot of sorrow."
320
958330
4000
Ve o şapkalar içlerinde bazen çok fazla neşe, bazen de çok fazla acı saklıyorlar.” diyordu.
16:02
And, actually, you get more appreciation for glamour
321
962330
3000
Aslında, onu yaratan temele indiğinizde
16:05
when you realize what went into creating it.
322
965330
3000
cazibe için daha çok takdir görüyorsunuz.
16:08
Thank you.
323
968330
1000
Teşekkürler.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7