Martine Rothblatt: My daughter, my wife, our robot, and the quest for immortality

170,054 views ・ 2015-05-18

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Mehmet Şeker Gözden geçirme: Eren Gokce
00:12
Chris Anderson: So I guess what we're going to do is
0
12286
2521
Chris Anderson: Pekâlâ, öyle tahmin ediyorum ki
00:14
we're going to talk about your life,
1
14807
2461
hayatın hakkında konuşacağız
00:17
and using some pictures that you shared with me.
2
17268
3158
ve benimle paylaştığınız bazı resimleri kullanacağız.
00:20
And I think we should start right here with this one.
3
20426
2949
Sanırım şu fotoğrafla başlamalıyız.
00:23
Okay, now who is this?
4
23375
2368
Peki, kim bu?
00:26
Martine Rothblatt: This is me with our oldest son Eli.
5
26423
5069
Martine Rothblatt: Bu benim en büyük oğlumuz Eli ile birlikte.
00:31
He was about age five.
6
31492
1890
Beş yaşlarındaydı.
00:33
This is taken in Nigeria
7
33382
2113
Bu fotoğraf Nijerya'da çekilmişti,
00:35
right after having taken the Washington, D.C. bar exam.
8
35495
3994
Washington, D.C. baro sınavının hemen ertesinde çekilmişti.
00:39
CA: Okay. But this doesn't really look like a Martine.
9
39489
3575
CA: Peki ama bu çok da Martine'e benzemiyor.
00:44
MR: Right. That was myself as a male, the way I was brought up.
10
44084
5617
MR: Evet. Bu benim erkekkenki hâlim, büyütülüş şeklimdeki gibi.
00:51
Before I transitioned from male to female and Martin to Martine.
11
51831
3902
Erkekten kadına, Martin'den Martine'e dönüşümümden önce.
00:55
CA: You were brought up Martin Rothblatt.
12
55733
2029
CA: Martin Rothblatt olarak yetiştirildin.
00:57
MR: Correct.
13
57762
1045
MR: Doğru.
00:58
CA: And about a year after this picture, you married a beautiful woman.
14
58807
4624
CA: Bu resmin çekilmesinden yaklaşık bir yıl sonra güzel bir kadınla evlendin.
01:03
Was this love at first sight? What happened there?
15
63431
2516
İlk görüşte aşk mıydı? Ne oldu?
01:05
MR: It was love at the first sight.
16
65947
1810
MR: İlk görüşte aşktı.
01:07
I saw Bina at a discotheque in Los Angeles,
17
67757
4413
Bina'yı Los Angeles'da bir diskotekte gördüm
01:12
and we later began living together,
18
72170
3483
ve sonra birlikte yaşamaya başladık
01:15
but the moment I saw her, I saw just an aura of energy around her.
19
75653
3831
ama onu ilk gördüğüm anda onun etrafındaki enerjiyi gördüm.
01:19
I asked her to dance.
20
79484
1672
Ona dans etmeyi teklif ettim.
01:21
She said she saw an aura of energy around me.
21
81156
2902
O da bana benim etrafımda bir enerji gördüğünü söyledi.
01:24
I was a single male parent. She was a single female parent.
22
84058
3695
Ben bekâr ve çocuklu bir erkektim. O da bekâr ve çocuklu bir kadındı.
01:27
We showed each other our kids' pictures,
23
87753
2435
Birbirimize çocuklarımızın resimlerini gösterdik
01:30
and we've been happily married for a third of a century now.
24
90188
4110
ve yaklaşık 33 yıldır mutlu bir evlilik sürdürüyoruz.
01:34
(Applause)
25
94298
4534
(Alkış)
01:38
CA: And at the time, you were kind of this hotshot entrepreneur,
26
98832
3058
CA: O zamanlarda, uydular hakkında çalışan
01:41
working with satellites.
27
101890
1695
yetenekli bir girişimciydin.
01:43
I think you had two successful companies,
28
103585
2262
Sanırım iki tane başarılı şirketin vardı
01:45
and then you started addressing this problem
29
105847
2104
ve sonra radyoları dönüştürmek için uyduları
01:47
of how could you use satellites to revolutionize radio.
30
107951
4211
nasıl kullanabileceğimize ilişkin problemi ele almıştın.
01:52
Tell us about that.
31
112162
1663
Biraz bundan bahset.
01:53
MR: Right. I always loved space technology,
32
113825
2136
MR: Evet. Her zaman uzay teknolojisini sevmişimdir
01:55
and satellites, to me, are sort of like the canoes that our ancestors
33
115961
3901
ve uydular, bana, atalarımızın
01:59
first pushed out into the water.
34
119862
2159
kanoları ilk defa suya itmeleri gibi gelmiştir.
02:02
So it was exciting for me to be part of the navigation
35
122021
3367
Yani, gökyüzü okyanusunda seyrüseferin
02:05
of the oceans of the sky,
36
125388
2438
bir parçası olmak benim için çok heyecan vericiydi
02:07
and as I developed different types of satellite communication systems,
37
127826
4528
ve farklı uydu iletişim sistemlerini geliştirdikçe,
02:12
the main thing I did was to launch bigger and more powerful satellites,
38
132354
5301
yaptığım temel şey daha büyük ve daha güçlü uyduları fırlatmaktı,
02:17
the consequence of which was that the receiving antennas
39
137655
3661
bunun sonu olarak da alıcı antenlerin
02:21
could be smaller and smaller,
40
141316
1974
daha küçük olabileceğiydi
02:23
and after going through direct television broadcasting,
41
143290
3854
ve doğrudan televizyon yayınının ardından
02:27
I had the idea that if we could make a more powerful satellite,
42
147144
3534
eğer daha güçlü bir uydu yapabilirsek
02:30
the receiving dish could be so small
43
150678
2740
alıcı çanağın daha küçük olabileceği fikri aklıma geldi.
02:33
that it would just be a section of a parabolic dish,
44
153418
3292
Öyle ki bu çanak parabolik çanağın sadece bir parçası,
02:36
a flat little plate embedded into the roof of an automobile,
45
156710
3739
bir otomobilin üstüne yerleştirilecek küçük düz bir parça olabilirdi
02:40
and it would be possible to have nationwide satellite radio,
46
160449
3901
ve ulusal uydu radyosuna sahip olabilirdi
02:44
and that's Sirius XM today.
47
164350
2554
ve şu an bu sistem: Sirius XM.
02:46
CA: Wow. So who here has used Sirius?
48
166904
2020
CA: Vay be. Kimler Sirius'u kullandı?
02:48
(Applause)
49
168924
2582
(Alkış)
02:51
MR: Thank you for your monthly subscriptions.
50
171506
2178
MR: Aylık abonelikleriniz için teşekkür ediyorum.
02:53
(Laughter)
51
173684
2763
(Gülüşmeler)
02:56
CA: So that succeeded despite all predictions at the time.
52
176447
4202
CA: Yani o zamanlardaki tüm tahminlere karşı başarılı oldu.
03:00
It was a huge commercial success,
53
180649
2229
Çok büyük bir ticari başarıydı
03:02
but soon after this, in the early 1990s,
54
182878
4319
ancak ondan kısa bir süre sonra 1990'ların başında
03:07
there was this big transition in your life and you became Martine.
55
187197
4516
hayatındaki bu büyük dönüşüm başladı ve sen Martine olmaya başladın.
03:11
MR: Correct. CA: So tell me, how did that happen?
56
191713
3587
MR: Doğru. CA: Anlatsana, nasıl oldu?
03:17
MR: It happened in consultation with Bina and our four beautiful children,
57
197010
6867
MR: Bina ve dört güzel çocuğumuzla bir toplantı yaptık
03:23
and I discussed with each of them
58
203877
4872
ve her birine tek tek ruhumun
03:28
that I felt my soul was always female, and as a woman,
59
208749
5990
her zaman bir kadın gibi hissettiğini
03:34
but I was afraid people would laugh at me if I expressed it,
60
214739
4595
ama eğer bunu söylersem insanların bana güleceğinden korktuğumu,
03:39
so I always kept it bottled up
61
219334
2529
bu yüzden hep saklı tuttuğumu
03:41
and just showed my male side.
62
221863
3135
ve sadece erkeksi tarafımı gösterdiğimi söyledim.
03:44
And each of them had a different take on this.
63
224998
3018
Her biri bu konuya farklı yaklaştı.
03:48
Bina said, "I love your soul,
64
228016
4481
Bina: "Ben senin ruhunu seviyorum,
03:52
and whether the outside is Martin and Martine,
65
232497
3576
dışı Martin ya da Martine benim için fark etmez,
03:56
it doesn't it matter to me, I love your soul."
66
236073
2415
senin ruhunu seviyorum." dedi.
03:58
My son said, "If you become a woman, will you still be my father?"
67
238488
7662
Oğlum: "Eğer bir kadın olursan
hâlâ benim babam olmaya devam edecek misin?" dedi.
04:06
And I said, "Yes, I'll always be your father,"
68
246150
3227
Ben de: "Evet her zaman senin baban olarak kalacağım." dedim
04:09
and I'm still his father today.
69
249377
3298
ve hâlâ da onun babasıyım.
04:12
My youngest daughter did an absolutely brilliant five-year-old thing.
70
252675
4551
En küçük kızım mükemmel bir beş yaş tepkisi verdi.
04:17
She told people, "I love my dad and she loves me."
71
257226
5061
Bana dedi ki: "Ben babamı seviyorum
ve o (kadın) da beni seviyor.".
04:23
So she had no problem with a gender blending whatsoever.
72
263897
4535
Şöyle ki kızımın cinsiyetleri karıştırma konusunda hiçbir problemi yoktu.
04:28
CA: And a couple years after this, you published this book:
73
268432
2917
CA: Bu olaydan sonra şu kitabı yayınladın:
04:31
"The Apartheid of Sex."
74
271349
1880
"Cinsiyet Ayrımı".
04:33
What was your thesis in this book?
75
273229
2229
Bu kitaptaki iddian neydi?
04:35
MR: My thesis in this book is that there are seven billion people in the world,
76
275458
4342
MR: Benim bu kitaptaki iddiam, dünyada yedi milyar insanın yaşadığı
04:39
and actually, seven billion unique ways to express one's gender.
77
279800
5317
ve aslında bir cinsiyeti ifade etmenin yedi milyar farklı yolu olduğuydu.
04:45
And while people may have the genitals of a male or a female,
78
285117
6432
Her ne kadar insanların bir erkek veya bir kadın cinsel organı olsa da
04:51
the genitals don't determine your gender
79
291549
3042
cinsel organlar sizin cinsiyetinizi
04:54
or even really your sexual identity.
80
294591
2809
ve hatta gerçekte cinsel kimliğinizi belirlemez.
04:57
That's just a matter of anatomy
81
297400
1695
Bu sadece bir vücut yapısı
04:59
and reproductive tracts,
82
299095
1811
ve üreme yollarıdır
05:00
and people could choose whatever gender they want
83
300906
3205
ve insanlar istedikleri cinsiyeti seçebilirler,
eğer ki toplum tarafından
05:04
if they weren't forced by society into categories of either male or female
84
304111
5366
erkek veya kadın kategorisini seçmeye zorlanmazlarsa,
05:09
the way South Africa used to force people into categories of black or white.
85
309477
4294
aynen Güney Afrika'nın
insanları siyah veya beyaz kategorisini seçmeye zorladığı gibi.
05:13
We know from anthropological science that race is fiction,
86
313778
4202
Antropoloji bilimden gelen bilgimizle biliyoruz ki; ırk bir kurgudur,
05:17
even though racism is very, very real,
87
317980
2802
her ne kadar ırkçılık çok çok gerçek olsa da
05:20
and we now know from cultural studies
88
320782
2600
ve şimdilerde ise toplumsal çalışmalardan biliyoruz ki
05:23
that separate male or female genders is a constructed fiction.
89
323382
3758
ayrı erkek ve kadın cinsiyetleri yaratılmış bir kurgudur.
05:27
The reality is a gender fluidity
90
327570
2765
Gerçek olan ise cinsiyetin değişkenliğidir
05:30
that crosses the entire continuum from male to female.
91
330335
3890
ki bu da erkekten kadına bütün bir süreçte kesişmektedir.
05:34
CA: You yourself don't always feel 100 percent female.
92
334225
3559
CA: Sen kendini her zaman yüzde yüz kadın hissetmiyorsun.
05:37
MR: Correct. I would say in some ways
93
337784
2235
MR: Doğru. Bazı açılardan cinsiyetimi
05:40
I change my gender about as often as I change my hairstyle.
94
340019
3901
aynen saç stilimi değiştirdiğim gibi değiştirdiğimi söyleyebilirim.
05:43
CA: (Laughs) Okay, now, this is your gorgeous daughter, Jenesis.
95
343920
7222
CA: (Gülüşmeler) Peki, şimdi, bu senin mükemmel kızın, Jenesis.
05:51
And I guess she was about this age when something pretty terrible happened.
96
351142
4383
Oldukça kötü bir şey meydana geldiğinde yaklaşık bu yaşlardaydı.
05:55
MR: Yes, she was finding herself unable to walk up the stairs
97
355525
5275
MR: Evet, evimizde kendi yatak odasına çıkan merdivenleri
06:00
in our house to her bedroom,
98
360800
1811
çıkamadığını fark etti
06:02
and after several months of doctors,
99
362611
2202
ve doktorlarla geçirdiğimiz birkaç aydan sonra
06:04
she was diagnosed to have a rare, almost invariably fatal disease
100
364813
4454
çok nadir görülen
hemen hemen değişmeyecek şekilde ölümcül bir hastalık olan
06:09
called pulmonary arterial hypertension.
101
369267
4071
pulmoner arteriyel hipertansiyon teşhisi konuldu.
06:13
CA: So how did you respond to that?
102
373338
2531
CA: Peki buna nasıl tepki verdiniz?
06:15
MR: Well, we first tried to get her to the best doctors we could.
103
375869
3529
MR: Şey, öncelikle onu götürebileceğimiz en iyi doktorlara götürmeye çalıştık.
06:19
We ended up at Children's National Medical Center in Washington, D.C.
104
379398
4017
Kendimizi en sonunda
Washington, D.C.'deki Ulusal Çocuk Hastanesi'nde bulduk.
06:23
The head of pediatric cardiology
105
383415
2206
Çocuk kardiyolojisinin başındaki kişi,
06:25
told us that he was going to refer her to get a lung transplant,
106
385621
4484
kızımı akciğer nakline yönlendireceğini
06:30
but not to hold out any hope,
107
390105
1879
ama umutlu olmamamız gerektiğini,
06:31
because there are very few lungs available,
108
391984
2112
çünkü uygun akciğerin, özellikle de çocuklar için,
06:34
especially for children.
109
394096
1765
çok az olduğu söyledi.
06:35
He said that all people with this illness died,
110
395861
4458
Bize, bu teşhisin konulduğu herkesin öldüğünü söyledi
06:40
and if any of you have seen the film "Lorenzo's Oil,"
111
400319
4620
ve aranızda "Lorenzo'nun yağı" filmini izleyenleriniz varsa,
06:44
there's a scene when the protagonist
112
404939
1904
ana karakterin ağlayarak merdivenlerden aşağı indiği
06:46
kind of rolls down the stairway crying and bemoaning the fate of his son,
113
406843
6246
ve oğlunun kaderine üzüldüğü bir sahne vardır,
06:53
and that's exactly how we felt about Jenesis.
114
413089
3367
işte bizim de Jenesis için tam olarak hissettiğimiz şey buydu.
06:56
CA: But you didn't accept that as the limit of what you could do.
115
416456
3622
CA: Ama sen bunu yapabileceklerinin bir sınırı olarak kabul etmedin.
07:00
You started trying to research and see if you could find a cure somehow.
116
420078
4837
Araştırmaya ve bu hastalığı
tedavi edecek bir yol bulmak için çalışmaya başladın.
07:04
MR: Correct. She was in the intensive care ward for weeks at a time,
117
424915
3824
MR: Doğru. O dönemde haftalarca yoğun bakımda kaldı
07:08
and Bina and I would tag team to stay at the hospital
118
428739
3970
ve Bina ve ben hastanede kalacakları seçtik,
07:12
while the other watched the rest of the kids,
119
432709
2392
diğeri ise çocuklarla ilgilenecekti
07:15
and when I was in the hospital and she was sleeping,
120
435101
2577
ve ben hastanedeyden ve o uyuyorken,
07:17
I went to the hospital library.
121
437678
1695
hastanenin kütüphanesine gittim.
07:19
I read every article that I could find on pulmonary hypertension.
122
439373
4848
Pulmoner hipertansiyon hakkında bulabildiğim tüm makaleleri okudum.
07:24
I had not taken any biology, even in college,
123
444221
3459
Okulda bile hiç biyoloji dersi almamıştım,
07:27
so I had to go from a biology textbook to a college-level textbook
124
447680
5627
bu yüzden temel biyoloji kitaplarından
üniversite seviyesindeki kitaplara kadar gittim
07:33
and then medical textbook and the journal articles, back and forth,
125
453307
4265
ve sonra tıbbi ders kitaplarına ve ardından dergi makalelerine, git gel,
07:37
and eventually I knew enough to think that it might be possible
126
457572
4063
sonunda birilerinin, bir tedavi bulma ihtimali olabileceğini düşünmek için
07:41
that somebody could find a cure.
127
461635
1765
yeterli bilgiyi elde etmiştim.
07:43
So we started a nonprofit foundation.
128
463400
3854
Böylece kâr amacı gütmeyen bir dernek kurduk.
07:47
I wrote a description asking people to submit grants
129
467254
4343
İnsanlara bağış yapmaları için bir talepte bulundum
07:51
and we would pay for medical research.
130
471597
2739
ve böylece tıbbi araştırmayı karşılayabilecektik.
07:54
I became an expert on the condition -- doctors said to me, Martine,
131
474336
3645
Konu hakkında uzmanlaşmıştım-- doktorlar bana, Martine,
07:57
we really appreciate all the funding you've provided us,
132
477981
3715
bize sağladığın tüm destekler için çok minnetarız
08:01
but we are not going to be able to find a cure in time
133
481696
4040
ama kızını kurtabilecek bir tedaviyi
08:05
to save your daughter.
134
485736
1718
zamanında bulamayacağız dedi.
08:07
However, there is a medicine
135
487454
1997
Fakat, Burroughs Wellcome Şirketi tarafından geliştirilen
08:09
that was developed at the Burroughs Wellcome Company
136
489451
5201
08:14
that could halt the progression of the disease,
137
494652
3112
hastalığın seyrini kesebilecek bir ilaç var
08:17
but Burroughs Wellcome has just been acquired by Glaxo Wellcome.
138
497764
4806
fakat Burroughs Wellcome, Glaxo Wellcome tarafından alındı.
08:22
They made a decision not to develop
139
502570
2153
Nadir ve seyrek görülen hastalıklar için
08:24
any medicines for rare and orphan diseases,
140
504723
3292
hiçbir ilaç geliştirmeme kararı aldılar
08:28
and maybe you could use your expertise in satellite communications
141
508015
4597
ve belki sen uydu iletişimleri alanındaki bilgini
08:32
to develop this cure for pulmonary hypertension.
142
512612
3619
pulmoner hipertansyion için bir tedavi geliştirmek için kullanabilirsin.
08:37
CA: So how on earth did you get access to this drug?
143
517191
3063
CA: Nasıl olur da bu ilaca erişebilirsin?
08:40
MR: I went to Glaxo Wellcome
144
520254
2174
MR: Glaxo Wellcome'a gittim
08:42
and after three times being rejected and having the door slammed in my face
145
522428
5479
ve üç kez reddedilişimden ve kapının yüzüme kapanmasından sonra,
08:47
because they weren't going to out-license the drug
146
527907
3508
çünkü ilaç üzerindeki lisans hakkını
08:51
to a satellite communications expert,
147
531415
2793
bir uydu iletişimleri uzmanına vermeyeceklerdi,
08:54
they weren't going to send the drug out to anybody at all,
148
534208
6435
hiç kimseye ilacı vermeyeceklerdi
09:00
and they thought I didn't have the expertise,
149
540643
3039
ve benim bu alanda uzman olmadığımı düşündüler,
09:03
finally I was able to persuade a small team of people to work with me
150
543682
6594
en sonunda küçük bir grubu benimle birlikte çalışmaya ikna edebildim
09:10
and develop enough credibility.
151
550276
2368
ve yeterli güvenirliliği oluşturabildik.
09:12
I wore down their resistance,
152
552644
1881
Onların direncini zayıflattım
09:14
and they had no hope this drug would even work, by the way,
153
554525
3570
ve bu arada bu işin başarılı olabileceğine dair hiçbir inançları yoktu,
bana "zamanını boşa harcıyorsun. Kızın hakkında çok üzgünüz."
09:18
and they tried to tell me, "You're just wasting your time.
154
558095
2718
09:20
We're sorry about your daughter."
155
560813
1601
demeye çalıştılar.
09:22
But finally, for 25,000 dollars
156
562414
3018
Ancak en nihayetinde, 25.000 dolara
09:25
and agreement to pay 10 percent of any revenues we might ever get,
157
565432
4458
ve elde edilen gelirlerin yüzde 10'u dâhil,
09:29
they agreed to give me worldwide rights to this drug.
158
569890
3310
bana bu ilacın dünya çapındaki haklarını verme konusunda anlaştık.
09:34
CA: And so you put this drug on the market in a really brilliant way,
159
574310
6306
CA: Yani sen bu ilacı mükemmel bir şekilde piyasaya sürdün,
09:40
by basically charging what it would take to make the economics work.
160
580616
4738
temelde parasal dengeyi saptayıp bir değer biçerek yaptın.
09:45
MR: Oh yes, Chris, but this really wasn't a drug that I ended up --
161
585354
3831
MR: Ah evet Chris ama bu benim nihai sonucum değildi--
09:49
after I wrote the check for 25,000,
162
589185
2995
onlara 25.000 dolarlık bir çek yazdıktan sonra,
09:52
and I said, "Okay, where's the medicine for Jenesis?"
163
592180
2810
onlara "Peki, Jenesis için olan ilaç nerede?" dedim.
09:54
they said, "Oh, Martine, there's no medicine for Jenesis.
164
594990
3181
Onlar bana "Ah, Martine, Jenesis için uygun bir ilaç yok.
09:58
This is just something we tried in rats."
165
598171
2206
Bu bizim sadece farelerde denediğimiz bir şey." dediler.
10:00
And they gave me, like, a little plastic Ziploc bag
166
600377
3715
Bana, içinde az miktarda toz olan
10:04
of a small amount of powder.
167
604092
1555
kilitlenebilir plastik torbada bir şey verdiler.
10:05
They said, "Don't give it to any human,"
168
605647
2810
Bana "Bunu hiçbir insana verme" dediler
10:08
and they gave me a piece of paper which said it was a patent,
169
608457
3808
ve bana patent olduğu söylenilen bir kâğıt parçası verdiler,
10:12
and from that, we had to figure out a way to make this medicine.
170
612265
3831
ondan sonra bu ilacı hayata geçirecek bir yol bulmak zorundaydık.
10:16
A hundred chemists in the U.S. at the top universities
171
616096
3065
Birleşik Devletler'de en iyi üniversitelerde çalışan yüz kimyacı,
10:19
all swore that little patent could never be turned into a medicine.
172
619161
4669
bu küçük patenti bir ilaca dönüştürmenin mümkün olmadığına yemin ettiler.
10:23
If it was turned into a medicine, it could never be delivered
173
623830
3295
Eğer ilaç ortaya çıkarsa, bu ilaç alınamaz,
10:27
because it had a half-life of only 45 minutes.
174
627125
3227
çünkü ilaç sadece 45 dakikalık bir yarılanma ömrüne sahipti.
10:30
CA: And yet, a year or two later, you were there with a medicine
175
630352
4458
CA: Ve fakat, bir veya iki yıl sonra elinde Jenesis için işe yarayan
10:34
that worked for Jenesis.
176
634810
4157
bir ilaç vardı.
10:38
MR: Chris, the astonishing thing is that this absolutely worthless
177
638967
5034
MR: Chris, mükemmel olan şey,
bu değersiz toz parçasının sadece Jenesis için değil
10:44
piece of powder
178
644001
1653
10:45
that had the sparkle of a promise of hope for Jenesis
179
645654
4063
diğer insanların yaşamaları için de bir umut ışığı taşımasıdır,
10:49
is not only keeping Jenesis and other people alive today,
180
649717
5247
ne var ki; bu toz, yıllık
10:54
but produces almost a billion and a half dollars a year in revenue.
181
654964
4133
bir buçuk milyar dolar gelir getiriyor.
10:59
(Applause)
182
659097
3826
(Alkış)
CA: Bak işte yaptın.
11:02
CA: So here you go.
183
662923
2531
11:05
So you took this company public, right?
184
665454
3553
Bu yüzden bu şirketi halka açtın değil mi?
11:09
And made an absolute fortune.
185
669007
2530
Bundan büyük bir servet elde ettin.
11:11
And how much have you paid Glaxo, by the way, after that 25,000?
186
671537
3994
Peki Glaxo'ya kaç para ödemiştin, unutmadan, 25.000 doların yanısıra?
11:15
MR: Yeah, well, every year we pay them 10 percent of 1.5 billion,
187
675531
3808
MR: Evet, yani, her yıl onlara 1,5 milyar doların yüzde 10'unu ödüyoruz.
11:19
150 million dollars, last year 100 million dollars.
188
679339
3715
150 milyon dolar, geçen yıl 100 milyon dolar.
Bu onlar için hayatları boyunca yaptıkları
11:23
It's the best return on investment they ever received. (Laughter)
189
683054
3111
en büyük yatırımdı. (Gülüşmeler)
11:26
CA: And the best news of all, I guess,
190
686165
2067
CA: Sanırım en iyi haber ise
11:28
is this.
191
688232
1857
şudur.
11:30
MR: Yes. Jenesis is an absolutely brilliant young lady.
192
690089
4273
MR: Evet. Jenesis tamamıyla mükemmel genç bir kız.
11:34
She's alive, healthy today at 30.
193
694362
2623
Hâlâ hayatta, 30 yaşında ve sağlıklı.
11:36
You see me, Bina and Jenesis there.
194
696985
2462
Beni, Bina'yı ve Jenesis'i görüyorsunuz.
11:39
The most amazing thing about Jenesis
195
699447
2879
Jenesis hakkındaki en muhteşem şey,
11:42
is that while she could do anything with her life,
196
702326
2902
onun hayatta her şeyi yapabilecek olmasıydı
11:45
and believe me, if you grew up your whole life with people
197
705228
3696
ve inanın ki, eğer insanların sizin yüzünüze karşı
11:48
in your face saying that you've got a fatal disease,
198
708924
2922
ölümcül bir hastalığa yakalandığınızı söyleyerek yetiştiyseniz,
11:51
I would probably run to Tahiti and just not want to run into anybody again.
199
711846
4713
muhtemelen Tahiti'ye giderdim,
bunu da sadece kimseyle karşılaşmamak için yapardım.
11:56
But instead she chooses to work in United Therapeutics.
200
716559
3135
Bunun yerine o, United Therapeutics'de çalışmayı yeğledi.
11:59
She says she wants to do all she can to help other people
201
719694
3610
Nadir görülen hastaların ilaç alabilmesi için
12:03
with orphan diseases get medicines,
202
723304
2218
elinden gelen her şeyi yapmak istediğini söylüyor
12:05
and today, she's our project leader for all telepresence activities,
203
725522
4690
ve bugün o bizim telekonferans etkinliklerimizin proje lideri.
12:10
where she helps digitally unite the entire company to work together
204
730212
3529
Bu telekonferanslarda, pulmoner hipertansiyon için tedavi bulmak amacıyla
12:13
to find cures for pulmonary hypertension.
205
733741
2949
tüm şirketin dijital olarak bir araya gelmesine yardımcı oluyor.
12:16
CA: But not everyone who has this disease has been so fortunate.
206
736690
3297
CA: Ancak bu hastalığa yakalanan herkes o kadar da şanslı değil.
12:19
There are still many people dying, and you are tackling that too. How?
207
739987
4455
Birçok insan bu sebeple ölüyor ve siz de bununla uğraşıyorsunuz. Peki nasıl?
12:24
MR: Exactly, Chris. There's some 3,000 people a year in the United States alone,
208
744442
4484
MR: Kesinlikle Chris. Bu hastalıktan ölmeye devam edenler
12:28
perhaps 10 times that number worldwide,
209
748926
2879
sadece Birleşik Devletler'de yılda takriben 3.000 kişi,
12:31
who continue to die of this illness
210
751805
2155
dünya çapında ise belki de bunun 10 katı,
12:33
because the medicines slow down the progression
211
753960
2530
çünkü ilaçlar süreci yavaşlatıyor
12:36
but they don't halt it.
212
756490
1695
ama onu durdurmuyor.
12:38
The only cure for pulmonary hypertension, pulmonary fibrosis,
213
758185
4739
Pulmoner hipertansiyon, pulmoner fibroz,
12:42
cystic fibrosis, emphysema,
214
762924
2436
kistik fibroz, amfizem
12:45
COPD, what Leonard Nimoy just died of,
215
765360
2995
ve Leonard Nimoy'ın ölme sebebi olan koah için
12:48
is a lung transplant,
216
768355
2508
tek çare akciğer nakli
12:50
but sadly, there are only enough available lungs for 2,000 people
217
770863
4760
ama maalesef ki akciğer nakli için
Birleşik Devletler'de yılda
12:55
in the U.S. a year to get a lung transplant,
218
775623
2902
sadece 2.000 insan için yeterli sayıda akciğer var
12:58
whereas nearly a half million people a year
219
778525
3297
ancak yılda yaklaşık yarım milyon insan
13:01
die of end-stage lung failure.
220
781822
2299
akciğer yetersizliğinin son aşamasında ölüyor.
13:04
CA: So how can you address that?
221
784121
2694
CA: Peki bu konuda nasıl hareket ediyorsunuz?
13:06
MR: So I conceptualize the possibility
222
786815
2484
MR: Ben aynen binaların ve makina parçalarının
13:09
that just like we keep cars and planes
223
789299
3413
sınırsız kaynağı ile arabaları ve uçakları
13:12
and buildings going forever
224
792712
2392
ve binaları elimizde tuttuğumuz gibi,
13:15
with an unlimited supply of building parts and machine parts,
225
795104
4227
neden insanları, özellikle de akciğer hastalığı olanları,
13:19
why can't we create an unlimited supply of transplantable organs
226
799331
3190
süresiz olarak hayatta tutacak organ nakli için sınırsız bir kaynak
13:22
to keep people living indefinitely,
227
802521
2938
yapmayalım ihtimalini zihnimde canlandırıyorum.
13:25
and especially people with lung disease.
228
805459
2647
13:28
So we've teamed up with the decoder of the human genome, Craig Venter,
229
808106
5526
Böylece, insan genomunu çözen Craig Venter
ve X ödülünün kurucusu olan
Peter Diamandis ile birlikte kurduğu bir şirketle,
13:33
and the company he founded
230
813632
1812
13:35
with Peter Diamandis, the founder of the X Prize,
231
815444
3506
domuzun genetiğini değiştirmek için
13:38
to genetically modify
232
818950
2066
bir takım oluşturduk,
13:41
the pig genome
233
821016
1695
13:42
so that the pig's organs will not be rejected by the human body
234
822711
4505
böylece domuzun organları insan vücudu tarafından reddedilmeyecek
13:47
and thereby to create an unlimited supply
235
827216
3111
ve dolayısıyla da nakledilebilir organlar için
13:50
of transplantable organs.
236
830327
2415
sınırsız bir kaynak sağlamış olacağız.
13:52
We do this through our company, United Therapeutics.
237
832742
2972
Bunu şirketimiz, United Therapeutics, aracılığıyla yapıyoruz.
13:55
CA: So you really believe that within, what, a decade,
238
835714
3065
CA: Yani sen, neydi, bir on yıl içinde
13:58
that this shortage of transplantable lungs maybe be cured, through these guys?
239
838779
4481
bu kişilerle, nakledilebilir akciğer sıkıntısını çözeceğinize inanıyorsun.
14:03
MR: Absolutely, Chris.
240
843260
1579
MR: Kesinlikle, Chris.
14:04
I'm as certain of that as I was of the success that we've had
241
844839
3692
Direkt televizyon yayını, Sirius XM'de başarılı olduğumuz kadar
14:08
with direct television broadcasting, Sirius XM.
242
848531
3088
bunda da başarılı olacağımızdan eminim.
14:11
It's actually not rocket science.
243
851619
2206
Aslına bakarsan bu atla deve değil.
14:13
It's straightforward engineering away one gene after another.
244
853825
3459
Bu, bir genden diğerine kadar uzak olan, kolay bir mühendislik.
14:17
We're so lucky to be born in the time that sequencing genomes
245
857284
4342
Genom dizilimlemenin rutin olduğu
ve Synthetic Genomics'deki mükemmel insanların
14:21
is a routine activity,
246
861626
2659
14:24
and the brilliant folks at Synthetic Genomics
247
864285
2438
domuz genomu üzerinde sıfırlama yapabildiği,
14:26
are able to zero in on the pig genome,
248
866723
2206
problemli genleri bulabildiği ve onu düzeltebildiği
14:28
find exactly the genes that are problematic, and fix them.
249
868929
3392
bir dönemde doğduğumuz için çok şanslıyız.
14:32
CA: But it's not just bodies that -- though that is amazing.
250
872321
3039
CA: Ancak bu sadece vücutta değil -- bu tabii ki muhteşem.
14:35
(Applause)
251
875360
3321
(Alkış)
14:38
It's not just long-lasting bodies that are of interest to you now.
252
878681
4295
Bu, şu an için sizin ilginizi çeken dayanıklı vücutlar değil sadece.
14:42
It's long-lasting minds.
253
882976
2032
Bu dayanıklı zihinler de demek.
14:45
And I think this graph for you says something quite profound.
254
885008
5840
Sanırım bu grafik size oldukça etkili bir şey söylüyor.
14:50
What does this mean?
255
890848
1184
Bu ne anlama geliyor?
14:52
MR: What this graph means, and it comes from Ray Kurzweil,
256
892032
3648
MR: Bu grafiğin söylediği şey, Ray Kurzweil'dan geliyor,
14:55
is that the rate of development in computer processing
257
895680
4780
bilgisayarın donanım,
aygıt ve yazılımını işleme sürecindeki
15:00
hardware, firmware and software,
258
900460
2833
15:03
has been advancing along a curve
259
903293
2995
oran eğri boyunca artıyor,
15:06
such that by the 2020s, as we saw in earlier presentations today,
260
906288
4172
2020 yıllarında, bugün önceki sunumlarda da gördüğümüz gibi,
15:10
there will be information technology
261
910460
3165
bilgiyi ve etrafımızdaki dünyayı
15:13
that processes information and the world around us
262
913625
3483
insan zihni ile aynı oranda işleyen bilgi teknolojileri olacak.
15:17
at the same rate as a human mind.
263
917108
2415
15:20
CA: And so that being so, you're actually getting ready for this world
264
920333
3694
CA: Böyle olunca da, beynimizin içeriğini elde edeceğinize
15:24
by believing that we will soon be able to, what,
265
924027
4087
ve onu sonsuza kadar saklayacağınıza inanarak
15:28
actually take the contents of our brains and somehow preserve them forever?
266
928114
6343
aslında dünya için hazır olmuş mu olacaksınız?
15:34
How do you describe that?
267
934457
1830
Bunu nasıl ifade edersin?
15:36
MR: Well, Chris, what we're working on is creating a situation
268
936287
4441
MR: Şey, Chris, üzerinde çalıştığımız şey;
15:40
where people can create a mind file,
269
940728
2485
insanların, kişisel özelliklerinin,
15:43
and a mind file is the collection of their mannerisms, personality,
270
943213
4008
kişiliklerinin, hatıralarının, duygularının, inançlarının,
15:47
recollection, feelings,
271
947221
1880
davranışlarının ve değerlerinin,
15:49
beliefs, attitudes and values,
272
949101
1556
bizim bugün Google'a, Amazon'a, Facebook'a yüklediğimiz her şeyin
15:50
everything that we've poured today into Google, into Amazon, into Facebook,
273
950657
6342
bütününden oluşan bir zihin dosyası yaratabileceği bir durum oluşturmak.
15:56
and all of this information stored there will be able, in the next couple decades,
274
956999
6175
Orada depolanmış olan tüm bilgi, gelecek birkaç on yıl içinde
16:03
once software is able to recapitulate consciousness,
275
963174
4386
yazılımın bilinci yineleyebildiği zaman geldiğinde,
16:07
be able to revive the consciousness which is imminent in our mind file.
276
967560
4914
zihin dosyamızda olması muhtemel bilinci hayata döndürebilecek.
16:12
CA: Now you're not just messing around with this.
277
972474
2565
CA: Şimdi sen sadece bununla boşa uğraşıp durmuyorsun.
16:15
You're serious. I mean, who is this?
278
975039
3121
Sen ciddisin. Yani, kim bu?
16:18
MR: This is a robot version of my beloved spouse, Bina.
279
978160
4389
MR: Bu benim sevgili eşim, Bina'nın bir robot versiyonu.
16:22
And we call her Bina 48.
280
982549
2461
Biz ona Bina 48 diyoruz.
16:25
She was programmed by Hanson Robotics out of Texas.
281
985010
3599
Teksas'ta Hanson Robotics tarafından programlandı.
16:28
There's the centerfold from National Geographic magazine
282
988609
2972
National Geographic dergisinin orta sayfası
16:31
with one of her caregivers,
283
991581
2670
o ve bakıcılarından birisiyle,
16:34
and she roams the web
284
994251
2043
kendisi internette geziniyor
16:36
and has hundreds of hours of Bina's mannerisms, personalities.
285
996294
5254
ve Bina'nın kişisel özelliklerinin, kişiliklerinin yüzlerce saatine sahip.
16:41
She's kind of like a two-year-old kid,
286
1001548
2246
O, sanki iki yaşında bir çocuk gibi
16:43
but she says things that blow people away,
287
1003794
3181
ama insanları şaşkına çeviren şeyler söylüyor,
16:46
best expressed by perhaps
288
1006975
2635
bunu en iyi ifade eden belki de
16:49
a New York Times Pulitzer Prize-winning journalist Amy Harmon
289
1009610
3808
Bina'nın cevaplarının genellikle sinir bozucu olduğunu
ama diğer zamanlarda ise
16:53
who says her answers are often frustrating,
290
1013418
2578
daha önce röportaj yaptığı
16:55
but other times as compelling as those of any flesh person she's interviewed.
291
1015996
6199
kanlı canlı insanlar kadar inandırıcı olduğunu söyleyen
Pulitzer ödülü sahibi, New York Times gazetecisi Amy Harmon.
17:02
CA: And is your thinking here, part of your hope here, is that
292
1022195
4398
CA: Yani burada senin düşüncen, umudunun bir parçası,
17:06
this version of Bina can in a sense live on forever, or some future upgrade
293
1026593
6445
Bina'nın bu versiyonunun veya ileride daha üst bir versiyonunun
sonsuza kadar yaşayacağı mı?
17:13
to this version can live on forever?
294
1033038
2392
17:15
MR: Yes. Not just Bina, but everybody.
295
1035430
2406
MR: Evet. Sadece Bina değil, herkes.
17:17
You know, it costs us virtually nothing to store our mind files
296
1037836
4017
Bilirsin, sanal olarak zihin dosyalarımızı
Facebook'da, Instagram'da, neye sahipsek onda tutmak
17:21
on Facebook, Instagram, what-have-you.
297
1041853
2926
bize bedavaya mal oluyor.
17:24
Social media is I think one of the most extraordinary inventions of our time,
298
1044779
4063
Sosyal medya, bence, zamanımızın en mükemmel buluşu
17:28
and as apps become available that will allow us
299
1048842
3994
ve bize Siri'den daha iyi Siri'yi çıkaran, gittikçe daha iyisine imkân sağlayan
17:32
to out-Siri Siri, better and better,
300
1052836
3088
ve bilinç işletim sistemlerini geliştiren
17:35
and develop consciousness operating systems,
301
1055924
2647
uygulamalar kullanışlı hâle geldikçe
17:38
everybody in the world, billions of people,
302
1058571
2902
dünyadaki herkes, milyarlarca insan,
17:41
will be able to develop mind clones of themselves
303
1061473
3738
kendilerinin zihin klonlarını geliştirebilecek,
17:45
that will have their own life on the web.
304
1065211
2554
bunların internette kendi yaşamları olacak.
17:47
CA: So the thing is, Martine,
305
1067765
1454
CA: Yani mesele şu Martine,
17:49
that in any normal conversation, this would sound stark-staring mad,
306
1069219
4123
herhangi normal bir konuşma içinde bu kulağa çok delice geliyor
17:53
but in the context of your life, what you've done,
307
1073342
3354
ama hayat açısından yaptığınız şey,
17:56
some of the things we've heard this week,
308
1076696
2090
bu hafta burada duyduğumuz şeyler,
17:58
the constructed realities that our minds give,
309
1078786
2196
zihinlerimizin verdiği inşa edilmiş gerçeklikler,
18:00
I mean, you wouldn't bet against it.
310
1080982
3794
diyorum ki, buna karşı bahse giremezsin.
18:04
MR: Well, I think it's really nothing coming from me.
311
1084776
2856
MR: Yani, sanırım gerçekten benden gelen bir şey yok.
18:07
If anything, I'm perhaps a bit of a communicator of activities
312
1087632
6664
Bilakis, belki ben, Çin'de, Japonya'da, Hindistan'da,
18:14
that are being undertaken by the greatest companies
313
1094296
3390
Birleşik Devletler'de, Avrupa'daki mükemmel şirketlerin
18:17
in China, Japan, India, the U.S., Europe.
314
1097686
3320
yürüttüğü olayların birazcık da olsa haber vericisiyim.
18:21
There are tens of millions of people working on writing code
315
1101006
4703
İnsan bilincimizin gittikçe artan yönlerini tanımlayan kodu
18:25
that expresses more and more aspects of our human consciousness,
316
1105709
3715
yazma üzerine çalışan onlarca milyon insan var
18:29
and you don't have to be a genius to see that all these threads
317
1109424
5085
ve bütün bu bağlantıların bir araya geleceğini
18:34
are going to come together and ultimately create human consciousness,
318
1114509
4132
ve sonunda insan bilincini oluşturacağını görmek için dâhi olmaya gerek yok
18:38
and it's something we'll value.
319
1118641
2206
ve bu da bizim değer verdiğimiz bir şey.
18:40
There are so many things to do in this life,
320
1120847
2438
Hayatta yapacak çok fazla şey var
ve eğer kitapları işlememize,
18:43
and if we could have a simulacrum, a digital doppelgänger of ourselves
321
1123285
4603
alışveriş yapmamıza, en iyi arkadaşımız olmasına yardımcı olacak,
18:47
that helps us process books, do shopping,
322
1127888
2897
kendimizin bir dijital tıpatıp aynısına sahip olabilirsek,
18:50
be our best friends,
323
1130785
1950
inanıyorum ki zihin klonlarımız,
18:52
I believe our mind clones, these digital versions of ourselves,
324
1132735
3042
kendimizin dijital versiyonları
bizim nihai en iyi arkadaşlarımız olacak
18:55
will ultimately be our best friends,
325
1135777
2601
ve kişisel olarak benim için, Bina için
18:58
and for me personally and Bina personally,
326
1138378
2020
yine kişisel olarak,
19:00
we love each other like crazy.
327
1140398
1788
birbirimizi deli gibi seviyoruz.
19:02
Each day, we are always saying, like,
328
1142186
1796
Her gün, diyoruz ki;
19:03
"Wow, I love you even more than 30 years ago.
329
1143982
2535
"Vay be, seni 30 yıl öncekinden daha çok seviyorum.
19:06
And so for us, the prospect of mind clones
330
1146517
3146
Bizim için, zihin klonlarının
19:09
and regenerated bodies
331
1149663
2044
ve iyileştirilmiş vücutların beklentisi
19:11
is that our love affair, Chris, can go on forever.
332
1151707
3090
bizlerin gönül ilişkisidir Chris, sonsuza kadar gidebilecek bir aşk.
19:14
And we never get bored of each other. I'm sure we never will.
333
1154797
3202
Biz hiç birbirimizden sıkılmıyoruz. Eminim ki sıkılmayacağız da.
19:17
CA: I think Bina's here, right? MR: She is, yeah.
334
1157999
2372
CA: Sanırım Bina burada, değil mi? MR: Evet, burada.
19:20
CA: Would it be too much, I don't know, do we have a handheld mic?
335
1160371
3183
CA: Çok olabilir, bilmiyorum, mikrofonumuz var mı?
19:23
Bina, could we invite you to the stage? I just have to ask you one question.
336
1163554
3692
Bina, seni sahneye davet edebilir miyiz? Sana bir soru sormak istiyorum.
19:27
Besides, we need to see you.
337
1167246
1648
Ayrıca seni görmeliyiz.
19:28
(Applause)
338
1168894
2949
(Alkış)
19:35
Thank you, thank you.
339
1175442
1556
Teşekkürler, teşekkürler.
19:36
Come and join Martine here.
340
1176998
2693
Gel hadi, Martine'e katıl.
19:39
I mean, look, when you got married,
341
1179691
4853
Yani, bak, evlendiğinde,
19:44
if someone had told you that, in a few years time,
342
1184544
3089
biri sana, birkaç yıl içinde,
19:47
the man you were marrying would become a woman,
343
1187633
2298
evlendiğin adam, kadın olacak,
19:49
and a few years after that, you would become a robot --
344
1189931
2902
bundan sonraki birkaç yıl içinde de sen bir robot olacaksın deseydi--
19:52
(Laughter) --
345
1192833
3065
(Gülüşmeler) --
19:55
how has this gone? How has it been?
346
1195898
3285
Nasıl olurdu? Nasıl düşünürdün?
Bina Rothblatt: Çok heyecanlı bir maceraydı
19:59
Bina Rothblatt: It's been really an exciting journey,
347
1199183
2566
20:01
and I would have never thought that at the time,
348
1201749
2340
ve o zamanlar bunun olacağını hiç düşünmezdim,
20:04
but we started making goals and setting those goals
349
1204089
3837
fakat yeni hedefler bulmaya ve bu hedefleri değerlendirmeye
20:07
and accomplishing things,
350
1207926
1271
ve bunları başarmaya başladık
20:09
and before you knew it, we just keep going up and up
351
1209197
2467
ve farkına varmadan daha ileriye sürekli ileri gidiyorduk
20:11
and we're still not stopping, so it's great.
352
1211664
2647
ve hâlâ da durmuş değiliz, bu muhteşem bir şey.
20:14
CA: Martine told me something really beautiful,
353
1214311
3065
CA: Martine bana gerçekten çok güzel bir şey söyledi,
20:17
just actually on Skype before this,
354
1217376
2759
aslında buraya gelmeden önce Skype üzerinden,
20:20
which was that he wanted to live for hundreds of years
355
1220135
5831
zihin dosyası olarak yüzlerce yıl yaşamak istediğini
20:25
as a mind file,
356
1225966
2326
söyledi
20:28
but not if it wasn't with you.
357
1228292
3132
ama sensiz değil.
20:31
BR: That's right, we want to do it together.
358
1231424
2108
BR: Doğru, bunu birlikte yapmak istiyoruz.
20:33
We're cryonicists as well, and we want to wake up together.
359
1233532
3253
Biz aynı zamanda dondurulmuş canlılarız
ve birlikte uyanmak istiyoruz.
20:36
CA: So just so as you know, from my point of view,
360
1236785
2436
CA: İşte gördüğünüz gibi, benim bakış açımla,
20:39
this isn't only one of the most astonishing lives I have heard,
361
1239221
3715
bu sadece benim duyduğum en mükemmel hayatlardan bir tanesi değil,
20:42
it's one of the most astonishing love stories I've ever heard.
362
1242936
3004
o, benim duyduğum en mükemmel aşk hikâyelerinden birisi.
20:45
It's just a delight to have you both here at TED.
363
1245940
2360
İkinizi de TED'de görmüş olmak büyük bir mutluluk.
20:48
Thank you so much.
364
1248300
1346
Çok teşekkür ederim.
20:49
MR: Thank you.
365
1249646
2322
MR: Teşekkür ederim.
20:51
(Applause)
366
1251968
6641
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7